25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 OCAK 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Başbakan’ın bir işadamıyla yaptığı özel orman arazilerine ilişkin görüşmenin ses kaydı yayımlandı 7 Erdoğan da dinlenmiş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yolsuzluk iddialarıyla yürütülen operasyon kapsamında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da telefonları takibe alınan kişilerle konuşması sırasında dinlemeye takıldığı ortaya çıktı. Gazetemiz yazarı Can Dündar’ın Artı 1 TV’de yayımlanan Canlı Gaste programına katılan Artı 1 TV Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Oğhan, “Polis Başbakan’ı dinliyor. Bir ülkede bundan büyük ne haber olabilir ki? Erdoğan’ın dinlendiğini, takip edildiğini net olarak anlıyoruz. Bu kayıtlar bir sene bekletilmiş” dedi. Programda Başbakan Erdoğan ile ikinci yolsuzluk soruşturmasında adı geçen işadamı L.T. arasında geçtiği iddia edilen ses kaydı yayımlandı. Kayıtlarda L.T’nin Erdoğan’a “Abi bu şey çıkacak mı? Yüzde 6 meselesi diyordunuz... İhtimali var mı onun?” sorusun yöneltiği, Erdoğan’ın da “Tabii tabii” diye yanıt vererek konu hakkında başka bilgiler verdiği iddia ediliyor. Polis fezlekesinde yer alan bu diyalogların özel orman arazilerindeki yapılaşmayla ilgili olduğu bildiriliyor. Kanuna göre özel orman arazilerinde yapılaşma oranı en fazla yüzde 6. Ancak bu Yargıtay tarafından “100 dönümlük bir arazide 6 dönümde inşaat yapabilirsin, 94 dönüme dokunamazsın” olarak yorumlanmıştı. O arazilerde projesi olanlarsa yüzde 6’nın yüz dönümün tümüne dağılmasını istiyordu. Öte yandan, büyük bir inşaat şirketinin sahibi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı bir şirketin genel müdürü arasında geçtiği iddia edilen bir görüşme de programda yayımlandı. Kayıtlarda, ikilinin özel orman arazilerinde yapılaşma biçiminin değiştirilmesi için çıkarılacak kanun hakkında konuş Batı ‘Darbe’ Değil ‘Yolsuzluk’ Diyor Bugün bir ayını dolduran kavgada dış dünyanın algısını yönetmede kim daha başarılı? AKP mi? Gülen Cemaati mi? Batı dünyası hangisini daha çok konuşuyor? Yolsuzluk operasyonu ve Başbakan’ın bunu örtme amacıyla hukuk devletini zorlayan girişimlerini mi? Yoksa cemaate yönelik “darbeciler”, “devlet içinde çete”, “virüsler”, “Haşhaşiler” ithamlarını mı? Önce yaşanan bu savaşı nasıl adlandırıyorlar ona bakalım. Ankara’da görev yapan Avrupalı bir büyükelçinin deyişiyle bu, “Türkiye’de muhafazakâr Müslüman cephe içinde yaşanan bir savaş...” değişecek arazi alın...’ ‘Yasa tukları belirtiliyor. Kayıtlarda genel müdürün, yasa için Başbakan Erdoğan’dan garanti alındığını ve işadamına arazi alması konusunda tavsiyede bulunduğu iddia edildi. Konuşmanın yer aldığı tapelere ilişkin polis fezlekesinde ise “Beykoz’da yapılaşma için Danıştay engelinin yasa ile aşılacağı bilgisi üzerine bölgeden 500 dönüm gibi büyük arazilerin kanundan önce alınabilmesi için çete üyeleri arasında görüşme trafiği başlıyor, görüşmelerde ‘Kanun çıkarıyoruz abi kanun, bu torba yasaya giriyor’ şeklinde müjdelerin verildiği görünüyor” denildiği iddia ediliyor. İhaleden önce proje hazırlamışlar CANAN COŞKUN “Rüşvet ve yolsuzluk operasyonu”nun 2. soruşturmasında adı yer alan Yasin el Kadı’nın şirketinin, Etiler Polis Okulu arazisinin ihaleye çıkarılmadan ünlü İtalyan mimar federico’yu İstanbul’a getirip projeyi hazırladığı iddia edildi. Araziyle ilgili yapılan görüşme ve toplantılardan sonra kararı Başbakan Tayyip Erdoğan’ın verdiği ve işlemlerin hızlandığı öne sürüldü. Araziyle ilişkin değerleme ihalesine fesat karıştığı da iddialar arasında Erdoğan’ın niyetini biliyoruz Gelişmeleri yakından izleme çabasındaki Avrupalılara göre, bu savaşın dış dünyadaki algısı açısından hükümet yenik durumda: “Türk yargı sisteminde yıllardır sorun olduğu bilinmeyen bir şey değil. Ama hükümetin adli kolluk yönetmeliği değişikliği ve Meclis’e getirdiği HSYK kanun teklifindeki niyeti, yargı sisteminde kapsamlı bir düzenleme yapmak değil. Üzerine gelen büyük yolsuzluk soruşturmalarının önünü kesmeyi amaçlıyorlar. Bu spesifik hedefi görüyoruz. Bunu gördüğümüz için de AB Komiseri Stefan Füle ve diğer Avrupa kurumları tarafından yapılan açıklamalarda ısrarla hükümete ‘hukuk devleti’ hatırlatması yapılıyor.” ASKERİ CASUSLUK DAVASI Sansür düzenlemesi Meclis Komisyonu’nda değiştirilerek kabul edildi İnternete kolay engel MAHMUT LICALI Balbay: Kazan ölmek üzere OZAN YAYMAN İZMİR İzmir’de 38’i muvazzaf asker olmak üzere 59’u tutuklu toplam 357 kişinin yargılandığı askeri casusluk davasında sanık avukatlarının tahliye istemleri, savunmaların uzaması üzerine bugüne kaldı. Davanın dünkü duruşmasını izleyen gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, yargılamanın Nasrettin Hoca’nın kazan fıkrasına dönüştüğünü vurgulayarak “Fıkrada kazan en sonunda ölüyordu. Bu dava da ölmek üzere” dedi. İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmayı Balbay’ın yanı sıra, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel de izledi. Tutuksuz sanık muvazzaf asker Celalettin Adil Beşorak, hiç kimseye ya da örgüte belge sağlamadığını, tarafından hazırlandığı ve örgüte kazandırıldığı savlananların ise hukuki dayanağı ve geçerliliği olmadığını vurguladı. Mahkeme Başkanı Atilla Rahman’ın, ceza verilmesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep edip etmediğini sorması üzerine Beşorak, “Masum olacağım zaten ortaya çıkacağından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemiyorum” dedi. Tutuksuz sanık muvazzaf asker Mahmut Cem Aksular, Gökova Firkateyni’nde görev yaptığını, irtibatının olduğu ileri sürülen kişileri tanımadığını söyledi. Yargılamanın dünkü bölümüne katılan gazetemiz yazarı ve CHP milletvekili Balbay, tutuklu sanıklar tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Mahkemeye ara verildiği sırada tutuklu sanıkların olduğu bölüme geçen Balbay, burada, “Meclis’te sesimizi duyurun” çağrısıyla karşılandı. Tutuklu sanıklara, Başbakan’ın, “Bu davalar ayarlanmış mahkemelerde görülen davalardır” sözünü anımsatan Balbay, “İçeride kendinizi yalnız hissetmeyin. Özgürlüklerin gelmesi için var gücümüzle çalışıyoruz ve sizlerin yanındayız” dedi. Duruşma çıkışı da açıklama yapan Balbay, 3 bin saat hâkim karşısında kaldığını anımsatarak “Bir kez daha tanık oldum ki, bu dava Nasrettin Hoca’nın kazanına dönmüş. İzmir’deki yargılama kapsamında el konulan CD’ler yolda çoğalmış. Biliyorsunuz Nasrettin Hoca’nın kazanı da ilk olarak çoğalır ancak sonra ölür. Şu an bu dava da ölmek üzere” diye konuştu. Balbay, şu yorumu yaptı: “Davada delillerin yüzde 80’ini dijital veriler oluşturuyor. TBMM önünde bekleyen Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesi duruyor. Bu sözleşme kabul edilse ve iç hukuktaki yerini alsa, dijital verilerin hangi aşamada delil olacağı belli olur. İmajlar verilir. Ancak görüyoruz ki, bu davada dijital verilerin imajları verilmemiş. Anayasa Mahkemesi özgürlüklerden yana olan tavrını sürdürmelidir. Yüksek mahkeme özel yetkili mahkemelerin kaldırılması yönündeki başvuruyu değerlendirmelidir.” ANKARA TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda ele alınan torba yasadaki internet sansürünü hızlandıran ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) mahkeme kararı olmaksızın erişim engelleme yetkisi veren düzenlemeler önergelerle değiştirilerek kabul edildi. abul edilen düzenlemeyle erişim sağlayıcıların (internet hizmetini veren kurum) yanı sıra yer sağlayıcılarına da (sunucu hizmeti veren kurum) trafik bilgilerini tutma yükümlülüğü getirildi. Trafik bilgileri bir sunucuya hangi IP’nin (kimin) hangi saatte içeriği yüklediği bilgisinden oluşacak. Böylece herhangi bir video paylaşım sitesine yüklenen bir gö rüntüden, kişisel eposta adreslerine yüklenen dosyalara kadar kimin ne zaman dosya yüklediği kaydedilecek. Erişim sağlayıcılar herhangi bir engelleme kararını uygularken söz konusu içeriğe alternatif erişim yolları kullanılarak ulaşılmasını da engelleyecek. Ticari amaçlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün internet erişim hizmeti verenler (internet kafeler gibi) konusu suç oluşturan içeriğe erişimin engellenmesi ve erişim kayıtlarının tutulmasından sorumlu olacak. Buna göre internet kafelerden erişimi yapılan internet siteleri, tek tek kafeler tarafından kayıt altına alınacak. Ayrıca bu düzenleme kapsamında çıkarılacak yönetmelikle internet kafelerde kamera kayıtlarının tutulması, kullanıcıların kim liklerinin ibrazı da zorunlu olacak. Mevcut düzenlemede çocuk pornosuna karşı doğrudan erişimi engelleme kararı alınan TİB fuhuşa yönelik internet sitelerini de doğrudan kapatmakla yetkili olacak. TİB’e dört saatte internet sitelerine erişimi engelleme yetkisi tanıyan düzenleme, önergeyle yumuşatılarak bazı koşullara bağlandı. Değişiklikle TİB, mahkeme kararı olmaksızın erişim engelleme yetkisini yalnızca “özel hayatın gizliliğinin ihlaline bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan” hallerde kullanabilecek. TİB, “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” için erişim engelleme kararı veremeyecek. Darbe söyleminin alıcısı yok Başbakan’ın dün de Türkiye’nin yurtdışında görev yapan büyükelçilerine “Dünyaya anlatın” dediği, 17 Aralık’tan bu yana neredeyse her gün tekrarladığı “darbe girişimi”, “paralel devlet” ve “çete” söyleminin ise Batı’da pek “alıcı” bulduğu söylenemez. “Biz bu olanlarda bir darbe girişimi göremiyoruz” diyen Avrupalı diplomatları şüpheye düşüren tek şey, BDP’nin de bu hükümetin “darbe” söylemine destek veren çıkışları. Sansürde yumuşama Günah keçisi hep dışarıda Erdoğan’ın konuşmalarında üstü örtülü, yardımcılarının konuşmalarında ise hükümete yönelik bu darbe girişimleri ve komploların arkasında bir grup ülke ve hatta kurumları zikrediliyor. Kimler yok ki listede? ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İsrail, İran... İstanbul’a üçüncü köprü ve üçüncü havaalanı yapılmasını istemeyenler.. Konuştuğumuz Batılı diplomatlar bu “dış komplo senaryoları”ndan rahatsız. Ancak önüne geçemeyeceklerinin de bilincindeler: “Maalesef Türk siyasetinde, başarısızlığın sorumluluğu hep dışarıdan bir günah keçisine yükleniyor. Ancak ne ülkelerimiz ne de dünya bu iddialara inanıyor. İddia edildiği gibi zayıf bir Türkiye değil, istikrarlı ve güçlü bir Türkiye bizim ekonomik çıkarlarımız açısından tercih sebebidir.” ‘Görevi kötüye kullandı’ Fıkra gibi Kırmızılı kadına gaz sıkan polise dava İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı eylemlerinde “kırmızılı kadın” olarak tanınan Ceyda Sungur’a gaz sıkan polis Fatih Zengin’e “görevi kötüye kullanmak” suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. İddianamede, polis memuru Zengin’in Ceyda Sungur’a bir metreden daha az mesafeden yüzünü hedef alarak biber gazı sıktığı, gazdan etkilenen Sungur’un arkasını dönmesine rağmen polisin gaz sıkmaya devam ettiği belirtildi. Gezi Parkı eylemlerinin sembolü haline gelen “kırmızılı kadın” Ceyda Sungur’a biber gazı sıkan polis memuru Fatih Zengin’e dava açıldı. Savcı Adnan Çimen tarafından hazırlanan iddianame İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, polis memuru Fatih Zengin’in biber gazını kullanırken “Toplumsal olaylarda görevlendirilen personelin hareket, usul ve esaslarına dair yönerge ile göz yaşartıcı gaz silahları ve mühimmatları kullanım talimatlarına” aykırı hareket ettiğine dikkat çekildi. İddianamede bilirkişi raporunda yer alan fotoğraf ve video görüntülerinin açıkça tespit edildiği kaydedildi. İddianamede, polis memurunun işlediği Gezi Parkı eylemlerinin sembolü olan iddia edilen suça yönelik şu ifadelere kırmızılı kadın Ceyda Sungur hakkında, yer verildi: “Eylemin bir bütün halinde “Halkı Kanuna Uymamaya Tahrik” suadli görevi kötüye kullanma suçunu çundan yürütülen soruşturma sonuçoluşturduğunu, süphelinin savunmasının landı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, oluş ve dosya kapsamına aykırı olduğu Sungur’un da aralarında bulunduğu 5 kişi hakkında suçun unsurlarının oluşmave bu suretle üzerine atılı suçu işlediği dığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. anlaşılmaktadır.” Perde açıldıkça oyun gözüküyor Avrupalı gözlemcileri bu süreçte şaşırtan konulardan biri de Balyoz ve Ergenekon davalarına yönelik hükümetten gelen “itiraf” niteliğindeki açıklamalar. Başbakan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın “Milli orduya kumpas kuruldu” sözlerinin ardından, Başbakan Erdoğan önce “İçeride günahsız yatanlar var” dedi. Son olarak önceki gün AKP grubunda, “Geçmişteki bazı yargılamaların da üzerinde çok büyük soru işaretleri var. Sahte mektuplar, yasadışı dinlemeler, sahte delillerle tasarlanmış ve ayarlanmış bir kısım yargı mensuplarıyla insanların nasıl mahkum edildiklerini görüyoruz” dedi. Bu sözleri not ederek başkentine göndereceğini belirten Avrupalı bir büyükelçi, şu izlenimi paylaştı: “Askerin siyaset üzerindeki etkisinin geriletilmesi Türkiye’de hukuk devleti ve demokrasinin yerleşmesi açısından önemliydi. Bunun için biz bu davalara destek verdik. Ancak yargılamaların yüzde yüz adil olup olmadığını bilemeyiz. İlerleme raporlarında bu yöndeki kuşkuları kayda geçirdik. Şimdi Erdoğan’ın açıklamalarını dinledikçe, sanki perde açılıyor ve herkes gerideki oyunu görmeye başlıyor.” Başbakan Erdoğan’ın niyeti hem iç hem de dış dünyaya bu “oyunun” sorumlusu olarak cemaati göstermek. Ama Avrupalı diplomatlar bu itirafları duyar duymaz hemen şu sorunun yanıtını arıyor: “Tüm bunlar olurken iktidar kimdi? Neden o zaman söylemediniz? Ve neden engellemediniz?..” Sungur’a takipsizlik Erdoğan’ı protesto eden öğrenciler yargıç karşısında 28 Şubat davasında sanıklar suçlamaları reddetti ‘Protesto başlamadan polis terörü başladı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ODTÜ’de düzenlenen Göktürk2 uydusunun Çin’den fırlatılması törenine katılan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın protesto edilmesine ilişkin 11 öğrenci hakkında açılan “terör” davası başladı. Savunma yapan öğrenciler, olayların çıktığı gün üniversitede “polis terörü” yaşandığını söyledi. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, 9 sanık öğrencinin ve avukatlarının yanı sıra müşteki olarak 13 polis katıldı. Bazı sanıklar, savunmalarında “terör suçlamaları kapsamında savunma hazırlamadıklarını” bildirdiler ve savunma için süre istediler. Sanık öğrenci Can Kaya, üniversiteye adeta “çıkarma” yapıldığını ifade etti. Sanık Hasan Koç, daha protesto başlamadan okul içinde “polis terörü” başladığını kaydetti ve iddianamenin ön yargılı olduğunu savundu. Ankara Üniversitesi öğrencisi Pınar Ünal, ODTÜ’de kütüphaneye gittiğini, bu sırada protestoya katıldığını bildirdi. Bunun hakkı olduğunu söyleyen Ünal, “Derdimiz şiddete başvurmak değil, okula sahip çıkmaktı” ifadelerini kullandı. İfade veren polisler ise öğrencilerden şikâyetçi oldu. ODTÜ Rektörlüğü’nün katılma talebini kabul eden mahkeme, sanık avukatlarının görevsizlik kararı talebini reddetti. Sanıklar hakkındaki adli kontrol kararını, yurtdışına çıkma yasağı da dahil olmak üzere kaldıran mahkeme duruşmayı erteledi. Kılıçarslan: Adalet intikam aracı değildir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 28 Şubat davasında savunma yapan emekli Tuğgeneral Abdullah Kılıçarslan, “Adaletin intikam aracı olarak kullanılmasına izin verilmemelidir” dedi. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada savunma için söz verilen emekli Kılıçarslan, hakkında öne sürülenlerin hiçbirinin doğru olmadığını söyledi. Kılıçarslan, şunları kaydetti: “Hükümete bir darbe yapılmamıştır. Protokol gereği Sayın Erbakan görevden ayrılmıştır. Savcı, Genelkurmay Adli Müşavirliği’ne gönderdiği belgede, ‘Sanıkların istedikleri belgeleri vermeyin, doğrudan savcılığa gönderin’ diye emretmiştir. Bu adil yargılamaya müdahaledir. Devletin temeli adalettir, adalet olmazsa devlet çöker.” Daha önce ifade veren sanıkların, kendisinin BÇG’de çalışmadığını ve orada görmediklerini söylediğine dikkati çeken Kılıçarslan şöyle konuştu: “BÇG’de hiçbir şekilde çalışmadım. Hiçbir belgede imzama rastlanılmamıştır. BÇG hiyerarşi dışı, gizli bir grup değildir. Herkes tarafından bilinen açık bir yapıdır. BÇG hukuki denetimden de geçmiştir.” Muvazzaf Tuğgeneral Celalettin Bacanlı da “Suçlamayı şiddetle reddediyorum. BÇG’de görev verilseydi ben de bunu diğer arkadaşlarım gibi beyan ederdim. BÇG’nin toplantısına katılmadım, bir görev verilmedi.” Eminağaoğlu, tutanaklarda ‘sendika başkanı’ ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısını değiştiren yasa önerisinin görüşmelerinde AKP’nin “sendika başkanı olmadığı” gerekçesiyle Adalet Komisyonu’nda üç kez saldırıya uğrayarak konuşma yapması engellenen Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu; komisyon toplantılarının resmi tutanaklarında “Yargıçlar Sendikası Başkanı” sıfatıyla yer aldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear