22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr Yılbaşından bu yana doğalgaz faturalarındaki dikkat çeken artışın nedeni ortaya çıktı 11 u Umut Oran’ın soru önergesine yanıt veren Enerji Bakanı, birden fazla ayı ilgilendiren faturalarda birim fiyatlarındaki farklılığın dolar kuru ve enflasyon endeksindeki değişimlerin güncellenmesinden kaynakladığını dile getirdi. Gizli ZAM doğrulandı MUSTAFA ÇAKIR Sanayi Olmadan... Türkiye gerek ekonomik, gerekse siyasi ve hukuksal sisteminde şiddetli bir krize sürüklenmiş durumda. Bir yanda dış açığının (cari işlemler açığı) yarattığı “devalüasyonist” ve enflasyonist baskılar; diğer yanda katılımcı demokrasi kazanımlarının önemli bir parçası olan sivil toplum örgütlerini ve hukukun üstünlüğü ilkesini yaşama geçirme konusundaki yetersizliği, Türkiye’yi 21. yüzyılın bu ikinci on yıllık döneminde orta gelir demokrasi tuzağında bir toplumsal dengeye hapsediyor. Söz konusu kırılmanın önemli bir boyutu ulusal gelirin sektörel yapısındaki dönüşümlerde gözlenmektedir. Türkiye’de yatırım ve kaynak dağılımı giderek reel üretici sektörlerden hizmetler sektörlerine kaymakta ve sanayinin ivme kaybetmesine yol açmaktadır. Bütün bu süreçlerin nihai sonucu sanayi, ulusal ekonomi içindeki konumunu sürekli olarak yitiren bir görünümdedir. Geçen haftaki yazımızda sunduğumuz resmi verileri anımsayacak olursak: İmalat sanayinin milli gelir içindeki payı 1998’den bu yana düzenli gerilemekte; ve 2013’ün üçünce çeyreği itibarıyla da yüzde 15.5’e düşmüş olduğu izlenmektedir. Bu göreceli gerilemeye koşut olarak, sanayi istihdamı da son derece cılız hareket etmektedir. 2008’den bu yana sanayi istihdamındaki artış söz konusu dönemde yaşanan istihdam artışının sadece yüzde 8’ini oluşturmaktadır. Üretim ve istihdamda yaşanmakta olan göreceli gerileme, sektörün üretkenlik kayıplarından da izlenmektedir. TÜİK verilerine göre sanayi sektöründeki işçi başına üretkenlik 2009’dan bu yana yerinde saymaktadır. Sanayi sektörünün özellikle 2001 krizi sonrasında yatay ve dikey ara malı bağlantılarında yaşanan tahribata bağlı olarak, özellikle ithalata bağımlı bir yapıya yöneltilmiş olduğu bu köşede sıklıkla ifade edilmiş idi. Bu tespit, sanayinin özellikle dış ticaret politikalarındaki yönelimlerin bir yansıması olarak öne çıkmaktadır. Yurtdışından gelen kaynakların içermekte olduğu “yatırım” sözcüğüne karşın, söz konusu kavramdan anlaşılması gereken olgu, doğrudan sermaye yatırımlarında anılan sabit sermaye yatırımları değil; çoğunlukla kısa dönemli ve özünde aşırı oynaklıklar barındıran finansal yatırımlardır. İktisat yazını spekülatif sermaye girişlerine dayalı bu tür istikrarsız ve sürdürülemez nitelikli büyüme deneyimlerini spekülatifyönlü büyüme kavramıyla karşılamaktadır. Spekülatifyönlü büyüme modeli Türkiye’de yatırım ve kaynak dağılımının giderek reel üretici sektörlerden, hizmet sektörlerine kaymasına ve sanayinin ivme kaybetmesine yol açmaktadır. Finansal spekülasyona dayalı birikim rejimi kapitalizmin yeniküreselleşme dalgasının belki de en önemli eksenini oluşturmaktadır. Ancak ulusötesi sermaye, trilyonlarca dolarlık (sanal) fonları konut veya petrol, gıda ve benzeri emtia piyasalarında spekülatif köpükler yaratmak suretiyle çoğaltmaya ve sanayi birikiminde karşılaştığı tıkanıklıkları aşmaya çalışırken, sermayenin hiper birikim gereksinimleri açık diktatörlüğe dönüşen (ve siyasal bilimciler tarafından “demokrasi açığı” diye adlandırılan) baskıcı siyasi rejimlerin önkoşullarını yaratmaktadır. Türkiye’nin de bir parçası olduğu bu süreçte, geç kapitalistleşen ülkeler açısından sanayileşmenin daha henüz olgunlaşmadan hizmet ağırlıklı sektörlere geçiş çabaları, bir dizi sosyal/kurumsal sorunu da beraberinde getirmektedir. Zira sanayileşmenin aslında bir modernleşme projesi olduğu hatırdan çıkartılmamalıdır. HHH Tarihsel olarak bakıldığında, modernite süreciyle birlikte endüstriyel ilişkilerin çerçevelediği toplusözleşme sürecine dayalı kitle örgütleri olarak sendikalar, meslek odaları, üretici birlikleri ve benzeri sivil toplum örgütleri ile birlikte aslında katılımcı demokrasinin kurumları olgunlaşmış sanayi toplumlarında yeşerebilmektedir. Türkiye benzeri gelişmekte olan ülkelerde sanayileşme aşamasını tamamlamadan, ulusal gelire göreceli olarak gerilemeye dönüşmesi, sanayileşme ile anılan bir dizi demokratik kitle örgütünün kurumsal olarak olgunlaşamaması sonucunu da beraberinde getirmektedir. 20. yüzyılın son çeyreğinden başlayan sanayiden uzaklaşma olgusu, sadece bir ekonomik yatırım öncelikleri meselesi değil, aynı zamanda katılımcı ve aktif demokratik örgütlerin gelişimini geciktiren ve demokrasi açığının ortaya çıkmasına neden olan bir süreç olarak görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye’de de yaşamakta olduğumuz demokratik kurumların çökertilmesi sorununun, sanayisizleşme ve teknolojide dışa bağımlı hizmetleşme sorunlarıyla birlikte ele alınması gerekli gözükmektedir. İstihdam biçimleri formel sanayi üretiminden koptukça ve daha çok küçük ve taşeronlaştırılmış hizmetler sektörüne kaydıkça, modern sanayi toplumuna özgü sivil demokratik kitle örgütlenme biçimlerinin de yıprandığı ve parçalı bir yapıya büründüğü görülmektedir. Siyaset bilimleri yazınında “demokrasi açığı” diye betimlenen bu sürecin, Türkiye benzeri gelişmekte olan “piyasa ekonomilerinde” geçsanayileşmenin ve sanayileşmesini olgunlaştıramadan hizmetler ara sektörlerine hızlı geçişin bir yansıması olarak değerlendirilmelidir. Ulusal tasarruflar olmadan ulusal sanayi; ulusal sanayi olmadan da katılımcı demokrasinin kurumları var olamayacaktır. ANKARA Doğalgaz faturalarında yılbaşından bu yana dikkat çeken artışların nedeni ortaya çıktı. Doğalgaza “gizli zam yapıldı” iddiaları da doğrulandı. Hükümetin “doğalgaza zam yok” söylemlerine karşın dolar kuru ve enflasyondaki değişiklik faturalara yansıtıldı. AKP’nin “artan maliyetlere karşın doğalgaza zam yapmayacağız” söylemi boş çıktı. Gerçek, CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın soru önergesi ile netleşti. Oran, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, doğalgaza 1 Ocak 2014’ten itibaren geçerli olmak üzere “gizli zam” yapılıp yapılmadığını sordu. CHP’li Oran, “Ankara’da Başkentgaz’ın 6 Ocak 2014 tarihinde sayaçları okuyarak kestiği faturalarda 19 gün için 0.08580771 TL/kWh birim fiyatı belirlenmesine rağmen son 5 günlük dönem için 0.08590376 TL/kWh’lik birim fi yatı belirlenmesinin gerekçesi nedir? Bu durumda Başkentgaz 13 Aralık 2013 tarihli ilk okuma tarihi ile 6 Ocak 2014 tarihli son okuma dönemi arasındaki doğalgaz satış fiyatına birim maliyetine göre 0.00009605 TL/kWh’lik zam yapmış olmuyor mu? Ankara’da vatandaşa 2 Ocak 2014 tarihinden itibaren, bir önceki fatura dönemine göre doğalgazın satış fiyatına binde 1.11936’lık zam yapılmasının gerekçesi nedir” sorularına da yanıt istedi. Yıldız, ABD Doları bazından belirlenen bedellerin her ay kurdaki değişimler çerçevesinde yeniden belirlendiğini ifade ederek, “Birden fazla ayı ilgilendiren faturaların birim fiyatlarında görülen farklılık sadece dağıtım bedellerinin dolar kuru veya enflasyon endeksindeki değişim ile aylık bazda güncellenmesinden kaynaklanmaktadır” dedi. Yanıtla, döviz kurundaki değişikliklerin doğalgaz fiyatlarına yansıtıldığı kabul edilmiş oldu. Yerli cebi u Cep telefonlarındaki vergilerin düşürülmesi için gerekli Turkcell Kurumsal İletişim ve İlişkilerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler, Türkiye’de üretilen cep telefonlarındaki vergilerin düşürülmesi ya da yerli üretimi özendirmek için teşvik uygulaması için Ulaştırma ve Maliye bakanlıkları ile görüştüklerini söyledi. Barselona’da düzenlenen GSMA Mobil Dünya Kongresi’nde gazetecilerle bir araya gelen Öztürkler, akıllı telefonların insanların hayatını kolaylaştırdığını ifade ederek, “Herkesin cebinde bir bilgisayar taşıma hakkı var. Türkiye’de üretilen telefona vergi indiri teşvik edin, fiyat düşsün mi ya da teşvik uygulansa, fiyatın aşağıya çekilmesine yardımcı olur. Bunun için gerekli gayretler var. Bunun için görüşmelerimiz var. Vergiler hiç olmasa harika. Bu cihazlar lüks cihazlar değil” açıklamasını yaptı. GSMA, Turkcell’in Afet Yönetimi alanında yürüttüğü çalışmaları dünyadaki diğer GSM operatörlerine örnek gösterdi. GSMA, Turkcell üzerine gerçekleştirdiği vaka incelemesi raporunu resmi sitesinden ve sosyal medya hesaplarından tüm dünyaya duyurdu. Raporun sonunda, Turkcell’in 2011 Van depremi sonrasında daha fazla can kaybı ve kaos olmasını engellemenin yanında personelini ve altyapısını nasıl yönettiğine dair bir bölüm yer alıyor. Turkcell’in sosyal sorumluluk projesi Ekonomiye Kadın Gücü, GSMA Mobil Dünya Kongresi’nde “Türkiye’den iyi uygulama örneği” olarak yer aldı. Turkcell, kongre kapsamında gerçekleşen ve mobil iletişim dünyasının liderlerini belirleyen 2014 Global Mobil Ödülleri’nde üç dalda Türkiye’yi temsil ediyor. Turkcell, Akıllı Harita çözümü En İyi Kurumsal Mobil Servis, SMS+ servisi ile Network Tabanlı En İyi Çözüm dallarında, Hayal Ortağım ile de Toplumsal&Ekonomik Gelişme kategorisinde dünyadaki rakipleriyle yarışıyor. Facebook’un patronu Mark Zuckerberg, dünyanın 3’te 2’sinin hâlâ temel internet hizmetlerinden bile yoksun olduğunu dile getirerek bu durumun değişmesi için öncelikle temel internet hizmetinin ucuzlaması ve hatta bedava hale gelmesi gerektiğini vurguladı. Genç yaşta Facebook ile elde ettiği başarı ve ardından gelen servet ve şöhret ile tüm dünyanın en çok konuşulan isimlerinden biri haline gelen Zuckerberg, Barselona’da düzenlenen Mobil Dünya Kongresi’nde konuştu. Zuckerberg, Internet.org hareketiyle amaçlarının; sayısı 2.7 milyarı bulan bu kitleyi internetle tanıştırmak olduğunu söyledi. “Her yıl daha fazla insanın internete bağlandığı doğru ama maalesef bu artış hızı sandığımız kadar yüksek değil” diyen Mark Zuckerberg, dünyada hiçbir şirketin tek başına bu penetrasyonu artıracak güce sahip olmadığını dile getirdi. Gelişmekte olan ve azgelişmiş ülkelere bakıldığında internete bağlanmanın düşük olmasının ilk nedeni olarak bağlantı ücretlerini gördüklerini ifade eden Zuckerberg, bunun değişmesi için temel internet hizmetinin bedava olması gerektiğini belirtti. Son dönemde gündeme gelen, NSA gibi devlet kurumlarının kişisel bilgilere eriştiği yönündeki haberlere karşılık Zuckerberg, “Devletlerin insanları korumak gibi bir görevi var. Ancak korkulduğu düzeyde bir paylaşım söz konusu değil. Milyonlarca insanın bilgisini paylaşmıyoruz” dedi. İnterneti bedava yapın bakanlıklarla temasa geçtiklerini söyleyen Öztürkler, vergilerin inmesi halinde fiyatların olumlu etkileneceğini savundu. Samsung, Galaxy S5 ile nabız ölçecek Güney Koreli teknoloji devi Samsung merakla beklenen Galaxy S5’i Mobil Dünya Kongresi’nde resmen tanıttı. Galaxy S5 5.1 inch boyutlarında FULL HD ekrana sahip, Galaxy S5 parmak izi okuyucu, nabız ölçer, IP67 sertifikalı toza ve suya dayanıklı gövdesiyle dikkat çekiyor. Kullanılan Hybrit bir teknoloji sayesinde 0.3 saniyede hızlı resimler çekebiliyor. Şarjı yüzde 10 kalsa bile, Güç Kurtarma Modu’nda 24 saat bekleme yapabileceği paylaşılan Galaxy S5’in gizli dosyalar için özel bir şifreli klasörü de bulunacak. Cihaza entegre edilen sensörlerle kalp ritmini ölçen cihaz bu özelliğiyle de bir ilke imza atıyor. 145 gram ağırlığındaki Samsung Galaxy S5 11 Nisan itibarıyla 150 ülkede satışa sunulacak. Yapı Kredi’den eğitime destek Ekonomi Servisi Yapı Kredi ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) işbirliğiyle 8 yıldır sürdürülen “Okuyorum Oynuyorum” eğitim programı kapsamında hayata geçirilen “Renkli Kalemler” projesiyle geleceğin gazetecileri yetiştirilecek. Bankadan yapılan açıklamaya göre çocukların, çıkaracakları gazetenin içeriği ve biçimlenmesi sürecinde ortak karar alma becerilerini ortaya çıkarmaları ve amaca yönelik seçim yapmaları hedefleniyor. Öte yandan bankanın üniversite öğrencileri için yaptığı yarışma FikriMobil’in başvuru tarihi 17 Mart’a uzatıldı. Kirlendik hepimiz... Evet hepimize bulaştı kir. Boğazına kadar b... batmış hükümetin pisliği... Önceki gece servis edilen tapeler, Başbakan Erdoğan’ın oğlu ile konuşmaları son nokta mıydı? Sanmıyorum. Öncesi, sonrası pek fark etmiyor zaten. Devlet ve paralel devlet. Biri soymuş, öteki göz yummuş; karşılığında devlet içinde örgütlenmiş, palazlanmış, tabii bu arada dinleme kayıtları ile hazırlığını da yapmış. Aralarında savaş başlayınca çuvalın içinden birer birer çıkarıp servis etmeye başlamış. İlki ne kadar kirliyse diğeri de o kadar kirli. Ve biz tenis maçı seyreder gibi pisliğin oradan oraya savrulmasını seyrediyoruz. 75 milyonluk koca Türkiye, dünyanın en büyük 17. ekonomisi... Hiç olmadığı kadar kırılgan hale getirilmiş bir ekonomi, giderek artan işsizlik ve gizlenen işsizlik rakamları ile... Çökmüş bir dış siyaset, rayından çıkmış bir iç siyaset ile... Adalet, eğitim, medya, kurumlar derken... Domino taşları gibi çöküyor sistem. Çürümüşlük kokuları pisliğe karışıyor... Tepetaklak hızla dibe doğru çöküyoruz birlikte... Cehalet, yobazlık, yalan, göz boyama ile yönetilen bir toplum... Uyutulan, aldatılan... Kanmayanların, ses çıkartanların susturulduğu; susmayanların hapishanelerde çürütüldüğü... Kirlendik Hepimiz... Dibe tamamen vurana kadar devam öyleyse... Madem ok yaydan çıktı. Sonuna kadar... Birbirine savaş açan iki kirli sistemin içinden temiz bir Türkiye doğabilecek mi? Nasıl ve ne zaman? Gezi bir başlangıçtı. Eminim arkası gelecek. AKPCemaat savaşının sonucuna umut bağlamadan; “Kirli bir Türkiye istemiyoruz” diyenlerin sayısı arttıkça... Ve Barış İçin Müzik... Aslında bugün Barış İçin Müzik Vakfı’ndan bahsedecektim. Bu kirlenmişliğin çok uzağında; sessiz sedasız bir mucizeye imza atan iki idealist insanın, Mehmet Selim ve Yeliz Baki’nin müzikle oluşturdukları sosyal modelden... Kapitalist sistemin insana empoze ettiği tüm değerleri yaşamının geri planına itmeyi başarmış, kendi ilkelerini oluşturmuş, inandıkları hayali gerçekleştirerek sosyal ve kültürel gelişim için inanması zor yeni bir model yaratmışlardı. Bugüne kadar Edirnekapı’da sınırlı imkânlara sahip 4 bine yakın çocuğu müzikle tanıştıran, onlara karşılıksız müzik eğitimi veren ve içlerinde yüzlercesinin dünyasını değiştiren dernek, 10 yıl önce “Barışın sesini müzikle duyurmak” hayalinin peşinden giden Mehmet Selim Baki’nin çabalarıyla hayat buldu. Bir ilköğretim okulunun kömürlüğünde başlayan projeye daha sonra 3 okul daha katıldı. Şimdi ise Barış İçin Müzik Vakfı’nda 700 öğrenci düzenli müzik eğitimi alıyor. Öğrencilere, enstrüman çalmak dışında, ayrıca solfej, armoni bilgisi, müzik tarihi gibi dersleri de içeren çoksesli müzik eğitimi de veriliyor. 2 yıl kadar önce gitmiştim, Edirnekapı’da Kariye Müzesi’ne giden dar bir sokaktaki vakfa. Mucizeyi orada gözlerimle görmüştüm. Geçen ay da bir konserlerini dinledim. Orkestrayı büyük bir başarı ile yöneten küçük kızın gözlerindeki ışığı... Bugüne kadar tüm giderlerin Mehmet Selim Baki’nin kişisel imkânlarıyla karşılandığı vakıf, 2009 yılında “Deutsche Bank Urban Age Award” ödülüne layık görüldü. Ödül, nüfus yoğunluğunun giderek arttığı Koray Öztürkler kentlerdeki problemlere karşı geliştirilen yaratıcı çözümlere, yaşam çevrelerini iyileştiren, bu sayede de bölge sakinlerine fayda sağlayan projelere veriliyor. Barış İçin Müzik, Ekim 2012 tarihinde ise 29 Avrupa ülkesinin içinde yer aldığı, her çocuğa müziğe erişme olanağı sağlayan bir toplumsal proje olan “Sistema Europe”un üyelerinden biri oldu ve çalışmaları Sistema Europe’un “en iyi uygulamalarından” biri olarak değerlendirildi. Sabancı Vakfı da 2010 yılında Mehmet Selim Baki’yi “Fark Yaratanlar” programına dahil ederek projeye destek vermişti. Geçen senelerde Viyana ve Salzburg Müzik festivallerinde, bu yıl da İKSV İstanbul Uluslararası Müzik Festivali’nde konserler veren Barış İçin Müzik Orkestra ve Korosu 10 Haziran’da, El Sistema’nın ünlü Teresa Careno Orkestrası ile aynı gece, aynı mekânda, Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi’nde konser verecek. Ama ondan da evvel, önümüzdeki hafta (27 Şubat Perşembe, saat 19.30) Notre Dame De Sion Lisesi’nde bir konser verecek ve o akşamın tüm geliri Barış İçin Müzik Vakfı’na bırakılacak. Tüm ülkeyi saran bu kirliliğin, bu karanlığın içinde küçük bir mum yakmak istiyorsanız buyrun konsere... (Konserin biletleri 25 TL)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear