29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 MAYIS 2013 PAZAR CUMHURİYET KÜLTÜR kultur@cumhuriyet.com.tr 19 66. Cannes Film Festivali ödül töreninde Fransız ve Amerikan sineması ağır basabilir Aday çok, seçim zor MEHMET BASUTÇU CANNES Bu akşam açıklanacak ödüllerin Fransız ve Amerikan sineması ağırlıklı olması, daha filmleri izlemeden ileri sürülebilecek bir öngörüydü. Jia Zhangke ile Hirokazu KoreEda’nın, Çin ve Japon sinemalarından getirdikleri iki güçlü soluk dışında bu öngörüyü pek fazla zorlayan da olmadı. Bir ara Aşgar Farhadi’nin adı geçiyordu ama son günlerde o da unutuldu. Farhadi’nin “Geçmiş”te (Le Passé) sergilediği klasik anlatım dili olağanüstü değildi; kaldı ki genelde çok beğenilen ustalıklı senaryosunun politik anlamda da fazla ‘ustalıklı’ olduğu yolunda kuşkular vardı. Özellikle birçok İranlı, Farhadi’yi Cannes’da sert dille eleştiriyor, rejim yandaşı bir film yapmış olmakla suçluyordu. Bu açıdan bakınca, filmin baş karakteri İranlı genç adamın, geçmişteki davranışları ve sorumlulukları nedeniyle hiç sorgulanmadığını fark ediyoruz. Tam tersine, hep iyi niyetli davranan, sorunları çözmeye çabalayan, insancıl görünümü ardında geleneksel kültürel değerlerini savunan yumuşak, aydın maço kimliğiyle, Batılıya yaşam dersi veren, ona yol gösteren İranlı ‘akil adam’ rolüu Altın ne soyunuyor... Palmiye için Filmleri farklı açılaradı geçen İranlı dan okumak, kuşkusuz yönetmen Aşgar zor ama gerekli bir çaba. Yine de belli olmaz, Farhadi’nin dengeler arayışı içinde‘Geçmiş’i rejim ki jüri, manipüle edilmiş yandaşı bir olabileceğini düşünmeden, kalkıp “Geçmiş”e film olmakla senaryo ödülü verebilir. suçlanıyor. Tüm seçkilerde üçte Abdellatif ikiye yakın bir oranda Kechiche’in yer alan Fransız ve Amerikan sinemaları arasın ‘Adele’in Yaşamı’ da özgün bir yeri olan filminin Altın Roman Polanski’nin Palmiye alması son gün gösterilecek filmi “Kürklü Venüs” soise gönülden nuçları etkileyecek güçalkışlanacak. te olmazsa, Fransız sinemasının Abdellatif Kechiche’in “Adele’in Left Alive” adlı filminde çok güYaşamı” ile Altın Palmiye al zel bir yorum sergileyen Tilda ması gönülden alkışlanacak. Ka Swinton da unutulmayabilir. İlk dın oyuncu ödülünün de bu film filmi “Stranger Than Paradide eşcinsel tutkuyu olağanüstü se” ile 1984’te Altın Kamera alan bir kıvılcımla yorumlayan iki genç oyuncu arasında paylaştı Jarmush, böylece Cannes’dan rılması yine herkesin beklediği eli boş dönmez. Erkek oyuncu ödülünün de Stebir sonuç. ven Soderbergh’in filmi “BeAncak, son günlerde yarışa hind the Candelabra”da başkatılan Jim Jarmush’un, ‘rock ka bir eşcinsel çifti yorumlaand roll vampire’ türü olarak tanımlanabilecek “Only Lovers yan Michael Douglas/Matt Da İktidar Güdümünde Sanata Hayır! Sanat dünyası ayakta, sanat dünyası isyanda… Türkiye Sanat Kurumu’yla ilgili yasa tasarısına ilişkin haberleri günlerdir gazetemizde okuyorsunuz. Bu tasarı Cumhuriyetin armağanları olan sanat kurumlarımızı, yani Devlet Tiyatroları’nı, yani Devlet Opera ve Baleleri’ni yok edecek. Önceki gün “İnadına Çokseslilik” yazımda başlamıştım, bugün sürdürüyorum: Eğer tasarı bu haliyle Meclis’ten geçerse, Devlet Tiyatroları belki yok olmaz ama iki gün önce manşetten duyurduğumuz gibi Başbakan’ın tiyatrosu olur. Çünkü karar verme yetkisini elinde tutacak olan Türkiye Sanat Kurumu (TÜSAK) Bakanlar Kurulu tarafından atanıyor. 11 kişilik bir kurul bu. Başbakan’ın emrinde. Mali açıdan, plan bütçe, harcama ve denetimde Başbakan’a karşı sorumlu! Teşekkürler, almayayım! Eğer tasarı şimdiki haliyle Meclis’ten geçerse, Devlet Opera ve Baleleri’nin varlığını sürdürebileceklerine inanmıyorum. Çünkü daha yeryüzünde kendi yağıyla kavrulabilen bir opera ve bale kurumu olmadı! Gişe geliriyle ya da özel sektörden gelecek destekle Devlet Opera ve Baleleri ayakta duramaz! Tasarıda vurgulanan “Başbakan tarafından ihtiyaca binaen diğer kaynaklardan yapılacak transferler” sözü de kusura bakmayın bana hiç güven vermiyor! Şimdiki sistemde düzeltilmesi gereken sayısız nokta var. Ancak izlenecek yol bu değil. İzlenecek yol, önce sanatçıya, yaşamlarını tiyatroya, müziğe, operaya, baleye adamış insanlara, bu işin uzmanlarına, mesleğin temsilcilerine söz hakkı tanımak… Yapılması gereken ilk şey onların görüşlerini almak… İzlenecek yol, sanatçı kurumlarından, kuruluşlarından, temsilcilerinden özerk bir kurul oluşturmak. Diyeceksiniz ki bu ancak özgür bir ortamda, iktidarın sanata ve sanatçıya saygı ve sevgi duyduğu bir ortamda sağlanabilir… Evet haklısınız... İktidar güdümlü sanata “Hayır” diyen bizler, bu ortama kavuşuncaya dek güç birliği oluşturmak, ortak tavır almak ve mücadeleyi sürdürmek zorundayız. HHH Mustafa Şerif Onaran’ı yitirdik. Edebiyat kültürümüzün bir çınarı daha devrildi. Hoca, eleştirmen, yazar, şair, her daim yeniliğe, gençliğe açık, özgür düşünceye tutkun, edebiyat uğraşını sanatın çeşitli alanlarıyla bütünleyen bir aydın… Sanat Dergisi’nin ilk günlerinden (1972) beri tanıdığım, bilgisini, ilgisini, katkısını cömertçe paylaşmaktan geri kalmayan, son zamanlarda Cumhuriyet Kitap’taki yazılarına dek hep yararlandığım bir büyüğüm… Emre Kongar’ın da vurguladığı gibi, gülümsemesi yüzünden hiç eksik olmayan bir usta… Işık içinde uyusun. Tüm yakınlarına, sevenlerine sabırlar diliyorum… Çok sevdiğim, şarkılarıyla ilk gençliğimde beni çok etkilemiş olan ozan/ şarkıcı Georges Moustaki birkaç gün önce 79 yaşında aramızdan ayrıldı. “La Meteque” (Pis Yabancı), “Ma Liberté” (Özgürlüğüm), “Ma Solitude” (Yalnızlığım) adlı şarkıları kalbimde; onunla paylaştığım anlar anılar aklımda kaldı. Yerim bitti, yazısı sonraya kaldı. Roman Polanski “Kürklü Venüs” mon ikilisine verilmesi bekleniyor. Coen kardeşlerin son derece hoş filmi “Inside Llewyn Davis”i başarıyla omuzlayan Oscar Isaac da bu dalda ciddi bir aday. Bu arada, filmin sürpriz yapacak bütünlükte olduğunun, “Barton Fink”ten sonra Altın Palmiye’ye ikinci kez ulaşamasalar da, Ethan ve Joel Coen’in jüri ya da mizansen ödülüne yakın olduklarının altını çizelim. Şiddeti ve seksi, özellikle de eşcinsel tutkuları gözünü kırpmadan, estetik kaygıları ön plana alarak görüntüleyen farklı türlerdeki filmlerin dikkati çektiği bu festivalden, ödüllerin dağılımı ne olursa olsun, geriye başka bir saptama daha kalacak; adaletsizliğin, baskının, şiddetin de küreselleştiği dünyamızda, bireyler ve toplumlar her coğrafyada kutuplaşmış, patlama noktasına gelmişlerdir. Şebnem Ferah ‘Od’ (Pasaj Müzik) Nâzım Hikmet ve Cem Karaca’nın yorgunluğunu anlamak mümkün; ancak dört yıldır albüm çıkarmayan Şebnem Ferah neden yorgun acaba? Yeni albümü “Od”u kapatan şarkı “Çok Yorgunum”; “Yemen Türküsü”nden sonraki ikinci albüm kavırı. Şebnem, (cismen olmasa da ismen) modern toplumunda bir rock müzik Zeyna’sı ya da kimilerine göre “sponsorlu diva”. Beklentiler artmış; çıka çıka “Od” çıkmış. “Od” ne ki, insanın canına tıkılan bir şey mi? Evet, yanılmadınız; Türkçe meali “aşk ateşi”. Müzikte dans duygusunu hafife almaya devam, sözcüklerin yan yana gelişinde şiir olmasına dikkat ediyor Şebnem. Eğer kendi standartlarına vurursanız, “Od” bu kütüphanedeki en iyi albüm değil. Kendini güncelleme, zamanın gerisinde kalmama isteği yok değil, ancak onu yeniyetmelerle mukayese etmek haksızlık; en azından kuşak temayülleri açısından. Albümün ruh hali, sert görünümlü mülayim olarak tarif edilebilir. Halen en güçlü tarafı, ıslak sesinin ılıklığı. Geriye dönük kaçık refleksleri bir yana, sesinin eskimediğinin altını çizelim. Bu albüm en çok kimlere iyi gelir? Tabii ki dört yıl boyunca yeni bir albüm çıkmasını iple çekerken, özleyenlere. Eh, o zaman bir daha dört yıl bekletme Şebnem; ne kendini yor, ne sevenlerini üz! Terri Lyne Carrington ‘Money Jungle: Provocative In Blue’ (Concord) Kim demiş davulcu albümleri pek sağlam pabuç olmaz diye? Ben. Sıklıkla da öyledir, ancak arada şaşırtıcı şeyler karşınıza çıkar. Bakınız: Kadın davulcu, besteci Terri Lyne Carrington’ın akıllıca kotarılmış son saygı albümü... Money Jungle aslen piyanist Duke Ellington’ın, basçı Charles Mingus ve davulcu Max Roach ile 1963 yılında kaydettiği efsane albüm. Tam yarım asır geçmiş; Terri de özel yıldönümü fırsat bilerek vefa borcunu ödemek istemiş. Böylelikle caz davulcularının konsept konusunda yaratıcılık fakiri olmalarını engelleyecek bir neden üretmiş. Akıllı Terri, basta Christian McBride, piyanoda Gerald Clayton’ı tercih etmiş. Sürükleyici ve kışkırtıcı bir soundu var albümün; titiz davullara eşlik eden temiz piyano ve lirik bas sayesinde. Kalabalık eşlikçiler Ellington dokusundan fırlayarak albümü güncelliyorlar. Albümün adı Amerikan kapitalizminin entrikalarına gönderme. Terri’nin eklediği alt başlık ise, bu sistemin insanlığın karşısında halen en büyük tehdit olduğuna dair bir not. Cüretkâr proje, Susan Sontag kadar olmasa da, geleceğimiz konusunda bizi nazikçe uyarıyor. Ellington ve arkadaşları bir saatliğine öte taraftan izin alıp dinleyebilselerdi, Terri ile iftihar ederler miydi? muratbeser@muratbeser.com İş Sanat 13’üncü sezonuna veda etti Buika’yla senfonik konser Kültür Servisi “Yıl boyu sanat, yıl boyu festival” sloganıyla seçkin müzisyen ve toplulukları sanatseverle buluşturan İş Sanat, 13’üncü sezonun son konserinde Buika’yı ağırladı. “Flamenko Kraliçesi” Buika, önceki gece Toni Cuenca yönetimindeki İstanbul Opera Orkestrası eşliğinde bir senfonik konser verdi. Caz, funk, Flamenko, Gypsy Rumba ve AfroKüba ritimlerini bir araya getiren sanatçı, Mi Nina Lola, La Falsa Moneda, Nostalgia gibi sevilen şarkılarının yanı sıra doğaçlamaları ile de izleyicilerin beğenisini topladı. Gecede, yaşamını yitiren, İş Sanat Kültür Vakfı’nın sanat yönetmeni Meriç Soylu da anıldı. İDSO Sarıca’ya eşlik etti n Kültür Servisi İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO) önceki akşam şef Erol Erdinç yönetiminde piyanist Ayşegül Sarıca’ya eşlik etti. Sarıca, Ravel’in sol major konçertosunu seslendirdi ve G. Faure’den bis yaptı. Orkestranın Lütfi Kırdar’daki konser provası “Cumhurbaşkanı geldi, gürültü yapmayın” gerekçesiyle engellendi. Orkestra, buna karşın konseri gerçekleştirdi. Mazlum Çimen’den yeni albüm n Kültür Servisi Mazlum Çimen’in yeni albümü “Lal Figan” Esen Müzik’ten çıktı. 10 parçadan oluşan albümdeki tüm besteler Mazlum Çimen’e ait. Albümde, Menderes Samancılar’ın sözlerini yazdığı “Zeren” adlı esere de, Hilmi Yarayıcı, Fırat Başkale ve Niyazi Koyuncu eşlik ediyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear