23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 ŞUBAT 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA er yıl şubat ayının son haftası H vergi haftası olarak kutlanıyor. Yani 25 Şubat Pazartesi vergi Türkiye’de Ocak 2013 tarihi itibarıyla 2 milyon 347 bin 181 adet faal katma değer vergisi mükellefi var. haftası başlıyor. Bu kutlamanın Muhtasar beyanname vermek zorunda amacı, Gelir İdaresi’nin internet olan mükellef sayısı ise 2 milyon 440 sitesinde, “verginin toplumun bin 480. Bu beyannamelerin hepsi tüm kesimlerine benimsetilmesi serbest muhasebeci mali müşavirler ve vergiyi gönüllü olarak ödeme tarafından veriliyor. Tüm bu muhasebe alışkanlığının arttırılması” olarak ve vergisel işlemler büyük zorluklara açıklanıyor. ve angaryalara rağmen günü gününe Biliyoruz ki, bu amaca ulaşyapılıyor. Bu uğraşlar sonucunda da manın birçok yöntemi var. Gelir yaklaşık 2.5 milyon mükellefin aylık İdaresi internet sitesi bunun yönvergilerini süresinde ödemeleri sağtemlerinden biri olarak 81 ilde lanıyor. resim, şiir, afiş ve kompozisyon Gelir idaresinin internet sitesinden çözümler geliştirmek gibi. Bu yaklaşımın da yarışmaları düzenliyor. Bu kapaldığımız bu veriler bile serbest musamda; 24 ildeki ilkokullarda resim, 30 ildeki hayata geçeceğine inanıyoruz. hasebeci mali müşavirlerin, vergiyi benimortaokullarda şiir ve 27 ildeki lise ve dengi Bu önemli çünkü, Ocak 2013 itibarıyla setmek ve gönüllü ödeme alışkanlığı yaraokullarda sloganlı afiş veya kompozisyon faal gelir vergisi mükellefi sayısı 1 milyon tabilmek için ne kadar etkin olabileceklerini yarışması yapılacak. 765 bin 559. Faal kurumlar vergisi mükel gösteriyor. Bu durumu Gelir İdaresi’nin de 81 ildeki yarışmalarda dereceye giren lefleri sayısı ise 660 bin 994. Bu mükellefler gördüğünü biliyoruz. öğrencilerden 1. olanlara notebook, 2. olan Şubat ve Mart 2013 ayı içinde gelir vergisi Yapılması gereken şey net. Gelir İdaresi’nin lara fotoğraf makinesi, 3. olanlara ise mp4 beyannamesi nisan ayı içinde ise kurumlar bu hafta boyunca muhasebe meslek menvergisi beyannamesi verecekler. Bunların suplarımızla bir araya gelmesi, ortak uygumüzikçalar verilecek. Yani verginin toplumun tüm kesimlerine beyannameleri serbest muhasebeci mali lamalar geliştirmemiz ve sorunlara çözümler benimsetilmesi ve vergiyi gönüllü olarak müşavirler tarafından hazırlanacak, bun bulmamız gerekiyor. ödeme alışkanlığının artırılması gibi ulvi lara vergi yine meslektaşlarım tarafından Bu çerçevede, ayın 14’ünde verilen geçici bir amaca ulaşmak için bu yarışmalar dü benimsetilecek ve vergiyi gönüllü ödeme vergi beyannamesinin 20’sine çekilmesi, şünülmüş. alışkanlığı aynı meslek mensupları tarafın buna paralel geçici vergi son dönem beBizce de bu tür etkinlikler önemli. Ama dan aşılanacak. yannamesinin kaldırılması ve yine özellikle şu da bir gerçek artık yetiştirilemeyen ve ki, vergiyi benimayın 24’üne kadar verilen setmek ve gönüllü KDV beyannamelerinin ödeme alışkanlığı ayın 29’una çekilmesi mesDevlet memurları kanunu yaratabilmek için lektaşımıza nefes aldırır, daha etkin uygumotivasyonlarını yükseltir. bilgisi nereden alınır? lamalar da gerekiSORU CEVAP Evet, şubat ayının son yor. Örneğin; vergi haftası vergi haftası… Sorularınız için malicozu657 sayılı Devlet Memurları işiyle uğraşanlarla, Mart ayının ilk haftası ise m6ismmmo.org.tr adresine Kanunu hakkında nereye müracaat mükelleflerin vergimuhasebe haftası… Gelin mail atabilirsiniz. Tüm sorular edip bilgi alabilirim? Murat Yazıcı sel işlerini yapaneposta ile tek tek bu iki haftayı birleştirelim, cevaplanacaktır. larla, yani serbest vergi ve muhasebe haftası muhasebeci mali yapalım. Tüm vergisel ve müşavirlerle bir muhasebesel sorunlara biraraya gelmek, solikte çözümler üretelim… runları tartışmak ve 17 Tutuklanan işçi çıkartılabilir mi? Bir işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması nedeniyle işine devam edememesi, hiç de azımsanamayacak sıklıkta yaşanan özel durumlardan biridir. İş Kanunu’na göre bu durumda işçinin iş sözleşmesi hemen feshedilemez. Ancak işçinin devamsızlığının ihbar süresini aşması halinde işveren iş sözleşmesini haklı nedene dayanarak feshedebilir. İhbar süresi aşılmamışsa fesih hakkı olmaz. Kanun, işçinin başına gelen olayın işyerinde veya işyeri dışında meydana gelmiş olmasına, haklı veya haksızlığına, mahkumiyet ile sonuçlanıp sonuçlanmamasını dikkate almıyor. Bu nedenle işçinin gözaltı veya tutuklanmasıyla çalışamadığı süreler için bir hafta süre için yarım ücret talep hakkı doğmaz. İş akdi feshedilen işçi diğer şartları yerine getirdiği takdirde ise kıdem tazminatına hak kazanabilir. Tutuklu ya da gözaltında geçen süreler ise kıdem tazminatının hesabında dikkate alınmaz. Tutuklulukta geçen süre için işveren tarafından yarım ücret ödenmiş olması da bu sonucu değiştirmez. İhbar süresi ise işçinin işyerindeki kıdemine göre değişir. İş Kanunu’nun 17. maddesine göre bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak ihbar süreleri de şöyledir: İşi altı aydan az sürenler için, iki hafta. İşi altı aydan bir buçuk yıla kadar sürenler için dört hafta. İşi bir buçuk yıldan üç yıla kadar sürenler için, bildirimin altı hafta. İşi üç yıldan fazla sürenler için sekiz hafta. Vergi Haftası ve Muhasebe Mesleği Barış Sürecinin İftihar Tablosu!.. Şu yaşadığımız ileri “şeyin” daha ilerisine acaba hangi sıfat uygun olur?.. Gerçekten zorlanıyorum... Sanki bilinçli bir şekilde “deli gömleği” giydirilmiş bu ülkede, aklımız, yüreğimiz, irademiz, sabrımız sınanıyor!.. Bırakın hakkı, hukuku, insan değerinin bile yerle bir edildiği bir karanlık tünelden geçi(rili)yoruz adeta... Silivri’ye bakın, orada “ileri faşizmin” tüm unsurlarını bir arada göreceksiniz. 18 Şubat günü Silivri Toplama Kampı’nın önünde mevzilenmiş gaz maskeli “robocop”lar, barikatların ardındaki halka biber gazı sıktılar, yetmedi zırhlı araçtan sıktıkları buz gibi suyla bi güzel yıkadılar... Yine yetmemiş olacak ki, bu defa suyu insanların gözüne gözüne püskürtmeye başladılar, başardılar da; adam gibi gazetelerin birinci sayfasında yer alan, gözünden kanlar akan yaşlı kadının fotoğrafı ancak bir şekilde özetlenebilir: O fotoğraf, bu rejimin medarı iftiharıdır... Silivri’nin dışı böyleydi de içi çok mu farklıydı sanıyorsunuz; başta Şemdin Sakık, bir yığın PKK’liye “gizli tanık” sıfatıyla Cumhuriyet’e ve TSK’ye kin kusturan muhterem mahkeme heyeti, önceki Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve komuta kademesinin tanıklıklarını “maddi gerçek ortaya çıktığı” gerekçesiyle reddetti, iyi mi?!.. Yetinmedi, sanıkların dinlenmesini istediği tüm tanıkları da reddetti... Böylece anlamış olduk ki, savcının mütalaası filan da hikâyedir, Silivri’de 296 celsedir sürdürülen bu davada karar çoktaaaan bellidir... Aslında bu “pek ileri rejimin” adı da sanı da gayet açıktır, elbirliği ile konulmuştur... HHH Son seçimlerde “milliyetçilik oyununu” gayet iyi oynayan Tayyip Bey, yeni “düzenin” ismini vermedi ama içeriğini olanca açıklığı ile anlattı geçen gün: Kimse karşımıza Kürtlükle, Türklükle çıkmasın. Milliyetçiliği ayakları altına almış bir iktidarız... Allah aşkına, daha ne desin!.. Zaten yeni “düzenin” ayak sesleri Karadeniz’den duyulmaya başlandı bile; Sinop ve Samsun’da yaşananlar, daha ileri “şeyde” yaşayacaklarımızın, gündelik hayatımızın hangi yönde gelişeceğinin minik işaretleri yalnızca!.. Abdullah Öcalan’ın “yol haritasını” verdiği çözüm süreci marifetiyle insanları da birbirine düşman hale getirdiler ve o çok dillendirilen “Türk sorunu”nu da becerdiler ya bravo doğrusu!.. Sonunda sıra memurlara, muhalif KESK’e geldi... Öğretmenler, sağlıkçılar, sendikacılar... Tam 167 kişi hakkında gözaltı kararı verildi... Alınanlar içinde kanser hastası da var, 3 aylık bebek de!.. Kısacası tam bir sindirme ve itibarsızlaştırma operasyonu... Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) son raporunu gördünüz mü?.. Son üç yıl içinde hastalık nedeniyle cezaları ertelenmeyen 268 mahpus yaşamını yitirdi... Bu rakama cezaevi aracında yanarak ölenler dahil değil tabii!.. Siroz ve karaciğer kanseri olan Fatih Hilmioğlu hâlâ Adli Tıp denen kurumda bekletiliyor... Şimdi SES bu raporu verdi, peki ne oldu diye soracaksınız haliyle, anlatayım: SES Genel Sekreteri tutuklandı... 8 yaşındaki kızına kalp hastası teşhisi konulunca tahliye edildi!.. Piyano sanatçısı, besteci Fazıl Say için açılan davada şikâyetçiler, sanatçının otizm hastası olduğunu ileri sürüp araştırılmasını istediler. Allah’tan mahkeme bu isteği reddetti de dünyaya kepaze olmaktan kurtulduk!.. Ben yazarken yoruldum, ama anlatacak o kadar çok rezalet var ki; örneğin din dersi öğretmenlerinin önerileri var, helal ve haram konularının müfredata alınmasını, mescitler açılmasını, ders programının namaza göre ayarlanmasını istiyorlar... Kısaca “okulları kaldıralım, medreseleri açalım” deseler daha kestirme olacak yani!.. Şimdiii, “bu ahval ve şerait altında” içinde yaşadığımız düzenin daha ilerisinin adı ne olsun? Başbakan çalışıyor, yanaşma tayfası kamuoyunu hazırlıyor, ama sizler de yardımcı olun canım... Şöyle okkalı bi şey olsun!.. Öncelikli Gündem İmralı Süreci Perihan ERGUN KİMKİME BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Sayın Başbakan’ın “açılımı” doğrultusunda İmralı’da konuk nitelikleriyle cezasını sürdüren A. Öcalan’la AKP’den uzlaşmacı olarak görevlendirilenler son günlerde aralıksız İmralı’dalar. Başbakan’ın tüm hitaplarında “Hangi koşullarda olursa olsun bu sorunu, iktidarı kaybetme pahasına da olsa çözeceğiz”demesi özveri niteliğinde yansıyor olsa da öte yandan hâlâ emekli ve muvazzaf üst rütbedeki askerlerin 28 Şubat soruşturması nedeniyle tutuklanmaları düşündürücü ve şüphe getirici oluyor. BDP’lilerin Uludere’de PKK ile sarmaş dolaş olmalarını suç sayarak kınarken şimdi onlarla (“Başkanlık Sistemine” karşı olmadıklarını beyan ettiklerinden) yakın duruma gelmesi, bilinmeyen bazı konularda ittifak etmesi, oldukça şaşırtıcı ve düşündürücü. BDP’lilerin ve İmralı’dakinin (nedense Öcalan’ın adı bu oldu) istemlerini, toplumdan ve CHP’nin ısrarına karşın muhalefetten gizli tutmaları da oldukça merak getirici. Öyle ki Mardin’de halka hitabında, onlara hoş görünmek amacıyla olsa gerek “Biz her türlü milliyetçiliği, hatta TürkKürt milliyetçiliğini bile ayaklar altına almış bir iktidarız” diyerek milliyet kavramını ırkçılıkla karıştırmış. Tüm dünyada devletler milletlerinin adıyla isimlendirilir. Herhalde bu da karşıtlarına hoş görünmek için göz ardı edilmiş. Geçen haftaki yazımda millet ve milliyet tanımlarında kavram karmaşasına girenleri uyarmak için genişçe açıklama yapmak gereğini duymuştum. Âcizane, danışmanlarının dikkatine sunarım. Basına yansıyan anlatımlara göre Başbakan’ın Mardin’deki konuşmasını olumlu bulan BDP’liler “Tavrı çözüme katkı sağlayacak” yorumunu yapmışlar. İlaveten Emine Hanım’ın orada kadınları toplayarak sohbetini de değerlendirerek “Biz Tayyip ve Emine Erdoğan’dan memnunuz” övgüsünde bulunmuşlar. Hatta bu izlenimlerin etkisiyle PKK’nin Kandil’deki sorumlusu Karayılan, “AKP’yi biz iktidar yaptık. Bizim mücadelemiz, derin devleti, Ergenekon’u ve katı Kemalist bakış açısına dayanan kesimleri başarısız kılmış, yıpratmış, teşhir edilmesi ve iktidardan düşürülmesine zemin sunmuştur” diyebilmiş!.. HHH Belirtmeye çalıştığım; AKP iktidarının bu olumlu saydığı davranışları Karayılan’ı sevindirirken vatanseverleri acıyla yerindirmektedir. Çünkü ülkenin hangi etnik kökenden olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti’ni meydana getiren gerçek ve köklü halkının tüm toplumsal ve ekonomik sorunlarını önemseyenler ve hatta AKP’ye karşıt olanlar zindanlara atılıp gelecekten ümit keser hale getirilmektedir. Örneğin aralarında KESK yöneticisi ve üyelerinin de olduğu 167 memur hakkında gözaltı kararı çıkarılması ve 19 Şubat günü Ankara’dan başlayarak Ege ve Akdeniz’e uzanan değişik kentlerde mekânları basılarak belirtilmeyen suçlamalarla gözaltına almalar yine bir hukuksuzluk ve halk düşmanlığı olmuyor mu? Bir canlı örnek de 18 Şubat günü, 37 gün aradan sonra “Silivri Özel Mahkemesi”ndeki Ergenekon davasının duruşmasını izlemek isteyenlere yapılanlardır; orda bulunanlara, sanki saldırıya gelmişler gibi yolları mahkeme sahasına 500 metre uzaklıkta kesilerek uygulanan insanlık dışı eziyetler yürek yakıcıydı. Öyle ki ekranlara yansıyan görüntüler akla ziyandı. Yaşlı genç ve hatta çocuklardan oluşan kalabalığa sıkılan basınçlı suyun içine toprak ve çakıl taşlarının konduğu orada canhıraş seslerle belirtiliyordu. Bu yetmezmişcesine işkence biber gazıyla aralıksız devam ettirildi. Kalabalığın içinde bulunan muhalefet milletvekilleri de hırpalanmak ve yaralanmaktan paylarını almışlar. O gün oraya giderek dayanaksız tutuklamalara insanlık ve vatandaşlık görevimi yapmaya ben de niyetliydim. 14 Şubat günü evin içinde geçirdiğim kaza nedeniyle engellenişime çok üzülürken gidenlere yapılanlar acılarımı katlandırdı. HHH Osmanlı’dan bu yana Cumhuriyet dönemindeki bazı faşist iktidarlara ilahi adaletin verdiği cezaları anımsayarak bunun kesinlikle hakkı, hukuku, insaniyeti önemsemeyen şimdiki iktidara da verileceği, Atatürk Cumhuriyetini yok etmeye soyunanların da cezalandırılacağı inancını kuvvetle taşıyorum. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1/ Adını Bergama 1 kentinden alan 2 ve yazı yazmak, resim yapmak 3 için özel olarak 4 hazırlanan deri. 5 2/ Bir tür kalın ve kaba kumaş... 6 “Çamaşırcı 7 ayı” da denilen 8 ve Amerika’da y a ş a y a n 9 kürkü değerli 1 2 3 4 5 6 7 8 9 bi r h ay v a n . 3 / Fut b o l d a h e m e n 1 Y A P I Ş K A N hemen diklemesine 2 E M A R E F İ L atılan top... Radyum 3 M O R F R İ S A elementinin simgesi. 4 İ K A Z A Y A L 4/ Bir renk... Kendini 5 Ş F E R F E N E beğenmiş kimseler A T L için kullanılan bir alay 6 E N İ R OD S İ sözü. 5/ Yufka içerisine 7 N A L Ş İ R V A N İ patates, peynir gibi 8 malzeme konularak 9 R A B A NO T U yapılan börek... Rey. 6/ Yüzyıl... Yunan mitolojisinde savaş tanrısı. 7/ Yazılı, sesli ya da görsel tüm kitle iletişim araçlarına verilen ad. 8/ Hararet... “Yok” anlamında argo sözcük. 9/ Dondurulmuş meyve suyuyla yapılan bir tür pelte. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kapadokya’da, peribacalarının en güzel örneklerinin yer aldığı bir yöre. 2/ Üzerinde sayı saymaya yarayan boncuklar bulunan, dikdörtgen biçiminde tahta levhacık... Tavlada “üç” sayısı. 3/ Nâzım Hikmet’in soyadı... Ekinlere zarar veren bir böcek. 4/ Antalya’nın bir ilçesi. 5/ Eğrilmekte olan yün, keten gibi şeylerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek... Kalıtımın maddi temeli olan ve kromozomları oluşturan maddenin kısa yazılışı. 6/ Sıvacı aracı... Adana’nın Yumurtalık ilçesinin eski adı. 7/ İlave... Sebzeleri pirinç ve bulgurla pişirerek yapılan yemek. 8/ Diyarbakır yöresine özgü, sütle yapılan bir hamur tatlısı... Dünyamızın uydusu. 9/ Bir meyve... Gölge. 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear