23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 MART 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Allah diye yatıp, Allah diye kalkıyor, malum. Konuşuyor da konuşuyor, her sözü Allah’la başlayıp Allah’la bitiyor. Zaten her işi de öyle. Motoru Kuran. Yakıtı iman. Sanki Allah çalışıyor onun yerine. Ya da o konuşuyor, Allah yerine. Övmesi, dövmesi, sövmesi, tehdidi, şirreti, şiddeti, emeli, ameli, hep Allah adına. Düpedüz şirk koşuyor da, ya Allah farkında değil ya da malum. Farkında olanlar da söylemeye korkuyor. Yukarda Allah varsa, şimdilik aşağıda o, ne de olsa… İşte bu şirk ve şeraitte, malumun söylemekten kaçındığı, ağzına almadığı tek sözcük var. Siz hiç duydunuz mu ağzından “kültür” lafı çıktığını? Üre diyor, ürü diyor, yürü diyor, ürk diyor, kürk diyor, kork diyor, bir tek “kültür” diyemiyor. Allah ile kültür, bir türlü yan yana gelemiyor. Korkuyor kültürden, malum. Oysa karısına baksa göreceği, daha doğrusu göremeyeceği, çünkü örtüp gizlediği, bir kültür. Allah’la korkuttuğu, sindirdiği, ezdiği, susturduğu, susta durdurduğu kullar; beynini vakumlayıp bedenini paketlediği kadınlar; tinsel ve cinsel özgürlüklerini budayıp kafasını sakatladığı çocuklar, hepsi kültür… Atatürk sözünden de ürküyordu, malum. Çünkü Atatürk ve kültür sanki uyaktı, birlikte anılmak için yaratılmışlardı. Atatürk’ü sözlükten kaldırmak uğruna orduyu bozdu, emeline ulaştı. Kültürün hakkından da ha geldi, ha gelecek, eğitim ameli. HHH Kültür, öğrenmek demek. Öğrenmek, korkmamak. Öğrenmelerinden korktu, malum. Yalanları ortaya dökülür, işkembeden salladığı yasaklara inanılmaz olur, Bayur, geçen şubat ayında malumun Cumhurbaşkanı ile dahi TBMM Başkanı’na bir mektup gönderdi. “Demokrasi, Hukukun Üstünlüğüdür” başlıklı mektubunda: HHH “Ben bir Osmanlı evladı olarak her zaman Türklüğümle iftihar ettim ve ediyorum. Aynı zamanda başka insanların milliyetçiliklerine özenle saygı duydum ve duyuyorum. Bunu doğduğum Filistin’de gerek ailemden aldığım sıkı terbiye ile ve gerek muhtelif ecnebi okullarda takip ettiğim ciddi tedrisat programlarıyla kazandım. Din mevzuunda da Müslüman olduğum halde diğer din mensuplarına derinden saygı duydum ve neticesinde doğal olarak değişik ırk ve dine mensup kişilerden kalıcı sıcak sevgi ve saygıyla karşılanıyorum. Ortadoğu’da bütün çalkantılı siyasi ve dini akımlara rağmen halen çok hem de çok karışık tebalı dostum vardır. Her zaman ve ölünceye kadar vazgeçemeyeceğim ve canım pahasına korumaya çalışacağım biricik TÜRKİYE Cumhuriyeti vatandaşlık mensubiyetim vardır. Yani TÜRKİYE Cumhuriyeti milliyetçiliğim ve vatanperverliğimdir. Ondan taviz vermem mümkün değildir. TÜRKİYE Cumhuriyeti sadık vatandaşı olan herkese saygılıyım. Hepimiz bu aziz vatanın evladıyız ve birbirimize derinden saygılı olmalıyız. Bunu tesis edecek ve koruyacak adil güç yalnız ve yalnız eşitliği sağlayacak olan çağdaş hukuk devleti sistemidir. Siyasilerin ortalıktaki şamatası ve renkli edası böyle bir ciddi adil sistemi oluşturamaz. Milli birlik ve beraberliğin iksiri olan ATATÜRK milliyetçiliği en muteber milliyetperverliktir.” “Haslık taklit edilemez, sahtelik değiştirilemez.” ROBERT BRESSON Şirk ve Şerait Fotoğraf: ALİ ARİF ERSEN havucu ve kırbacı, baskı aracı elinden alınır, cennetle avutamaz, cehennemle korkutamaz, “Haydi oradan şebek!” derler, alaşağı ederler, diye korktu. Bilgiyi günah ve sevapla sınırladığı gibi, öğrenmeyi de seyyahlığa bağladı. Orada burada var diye Türkiye’de de olsun denilip, biraz da mecburen bakanlığı kurulmuştu fi tarihinde. Korktu, hemen Turizm yapıştırdı yanına, “Kültür ve Turizm Bakanlığı” bildiği tek şeye, peygamber efendisinin de iştigal ettiği ticarete dönüşünce rahatladı. Sonuçta, Fransa’nın kültür bakanlığı var, turizm bakanlığı yok, 60 milyon turist geliyor yılda. Türkiye’de turizm kültür sayılıyor, ama taş çatlasa 15 milyon turist geliyor yıllık… Osmanlı’ya özenip öykünüyor, malum. Oysa gerçek bir Osmanlı, Sadrazam Kamil Paşa’nın soyundan Abdullah Akka Mutasarrıfı Sadık Paşa’nın torunu Abdullah Bayur, 1935 Filistin Hayfa doğumludur. 1950 yılında büyük amcası Prof. Dr. Yusuf Hikmet Bayur’un çağrısı üzerine ailesiyle birlikte yurda dönmüştür. “Şahdamarım Türkiye’m İçin Sabit Fikirlerim” başlıklı bir derlemesi vardır. Abdullah Bayur, çok sevdiğim ve geçen yıl kaybettiğimiz eniştem Tanaydın Barkan gibi Sadrazam Kamil Paşa’nın torunlarından, aydın Atatürkçü kimliğiyle öne çıkan soylu ailenin büyüğüdür. Sayın Bayur’un Abdullah Gül ve Cemil Çiçek’e gönderdiği mektubu bana iletmek nezaketini gösteren teyze oğlu, E. P. Kd. Albay Fevzi Moray da onurlu ve gururlu bir TSK eski mensubudur. Her ikisine de yayın izni için teşekkür ederim. Kadınlar… Kadınlarımız... Kadın Adayları Destekleme Derneği’nin (KA.DER) yayımladığı 20112012 Kadın İstatistikleri’ne baktım. Cumhuriyet’in kurulduğu 1923 yılından faşist 12 Mart 1971 Muhtırası’ndan sonra aynı yılın 26 Mart’ında kurulan 1. Nihat Erim Hükümeti’ne kadar geçen 48 yıl içinde hiçbir kadın hükümetlerde yer almamış. İlk kadın bakan olarak tarihe geçen, 1. Nihat Erim Hükümeti’nin Sağlık Bakanı Türkan Akyol’un bu hükümetin tüm faşist karar ve uygulamalarına sahip çıktığını da belirtmek gerekiyor. Cumhuriyet tarihimiz boyunca kurulan 61 hükümette bakanlık yapan kişi sayısı 1.656’dır ve bunların yalnızca 34’ü kadındır. Tansu Çiller ise Başbakanlık yapan 29 kişi içinde tek kadındır. Erkek egemen iktidarlar “kadın gibi kadın” siyasetçileri devlet yönetiminden uzak tutmak için büyük çaba göstermektedirler. Siyasal inancına bakılmaksızın, üstlendiği görevi oldukça başarılı yürüten AKP’li Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in müsteşarı da örneğin bir erkektir. Bu da bir rastlantı değildir, çünkü günümüz Türkiye’sinde hiçbir kadın müsteşar yoktur. Kadına görece önem veren tek bakanlık Dışişleri Bakanlığı’dır. Bu bakanlığın bünyesinde görev yapan 185 büyükelçiden 21’i, 68 başkonsolostan 12’si, dış temsilciliklerde diplomatik statüde görev yapan 1.030 personelden 342’si kadındır. İçişleri Bakanlığı ise kadınların görevlendirilmesi açısından içler acısı bir görünüm sergilemektedir. Örneğin görevde bulunan 81 il valisi arasında Yalova Valisi Esengül Civelek dışında başka kadın yoktur. Bir de yerel yönetimlerdeki kadınların durumuna bakalım. Halen görevde olan 2.950 belediye başkanından 26’sı (yüzde 0.8), 31.790 belediye meclisi üyesinden 1.340’ı (yüzde 4.2), 34.275 köy muhtarından 65’i (yüzde 0.2), 18.607 mahalle muhtarından 429’u (yüzde 2.3) kadındır. Siyasal partilerde de kadının yeri erkeğin çok gerisindedir. TBMM’de temsil edilen siyasal partilerden Adalet ve Kalkınma Partisi’nin örgütlendiği 81 ilin hiçbirinde kadın il başkanı bulunmamaktadır. Aynı durum 77 ilde örgütlenen Milliyetçi Hareket Partisi için de geçerlidir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 81 ilin yalnızca ikisinde kadın il başkanı bulunurken, bu sayı 47 ilde örgütlenen Barış ve Demokrasi Partisi’nde (eşbaşkanlarla birlikte) 18’dir. Bu sayılara bakıldığında Dünya Ekonomik Forumu 2011 raporunda Türkiye’nin “siyasette kadınerkek eşitliği” sıralamasında 135 ülke arasında 89. sırada, “genel kadınerkek eşitliği” sıralamasında ise 122. sıraya yerleşmesi doğaldır. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü geride bıraktığımız şu günlerde erkek olarak kadın gerçeği karşısında utanıyor da olsak bu sayıları belleğimize kazıyalım diyorum. Belki o zaman kadınlarımızın verdikleri eşit haklar ve özgürlükler savaşımına katkımız, desteğimiz daha yoğun, daha güçlü olur. HHH …dedi, düşün insanı, has Osmanlı Abdullah Bayur, sahte Osmanlıcılara. Tabii ki cevap vermedi, veremedi, veremez, malum. Son Osmanlıları Atatürk ve Atatürkçü yapan hammadde ucuzlamadığı için, çakması yapılamadı henüz! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK G NOKTASI behicak@yahoo.com.tr Hugo Rafael Chávez Frías Venezüella’nın Sabaneta kentinde 28 Temmuz 1954’te işçi bir ailenin evladı olarak doğan Hugo Rafael Chávez Frías, sosyalizmi savunduğu siyasal yaşamında kapitalizme hizmet eden güçlü rakiplerini defalarca yenmesine rağmen amansız hastalığını yenemedi. “Yaşarken efsaneleşen” devrimci devlet başkanı 5 Mart’ta vatanına, tüm Latin Amerika halklarına ve insanlığa veda ettiğinde, 21’inci yy’ın başlarındaki en anlamlı “umut”ları dünya halklarına armağan ediyordu... Chávez neyin umuduydu? Elbette ki öncelikle emperyalizmi yenmenin ve “küreselleşme” denilen “günümüz sömürgeciliği”yle baş edebilmenin... Özgeçmişine bakanlar, Venezüella Birleşik Sosyalist Partisi’nin liderliğinden devlet başkanlığına yükselmesindeki en etkili özelliğinin, sadece sosyalizmi savunması değil, aynı zamanda “güvenilir” ve “devrimci” kişiliğinin olduğunu da görmüşlerdir. Yani Hugo Chávez, söylemiyle yaşamı, söylevleriyle uygulamaları çelişmeyen bir siyasetçi olmanın, kimilerine göre “mucizevi” başarılarını kanıtlayarak herkesin gönlünde yer etti. Peki, neden mucizeviydi? Emperyalizmin adeta yeni tanımı olan “neoliberalizm”in kolay kolay yıkılamayacağına öylesine yaygın bir inanış var ki, Chavez’in başarılarının “normal” sayılamayacağı da aynı inanışın öncelikli sözleri arasında... Dahası, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla “sosyalizm rüyası bitti” diyen dönekler ile kapitalizm yağdanlıklarının yine Chávez için “romantik sosyalist” demeleri de Venezüella’da mucize değil, “tarih” yazıldığını gizlemenin ya da görmezden gelmenin ürünü değil mi? Siyasal düşünceleri genç bir “subay”ken oluşan, ülkesindeki yoksulluk ve geriliğin yok edilmesi için önkoşulun ABD’ye ve tüm emperyalistlere bağımlılıktan kurtulmak olduğunu gören, bu nedenle Carlos Andrés Pérez başkanlığındaki dışa bağımlı hükümeti devirmek için “Bolivarcı Devrim Hareketi”ni kuran Chávez, özel yaşamında belki romantikti ama siyasal kavgasında sonuna kadar “gerçekçi”ydi. Nitekim destanlaşan kavgasını halkıyla kucaklaşarak sürdürdüğü için 1998’de seçilmiş; sosyalist hedeflerini gözeten yeni anayasasıyla 2000’de yeniden en fazla oyu almıştı... Toplumcu bir düzen için kooperatifleşme, tarım emekçilerinin verimli arazilere kavuşturulduğu toprak reformu ve ulusal ekonominin esenliği için önemli sanayi tesislerini kamulaştırma gibi uygulamalarıyla da, kendi deyimiyle “21. yüzyıl sosyalizmi”nin ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY Tarih yazdı önemli adımlarını atmayı başarmıştı. Chavez, bütün bunların yanı sıra halkın desteği sayesinde 2006’da üçüncü kez, 2012’de de dördüncü kez devlet başkanı oldu. Ölümünden önce şunları söylemişti; “Halkımızı sindiren tüm zincirleri, açlık, yoksulluk ve sömürgecilik zincirini kırmadan istirahata çekilmeyeceğiz. Ya bu ülke özgür bir ülke olacak, ya da onu özgürleştirmeye çabalarken öleceğiz...” Ne diyelim? Dünya halkları olarak kuşaktan kuşağa başımız sağ olsun... UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Doğu ve 1 Kuzeydoğu 2 Anadolu’ya özgü bir 3 üzüm cinsi. 4 2/ Eski Türk 5 lerde toplum6 sal bölüşümü düzenleyen 7 sistem ya da 8 hukuk... Os 9 manlılarda tören ve gös1 2 3 4 5 6 7 8 9 terilere verilen 1 M A S K A R A İ ad. 3/ Habeş soy 2 A Y A T A V A N lusu... İşsiz, aylak. 3 A L İ 4/ Rütbesiz asker... 4 S A L M A K M A K A R A Gaziantep yöresi5 A T A K K E M E ne özgü beyaz bir A K I A Ğ üzüm cinsi. 5/ 6 R A A N İ Genelev işleten 7 A V A R E A L AMA N N kadın... Malezya 8 halkına özgü bir 9 İ N i E Ğ İ N Ç tür öldürücü delilik. 6/ Taviz... Bir nota. 7/ Meyve ya da çam kozalağı toplamak için dalları eğmeye yarayan ucu çengelli sırık... Sevinçli, neşeli. 8/ Canlılığı azalmış olan... Asya’da bir ülke. 9/ Yurdumuzda yetişen ve şarap yapımında kullanılan bir üzüm cinsi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Belli bir düzen içinde ilerleyen, gelişen olay ya da eylemler dizisi... Sazı kurmaya yarayan burgu. 2/ Akdeniz Bölgesi’nde bir akarsu... Bir göz rengi. 3/ Erik, kayısı, badem gibi ağaçlardan sızan zamk... Kısa saplı bir halk sazı. 4/ Yemek... Karahindibanın sebze olarak yenen yaprakları. 5/ Altın elementinin simgesi... “Yol boyu servi / Demek ki Levni geçmiş buralardan” (İlhan Berk). 6/ Kalınbağırsağı anüs yoluyla su fışkırtarak yıkamaya yarayan aygıt... Bir nota. 7/ “Belirtiler” anlamında eski sözcük... Satrançta en önemli taş. 8/ “Yok” sözcüğünün karşıtı... Eski Yunan mimarlığında tiyatro ve müzik gösterilerinin sunulduğu yapı. 9/ Sahip, malik... Kuşların, “taşlık, katı” gibi adlar da verilen midesi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear