23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 ŞUBAT 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 ‘Gözlerime bakın, nasıl kıydınız çocuğuma?’ Skandal Arsızı Olduk Ali İsmail’in ailesi salona girerken avukatlar ve salonda bulunanlar tarafından ayakta alkışlandı. Anne Emel Korkmaz, sanıklara dönerek oğlunun fotoğrafını gösterdi ve “Nasıl kıydınız çocuğuma? Ne yaptı çocuğum size? Kendi çocuklarınıza nasıl bakıyorsunuz. O pis ellerinizde dokunmayın çocuğuma. Ben Ali’yi temiz ellerimle büyüttüm” diye feryat etti, salondaki avukatlar ağladı. Bir sanığın çocuğu olduğunu belirtmesi üzerine, anne Korkmaz, oğlunun fotoğrafını sanık polise gösterip “Oraya değil buraya bak, çocuğum var derken gözlerimin içine bak” dedi. Ali’nin ablası da sanığa “Kardeşim çocuğunu mu öldürdü” diye sordu. Ali’nin abisi avukat Gürkan Korkmaz, sanıklara ve avukatlarına tepki göstererek “Haram olsun aldığınız para” diye bağırdı. Duruşmaya verilen arada konuşan anne Emel Korkmaz, “Binlerce, milyonlarca Ali İsmail var. Çocuğuma bunu yapanlar bir gün çocuklarına bakamayacak hale gelecekler. Adalet istiyorum” dedi. Baba Şahap Korkmaz ise “Oğluma pusu kurmuşlar. Orada bir vahşet var, cinayet var. Sanki Ali’nin sırtına siyah boya vurmuşlardı, dişleri kırılmıştı, gözleri mosmordu. Ben yılanı öldürecekken Ali İsmail bana ‘Baba ne yapıyorsun’ diye kızdı. Yılana bile kıymayan bir çocuktu” dedi. Ali İsmail’in öldürülmesiyle ilgili dava Kayseri’de başladı Kayseri’de dün olağanüstü bir gün yaşandı. Ülkenin her yerinden yüzlerce kişi akıyor kente, acı bir vesileyle yolları Kayseri’ye düşüyor. Polisler tarafından defalarca durdurularak kimlik kontorlü yapılan yurttaşlar bu duruma ilginç bir gönderme yapıyor: İHH ve MİT’e aittir. Ali İsmail’in annesi Emel Korkmaz, babası Şahap Korkmaz, avukat ağabeyi Gürkan Korkmaz Kayseri’deler. Adliyenin önünde CHP, HDP, SDP, Kolektifler, Kaldıraç, TGB ve SDP’nin aralarında bulunduğu çeşitli siyasal gruplar ve sivil toplum örgütleri toplanmış. Gezi’de yaşanan çok seslilik tablosunu bir kez daha yaşatıyorlar. Durdurma İHH, MİT’e ait ‘Öldüreceklerini 12 Haziran seçimleri arifesinde konuştuğum bir taksi şoförünü hatırlıyorum. “İsterse diktatör olsun ablacığım!”demişti: “Yeter ki bize hizmet etsin. Erdoğan hizmet ediyor. Yollar, havaalanları, hastaneler, sağlık hizmetleri… saymakla bitmez. Ben Erzurumluyum. Erzurum’a döndüğümde memleketi tanıyamadım...” 17 Aralık’tan beri o şoförü düşünüyorum. Oyunu AKP’ye veren kemik seçmenin bu defa; “İsterse yolsuzluk yapsın ablacığım!” diyeceğine eminim… Demokratik ve etik değerlendirmeler kaygı unsuru olmaktan çıktıktan sonra armudun çöpü, üzümün sapı ne fark eder ki? “Ben çıkarıma ya da çıkarım diye algıladığım şeye bakarım!” diyor özetle adam: “Ötesi beni ilgilendirmez!” Ülke, başka nasıl bu kadar skandal arsızı olabilir ki? Bir buçuk aydır, hiç gün geçmiyor ki bir yeni skandal ortaya çıkmasın… Ayakkabı kutuları, para sayma makineleri çok gerilerde kaldı. Umut Oran’ın soru önergesine konu olan son “havuz problemine” bakın! Böylesine çetrefil bir “havuz problemi” ile karşı karşıya olan bir iktidar partisi, değil iki ay sonra yeni sandık sınavından geçmeyi; koltuğunu bir gün koruyamaz. “Problemi” biliyorsunuz… Başbakan’a yakın işadamlarından 100’er milyon toplanıp “havuz” oluşturuluyor. Havuza akıtılan milyonlarla yandaş medya yaratılıyor… Havuza oluk oluk kaynak aktarılacak imkânı olmayana kamu bankasından kredi temin ediliyor… Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez misali… fedakârlığın karşılığı ihalelerle ödeniyor. Böylece bir yandan ballı börek ihaleler yandaşlara giderken; bir yandan “yan cebime/bonus” yandaş basın yaratılıyor. “Bonus kart” reklamlarındaki bedava puan hediyeleri var hani… Onun gibi… İktidarın yandaş medyası da bir nevi ihale bonusu şeklinde yaratılmış oluyor. Bunlar yetmezmiş gibi soru önergesiyle bu kural dışı antidemokratik sistemi mimarisini göz önüne seren milletvekili, hodri meydan sansürleniyor… İhale yolsuzluğu bir yanda… “Bonus medya” inşansı beri yanda… Muhalefeti hiçe saymak, milletvekili üzerinde baskı kurmak ve ifade özgürlüklerini sınırlamak başka yanda…. Daha ne olabilir? Ama bakıyorsunuz iktidar bir teflon tava gibi! Skandalların tek bir tanesi dahi üzerlerine yapışmıyor. Sanki bunlar TC’de değil de, Okyanusya’da ya da Gambiya’da oluyor… Sokağa çıktığınızda hayat, hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor. Bu yüzden iktidar yandaşları “bonus medya”da çekinmeden şöyle yazabiliyorlar: “Başbakan ‘bağımsız yargıyı yok ediyorsun’, ‘polisi dağıtıyorsun’ gibi eleştirilere, değişik gelen tepki ve baskılara aldırmadan yoluna devam ediyor… 11 yıllık yıpranmışlığa, yolsuzluk dosyalarına, ekonomideki sarsıntıya rağmen hükümet darbe girişimini atlatmış görünüyor. ‘İnisiyatifin esas olarak hükümetin eline geçtiği’ tespiti yapılabilir. Halkın önemli bir kesiminin, ekonomideki durumun faturasını, esas olarak, ‘paralel yapı’ya kestiği söyleniyor.” Neden böyle? Neden inisiyatifihâlâ, her şeye rağmenhükümetin elinde? Çünkü ‘frendenge’ler adına Türkiye’de artık hiçbir şey kalmadı. İktidarın bir elde toplanmasını kurumsal anlamda denetleyecek/engelleyecek tüm güçler devre dışı. Türkiye; “dengefren mekanizmaları devreden çıktığında bir ülkede neler olur/ olabilir” sorusu karşılığında artık öyle ki bir “vaka çalışması/case study” örneği olarak sunulabilir. “Teflon” gibi kimsenin üzerine yapışmayan bu skandal arsızlığı iktidarın, muhalefetten ayrıca zerre kadar çekinmediğinin kanıtı… Anayasa, yargı bağımsızlığı, güçler ayrılığı, muhalefetin işlevi toptan derin dondurucuya kaldırılmış görünüm arz ederken, sistem fiili bir “tek partitek adam”dinamiği ile çalışmakta… Skandallar bir TV dizisi gibi birbirini izlerken, hesap verilebilirliğin garantisi olan muhalefet ve dengefrenler çalışmayınca; meydan salt “tek adam/tek parti” sisteminin propagandasına kalıyor. Erdoğan hologram olarak misal!beliriyor… Darbe teşebbüslerine girişen “paralel yapılar”, dış güçlerin emrine giren şer eksenlerine karşı yeni bir “istiklal savaşı” vaat ediyor. “Türkiye’yi şöyle dönüştürdük. Böyle dönüştürdük. Dünyanın 17. ekonomisi yaptık!” diye caka satıyor… Geliyoruz başta sözünü ettiğim gözü kapalı güce tapan, “bonus basın”la beyni yıkanan ortalama “tek parti” seçmeni mantığına: “İsterlerse yolsuzluk yapsınlar valla! Onlar yapmazsa başkaları yapmayacak mı? Yeter ki bize hizmet etsinler!” dendi mi… tamam! Erdoğan itiraf edelim ki “tek parti seçmeninin” dinamiğini ve düşünce sistemini avcunun içi gibi tanıyor. ‘Havuz problemi’ de sarsmıyor bilmiyordum’ Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de aralarında polislerin de bulunduğu eli sopalı bir grup tarafından dövülen ve geçirdiği beyin kanamasının ardından 38 gün sonra yaşamını yitiren 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüyle ilgili 8 sanığın yargılanmasına dün Kayseri’de başlandı. Ali İsmail Korkmaz’ın babası Şahap, annesi Emel, ağabeyi Gürkan Korkmaz ile kız kardeşleri Melika Çakırkaya ve Aylin Taktuk da duruşma için Kayseri’ye gitti. Duruşmayı çok sayıda CHP milletvekili de izledi. Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Ankara Barosu Başkanı Sema Paksoy, Eskişehir Barosu Başkanı Rıza Öztekin ve ÇHD İstanbul Şubesi üyelerinden Efgan Bolaç’ın da bulunduğu 300 avukat aile adına duruşmaya katıldı. Kimlik tespitinin ardından söz alan avukatlar sözlerine “Gezi Direnişi”ni anarak başladı. Eskişehir Barosu Başkanı Rıza Öztekin, “Polis gaz sıkmasaydı, Ali İsmail o sokağa kaçmaz, öldürülmezdi. Bu çok önemli. Vali bizi dinlemedi, sorumludur. Bütün halkın, herkesin Ali İsmail’e borcu var, adil bir yargılama istiyoruz” dedi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, “Defalarca silinen kayıtlar, birtakım görüntüler, avukatlar tarafından tek tek toplandı. Provokasyon yapılabileceği düşüncesiyle dava buraya alındı. Kayseri’de adalet çıkması lazım” diye konuştu. Verilen aranın ardından öğleden sonra yeniden başlanan oturumda Korkmaz ailesine davaya müdahil olup olmayacakları soruldu. Anne Emel Korkmaz, “Tabii ki, Ali İsmail ile birlikte katılacağım” dedi. Ankara’da polisin silahından çıkan kurşunla ölen Ethem Sarısülük’ün abisi Mustafa Sarısülük ile Gezi protestoları sırasında hayatını kaybeden ilk isim Abdullah Cömert’in abisi Zafer Cömert, Mehmet Ayvalıtaş’ın abisi Muharrem Ayvalıtaş da şikâyetçi olduklarını ve müdahil olmak istediklerini söylediler. ÇHD ve Özgürlükçü Hukukçular Derneği de müdahillik talebinde bulundu. Mahkeme, Korkmaz ailesi dışındaki müdahillik taleplerinin reddine karar verdi. Ardından iddianamenin okunmasına geçildi. İddianamede sanıkların “Ali İsmail bize küfrediyordu” iddiası yer alırken, tanıklar ise Ali İsmail’in “Yapmayın etmeyin” dediğini belirtti. İddianame okunurken Ali İsmail’in babası Şahap Korkmaz da “Nasıl yaptınız bunu oğluma” diye haykırdı. İddianamede tanıkların anlatımına göre Ali İsmail’i döven polislerin “İyi stres attık” dedikleri belirtildi. Sanık polislerden Şaban Gökpınar ifade verirken, “Ali İsmail diye tabir edilen şahıs” ifadesini kullanması dikkat çekti. Buna tepki gösteren Emel Korkmaz, “Tabir edilen şahıs değil, Ali İsmail Korkmaz” dedi. Ali İsmail’e attığı ölümcül tekme ile görüntülere yansıyan tutuklu TEM polisi Mevlüt Saldoğan, savunmasına çok üzgün olduğunu belirterek başladı. Olay günü amirinin gözaltı yapmadan grubu dağıtmalarını istediğini anlatan Saldoğan, sokağa bu amaçla girdiklerini, kovaladıkları kişinin kesinlikle Ali İsmail Korkmaz olmadığını iddia etti. Sokaktaki kişinin yere düştüğünü belirten Saldoğan “Hafifçe ayağımla dürterek kalkmasını istedim. Şahıs arkamdan küfür etti. Küfretme ayıp, erkek insana küfür etmek yakışmaz dedim” sözleri üzerine ağabey Gürkan Kormaz yerinden kalkarak “Erkek misin sen. Elinde kan var” diye bağırdı. Saldoğan, avukatların bazı sorularına ise susma hakkını kullanmak istediğini belirterek cevap vermedi. Tutuklu yargılanan fırın sahibi İsmail Koyuncu, yaşadıklarından dolayı itibarını kaybettiğini öne sürerek, “Cezaevine düşüp iş yerim sürekli basılınca ne zorluklarla açtığım işimi de itibarımı da kay Ali İsmail böyle dövüldü Göstericilere silah Olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. 500’ü çevre illerden, 2 bin 30 polis memuru, 3 TOMA, bir panzer ve bir polis helikopteriyle kent abluka altına alındı. Adliyeye yakın yollar araç trafiğine kapatıldı. Adliyenin üstünde polis helikopteri uçarken, adliye önündeki polislerin davayı izlemeye gelenlere silah doğrultması dikkat çekti. Şehrin giriş ve çıkışlarına arama noktaları kuruldu. Kayseri Valisi Orhan Düzgün, sosyal paylaşım sitesindeki hesabından “19 yaşında hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz milletimizin evladıdır” dedi. Mahkemeye silahla girdiler Avukatların izleyici bölümündeki sivil giyimli bir kişinin üzerinde silah bulunduğu iddiası üzerine gerginlik yaşandı. Bu kişi mahkemeden çıkarıldı ve üzeri arandı. Yaşanan gerilimin ardından mahkemeye ara verildi. Mahkeme huzurunda ifade veren uzman çavuş İbrahim Karaman, sanık polis Mevlüt Saldoğan’ın akrabası olduğunu, yıllık izinde olduğu için duruşmayı takip etmek amacıyla Kayseri’ye geldiğini üzerinde silah bulunmadığını söyledi. Öte yandan, üstlerinde silah bulunan 2 polis memuru ise duruşma salonundan çıkarıldı. Polisler milletvekillerini koruduklarını iddia etse de milletvekilleri silahlı korumaları olmadığını söyledi. bettim. Bu olayın mağduru ben oldum. O gence hiçbir şekilde temasta bulunmadım” ifadelerini kullandı. Sanıklardan Ebubekir Harlar ise evine çıkan caddenin eylem nedeniyle kapalı olduğunu ve fırına sığındığını anlattı. Harlar, “Bu esnada bizden karşıdan gelen kişiyi yakalamamızı istediler. Çelme taktım ancak düşmedi. Daha sonra sivil sanıklar ve polis Mevlüt Saldoğan yere düşürdü. Yere düşenin üstündeydiler, sonra geri çekildiler. Yerdeki şahıs bir şeyler söyledi ama anlamadım. Mevlüt Saldoğan dönüp vurdu. Polislerin vurup öldüreceğini bilmiyordum” dedi. Korkmaz’ın babası Şahap Korkmaz duruşma esnasında baygınlık geçirdi. Salondaki doktorun müdahale ettiği Korkmaz, koluna girilerek salondan dışarıya çıkarıldı. ‘Polis yakala dedi’ Yürüyüşe polis izin vermedi Adliye binası önünde toplanan yaklaşık 3 bin kişi, polisin çektiği demir bariyerlere yüklenerek yıkmak istedi. Ancak polisler kalkanlarıyla önlem alarak kalabalığın adliye binasına gitmesini önledi. Kalabalık ellerindeki pankart ve sopaları, su şişelerini polise fırlattı. Kayseri Emniyet Müdürü Mustafa Aydın adliye önünde yaşanan arbedede 2 polis memurunun yaralandığını, 2 polis memurunun da adliyenin içerisindeki olayda yaralandığını söyledi. ‘Frendengeler’ yerine propaganda Yüzlerini kapattılar Tutuklu polis memuru Mevlüt Saldoğan, fırın sahibi İsmail Koyuncu ve akrabaları Ramazan Koyuncu, Muhammet Vatanseven, Ebubekir Harlar cezaevi aracıyla eski adliye binasının mahkum girişine kadar getirildi. Jandarmanın adeta etten duvar ördüğü kapıdan 5 tutuklu, yüzlerini ellerindeki dosyalarla, atkılarla kapatarak duruşma salonuna götürüldü. Tutuksuz yargılanan polis memurları Şaban G, Hüseyin E, Yalçın A. da adliyeye, polis kontrolündeki yan kapıdan girdi. ‘Tabir edilen şahıs’ ‘Ayağımla dürttüm’ Duruşma öncesi avukatlar, Ali İsmail davası güvenlik gerekçesiyle Eskişehir’den Kayseri’ye taşınırken, 1993 yılında Lice’de katledilen Tuğgeneral Bahtiyar Aydın dosyasının güvenlik gerekçesiyle Eskişehir’e nakledilmesine dikkat çekiti. Açıklamada “Yolları kesseniz de Kayseri’deyiz. Siz haksızlığı büyüttükçe, biz bu davanın daha kalabalık takipçisi olacağız. Ali’yi aramızdan aldılar, ama adaleti hangi delikte saklanırsa saklansın çıkaracağız” denildi. 300 avukattan açıklama Tutuklu sanıklardan Muhammed Vatansever, olay günü akrabası olan fırın sahibi İsmail Koyuncu’yu almaya iş yerine gittiğini söyledi. Vatansever, “Bize doğru koşan bir şahıs vardı. Çelme taktım, düşmedi. Sonra arkamı döndüğümde yerdeydi. Küfür ediyordu. Ben de bir iki tekme attım. Kaçan şüpheliyi tutup devletin polisine teslim ettim. Vatandaşlık görevimi yaptım. Çok üzgünüm, çok pişmanım” diye konuştu. Savcı, tutuksuz yargılanan polis Yalçın Akbulut hakkında tutuklama talep etti. 14 saat süren duruşmanın ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanıkların olay günü yaptıkları telefon görüşmelerinin Telekominikasyon İletişim Başkanlığı’ndan istenmesine karar veren mahkeme, Akbulut’un tutuklanması istemini reddetti. Diğer sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahteme duruşmayı 12 Mayıs’a erteledi. Vatandaşlık görevini yapmış HABER, İZLENİM, FOTOĞRAFLAR: TÜREY KÖSE, RECEP BULUT, NECATİ SAVAŞ, AA, DHA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear