23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 EKİM 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Aile Bakanı Ayşegül İslam, attığı hanım hanımcık bir tweet ile dün sanal âleme parmak ısırttı: “@Bakanİslam: 2. ya da 3. eş olarak Suriyelilerin Aile karnının doyurulması misafirperverliğimize uygun değil. Sorumluluk erkeklerimize düşüyor.” Bu sözlerdeki derin manayı anında fark eden devletin AA’sı da hemen “canlı” yayına geçti! Sayın Bakan “Sorumluluk erkeklere düşüyor” diyordu. Ne tür erkek olduğunu söylemese de sonuçta naçizane “erkek”, “misafirperver” ve yeni de olsa bir “Twitter’ci” idim. Yazıya anında ara verdim. Çağrıya uyup bir tweet de yok ya da attığı tweetleri! (Oysa Tayyip Bey’in “Her geçen gün internete daha çok karşı oluyorum!” dediği günden beri tüm basın savcılarının gözü sanal âlemde ve özellikle de Twitter’da!) Bizim de kulağımız siyaset kulislerinde: Adı lazım değil, bölgeden bir milletvekili anlattı. Eşini kaybetmiş yaşlı dedeye çocukları teklif götürmüşler: “Baba sana sobanı yakacak, yemeğini yapacak bir Suriyeli hanım getirek.. He mi? Dede “Yok” demiş, “biraz daha bekliyek!” “Niye ki?” Oğul Ukrayna’da ne olacağı belli değil. Bakarsın oradan da kaçan göçen olur!” Bakanımız Tweet Âleminde Suriye İçin Misafirperverlik Standardı... ben salladım. (E. Bağış’ın kulaklarını çınlatarak!) “Bu 2. ya da 3. eş ile Suriyeliler (yani Suriyeli kadınlar)” sözünüz.. “Tam bir eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmektir.” Baskı saatimize dek bakandan yanıt yok. Ya Aile Bakanı’nı ciddiye alan Kul Olmak Kolay!.. Cumhuriyetin en temel projesi kul değil birey, ümmet değil toplum yaratma anlayışıydı. Aklı ve bilimi esas alan, fikri hür, vicdanı hür nesiller. Özgür, herhangi bir güce, inanca, kişiye, gruba, cemaate biat etmeyen, düşünen, araştıran, sorgulayan, öğrenen, çalışan kuşaklar... Yurttaşlık projesi! “Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır” demişti vasiyet olarak Mustafa Kemal Atatürk. Kadere, alın yazısına boyun eğilmeyecekti... HHH Yıllar içinde aydınlanmayla, laik eğitimle epey yol alındı bu konuda. Ne var ki, Atatürk’ün ölü ümünden başlayıp daha sonra sağcı; gerici ve dinci iktidarlarla yürütülen karşıdevrimci mücadele, Cumhuriyetin değerlerini adım adım geriletti. Temel felsefeye darbe üstüne darbe vuruldu. Akıl, bilim, laik düşünce ötelendi. Gerici, işbirlikçi iktidarların biat eden, kaderci, kinci ve dinci kuşaklar yetiştirme projesi öne çıktı. Laik anlayış rafa kaldırıldı... HHH Erkekler tahrik olmasın diye 9 yaşındaki kızlara türban giydiriliyor artık. Okullar kızerkek olarak ayrılıyor. İmamlar yönetiyor ülkeyi... Ne büyük bir ironidir ki Cumhuriyetin yıldönümünde “Cumhuriyet” konulu kompozisyon yarışmasında birinci olan imam hatipli genç kız, kendisine ödülü veren kaymakamın elini sıkmıyor. “Elimi vermem” deyip uzaklaşıyor genç kız. “Sap gibi” ayakta kalan kaymakam morarıyor, memleket kararıyor. HHH 91. yılda Cumhuriyetin getirildiği yer, karanlıktır ne yazık. Gericiliğin kuşatmasında, baskı ve korkunun öne çıktığı, özgürlüklerin tırpanlandığı bir ülke. Mutsuz, huzursuz, gelecekten kaygılı bireylerin arttığı, toplumun ayrıştığı, karmaşanın tırmandığı bir yer... Haksızlığın, hukuksuzluğun, vicdansızlığın öne çıktığı bir düzen... Ortada ne demokratik, ne laik, ne sosyal bir hukuk devleti kaldı. Sadaka ve avanta düzeni kuruldu. Onun için başımıza gelen her felakete “kaza” diyorlar. “Bu işin fıtratında var” diyorlar. Kadere boyun eğilmesi isteniyor. Bunları söylemek kolay. Aslında suçlu olan kendileri, önlem almayan, aklın ve bilimin gereğini yapmayan, kâr hırsıyla gözü dönmüş sermayeye sürekli yol veren ülke yöneticileridir. En tepeden, en aşağıya kadar... HHH Eski Başbakan Soma faciasının ardından söylemişti: Hani madenciliğin gelişmiş olduğu ülkelere gidilecek, incelenilecek, araştırılacak, çağa ayak uydurulacaktı. Ne oldu? Kim gitti, kim geldi, ne gibi önlemler alındı? Uzağa bakmaya gerek yok, Soma faciasından sonra çıkarılan torba yasaya göz atmak yeterli... Bu Cumhuriyet, yurttaşlarını, yoksulları, Soma’da olduğu gibi diri diri toprağın altına gömüyor. Ermenek’te olduğu gibi, tarımdan, topraktan, hayvancılıktan koparılmış yoksul köylüleri kör kuyularda sulara boğduruyor. Hâlâ utanmadan işi alın yazısına, kadere, fıtrata bağlıyorlar. Sel felaketi oluyor, “dua edelim” diyorlar. Kimi kandırıyorlar? Madencilikte birinci ülke Almanya’da 40 yıllır tek bir insan ölmemiş. Bizdekinin adı düpedüz katliam. Kaza değildir başımıza gelen, ortaçağ koşullarını dayatan iktidardır... Okurun ağzı torba değil ki.. Eposta ile yetinmemiş. Telefonda da feryat ediyor: “Allah rızası için bi sorun ya! Giyecek pabuca muhtaç yüz binlerce çocuğun sefaletine sırt çevirenler, o görgüsüzlük sarayına bu halkın milyarlarını harcarken Allah’tan hiç korkmadı mı?” (İ. Ercan Demiröz Kadıköy) Okur elbette nimetimizdir. Ama Allah ile kul arasına girilmez. Hele kul, bir de böyle bir cumhurbaşkanı ise hiç girilmez! Malum, Twitter, noktalamalar dahil 140 harflik bir mecra! Sözcükleri yerli yerinde kullanmak zorundasınız. Lafı kısa tutacam.. Örneğin AKP’yi kastedecem.. Akım, diyecem.. Derken dilinizle başınızı bin bir belaya sokabilirsiniz! Ama Sayın Bakansanız.. En acaip lafınız gafınız bile görülmez, “Havuzlar”da duyulmaz Oysa ettiğiniz lafın manşet olması için her unsur tamamdır: Aileden sorumlusunuz.. Kadınsınız.. Ve diyorsunuz ki... “2. ya da 3. eş olarak Suriyelilerin karnının doyurulması misafirliğimize uygun değil!” Her sözcüğü haber! Ayrıca bu kadar abukluğu bir cümleye sığdırabilmek için Twitter ustası olmak yetmez.. “Türk dili ve edebiyatı öğrenimi de görmüş Sanal Âlemde her şey ayan beyan olmak gerekir!” Diyecektim ki.. Şeytanım dürttü. TBMM’deki sayfasına bakayım dedim. Meğer, sahiden Türk dili ve edebiyatı eğitimi görmüşmüş. Yetmemiş Türk dili doktorası yapmış. Sonra da üniversitede Türkçe öğretmeye yönelip doçent olmuş. Ne olduysa demek ondan sonra olmuş! Haklı... Suriyeliler dolunca belli ki kimyası bozulmuş. Gelenlerin yarısından fazlası kadın ve çocuk. Kendi erkeklerinin kadına yönelen zulmüyle başa çıkamayan bir aile bakanının başına gelecebilecek en büyük felaket, komşu ülkeden akın eden yüz binlerce kadının sorumluluğunu da üstlenmek! Bu görevden kaçması mümkün değil. Bu arada saptadığı hazin gerçeği de paylaşmak ihtiyacında: “Türk erkekleri 2. ya da 3. eş olarak Suriyelilerin karnını doyuruyor!” Ama Türk erkeklerinin Suriyeli karnı doyurmasına itirazının gerekçesi çok sağlam değil. “2. ya da 3. eş olarak doyurmaları doğal” demek istiyor. Ama bu durumun Medeni Kanun’a değil de “misafirperverliğimize” uygun düşmediğini ilan ediyor. Tayyip Bey’in deyimiyle: “Bir de akademisyen olacak.. Bir kere misafirperverliğin çerçevesini ev sahibi ile konukları çizer! Bakanlar değil!” Kaldık ki misafirlik konusunda mütalaa vermek onun değil, Turizm ve Kültür Bakanımız Ömer Çelik’in görevi. HHH Bakan Hanım, keşke dilinin altındaki yüz kızartıcı gerçeği daha dürüst ve düzgün ifade etseydi. Belli ki, Suriyeli kadınların “2. ve 3. eş olarak” evlere buyur edilmesi yaygın bir uygulama halini almış. Yani bizimkiler “Her nimet bir külfet karşılığıdır” sözünü istismar etmeye yönelmişler. Ama bunu önlemenin formülünü o misafirlerin ülkemize akın etmesine yol açanlara, Tayyipbeygillere sormak gerekir. Bu görevin sorumluluğunu erkeklere yüklemek, hele de Türk erkekleri için Twitter’dan “2. veya 3. eş için misafirperverlik standartları” önermek, mizah için bile yapılıyor olsa, tek kelime ile komik!. Bunun Twitter’dan yapılması ise gülünç! Tayyip Bey, “internete karşı” olmakta çok haklı.. Havuz medyasında her şeyi boğmak mümkün.. Ama sanal âlemde her şey ayna, her şey ayan beyan KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Cumhuriyet’in 91. Yılını ‘Söylev’le Anmak Peki, Erdoğan’ın “2004”te büyük bir coşkuyla hazırlatıp Meclis’ten geçirdiği “Özel İdareler Yasası”nda “özerklik”ten öte, “bağımsız” niteliğe kolayca dönüşebilecek “yerel bir meclis” oluşturulması isteğinin Sadrazam Ali Rıza Paşa’nınkinden bir ayrımı var mı? Erdoğan’ın bu atılımı hem PKK tarafından hem de Kürt kökenli yurttaşlarımızın bir bölümünce sevinçle karşılanmamış mıydı? Başta ABD’de olmak üzere “Alb. Peters”ın bir bakımaSevr’e rahmet okutan “2. Sevr Haritası” dünya gündemine oturtulmadı mı? Öte yanda, “Söylev”i okurken, insanlığa çok yakışan “sevgi”nin “saygı”yla birleşmesinin en güzel örneklerinden birine de tanık oluruz. “Lozan Antlaşması” görüşivas Kongresi” meleri, “1923 yılının temmuz (4.9.1919) sırasında yapılan ayı ortalarında anlaşmayla noktalanır; ancak Antlaşma’yı konuşmalarda “kurtuluş” imzalaması için ‘İsmet Paşa’, yolunun ancak “Amerikan Başbakan Rauf Bey’den, Mandası” yani “Amerikan Güdümü” olduğunu yana yıkıla günlerce olumlu ya da olumsuz bir yanıt alamaz; büyük bir dile getirmelerine Atatürk’ün üzüntüye düşer; delegelik verdiği yanıt: “Yabancı bir görevinin kendinden alınmasını devletin güdümüne girmeyi ister.” Atatürk sorunu böyle istemek insanlık niteliklerinortaya koyduktan sonra da, den yoksunluğu, güçsüzlüğü, çözümü İnönü’ye gönderdiği uyuşukluğu benimsemekten telgrafla başlatır; telgraf şöylebaşka bir şey değildir!” olur ki dir: “Kazandığınız başarıyı, en bu, Mandacılar’a okkalı bir sıcak ve en içten duygularla tokattır... kutlamak için Antlaşma’nın Peki onca yıl sonra, “Amerika tarafından kullanılması” imzalandığını bildirmenizi bekliyoruz kardeşim!” açıkça yalvar yakar istenen İsmet Paşa’nın yanıtıyve bu “kullanılma”yı rahatça içine sindiren “R.T. Erdoğan”, sa: “Her dar zamanımda Hızır gibi yetişirsin. Dört beş 1919’un “Mandacılar”ından daha ileri gitmiş olmuyor mu? gündür çektiğim azabı bir düşün. Sana bağlılığım bir kat “Söylev”i okumayı sürdürürsek Atatürk’ün, “Sadrazam daha artmıştır. Gözlerinden öperim. Kardeşim sayın Ali Rıza Paşa’nın, 1920 yılı önderim!” şubatında Osmanlı Mebusan Kuşkusuz “iki sarhoş” Meclisi’nde açıkladığı hükümet diyerek bu ikiliyi kasteden programında yer alan ‘Yerel Erdoğan’ın “yoldaş”ına Yönetimler Reformu’ndan” bağlılığını milletin malı olan söz ettiği görülecektir. İstanbul’da, Boğaz’ın kıyısınBu düzenlemeye göre “Yedaki “Huber Köşkü”nü “A. rinden yönetime geniş ölçüde Gül” ailesine “tahsis etmekyer verildiğini, tüm devlet le” ortaya koyduğunu da işlerinin ‘Yerel Meclisler’le bilmem ki sindirecek miyiz? yürütüleceğini” açıklar AtaAma şunu da unutmasak türk ve ardından “bu Yerel diyorum; “Afganlı” bir tarikat Meclisler”in alacakları bir kararla “özerklik’ten vazgeçip lideri olan “Hikmetyar”ın ‘bağımsızlık’ ilan edebilecek dizlerinin dibinde oturarak yetişen birinden daha fazla bir lerini” dile getirir. şey beklememeyi... Atatürk, kuşkusuz çok Yarın Beşiktaş’ta olalım; haklıdır; çünkü bu “yerel yönetimler” aracılığıyla Osmanlı hem kumpasçılardan hesap sormak, hem de emekçi karDevleti’nin parçalanması, deşlerimizi anmak, ailelerinin “Sevr Antlaşması”nda da acısını paylaşmak için. aynen kullanılmıştır. Cumhuriyet’in 91. yılını “Ulusal Kanal” gün boyu süren özel bir yayınla kutladı; bu yayında yer alan programların birinde “Söylev”e (Nutuk) de yer verildi. “Atatürk’ün Dilinden Cumhuriyet’in Öyküsü” adlı bu programda usta TV yapımcısı ve ünlü spiker “Gülgün Feyman” ile birlikte, “Söylev”den yer yer okumalarla “19 Mayıs”tan başlayıp “29 Ekim 1923”e ulaştık. Okudukça, bugün “AKP” iktidarındaki ülkemizin yaşadığı, yaşamakta olduğu olumsuzlukları ve özellikle yaratılan derin ayrışmayı, Atatürk’ün inanılmaz bir öngörüyle “87 yıl” önce görerek dile getirdiği uyarıları, önlemleri aktardıkça insan daha da bir üzüntü içinde kalıyor. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com “S BULMACA T.C. ANKARA 10. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2011/9530 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Ankara il, Yenimahalle ilçe, 43192 Ada No, 1 Parsel No, Kardelen (Yuva) Mahalle/Mevkii, 4 bağımsız bölüm 8.784,00 m2 miktarındaki arsa üzerinde kurulu kat irtifakında 1/75 arsa paylı B Blok, zemin kat, (4) No’lu meskenin 451/1464 hissesi borçluya ait olup, binanın zemin kat güneydoğu cephesinde bulunan taşınmaz 3 oda, salon, antre, mutfak, kiler, banyo, ebeveyn banyo, WC ve balkondan oluşup net kullanım alanı 118,00 m2’dir. Bir borç nedeniyle açık artırma suretiyle satılacaktır. Taşınmazın geniş özellikleri dosyadaki bilirkişi raporunda mevcuttur. Adresi: Yuva (Kardelen) Mah. 1940. Cad. 2100. Sk. Güzelyalı Sitesi B Blok D: 4 Yenimahalle/ANKARA Yüzölçümü: 8.784 m2 Arsa Payı: 1/75 İmar Durumu: Kıymeti: 49.289,62 TL KDV Oranı: %1 Kaydındaki Şerhler: 1.Satış Günü: 19/12/2014 günü 10.25 10.35 arası 2.Satış Günü: 16/01/2015 günü 10.25 10.35 arası Satış Yeri: Ankara Adliyesi 1 No’lu mezat salonu Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. (Teminat T. Vakıflar Bankası TAO IBAN No: TR 75 000 15 00 158 00 729 0493 081 No’lu hesaba yatırılabilir). Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 İşbu ilan dosyada tebligat yapılamayan ilgililere tebliğ yerine geçecektir. 7 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2011/9530 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 22/10/2014 İİK. m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 67502) SEDAT YAŞAYAN Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. NESRİN KOÇASLAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bir siste 1 min iş için 2 olanaklı olmayan ener 3 jisinin ölçü 4 sü. 2/ Ün5 lü bir Ro6 ma imparatoru... Kay 7 nağı antik 8 çağlara da 9 yanan kirişli bir çalgı. 3/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Kadın hapisha 1 P A N D O R A K nesi. 4/ Bir şeyi 2 O D A R A V E L kabul etmeyerek 3 S A R K OM NO geri çevirme... 4 E L A S A K İ R “Hayır” anla5 İ Y O T Z E R O mında kullanıF lan söz... Notada 6 D A L A M A N A L A N S İ durak işareti. 5/ 7 O T E L Anonim şirket 8 N E S İ M lerde ortakların 9 K I Z A L A K şirket sermayesine yaptıkları her türlü katkı... Üzüntülü düşünce durumu. 6/ Burun hastalıklarıyla ilgili tıp dalı. 7/ Hububat tozu... Sivas’ın bir ilçesi. 8/ Postu palto yapımında kullanılan memeli bir hayvan... Havadaki su buharı. 9/ Posta sürücüsü... Buket Uzuner’in bir romanı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Işık tayfında kırmızı alanın ötesindeki alanda yayılmış ışınım. 2/ Bir soru sözü... Klavyeli bir çalgı. 3/ Yunan mitolojisinde deniz tanrısı... Sodyum elementinin simgesi. 4/ Şekerkamışından elde edilen sert bir içki... “Cezayir menekşesi” de denilen, beyaz ya da pembe renkli çiçekler açan bir süs bitkisi. 5/ Uygun bulma, tasdik... Dar ve kalınca tahta. 6/ Herhangi bir enerjiyi devinime çeviren aygıt. 7/ Bir bağlaç... Gizli görevli. 8/ Güneydoğu Anadolu’da yetiştirilen bir koyun ırkı... Yarar, fayda. 9/ Kurutulmuş ringa balığı... İstek, arzu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear