14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 MAYIS 2013 CUMA HABERLER CUMHURİYET SAYFA 7 DİSK, KESK ve TTB 1 Mayıs’ta polisin biber gazı, tazyikli su ve cop ile müdahalesini protesto etti: Bunun adı faşizmdir ‘AKİL’ SENDİKA BAŞKANLARINA TEPKİ 1 Mayıs’tan Kalan 1 Mayıs günü olup bitenlerin, Türkiye’deki siyasi iktidarın nasıl bir iktidar olduğu konusunda kuşkuları bulunan, ondan işçiler, işsizler, emekçiler için, halk sınıfları için bir şeyler umanlara ciddi bir ders olduğunu düşünüyorum. Çünkü iktidarın demokrasi konusunda önemli adımlar attığını, atmayı sürdürdüğünü iddia eden ve aydınlar arasında sayılmak isteyen önemli bir kesim var. Kendilerine ister liberal, ister solcu desin bu arkadaşlar son 1 Mayıs deneyimi ile iktidar partisinin demokrasi ile bir ilgisinin bulunmadığının kanıtlandığını anlamış olmalıdırlar. Anlamamışlarsa artık onlara diyecek bir sözümüz olamaz. Ne diyelim? ??? Türkiye’de işçi sınıfı, emekçi kesimlerle siyasi iktidar arasında evvel eski sürüp giden mücadelede anlaşılmayan, görüntü ile görüntünün arkasındaki gerçek güçlerin arasındaki ilişkidir. O gerçek güçlerin kimler olduğudur. İşçi sınıfı 1 Mayıs’larda ne der, ne ister? Der ki; sömürüye son vermek için savaşıyoruz; nerede bir hak alma mücadelesi varsa 1 Mayıs’larda onu dile getiriyor, nasıl genişletebileceğimizi, sonuçlandırabileceğimizi anlatıyoruz; 8 saatlik işgünü için çıktık yola; ama karşı saldırı bize birlik içinde olmak gerektiğini, dayanışma içinde olmak gerektiğini öğretti; ekonomik taleplerimizin siyasi taleplerle bütünlenmesi gerektiğini, bu hakları almak için üretimi durdurma hakkını, grevi kullanmak gerektiğini öğretti. Peki, bizim karşımızda kim var? İşçilerin bu soruya yanıtı da çok açıktır: Sermaye var, irili ufaklı patronlar var, fabrika sahipleri var, kamu işletmeleri var, kimler işçilerin emeği ile yaşıyor, artı değerle zenginleşiyorsa onlar var. ??? Peki, sermaye sınıfı işçilerin bu istekleri konusunda ne yapar? Gösterileri, grevleri önlemek için elinden gelen her şeyi. Sermayenin bu “her şey”inin içinde, siyasi iktidarların en önde koçbaşı olarak kullanılması yer alır. Onlar da bunu severek ve büyük bir iştahla yaparlar. Genellikle “ulusal çıkar, ekonomik durum, büyüme zorunluluğu, pastanın sonra paylaşılacağı” gibi demagojilerle grevleri yasaklayan yasaları çıkarırlar. Sendikaları güçsüzleştirecek, mümkünse sembolik kuruluşlar haline getirecek önlemler alırlar. İşten çıkarmaları kolaylaştıracak yöntemler üzerinde kafa patlatırlar. Ve nihayet bunlara karşı çıkan işçilerin sokaklara çıkmasını önlemek için ellerinden geleni yaparlar. İşte 1 Mayıs’ta olan da budur. ??? Tüm dünyada sermaye sınıfları, 1 Mayıs’ların önemini bilir. Kimi yerde demokratikleşmenin aldığı boyutlar onlara Türkiye’de olduğu gibi zorbalık yapma kapılarını kapattığı için başka yöntemleri, yozlaştırma, denetim altına alma usullerini denerler. 1 Mayıs’lar karnavala, eğlenceye dönüşsün isterler, başarırlar da. Ama Türkiye gibi ülkelerde bu zordur. Türkiye gibi ülkelerde sendikaların işi de zordur. Bu nedenle sendikaların kendilerini gözden geçirmeleri, güçlenmedikçe 1 Mayıs’larda etkili bir şekilde kendilerini gösteremeyeceklerini bilmelidirler. Eğer 1 Mayıs’ı düzenlediklerini iddia eden 4 sendikadan üçünün başkanı hükümetin âkil adamlığına soyunmuşsa, durumda bir gariplik olduğunu işçiler bilmelidir. Gazla, tazyikli suyla geçirdiğimiz bu son 1 Mayıs eğer AKP iktidarının sermayenin açık ve ödünsüz bir sözcüsü olduğunu açık seçik göstermişse hâlâ göremeyenlere, AKP’den, yandaşlarından hâlâ barış ve demokrasi bekleyenlere ne diyeceğiz? Bir şey diyelim mi? AKP’nin gerçek yüzünü görsünler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP hükümetinin Taksim Meydanı’nı emekçilere yasaklayan ve bu yasağı delmek isteyenleri biber gazına boğan yaklaşımı sonrasında, hükümetin Kürt sorununun çözümü için “akil insan” seçtiği Türkİş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, Hakİş Genel Başkanı Mahmut Arslan ve KESK Genel Başkanı Lami Özgen’e işçi örgütlerinden tepki yağdı. Hükümetin belirlediği 63 akil insan arasında yer almayı kabul eden üç sendika konfederasyonu başkanının örgütlerini Taksim’e sokmamasına DİSK ve Türkİş’ten Cumhuriyet’e yapılan değerlendirme şöyle: Kani Beko (DİSK Genel Başkanı): Barış rüzgârları estiren hükümetin barış ve demokrasi konusundaki maskesi Taksim’de düştü. Umarım “akil” başkanlar da bunu görmüştür. Duymayan kulaklar duysun, görmeyen gözler görsün. Bize de davet gelmişti ama biz hangi taşın altına el koyduğumuzu bilmemiz gerekir dedik ve AKP hükümetine güvenmediğimiz için kabul etmedik. Çünkü bu hükümet kalıcı barışı getirme konusunda samimi değildi. Biz bunu önce anayasa çalışmasında gördük, şimdi de Taksim’de. Demokrasi için samimi olsalar İstanbul’u savaş alanına çevirmezlerdi. İşçilere devlet terörü uygulamazlardı. Biz gördük gerçek yüzlerini. Umarız duymayan kulaklar ve görmeyen gözler de görür. Pevrul Kavlak (Türkİş Genel Sekreteri ve Türk Metal Genel Başkanı): 1 Mayıs’ta yapılanlar kesinlikle demokrasiyle bağdaşmaz. Akil insan olan başkanlarımız da kamuoyu da umarız görmüşlerdir. AKP hükümetinin demokrasi standardını. Zaten biz Konfederasyon Başkanı Mustafa Kumlu’nun 60 yıllık geleneğimize aykırı biçimde Türkİş’e danışmadan akil insan olma kararı almasından rahatsızdık. Bunu Başkanlar Kurulu’nda ben açıkça ifade de ettim. Sayın Kumlu’nun kendisine de ayrıca “Olmayın” dedim. Türkİş’te bu akillik meselesiyle ilgili çok ciddi sıkıntı var. Önümüzdeki günlerde toplanmasını istediğimiz genel kurul gerçekleşirse, o genel kurulun önemli gündem maddelerinden biri bu olacaktır. İstanbul Haber Servisi DİSK, KESK ve Türk Tabipleri Birliği (TTB), Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ta İstanbul’da polisin işçi ve emekçilere biber gazı, tazyikli su ve cop ile müdahalesini protesto ettiler. DİSK Genel Başkanı Kani Beko, emekçilerin tüm İstanbul’u 1 Mayıs alanına çevirdiğini belirterek “İstanbul’u açık hava hapishanesine çevirmek pahasına binlerce polisi işçilere, emekçilere saldırı için seferber eden AKP hükümeti ve onun valisi 1 Mayıs’ı yasaklayamayacağını bir kez daha gördü. Türkiye işçi sınıfının iradesini teslim alamadınız, alamayacaksınız” dedi. İşçi, emek ve meslek örgütü temsilcileri dün Şişli’deki DİSK Genel Merkezi’nde ortak basın toplantısı düzenledi. Beko, sermayenin ideolojisi ve çıkarlarına hizmet edenlerin işçi düşmanlığının, üzerlerine yağdırılan gaz bombaları, tazyikli sular ve polis copu ile bir kez daha ayyuka çıktığını söyledi. Panzerleri, TOMA araçları, on binlerce polisiyle Taksim’den Beşiktaş’a, Mecidiyeköy’den Şişli’ye dek 1 Mayıs’ı abluka altına alan AKP hükümetinin polisi halkın üzerine saldırtmasının bir tek açıklaması olduğunu dile getiren Beko, bunun adının İşçi, emek ve meslek örgütü temsilcileri dün ortak basın toplantısı düzenledi. ‘İnsanları öldürmeye teşebbüs’ KESK Genel Başkanı Lami Özgen “Başbakan 1 Mayıs’ın Kazlıçeşme’de kutlanacağını söyledi. Ertesi yıl da Gezi Parkı’na Topçu Kışlası yapılacağını, bu nedenle seneye de Taksim’de 1 Mayıs yapılamayacağını söyleyerek, 1 Mayıs’ı tamamen yok etmeye çalışıyorlar” diye konuştu. TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Osman Öztürk de özetle şunları dile getirdi: “Şişli’de yapılan hastaneye saldırıyı kınıyoruz. Hastaneye gaz bombası ile saldıran polislerin açığa çıkarılıp yargılanmaları gerekir. Hiçbir metropollerde kullanılmayan aşırı derecede gaz bombası kullanıldı. Biber gazının öldürücü etkisi vardır. Gaz kullanmak insanları öldürmeye teşebbüstür. Bunlar yakın mesafeden atılırsa yaralayıcı ve öldürücü etkisi vardır. Aramızda marjinal gruplar yoktu. Yalnızca işçiler vardı.” “faşizm” olduğunun altını çizdi. Beko, özetle şunları kaydetti: “Bu saldırıların arkasında AKP’nin emekçi düşmanı tavrı bulunmaktadır. İşçilere Vali ve Başbakan’ın talimatı ile açılmış bir savaş vardı. Sahip oldukları gücü halka karşı terör ve şiddete dönüştürenlerin bu yaptıkları, emekçilere ve halka yönelik bu saldırgan yasakçı tavırlarının yanlarına kalacağını düşünüyorlarsa büyük bir yanılgı içindeler. Geçmiş yıllarda yaptıklarının hesabını nasıl sormuşsak, uluslararası mahkemelerde nasıl hesap vermişlerse, bu yaptıklarının hesabını da vereceklerdir” TÜRKİŞ: BİLGİMİZ DIŞINDA Toplantıya katılması beklenen Türkİş yaptığı yazılı açıklamada basın toplantısı duyurusunun kendi bilgileri dışında yapıldığını, kendilerinin söz konusu toplantıdan son dakika haberleri olması nedeniyle toplantıya katılamadıklarını açıkladı. ‘Genel kurulda çok tartışılır’ Meclis’te protesto ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Milletvekili Süleyman Çelebi, TBMM Başkanlığı’na önerge vererek İstanbul’daki olaylarla ilgili Meclis araştırması açılmasını istedi. CHP’li Ümit Özgümüş, Genel Kurul’da üzerinde “1 Mayıs 2013 faşizmin 3 hali: Faşizmin gaz hali: Biber gazı. Faşizmin sıvı hali: Tazyikli su. Faşizmin katı hali: AKP” polisin müdahalesini protesto etti. Önerisi reddedilen Çelebi ise konuşmasının ardından AKP Grup Başkanvekili Ahmet Aydın’ın sırasına gaz bombası fişeği koydu ve “Kokla, kokla” dedi. İstanbul Haber Servisi Çağdaş Huk lar Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi ukçuüyesi avukatlar, 1 Mayıs’taki polis şidd eti nedeniyle, Başbakan Recep Tayyip Erdoğa n, İçişleri Bakanı Muammer Güler, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Emniye t Müdürü Hüseyin Çapkın ve eylemcileri yara layan diğer kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundular. Şüpheli kamu görevlilerinin, “işkence”, “kötü muamele”, “adam öldürmeye teşebbüs”, “kasten yara lama”, “ifade özgürlüğünü engelleme” ve “görevi kötüye kullanmak” suçlarından cez alandırılmaları istendi. Çağlayan’daki adli yen pısında bir araya gelen avukatlard in C kaan Deniz Karatana “2013 1 Mayıs’ı da Evrim kanlı Mayıs olarak tarihe geçmiştir” ded 1 i. ÇHD’den suç duyurusu ‘Ortadoğu diktatörü’ İstanbul Haber Servisi CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, İstanbul Milletvekilleri Bihlun Tamaylıgil, Umut Oran, Kadir Gökmen Öğüt ve İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, AKP iktidarının yurttaşın can ve mal güvenliğine kastettiğini söylediler. CHP polisin orantısız güç kullanmasıyla ilgili de bugün suç duyurusunda bulunacak. CHP’li vekiller Beşiktaş Meydanı’nda dün basın açıklaması düzenledi. Tekin, Vali Hüseyin Avni Mutlu’nun CHP’yi marjinal grup olarak tanımlamasını kınayarak, “MOBESE sistemine baktığınızda demokratik kurallar içinde alana girdiğimizi göreceksiniz. Biz Emniyet yetkililerine ilçe binamıza yürüyeceğimizi söyledikten 1 dakika sonra adeta düşman askeri gibi saldırdılar. Ambulansın içinde olmamıza rağmen bile bile gaz sıktılar. Bir canavarı, Ortadoğu diktatörünü bize demokrasi ve barış havarisi olarak tanıtmaya kalkışmayın. Biz bu otoriter yapıya geçit vermeyeceğiz. Eğer özgürlük ve demokrasi için bedel ödenecekse bütün arkadaşlarımız bedel ödemeye hazırız.” Tamaylıgil ise “Halkımızın ulaştırma ile ilgili hakkı engellendiği gibi gösteri ve yürüyüş hakkı da gasp edilmiştir. Burası Türkiye Cumhuriyeti’dir, Tayyip Erdoğan cumhuriyeti değildir” dedi. Oran da Türkiye’nin tüm dünyaya rezil edildiğini belirterek “2014’ten sonra İstanbul’da AKP iktidarı olmayacak” dedi. CHP’li vekiller polis şiddetini kınadı, Erdoğan’a yüklendi BAKAN ÇELİK’TEN TAKSİM MESAJI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, bundan sonra Taksim’de 1 Mayıs kutlaması yapılmayacağı mesajı verdi. Çelik, “Sayın Başbakanımız çok net şeyler söyledi. ‘İstanbul’un iki yakasına iki dev miting alanı yapmak üzereyiz. O talimatı verdim. Bu alanlarda bütün etkinlikler gerçekleştirilsin’ dedi. Bu görüş, doğru bir görüştür. İstanbul’daki mekânlar gelişi güzel kullanılmamalı” dedi. VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Baromuzun 8710 sicil sayısında kayıtlı VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Baromuzun 24418 sicil sayısında kayıtlı AVUKAT AVUKAT EROL YAMAN 01.05.2013 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 02.05.2013 tarihinde defnedilen aziz meslektaşımıza Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve Baromuz mensuplarına başsağlığı dileriz. ŞABAN SÜTÇÜ 01.05.2013 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 02.05.2013 tarihinde memleketi Diyarbakır’da defnedilen aziz meslektaşımıza Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve Baromuz mensuplarına başsağlığı dileriz. ITUC’den büyük destek İstanbul Haber Servisi Uluslararası Sendikalar Federasyonu (ITUC) Genel Sekreteri Sharan Burrow direnişteki DHL işçilerini ziyaret etti. İşçilerle sohbet edip bilgi alan Burrow, “Sonuna kadar yanınızdayım” dedi. 1 Mayıs kutlamalarına katılmak üzere Türkiye’de bulunan Burrow, UNI Küresel Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı Christy Hoffman ve ITF Politikalar Koordinatörü Sarah Finke ile birlikte Kıraç’ta direnişini sürdüren DHL işçilerini ziyaret etti. Uluslararası şirketlerin sendikal örgütlenmeyi engellemek için işçileri işten attığını belirten Burrow, “Sizin burada verdiğiniz mücadele, bütün dünya işçilerinin hakları için verdiğiniz bir mücadeledir. ITF ve UNI bu mücadelede sizlerin yanında. Uluslararası alanda ne gerekiyorsa yapacağım” dedi. TÜMTİS Genel Başkanı Kenan Öztürk de “Bu ziyaret bize nefes aldırıyor ve direncimize direnç katıyor. DHL’de en çirkin olanı, örgütlenmemizin önüne geçmek için Hakİş’in devreye konması. Tüm bu baskılara rağmen kararlıyız” ifadelerini kullandı. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI Fotoğraf: SERKAN YILDIZ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear