02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 ŞUBAT 2013 CUMARTESİ HABERLER CUMHURİYET SAYFA 9 Ümit Kocasakal: Aldığımız yüzde 60 oy namusumuz ve onurumuzdur. Bu onuru ayaklar altına almamak için olağanüstü kongreye gidiyoruz ‘Uzun tutukluluk süresi’ ABD’nin AKP üzerindeki sopası mı? ‘Koltuk sevdamız yok’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu, baskılara karşı cüppeleri ile düzenlediği toplantıda olağanüstü genel kurul kararı aldı. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu, avukatlık mesleğinin ayaklar altına alınmasına izin verilmeyeceğini belirtti. Baro Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal, “Türkiye’de artık hiçbir kişi ve kurumun hukuk güvencesi, güvenliği yoktur. Artık muhalif ve yurtseverlerin susturulması, sindirilmesi, tasfiyesi, yargı aracılığıyla yapılmaktadır. Bunun adı da ileri faşizmdir” dedi. Avukatlık mesleğinin onuru için olağanüstü kongre aldıklarını vurgulayan Kocasakal, “Milli irade ve sandıktan bahsedenler, sandıkta yapamadıklarını darbeciler gibi başka yollarla yapıyor. Bizim koltuk sevdamız yok. Seçimlerde aldığımız yüzde 60 oy namusumuz ve onurumuzdur. Bu onuru ayaklar altına almamak için olağanüstü kongreye gidiyoruz” diye konuştu. Özgürlükçü Hukuk Platformu, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve baro yönetiminin haklarında dava açılmasını kınadı. Kocasakal ve baro yönetimi hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi. Dava 17 Mayıs’ta Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Balyoz davasında mahkeme, hâkim ve savunmaya engel olmak iddiasıyla İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve 8 yönetim kurulu üyesi hakkında TCK uyarınca 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası istemi ve Çağdaş Hukukçular Derneği’ne (ÇHD) yönelik operasyonlara tepki göstermek için dün İstanbul Barosu Orhan Adli Apaydın Salonu’nda çok sayıda avukat cüppeleri ile bir araya gelerek baro yönetimine ve ÇHD’ye destek verdi. Salona, “Sayın Baro Başkanımız Ümit Kocasakal ve Yönetim Kurulumuz, yanınızdayız” yazılı pankart asan avukatlar akışlarla “İstanbul Barosu yalnız değildir”,“Kahrolsun faşizm, yaşasın mücadelemiz” sloganları attı. Burada basın açıklamasını okuyan Kocasal, 12 Eylül askeri faşizminin ardından ilk kez bir baro başkanına dava açıldığını söyledi. Uzun bir süredir planlı çalışmalar doğrultusunda toplumu dönüştürme çalışmalarının sürdüğünü belirten Kocasakal, “Toplumu dönüştürme çalışmaları kapsamında ilk önce yargı kuşatılmış ardından fiilen ele geçirilmiştir. Türkiye’de artık hiçbir kişi ve kurumun hukuk güvencesi, güvenliği yoktur. Artık muhalif ve yurtseverlerin susturulması, sindirilTaylan Tanay mesi, tasfiyesi, yargı aracılığıyla yapılmaktadır. Hukuksuzluklara boyun eğmeyen, susmayan, biat etmeyen, mücadele eden avukatlar ve barolar siyasi iktidarın yeni hedefidir. Bunun adı da ileri faşizmdir” dedi. Şikâyetçiler arasında Konya Barosu var Balyoz davasında savunmanın hiçe sayıldığını, delillerin tartışmadığını, savun Güçlü Sevimli Ulaş Doğan Avukatlara görüş yasağı İstanbul Haber Servisi DHKPC operasyonu kapsamında 21 Ocak’ta tutuklanan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay, şube başkan sekreteri Güçlü Sevimli ve üye Günay Dağ’a cezaevine girerken üst aramasına direndikleri, “insanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganı attıkları gerekçesiyle 1 ay görüş yasağı verildi. Avukatlarla aynı gün cezaevine giren Ulaş Doğan, Beşir Özdemir ve Hasan Farsak’a ise fiziki direniş gösterdikleri ge rekçesiyle 1.5 ay görüş yasağı verildi. İnfazı Yasası’nın 43/2b maddesi uyarınca 31 Ocak’ta verilen kararda, avukatların üstlerinin zor kullanılarak arandığı belirtildi. Tanay, cezaevi 2. müdürüne verdiği savunmada, “Metris çıkışında da aranmıştık. Burada tek başıma alındığım odada, başmemur çıplak arama yapmak istedi. Keyfi bu işleme rıza göstermedim” dedi. Avukatların savunmanları, infaz hâkimliğine itiraz edecek ancak idare, hâkimlikten gelecek yanıtı beklemeden yasağı uygulamaya koyuyor. manın hiçe sayıldığını belirten Kocasakal, “Meslektaşlarımızın itilip kakıldığı, mesleğin ayaklar altına alındığında baro nasıl sessiz kalabilir? Biz suç işledik ise mahkeme neden orada bunu uygulamadı. Mahkeme heyeti bize ‘sanıkların avukatı iseniz buyurun. Ancak müdafilin durumunuz yoksa cüppelerinizi çıkartın size yer gösterelim’ dedi. Bizde mahkeme heyetine biz avukatların müdafilik görevini yaptık dedikten sonra dışarı çıktık. Daha sonra hakkımızda mahkemeyi etkilemek iddiasıyla Konya Barosu ve İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi suç duyurusu yaptı” dedi. İstanbul Barosu Yönetimi olarak görevlerinin başında olduklarını ve AKP Milletvekili Bülent Turan’ın iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Kocasakal şöyle devam etti: “Bizim koltuk sevdamız yok. Seçimlerde aldığımız yüzde 60 oy bizim namusumuz ve onurumuzdur. Onu korumak için mücadele ediyoruz. Bu nedenlerle, son dönemlerde avukatlara, avukatlık mesleğine, meslek onuruna, barolara ve özellikle İstanbul Barosu’na yönelik saldırıların, hukuksuzlukların, sindirme ve yıldırma girişimlerinin yoğunlaşması, tahammül edilemez ve tehditkâr boyutlara ulaşması karşısında İstanbul Barosu Yönetim Kurulu 07.02.2013 tarihli toplantıda, bu gündemle sınırlı olmak ve bu konuları görüşmek, bu saldırılara karşı hareket tarzını belirlemek üzere en üst organı olan İstanbul Barosu Genel Kurulu’nu olağanüstü toplantıya çağırma, bu toplantıya TBB Başkan, yönetim kurulu ve tüm organlarını, tüm baro başkanlarını, ülkedeki tüm avukatları, hukuk fakültesi dekan ve öğretim üyelerini, ulusal ve uluslararası hukuk kurumlarını da davet etme kararı almıştır. Mesleğe, meslektaşa, baroya yönelik saldırılara, tasfiye girişimi ve tezgâhlarına en iyi cevabı genel kurulumuz verecektir.” Büyükelçi dosyalarla gelmiş BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone ile Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu’nun önceki gün başkent kulislerini dalgalandıran görüşmesi, soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Görüşmenin gündemi ve şekli, Türkiye’nin ABD’yi uyarmasına odaklanmasından çok, Washington yönetiminin AKP hükümetinden beklentileri çerçevesinde belirlendi. Bu durum, Türkiye’deki uzun tutukluluk süresi sıkıntısı, “ABD’nin AKP üzerinde kullandığı diplomatik sopa mı?” sorusunu da gündeme getirdi. Türkiye’de uzun tutukluluk, uzun yargılama süreleri ve basınifade özgürlüğü gibi konularda yaşanan sıkıntı, Washington yönetiminin son dönemde kullandığı “AKP’yi ikna yöntemine” dönüştü. Washington yönetiminin, son dönemde ABD’nin hassas olduğu İran, İsrail, Irak, Suriye ve terörle mücadele gibi konularda AKP hükümetinden beklentilerini ortaya koymadan önce, Türkiye’nin kanayan yarası durumundaki adalet ve yargı sistemini eleştirel bir bakış açısıyla gündeme getiriyor olması dikkat çekmeye başladı. Bu durumun son örneği, önceki gün gerçekleşen SinirlioğluRicciardone görüşmesinde yaşandı. Normal koşullarda bir saati aşmaması gereken görüşme tam 2 saat 15 dakika sürdü. Dışişleri Bakanlığı eleştirileri konusunda uyarmaya niyetlendiği Ricciardone ile “siyasi istişare” toplantısı yapmak zorunda kaldı. Ricciardone, Dışişleri Bakanlığı’na giderken çantasına Irak’tan Suriye’ye, İran’dan İsrail’e kadar önemli dosyaları da koydu. Bununla da yetinmeyip Türkiye’nin terörle mücadelede “istihbarat paylaşımı” dışında operasyonel çabaları da içeren çok daha geniş çerçevede bir öneri de götürdü. Ankara’nın özellikle PKK’yle mücadele konusunda ABD ile işbirliğini derinleştirmek istediği zaten biliniyordu. Böylece ABD, daha geniş çerçeveli bir işbirliğine yeşil ışık yakarken El Kaide ve diğer terör örgütleri ile ilgili olarak da Türkiye’den beklentilerini masaya koymuş olması güçlü bir olasılık şeklinde değerlendiriliyor. Bizler, Katılımcı Avukatlar (KAV) olarak; İstanbul Barosu yönetimi ile avukatlık mesleğine, demokrasi ve hukuk kavramlarının içeriğine, baro politikalarına, önceliklerine kadar uzanan bazı konularda önemli görüş farklılıklarına sahibiz. Bu görüşlerimiz doğrultusunda, baro yönetimini, uygulamalarını demokratik yollardan eleştirdik, bundan sonraki eleştiri hakkımızı da saklı tutuyoruz... Bununla birlikte, Baro Başkanı ve yönetiminin haksız ve gayrimeşru bir şekilde görevden alınmasını kabul etmeyeceğimizi, darbe kültürünün hukukta ve hukuk kurumlarında yeşermesine izin vermeyeceğimizi, İstanbul Barosu Genel Kurulu’nun iradesiyle belirlenmemiş hiçbir yönetimi meşru bir yönetim olarak tanımayacağımızı ilan ediyoruz. Kaldı ki, İstanbul Barosu’nda kendi ilkeleri ve programları ile seçimlere katılan hiçbir grubun, bu yol ve yöntemle mevcut yönetimin yerine geçmeye, hukuksuz olarak verilecek böyle bir görevi yürütmeye talip olmayacağını düşünüyor, umuyoruz. Bu girişimi boşa çıkarmak, demokrasinin, hukukun ve mesleğimizin etik sorumluluğuna uygun davranmanın kaçınılmaz gereğidir. İstanbul Barosu başkan ve yönetimine yönelik bu türden dava ve tehditler karşısında baro yönetiminin yanında ve dayanışma içinde olacağımızı, başkan ya da yönetiminin görevlerinin sonlandırılması amaçlı her türlü hukuksuz tasarrufa karşı İstanbul Barosu Genel Kurulu’nun iradesine kararlılıkla sahip çıkacağımızı belirtiriz. Savunmaya yönelik giderek artan baskı ve tehditleri görüşmek gündemiyle baromuz genel kurulunun olağanüstü olarak toplantıya çağrılabileceğini, bu durumda yapılacak genel kurulun ruhuna, anlam ve amacına uygun hareket edeceğimizi şimdiden taahhüt ederiz. Kamuoyuna ve ilgililere saygı ile duyururuz. Katılımcı Avukatlar (KAV)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear