25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 MART 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER AKP’nin 4. yargı ‘reformu’, cezaların hafifletilmesi yerine yeni suç ve suçlu tarifleri getiriyor 5 Paketten ceza çıktı u Meclis’e sevk edilmesi İmralı görüşmeleri nedeniyle askıya alınan paketin beklentileri karşılamayacağı ortaya çıktı. Öcalan’ın yeniden yargılanmasının önünün tamamen kapatıldığı pakette propaganda şiddet ve cebir içermezse suç olmaktan çıkarılırken örgüt yöneticisi ya da üyesinin fotoğrafını taşımak veya asmak suç haline getirildi. İLHAN TAŞCI/ALİCAN ULUDAĞ Kanlı Tarihin Kadınları... Aslında her yıl 8 Mart günü çıkar böyle yazılar... Birbirine benzeyen!.. O kanlı tarihin sayfalarını karıştırırız birlikte... Dağlardan, bulutlardan arınmış bakışı yakalayan kadınları anlatırız, acıyı, kıyımı... 1857’de New York’taki şanlı direnişin simgesi tekstil işçisi kadınlar gelir aklımıza... 1917’de “ekmek ve barış” için grev yapan Rus emekçisi kadınlar. 60’lı yılların sonlarında Türkiye’nin büyük kentlerinde gösteri yapan astsubay eşleri kadınları anımsarım... Emekçi kadınları... Grev çadırlarında nöbet tutan!.. 1910 yılında Alman sosyalistlerinden Clara Zetkin adlı bir kadın Sosyalist Enternasyonel’e bir öneri verir: “8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olsun!” Yıl 1977’dir... BM 8 Mart’ın “Dünya Kadın Hakları ve Barış Günü” olmasını onaylar. 100 yılı aşkın savaşım verdi emekçi kadınlar... Seslerini duyurmak için çabaladı... Canını verdi! Mustafa Kemal Atatürk, 1934 yılında Türkiye’de ‘kadınlara seçme ve seçilme’ hakkını tanıyan yasayı Meclis’ten çıkardı. Oysa pek çok Avrupa ülkesinde kadınlara bu hak henüz tanınmamıştı... Gazetede bilgisayarıma gelen iletileri okurken internetten satış yapan firmalar “Kadınlar Günü”ne özgü satışlar yapıyordu: “Falanca parfüm, allık, ruj, temizlik malzemeleri bugün yüzde 20 indirimlidir!” Türkiye’de bu özel gün işte böyle kutlanıyordu... Kadının toplumdaki yeri, üç çocukbeş çocuk yapma önerileri, fiziksel tümlüğü, sığınma evlerinin rezilliği, havada kalmıştı... HHH O tarihin kanlı sayfalarına bakmayı sürdürdüm ılık bir sabahın içinde... Düşünceyle sözcük arasında anlayabileceğimiz ne vardı? Bu sorunun yanıtını 2010 yılında yine 8 Mart günü vermişim: “Yaşamdır o! Eylemdir, mücadeledir! Emeğin örgütlü gücüdür! Sözcük bulunmaz düşünceye... Bir bakış direnme, bireyin kendi kararı anlamlıdır, anlayana!” Erkek egemen bir toplumda kadın dayak yer, evinden dışarı çıkamaz. Türkiye’de yaşanan budur! Erkeğin baskısı altında kalan kadın, çaresizdir. Siyasal partilere bakın... Kadın kotaları konuluyor... TBMM’de kaç milletvekili, kaç bakan var, kadın? Kadın milletvekili sayısı yüzde 15’i geçmez... Cumhuriyet’e, öteki gazetelere bakın kaç kadın gazeteci var? Bildiğim kadarıyla ulusal gazetelerin hiçbirinde kadın genel yayın yönetmeni yok! İş yaşamımızın her yerinde erkekler var, kadınların sayısı çok az! Düşünce yapısı bu! “Evinin kadını olacaksın... Yemek yapıp çocuk doğuracaksın...” Ortadoğu’da ise felakettir! Kadınlar özgür olmadan, ne demokrasi ve özgürlük ne de barış gelir. HHH Anadolu’da kadını sokakta göremezsiniz son 11 yıldır... Daha önceleri de çok yoktu, şimdilerde azaldı. Kız çocukları feodalizmin kıskacında yaşıyor, çocuk gelinlerin sayısı her geçen gün artıyor. Birleşmiş Milletler’in raporuna göre, Asya, Ortadoğu ve Afrika’daki ülkelerde her yıl 4050 bin kadın kürtajdan ölüyor... Yetersiz beslenmeden, açlıktan yaşamını yitiriyor. Sağlık hizmeti kız çocuklarına değil erkek çocuklarına veriliyor. Onun için düşlerin ağırlaşmış evreninde kadının kanlı ve acılı tarihi yazılıyor. O tarihin içinden hiç demokrasi, barış, özgürlük, kardeşlik, dayanışma çıkar mı? Çıkmaz! Emekçi kadınların, kadınlarımızın ezildiği; baskıyla, tecavüzle öldürüldüğü bir toplumda “önemli bir gün” kutlanır mı? Bilemiyorum! ARINÇ DA 4. YARGI PAKETİNDEN UMDUĞUNU BULAMAYACAK! Haber Merkezi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Berlin’de Konrad Adenauer Vakfı ve Humboldt Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği konferansta pazartesi günü Bakanlar Kurulu’nda gündeme gelmesi beklenen yeni kanundan halen cezaevinde bulunan çok sayıda gazetecinin istifade edeceğini söyledi. Arınç, “Bugünlerde bir kanun gelecek, pazartesi günü Bakanlar Kurulu var, herhalde orada açıklamasını yapacağız. Eğer bir insan, örgütün açıklamalarını yapsa bile, propagandasını yapsa bile, bu açıklama, bu propaganda kitleleri şiddete, silaha, tehdide yöneltmiyorsa suç olmaktan çıkarılacak. Sanıyorum ki o gazeteci olarak, o sıfatla içeride bulunanlardan bu maddeleri ihlal etmiş olanların çoğu da bundan istifade edecek” şeklinde konuştu. Arınç’ın Almanya’da yaptığı açıklamalar, Ankara’da AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, tarafından yalanlandı. Çelik, “Arınç, aslında bu 4. yargı paketinde Terörle Mücadele Kanunu’nun 67. maddelerindeki değişiklikten söz etti. 4’üncü yargı paketinin dışında tutuklu gazetecilerle ilgili yeni bir kanun çalışmasının olmadığını buradan belirtmek isterim” diye konuştu. Öte yandan Arınç, Berlin’deki konferans sırasında bir grup TGB’li tarafından protesto edildi. Bu sırada Arınç’ın koruması Türk görevlilere, “Alman polisine söyleyin, tamamının kimliğini istiyorum” diye talimat verdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Son şekli verildiği belirtilmesine karşın İmralı görüşmeleri üzerine Meclis’e sevk edilmesi günlerce askıya alınan 4. yargı paketi “umutları” boşa çıkardı. KCK, Poyrazköy, Ergenekon gibi davaların sanıklarının tahliyesine yarayacak bir düzenleme pakette yer almadı. Sadece propaganda suçu için “şiddet” koşulu getirildi. Örgüt yönetici ya da üyesinin fotoğrafını taşımak ve asmak da suç olarak tanımlandı. Meclis sürecinde pakette değişiklikler olabileceği belirtiliyor. 4. yargı paketi, yaklaşık 2 haftalık bir gecikmeyle dün TBMM Başkanlığı’na gönderildi. “İnsan hakları ve ifade özgürlüğü bağlamında bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısı” başlığıyla TBMM’ye gönderilen tasarı şu düzenlemeleri içeriyor: Cebir ve şiddet kriteri: Terörle Mücadele Yasası’nın 6. ve 7. maddelerinde değişiklik yapılarak terör örgü tü propagandası suçuna “cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde olması” şartı getiriliyor. Mevcut yasa maddesinde propaganda suçunun hangi fiil ve davranışlar olduğunu sıralayan bölümüne örgüte ait “resim” ve fotoğraf asma eylemi de eklendi. Bu düzenlemenin çok sayıda iddianamede “yasadışı terör örgütü” lideri olarak geçen Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya gibi isimlerin fotoğrafını taşımak ve asmanın da propaganda suçunu oluşturması ve 5 yıla kadar hapis istenmesinin önünü açacağı belirtiliyor. Ayrıca kurultay, kongre ve toplantılarda Abdullah Öcalan’ın fotoğraflarının salonlara asılması özel bir suç olarak tanımlanmış oldu. Suçluyu övmede tehlike şartı: Türk Ceza Yasası’nın 215. maddesinde düzenlenen ve 2 yıl ceza öngören “suçu ve suçluyu övme” maddesine de “Kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması hali” koşulu getiriliyor. TMY’deki gibi TCY’deki örgüt propangadası yapmak suçu da “cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde olması” şartına bağlanıyor. Odada yargılama: Pakette tutukluluk süreleri konusunda bir değişiklik yapılmadı. Sadece soruşturma evresin de şüphelinin tutukluluk halinin devam edip etmeyeceği hususunun dosya üzerinden incelemesi yapılırken artık şüphelinin veya avukatının da dinlenmesi uygulaması getirildi. Kamu görevlisinin yaptığı işkence suçlarına da artık zamanaşımı işlemeyecek. Öcalan kapsam dışı: CMY’nin “Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri” başlıklı maddesinde yapılan değişiklikle Avrupa Konseyi tarafından 15 Haziran 2012 tarihi itibarıyla icra süreci denetlenmekte olan kararlar açısından da yargılamanın yenilenmesinin önü açıldı. 2007’de dosyası karara bağlanan Öcalan’ın olası bir yeniden yargılamasının önü de kesilmiş oldu. BDP: Dehşet verici reform ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yeni İmralı sürecinde, KCK tutuklularının serbest bırakılması için umudunu 4. yargı paketine bağlayan BDP, umduğunu bulamadı. BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, “İlk edindiğimiz izlenim beklentiyi karşılayacak düzenlemelerden uzak bir paket” dedi. KCK davasından yargılananların büyük bölümünün TCK 314’ten yargılandığına işaret eden Baluken, TMY 7. maddesiyle ilgili propaganda suçlarıyla ilgili rahatlama yerine daha “ağırlaştıran” unsurların tasarıda yer aldığına bildirdi. BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da “Bunca reklamı yapılan bu paket boş” derken bazı maddelerin daha ağırlaştırıcı düzenlemeler getirdiğine işaret etti. Kaplan, şunları söyledi: “Terörle Mücadele Kanunu’nun 6 ve 7. maddelerini özellikle artırarak yeni şeyler koyarak örneğin artık puşi takarsanız da örgüt üyesi olarak ceza alacaksınız. Eğer bu reformsa bu dehşet verici bir reformdur. Bu paket bu sürece bu haliyle hiçbir katkı sağlamadığı gibi siyasetin tamamen yasaklanmasını getirecek yeni tehditler ve cezalar getiriyor. Bu yasa gelirse içeride tutuklu olan tek bir kişi çıkmaz; aslında tutuklu olmayanların hepsinin içeri girmesinin yolu açılmış olur.” Karakullukçu: Kentsel Dönüşüm’de ortak çalışalım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu üstü kapalı olarak hükümetin icraatlarını överek “Son 10 yılda ülkemde hakikaten gözle görünecek kadar hatta dışarıdan gelen yabancı konukların dikkatini çekecek gelişmelere imza atılmaktadır” dedi. Danıştay’da düzenlenen “Kentsel Dönüşüm ve Çevre Hukuku Konferansı”nın açılışında konuşan Karakullukçu, Kentsel Dönüşüm Yasası’nın uygulanmasında uyuşmazlık çıkmaması için yasama, yürütme ve yargının bir araya gelerek görüş alışverişinde bulunabileceğini söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear