23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 NİSAN 2013 CUMA 8 HABERLER ‘4. paket ihlalleri çözmez’ İstanbul Haber Servisi Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi (TÖDİ) üyeleri, 4. yargı paketi tasarısının bu haliyle ‘hapishanelerde bulunan tutuklu ve hükümlülerin uğradıkları hak ihlallerini çözmekten uzak’ olduğunu belirtti. Türkiye genelinde halen 900’e yakın öğrencinin, yasal basın açıklamalarına katılmak, bildiri dağıtmak eylemlere karıştıkları iddiasıyla çeşitli cezaevlerinde tutuklu olduğu kaydedildi. İnisiyatif üyesi Ahmet Saymadi, Terörle Mücadele Kanunu’nda (TMK) yapılan değişikliklerin sorunları ortadan kaldırmadığını vurgulayarak, “Terör ve propaganda kavramlarının belirsiz olması çok sayıda eylemin keyfi biçimde terör suçu olarak yargılanmasına neden oluyor” dedi. İnisiyatif üyesi Gülşah Kurt da tasarının ‘insan hakları ve ifade özgürlüğü’ bağlamında sorunları çözecek değişiklikleri içermediğini belirterek “TMK’nin kaldırılması gerekiyor. Kanunda yer alan ‘terör’ tanımı devam ettiği sürece örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasına imkân yoktur” diye konuştu. İnisiyatif üyesi Doç. Dr. Zeynep Kıvılcım ise “Tutuklu ve hükümlüler de anayasal olan eğitim hakkına sahip. Şu anki mevzuat uygulamayı üniversitelerin keyfiyetine bırakıyor” dedi. (MELTEM YILMAZ) Sevgi değil İşkence evi İSKENDERUN (Cumhuriyet) İskenderun Hacı Pervin Tosyalı Sevgi Evleri ve Çocuk Yuvası’nda kalan çocuklara fiziksel şiddet ve psikolojik baskı uyguladıkları ve evlerine temizliğe götürdükleri iddia edilen bakıcı annenin işine son verildi. Olayla ilgili İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Hacı Pervin Tosyalı Sevgi Evleri ve Çocuk Yuvası’nda aralık ile ocak aylarında taşeron şirkete bağlı olarak görev yapan bakıcı anneler N.A, E.Ç. ve N.Ç, 12 yaşlarındaki G.N.D., E.Y ve Ö.D.Ç. adlı kız çocuklarını, altlarını kirlettikleri, yaramazlık yaptıkları için oklava ve tahta kaşıkla dövdü. Bakıcı anneler, bazı zamanlar da ise çocukları tuvalete kilitleyip yağmur altında, soğuk havada bırakarak cezalandırdı. M.T. isimli çocuğun ise eline tahta kaşıkla vuruldu. Bu sırada tahta kaşık kırıldı. C. isimli çocuk ise birçok kez dövülüp benzer şekilde cezalandırıldı. götürmüşler Eve temizliğe ? Fiziksel şiddet ve psikolojik baskıya uğrayan çocukların ifadelerinde ayrıca bakıcı annelerden birinin 12 yaşındaki bir kız çocuğunu diğer bakıcı annenin evine götürüp burada temizlik yaptırdığı ortaya çıktı. Ayrıca, yuvada gece yarısını geçtikten sonra çocukların uyandırılıp mutfak ta bulaşık yıkattırıldığı, tuvaletlerin ve banyoların temizlettirildiği ortaya çıktı. Kurum yetkilileri çocukların iddiaları üzerine 3 bakıcı annenin işine son vererek durumu İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletti, Cumhuriyet Başsavcılığı da iddialarla ilgili soruşturma başlattı. Kim hesap verecek? GAZETECİLER KOMİSYONA BİLGİ VERDİ ALİCAN ULUDAĞ Kavgaya karışan ve ‘örgüt’ten davası süren Seyfettin aklandığını göremeden cezaevinde intihar etti. Hücresinde dün kendini asan Harun da son duruşmada haksızlığa isyan etmişti Parlamento çağrısı Atalay, istihbari dinlemelerle ilgili olarak parlamentonun mutlaka etkili bir denetim görevini yerine getirmesi gerektiğini kaydetti. Atalay, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız hakkında Ergenekon soruşturmasında takipsizlik kararı verildiğini, Yıldız’ın 3 yıldır dinlendiğini ancak bu kayıtların imha edilmesi gerekirken imha edilmediğini anlattı. Zamanaşımı gizli tanıkla durdu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüne ilişkin sürpriz bir iddianame hazırlandı. Şüpheli ölüme ilişkin soruşturmayı yürüten savcılık, iki “gizlik tanık” ifadesinden yola çıkarak Ergenekon davasının tutuklu sanığı Levent Ersöz hakkında “Turgut Özal’a suikast düzenlemek” suçundan iddianame düzenledi ve mahkemeye sundu. Böylece 17 Nisan’da dolacak olan 20 yıllık zamanaşımı, bu iddianame ile durmuş oldu. Soruşturmayı yürüten Ankara TMK savcısı Kemal Çetin, iki hafta önce Levent Ersöz’ün ifadesini şüpheli sıfatıyla almıştı. Ersöz’e, Özal’ın ölümüne karıştığına ilişkin iddialar sorulmuştu. Savcı Çetin, bu ifadenin ardından ise Ergenekon ve Zirve Yayınevi katliamı davasının tutuklu sanığı emekli Orgeneral Hurşit Tolon’u Ankara’da sorgulamıştı. İddianamenin kabul edilmesi halinde Ersöz, “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” talebiyle yargılanacak. 156. maddede, “Reisicumhur hakkında suikastta bulunanlarla buna teşebbüs edenler fiilleri teşebbüsü tam derecesinde ise ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasıyla, nakıs ise müebbet ağır hapis ile cezalandırılır” deniliyor. İddianamenin temelini gizli tanık ifadeleri oluşturdu. Ergenekon gizli tanığı Selçuk, Levent Ersöz ile Ankara’da 67 kişinin bulunduğu bir ortamda görüştüklerini anlatarak Ersöz’ün, “Biz çok güçlüyüz. Gerektiğinde bir cumhurbaşkanını bile, karısına zehirletebiliriz” dediğini iddia etti. Zirve sanığı ve gizli tanık eski Uzman Çavuş İlker Çınar ise Özal’ı Hurşit Tolon’un kurduğu Ulusal Stratejiler ve Hareket Dairesi’ne (TUSHAD) bağlı Beyaz Kuvvetler’in öldürdüğünü iddia etmişti. Gazetemiz Genel Koordinötürü Akın Atalay: ‘Haberciliğe müdahale’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Gazetemizin Genel Koordinatörü Akın Atalay, Ergenekon davası kapsamında gazetemizin Ankara temsilciliğinin santrallarının dinlendiğini belirterek “Çok yakın arkadaşlarımız bile ‘nasılsın’ diye aramamaya başladı. Bu Ankara temsilciliğinin haber alma, haber verme hakkını elinden aldı” diye konuştu. TBMM Böcek Araştırma Hukuk Alt Komisyonu gazete temsilcilerini dinlemeyi dün de sürdürdü. Hürriyet Ankara Temsilcisi Metehan Demir, Başbakan’dan Genelkurmay Başkanlığı’na, MİT Müsteşarlığı’na kadar çok kritik kurumda bulunan isimlerin dinlenmesiyle karşı karşıya olunduğunu belirterek ciddiyetle üzerine gidilmesi gereken yasadışı bir durum bulunduğunu söyledi. Star Ankara Temsilcisi Mustafa Kartoğlu, siyasetçilerin “Sıkıntım yok, rahatça telefonda konuşuyorum” demesinin bir anlamı olmadığını vurguladı. Taraf Ankara Temsilcisi Melih Altınok, siyasal iktidarın işkencede olduğu gibi sıfır toleranslı davranmasının yasadışı dinleme ve izlemeyi bitirebileceğini ifade etti. verilirken “işadamını kaçırdı” denildiğini anlattı. ‘Gazetemizin santralı dinlendi’ Başer’in sorusu gerginlik yarattı Daha önce TBMM programlarını izleyemeyen Dicle Haber Ajansı’nın haber müdürü Abdurrahman Gök alt komisyon tarafından dinlendi. Gök, “İlk defa böyle davet edilmek umutlandırdı” derken Başbakan Erdoğan’ın programlarını izlemelerine izin verilmediğini ifade etti. AKP’li Yusuf Başer’in Gök’e yönelttiği sorular içinde “Gazetecinin suç işleme özgürlüğü var mı?” ifadesi ise tartışmalara neden oldu. BDP’li Hasip Kaplan, Başer’e tepki göstererek kendi yeğeni Çağdaş Kaplan’ın gazeteci olduğunu ve tutuksuz yargılandığı halde, hükümet yetkilileri tarafından uluslararası ajanslara bilgi Gazetemiz Genel Koordinatörü Atalay da yapılan soruşturma sayısıyla dinleme kararlarının karşılaştırıldığında arada bir uçurum olduğuna dikkat çekti. Ergenekon davasında tutuklu CHP İzmir Milletvekili ve dönemin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’la ilgili soruşturma kapsamında Cumhuriyet’in Ankara Bürosu’nun santralının dinlendiğini ifade eden Atalay, şunları dile getirdi: “Kararın içeriğinde gazetenin santral telefonu olduğu belli. Gazetenin Ankara bürosunda yaklaşık 40 kişi çalışıyor. Bütün görüşmeler, muhabirlerin haber kaynaklarıyla, bürokratlarla, kamu görevlileriyle bu telefondan yapılıyor. O kadar büyük bir özensizlik var ki bunun ifşa edilmesinde de hiçbir sakınca görülmüyor.” Atalay, bu olayın ardından yüzlerce kişinin aradığı Ankara bürosunun artık aranmamaya başladığını belirterek “Çok yakın arkadaşlarımız bile ‘nasılsın’ diye aramamaya başladı. Bu, Ankara temsilciliğinin haber alma, haber verme hakkını elinden aldı” diye konuştu. Hiçbir şekilde başka bir amaçla kullanılmaması gereken istihbari dinleme kapsamında İlhan Selçuk’un dinlemelerinin dava dosyasına delil olarak konulduğunu da anımsatan Atalay, “Ben Cumhuriyet gazetesinin hem yasadışı dinlendiğini düşünüyorum, bu subjektif bir görüş hem de aynı şekilde Ankara bürosu ve İstanbul’un santralının istihbari amaçlı dinlendiğini düşünüyorum. Bütün gazetelerle ilgili olarak bunun böyle olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. ANKARA Başkentte görülen zorlama bir “örgüt” davası, “Geç gelen adalet, adalet değildir” sözünü doğruladı. Kütahya’da Kürt ve ülkücü öğrenciler arasında 9 Kasım 2010’da yaşanan ve bir kişinin öldüğü olaylara ilişkin 16 öğrenci, açılan davada “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak ve terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla 7 ay ile 12 ay arasında tutuklu kaldı. Öğrencilerden Seyfettin Bal (28), cezaevinde intihar etti. 3 yıllık dava sonunda sadece cinayeti işleyen öğrenci Mehmet Tuğrul’a ceza verilirken diğer 16 öğrenci ise tüm suçlardan beraat etti. Şimdi bu öğrenciler, tutuklu geçen aylarını geri istiyor. Bal’ın ağabeyi Faysal Bal da kardeşinin intihar etmiş olacağına inanmadığını söylüyor. Dosyanın avukatlarından Murat Yılmaz “Öğrencilerin hayatı karardı. Seyfettin Bal, suçsuz olmasına karşın intihar etti. Burada büyük bir hukuksuzluk yaşandı. Adam öldürmeyi, örgüt suçuna çevirdiler” dedi. Avukat Mesut Özer yaşananlardan soruşturmayı yürüten Emniyet’i suçladı ve fezlekeyi hazırlayan polisleri İçişleri Bakanlığı’nın görevden almasını istedi. Özer, Bal’ın dava sonunda kesinlikle beraat edeceğini de vurguladı. Elektrik elektronik mühendisliği öğrencisi Dikran Nas da 7.5 ay tutuklu kaldıktan sonra beraat etmesini, “Boşu boşuna bu kadar cezaevinde yattım. Tahliye edildikten sonra tekrar okula dönmek istedim. Bir yılım gitti. Okul, yarım dönem bana uzaklaştırma cezası verdi” şeklinde değerlendirdi. Kardeşim intihar etmedi ? Seyfettin Bal’ın ağabeyi Faysal Bal, kardeşinin suçsuz yere tutuklandığını, olay görüntülerinde dahi olmadığını belirterek “Şimdi beraat kararı çıktı. Ne diyebilirim ki? 9 ay boşu boşuna yatırdılar. Giden geri gelir mi? Benim kardeşim, liberal düşünen, dini inancı güçlü olan biriydi. Asla intihar etmezdi” dedi. Kardeşinin intihar ettiğine inanmayan Faysal Bal, kardeşinin olay gecesi yengesiyle görüştüğünü ve yeğenlerini görmek istediğini söylediğini aktardı. Bal, bunu isteyen birinin intihar edemeyeceğini, kardeşinin öldürüldüğüne inandığını kaydetti. ‘Polis yönlendirdi’ Kasım 2010’da tutuklanan 17 öğrenci hakkında “Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmak amacıyla kasten adam öldürmek, bu suça iştirak etmek, PKK/KONGRAGEL terör örgütü üyesi olmak” suçlarından dava açılmıştı. Tutuklu öğrenciler savunmalarında terör örgütü üyeliği suçlamasını reddederken, ölüm olayının basit bir kavga sonucu yaşandığını kaydetti. Cinayetle suçlanan Mehmet Tuğrul, “Polisler, kendi kurguladıkları şekilde ifade verirsem, lehime olacağını söyledi. Savcıya bu şekilde ifade verdim ama bu kadar insanın günahını aldığımı düşünüyorum. Bu yüzden önceki ifadelerimi kabul etmiyorum” şeklinde düzeltti. Duruşma sonunda mahkeme, 12 öğrencinin tahliyesine karar verdi. Sonraki duruşmaya bir hafta kala Seyfettin Bal, cezaevinde intihar etti. Bir mektup bırakan Seyfettin Bal, suçsuz olduğunu belirtirken “İntihar kararı aldığım için Allah beni affetsin” dedi. Bal, mektubunun sonunda “Türk ve Kürtler iki kardeş halk olarak yaşayacaktır. İnşallah” ifadesini kullandı. Sonraki duruşmalarda da üç öğrenci tahliye oldu. 3 yıllık dava sonunda mahkeme kararını 2 Nisan’da açıkladı. Göz göre göre öldü ? 6 Kasım 2012’de Kürt ve ülkücü öğrenciler arasında kavga çıkmış, Harun Toygar, Osman Akşit’i bıçakla yaralamıştı. 14 öğrenci hakkında terör örgütü üyesi olmak, propagandasını yapmak gibi suçlardan dava açılırken delil olarak açlık grevlerine desteklemek gösterildi. Toygar Emniyet’teki ifadesinde, Emniyet İstihbarat’a çalıştığını, beraber hareket ettiği öğrencilerin KCK’nin gençlik yapılanması içerisinde yer aldığını savunmuştu. ALİCAN ULUDAĞ Sincan Cezaevi’ndeki hükümlülerden komisyona mektup MAHMUT LICALI ANKARA TBMM Böcek Araştırma Komisyonu’na cezaevindeki hükümlülerden de ilginç bir mektup geldi. Sincan Cezaevi’ndeki hükümlüler açık görüş alanında çok sayıda böcek bulduklarını belirterek aileleriyle görüştükleri alanda yasadışı yöntemlerle dinleme yapıldığı gerekçesiyle TBMM Böcek Komisyonu’na başvurdu. Hükümlüler, Açık görüşte böcek görüş alanlarında milletvekilleriyle de görüşme yaptıklarını belirterek “Görüşmelerin tümü yasadışı olarak dinlendi” dedi. Hükümlü durumu tutanak altına aldıklarını ve fotoğraflarla belgelediklerini kaydetti. Cezaevi idaresinde söz konusu belgelerin bulunduğunu ifade eden hükümlü, “Yasadışı dinlemelerle ilgili hak ihlallerinin salt dışarıyla ilgili olmadığı, hapishanelere tıkılmış insanların da dinlendiğini öğrendik” dedi. Komisyona Sincan Cezaevi’nden mektup gönderen bir başka hükümlü de açık görüş alanı olarak kullanılan alanda masaların altına yerleştirilmiş halde 7 adet böcek bulunduğunu bildirdi. Komisyon başvruyu değerlendirmeye aldı. ANKARA A nk a r a Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde (DTCF) yaşanan öğrenci kavgasına ilişkin açılan “örgüt” davasının tu tu k l u sa nı ğ ı Harun Toygar (23) , ilk duruşmada tahliye edilmeyince Sincan Cezaevi’nde kendisini asarak intihar etti. “Polisin yönlendirmesiyle” arkadaşlarını suçladığ ını önceki günkü duruşmada anlatan Toygar, duruşmada yaşadıklarına “Basit bir kız kavgasından başımıza bunlar geldi. Kim buna neden olduysa Allah belasını versin” diyer ek isyan e tm işti. Öğrencilerin avukatlarından Pınar Akdemir, dos yada örgüt üyeliğine ilişkin Toygar’ın soyut ifadesi dışında somut delil bulunmadığını belirterek sanıkların tahliyesini istedi. Uzun tutukluluğun mağduriyete neden olduğunu a nlatan Akde mir, beraatla sonuçlanan Kütahya davasında bir öğrencinin intihar etmesini örnek gösterdi. Ancak 2 sanığı tahliye eden mahkeme, 9 öğrencinin tutukluluk halinin devamına karar verdi. Sincan F Tip i Ce zaevi’nde tek kalan Toygar, duruşma sonrası koğuşunda gece 02.00 sıralarında ölü bulundu. Toyga r’ın kend isini asma dan önce yatağını ateşe verdiği ve bileklerini kestiği belirtildi. Sincan savcısı soruşturma başlattı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear