23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 HAZİRAN 2013 PAZAR 14 Dış Haberler Servisi Gezi direnişinin başlamasından bu yana yaşananları görmezden geldiği için Türkiye’de birçok kesimin protestolarının hedefi olan NTV kanalına bir tepki de uzun yıllardır işbirliği yaptığı İngiliz yayın kuruluşu BBC’den geldi. BBC Küresel Haber Dairesi Başkanı Peter Horrocks önceki gün BBC Türkçe’nin “Dünya Gündemi” programını yayımlamayan NTV’yle ortaklığın askıya alındığını açıkladı. BBC Türkçe servisinde yer alan açıklamada Horrocks, kurumun yayıncılığına herhangi bir müdahalenin kesinlikle kabul edilemeyeceğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’deki durumun uluslararası kaygı yarattığı bir dönemde BBC’nin tarafsız yayıncılık hizmeti bütün okurları, izleyicileri ve dinleyicileri için yaşamsal önem taşımaktadır. BBC Türkçe, Türkiye’deki gelişmeler de dahil olmak üzere dünyada olup bitenleri izleyip, DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr İngiliz yayın bütün platformlarda okurları, izleyicileri ve kurumu, dinleyicilerine tarafsız, Gezi direnişine dengeli haberler ve analizlerle aktarmayı ‘mesafeli sürdürecektir.” Horrocks, “BBC duran’ kanalla Türkçe’nin tarafsız ve ortaklığını dengeli haberciliğinin bcturkce.com askıya aldı übz e rinden devam sansürüne ’den rest eksiksiz yayımlamaya devam edeceği konusunda güvence talep etmiş, bu güvenceler de BBC’ye ulaşmıştır. NTV, protestolarla ilgili haberleri ilk günlerde yayımlamadığı için çalışanlarından ve izleyicilerinden özür dilemiş; uluslararası gazetecilik standartlarına bağlılığını hem izleyicilerine hem de BBC’ye yeniden teyit etmiştir” ifadesini kullanmıştı. NTV’nin yayımlamadığı programın Gezi Direnişi’nde Türk medyasının sansürü konusunda olduğu, bu çerçevede NTV önündeki halk protestosu dahil halkın merkez medyaya yönelik tepkilerinin ele alındığına dikkat çekiliyor. Ülke genelindeki protestoları, polis şiddetini görmezden gelmekle eleştirilen başta NTV, CNN Türk olmak üzere kimi kanalın aynı saatlerde penguen konulu belgesel, yemek programları yayımlaması yabancı medyada da yankı bulmuştu. Dünya Gündemi 2008’den bu yana NTV’de yayımlanıyor. Öte yandan BBC Türkçe önceki gün “Arap Baharı”nın Mısır ayağının önde gelen eylemcilerinden Gihan İbrahim’le yapılan söyleşiye verdi. İbrahim Türkiye’de yaşanan olaylardan sonra Mısır’da “Türk modeli” hayalinin çöktüğünü söyledi. AKP ile Mısır’da Mursi liderliğindeki Müslüman Kardeşler çizgisindeki hükümetin birbirine benzediğine işaret eden İbrahim, “Her ikisi de göstericilere karşı demir yumruk kullanarak, sadece kendileri ve kendilerine hizmet edenlerin çıkarlarını koruyan muhafazakâr sağ partiler” yorumunu yaptı. Suriye resmi SANA ajansı Çek Tıden dergisinde yer alan bir makalede, Başbakan Erdoğan’ın dini diktatörlüğünü dayatmaya çalışan bir ihvancı olarak nitelendirildiğini duyurdu. Mısırlı ve Tunusluların çoğunluğunun Erdoğan’a “diktatör” gözüyle bakmaya başladıkları ileri sürdü. ‘Türk modeli hayali çöktü’ Avrupa’nın Gözü Erdoğan’da “Avrupa Parlamentosu kararı tamamıyla Gezi direnişçilerinin eseri...” diyor konuştuğum Batılı diplomat ve ardından ekliyor: “Demokrasi mücadelenizi, sizin kendi adınıza başkalarının yapmasını bekleyemezsiniz. Bugün Gezi direnişçileri olmasaydı, Avrupa Parlamentosu’ndan elinizdeki karar çıkmazdı. Bu kararı Gezi’yi gerçekleştirenlere borçlusunuz!” Avrupa Parlamentosu’nun, yıllardır gözler önünde olan tüm demokrasi ihlallerine AKP iktidarları döneminde hep suskun kalmasına karşılık şimdi birdenbire zembereğinden boşalan bu tepkiyi nasıl yorumlamalı? edeceğini” kaydetti. BBC’nin bu çıkışı 6 Haziran’da NTV’ye yaptığı ilk uyarının ardından geldi. Horrocks yaptığı açıklamada “Türkiye’de geçen hafta protesto gösterilerinin başlamasının ardından BBC, NTV’den programlarını herhangi bir müdahale olmaksızın ve RTE istikrar unsuruyken sorun oldu Bu soruyu yönelttiğim bir Batılı diplomattan şu yanıtı aldım: “Gezi olaylarına dek Erdoğan’a karşı neredeyse adı konmamış bir saldırmazlık paktı vardı” diye söze başladı konuştuğum kişi: “Batı’nın çıkarları çünkü ılımlı İslam modelinin başarılarının öne çıkarılmasını gerektiriyordu. Erdoğan bu modelde bir istikrar faktörü olarak kabul ediliyordu. Gezi’den sonra Türk başbakanı ne var ki artık bir çözüm değil, bir sorun olarak görülmeye başlandı. Avrupa Parlamentosu kararını dikkatle okursanız, spesifik olarak kararın Erdoğan’ın uzlaşmayan tavrını eleştirdiğini, Türk başbakanının kutuplaşmayı artırıcı tutumuna açık eleştiriler getirdiğini göreceksiniz. Böylesi bir belge için bu alışılmışın dışında sert bir ton. Bu tür kararlarda genelde üstü kapalı ve diplomatik bir dil kullanılır. Burada bilinçli olarak dolaysız ifadelere yer verilmiş. Erdoğan, doğrudan hedef alınmış. Gül ve Arınç’ın ılımlı tavrı övülmüş; Erdoğan’ın ‘Seçimi bir kez aldım mı ben her istediğimi yaparım!’ tarzındaki ‘çoğunlukçu’ anlayışı ayan beyan eleştirilmiş; ‘çoğulcu demokrasinin kapsayıcı olma ve muhalefetle sivil toplumu karar süreçlerine dahil etme zorunluluğuna’ dikkat çekilmiş. Başbakan’ın, aldığı temel pozisyon yerilmiş. Erdoğan’ın Avrupa Parlamentosu kararına bunca öfkelenip tepki göstermesi boşa değil yani. Kendi açısından çok haksız değil!” “Erdoğan neden peki, bu kadar böyle uluorta hedef alınmış?” sorumun karşılığında diplomat muhatabımdan şu yanıtı alıyorum: “Çok basit. Uluslararası televizyonların haber kanallarında Gezi gösterilerinde yaşananlar, dünya kamuoyunun gözü önüne serildi. Avrupa Parlamentosu’nun bizzat kendi inandırıcılığını korumak adına bu kararı alması bu nedenle kaçınılmaz oldu. Strasbourg’daki parlamento unutmayın ki yalnız sizlere,Türk kamuoyuna seslenmiyor. Parlamento inandırıcılığı açısından özellikle uluslararası kamuoyu nezdinde bir pozisyon alıyor. Sonuçta bu AKP hükümeti için, ağır bir siyasi hükümdür. Demokratik yetersizliklerin altının bunca açık ve kalın biçimde çizilmesi; genelde sadece Kuzey Kore ve Myanmar gibi dikta rejimleri söz konusu olduğunda gündeme gelir. Türkiye gibi demokratik rejim kapsamında görülen bir ülke için, Avrupa Parlamentosu’nun getirdiği bu açık eleştiriler; sıra dışı ve çarpıcı. Kararda hükümete Türk anayasasındaki hakların kapsamı dahi hatırlatılıyor. Toplantı hürriyeti ile ifade özgürlükleri bağlamında TC Anayasası’nın çeşitli maddelerine gönderme yapılıyor. Türkiye’nin AB adayı olduğu, insan hakları ve demokratik hak, özgürlüklere bu nedenle saygı göstermek yükümlülüğü anımsatılıyor!” ‘CIA Türkiye’de gizli üslerde’ Dış Haberler Servisi ABD’nin Suriye’de muhaliflere doğrudan silah yardımı yapmaya yeşil ışık yaktığı haberlerinin ardından dış basında Washington’ın bunu Türkiye ve Ürdün üzerinden gerçekleştirebileceğine yönelik iddialar dikkat çekti. Amerikan Washington Post gazetesindeki haberde Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı’nın (CIA) Türkiye’de Suriye sınırı yakınındaki “gizli üsleri” kullandığı belirtildi. Wall Street Journal gazetesi ABD Başkanı Barack Obama’nın CIA’ya Suriyeli muhaliflere silah gönderen Körfez ülkeleriyle gizli, yakın işbirliği içinde olmaları talimatı verdiğini duyururken New York Times Washington’ın otomatik silah, cephane, tanksavar silahlar yollamayı planladığını savundu. Washington Post gazetesindeki haberde ABD’li yetkililerin, CIA’nın Suriyeli muhaliflere Batı ülkelerinin Suriye’ye Türkiye ve müdahale olasılığı İngiltere Ürdün’deki ve Avustralya’da protesto “gizli üsler” edildi. (AFP) üzerinden silah göndermeye hazırlandığını söylediği belirtildi. Söz konusu üslerin, sınırlı silah ve mühimmat sevkıyatına birkaç hafta içinde başlayabileceği iddiası haberde yer aldı. Bazı Suriye uzmanlarının silahların muhalifler arasındaki köktendinci grupların eline geçmesi olasılığına ilişkin kaygılarının devam etmesine karşın gazeteye konuşan ABD’li yetkililerin son dönemde “kimin kim olduğuna, kime güvenebileceklerine” ilişkin daha fazla bilgi sahibi olduklarını söyledikleri aktarıldı. CIA’nın Suriye’de aktif rol almasının soğuk savaş dönemindeki gizli eylem rolüne dönüş olduğuna işaret edildi. Haberde bir yetkilinin “CIA’nın Suriye içinde yerleşik bir varlığı yok. Ama Türkiye’de Suriye sınırı yakınındaki üsleri kullanıyor” ifadesi dikkat çekti. Bu üslerin Suriye’de olayların çıkmasından bu yana kullanıldığına atıfta bulunuldu. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD’nin Suriye’de Esad yönetiminin kimyasal silah kullandığı açıklamasında ortaya konulan verilerin Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün kriterlerine uymadığını belirtti. Suriyeli muhaliflere silah yardımı Türkiye üzerinden iddiası İran’da Ruhani dönemi Dış Haberler Servisi İran’da önceki gün gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “ılımlı ve reformcu” kanadın yoğun desteğini alan Hasan Ruhani resmi olmayan kısmi sonuçlara göre sandıktan galip çıkan isim oldu. 8 yıllık tartışmalı Mahmud Ahmedinejad döneminin sona erdiği İran’da Ruhani’nin muhafazakâr kanattan adayları geride bırakarak liderliğini ilan etmesi için gerekli olan en az yüzde 50.1 üzerindeki oyu garantilediği duyuruldu. 6 adayın yarıştığı seçimlerde Ruhani’nin ardından ikinci sırada gelen isim ise yaklaşık yüzde 16’lık bir oyla muhafazakâr çizgiden Tahran Belediye Başkanı Muhammed Bekir Kalibaf. Diğer 5 adaya fark atan 64 yaşındaki din adamı Ruhani sadece ılımlı ve reformcu kanadın değil aynı zamanda muhafazakârların da desteklediği bir siyasetçi. Kampanyasında siyasi mahkumların serbest bırakılacağı, insan haklarının güvence altına alınacağı, kadınlara eşit ücret ödeneceği ve ülkeye itibarının yeniden kazandırılacağı vaatlerinde bulunmuştu. Reformcu kanadın önde gelen isimlerinden eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin yanı sıra eski cumhurbaşkanlarından Ali Ekber Haşimi Rafsancani tarafından da destekleniyor. Ayrıca dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in Yüksek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sandıktan ‘reformcu’ kanadın da desteklediği ‘ılımlı’ din adamı çıktı Ulusal Güvenlik Konseyi’nde temsilciliği dahil olmak üzere parlamentoda çeşitli görevlerde bulunan Ruhani’nin geçmişte ABD ile diplomatik ilişkileri yeniden kurmaktan yana görüşleri olduğunu dile getirdiği savunuluyor. Hatemi döneminde İran’ın baş nükleer müzakerecisi olan ve son olarak Düzenin Yararının Teşhis Heyeti’nin Stratejik Araştırma Merkezi’nin yöneticiliğini yapan Ruhani, 1999 yılında reformcu bir gazetenin kapatılmasına karşı yapılan öğrenci gösterileri sırasında sabotaj ve kamu malına zarar vermekten tutuklananların, suçlu bulunmaları halinde ölüm cezasıyla karşı karşıya kalabileceklerini söyleyerek katı bir tutum sergilemişti. Ahmedinejad’a ikinci dönem kapılarını açan 2009’daki tartışmalı seçimler ve buna karşı muhalif protestoların kanlı bastırılmasının ardından ise Ruhani gösterileri desteklemiş ve hükümeti, halkın barışçıl biçimde eylem yapma hakkına karşı çıktığı için eleştirmişti. Ahmedinejad’ı “özensiz, plansız açıklamalarının” ülkeye pahalıya mal olduğu gerekçesiyle sert eleştirileriyle dikkat çekti. Glasgow Caledonian Üniversitesi’nden hukuk doktorası bulunan Ruhani’nin İngilizce, Almanca, Fransızca, Rusça ve Arapça konuştuğu belirtiliyor. ‘Ağır bir siyasi hüküm’ Kız öğrenci okul servisine bomba Dış Haberler Servisi Pakistan’ın Beluçistan eyaletinin başkenti Ketta’da Uluslararası Kadın Üniversitesi’nin servis otobüsü içine yerleştirilen bombanın patlaması sonucu 16 öğrencinin yaşamını yitirdiği, 22 kişinin yaralandığı bildirildi. Bir yetkili patlama sonrası güvenlik güçleriyle militanlar arasında çatışma çıktığını belirtti. Patlamada, tıp fakültesi ve civardaki binalarda ağır hasar oluştuğu kaydedildi. ‘Bakanın notlarını çaldınız’ ABD istihbaratının tüm dünyada milyonlarca kişinin internet ve telefon kayıtlarını izlediğini ortaya çıkaran ve şu anda Çin’de olduğu sanılan eski CIA çalışanı Edward Snowden’in ülkesine geri gönderilmemesi için dün Hong Kong’da gösteri düzenlendi. Eylemciler ABD konsolosluğuna doğru yürüdü. Snowden’in Obama yönetimini zora sokan açıklamalarına, büyük dinlemenin Çin’e kadar uzandığı iddiaları da eklendi. (REUTERS) ‘İnsan haklarında ulusal sınır yok’ Ankara’dan “Türkiye’nin iç işlerine karışma” olarak öne sürülen itirazları dile getirdiğimde; bunların hiçbir makul temele dayanmadığına işaret eden Batılı diplomat muhatabım; “İnsan hakları söz konusu olduğunda, iç işleri kategorisi diye bir kategori yoktur” diyor ve ekliyor: “Sözgelimi soykırım yapıp ‘Bu benim iç işimdir’ diyebilir misiniz? İnsan haklarında ulusal sınırlar olmaz. İnsan hakları dendiğinde, uluslararası anlaşmalarca güvenceye alınan haklardan bahsedilir.” AKP hükümetinin “Biz bu kararı tanımıyoruz. Yok hükmünde sayıyoruz. Ankara’ya tebliğ edildiği an geri göndereceğiz!” yollu çıkışlarının bu şartlarda etki ve ağırlığını sorduğumda son olarak şu yanıtı alıyorum: “Ankara’nın bu tepkisel söylemleri tamamen iç politikaya odaklı. TC sınırları dışında bu retoriğin taşıdığı ağırlık sıfır. Parlamentonun kararı ise Avrupa Komisyonu’na, Avrupa Konseyi’ne, üye devletlerin ezcümle hükümet ve parlamentolarına, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başkanına iletilecek. Çok geniş spektrumlu bir alan bu. Sözü edilen merciler bu kararı ileride hangi içerik/ bağlamda değerlendirirler bilemiyoruz. Ancak ileride üzerinde böylelikle çalışılacak bir temel oluşturulmuş oluyor.” Konuşmayı sonlandırırken “Erdoğan’ın Avrupa karşısında izleyeceği yolun” ne olabileceğini de sormadan edemiyorum: “Yaşayıp göreceğiz!” diyor diplomat gözlemci; “Avrupa’ya sert mukabelede bulunmak ve kapıyı kapatmak, Erdoğan’ın hiç işine gelmez. Erdoğan’ın, Ortadoğu ve Arap dünyasındaki etkisi de son kertede Avrupa’dan geçiyor. Avrupa bağlantısını kaybettiği an Ortadoğu coğrafyasındaki ağırlık da iyice küçülür.” ‘SNOWDEN’İ İADE ETMEYİN’ Dış Haberler Servisi Irak’ta iki gazetecinin yaklaşık iki hafta önce Savunma Bakanı’nın katıldığı bir toplantının ardından not defterini çalmaya teşebbüs suçlamasıyla gözaltına alındığı savunuldu. Başbakan El Maliki muhalifi bir parti üyesinin sahibi olduğu kaydedilen ANB televizyonu için çalışan gazetecilerin yaklaşık 10 gündür gözaltında tutulduğu belirtildi. Gazetecilerin suçlamaları reddettiği kaydedildi. Yerel basın örgütleri gözaltılara sert tepki gösterdi. ‘İç politika retoriği’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear