23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 ARALIK 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Türkiye’nin yolsuzluk endeksinde en büyük düşüşü göstererek 53. ten 64. sıraya çıkmasının nedeni açıklandı: Organize yolsuzluk Ekonomi Servisi Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün (TransTürkiye, parency International) açıklayolsuzluk dığı 2014 küresel yolsuzluk endeksinde endeksinde Türkiye beş puanlık düşüşle en büRuanda ve yük gerilemeyi gösteAngola’nın ren ülke oldu. gerisinde kaldı. Türkiye’nin Yolsuzluk Algı EndekÖzellikle 1725 si’ndeki notu, bu yıl Aralık yolsuzluk 5 puan birden düşeoperasyonlarından rek 50 puandan 45’e sonra Türkiye’nin geriledi. Puanındaki bu ani düşüş ile yolsuzluk karnesi Türkiye’nin son 6 aniden kötüleşti. yıldaki ilerlemesi Türkiye’de yolsuzluk sıfırlanmış oldu. Ülher zaman vardı ke sıralamasında 11 ancak 17 Aralık’tan sıra birden düşüş yaşayan Türkiye, 2013 sonra zincirleme endeksinde 53. sıraolarak yargıyı, dayken şimdi 64. sıraifade özgürlüğünü, da yer alıyor. Bu düşüş, son yıllarda ilerletoplumun tüm me olarak belirtilen tüm kesimlerini reformlarda bunların teretkiler hale sine ve olumsuz olarak değerlendirilen bir gerilemeye geldi. işaret ediyor. Örgütün kullandığı skalada en temiz ülke 100 sayısı ile ifade ediliyor. Şeffaflık Derneği Başkanı Oya Özarslan’ın açıkladığı endeksle ilgili bu veriler paylaşıldı: l Yolsuzluk Türkiye’de istikrar kazandı ve sorunu kronik hale getirdi. 1995’ten bu yana açıklanan yolsuzluk algı endekslerine bakıldığında, Türkiye’nin sıralamadaki yeri ve puanı bakımından, son 20 yıldır yerinde saydığını söyleyebiliriz. Bu durum, Türkiye’de kamu sektörü özelinde, yolsuzlukla mücadele ve şeffaflık konularının bunca yıldır kronikleşmiş hale geldiğini, ilerleme ve iyileşme adına yeterli adımların atılmadığını ortaya koyuyor. l Türkiye’de yolsuzluk uzun yıllardır var. Ancak 1725 Aralık operasyonları ile daha zincirleme bir hale geldi. Tüm toplum kesimlerini zarara uğratan bir boyuta geldi. Düşünce ve ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar, basın ve internete getirilen sınırlamalar, yargı üzerinde dışarıdan da fark edilen baskı ve açık bir şekilde hukuka aykırı bazı uygulamalar kü Para yurttaşın cebinden çıkıyor 4 Türkiye 2010’da yolsuzlukla ilgili bir stratejik yol haritası açıkladı. Ancak geçen 4 yılda ne yapıldığını komisyonlarda neler konuşulduğunu bilmiyoruz. Burada çıkan sonuçların kamuoyu ile paylaşılması gerekiyor. 4 Birçok ülke yolsuzluk endeksindeki sırasını iyileştirmek için Uluslararası Şeffaflık Örgütü’ne başvuruyor. Ama Türkiye’nin bu endeksi ne kadar dikkate aldığını dahi bilmiyoruz. 4 Yolsuzluğa giden paraların büyük kısmı özellikle büyük projeler için kamu bütçesinden gidiyor. Bu da vatandaşın cebinden vergiyle çıkan paralardan oluşuyor. Kamusal kaynakların özel çıkarlar için kullanılması kabul edilemez. Demokrasilerde Kültür Mirası ‘Saray’ Olamaz... Kuşkusuz demokrasinin işleyişi ne kadar çarpıtılır, hukuk devleti düzeni yara alırsa alsın, kamu bütçesinden, bizim vergilerimizle yapılmış konutun mülkiyeti kamuya aittir... Yani Cumhurbaşkanı’nın dün yaptığı açıklamadaki sözleri yüreğimize su serpmiyor... “Burası Tayyip Erdoğan’ın sarayı değil. Burası Türk milletinin sarayıdır. Bu saray sadece Türk milletinin kendi imkânlarıyla inşa edilmiş bir saraydır” açıklaması, çocuklarına miras kalmayacağı kuşkusu gündemde olsaydı bir anlam taşıyabilirdi. Kamuoyunda kimseler adı “Ak Saray olarak ilan edilmiş”, Atatürk’ün orman çiftliği yok edilerek ortaya çıkarılan dev beton yapılaşmanın tartışmalarında mülkiyeti sorgulamaya kalkışmadı ki... Devlet bütçesinden dudak uçuklatacak boyutta harcamalarla ortaya çıkarılan beton yapının, gereksiz büyüklükte, gereksiz lüks harcamalarla bir o kadar da lüks, görgüsüz süslemelerle.. Cumhuriyetin değerlerine ihanetin, bu ülkenin geleceğine kültürel geri bakışın da simgesi olarak ortaya çıkarılmasına isyan edildi... Eleştirilerin odağında ise öncelikle Cumhuriyetin, Kurtuluş Savaşı destanının yazılması üzerine, devrimlerle kuruluşun gerçekleştirilmesinde, simge değerler içinde yerini almış, Atatürk’ün alın teriyle katkıda bulunduğu, çağdaş tarımı köylere taşıma amaçlı örnek çiftliğin, Anadolu bozkırında yeşili, tarımı yaratmanın simgesi, sit alanı, Türkiye Cumhuriyeti adına özenle korunması zorunlu değerin açıklanması yapılamayacak yıkıcı duygularla yok edilmesi var... Türkiye Cumhuriyeti için değil sadece, demokratik hukuk devleti düzeninin asgari kuralları ile geçerli sayılabilmesinin olmazsa olmazı, hukuk devleti düzeni, birden çok yargı kararının yoka sayılması ise doğrudan suç eylemi... Ki İktidarları icraatları ile 12 yıldır bu türden suçları hep işliyorlar... Yasama yürütme yargı bağımsızlığını ayaklar altına alan yöntemlerle, Meclis çoğunluğunu, talimatla neye kaldırıldığı bile bilinmeyen parmakların çoğunluk sayısı, onay makamı olarak işletilen Cumhurbaşkanlığı onaylamalarıyla, hakhukuk çiğneyen sayısız parti dayatması yasaların çıkarması ile de yetinmiyorlar. Demokrasi çarklarının işleyişi, ilkeleri, İktidarlarının icraat yetkileriyle çelişen, kamu kurumlarının ele geçirilişinde sınır tanımazlıklarda tırmanış öylesine sınırsız ki... 12 yıllık icraatların bütününde gücün tek el, tek merkezde toplanmasında sınır tanımazlık o boyutlara vardırıldı ki... Yandaşların kayrıldığı ihaleler yasalarını günün ayarlamasına, ihaleye göre bile değiştirilebilmesinde kaç yasa çıkmış, yazboz tahtası oluşmuş, cevabını vermeleri zor... HHH Bir ülkenin geleceğinde en yaşamsal, gelecek kuşakları bağlayan eğitim yasaları “dindar ve kindar, şimdilerdeki açıklamalarda yer alan dayatmalarla; tek tip, tek inanç, tek kültür sanat, yaşam biçiminin, akıl ve bilim, özgür kimlikten, araştırmacılıktan, sorgulamadan kopuk, biat gençliğinin yaratılabilmesi..” yolunda, eğitim sistemi tümden yazboz tahtası. Kendi çıkardıkları yaşamın her alanına yönelik en yaşamsal yasalar bile durmadan değiştiriliyor. Cemaatle yandaşlık paylaşımında çok işe yarayan özel yargı, yollar ayrılınca tasfiyesi zorunlu paralel örgütlenme olunca yargıya iktidar eliyle müdahale yöntemleri baştan sona değişiyor. Eğitimde baş tacı edilen, çok işe yarayan imam hatip, ılımlı İslam kimlikli gençlik projesi tehdit olunca, eğitim kurumlarının tümden, dershanelerden başlayarak öğretim, eğitim kadroları ile toptan tasfiyesi seferberliği söz konusu oluyor... Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülleri dağıtım töreninde Erdoğan’ın konuşmasındaki Saray üzerinden açıklamalarına dönersek... “Biz büyük bir devlet olmanın gayreti içindeyiz... İstanbul’da bir Dolmabahçe, bir Topkapı Sarayımız var.. hâlâ övünürüz... Bizden sonra gelen nesillere acaba bizden öncekiler bize ne bıraktı diye sorduklarında ortaya koyduğumuz bir eser var mı? Buna bakın övünün” dedi. Dünyanın emperyal güç odağı ABD’de, başkanlar kuruluş süreçlerinden, değerlerinden miras kalmış tarihi binada oturmayı sürdürmekle kalmıyor, orada yaptıkları özel harcamaların tümünün hesabını maaşlarından kesintiyle ödüyorlar... “Buna bakın övünün” dedikleri bina sadece ABD değil, Batı’nın demokratik tüm ülkelerinin medyasında abartılı gösterişi, lüks harcama, büyüklük, süslemeleriyle “şatafat, gösteriş, görgüsüzlük örneği” diye alay konusu ediliyor. Nasıl Türkiye Cumhuriyeti’nin nereden yönetildiğinin, “bu duruşuyla doğru cevabı” olabilir? Sömürge ülkelerinde emperyal güç ve kültürün etkinliğinin sürdürülebilmesi adına hâlâ rejimi monarşi olarak korunan İngiltere’de “Majesteleri” yaptıkları harcamaların kuruş kuruş hesabını veriyorlar... Başbakanlık konutu, geleneksel İngiliz demokrasi kültürünün, halkın vergileri ile yapılan harcamalardaki titizliğinin aynası... Aksi, demokrasi kültürü, hesap sorulabilirlikle çatışma, siyasi bedel ödeme olur. Demokrasi ile yönetilen her ülkeden, bize göre küçücük her lüks harcamanın bedelini ödeyen siyasilerin haberleri geiyor... Bizimki ne? Günümüzde diktatörlüklerin bile böylesi hesapsız güç kullanma, harcama lüksleri yok, yanlarına kâr kalamaz... resel ölçekte tepki uyandırıyor. l Türkiye’de kamu sektörü özelinde, yolsuzlukla mücadele ve şeffaflık konularında ilerleme adına yeterli adımlar atılmadı. l Birkaç yıl öncesine kadar yabancılar Türkiye’deki gelişmeleri olumlu karşılıyordu. Ancak şu anda büyük bir hayal kırıklığı yaşanıyor. Yolsuzluk yabancı yatırımcıyı da olumsuz etkiliyor. Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen uluslararası şirketler için Türkiye daha riskli bir ülke haline geldi. İşçilerin refahı için fırsat Doblo Amerika modeli için düzenlenen törende uzun süredir MESS ile 20142016 toplu iş sözleşmesi görüşmelerini yapan işçi sendikası Türk Metal’in Genel Başkanı Pevrul Kavlak da bir konuşma yaptı. Kavlak Türk işçilerinin reel sektörde atacağı her adımın ülkenin büyümesi için bir hamle, işçilerin refahı için bir fırsat olduğunu kaydederek “Yeni açılan fabrikayı, her ürünü kendi değerimiz olarak benimseriz” dedi. Fiat Chrysler Automobiles (FCA) EMEA Bölgesi İş Geliştirme Başkanı Silvia Vernetti de “Doblo’nun ihracatının başlaması, gerek Tofaş gerekse Koç Grubu ve FCA için önemli bir fırsat. Tofaş’ın bu kabiliyetinin, gelecekte yeni ürünlerin yolunu açacağına eminiz. Koç Topluluğu ile yürüttüğümüz uzun yıllara dayanan başarılı işbirliği sayesinde, Tofaş bugün FCA’nın küresel stratejisinde kilit bir rol üstleniyor” diye konuştu. Doblo, ABD yoluna çıktı u Koç Holding Başkanı Mustafa V. Koç, “Ülkemize, kendimize ve otomotiv sektörünün geleceğine duyduğumuz inançla yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz” dedi. Ekonomi Servisi Tofaş, Türkiye’nin küresel ticari araç üretim üssü haline gelmesinde kilit rol üstlenen Doblo modelinin ABD ve Kanada’ya ihracatına başladı. Kuzey Amerika’ya yolcu edilen Fiat Doblo, Amerika’da ‘Ram’ markası altında ‘ProMaster City’ ismiyle satışa sunulacak. Tofaş’ta geliştirilip üretilen Doblo Amerika modeli; Tofaş’ın Bursa Fabrikası’nda Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın da katılımıyla yapılan törenle uğurlandı. Törende konuşan Koç Holding ve Tofaş Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, Doblo’nun yenilenmesiyle başlayan yatırımlara, biri yeni sedan, diğerleri station wagon ve hatchback olmak üzere 3 yeni binek araç projesiyle devam edeceklerini anlatarak “Süregelen yatırımlarımız haricinde sadece bu modellerle yaptığımız toplam yatırım miktarı 1.4 milyar dolara ulaşıyor. Son 4 yılda otomotiv sektörüne yaptığımız yatırımlar 10 milyar TL’ye ulaştı” diye konuştu. Koç, Tofaş’ın Fiat’ın ana tedarikçisi olan 540 fabrika arasında ilk üçe girdiğini ve Tofaş’ın 400 bin adetlik üretim kapasitesi, 6 bini aşkın çalışanıyla dev bir kuruma dönüştüğünü aktardı. Başbakan Davutoğlu da “Rahmetli Vehbi Koç burada olsaydı, ‘Ülkem varsa ben de varım’ demesinin somut göstergesinin hayata geçmesinden büyük bir memnuniyet duyardı” dedi. Ahmet Davutoğlu Mustafa Koç ofaş, Kuzey Amerika’ya 2021’e kadar 175 bin araç göndermeyi planlıT yor. Fabrika, FiatChrysler’in Avrupa’daki en büyük 2. ArGe merkezi. 2014’te 150 milyon Avro’nun üzerinde ArGe harcaması gerçekleştirdi. AKP şeffaflık sağlayacakmış Babacan, yolsuzlukla özdeşleşmiş Hükümet, 17 ve 25 Aralık’taki aralık ayında başta imarla ilgili şeffaflık olmak üzere bir dizi operasyonlar nedeniyle yolsuzlukla özdeşleşmiş aralık ayı so reformun açıklanacağını söyledi. OLCAY BÜYÜKTAŞ nuna kadar bir dizi reform açıklamaya hazırlanıyor. Reformlar içinde en dikkat çekici olanı ise imar projelerinin yer aldığı şeffaflık paketi... Her ne kadar bugün Şeffaflık Derneği tarafından açıklanan “Yolsuzluk Algı Endeksi” sonuçlarına ilişkin bilgi sahibi olmadığını söylese de başta Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan olmak üzere, yolsuzluk algısının ve önümüzdeki yıl G20’nin ana konularından birini oluşturan yolsuzlukla mücadele başlığının, hükümeti bazı adımlar atmaya zorladığı anlaşılıyor. B a bacan, d ü n Ali New Babacan Ekonomi Servisi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, uluslararası piyasalardaki gelişmeler nedeniyle geçmişte Türkiye’nin Trakya’nın doğalgazda arz güvenliğiyle alakalı tedarik yapamadığını söyledi. Rusya’nın teklifinin henüz değerlendirildiğini söyleyen Yıldız, “Yalnızca Trakya’da bir enerji merkezi kurulma York temaslarından önce gazetecilerle sohbet toplantısı düzenledi. Şeffaflık paketinin yüzde 8090’ının hazır olduğunu kaydeden Babacan, “Bu paketin içine imar konusunda bazı düzenlemeler koyacağız. Burada adil dağıtım, şeffaflık ve rekabeti sağlayacak düzenlemeler yapacağız” dedi. Yolsuzluğun tüm dünyanın sorunu olduğunu söyleyen ancak “Şeffaflık konusu Türkiye için önemli” saptamasını vurgulayan Babacan, 2002’den beri şeffaflık konusunda pek çok çalışma yaptıklarını belirtti. Babacan’ın bu konuda verdiği bilgi şöyle: “Şeffaflık konusunda yüzde 8090’ını tamamladığımız bir paketimiz hazır. En son Bakanlar Kurulu’nda son şeklini vereceğiz. Bir de imar uygulamaları ile son bir hazırlığımız daha var. Bu yıl bitmeden Baş bakanımız açıklayacak. İmar uygulamalarının daha şeffaf olunması, fırsatlara erişimde adaleti sağlamamız gerekiyor ve bir rant oluşuyorsa bunun da ölçülü ve adil dağılması gerekiyor. Rekabetten arındırılmış bir ortamda ne olursa olsun yanlışlıklar olabilir.” Belediye yasasının da devam ettiğini de belirten Babacan’ın şeffaflıkla ve imar projeleriyle ilgili, “İdeal bir şey hazırlıyoruz. Ama bunun ideal uygulamasını zaman gösterecek” değerlendirmesi de kayda değer... Babacan’ın diğer verdiği bilgiler özetle şöyle: l İşgücüne katılım da yükseldi. Son 3 yıla bakıldığında işgücüne katılan her 100 kişiden 46’sı kadın, 54’ü erkek. Türkiye’de işsizlik yavaş yavaş düşecek. l Petrol 72 dolarda kalırsa cari açık 1.5 puan düşer. l BDDK ve Hazine için kararname yazmadım. lFinansal İstikrar Komitesi’nde bankaların yurtdışından uzun vadeli borçlanmasını cazip hale getirecek yöntemler görüşüyoruz. rak 45.6 milyar metreküp olduğunu söyledi. Appleby, geçen yıl küresel enerji sektörünün dünya ekonomisindeki dalgalanmalardan etkilendiğini belirterek, “Petrol küresel enerji tüketiminin yüzde 32.9’u ile dünyanın önde gelen yakıtı olmayı sürdürmesine rağmen, art arda 14 yıldır pazar kaybetti.” dedi. Yeni hat siyasi seyre bağlı sı teklif edilmiyor, aynı zamanda bir LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) tesisiyle beraber kurulacak. Bunlar dünyanın siyasi seyriyle beraber belirlenebilecek konular” dedi. Öte yandan, 4. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) BP Enerji Forumu’nda, BP Enerji Ekonomisi Bölüm Başkanı Paul Appleby , Türkiye’de ge çen yıl petrol tüketiminin 2012’ye göre yüzde 5.7 artarak 33.1 milyon ton, doğalgaz tüketiminin de yüzde 1.1 arta Ekonomi Servisi L’Oreal’in Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ortaklığında “For Women In Science” programının bir uzantısı olarak hayata geçirdiği “Genç Bilim Kadınlarına Destek Bursları” projesine başvurular başladı. Proje bugüne kadar 110 ülkeden 2 binden fazla kadına ulaştı. L’Oreal Türkiye 12 yılda 70 bilim kadınını ödüllendirdi. Başvurular 26 Aralık’a kadar sürüyor. 6 genç bilim kadını L’Oreal Türkiye’den 15’er bin dolarlık birer yıllık araştırma bursu kazanacak. Bilimsel yetenekleri kanıtlanmış ve doktora derecesine sahip 40 yaşından gün almış TC vatandaşı tüm genç bilim kadınları projeye katılabilir. L’Oreal’den bilim kadınlarına destek
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear