Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 10 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA 8 HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Bakanlığın yolsuzluk raporuna göre bürokratlar sefa sürmüş n Baştarafı 1. Sayfada ... parmağını kaldırsın. Cumhurun başkanı desen değil, çünkü ayrımcı konuşmaları ve davranışlarıyla aksini kanıtlıyor. Başbakan desen, başta rüşvet ve yolsuzluk olaylarından ve diğer pek çok icraatının sorumluluğundan kurtulmak için Saray’a kapağı attı, orada rahatladığını sanarak tepeden emirler yağdırıyor. Din kurallarına ağırlık vererek din eğitimi şurasına dönüştürülen şurayı kimin bu gündemle topladığını artık aramaya da gerek kalmadı. Şuraya gelen delegeleri kimin seçtiği de bir türlü açıklanmıyor. Ama anlaşılıyor ki tepeden şura hazırlıklarını ve katılacak delegelerin seçimini bile gözetleyen ve denetleyen biri var. Kim ola ki demeye gerek yok: RTE! HHH Şura öyle delege çoğunluğu ile toplandı ki; anaokullarında cennet cehennem nedir bebelere anlatılacak. Din dersleri ilkokulun bütün sınıflarına zorunlu ders olacak. Eğitimde insan hakları dersleri kalkacak.Osmanlıca zorunlu ders olacak ve... ...Tabii RTE’nin laik ve çağdaş bir cumhuriyet kurduğu için nefret ettiği Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerini anlatan Atatürkçülük dersinin içeriği RTE kafasına koşut biçimde değiştirilecek! Öyle bir ME Bakanımız var ki, şurada toplumsal tepkilere neden olan tavsiye kararlarına karşı hayır, olamaz diye karşı çıkan bir konuşma yapamadı. HHH Tavsiye kararları Bakanlar Kurulu’nda ele alınacak. Hangisinin eğitimde yer alacağına hükümet karar verecekmiş. Bu birkaç perdelik bir oyun. Tepedeki ne istiyorsa hükümet o kararı alacak. O kadar! Kanıt mı? Zorunlu Osmanlıca liselerde okutulacak mı okutulmayacak mı diye tartışadurun. Tepedeki Saraylı ne tavsiye ne hükümet kararı dinliyor. Çıkmış kürsüye; “İsteseler de istemeseler de bu ülkede Osmanlıca öğrenilecek ve öğretilecek” diye bas bas bağırıyor. Bağırarak, hele bir dediğimi yapmayın da boyunuzun ölçüsünü göreyim diyen bir tavır içinde hükümete de emrediyor. Bu emredene, “Ben ne dersem o yapılacak” diye demokrasinin bütün kurallarına meydan okuyan bu adama, parlamento içi ve dışı muhalefet elbirliği ile “Sen kimsin yahu? Cumhurbaşkanı isen cumhurbaşkanlığını bil. Yok icraatın başında olmak istiyorsan istifa et o koltuktan” (neden) diyemiyor. HHH Saray’a kapanalı beri ülkeyi İslama dönüştürmekten başka hiçbir sorun yok kafasında. Batı kaynakları hemen her alanda Türkiye’nin her yıl daha alt derecelere düştüğünü içeren anket sonuçlarını açıklıyor. Örneğin UNICEF, kadın cinayetlerini analiz eden bir rapor yayımladı. Acaba kadını ikinci sınıf sayan Saraylı kafası; bu anket dikkate alınarak önleyici bir program hazırlamayı düşündü mü? Yoksa erkektir, kadını sever de, döver de, öldürür de diye o kaba anlayışla mı bu tür raporları dikkate bile almıyor? HHH Şu öve öve bitiremediği Osmanlı’nın Batı’ya oranla yüzyıllarca neden geri kaldığını acaba hiç düşündü mü? Geç gelen matbaanın Türkiye’ye girişinden itibaren basılan kitap sayısı, Latin harflerinin kabulünden sonra basılan kitapların yüzde 5’ine erişemiyor bile. Şu Osmanlıcayı öğrenecek de ne yararı olacak bir genç adama. İlla ki öğrenilecek dediği Osmanlıca; Arapça, Farsça, aralarında birkaç sözcük Türkçe. Dindar olmasını istediği gençlik mezar taşlarını okuyarak Osmanlı medeniyetini öğreneceklermiş gibisine laflar ediyor. Batı’yla zıt gitmek bu şuranın temel amacıydı. Bu saptamayı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kaldırılmasını istediği zorunlu din dersleri kararına ters düşen tavsiye kararları doğruluyor. HHH Şu Saray düşkününe bir seçimde sen yolcusun biz hancı diyebilsek! Bu ülke rahat bir nefes alacak! Bu maçta şike var Eski Genel Müdür İbrahim Şentürk. Soruşturulacak l l Strateji Geliştirme Daire Başkanı İbrahim Polat. l Eski Genel Müdür Yrd./Bakanlık Müşaviri Ahisimler met Hamdi Bozgan. l Eski Destek Hizmetleri Daire Başkan V./Performans Birim Sorumlusu Suat Yıldız. l Eski Genel Müdür Yrd. Ali Kemal Güler. l İnsan Kaynakları Daire Başkanı Münip Ferruh Ersoy. bu imkânların mali mevzuata, vergi mevzuatına ve özellikle ceza mevzuatına aykırı biçimde kullanılarak kurumun zarara uğratıldığı tespit edilmiştir. 4 Örnek olarak sunmak gerekirse promosyon harcamalarının içerisinde kurum yahut hiçbir kamu hizmetiyle ilgisi olmayan, pantolon, ayakkabı, mobilya malzemesi, özel hastane ödemeleri, takım elbise, çorap, market alışverişi, özel İngilizce dersleri, maç öncesi ve sonrası yeme içme, oto yıkama, kebap, tatlı gibi yeme içme restoran ödemeleri toplamda en az 1 milyon TL’nin üzerinde şahıslara ait araçların, özel derneğe ait araçların, Taşıt Kanunu’na aykırı kullanılan araçların kira, yakıt, muayene, vergi, ceza, lastik, bakım vb. giderlerinin ödenmesi, Migros, Şok gibi marketlerin hediye çekleri ve alışveriş çeklerinin ödenmesi, cep telefonu, bilgisayar, kırtasiye malzemesi, muhtelif malzeme adı altında ne olduğu belli olmayan faturalar, kamu/kurum personeli olmayanların otel ve uçak bileti masrafları, lojmana ait Digiturk faturası, ütü, çay makinesi gibi küçük ev aletleri gibi harcamalar sayılabilir. rahim Çiftçi ve Koray İnce tarafından düzenlenen Ön İnceleme Raporu 13 Kasım 2014 tarihli. Maliye Bakanlığı’nın bir yazısı üzerine başlatılan incelemede bakanlık bürokratların icraatlarına yönelik tespitler özetle şöyle: 4 20082013 yılları arasında Ziraat Bankası A.Ş. tarafından kuruma sağlanan 9.319.189,11 TL’lik imkânın şahsi harcamalara sarf edilerek, fiş toplanarak sahte fiş/faturalarla ve üçüncü şahısların harcamalarının kurum harcaması gibi gösterilerek kurumun dolandırıldığı değerlendirilmektedir. Bu imkânlardan haksız şekilde yararlanılması ve banka promosyonlarının kurum görevlilerince mal edilmesi eylemlerinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157 ve 158’inci maddelerinde yer alan kamu kurumu aleyhine nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu düşünülmektedir. 4 Toplam 6.294.881,84 TL’nin usulsüz olarak harcandığı, sahte fiş ve faturalar ile üçüncü kişilere ait toplama fişlerin de bankaya ibraz edilmek suretiyle para çekiminin yapıldığı, zaman içerisinde kamu hizmetiyle ilgisi olmayan ve kurum/bakanlık personelinin kişisel kullanımlarına meydan veren GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada girişimlerinde önemli bir ivmeyi oluşturuyor. Öyle ki, Milli Eğitim Bakanı bile şurada alınan kararları yumuşatmak için adeta çırpındı. Öne Osmanlıca çıksa da asıl hedef, zaten büyük yıkımlara uğramış eğitim sistemini tümüyle başkalaştırmak. Nereye kadar başkalaştırmak? AKP’nin kendi iktidarını tartışmasız hale getirecek bir yeni nesil yetiştirene kadar. Hemen vurgulayalım ki bu olanaksızdır. Bir başka açıdan bakınca, AKP’nin bu alanda elde ettiği “başarı” kendi sonunu hazırlayacaktır. Zira bağnazlık ilerledikçe daha bağnazı doğurur... İkide bir gönderme yaptığı Osmanlı dönemiyle anlatmak gerekirse AKP, Osmanlı’yı yıllarca adım adım çürümeye, bitişe götüren zihniyeti temsil etmektedir. AKP bir yandan Cumhuriyetin kazanımlarını tüketmekte, bir yandan ürettiklerini satmakta, bir yandan da Osmanlı döneminin en geri aktörlerini rehber edinmekte... HHH 300 yılı aşan “çağı yakalama” mücadelemizi en iyi kaleme alan tarihçilerimizden olan Prof. Niyazi Berkes, bu arayışlardaki başlangıç noktasını 1699 Karlofça Antlaşması’na koyuyor. Bu anlaşmayla Osmanlı büyük devlet olma unvanını yitirdi, öteki Avrupa ülkeleriyle eşit bir konuma geldi. Bu konum zaman içinde daha da geriledi. Karlofça, Osmanlı’nın maddi olarak toprak kaybı, manevi olarak itibar kaybıydı... Bu anlaşma sonrasında saray iki soruya yanıt aradı: Niçin bu duruma düştük, nasıl bu durumdan çıkarız? Osmanlı kendisine bu soruları sorarken Avrupa’da Rönesans hareketi çoktan başlamış, keşiflerin yolu açılmış, bilim ve düşün alanında atılan adımlar birbirini katlar olmuştu. Zaten Karlofça da bunun sonucuydu. Osmanlı sultanları içinde gerileyişi durdurmak için ciddi adımlar atmak isteyenler oldu. Bugünün AKP zihniyetinin o günkü karşılıkları bunların hep yarım kalmasına neden oldular. Prof. Berkes’e göre, ciddi reformlar hedefleyip başarıya ulaşan tek kişi oldu: Mustafa Kemal Atatürk. Küresel ölçekte de bilinen günümüz tarihçilerimizden Prof. Halil İnalcık da Osmanlı’yı altı ana dilime ayırır. Son iki dilim uygarlık trenini kaçıran Osmanlı’nın çırpınışlarıdır. HHH 19. Milli Eğitim Şurası’na lokomotif olan AKP Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek ve öğretilecektir” söylemi, biçeminden içeriğine kadar tümüyle bu gidişi özetlemektedir. Gündemi belirlemedeğiştirme çabaları, imaj oluşturma planları bir yana AKP, Osmanlı’nın çürüme sürecini temsil etmektedir. Bu bağlamda Osmanlı tarihini de AKP’nin elinden kurtarmak, olması gereken yerde tutmak gereklidir. Kendi içimizdeki tartışmalardan öte, Erdoğan’ın Osmanlı söylemleri başta Balkanlar olmak üzere çevremizdeki coğrafyada da yerel algılarla yorumlanmakta ve Türkiye’nin bu ülkelerle ilişkilerini olumsuz etkilemektedir. Milli Eğitim Şurası ve şurabaşı olarak Erdoğan’ın salma demeçleri 2015 seçimlerinin önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Dini sadece ve sadece kendi iktidarının tutkalı olarak gören bu anlayıştan kurtulmanın tek yolu var: Toplumun önüne yeni bir iktidar seçeneği koymak. Bunun doğumuna doğru ilerliyoruz... AYKUT KÜÇÜKKAYA Sağlık Bakanlığı’na bağlı Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’nün (THSSGM) son 6 yılını inceleyen bakanlık denetçilerinin hazırladığı yolsuzluk raporundan “banka promosyonu vurgunu” çıktı. Rapora göre bakanlık bürokratları, “Ziraat Bankası’yla yapılan sözleşmeyle 20082013 yılları arasında genel müdürlüğe aktarılan maaş dışı promosyon parası olan 10 milyon TL’yi” özel işleri için sahte fişfaturalarla usulsüz harcamış. Raporda söz konusu harcamalar arasında, “bayan deri cüzdanları, özel hastane ödemeleri, kol saatleri, güneş gözlükleri, Uludağ’da kayak, tekne turları, standup gösteri ödemesi, halı saha maçı, tatilbalayı otel konaklamaları, lojmana ait Digiturk faturası” bile var. 13 Kasım 2014 tarihli “87 sayfalık raporda” ağır suçlamalar yöneltilen Bakanlık Müşaviri Ahmet Hamdi Bozgan ile eski Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürü İbrahim Şentürk’ün de aralarında bulunduğu ve halen görevde olan çok sayıda bürokrat hakkında “görevini zincirleme kötüye kullanma” suçlamasıyla soruşturma izni istendi. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu imzasının ardından 26 Kasım 2014 tarihinde soruşturma başladı. Sağlık Başdenetçisi Ahmet Özdemir ile Sağlık Denetçileri Serdal Elmas, Halil İb ‘Nitelikli dolandırıcılık’ Rasih Nuri İleri son yolculuğuna uğurlandı SİBEL BAHÇETEPE Türkiye komünist hareketinin önde gelen isimlerinden yazar Rasih Nuri İleri (94) dün son yolculuğuna uğurlandı. Bebek Camisi’nde öğleyin kılınan cenaze namazının ardından Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verilen İleri’nin cenaze törenine çok sayıda sanatçı, siyasetçi, gazeteci, akademisyen ve yazar katıldı. İleri’nin tabutu Bebek Camisi’nden Aşiyan Mezarlığı’na kadar omuzlarda taşındı. İleri, geçen cumartesi günü Galata’da bulunan Doğan Apartmanı’ndaki evinde yaşamını yitirmişti. Törende, Rasih Nuri İleri’nin oğlu Mehmet İleri ile gelinleri Rezzan İleri, Mahmure İleri ve torunları taziyeleri kabul etti. Galatasaray Divan Kurulu üyesi de olan İleri’nin tabutuna Gala Fotoğraf: SERKAN YILDIZ tasaray bayrağı konuldu. Törene, Komünist Parti Merkez Komite Üyesi Aydemir Güler, Halkın Türkiye Komünist Partisi (HTKP) MK üyesi Kurtuluş Kılçer, ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Başkanı Faruk Eczacıbaşı, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez, Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu, avukat Turgut Kazan, Can Atalay, oyuncu Gülsen Tuncer ile Orhan Aydın ve çok sayıda aydın, gazeteci, yazar ile partili arkadaşları katıldı. Törene, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi ve kurum da çelenk gönderdi. Eski milletvekili Feyzi İşbaşaran 4.5 yıl hapis cezası alabilir ‘Tutukluluk bir gözdağı’ İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Twitter üzerinde hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan, karakol çıkışı ve adliye girişinde “Kasımpaşalı” oldukları iddia edilen kişilerce darp edilen eski AKP milletvekili Feyzi İşbaşaran’ın avukatı Sema Aydın, tutukluluğun bir gözdağı olduğunu savundu. Aydın, “Bu kararla insanlar sindirilip korkutulacak” değerlendirmesini yaptı. Eski AKP’li milletvekili Feyzi İşbaşaran, Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla önceki gün tutuklandı. TCK’nin 299. maddesine göre Cumhurbaşkanı’na hakaret eden kişi bu suçu alenen işliyorsa 1 yıl 4 aydan 4.5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanır. Ancak maddede “Bu suçtan yargılama yapılabilmesi Adalet Bakanlığı’nın iznine bağlıdır” hükmü yer alıyor. Sema Aydın, tutuklama ile mağduriyetin söz konusu olduğunu belirtti. Aydın, cezanın alt sınırının 1 yıl olduğunu kaydederek “İzne tabi olan bir suç olduğu için Adalet Bakanlığı’na gönderilecek. Bu sürenin ne kadar süreceği belli değil. Bu durum mağduriyet yaratacaktır” dedi. Aydın, “hakaret” suçlamasıyla ilk defa bir tutuklama kararı çıktığının altını çizerek “Bir gözdağı olduğunu düşünüyorum. Yoksa Feyzi Bey karakoldan çıkarılırken o insanların bundan nasıl haberi olabilir? Bir mafya babasının müvekkilimle ne ilgisi olabilir” diye sordu. İşbaşaran hakkında Sedat Peker, Twitter’da yaptığı açıklamayla avukatı Barbaros Aslan’ın pazar gecesi Taksim Polis Karakolu’na İşbaşaran ile görüşmek amacı ile gittiğini belirtmişti. Peker, “Bulundukları odada yalnız oldukları bir anda Feyzi Başaran kafasını duvarlara vurmak suretiyle kendisini yaralamış, avukatım Barbaros Aslan hakkında kendisini darp ettiği iddiası ile şikâyette bulunmuştur. Ayrıca avukatım Barbaros Aslan, Elazığ eski milletvekili Feyzi Başaran’ı karakolda darp ettiğine dair polis tarafından tanzim edilen tutanağı imzalamamıştır. Avukatım vasıtasıyla benim de ismimi olaya karıştırarak, zannımca farklı mecralara çekmek için böyle bir oyun tertiplediklerini düşünüyorum” demişti. Raporda, Soma’da bir vatandaşa tekme atan Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’in görüntüsü de yer aldı. AKP’liLER soruşturacak RTÜK’te kumpas FIRAT KOZOK ANKARA Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nda (RTÜK), Atatürk’e ağır hakaretler sıralanan programları nedeniyle Kanal A Televizyonu’na ceza verilmesini sağlayan CHP’li iki üyenin üyeliğinin düşürülmesi sürecinde yeni bir skandala imza atıldı. Kurulun AKP kontenjanından seçilen 3 üyesi, kendileriyle aynı konumdaki iki üyeyi “soruşturacak.” Kanal A’da yayınlanan “Resmi Tarih’ten Gerçek Tarihe” programında program konuğunun Atatürk’e ve CHP’ye “Allahsız” demesi kurul gündemine gelmiş, RTÜK iki CHP’li üyenin ısrarları sonucunda kanala “uyarı” cezası vermişti. Ardından yine aynı programda Atatürk’e “rüşvetçi” suçlaması yöneltilmiş, CHP’li ve MHP’li üyeler konuya büyük tepki göstermiş, ancak kuruldan programla ilgili hiçbir ceza çıkmamıştı. Bunun üzerine CHP’li Ali Öztunç, Süleyman Demirkan ve Esat Çıplak konuyu yargıya taşımıştı. İki kararın ardından Kanal A televizyonu RTÜK’e başvurarak, CHP kontenjanından seçilen Ali Öztunç ile Süleyman Demirkan’ın kapalı toplantıların içeriklerini kamuoyuna sızdırdıkları gerekçesiyle üyeliklerinin düşürülmesini istemişti. Başvuruların hemen ardından RTÜK Hukuk Müşavirliği konuyla ilgili çalışma başlatmıştı. Hazırlanan dosya RTÜK’ün dünkü toplantısında gündeme geldi. Yaşanan tartışmaların ardından, konuyla ilgili bir soruşturma komisyonu oluşturulması kararlaştırıldı. Oluşturulan komisyona AKP kontenjanından kurul üyeliğine seçilen Hasan Tahsin Fendoğlu, Nurullah Öztür ve Hamit Ersoy katıldı. Komisyon çalışmalarının ardından hazırlayacağı raporu üst kurula sunacak. Ancak 9 üyeden oluşan ve her biri eşit konumda olan kurulun böyle bir yönteme başvurması tartışmaları beraberinde getirdi. Muhalif üyelerin bugün bir basın açıklaması yapması bekleniyor. Sürecin sonunda düşürülmeleri yönünde karar alınırsa dosya TBMM’ye gönderilecek ve TBMM’de üyeliklerin sonlandırılıp sonlandırılmayacağı konusunda oylama yapılacak. Mustafa Balbay: Karanlık günler sona erecek n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurusunu değerlendirip hukuk ihlali saptaması yapmasının ardından hakkında verilen tahliye kararının üzerinden 1 yıl geçtiğini anımsattı. Cezaevlerinde adalet bekleyen birçok kişinin bulunduğunu anımsatan, 20 gazetecinin cezaevinde bulunduğunu ve 149 farklı konu hakkında yayın yasağı uygulandığını belirten Balbay, CHP iktidarında basına yönelik ilk çalışmalarının gazetecilere “kalem dokunulmazlığı” getirmek olacağını kaydetti. Balbay, “Ben cezaevindeki 1739 günün 520 gününü tek başıma hücrede kaldığım dönemlerde, o günlerin sona ereceğine inancım nasıl tamsa, bugün de bu karanlık günlerin sona ereceğine yürekten inanıyorum” dedi. Sorumlular Erdoğan, Yıldız ve Çelik MAHMUT LICALI ANKARA CHP, Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirmesine neden olan kazanın sorumluları konusunda hiçbir adres göstermeyen TBMM Araştırma Komisyonu raporuna koyduğu muhalefet şerhinde, facianın baş sorumluları olarak dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’i gösterdi. TBMM Soma Komisyonu tarafından hazırlanan raporda facianın sorumlularıyla ilgili hiçbir bilgi yer almazken; raporda madencilik ve kömürle ilgili yüzlerce sayfa teknik bilgi yer alıyor. CHP’li Özgür Özel, Sakine Öz, Namık Havutça ve Hasan Ören tarafından hazırlanan muhalefet şerhi, 10 bölüm ve 230 sayfadan oluştu. AKP’nin mitinglerine zorla taşınan madencilere ilişkin fotoğrafların yer aldığı raporda, Soma Holding tarafından açılışı yapılan bir madende AKP’li milletvekilleriyle birlikte şirket yöneticileri ve Bakan Yıldız’ın bir arada olduğu fotoğraflar ve 30 Mart seçimleri öncesi mesai saati biten işçilerin AKP seçim mitingi için madenlerde tutulmasına yönelik fotoğraflar raporda yer aldı. Raporda Yıldız ve Çelik hakkında Soruşturma Komisyonu kurulmasının talep edileceği de belirtildi. Taşeron, rödovans sisteminin kaldırılması, sendikasızlaşma ile mücadele edilmesine ilişkin raporda, bağımsız bir “Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Kurumu” ve madene “yaşam odası” kurulması önerildi. Danıştay, AYM için seçimini yaptı n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay Genel Kurulu, Zehra Ayla Perktaş’ın 15 Aralık’ta yaş haddinden emekliye ayrılacak olması nedeniyle boşalan AYM üyeliği için üç aday belirledi. Seçim sonucunda Kadir Özkaya 55, Ülkü Erbük 28, İbrahim Berberoğlu ise 35 oy aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan içlerinden hangisini seçerse yeni AYM üyesi belli olacak. İşçiler hem öldü, hem suçlu oldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda Ermenek’teki maden faciasının ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkındaki HDP tarafından verilen gensorular reddedildi. Muhalefetin istifa çağrısı yaptığı Bakan Çelik, “Bana bir şey olmaz” diyen işçilerin duyarlı olmasını isteyerek, sorumluluğu dolaylı olarak işçilere yıktı. TBMM Genel Kurulu’nda muhalefet milletvekillerinin bakanların istifa etmesi için daha kaç işçinin ölmesi gerektiğini sorarken, Bakan Çelik kazalardan kendine pay çıkarmak yerine suçu işveren ve işçilerin üzerine attı. Çelik, iş güvenli konusunda farkındalık sorunu olduğunu söyledi. İş güvenliği mevzuatının içselleştirilmediği için “Cezamı öderim yoluma giderim” anlayışının hâkim olduğuna işaret eden Çelik, iş güvenliği konusunda işçilere suç attı. İşçilerin duyarlı olması gerektiğini söyleyen Çelik, “Can güvenliğini hiçe sayan, ‘Bana bir şey olmaz’ anlayışında çalışma olmaz. Edirne’de ocak kapalı, işçi baba oğul ocağa giriyorlar ve üretim yapıyorlar. Müfettişlerimiz bir avuç dolusu da sigara buluyorlar” diye konuştu. Üçü de AKP’li Yargı, sendikasını kapatmadı n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hâkim Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun başkanlığını yaptığı Hâkim Yargıç ve Savcılar Sendikası, Ankara Valiliği’nin şikâyeti üzerine kapatılınca yerine açılan Yargıçlar Sendikası hakkında açılan kapatma davası, dün görülen ilk duruşmasında reddedildi. Davanın açılmasının suç olduğunu belirten Eminağaoğlu, “Konusu suç oluşturan bir dava hiçbir yerde dinlenemez. Bu, davayı açan kamu görevlileri için bir görev suçudur” dedi.