Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA 8 HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK CUMHURİYET 26 MART 2013 SALI GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada Elebaşları başka ülkelere sağ salim göç etmiş. Kürt sorunu çözümlenmiş. Analar artık ağlamıyor. Yurdu dört bir baştan barış, kardeşlik havası sarmış ya da sarmak üzere. Başbakan böyle bir hava basıyor. Yandaşı, yalakası; yandaş, yalaka olmadığı iddiasındaki öteki basın, topyekun medya ve hükümet: Kandil’in, İmralı’nın kamuoyundaki cazgırı BD (Kürt) Partisi’nin kadınlı erkekli eşbaşkanlarının veya üyelerinin dillendirdiği kimi dayatmaların gerçekleşmesiyle çözüm sürecinin başarıya ulaşacağı beklentisine kaptırdı kendini... RTE de çözüm sürecinin başarıya ulaşmakta olduğuna inanmış; öyle inanmış ki, ağzını bozdu pazar günü: “Ana ve yavru muhalefet, süreçte başarıya ulaşacağız diye çılgına döndü. Bu iş bitecek, ülkede huzur, refah, istikrar olacak diye kuduruyorlar” diye, bir vesile bulup gittiği illerin meydanlarında bas bas bağırıyor. Bir iki gün önce ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nu “ağzı bozuk, küfürbaz” diye halka şikâyet eden Başbakan’la; bir gün önce CHP’ye ve yavru muhalefet partisi diye aşağıladığı MHP’ye “çılgına döndüler, kudurdular” diyen ve fakat muhaliflerine söylediği sözcüklerin aynını içeren üslupla saldıran, siyasal terbiye ve etikten yoksunluğunu bir kez daha ispat eden bu Başbakan’ı izleyip dinledikten sonra… ...böyle karakterdeki bu adamla çözüm süreci olumlu sonuçlansa da bu ülkeye huzur ve istikrar geleceğine inanabilir misiniz? HHH Aslında RTE’yi muhalefet partilerine “çılgına döndüler, kudurdular” diyecek kadar kendinden geçiren olayın kaynağında medyada ve siyasal kulislerde yaygın biçimde yer alan ve hâlâ geçerli bir kuşkuyu içeren soru bulunuyor... MHP lideri Bahçeli’nin son konuşmalarından birinde “Terörist başına siz ne verdiniz” diye sorması, RTE’yi çılgına çevirdi. Zira Öcalan’ın BDP heyetiyle ilk görüşmesinde Türkiye’nin geleceğiyle ve yeni anayasa ile ilgili sözleriyle RTE’nin daha önce açıkladığı öğeler örtüşüyor. Örneğin Öcalan’ın vatandaşlık tanımı ile ilgili açıklamasıyla RTE’nin Türk ve Türklüğe yeni anayasada yer vermemeyi öngören görüşü birbirinin tıpkısı! İmralı’nın başkanlık rejimine pekâlâ geçilebilir içeriğindeki söylemi ile tek adamlık sevdasına kapılmış, başkanlık sistemi gelsin diye yanıp tutuşan RTE’nin açıklamaları birbiriyle örtüşüyor. Bilinen bu gerçeklerin ışığında, Öcalan’ın RTE ile bu denli yakınlaşmasının nasıl sağlandığını araştıranların aklına çözüm süreci resmen açıklanmadan önceki günlerde Öcalan’ın MİT Müsteşarı ile yaptığı görüşmelerde hükümetten kimi sözler, güvenceler aldığı olasılığı geliyor. Başbakan’ı ne kadar kızdırır, hatta çılgına çevirirse çevirsin bu soruyu sormak ve “karşılığında” terörist başına verilen ödünlerin açıklamasını istemek, elbette muhalefetin hakkı, hatta görevidir... HHH Oysa çözüm sürecinin temel dayanağı PKK’nin yurtdışına çekilmesi sorununu çözecek kimi yasal olanaklar üzerinde hükümetle terör örgütü ve temsilcileri arasında pazarlık niteliğinde görüşmeler yapılıp yapılmadığı sorusu da giderek güncelleşen bir diğer soru... Bu konuda BDP görüş açıkladı ama kuşku yok asıl dayatma PKK adına örgütte 2. adam düzeyindeki Murat Karayalçın’dan geldi. Başbakan, çözüm ve yurtdışına örgütün çıkması için Meclis’te bir komisyon kurulması koşulunu dayatan İmralı’yı, Kandil’i yanıtlarken PKK’yi meşrulaştıracak böyle “bir komisyon kurulamayacağını” açıkladı. Karayılan’ın dayatması ise açık ve net. Öcalan’ın 21 Mart’ta okunan mektubuna verdiği yanıtta ateşkes ilan ettiklerini söylüyor ancak “Parlamento ve hükümet komisyon oluşturup yasal zemini hazırlarsa geri de çekiliriz” diyor. Başbakan, örgütün bu dayanmasına ne kadar direnecek? HHH Direnmeyebilir. Bu medya ve çözüm sürecinde bir türlü izleyeceği olası yol yöntem bulamayan, siyasal strateji saptayamayan suskun ana muhalefet partisi varken, Başbakan Meclis içinde ya da dışında komisyon kurabilir. İşte olası gerekçesi: Amaç bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek! Bir kere anayasa, birkaç kez yasalar delinirmiş, dert etmez cancağızım! Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Malili İkinci Başkanı Fatımata Dembele Diarra’nın Türkiye’deki kadınlara mesajı: Laik modele hayranım ÖZGÜR ULUSOY Uluslararası Ceza Mahkemesi 2. Başkanı Malili Fatımata Dembele Diarra, BM’de kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik girişimlere itirazların “maalesef büyük ölçüde Müslüman ülkelerden geldiğini” söyledi. Mali’de köktendincilerin halkın tepkisini çeken uygulamaları karşısında Müslüman ülkelerin suskun kalmasını eleştiren Diarra, İstanbul Kültür Üniversitesi Ceza Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin düzenlediği “Ulusal, Bölgesel ve Uluslararası Kadının Şiddetten Korunması” sempozyumu için geldiği İstanbul’da, Cumhuriyet’’in sorularını yanıtladı. Diarra’nın Türkiye’de kadınlara vermek istediği mesaj da şuydu: “Türkiye’de la Özgür Ulusoy, Fatımata Diarra ve Kadın ve Hukuk Seksiyonu Eşbaşkanı Av. Ayşen Önen. ik modelinize hayranım.” BM’de kadına ve genç kızlara yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin bildirgeye İslam ülkelerinden çok itiraz geldi. Mısır’da Müslüman Kardeşler bunun toplumun yapısını bozacağını öne sürdü. Bu konuda İslami ve evrensel kriter ayrımı yapılabilir mi? FATIMATA DEMBELE DIARRA Kadına karşı şidde tin önlenmesinde İslami standartların konması diye bir şey söz konusu olamaz. Bir kere BM bildirisinden söz ediyoruz. Müslüman ülkeler de BM’ye üye ülkeler. Müslüman Kardeşler’in tepkisini tam olarak bilemiyorum ama genel olarak son derece ayrımcı bir tutum izliyorlar. Bu bildirgeye en çok itirazın Müslüman ülkelerden geldiği türünde bir genelle Velilerden yönetim protestosu İstanbul Haber Servisi Göztepe İlköğretim Okulu velileri, okul yemekhanesini özelleştiren ve 13 personeli işten çıkarmaya çalışan okul yönetimini protesto etti. Veliler adına açıklama yapan Hüseyin Kargın, “Okula her öğrenci yılda 2 bin 850 TL ödüyor. Yemekhanenin özelleşmesinin ardından yemeklerin kalitesi düştü. Bir dizi işten çıkarmalar yaşandı. Bu aksaklıkları dile getirmek için hazırladığımız dilekçe nedeniyle çocuklarımız sorguya çekildi” dedi. Okulda muhasebe elemanı olarak çalışan 67 aylık hamile Yeşim Çelik, bir müdür yardımcısının kendisini darp ettiği için erken doğum riskine karşı hastaneye kaldırıldı. YGS’de tartışmalı iki soru CHP’li Doç. Erdemir: Alevilik sorusu iptal edilmeli denin, rehberin rolünden bahsedilmemişEğitim Servisi CHP Bursa Milletvekili tir. l Musahiplik için kullanılan ‘yayla külDoç. Dr. Aykan Erdemir, 24 Mart’ta yapılan türünün bir gereği’ ifadesi, coğrafi indirgeYükseköğretime Geçiş Sınavı’ndaki “Alevimeci bir iddiadır. Musahiplik, Aleviler için lik” ile ilgili sorunun mezhep ayrımcılığı yapyayla kültürünün gereği değildir. Musatığını, Alevilik inancı ve öğretisini tahrif ettiğihiplik, coğrafi değil inançsal bir çerçeveni, Alevi öğrenciler için çeldirici bir nitelik tade incelenmelidir. şıdığını belirterek bu sorunun iptal edilmesini l Soru Alevi inancını tarif etmeye, tahrif ve Alevi yurttaşlardan özür dilenmesini isteetmeye ve bu yolla yeniden inşa etmeye di. YGS’de sorulan 5 din kültürü ve ahlak bilyönelik bir girişimdir. Böylesi bir toplumgisi sorusundan biri olan söz konusu soruda sal mühendislik manevrasının YGS soruçok sayıda problem bulunduğunu vurgulaları üzerinden yapılmaya çalışılıyor olmayan Erdemir, bunları şöyle sıraladı: sı hukuksuzluk ve hak ihlalidir.” “l Sorudaki musahiplik tanımıyla Alevilerin musahiplik anlayışı arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. l Yanıtlara göre musahiplik, ‘şartların gereği olarak’ çıkan bir gelenektir. Oysaki Aleviler için musahiplik kökeni Kırklar Meclilan değerlendirsi ve cemine dayanan, ikrarın yaBilfen Liseleri öğretmenlerince yapı sunun tartışmaya soru 26. ni Alevi inanç yoluna girmenin me sonucunda, coğrafyanın rhangi bir ala“He e: şöyl Soru tildi. ilk adımı olan vazgeçilmez bir açık olduğu belir ğrafya haritatopo ait inanç öğesidir. Namaz, oruç ve nın 1950’li ve 2000’li yıllara n etkisi ile insa mda orta al doğ de, hac ibadetleri için ‘şartların gereği ları incelendiğin lebilir. görü net a dah olarak çıkan’ ifadesini kullanmak meydana gelen değişmeler rında tala hari ya ğraf topo ak olar lı bağ ne derece sorunlu ve rencide ediBu değişime ? mez lene ci ise, musahiplik için de benzeaşağıdakilerden hangisi göz ağının değişmesi ri bir ifade kullanmak eşit derece a) Göl sayısının farklılığı b) Ulaşım si d) Kentsel işme değ sorunlu ve rencide edicidir. c) Taşkına uğrayan alanların eki farklılaşma sünd örtü i Bitk e) ma lılaş l Musahiplik, iki kişi arasınalanlardaki fark , ama inlmiş veri ak da değil iki aile arasındaki ilişkiYorum: “Doğru cevap C olar da delar alan yan uğra ına taşk e siyl nin esaslarını tesis eden bir kusanların etki n eliyle insa esi Der öy rumdur. ğiştirilebilir. Mesela Alibeyk ğraftopo u bun ve ıdır alan ın taşk bir l Musahiplik, iki kişinin insandeğiştirilmiş le Böy dür. kün müm ek ların şahitliğinde söz vermesi olaya haritasında gözlemlem ı yanşıkk C ve r rudu doğ ar şıkl tüm rak tanımlanmış; musahiplik cebakıldığında minden, ikrar verilmesinden; delış demek mümkün değildir.” me yapabilir miyiz? Maalesef bunu söyleyebiliriz. Örneğin Fas’ta kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi için bazı yasalar yapılıyor ama bunların İslama aykırı olmaması gözetiliyor, bu da ayrımcılıktır. Fas da BM üyesi, tüm prensipleri kabul etmek zorunda. BM’de süreç nasıl işleyecek? Kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik bildirgeden sonra sırada kadın erkek eşitliğinin sağlanması konusunda çalışmalar var. Oybirliği yok, ülkelerin çoğu destekliyor ama karşı olan ülkeler var. Ve itiraz edenler Müslüman ülkeler mi? Maalesef. Malilisiniz. Mali’nin tutumu ne oldu bu süreçte? Mali yüzde 95’i Müslüman ama laik bir ülke. Birçok Malili kadının başı açıktır, toplantıda da gördünüz. Benim başımdaki estetik amaçlı taktığım bir örtü. Bu benim tarzım. Biz BM’deki bütün anlaşmaları şerh olmadan imzaladık. Ülkenizde çok karışık günler yaşıyor. Radikal İslamcılar bazı bölgeleri ele geçirdi. Takip edebildiğimiz kadarıyla Müslüman halk, köktendincilerin uygulamalarından rahatsız. Fransa operasyona başladı, bütün bunları nasıl görüyorsunuz? Bizim İslamımız radikal bir İslam değil, Türkiye’deki gibi bir İslam. Hırsızlar için hapishanelerimiz var, bir hırsızın elini kesmedik, böyle bir şey bilmeyiz. Evlilik dışı çocuk sahibi olan bir kadınla erkek için recm yoktur. Biz aslında fakir bir ülkeyiz, bu olaylara karşı koyabilecek yeterli silahımız yoktu. Paramızı eğitim ve sağlığa harcıyorduk, bu alanlarda gelişmeye çalıştık. Ama maalesef yeterli silahımız olmadığından İslamcılar özellikle Kaddafi’den, Libya’dan zengin ülkeler sayesinde silahlanarak Mali’ye gelip böyle bir harekete kalkışabildiler. Bu konuda ne Mısır, ne Suudi Arabistan, ne Türkiye hiçbir Müslüman ülkenin yardımını görmedik. Hiçbir ülke gelip bu köktendincilere siz Malililere bunu yapamazsınız, onlar radikal İslamcı bir ülke istemiyor demedi. Bizim yanımızda olan tek ülke Fransa oldu. Şu an Fransa’ya, diğer Müslüman ülkelere olduğundan çok daha yakınız. Güney Kıbrıs Krizi Kolay Bitmez Avrupa’nın bir numaralı gündem maddesine dönüşen Kıbrıs krizini masaya yatıran Financial Times’ın bir yorumu, I. Dünya Savaşı’nı çıkaran Arşidük Franz Ferdinand’ın öldürülmesine gönderme yapıyordu. “Önümüzdeki yıl, Arşidük Franz Ferdinand’ın kurşunlanmasının üzerinden 100 yıl geçmiş olacak. Bu yıldönümünün düşüncesi akılların başlara toplanması için belki vesile olur” (23/24 Mart) diyen gazete; Kıbrıs’ta biriken gerilimin Türkiye, Rusya, AB, ABD, İsrail... bölgede kim varsa tüm güçleri ilgilendirdiğini söylüyor; “yarım düzine gücün askeri, diplomatik, enerji, mali çıkarlarının burada çakıştığını” belirtiyor; Suriye’deki iç savaşın, MısırIrak’taki siyasi istikrarsızlığın, İran’daki nükleer krizinin yanı başındaki adanın kolaylıkla kontrolden çıkabilecek ve dünyayı tutuşturabilecek bir potansiyele sahip olduğunu hatırlatıyordu. Financial Times gibi çözümlemelerinde son derecede ihtiyatlı üslubuyla tanınan bir yayın organının, “Kıbrıs’tan her an yeni bir dünya savaşı çıkabilir” imasında bulunması; Akdeniz’de suların ne ölçüde ısındığını gösteriyor. Türkiye’nin “Kürt baharı”(!) polemikleri ve “cambaza bak cambaza” taktikleriyle oyalandığı şu günlerde, Kıbrıs’ta sular kaynıyor. Güney Kıbrıs’taki finans krizinin dünya gazetelerinin ilk sayfasından günlerdir inmemesinin bir nedeni “A vro’nun geleceği” ise diğer nedeni de işte bu ısınan jeopolitik… Güney Kıbrıs’ın giderek kızışan bu jeopolitiği ile Avro’yu tehdit altına alan finans krizi arasındaki ilişkiyi Ergin Yıldızoğlu dünkü yazısında enine boyuna irdelediği için ben sadece konunun önemini bir daha vurgulamakla yetinip ayrıntılara tekrar burada girmeyeceğim. Avro’yu tehdit eden krize görünürde şimdilik çare bulundu ve Güney Kıbrıs’ın Avro’dan atılma tehlikesi bertaraf edildi. Ancak jeopolitik satranç hızlanarak devam ediyor… edvedev’den ilk yorum: Hırsızlık Güney Kıbrıs bankalarındaki “100 bin avro” üzerindeki (çoğunluğu Ruslara ait olan) tasarrufları hedef alan yüzde 30’luk mevduat vergisinden ötürü Ruslar büyük ölçüde kontrpiyede kaldığı için, bu satrançta artık daha da bilenmiş durumdalar. Güney Kıbrıs yönetimi ile “troyka” olarak adlandırılan AB, IMF ve Avrupa Merkez Bankası AMB arasında varılan “yüzde 30”luk mevduat vergisi planını tepkiyle karşılayan Rus Başbakanı Medvedev, planı ilk günden “hırsızlık” etiketiyle tanımladı. Güney Kıbrıs ekonomisini batırmak pahasına adadan Rus sermayesini çıkarmanın mücadelesini yürüten Rus oligarkları ve mafyoziler, Güney Kıbrıs’a bu amaçla geçen günlerde 13 jet uçağı yollamış… İtalya’nın “Milano Finanza” gazetesinden bir yöneticinin anlattıklarına göre, Güney Kıbrıs bankalarındaki Rus mevduatlarını alelacele buradan KKTC’ye sevk etmeyi ve sızdırmayı da denemişler. Ancak bu çabalarından şimdilik sonuç alamamışlar. AB, IMF, AMB “troykası” ile “kurtarma paketi” pazarlıklarının yapıldığı sekiz gün boyunca kapalı kalan bankalardaki paralarını kurtarmak için her yolu deneyen Ruslarla avukatlar arasında halihazırda görüldüğü üzere… zorlu bir hukuk mücadelesi devam ediyor. Olayın tam nasıl gelişeceğini, bankaların Güney Kıbrıs’ta çarşambaya sarkabileceği söylenen!açılışıyla anlayacağız. Ancak gelen ilk haberlere göre, Alman ve İsviçre bankaları temsilcileri şimdiden Güney Kıbrıs’tan çıkacak Rus tasarruflarının peşine düşmüş bile. Kuzey Avrupa bankacıları, Güney Kıbrıs dışına para çıkarmaya çalışan Rus müşterilerin akbabalar gibi tepesindeymiş. M Tüm şıklar doğru!.. KÜLTÜR MERKEZLERİNİ ELEŞTİRDİ Eroğlu Alevilerden tepki topladı DİETZENBACH (AA) Almanya’nın Dietzenbach kentinde “Avrupa Saz Okulu”nun 130 öğrencisi, bağlama konseri verdi. Rödermark’taki kültür merkezinde düzenlenen konsere katılan Musa Eroğlu, yaptığı konuşmayla tepki çekti. “Alevi kültür merkezleri Arapların Ali’si, Hüseyin’i ve Hasan’ıyla uğraşacaklarına bu çocuklara saz çalmayı öğretsinler. Türkiye’de devrimi bu çocuklar yapacak” diyen Eroğlu, salondaki bir grup tarafından protesto edildi. “Seni dinlemek de alkışlamak da yok” diyen bir grup salonu terk etti. Konsere Türkiye’den Eroğlu’nun yanı sıra Hakan Kalaycı, Deniz Erdem, Özlem Özdil ve Yusuf Gül gibi sanatçılar katıldı. Saz okulunun 130 öğrencisinin yer aldığı bağlama orkestrası, 12 farklı türküyü seslendirdi. Suriye’de Batı’nın da destekliği isyancıların genç kadınlara tecavüz iddiaları var, bunun için uluslararası alanda neler yapılabilir? Bir Suudi müftü cihatçılarla cinsel ilişkiye giren kadınlara cennet vaat etmişti. Batı’da genellikle Esad yönetiminin işlediği suçlara yer veriliyor. Ama söylediğiniz doğruysa savaşı niye kazanamadıkları anlaşılıyor. Bu olaylar mahkemenin görevi dahilindedir. Son olarak Türkiye’deki kadınlara iletmek istediğiniz özel bir mesaj var mı? Laik modelinize hayranım. Dininiz ve çalışma hayatınız arasında güzel bir denge kuruyorsunuz. Umarım bu durum diğer Müslüman ülkelerde de kabul görür. Böylece İslam hiçbir gelişmenin önünü tıkamaz. İnşallah. avaşı niye kazanamadıkları belli’ ‘S üney Avrupa bankalarından kaçış başlangıcı mı? İtalyan sanayicilerinin gazetesi “Sole 24 Ore”nin ilk değerlendirmesine göre, Güney Kıbrıs’taki “kurtarma paketinin” bir numaralı sonucu: “Avrupa Bankacılık sisteminin parçalanması olacak. Başta Alman bankaları olmak üzere, Kuzey Avrupa bankalarının kasaları dolarken; Güney Avrupa bankaları Güney Kıbrıs krizinden fakirleşerek ve güç kaybederek çıkacak. Riskli ülkelerden kaçan sermaye, Kuzey bankalarına yönelecek!” Güney Kıbrıs finans krizinin tüm dinamikleri ve ardından krizi izleyen “kurtarma operasyonu” kuralsız kapitalizmin giderek büsbütün nasıl kontrolden çıktığını gösteriyor. Güney Kıbrıs krizinin önemli diğer sonucu da, şimdiye dek tümüyle dokunulmaz olduğu varsayılan “tasarruf mevduatlarının”; yüzde 30’a varan oranlarda yüksek vergilendirmeye tabi tutulabileceğinin ortaya konması oldu. Angela Merkel ve Alman Maliye Bakanı Schauble “Kıbrıs vakasının” sürekli olarak “nevi şahsına münhasır özel bir vaka” olduğunu yinelemesine karşın; krizdeki diğer Güney Avrupa ülkeleri, göz önünde yaşanan bu örnekten gereken sonuçları çıkardılar... “Acaba bizde de olur mu?” korkusu, Güney Avrupa ülkelerinin tasarruf sahiplerini şimdiden tutsak aldı. “Avro bölgesi ekonomilerinin yüzde 0.25’ine ulaşmayan ülkede bu karambol yaşanırsa, bizde neler olmaz?” duygusu akıllarda bir kez yer etti… Güney Kıbrıs sözüm ona “Avro”da kaldı! Ama ne pahasına? G ‘Unutturmayacağız...’ N ‘Turgut Özal’ın saç teli incelemesi sürüyor’ or Zartonk üyeleri 24 Nisan 2011’de askerlik görevini yaparken şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Sevag Balıkçı’nın ölümüne ilişkin bugün Diyarbakır’da saat 13.00’te görülecek davanın 12. duruşması öncesinde yürüyüş düzenleyerek adalet istedi. Taksim Meydanı’nda dün akşam bir araya gelen grup, Galatasaray Meydanı’na yürüdü. Burada grup adına yapılan açıklamada, “Kışlada ‘kazayla veya şakayla öldüğü’ ya da ‘intihar ettiği’ öne sürülen kişilerin çoğunun Kürt, Alevi, Ermeni olması bu ölümlerin tesadüf olmadığını gösteriyor. Bir Ermeninin Ermeni soykırımının 96. yıldönümü olan 24 Nisan’da öldürülmesi tesadüf değildir” denildi. Eyleme SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan, ESP Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Ufuk Uras da destek verdi. (KAYHAN AYHAN) İstanbul Haber Servisi Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüne ilişkin soruşturmada, çalışmaların devam ettiğini belirterek “Saç tellerinde kök bulunamadı. Kimyasal inceleme yapılamıyor” yönünde basında çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığını söyledi. İnce, “Ne olup bittiğiyle ilgili savcımıza bilgi veriyoruz. Çalışma sürüyor” dedi.