25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS 2013 PAZAR 18 Dostumuz Mert Ali Başarır, Çankaya Belediyesi Mizah Festivali’nde ustası Aziz Nesin’e yöneltilen soruları yanıtlamayı sürdürüyor: Aziz Bey, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genel Kurmay Başkanlığı’nın durumuna ne diyorsunuz? TSK, “Tutuklu Subaylar Koğuşu” oldu. “Genelkurmay Başkanlığı” da sonunda kâr getiren diğer kurumlar gibi özelleştirildi. Artık “Özel Kurmay Başkanlığı” var. Ergenekon davası ve Silivri süreci için ne düşünüyorsunuz? Bir “toplu sünnet” durumu var. Silivri’ye doğru nüfus kaydırmasına bakılırsa, sanıyorum Sayın Başbakan Silivri’yi il yapacak. Sağ olsaydım Ergenekon’dan almasalar bile Gılgamış kontenjanından girerdik. HHH MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin desteklediği “Öl de ölelim, vur de vuralım” sloganını nasıl buldunuz? Devlet Bey, zaman zaman Osmaniye’de bağ, bahçe işleriyle uğraşıyor, arada bir ip atlıyor ya da ip atıyor. 1978’de Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı ve faşisttaşlarının 7 TİP’li öğrenciyi hunharca katlettikleri semt de Bahçelievler’di zaten. Bu nostaljik slogan da Devlet Bahçelievler’e yakışıyor, desek? Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın yüksek öğrenim süreci hakkında, “Boğaziçi Üniversitesi’nin bahçesinde kızlar erkekler bir arada oturuyor. Ben burada yoldan çıkarım diye düşünüp İTÜ’yü tercih ettim” açıklamasını nasıl karşıladınız? Sayın Yıldırım zaten adından dolayı Ulaştırma Bakanı olmuştur. İn Ali, bin Ali, bin Ali, in Ali derken, kendisine Ulaştırma Bakanlığı münasip miyiz? Aslında “Ak Parti” diye dolanıyorlar ama akla, beyazla, pirüpaklıkla hiç ilgileri yok. Dolayısıyla “beyaz perde”, ilgi alanları değil. Sinemaya “kara perde” denilse, her türlü teşviki verirlerdi. Zaten AKP yerine niye AK Parti’likte ısrarlılar? Çünkü ak akçe, kara gün içindir. Hükümetin Suriye’nin içişlerine karışmasını doğru buluyor musunuz? Hükümet, White House’un black&white dolduruşlarına gelmemelidir. Yoksa Şam’ın şekeri yerine şamarını yersiniz. Kanka iken Esad/İşler kesat/Oldu Esed. HHH Başbakan’ın İngilizcesini nasıl buluyorsunuz? Sayın Başbakan “one minute” espri konusu olunca çok içerlemiş, telekonferans sistemiyle Obama’dan hızlandırılmış İngilizce dersleri almış. Yakın çevresine göre artık sular seller gibi İngilizce konuşuyormuş: “Two minutes!” Murat Karayılan’ın Kandil’deki basın toplantısı için neler diyeceksiniz? Hükümetin Murat Karayılan’la, Murat Karayalçın’ı “takas etme” gibi bir gizli gündemi olduğunu sanmıyorum. Kandil’deki Murat Karayılan’ın, Kandilli Rasathanesi’nde işe başlayacağı şeklindeki duyumlar ise spekülasyondan ibarettir. Başbakan Erdoğan’ın ayranı “milli içki” ilan etmesini uygun buluyor musunuz? Sayın Erdoğan ayrımcılığı sevmez. Önümüzdeki seçimlerde Ankara’daki “Aşağı Ayrancı” ile “Yukarı Ayrancı”yı da birleştirebilir. Başbakan böyle uygun görmüşse bize geriye sadece çalkalamak düşer. Sizce bu hükümet ne zaman düşer? Her iktidar, bir gün muhalefeti tadacaktır! “Evet, doğru söylemişsi n Türk milleti çalışkandır Biz de senin tezindeyiz Dinlenmekten yoruldu k da Onun için izindeyiz...” Aziz Nesin Yaşasaydı Ne Derdi? Mert Ali Başarır AZİZ NESİN görülmüştür. Hızını alamayan trenin bakanı, “Ben de raydan çıkarım” diye haklı olarak imdat frenine asılmıştır. Tabelalardan T.C’nin kalkmasına karşı yorumunuz ne olacak? T.C’nin kalkma sebebi tamamen patent meselesidir. Sayın Başbakan, R.T.E’nin patentini aldı. Belki T.C’nin de isim hakkını almıştır. Açılımı Tayyip Cumhuriyeti olabilir. HHH Peki T.C. niye gemi değil de, gemicik yüzdürüyor, Sayın Nesin? Gemicik’in “cik” ekinden niye rahatsız oluyorsunuz? Askere Mehmet mi diyoruz? O yağız, kapı gibi delikanlılara “Mehmetçik” diyoruz. Gözkapağında oluşan enfeksiyona “arpa” teşhisi değil, “arpacık” teşhisi konuyor. Allah ekmek teknesine boy vermiş, gerisini koyvermiş. İstiklal’deki Emek Sineması’na sahip çıkan sanatçıların protestosuna yapılan müdahale için görüşlerinizi alabilir Kurak İstanbul günlerinde bir grup Afrikalıyı Belediye Sarayı’na nakledip Başkan Prof.Dr. Nurettin Sözen’in karşısında yağmur dansı yaptırtan... Cumhuriyet gazetesine maymun getirip Darwin Sergisi’nin kokteylinde gezdiren... Ve Kadıköy’de döviz büfesi açıp, toplanan halka sandviç arası dolar, mark yediren Mert Ali Başarır’ın, hayali Aziz Nesin röportajı burada bitiyor. Kendisinden, şahsını bu köşede takdim etmek için kısa bir CV istediğimde, bana attığı son mesaj şöyleydi: “Tamam Sevgili Mineciğim... Emeklerin için müteşekkirim... Akşama atarım canım... Kadıköy Belediyesi esnafa faşist uygulamalar yapıyor, zabıtalarla kavga etmeye gidiyorum şimdi... Gelince atarım. İyi hafta sonları, MAB.” Arkadaşımın suratı şimdilerde ne haldedir, bilmiyorum. Ama benim iznim devam ediyor, sevgili okurlarım! Birkaç “Röveşata”yı da karavana atarsam, umarım kızmazsınız! İnsan, Memleketini Durduk Yerde Terk Eder mi? Elbeğendi köyündeyim. Bir zamanlar adı sıkça duyulan Bagok Dağları’nın eteklerinde yer alan ve Mardin’in Midyat ilçesine 30 dakika uzaklıkta olan köyün Süryanice adı Kafro. Burada çok eski zamanlardan beri bölgenin en kadim halklarından biri olan Süryaniler yaşamışlar. Cıvıl cıvıl bir köymüş. Mişli geçmiş kullanıyorum, çünkü 1994 yılında köy devlet tarafından boşaltılmış. Köylüler genç yaşlı, çoluk çocuk yeniden hayata tutunabilmek için dünyanın dört bir yanına dağılmak zorunda kalmışlar. Ta ki Bülent Ecevit başbakanlığı döneminde Süryanilere “Geri dönün!” çağrısı yapana kadar. On dört hanelik nüfus bu çağrıya uyup köye geri dönmüş. Köyün ortasındaki bahçekafeteryadaki masalardan birinde geri dönenlerden biriyle konuşuyorum. Konuştuğum Süryani dostum 70’ini geride bırakmış bir “akil” kişi; “Terör belasından çok çektik” diyor. “Gece kapılarımız vuruluyor, eli silahlı PKK’liler. Yiyecek istiyorlar, veriyoruz, vermeyip de ne yapacağız? Gidiyorlar. Çok geçmeden kapılarımız bir daha vuruluyor. Bu kez gelenler askerler. Bizden, teröristlere niçin ekmek verdiğimizin hesabını soruyorlar. Sormakla kalınsa iyi, sorularını dayak, kötek, hakaret izliyor.” Köy, 1980’lerin ikinci yarısından itibaren boşalmaya başlıyor. Bu arada kendime sormadan edemiyorum. Askerler nereden haber almış olabilirler birkaç saat önce köyün PKK tarafından basıldığını? Madem haber alıyorlar, o zaman niçin müdahale etmiyorlar? Yaşlı Süryani dostumu bu sorularla tedirgin etmek istemiyorum. Sorular kafamda yanıtsız kalıyor. Köylülerini koruyamayan devlet, “nihai” çözümü nüfusu giderek azalan köyün tümden boşaltılmasında buluyor. Dostum, eşi ve 10 yaşındaki oğulları Almanya’nın güneyinde bir sanayi bölgesine göçmüşler. Ona, “Sizi Almanya’da rahatsız eden hiçbir şey olmadı mı” diye soruyorum. “Olmaz olur mu” diyor. En çok da Almanların, “Niçin memleketini bırakıp buraya geldin” sorusundan rahatsız olmuş. “İnsan memleketini durduk yerde terk eder mi” diyor. Nedenlerini elin insanlarına anlatmak istememiş. Türkiye’ye bir gün mutlaka geri dönme arzusunu bu tür sorular yoğunlaştırmış. Süryaniler yurtlarına, doğup büyüdükleri topraklarına bağlı insanlar; Almanya’ya, İsviçre’ye, İsveç’e, Belçika’ya göçmüş Kofra köylüleri, Bülent Ecevit’in çağrısı üzerine aralarında haberleşmişler, toplantılar yapıp geri dönmeye karar vermişler. Fakat aradan geçen zaman içinde boşalan köy yağmalanmış, evleri, kiliseleri yıkılmış; taş üstünde taş kalmamış, köy taşlı bir tarlaya dönüşmüş. Yılmamışlar. Bu amaçla daha fazla çalışarak yurtdışındaki birikimlerini Türkiye’ye getirip köylerini yeniden kurmaya başlamışlar. Tümüyle yöreye özgü “Mardin taşı” kullanarak yıkılan evlerinin yerine iki katlı, üç katlı villalar, bir kilise, bir de toplantı evi inşa etmişler. Mardin Valiliği de köye altyapı desteği vermiş. Köyde bugün 18 hane var, nüfus yavaş da olsa artıyor. Okul olmadığından çocuklar çevre köylere veya Midyat’a gidiyorlar. Avrupa ülkelerinde çok daha konforlu hayatlar sürmüş Kofralılar, köylerinde bir bakkal bile bulunmamasından, çocuklarının okul yolunda saatler geçirmesinden, ikide bir kesilen elektrikten ve daha birçok yoksunluktan yakınmıyorlar. Memleket özlemi, yurt sevgisi, toprak aşkı işte böyle bir şey! Parçalanmış, dağıtılmış, taşları dört bir yana saçılmış çok renkli kültür mozaiğimiz böyle böyle yeniden bir araya gelip bütünleşiyor. “Ne mozaiği lan?” diyenlere inat! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK G NOKTASI behicak@yahoo.com.tr Trabzon’a Yakışmadı Trabzon’daydık... Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu’yla tüm şube yöneticileri, mimarlar ve çeşitli dallardan sanatçılarımız, 11 Mayıs’ta “Hammamizade İhsan Bey Kültür Merkezi”nde buluşmuştuk... “Kent, Kültür ve Demokrasi Forumu”nda önce Genel Başkanımız Eyüp Muhçu ile Vali Recep Kızılcık, Karadeniz bölgemizin “sürdürülmesi” gereken zengin mimari geleneğini anımsattılar; bunu yaradanın, aynı zenginlikteki “yaşama kültürü” olduğunu belirttiler. Oturum ve tartışmalarda ise tarihsel ve doğal mirasa sahiplenme ile demokrasi arasındaki bağlar bölgeden mimari örnekler ele alınarak yorumlandı. “belediye otobüsleri”ni görevlendirecek kadar “forum destekçileri” arasındaydı; ancak, “HOMUR Mizah ve Karikatür Grubu”nun bir gün önce fuayede düzenlediği “çevre” konulu karikatür sergisini gece yarısı kaldırtmıştı! Bir de açılışta “Karikatür sergisi nerede?” sorularına belediye temsilcileri “Programda yer almıyor” demesinler mi? Bu yanıtın, derelerimize göz koyan HES’lerden nükleer santral dayatmasına dek güncel çevre olaylarını ele alan karikatürleri “toplatma kararı” için gerçeği yansıtmadığı herkesin ortak kanısıydı. Trabzon’da “demokrasi”yi de temsil eden bir yerel yönetici, kendi “siyasî büyükler”ini de eleştiren yapıtlar nedeniyle bu talihsiz tutumu sergilemiş olmalıydı. Nitekim HOMUR’un basın açıklamasında da deniyordu ki: “Gümrükçüoğlu bu davranışıyla halkın belediye başkanlığından iktidarın belediye başkanlığına geçiş yapmıştır.” “Sakıncalı” karikatürleri ertesi gün Mimarlar Odası binasında sergileyen Şube Başkanı Sayim Adanur da bakın ne diyordu: “Trabzon’un demokratlığını, hoşgörüsünü konuşuyorduk. Ancak hoşgörüsüz bir olay yaşadık; misafirlere rezil olduk. Yanlış yönlendirilen Belediye Başkanım adına da çok üzüldüm.” HARBİ SEMİH POROY BULMACA SEDAT YAŞAYAN UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com “Hazmedemediler...” “4 bin yaşındaki Trabzon”un, sanat ve edebiyattaki köklü birikimleriyle böylesine önemli bir buluşmaya ev sahipliği yapması kadar anlamlı ne olabilirdi? akışmayan davranış Forum içerik ve katılım zenginliğiyle gerçekten de Trabzon’la çok uyumluydu... Ne var ki tarihi kentimize çok yakışan “Kent, Kültür ve Demokrasi” ile asla yakışmayan “kültür yoksunluğu”nu birlikte yaşadık. Bu düşünsel derinliğin “farkında olmayanlar” arasında meğer Trabzon Belediye Başkanı Orhan Feyzi Gümrükçüoğlu da varmış... Açılış konuşmasını yapmaya bile gelmeyen Başkan’ın yaşattığı “gerilim” inanılır gibi değildi. Aslında, konukların kent içi ulaşımında Y ayramımız kutlu olsun Bugün “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı”mız... Bağımsızlık ve çağdaşlık için ulusal onurumuzla attığımız tarihsel adımı, Trabzon’da yaşadığımız türden “çağ dışı”lıklar nedeniyle son yıllarda hep “umut”la kutlar olduk. Geleceğin 19 Mayıs’larını, Nasrettin Hoca’lardan Aziz Nesin’lere uzanan “eleştirel mizah” geleneğimizi hazmedebilen yöneticilerle kol kola karşılamak dileğiyle... B T.C. ANKARA 29. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN İCRA EMRİNİN ve BİLİRKİŞİ RAPORUNUN İLANEN TEBLİĞİ Dosya No: 2012/15873 Alacaklı: TÜRKİYE HALKBANKASI A.Ş. Vekili: Av. Seda KALDAR Borçlular: SARİYE DALLİ (TC12958190498) Borç Miktarı: 312.930,11 TL masraf ve faiz hariç Alacaklı vekili tarafından aleyhinize sürdürülen icra takibi sırasında adınıza çıkartılan Örnek (6) numaralı ödeme emrinin tebliğ edilemeden iade edilmesi nedeniyle yaptırılan emniyet araştırması neticesinde de adresinizin tespiti mümkün olmadığından ve MERNİS kaydı da olmadığından alacaklı vekilinin talebi gereğince ödeme emrinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 28. maddesi gereğince ilanen tebliğine karar verilmiştir. Bu nedenle işbu ödeme emrinin ilan tarihinden itibaren yasal süreye 15 gün eklenerek (45 gün içinde) süresi içerisinde borcunuzu ödemeniz veya yine yasal süreye 15 gün eklenerek (45 gün içinde) süresi içerisinde itiraz etmeniz, itiraz etmediğiniz veya borcu ödemediğiniz takdirde hakkınızda cebri icraya devam olunacağı, yine yasal süreye 15 gün eklenerek (45 gün içinde) süresi içerisinde İİK’nun 74. maddesi gereğince mal beyanında bulunmanız, aksi halde hapisle tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz yada hakikate aykırı beyanda bulunursanız ayrıca hapisle cezalandırılacağınız hususları ödeme emri tebliği yerine,Ayrıca dosyaya ibraz olunan 31/12/2012, 15/01/2013 ve 18/02/2013 tarihli kıymet takdir raporlarını inceleyerek varsa itirazlarınızı ilan tarihinden itibaren yasal süreye 15 gün eklenerek (22 gün içinde) beyan etmeniz aksi halde ilgili raporları kabul etmiş olacağınız hususu kıymet takdir raporunun tebliği yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 09.05.2013 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 30241) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kuru kalaba 1 lığın ya da çe 2 telerin iktidarda olduğu yönetim 3 biçimi. 2/ Orta 4 sında lagün bu 5 lunan mercan 6 adası... Birbirine yakın ada 7 lar topluluğu. 8 3/ Kabaca do 9 kunmuş, dayanıklı bir yün ku 1 2 3 4 5 6 7 8 9 maş... Düşünce. 4/ 1 L O J İ S T İ K Tanrı... Satrançta bir 2 O D K A R T E L taş. 5/ “Eksiksiz, ku 3 J P O L O S İ sursuz” anlamında ar 4 İ K O N Y A M go sözcük... “Tambu5 S A L E K S İ N ri Cemil Bey çalıyor plakta” (Y. K. Be 6 T R O Y K A M İ A S R A yatlı). 6/ Tuzağa dü 7 İ T İ MAME şürülen şey... 532’de 8 K E S Bizans’ta ortaya çı 9 L İ MN İ E N kan büyük bir ayaklanmaya verilen ad. 7/ İstem dışı yapılan hareket... Budizm’in en önemli yapısı olan Hint kökenli anıt. 8/ Anlama yeteneği... İnatçı. 9/ Tek kişinin egemenliğine dayanan yönetim biçimi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir tür börülce... Kuran’ı başından sonuna kadar okuma. 2/ Bitkilerden elde edilen ilaç... Yelken devrinde haberleşme hizmetlerinde kullanılan hızlı ve hafif gemi. 3/ İzmir yöresine özgü, daha çok kahvaltıda yenen bir tür börek... “ tükürsün adını candan anan dudaklar” (F. N. Çamlıbel). 4/ Alışılmış olan... Japon lirik dramı. 5/ Akım şiddeti birimi kiloamperin kısa yazılışı... Duman lekesi. 6/ Eski Mısır’da güneş tanrısı... Yunan mitolojisinde, içenleri ölümsüzlüğe kavuşturan tanrı içkisi. 7/ Nazilerin politikasında Germen ırkından kimselere yakıştırılan ad... Buhar banyosu. 8/ İçine ok konulan torba ya da kılıf... Hafif sis. 9/ Bildirme yazısı... Gelecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear