22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
C CUMHURİYET VAKFI adına ORHAN ERİNÇ İmtiyaz Sahibi: Genel Yayın Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ Yazıişleri Müdürleri: Murat Ataş Ayşe Başlangıç Aykut Küçükkaya (Yazıişleri Müdür Yrd.Sorumlu Müdür) Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara İstihbarat: Cengiz Yıldırım Ekonomi: Hasan Eriş Dış Haberler: Özgür Ulusoy Kültür: Celâl Üster Spor: Arif Kızılyalın Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), İbrahim Yıldız (Başkan Yardımcısı), Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, Emre Kongar, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsilcisi: Utku Çakırözer Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 4423050 Faks: (0312) 4423010 ? İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: (0232) 4411220, Faks: (0232) 4418745 ? Antalya Temsilcisi: Ahmet Oruçoğlu Cumhuriyet Meydanı Yıldız Ap. B Blok No: 80/5 Tel: (0242) 2480057 Faks: (0242) 2430509 ? Mali İşler: Bülent Yener ? Satış: Tunca Çinkaya ? Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden ? Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Tel: (0212) 251 98 74 75 /251 98 81 82 Faks: (0212)251 98 68 Rezervasyon: (0212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53 Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 posta@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt İstanbul 12 MART 2013 İmsak: 4.48 Güneş: 6.14 Öğle: 12.21 İkindi: 15.36 Akşam: 18.16 Yatsı: 19.35 Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. Doğal güzellikler Arkeolojik sit alanlarının da bulunduğu araziler 49 yıllığına devredilecek ‘özel’e teslim SELDA GÜNEYSU Kadınların Gönüllü Hizmetçiliği Afrika’da bir ırmak kenarı. Cehennemi bir sıcak. Irmağın kenarındaki bodur makilerin arasında bir dişi aslan duruyor. Bedenini yere iyice vermiş, inanılmaz bir dikkatle çevresine bakıyor. Belli ki av peşinde. Sabrının sonu yok, saatlerce bekliyor. Nihayet antilop sürüleri su içmek için ırmak kenarına geliyorlar. Yüzlerce antilop, kocaman çatal boynuzlarıyla birbirlerini çiğneyerek su içmeye çalışıyorlar. Dişi aslan bir süre daha bekleyip birini gözüne kestiriyor ve yıldırım hızıyla gözüne kestirdiği antiloba saldırıyor. Antilop kolay lokma değil, mücadele ediyor. Boşuna; dişi aslan hiçbir şeye aldırmıyor. Onun tek bir düşüncesi var, dişlerini boynuna geçirdiği antilobu bir an önce öldürmek ve kendine enfes bir ziyafet çekmek. Kendine enfes bir ziyafet çekmek mi dedim, bu benim hüsnükuruntum, bekleyin. Nerede kalmıştık, antilopla dişi aslanın mücadelesinde. Nihayet antilop mücadeleyi bırakıp teslim oluyor, dişi aslan onun ölü bedenini sürükleyerek makilerin az ötesindeki açıklık bir yere götürüyor. İşte asıl kıyamet şimdi kopuyor. Birden yeleleri kabarmış bir erkek aslan, en erkek yürüyüşüyle ortaya çıkıyor. Sanki küçük dağları o yaratmış. Bir afilli yürüyüş, bir afilli yürüyüş. Kendinden acayip emin dişi aslana doğru yaklaşıyor. Dişi aslan ağzında ölü antilop, bir an öylece durup erkek aslana bakıyor ve ardından antilobu toprağa bırakıp usul usul geri çekiliyor. Erkek aslan hiç acele etmeden ölü antilobun yanına geliyor. Dişi aslan ve aniden bitiveren iki çakalın bakışları arasında avın en güzel yerinden yemeye başlıyor. Dişi aslan neredeyse huşu içinde onun yemeğini yemesini izliyor. İki çakal da bize daha vakit var diye bir süreliğine meydanı terk ediyorlar. Erkek aslan yiyor da yiyor... Neredeyse avın yarısını götürüyor ve dişi aslan bekliyor. Tanrım ben bu manzarayı ne çok yerde gördüm. İlericiliği kimselere bırakmayan parti toplantılarında, en aydın geçinen evlerde, kapısını çaldığım köy odalarında, varoşların tek gözlü kondularında... Ben, kendimi bildim bileli bu manzarayı gördüm. Erkekler en erkek biçimde tartışırlarken, en erkek biçimde sedire diz çökmüş otururlarken, en erkek biçimde “Su getir karı” diye bağırırlarken, hemen kapının önünde hazır ve nazır kadınları, kendimi ve hemcinslerimi çok gördüm. Hiçbirimiz bu dişi aslandan pek farklı değildik. Erkek parti lideriydi, televizyon starıydı, fabrikada işçiydi, köyün muhtarıydı, ama kadınlar sadece kadındı ve her an her emre hazır bekliyorlardı. Şimdi belgeselimize devam edelim. Evet, erkek aslan avın en güzel yerini yiyip bitirdikten sonra kıçını dönüp gene pek bir afilli tahtının bulunduğu yere doğru usul usul uzaklaşıyor. Geriye kalanlar dişi aslana yeterli oluyor. Maalesef kadınlar açısından durum bu kadar vahim. Yani eskiler boşuna sofrada “aslan payı” erkeğindir dememişler. Bir bildikleri varmış. Sadece sofrada mı, hayatın hemen hemen her alanında “aslan payı” erkeklerin. Evlilikte, iş hayatında, sosyal hayatta öncelik hep onların ve biz kadınlar belki de genlerimizdeki bu pek iç açıcı olmayan özellik nedeniyle onların arkalarında durup duruyoruz. Onların her alanda öne çıkmaları sanki bizim hizmetçi ruhumuzu okşuyor. Kendimizi pek bir işe yaramış hissediyoruz. Biz kadınların içinde bulundukları bu durumu anlatan ciddi bir teori de var. Adı, “Kadınlarda Sindirella Sendromu”. Türkçesi, kadınların hizmetçi olma gönüllülüğü. Şöyle arkanıza yaslanıp bir an düşünün. Kocanız işinde ilerlesin diye işi bir anda bırakan ve kendini tümüyle kocasına ve çocuklarına adayan siz değil misiniz? Kocanız parti çalışmalarına daha çok katılsın ve etkin olsun diye evde yemekli toplantılar düzenleyen siz değil misiniz? O eve kapanıp kitabını yazsın diye en olmadık işlerde çalışan siz değil misiniz? İşsiz kocasının cebine sigara parasını koyup temizliğe giden hemcinslerimiz olduğunu da hiç unutmayın; kocalar kahvede okey oynarken tarlayı temizleyen, eken, inekleri sağan ve sıra sıra çocuklara bakan hemcinslerimiz olduğunu da. Evet gen tablomuz şimdilik böyle. Ama size küçük bir sır. Hani bizdeki bu hizmetçilik ruhu var ya, arada sırada bizim de işimize yarıyor. Farkında olmadan kendimizi güçlü hissetmemizi sağlıyor ve ayaklarımız yere daha sıkı basıyor. Ve doğa bize en güzel armağanını sunuyor, analık ve aşk tutkusu. Rahmimizde çocuklarımızı büyüttüğümüz gibi ruhumuz da aşkı bir çocuk gibi besliyor ve bize erkeklerin pek de farkında olmadıkları muhteşem heyecanlar ve sonsuz sevinçler sunuyor. Sözün kısası aşkın büyüsü bizim oluyor, bu da her şeye değer. Değer mi? Bilmiyorum. NOT: Bu yazıyı 2003 yılının 9 Haziran günü yazmışım, hiçbir şey değişmediğinden yeniden bilginize sunmak istedim. I.Ö. ANKARA Kültür ve Turizm Bakanlığı, 21 ilde 63 orman ve hazine arazisini yerli ve yabancı turizm yatırımcılarına, “turistik tesis yapmaları” amacıyla 49 yıllığına devretmeye hazırlanıyor. Söz konusu arazilerin çoğunluğunun Aydın, Mersin, Muğla ve Antalya gibi kıyı bölgelerinde olması dikkat çekiyor. Tahsis, eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın döneminde değiştirilen ve çevreciler tarafından “Ülkenin en gözde ormanlık ve hazine arazileri özel sektöre peşkeş çekilecek” diye eleştirilen 2634 sayılı Turizm Teşvik Yasası kapsamında gerçekleştirilecek. Tahsis edilecek yerler arasında arkeolojik sit alanları da bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik göreve gelir gelmez, eleştirilere neden olan yasa maddesini uygulamaya koydu. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İş Antalya: Alanya/İncekum beldesi, Kemer/Kemer Mahallesi Artvin: Balcıoğlu Mahallesi, Kafkasör mevkisi Aydın: DidimKocaharıp mevkisi Bursa: Mustafa Kemal Paşa, Lütfiye köyü; Kömürcükadı Şapçı köyleri, Sünlük köyünde iki ormanlık alan, Muradiyesarnıç köyü Çanakkale: Ezine, Akçakeçili köyü, Bakacak mevkisi; Ezine, Geyikli beldesi, Köprübaşı mevkisi Çankırı: Ilgaz, Cömert köyü, Köyüstü mevkisi Denizli: Pamukkale, Çeşmebaşı köyü, Ömerölen mevkisi; Pamukkale, Çeşmebaşı köyü, Ömerölen mevkisi, Sarımustafayıkığı mevkisi, Erzincan: Yaylabaşı köyü (hazine arazisi), Türkmenoğlu köyü, Eskişehir: Mihalgazi, Sakarıılıca köyü, Gümüşhane: Torul, Kalkanlı köyü, Çakmakkaya mevkisi, Hatay İskenderun kıyı banletmeler Genel Müdürlüğü, aralarında arkeolojik sit alanlarının ve deniz kıyılarının yer aldığı 63 ormanlık ve hazine arazisinin yerli ve yabancı özel sektöre 49 KIYI BÖLGELERİ AĞIRLIKTA dı: Hatayİskenderun Akçalı beldesi, İzmir: Menderes, Özdere beldesi, Göztepe mevkisi; Selçuk, Selçuk köyü, Pamucak mevkisi, Kars: Sarıkamış, İnönü Mahallesi, Şehitler Caddesi, Kocaeli: Gölcük, Yazlık Mahallesi, Kadırga mevkisi; HasaneynHisarönü köyleri, Yasakdüzü mevkisi, Kütahya: Gediz, Ilıca mevkisi, Muğla: Bodrum, Gündoğan beldesi, Türkbükü köyü, Mezgit mevkisi; Merkez, Şenyayla köyü, Yılanlı Ardıçovası mevkisi; Fethiye, Kayaköy köyü, Levissi mevkisi, Ordu: Aybastı, Toygar köyü, Kabaktepe mevkisi, Uşak: Banaz, Hasanköy köyü, Mersin: Tarsus, Sofular Mahallesi, 43. Sokak; Sofular Mahallesi, 37. Sokak, Sivas: Divriği, Ceditpaşa Mahallesi, Paşa Cami Sokak, Yalova: Çiftlikköy, Siteler Mahallesi, Kuruçeşme mevkisi ihaledeki bölgelerden birden fazla yer için talepte bulunabilecek. Girişimciler, 15 Mart’a kadar ihaleye katılım için başvurabilecek. Katerina Köşkü (üstte ) ve Levissi (altta) özel sektöre kiralanacak yerler arasında. yıllığına devredilmesi için “Turizm Yatırımcılarına Kamu Taşınmazı Tahsis Şartnamesi” düzenledi. Şartnameye göre, bir yerli veya yabancı özel yatırımcı BECKHAM Z RVEDE 1. David Beckham 2. Lionel Messi 3. Cristiano Ronaldo 4. Kaka 5. Ronaldinho 6. Samuel Eto’o 7. Wayne Rooney 8. Zlatan Ibrahimovic 9. Rivaldo 10. Rio Ferdinand 200 134 130 80 73 60 58 55 53 49 Nükleer macera İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Nükleer Karşıtı Platform üyeleri Türkiye’nin nükleer santral macerasından geri dönmesini istediler. Alsancak’ta bir araya gelen ve “Nükleer santral istemiyoruz” pankartı açan kitle, “Ülkemizin dört bir yanına etkisi yıllarca sürecek bombalar yerleştirilmek istenmektedir. Yaşanan bunca acı ve felaket varken tamamlandığında ülkemizin kurulu gücünün sadece yüzde 5’ine karşılık gelecek böyle bir santralın yapılma gerekçesi nedir” diye sordular. Japonya’da 19 bin kişinin hayatını kaybettiği felaketin 2. yıldönümünde anma törenleri düzenlendi Fukuşima istemiyoruz! Acılar tazelendi J Hâlâ zehir saçıyor İstanbul Haber Servisi Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüleri Sevil Turan ile Arif Ali Cangı, Fukuşima nükleer santralının bitkileri, hayvanları ve insanlığı zehirlemeye devam ettiğine dikkat çektiler. Sözcüler yıllardır Mersinlilerin, Sinopluların, uzmanların, odaların ve sivil toplum kuruluşlarının tepkilerine kulaklarını tıkayan hükümete nükleer sevdasından vazgeçip temiz enerji projelerini geliştirme çağrısı yaptı. Açıklamada, Uluslararası Nükleer Savaşa Karşı Hekimler Birliği’nin geçen hafta yayımladığı rapordaki verilere yer verilerek şöyle denildi: “Kaza sonucunda; besin zincirinden radyoaktiviteye maruz kalarak kansere yakalanması beklenen kişi sayısı 37 bin, doğrudan radyasyona maruz kalarak kansere yakalanması beklenenlerin sayısı 82 bin. Kaza ile birlikte insanların DNA’sına yerleşen radyasyonun etkilerini ise gelecek kuşaklarda gözlemleyeceğiz.” Fukuşima felaketinden sonra bütün dünyanın nükleer enerji kullanımını sorgulamaya başladığı, Almanya, Litvanya gibi ülkelerin nükleer enerji kullanımını sonlandırmaya karar verdiği kaydedildi. Ekonomi Servisi Futbol sitesi Goal.com’un, toplam kişisel servet bazında dünyanın en zengin 50 futbolcusunu gösteren “Goal En Zenginler 2013” listesine göre dünyanın en zengin futbolcusu 200 milyon Avro’luk serveti ile David Beckham oldu. Listede, 30 milyon Avro’ya yaklaşan servetleriyle Galatasaray’ın yıldız isimleri Didier Drogba ve Wesley Sneijder de yer alıyor. Drogba, toplamda 29 milyon Avro’yu bulan servetiyle listenin 24’üncü sırasında bulunuyor. Sneijder ise 25.5 milyon Avro’luk servetiyle Goal En Zenginler 2013’te 26’ncı sırada yer alıyor. 2005’te Galatasaray’da forma giyen Franck Ribery, 33.5 milyon Avro’luk varlığı ile listenin 22. sırasında bulunuyor. 20042007 arasında Fenerbahçe forması giyen 27. sıradaki Nicolas Anelka’nın serveti ise 25 milyon Avro’yu aşıyor. İlk 50 içinde yer almayan Real Madrid’in 10 numarası Mesut Özil’in ise en zengin Türk kökenli futbolcu olduğu belirtiliyor. Bizimkiler zenginler listesinde Drogba ve Sneijder İkili G.Saray için ter döküyor. çağrısı Vazgeçin aponya’da 2 yıl önce meydana gelen ve yaklaşık 19 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden olan deprem felaketinin 2. yıldönümünde anma törenleri düzenlendi. Başkent Tokyo’da dün 2 yıl önce depremin meydana geldiği saat 14.46’da düzenlenen anma törenine İmparator Akihito ve İmparatoriçe Michiko katıldı. Ülkenin kuzeydoğu sahilleri hâlâ temizlenmeyi beklerken, hurdaya çıkmış araçlar ve bina kalıntıları üst üste duruyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Nükleer Santral Karşıtı Platformu Ankara Bileşenleri üyesi bir grup, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı önünde eylem yaptı. Nükleer Santral Karşıtı Platformu Ankara Bileşenleri üyeleri “Nükleere hayır”, “Yaşamı seçin nükleerden vazgeçin” ve “Nükleer enerji istemiyoruz” yazılı pankartlar açtı, sloganlar attı. Gruptakiler adına yapılan açıklamada, “Fukuşima kazası, nükleer rönesans masallarını yerle bir etmiş, aynı zamanda nükleer santral tartışmalarındaki nesil ve minimum risk söyleminin ne kadar gerçekdışı olduğunu göstermiştir. Türkiye’de nerede nükleer santral kurulursa kurulsun bütün ülke risk altındadır” denildi. Japonya, 11 Mart 2011’de tarihinin en büyük depremine sahne olmuştu. 9 büyüklüğündeki depremin ardından oluşan dev tsunami, ülkenin kuzeydoğu kıyılarında büyük hasara yol açmıştı. Deprem ve dev dalgalar, Fukuşima Santralı’nda radyoaktif sızıntıya yol açarak Çernobil’den 25 yıl sonra dünyanın en büyük ikinci nükleer felaketine neden olmuştu. Üç reaktörün erimesi, radyasyon sızıntısına yol açmış ve bölgede yaşayan 160 bin kişi tahliye edilmişti. Felaketin ardından ülkedeki 50 reaktör geçici olarak kapatılmıştı. Üçlü felaketin üzerinden 2 yıl geçmesine karşın hâlâ 300 bin kişinin evlerine dönemediği Japonya’da enkazın temizlenmesi için yapılan çalışmalar, henüz tamamlanamadı. Antibiyotik terör kadar tehlikeli LONDRA (AA) İngiltere Sağlık Bakanlığı Başdanışmanı Prof. Sally Davies, antibiyotiklere direncin “terör kadar büyük bir tehdit oluşturduğunu” söyledi. Davies, enfeksiyon hastalıklarıyla ilgili yayımlanan yıllık raporunda, antibiyotiklere direnç sorununu “saatli bombaya” benzeterek, enfeksiyonla mücadele etme kabiliyetinin kaybedilmesi halinde önümüzdeki 20 yıl içinde basit ameliyatların bile ölümcül olabileceği uya rısında bulundu. İngiliz hükümetinin konuyu gelecek ay Londra’da yapılacak G8 zirvesinin gündemine taşıması gerektiğini belirten Davies, “Harekete geçmezsek, insanların sıradan operasyonlar sırasında enfeksiyondan öldüğü 19’uncu yüzyıldaki koşullara geri döneriz” ifadesini kullandı. Antibiyotik üretiminin kârlı olmadığına dikkati çeken Davies, ilaç firmalarının yeni ilaçlar geliştirmeye teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear