02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 8 Alkol yasağı her yerde TAPDK’nin üniversitelerdeki içki satış yasağının kapsamını oldukça genişleterek eğitim kurumlarının ülke genelindeki sosyal ve dinlenme tesislerini de kapsama aldığı ortaya çıktı YEMEK KOLTUKTAN ETTİ SİNAN TARTANOĞLU HABERLER CUMHURİYET 9 ŞUBAT 2013 CUMARTESİ GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY AKP’ye ters düştüler görevden alındılar İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) AKP’nin son seçimler öncesinde milletvekili adaylarına yönelik Seferihisar Öğretmenevi’nde gerçekleştirdiği yemekli toplantının ödenmeyen faturası, öğretmenevi yöneticilerini görevinden etti. İddialara göre yemeğin 3 bin 120 TL’lik faturası ödenmedi. Öğretmenevi, geçen günlerde faturayı AKP Seferihisar İlçe Başkanlığı’na gönderince iki kurum karşı karşıya geldi. Faturayla ilgili müfettiş incelemesi de başlatıldı. Olayın kamuoyuna yansımasının ardından Seferihisar Öğretmenevi Müdür Vekili Sibel Doğan ile yardımcısı Tarık Karaman koltuklarını yitirdi. Norm kadrolu olmadığı için 6’şar aylık görevlendirmelerle yönetilen ve yaklaşık 3 yıldır Seferihisar Öğretmenevi’nde müdür ve müdür yardımcısı olarak görev yapan Doğan ve Karaman’ın görevlendirmesi yapılmadı. Görevlendirme yapılmamasında etkili olduğu ileri sürülen AKP Seferihisar İlçe Başkanı Ümit Cingöz, olayın “tesadüf” olduğunu savundu. Cingöz, “Görevlendirme bürokratik bir gelişmedir. Benim olaylardan daha sonra haberim oldu. Bu konuyu benimle ilişkilendirmek isteyenler olabilir. Ben gayet rahatım. Böyle bir şey benim tasarrufum ya da bilgim dahilinde olmadı. Böyle olmasını ben de istemezdim. Zamanlama açısından manidar oldu. Atama işi ile öğretmenevi konusunun aynı zamanlara denk gelmesi tamamen tesadüf” dedi. CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel konunun takipçisi olacaklarını ve önümüzdeki günlerde TBMM’ye taşıyacaklarını söyledi. İktidarda hukuksuz bir hükümetin olduğunu dile getiren Yüksel, “AKP’liler, bu kurumlar babalarının malıymış gibi hareket ediyor. Hükümet eliyle tüm kurumlar tek tek ele geçiriliyor. Söylemleri, öğretmenevlerinin zarar ettiği şeklinde. Fakat bu zararı kim yapıyor diye incelediğinizde karşınıza AKP çıkıyor. Konuyu inceleyip, Meclis’e taşıyacağız” diye konuştu. ANKARA ODTÜ’ye bağlı Eymir Gölü’nde alkol satışını durduran Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (TAPDK) bu kararının üniversitelerin bütün yer, tesis ve alanını da kapsadığı ortaya çıktı. Buna göre, üniversitelerin kampusu ve dinlenme, sosyal tesislerinde de alkol satışı yapılamayacak. Bu karar uyarınca, Ankara Üniversitesi’nin Manavgat ve Ilgaz’daki, Hacettepe Üniversitesi’nin Bartın’daki, ODTÜ’nün Uludağ’daki tesisleri de yasak kapsamına alınmış oldu. Yasak yalnızca öğrencileri değil öğretim üyelerini de etkileyecek. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Temmuz 2012’de “Bir üniversitenin içinde, restoranlarında alkollü içki satılmasına müsaade edilebilir mi? Öğrenci oraya gelip de alkolü alıp kafayı mı bulacak yoksa ilmi alıp kendini mi bulacak?” açıklamasının ardından YÖK harekete geçmiş ve 8 Ağustos’ta tüm üniversitelere gönderdiği yazıda, yerleşkeler içindeki restoranlarda içki satışını yasaklamıştı. Ardından ODTÜ’nün Eymir Gölü tesislerindeki işletmelerin alkol ruhsatlarının TAPDK tarafından 28 Kasım 2012 tarihli karar ile yenilenmediği ortaya çıkmış, “Üniversitelerin eğitim öğretim hizmeti verilmeyen tesislerinin de alkol yasağı kapsamında olup olmadığı” tartışması başlamıştı. TAPDK’nin, üniversitede alkol yasağı için YÖK’ün Ağustos 2012 tarihli “yerleşke içindeki restoranları” kapsayan kararıyla yetinmediği ortaya çıktı. Karara gö re TAPDK, alkol yasağı için “eğitim ve öğretim kurumu” ifadesinin “doğrudan hizmetin verildiği mekânlar ve/veya açık alanlar ile müstakil olarak bu hizmetin verildiği yapılar, yapıların eklentileri ve bahçeleri şeklinde anlaşılması gerektiğini” bildirdi. TAPDK’nin yazısında “ülke genelindeki üniversite yerleşkelerinde anılan kurul kararının ihaleli durumunun tespit edilerek bildirilmesi” istendi. “Açık alanlar” ifadesinin YÖK’ün yerleşkedeki restoranlar yasağını genişlettiği ve üniversitenin bulunduğu ildeki yerleşkelerinin değil, ülke çapındaki tesislerini de kapsayacağı belirtildi. Böylece sadece öğrenciler değil öğretim üyeleri ve memurlar da yasak kapsamına girmiş oldu. Sahil tesisleri de yasak TAPDK’ye YÖK yazısı yetmedi DENİZ OTOBÜSÜ YEDİTEPE1’E KURU YÜK GEMİSİ ÇARPTI ‘Kaliteli eğitime herkes ulaşabilmeli’ FİGEN ATALAY Boğaz’da kaza ucuz atlatıldı: 5 yaralı KAYHAN AYHAN ‘TBMM’ye taşıyacağız’ İstanbul Deniz Otobüsleri AŞ’nin (İDO) BostancıKabataş seferini yapan deniz otobüsüne ‘nehir tipi’ bir kuru yük gemisi çarptı. Kazada 1’i İDO mürettebatı 5 kişi yaralandı. Bostancı’dan saat 19.00’da hareket eden “Yeditepe 1” isimli deniz otobüsüne, saat 19.20 sıralarında Kız Kulesi açıklarında belize bandıralı “Amur2523” isimli kuru yük gemisi arka kısmından çarptı. Hasar oluşan deniz otobüsü kendi imkânlarıyla Kabataş İskelesi’ne yanaştı. Kazada yaralanan 1’i İDO mürettebatı 5 kişi de çevredeki hastanelere kaldırıldı. Polisin geniş güvenlik önlemi aldığı iskele çevresindeki deniz seferleri geçici süreyle durduruldu. Görgü tanıkları deniz otobüsünün seyir halindeyken bir tanker ile çarpıştığını, daha sonrada Kabataş İskelesi’ne yanaştığını belirtti. 499 yolcu kapasiteli gemide bulunan 33 kişinin tahliye edildiği bildirildi. Olayla ilgili soruşturma başlatılırken, savcı deniz otobüsüne gelerek inceleme yaptı. İstanbul Deniz Otobüsleri AŞ Başenspektörü Sercan Karabıyık, deniz otobüsünde hasar oluştuğunu ancak su almasının söz konusu olmadığını bildirdi. ANTALYA Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Emin Karip, “Kaliteli eğitim içeriklerine ulaşım, belirli imkânlara sahip vatandaşların satın alabileceği meta olmaktan çıkarılmalı. Bilişim teknolojilerini kullanmak bunun için fırsat olabilir” dedi. Türkiye Özel Okullar Birligi Derneği’nce düzenlenen “Yeni Eğitim Sistemi ve Dijital Eğitimde Öğretmenin Yeri ve Önemi’’ başlıklı sempozyum, bugün sona eriyor. 730 özel okul temsilcisinin katıldığı sempozyumun açılış töreninde konuşan Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Başkanı Cem Gülan, yeni sistemle ilgili üzerinde durdukları noktaları şöyle sıraladı: 60 veya 66 ay birinci sınıfa başlamak için erken. Tüm kademelerde müfredat hafifletilmeli. Hedefler azaltılmalı. Okul çeşitliliği azaltma çalışmaları sürecinde fen liseleri, sosyal bilimler liseleri ve özelliği olan Anadolu liselerinin muhafaza edilmesinden yanayız. Bu okulların sayıları çok sınırlı kalmalı. Öğrencilerin kademeler arası geçişlerinde okul notları kullanılmalı. Tüm özel okulların kâbusu haline gelen eokul sisteminde ciddi esneklikler sağlanmalı ya da özel okullara bu sistem dışına çıkma hakkı verilmeli. TBMM Üstün Yetenekli Çocuklar Komisyonu, MEB’i eleştirdi: 1200 TAŞERON BEDAŞ’TA EnerjiSen’in hukuk zaferi İstanbul Haber Servisi BEDAŞ, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü’nün, 1200 taşeron işçinin BEDAŞ işçisi sayılması kararının kaldırılması için açtığı davayı kaybetti. 1200 işçi, kesin mahkeme kararıyla BEDAŞ işçisi oldu. EnerjiSen, İstanbul Bölge Müdürlüğü’ne başvurarak, Alt İşveren Yönetmeliği’nin 13. maddesine göre, taşeronda çalışan yaklaşık 1.200 işçisinin, işe girdikleri ilk tarihten itibaren BEDAŞ işçisi sayılmalarına karar verilmesini talep etti. Müfettişlerin görüşüyle, sendikanın başvurusu kabul edildi. BEDAŞ kararın iptali için İstanbul 1. İş Mahkemesi’nde dava açtı. Mahkeme ise 7 Şubat’ta davayı reddetti. Yargıç, kararın kesin olduğunu tutanağa yazdırdı. Raporda, şu değerlendirme yapıldı: “BEDAŞ işletmelerinde çalışanların yeterli iş ve işçi sağlığı, güvenliği konusunda bilgi ve güvenlik donanımlarına sahip olmadıkları tespit edilmiştir. Arıza ekibinin başında BEDAŞ teknisyeninin olmadığı, direkteki elektrik arızasını gidermeye çalışan taşeron ustasının gerekli ve yeterli izolasyon koruyucu malzemeden mahrum vaziyette ve enerji altında çalışarak arızayı giderdiği heyetimizce tespit edilmiştir. Güvenlik sorunu, BEDAŞ personeli tarafından yapılan bu işlerin ihale yoluyla alt yüklenicilere devredilmesi nedeniyle ortaya çıktığı görülmüştür.” Çocuk üstün okul zayıf MAHMUT LICALI liberal olarak tanımlayan çevrelere kadar geniş bir yelpaze CHP’nin bir türlü değişemediğini, bu yönde zaman zaman beliren “umutların” çok kısa sürede söndüğünü söylüyor. Bu yelpaze kendi içinde ikiye ayrılıyor: Ne yapılırsa yapılsın CHP değişimi başaramaz, diyenler. İçinden geçtiğimiz süreçte son bir şansı daha var, bakalım bunu yakalayabilecek mi, diyenler. Öncelikle şunu netleştirmek gerekiyor; bu yelpaze CHP’de değişim mi istiyor, başkalaşım mı? İkinci şık daha baskın çıkıyor. Zira bu kesim, iktidar politikalarının sağlamlaştırıcısı olacak, atılan bir adıma toplumsal tepki gelirse bu yükü taşıyacak bir CHP istiyor. Bunu da “değişim” olarak tarif ediyorlar. Oysa istenen başkalaşım. ??? Başkalaşım dayatmalarını bir kenara koyup soralım: CHP hiç değişmeyen, çağı yakalayamayan bir parti mi? Bu sorunun yanıtı CHP’nin tarihinde gizlidir. CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinden itibaren her türlü yeniliğe kendisini de katmış bir partidir. Atatürk dönemi, sonrasında İnönü ile aşılan İkinci Dünya Savaşı yıllarının ardından çok partili sisteme geçiş, sadece CHP dışında da partilerin kurulması değil, CHP’nin kendisinin de buna ayak uydurmasıdır. CHP’nin iç mekanizmaları 1940’ların sonundan itibaren adım adım yenilenmiştir. Devlet kuran parti olarak iktidarı devrettikten sonra varlığını yine yüzde 40’lar dolayında oy alarak korumasının sırlarından biri budur. 1957’de Demokrat Parti’nin (DP) üçüncü kez seçimi kazanmasının ardından CHP bir kez daha silkelendi. 1959’da “İlk Hedefler Beyannamesi”ni hazırlayarak ciddi bir değişim gerçekleştirdi. Bu beyanname sosyal adalete, hukuk devletine ve halk egemenliğine dayalı yeni bir anayasadan denetim mekanizmalarının güçlendirilmesine kadar neredeyse bugün bile güncelliğini koruyan pek çok madde içeriyordu. İlk Hedefler Beyannamesi adım adım şekillendi, 1960’ların sonunda “ortanın solu” hareketi olarak partiye damgasını vurdu. 1968’de toplanan 19. Kurultay, hem ülke içindeki hem dünyadaki değişim arayışının CHP içinde yankı bulmasıyla sonuçlanmıştır. ??? Bugün de gerek ülkemizdeki gerekse dünyadaki sancılar CHP içinde hissedilmekte ve değişik şekillerde gün ışığına çıkmaktadır. CHP yaşayan bir organizmadır. Ülke ile nefes alıp veren bir yapıya sahiptir. Bu nedenle ülkemizin karşı karşıya kaldığı sorunların CHP’yi germesi doğaldır. İktidar partisinde bütün yarış, genel başkan en iyi kimi kutsayacak sorusuna yanıt bulmaktan ibaret. Bunu olağan karşılayan medya yelpazesi CHP içindeki her sesten kriz çıkarma arayışında. CHP tıpkı tarihindeki kritik dönemeçlerde yaptığı gibi bugün de başkalaşmadan değişimi yakalayacak güçtedir. Bunu yapacak birikimi vardır. Zaman zaman saldırıya varan eleştiriler de özünde CHP’nin gücüdür. Öyle bakmak gerekir. Bugün Türkiye’de iç barışın önündeki engel sadece terör değil. İktidar neredeyse tüm toplumsal dengeleri bozdu. Ortak paydaların çivisini çıkardı. Komşularımızla ve parçası olduğumuz uluslararası kurumlarla ilişkilerimizde eksen kayması değil, omurgasızlık var. Türkiye bütün bunları tartışmak yerine CHP’nin içini tartışıyorsa, CHP’nin yapması gereken çok şey var demektir. CHP de bu tayfaya uyup kendi içine dönemez. Bu tablo CHP’nin bütün oklarının iktidar hedefine dönük olmasını kaçınılmaz kılıyor. Gerek CHP’ye gönül verenlerin, gerekse CHP’yi küçümseyen ya da karşı çıkanların farklı nedenlerle unutmaması gereken bir gerçek var. Türkiye’nin kuruluş günlerinden bugüne bakıldığında söylenecek ilk sözlerden biri şudur: Önce CHP vardı... ANKARA TBMM Üstün Yetenekli Çocuklar Komisyonu, üstün yetenekli çocukların eğitim politikalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) çok ciddi eleştiriler yöneltti. Bakanlığın üstün yetenekli öğrencilerin eğitimi konusunda acil eylem planı hazırlayıp gelecek eğitimöğretim yılında yaşama geçirmesi gerektiği tespitini yapan ko misyon, fen liselerinin kuruluş amacını kaybettiğini bildirdi. Üstün yetenekli çocukların keşfi ve eğitimleriyle ilgili sorunların tespiti amacıyla Meclis’te kurulan araştırma komisyonu, raporunu TBMM Başkanlığı’na sundu. Raporda, komisyon çalışması kapsamında başta fen liseleri, bilim ve sanat merkezleri ile rehberlik ve araştırma merkezlerine yönelik Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı birimlere pek çok eleştiri yöneltildi. Komisyonun tespitleri şöyle: ? Üniversite giriş sınav puanlarının hesaplanmasında AOBP’nin kaldırılmış olması nedeniyle fen liselerinin dezavantajlı duruma düştüğünü düşünen öğrenciler diğer okulları tercih ediyor veya ara sınıfta okullarını değiştiriyor. ? Bilim insanı yetiştirme iddiası olan ve en başarılı gençlerin eğitimini üstlenen fen liselerinde dersler öğretmen eksikliği nedeniyle boş geçiyor. ‘Okul sütü zehir küpü’ Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, MEB ve Sağlık Bakanlığı’nın koordinasyonu, Ulusal Süt Konseyi’nin desteği ile yürütülen ve bu yıl da 11 Şubat’ta okulların açılmasıyla tekrar başlayacak “Okul Sütü Programı” dün The Plaza Otel’de tanıtıldı. Toplantıya katılan Liseli Genç Umut üyesi öğrenciler “okul sütü” uygulamasını protesto etti. Öğrenciler çantalarından çıkardıkları “Okul sütü zehir küpü”, “AKP eğitime zararlıdır”dövizleri açtı. (Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE) yapılardan oluşuyor’ ‘RAM’lar donanımsız EğitimSen’den YÖK yasasına tepki EğitimSen ve STK’ler, YÖK Yasa Tasarısı taslağının geri çekilmesi talebiyle ortak basın açıklaması yaptı. MEB önünde topluluk adına açıklamayı okuyan EğitimSen Genel Başkanı Ünsal Yıldız, YÖK tarafından MEB’e sunulan taslağın geri çekilmesini istediklerini, taslağı bu haliyle kesinlikle demokratik bulmadıklarını söyledi. Yıldız, “Demokratik özyönetimisavunduğumuzdan, sermayenin ve siyasal iktidarın üniversite yönetimini kendi vesayetine almasını kabul etmiyoruz” dedi. (Fotoğraf:AAŞENAY ÜNAL) ? Rehberlik ve Araştırma Merkezleri (RAM) herhangi bir kritere göre yapılandırılıp yaygınlaştırılmadı, mevcut merkezler de çoğunlukla donanımsız geçici yapılardan oluşuyor. ? BİLSEM binalarının tasarımı üstün yetenekli bireylerin eğitimine uygun değil. ? Fen liseleri; gerek kadroları, gerek öğrenci seçim sisteminde yapılan değişiklikler, gerekse donanımlarındaki eksikliklerden dolayı kuruluşlarındaki bilim insanı ve araştırmacı yetiştirme özelliklerini kaybetti, üstün yetenekli çocuklara eğitim veren kurumlar olma özelliği tartışmalı hale geldi. ? Okullar, seçilmiş öğrencilere normal liselere kıyasla birkaç ek matematik ve fen dersi dışında bir eğitim vermiyor. Köy korucusu asılı bulundu ? AĞRI(Cumhuriyet) Merkeze bağlı Çukurçayır Köyü sakinleri, dün sabah saatlerinde köy girişindeki köprüde asılı bir erkek cesedi buldu. Cesedin, eskiden geçici köy koruculuğu yapan Kamil Kocabay’a ait olduğunu belirlendi. 4 çocuk babası Kocabay’ın cesedinde yara izleri olduğu iddia edildi. ? MARDİN(Cumhuriyet) Emekli din görevlisi Salih Eldemir, “Hükümet Kadın” filmi hakkında suç duyurusunda bulundu. Eldemir, “Kürtlere, Araplara, Müslümanlara, Süryanilere, Yezidilere hakaret var” dedi. ‘Hükümet Kadın’a suç duyurusu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear