23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 HAZİRAN 2013 PAZARTESİ 16 HABERLER İlginç zamanlama MİT, İlhan Selçuk ve Ahmet Taner Kışlalı’nın da arasında bulunduğu bir grup gazeteciyle ilgili 18 Eylül 1999’da MGK’ye bilgi notu gönderdi. Kışlalı, 21 Ekim’de katledildi ALİCAN ULUDAĞ GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada alanı olarak gelişimi aynı zamanda pek çok sorunu da beraberinde getiriyor. Bunların başında siyasi iktidarların medyayı kendi kullanım alanlarında tutma isteği geliyor. 31 Mayıs’ta başlayan büyük buluşmaların medya tarafından geç görülmesiyle yeniden gündeme gelen bu konuyu zaman zaman işliyoruz. Özellikle mahpusluk sürecinde sıklıkla bu gerçeğe değişik yönleriyle değinmek durumunda kaldık. Televizyon başlangıçta tam bir “kamu yayıncılığı” olarak gelişti. Zamanla teknolojinin gelişmesi, özel yayıncılık girişimlerinin de artmasıyla birlikte bütün dünyada ciddi bir tartışma başladı. Hükümetler, ne kadar özerk olursa olsun kamu yayıncılığı anlayışıyla işletilmekte olan televizyonları kendi hedeflerine yakın tutabiliyorlardı. Özel televizyonlar nasıl olacaktı? Denetlemek zor olursa başka bir güç merkezi haline gelebilirler miydi? Sonunda hükümetler, özel televizyonları kısıtlıyor görüntüsü içinde olmaktansa, onların önünü açmayı, ama değişik yollarla ipleri ellerinde tutmayı daha avantajlı buldular. Türkiye’de de uygulanan model bu. HHH AKP hükümeti, medyadaki gücünü kullanarak attığı adımların topluma kendi istediği biçimde yansımasını sağladı. Bu yöndeki başarısı için kutlamak gerek. Son açılımda da zaman zaman engellere takılsa da işler bu yönde ilerlerken 31 Mayıs vakası yaşandı. Görsel medyaya karşılık güçlü bir sosyal medya olduğu gerçeği çok çarpıcı biçimde ortaya çıktı. Sosyal medya görsel medyayı denetledi. Dünyanın pek çok ülkesinde yönetimleri sarsan, küresel politikaları değiştiren, rejimleri yıkan sosyal medya, Türkiye’de de önemli bir güç olduğunu gösterdi. Yazının girişindeki saptamaya gönderme yapmak gerekirse bu, halkın gücüdür. Başbakan’ın sosyal medya için “bela” tanımını kullanması çok talihsiz, ama boşuna değil. Gerçekten de tüm hesapları altüst edebilecek bir iletişim ağı söz konusu. Görsel medya için benim kendimce ürettiğim sözlerden biri şuydu: Kitle imal silahı. Kitleleri imha edeceğinize, yeniden imal ediyorsunuz; tamamen kendi istediğiniz davranış kalıplarına sokuyorsunuz. Duruma göre bu silahı öylesine etkili kullanıyorsunuz ki, kitleler adeta genlerine kazınmış değerleri savunmaktan bile vazgeçebiliyor. İşte sosyal medya bu ezberi bozdu. Öyle bir bozdu ki, hükümet sosyal medyayı neredeyse kendisine yöneltilmiş bir silah olarak görmeye başladı. Nasıl kısıtlayabilirim ya da yasaklayabilirim sorusuna yanıt arıyor. Çağımıza adını veren iletişim alanında yasaklayıcı bir anlayışa girmenin zararı hükümetlere getireceği düşünülen faydadan çoktur. Türkiye’de artık bir sosyal medya gerçeği vardır. Ve bu halkın gücüdür. HHH Yüksek duvarların, demir parmaklıkların arkasında olsam da sosyal medya ile ben de tanıştım. 20 Mayıs 2012 Pazar günü bu köşenin başlığı şuydu: “Ve Ben de Sosyal Medyadayım” O gün, okurlara üç yeni adres aktarmıştım: twitter.com/balbaymustafa facebook.com/balbaymustafa İnternet sitesi: Balbaymustafa.com Bir yıllık zaman diliminde 85 bini aşkın takipçiyle buluştum. İstediğim sıklıkta olmasa da sosyal avukatlarım aracılığıyla 140 karakterlik düşüncelerimi, paylaşmak istediğim mesajları yazıp ulaştırıyorum. Birinci yıl dolunca sosyal avukatlarım şunu önerdiler: Sosyal medyada zaman zaman takipçilerin sorularını anında yanıtlama programları yapılıyor. Size de insanlar soru sorsun, getirelim, elle yanıtlayın, iletelim. Olur dedim, ilk 100 soruyu yanıtladım. Ben de yaşayarak gördüm ki sosyal medya yepyeni bir ufuk. Belki daha doğru tanım şu: Sosyal medya uzayı. ANKARA Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT); 57. Hükümet döneminde yapılan Milli Güvenlik Toplantısı için (MGK) gazetemiz başyazarı İlhan Selçuk ile katledilen yazarımız Ahmet Taner Kışlalı’nın arasında bulunduğu bazı gazeteciler ilgili “bilgi notu” hazırladığı ortaya çıktı. MİT, bu bilgi notlarını 18 Eylül 1999’da MGK’ye gönderdi. 28 Şubat iddianamesinde başlıklar halinde sıralanan bilgi notlarının içeriği ise davanın eklerinde yer alıyor. Ancak ekler, henüz avukatlarla paylaşılmadığı için bilgi notlarının içeriği bilinmiyor. Ahmet Taner Kışlalı, bilgi notundan çok kısa süre sonra Ankara’da 21 Ekim 1999’da uğ radığı bombalı saldırı sonucu katledildi. 1309 sayfalık 28 Şubat iddianamesinde çoğunluğu irtica ile mücadele konusunu işleyen “MİT’ten gönderilen belgeler” yer aldı. 94 adet belge, konu başlıkları halinde iddianamede anlatılırken içeriklerine girilmedi. Belgelerin tarihi, yalnızca 28 Şubat dönemini değil, sonrasını da kapsadı. MİTGenelkurmayMGK arasında yapılan bilgi alışverişini kapsayan yazıların arasında gazetecileri konu alanlar da bulunuyor. İddianameye göre MİT, 27 Ocak 1997 tarihinde TSK ile ilgili haberlere yer veren gazetecilerin telefon numaralarını 10 10 sayfalık bilgi notu sayfa halinde Genelkurmay’a gönderdi. MİT İstihbarat Başkanı K.G. de gazetecilerle ilgili 22 Ocak 1998 tarihli bir yazı hazırladı Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’na gönderdi. 6 sayfalık yazıda; Star gazetesi ile yazarlar Fatih Çekirge, Erdal Sağlam, Cafer Yarkent, Orhan Olcay, Recai Zeyrek, Yılmaz Özdil, Gürkan Zengin, Nazmi Bilgin, Mehmet Ümit Turpçu, Zafer Yusuf Gedik, Saygı Öztürk, Halil Sezai Şengün hakkında bilgi notu yer aldı. Gazetecilerle ilgili bir başka bilgi notu ise 13 Ocak 1997 tarihli. MİT tarafından MGK Genel Sekreterliği’ne gönderilen 10 sayfalık bilgi notunda gazeteciler Cemal Değer, Yusuf Timuçin Mert, Kurtul Altuğ, Hulki Cevizoğlu, Ergin Konuksever, Müşerref Hekimoğlu, İsmail Karahan, Deniz Banoğlu’na ilişkin bilgiler verildi. İddianameye, dönemin MİT İstihbarat Başkanı imzalı ve 18 Ekim 1999 tarihli MGK Genel Sekreterliği’ne gönderilen bilgi notu da girdi. Aralarında kaybettiğimiz gazetemiz yazarları İlhan Selçuk ve Ahmet Taner Kışlalı ile Taha Akyol, Hasan Cemal Kaya, Fatih Altaylı, Ferai Tınç, Gülay Göktürk, Murat Birsel, Mehmet Barlas, Necati Doğru, Mehmet Murat Kadri Belge, İsmet Berkan, Mim Kemal Öke, Veysel Gani, Hasan Ünal, Ahmet Selim hakkındaki bilgi notu 24 sayfadan oluşuyor. MİT’in bu yazısı MGK’nin 23 Temmuz 1997’deki isteği üzerine hazırlandı. Kaçakçılar mayın avında! BARKIN ŞIK Suriyeli kaçakçılar sınırı ateşe vererek, Türkiye Suriye arasına döşenmiş bulunan mayınları patlatıyor ANKARA Suriyeli kaçakçılar, kendilerinin faaliyetlerine izin vermeyen Türk askerlerine taciz ateşi açmanın ardından yeni bir yöntem daha geliştirdi. Kaçakçılar, mayınlı sahadaki otları ateşe vererek mayınları patlatıyor. Bugüne kadar yaşanan iki olayda toplam 42 mayın patladı. Suriye’den Türkiye’ye giriş yapmaya çalışan kaçakçılara Türkiye’deki uzantıları da destek veriyor. Suriyeliler, Türk askerine karşı ateşli silahlar kullanırken, Türkiye’deki işbirlikçileri de taşlı saldırıda bulunuyor. 7 Haziran’da, Suruç/Şanlıurfa bölgesindeki Gültepe Hudut Karakolu’nun sorumluluk bölgesinde, saat 22.00 sularında Suriye’den Türkiye’ye yasadışı geçişle kaçakçılık yapmak isteyen ve ellerinde çuvallar bulunan 15 kişilik bir grup tespit edildi. Sınıra yaklaşan grubun bulunduğu mevkiiye takviye hudut timleri gönderildi. Bu durum üzerine, Türkiye tarafında Batı Kırımlı köyünde (Akçakale) toplanan 5060 kişilik bir grup, Suriye’de bulunan kaçakçıların Türkiye’ye geçişine yardım etmek amacıyla hudut hattına yanaşarak, emniyet tedbiri alan hudut personeli üzerine taşlı saldırıda bulundu. Askerin müdahalesi sonucu bu kişiler geldikleri istikamete kaçtı. 6 Haziran’da ise yeni gelişen iki olay yaşandı. Suruç/Şanlıurfa bölgesindeki Ziyaret Hudut Karakolu bölgesinde bulunan mayınlı sahada, Suriye tarafındaki şahısların otları ateşe vermesi sonucu; akşamüstü saatlerinde yangın çıktı. Yangında, 350 dönüm otluk alan yandı ve bu sırada 27 mayın patladı. Yangın, ertesi gün saat 10.00 sıralarında söndürülebildi. Yine 6 Haziran’da Suruç/Şanlıurfa bölgesindeki Konak Hudut Karakolu bölgesinde bulunan mayınlı sahada, Suriye tarafındaki şahısların otları ateşe vermesi üzerine saat 17.20 sularında yangın çıktı. Yangında, 950 dönümlük otluk alan yanarken, 15 adet mayın patladı. Yangın ertesi gün öğleden sonra saatlerine kadar devam etti. Suriyeli kaçakçıların açtığı ateş sonucu geçen günlerde bir uzman çavuş dizinden hafif yaralanmıştı. 15 kişilik bir grup Mersinli Alevilerden köprü tepkisi ABİDİN YAĞMUR 27 mayın patladı MERSİN Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şube Başkanı Suat Yıldız, İstanbul’a yapılacak 3. Boğaz köprüsüne Yavuz Sultan Selim’in adının verilmesi girişimlerini kınadı. Mersin’deki Alevi yurttaşlar, İstanbul’a yapılacak 3. köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesini, Mersin Cemevi’nde düzenlenen eylemle protesto etti. Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şube Başkanı Suat Yıldız, Yavuz Sultan Selim’in tahtta olduğu süre boyunca yüzünü hiç Batı’ya çevirmediğini, Ortadoğu’da Müslümanlarla savaştığını belirterek, “İktidarda kalmak ve saltanatını devam ettirmek için kardeşlerini bile acımadan öldürmüştür. Tarih bunu doğrulamaktadır. 50 bin Aleviyi katleden Yavuz’un ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanlığı, Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Franciscus’un, 3 Haziran’da Vatikan’da, Lübnan’dan bir Ermeni Katolik Kilisesi heyetiyle görüşmesi sırasında yaptığı konuşmada “20. yüzyılın ilk soykırımı Ermenilere yapılmıştır” ifadelerini kullanmasına tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ismini 3. köprüye vererek ne yapmak istiyorsunuz? Ne anlatmaya çalışıyorsunuz? Bu tutumu utanç verici bir politika olarak görüyor ve şiddetle kınıyoruz” dedi. AKP’nin inançlara saldırdığını, alkolü yasakladığını, doğa katliamı yaptığını, zorunlu din derslerinde ve savaş kışkırtıcılığında ısrar ettiğini kaydeden Yıldız, “Suriye üzerinden Alevi Sünni çatışması hazırladılar tutmadı. Şimdi de Yavuz ismi üzerinden çatışma yaratmak istiyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz. Üçüncü köprüye verdiğiniz Yavuz ismini bir an önce geri alın” diye konuştu. Yıldız, Taksim Gezi Parkı direnişiyle başlayan ve tüm yurda yayılan eylemleri de selamladıklarını belirtti. Alevi Kültür Dernekleri’nin eylemine CHP Mersin milletvekilleri Vahap Seçer ile Aytuğ Atıcı da destek verdi. Haziran’da Dışişleri Bakanlığı’na davet edildiği belirtildi. Büyükelçi Lucibello’ya, Papa Franciscus’un ifadelerinin kesinlikle kabul edilemez olduğu, Türkiye’nin soykırım iddialarına ilişkin görüş ve hassasiyetlerinin iletildiği, Vatikan tarafınca ikili ilişkilerde onarılması zor sonuçlar doğurabilecek adımlar atılmasından imtina edilmesinin önemine vurgu yapıldığı kaydedildi. Papa’ya soykırım tepkisi Papalık gibi ruhani bir makamın tek yanlı yargılarda bulunmak suretiyle tarihi siyasete alet etmemesi gerektiği vurgulandı. Açıklamada, “Papalık makamından beklenen de taşıdığı ruhani makamın sorumluluğu altında, tarihi olaylardan husumet çıkarmak yerine dünya barışına katkı sağlamasıdır” denilen açıklamada, Vatikan’ın Ankara Büyükelçisi Antonio Lucibello’nun, 7 ZAFER DERSHANELERİ LYS–1 DENEME YANIT ANAHTARIDIR. MATEMATİK 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. 31. 32. 33. 34. 35. 36. 37. 38. 39. 40. 41. 42. 43. 44. 45. 46. 47. 48. 49. 50. A A A D E D E D D C D A B D A D C C B E D C B D D C A B E A D E C C B D A E E C C C E E B A D A D E GEOMETRİ 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. C D B B B E A D C D C D E C A B D E E E B E C A C B C A B A ‘ArGe çalışmalarına kaynak ayrılması gerek’ LEYLA TAVŞANOĞLU WASHINGTON “AB’yle Türkiye arasındaki Gümrük Birliği Anlaşması nedeniyle AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmaları dolaylı olarak Türkiye’nin aleyhine çalışıyor. Bu çerçevede ABD’yle AB arasında imzalanması planlanan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’nın (TAFTA) Türkiye dahil üçüncü ülkelerin refah seviyesini azaltacağı öngörülmekte.” Bu sözler Washington’da Amerikan Türk Konseyi (ATC) Türk Amerikan İş Konseyi (TAİK) ve Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi’nin (DEİK) katılımıyla 32. yıllık konferanstaki konuşmasında Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği (NÜD) Başkanı Rint Akyüz tara fından telaffuz ediliyor. ATC Yönetim Kurulu Başkanı Richard Armitage, TAİK Başkanı Haluk Dinçer’in açılış konuşmalarıyla başlayan konferans çerçevesinde üç gün boyunca savunma, siyasi ve ekonomik ilişkiler alanlarında birçok oturum ve panel düzenlendi. Gıda ve Tarım Oturumları’nda “Gıda ve Sağlık” ve “Tarım, Ticaret ve Yatırım” panelleri yer aldı. Gıda ve sağlık oturumunun açılış konuşmasını yapan TBMM Gıda, Tarım ve Hayvancılık Komisyonu Başkanı İbrahim Yiğit, “Sürdürülebilir tarım için devletlerin ve uluslararası kuruluşların eşgüdüm halinde çalışması ve ArGe çalışmalarına daha fazla kaynak ayrılması gerekir” dedi. NÜD Başkanı Rint Akyüz ise konuşmasında TAFTA anlaşmasının üçüncü ülkeler özellikle Türkiye için olumsuz etkileri olacağına dikkat çekerek şunları söyledi: “Yapılan ekonometrik hesaplamalara göre anlaşmanın dışında kaldığımız ya da ABD’yle karşılıklı serbest ticaret anlaşması imzalamadığımız takdirde yıllık 20 milyar dolara yakın bir zarara uğrayacağımız konuşuluyor. Dolayısıyla bu anlaşmanın dünya ve Türkiye ekonomisi üzerine etkileri çok önemli.” Akyüz bu açmazdan çıkabilmek için üç alternatif olduğuna işaret ederek bunları AB giriş sürecinin hızlandırılması, AB’ye girip söz konusu anlaşmanın etkilerinden kurtulunması ya da ABD’yle paralel olarak serbest ticaret anlaşmasının eşzamanlı olarak hayata geçirilmesi olarak sıraladı. Akyüz, “Bunlar olmadığı takdirde son seçenek ise AB’yle olan Gümrük Birliği Anlaşması’nı Serbest Ticaret Anlaşması’na çevirmektir” dedi. Panelde diğer bir konuşmacı olan Merkez Florida Üniversitesi’nden Prof. James Rippe şekerle tatlandırılmış içeceklerin sağlık üzerindeki etkilerini anlattı. Rippe, şekerkamışı, şekerpancarı ve mısırdan elde edilen şekerleri beslenme ve sağlık yönünü irdeledi. Rippe tüm şekerlerin metabolizma açısından aynı olduğunu ifade ederek dengeli ve ölçülü tüketimin önemine dikkat çekti. Panelde sunum yapan öbür konuşmacılar gıdanın sağlığın temeli olduğunu, tüketim miktarı, yeterli ve dengeli beslenme koşullarına uyulduğu sürece her gıdanın sağlığa yararlı olduğunu söylediler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear