23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr 30 ARALIK 2014 SALI 16 KÜLTÜR İnsanlığı koruyabilme savaşı... Ayşe Emel Mesci, ‘Kerbela’yı sahnelerken taziye biçiminden esinlendiği gibi, antik Yunan korosuna özgü öğeleri de ustalıkla kullanmış Ali Berktay’a, 1996 “Yunus Emre Özgün Oyun Yarışması”nda büyük ödülü kazandıran “Kerbela”, 20092010 mevsiminde Ayşe Emel Mesci tarafından Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahnelendi. Oyun, şimdi de yine Mesci’nin yorumuyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yapımı olarak seyirciyle buluşuyor. Ali Berktay, Kerbela olayını, insan beyninin dorukları ve vadileri arasında dolaşan cinlerin ağzından şu sözlerle dile getirmektedir oyun içinde: “Kerbela’dır burası / Kapkara bir delik insan ruhunda / Dibi çamur, iğrenç kokular / Ve tepesinde ışık ışık yıldızlar… Kerbela’dır burası… Tüm insanlığın acıları yığılı burada ve umutları…” Hz. Hüseyin’in ve yakınlarının Kerbela’da, Halife Yezid’in askerleri tarafından katledilişlerinin trajik ve trajik olduğu kadar şiirsel anlatımı… Oyun, bir yandan tarihsel bilgi akışı üzerine odaklanırken öte yandan da bu trajik olayın derinlerine inerek salt yönetsel değil, bireysel zaaflar, çelişkiler, çatışmalar, iç ve dış hesaplaşmalar üzerinde durur. Sanırım, olayı farklı kılan da bu çelişkiler, sorgulamalar zinciridir. Ön oyunda, yazarın, “Peygamberler ve u Anadolu insanının inanışına göre dostluğu temsil eden turnalar, Ali Berktay’ın dilinde “Güneşe koşan yollar bizim” diye seslenirler ve Mesci’nin “Turna semahı” yorumunda da bu sesleniş geleceğe umut kapılarını aralar.. Umalım ki umutlar tükenmesin bizi de içine alan bu geniş coğrafyada. Firavunlar diyarı” olarak tanımladığı toprakların; Ortadoğu’nun kanayan ve sürekli kaynayan resmi çizilir Koro’nun ağzından... Dün, İslam adına yaşanan katliam elbette günümüze de göndermeler içerir. Hz. Ali’nin katledilişi ve onun ölümünden sonra yaşananlar, yaşanacaklar bu topraklardaki insanların bitmez trajedisidir… Yazar, sürekli sorgular Hz. Hasan’ın ve Hz. Hüseyin’in ölümlerinin, kendi değer yargıları doğrultusunda verdikleri mücadelenin halk arasındaki parçalanmayı toparlayıp toparlayamayacağını… Sanki, hicri altmış bir, miladi altı yüz seksenden bu yana “Bitmez Doğu insanının trajedisi ummandan derin, Sahra’dan geniş. Öyle sonsuz, öyle çaresiz.” Bir yandan, Hz. Hüseyin’in öte yandan Halife Muaviye ve oğlu Yezid’in hesaplaşmaları üzerinden kişisel çatışmaları, bölücülükleri, hakhukuk kavgalarını, fitne ve atılan yanlış adımları dile getirir Ali Berktay, sınırları hayli geniş eserinde. Bu yaklaşım, sanki Shakespeare’in tarihsel oyunlarındaki “zayıf yönetci” ve “güçlü yönetici” figürlerine de göndermeler içerir. Örneğin; Hz. Hüseyin’in, “Zaman dediğin garip bir ırmaktır.. Kâh durulur, kâh delirir. Öyle savaşlar olur ki, kazanamazsın, ama yola çıkman bile yeterlidir” sözleri onun, katledilse de gücünün işaretidir… Ayşe Emel Mesci, “Kerbela”yı sahnelerken taziye biçiminden esinlendiği gibi, antik Yunan ko Sorgulamalar Sahneleme rosuna özgü öğeleri de ustalıkla kullanmış... Bu buluşmada Aslı Öngören, korobaşı olarak etkileyici sesi, anlatışı ve duruşuyla güçlü bir sunuş sergiliyor. Koro, anlatıcıdır. Koro uyarıcıdır. Şimdi ve burada yaşanmakta olanı ve korkuları dile getirmenin ötesinde, geçmişte yaşanan saldırıları da paylaşır. Üç boyutlu bir işlevi vardır sanki koronun ve bu boyutlardan biri de oyun içindeki mekânsal/uzamsal değişimleri belirlemektir. O geniş coğrafyada sıçramalar yaparak, Kerbela’ya kadar uzanır. Semahlar ise görsel imgeler olarak anlatımı güçlendirmektedir. Anadolu insanının inanışına göre dostluğu temsil eden turnalar, Ali Berktay’ın dilinde “Güneşe koşan yollar bizim” diye seslenirler ve Mesci’nin “Turna semahı” yorumunda da bu sesleniş geleceğe umut kapılarını aralar.. Umalım ki umutlar tükenmesin bizi de içine alan bu geniş coğrafyada. Tahsin İncirci’nin müzikleri, Cem Yılmazer’in sahne ve ışık tasarımında kullandığı çizgiler, renkler, anlatıyı, yorumu besler. Aynı şey, Hale Eren’in kostüm tasarımı için de geçerlidir . Böyle bir çalışmada, keşke Mesci, Muaviye’yi komedi unsuru olarak ele almasaydı demeden geçemiyorum… Bu, tabii ki oyuncudan (İskender Bağcılar) çok, yönetmene yönelik bir küçük soru… Hz. Hasan’da İbrahim Can, Yezid’de Bora Seçkin ve özellikle Hz. Hüseyin’de Burak Davutoğlu, dingin duruşuyla bu 45 kişilik zengin kadroda öne çıkan isimler… Yoğun bir araştırma ve sağlam bir kalem ürünü olan, üzerinde titizlikle çalışılarak seyirciyle buluşturulmuş bir oyun “Kerbela”. Miniklerden yeni yıl konseri Kültür Servisi Etiler Müzik Okulu öğrencileri en küçüğü 8 aylık, en büyüğü 4 yaşında olan bebekler ve aileleri ile yeni yıl konseri verdi. Zorlu Center’da MSÜDK Piyano Bölümü mezunu Ahu Kahraman Yıldırım’ın eğitmenliğinde yapılan etkinlikte 70 bebek sahneye çıktı. Sahneye çıkan bebeklerin birçok korkuyu çok erken yaşta aşıp sosyalleştiklerini söyleyen Yıldırım, “Her yıl sene ortası ve sene sonunda bu konserleri düzenleyip bebeklerin derslerde yaptıkları çalışmaları ailelere ve akrabalarına sunma imkânı sağlıyoruz” dedi. KARACAOĞLAN VE ELİF ANITINA YİNE SALDIRI ‘Politika herkes için’ Kültür Servisi Britanya’da siyaseti çocukların gözünde gizemli bir konu olmaktan çıkaran bir çocuk kitabı daha şimdiden büyük bir ilgiyle karşılandı ve üç büyük siyasal partinin temsilcilerinden destek aldı. Ellie Levenson’ın “The Election Seçim” adlı kitabının, gelecek kuşağı politikaya hazırladığı belirtildi. Genç seçmenlerin politikaya ilgisi konusunda yaşanan düş kırıklığı, belli başlı partileri oy kullanma yaşını 16’ya düşürmeyi gündeme getirmeye yöneltmişti. Ancak Ellie Levenson’ın, Birleşik Krallık’ta genel seçimlerle ilgili ilk çocuk kitabını yazarak bir adım daha ileri gittiği belirtiliyor. 7 Mayıs’ta yapılacak seçimlere 4 ay kadar bir süre kala, küçük okurlara yönelik “Seçim” adlı kitapta, annesiyle babasına siyaset ve oy kullanmayla ilgili sorular soran, henüz okula başlamamış Alex adlı bir çocuğun öyküsü anlatılıyor. Gazeteci ve yazar Levenson, böyle bir kitap yazmaya, bu yılki yerel seçimlerde ailece sandık başına gittiklerinde küçük kı Britanya’da küçük yaştakileri politikaya hazırlayan ilk çocuk kitabı yayımlandı lanmasanız da verdiğiniz yanıtlar politiktir. Bu kitap da biraz olsun bunu vermeye çalışıyor. Ben politikanın günlük konuşmaların bir parçası olduğu bir ortamda büyüdüm. Hiç kuşkusuz, büyüyünce bir düşünce havuzu ekibinde çalışmamda da, daha sonra gazeteci olmamda da bunun payı var.” İşçi Partisi’nden de, Muhafazakâr Parti’den de, Liberal Demokratlar’dan da olumlu tepkiler alan “Seçim” adlı çocuk kitabının yazarı Levenson, kitaptaki partilerin gerçek yaşamdaki partilerin adlarını taşımamasının önemli olduğunu vurguluyor: “Çünkü kitap siyaset yapmaktan çok, siyasetin işleyişi üstüne. O yüzden, Çizgili Parti ve Noktalı Parti dedim. Burada, çıkarılması gereken ders, hoşgörü. Yalnızca bir parti kazanıyor ama çocuklar dost kalıyor.” u Britanya’da genel seçimlere 4 ay kala yayımlanan ‘Seçim’ adlı çocuk kitabı, her şeyden önce hoşgörüyü savunuyor. Kitap, ülkenin 3 büyük partisinden de destek aldı. zının sorular sormaya başlaması üzerine karar vermiş. Öyküde iki aile var: Çizgili Parti’yi tutan Alex ve ailesi ile Noktalı Parti’yi tutan Evie ve ailesi. Marek Jagucki’nin renkli illüstrasyonları eşliğinde, seçim kampanyası, oy kullanma, televizyon tartışmaları ve seçimlerin sonuçlandığı gece anlatılıyor. Kitabın yazarı Levenson, “Çocukların siyaseti başkalarının değil, herkesin yaptığı bir şey olarak düşünmelerini sağlamak için, genç yaşta oy kullanma ve politikaya katılmayı normalleştirmek istedim” diyor. Levenson, çocukların doğal olarak yaşadıkları toplumun nasıl işlediğini merak ettiklerini ve hep yerinde sorular sorduklarını söylüyor: “Bir çocuk başka bir çocuğun neden kendisi kadar oyuncağı olmadığını sorduğunda, ‘eşitsizlik’ gibisinden terimler kul Elif’in de kolunu kestiler ABİDİN YAĞMUR ALEV GÖZONAR’IN SERGİSİ 17 OCAK’A KADAR GÖRÜLEBİLİR CAN YAYINLARI’NDAN YENİ YILDA EKİTAP ATILIMI Mahkumiyetler üzerine ekitaplar yarı fiyata Kültür Servisi Alev Gözonar’ın üçüncü solo sergisi “Mahkumiyetler Üzerine Bölüm I” Space Debris’de 17 Ocak’a kadar görülebilir. Sergi, sanatçının mahkumiyet temasını bir süreç olarak ele aldığı resimlerini içeriyor. Sergide, sanatçının ilk defa sergilediği kâğıt üzerine mürekkep ve suluboya işlerinin yanı sıra, bir polymer işi ve video enstelasyonu da yer alıyor. Fırat Demir, Gözonar’ın sergisiyle ilgili “Alev Gözonar’ın eserlerinde mahkumiyet, bir kabullenişin sabitliğiyle belirmez; aksine, kurtulma isteğinin hayatiyetiyle, hareket halinde yorumlanır. Gözonar, mahkumiyet temasını bir süreç olarak ele alır ve bu geniş zamanda ne dayatmalara ne de kadere sığınır. Gözonar için mahkumiyet, üzerine ‘çalışabilen’ bir olgudur. Haliyle mahkumiyeti bitirecek olan da eylemdir” diyor. Kültür Servisi Can Yayınları, yayımladıkları ekitapları basılı kitapların yarı fiyatına satılacağını duyurdu. Bu hafta başlayan kampanya “Aynısının yarısı” sloganıyla başlatıldı. Can Yayınları’ndan yapılan açıklamada, Avrupa ve Amerika’da dijital yayıncılığın hızla yükseldiği fakat Türkiye’de daha tam olarak kabul görmediği belirtildi. Türk okurların fiyat politikası ve nitelikli eserlerin azlığı sebebiyle ekitaptan uzak durduğu belirtilen açıklamada, bundan böyle Can Yayınları’ndan çıkan tüm ekitapların, basılı kitabın yarı fiyatına satışa sunulacağı ifade edildi. Can Yayınları’nın sahibi Can Öz konuyla ilgili “Yayıncılar olarak bugüne kadar okura ekitap satın alması yolunda haklı bir gerekçe veremedik. Bence bu fiyat değişikliği, yayıncıların tamamının üzerine düşünmesi gereken bir özeleştiridir. Telif hakları ile sözleşmeler mâni olmadığı sürece tüm basılı kitaplarımızı ekitaba dönüştürmeyi hedefliyoruz” diye konuştu. MERSİN Heykeltıraş Metin Yurdanur tarafından 1992 yılında yapılan ve Mersin Atatürk Parkı’nda sergilenen Karacaoğlan ve Elif anıtına saldırılar sürüyor. Önceki gün anıttaki Karacaoğlan’ın kolunu kesen saldırganlar, son olarak Elif’in de kolunu kesti. Belediye yetkilileri, anıtın çevresinde ve parkta inceleme yaptı, olayla ilgili tutanak tutularak güvenlik birimlerine şikâyette bulunuldu. Metin Yurdanur, yaşananlara isyan ederek, “Bu esere saldırı günler öncesinden gerçekleşti, ama Mersin Büyükşehir Belediyesi yetkilileri benimle irtibat kurmadı. Ben de onlara ulaşamadım. Yaşananları, bu saldırıları anlamak güç. Karacaoğlan Mersin için, Türkiye için bir değerdir, bu değer korunmalıdır. Ben saldırganların zavallı insanlar olduğunu düşünüyorum. Burada görev ve sorumluluk belediyeye düşer. Lüt fen bir vinç göndersinler, o heykeli oradan kaldırsınlar, daha güvenli bir yere koysunlar. Ya da heykel oradan kaldırılıp ibreti âlem için belediye önünde sergilenmeli” dedi. Mersin Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği Daire Başkanı İlker Pırlak da, heykelin yerinin, önceki belediye döneminde belirlendiğini belirtti ve sanatçının “heykelin yeri değişsin” talebinin değerlendirileceğini söyledi. Saldırının heykel sanatına yönelik bir saldırı olmadığı, heykelin bazı parçalarının hurdacıya satılması amacıyla kesildiği yönünde izlenimleri olduğunu kaydeden Pırlak, “Önce bir parça, sonra bir parça alıyorlar. Heykelin rahatça kesilebilecek parçalarını kesiyorlar. Bizim amacımız öncelikle bu saldırıyı önlemek. Normalde gece 2 bekçimiz var parkta. Gün içinde de 2 turizm zabıtamız görev yapıyor. Ama demek ki 2 bekçi yeterli olmamış” diye konuştu. n Kültür Servisi 50. sanat yılını kutlayan ressam Ramuş İpek’in “Çıplak Gerçeklik” adlı sergisi 17 Ocak’a kadar İstanbul’da, Galeri İdil’de görülebilir. Sanatçının son iki yılda yaptığı, sergide yer alan tablolar, kendine has renk anlayışıyla doğanın coşkusunu yansıtıyor. Ramuş İpek’ten ‘Çıplak Gerçeklik’ C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear