23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 ŞUBAT 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Geçim sıkıntısının had safhaya ulaştığı Türkiye’de böbreğini satmak isteyenler organ bağışçılarını geçti 7 Açlık böbrek sattırıyor SİBEL BAHÇETEPE UĞUR UZAL 5 No’lu Ceza İnfaz Kurumu, C2 Koğuşu, Silivriİstanbul Ekonomik kriz yurttaşlara organlarını sattırıyor. Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, böbreğini satmak isteyenlerin sayısının, organ bağışı yapanları geçtiğini belirterek, “Organ bağışı konusunda son derece sistemli çalışmalar yürüterek bir bilinç yaratmayı hedeflesek de, organlarını satmak için başvuranların sayısını düşüremiyoruz” dedi. Ülkemizde organ bekleyen hasta sayısı her geçen gün hızla artıyor. Buna karşın organ bağışı yeterli olmadığı için birçok hasta makinelere bağlı yaşıyor, kimi de organ nakli yaptırmak için sıra beklerken yaşamını yitiriyor. Türkiye’deki verilere göre 70 bine yakın hasta kronik böbrek yetmezliği sorunu yaşıyor ve diyalize gidiyor. Bu rakamların 2015’te 100 binleri bulacağı tahmin ediliyor. Ülkemizde 20 bine yakın kişi böbrek, yaklaşık 1800 kişi karaciğer, 280 kişi kalp, 213 kişi pankreas, 17 kişi akciğer ve 2 kişi de ince bağırsak nakli olmak için bekliyor. Suç işleniyor Organ bağışı ile başka bedenlere can verilmesi birçok insana sonsuz bir mutluluk yaşatıyor. Ancak madalyonun diğer yüzündeki acı tablo, başka bir gerçeği ortaya koyuyor. Timur Erk, organ bağışından daha çok organ satış talebi olduğunu söyledi. Türk Böbrek Vakfı’nın organ bağışı konusunda bilinçlenmeye yönelik çalışmalarının devam ettiğini belirten Erk, “Ancak yine de neredeyse her gün gelen ‘Böbreklerimi satmak istiyorum’ başvurularını azaltmadı” dedi. Erk, özellikle telefonla iletişim kuranların vakıf yöneticileri tarafından bilgilendirildiğini, gerekirse saatlerce ikna için uğraştıklarını ifade etti. Erk, genellikle yasalardan habersiz ve maddi güçlükler içinde olan insanların bu yola başvurduklarını belirterek, bu talebin suç kapsamına girdiği konusunda bilgi eksikliği olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de organ naklinin iki şekilde yapılmasının yasal olduğunu vurgulayan Erk, bunlardan birinin canlı vericiden 4. dereceye kadar kan bağı olan akrabalar arasında yapılan, diğerinin ise beyin ölümü gerçekleşmiş kadavradan sağlanan bağış olduğunu anlattı. Böbrek satışı yapılmasını öneren kişilere karşı dikkatli olunması uyarısını yapan Erk, “Size yasadışı yolları önererek sahte vaatler sunan kişiler dolandırıcıdır. Siz, bir böbreğinizi verip karşılığında para kazanıp borçlarınızı kapatma ve ailenize destek olma hayali kurarken, hayatınızı riske atmış ve suç işlemiş oluyorsunuz” diye konuştu. Suç(suzluk) ve ceza ‘Organlarınızı bağışlayın’ İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve Hayata Bağış Derneği, organ bağışında farkındalığı artırmak için “Organ Bağışı ve İnsan Sevgisi Yürüyüşü” sloganıyla bir etkinlik gerçekleştirdi. 14 Şubat Sevgililer Günü’nde Bakırköy Sahili’nden başlayarak Özgürlük Meydanı’nda son bulan yürüyüşe, nakil olmuş ve nakil bekleyen çiftler ile Organ ve Doku Nakli İstanbul Bölge Koordinatörü Dr. Ali Demirel de katıldı. Grup, yürüyüşün sonunda meydana çadır kurarak yurttaşları organ bağışına davet etti. Demirel, “Organ bağışı, ihtiyacı olan kişilerin yaşamasına vesile olmaktır” dedi. BMC’nin 2 bin 300 çalışanından 100’ü eşinden boşanmış, 300’üne de haciz gelmiş Kriz yuvaları dağıttı DOĞALGAZ FATURASI CEP YAKIYOR HAKAN DİRİK Kömür günlerine DÖNÜŞ İstanbul Haber Servisi Son bir yılda doğalgaza aile ekonomosini sarsacak oranda yapılan ciddi zamlarla birlikte kömür kullanımı yeniden yaygınlaşmaya başladı. Kentin gecekondu bölgelerinde yaygın olan kömür kullanımı artık kent içine de yayıldı. Bu durum hava kirliliğini de artırıyor. Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nden yüksek mühendis Özge Gökmen, sobaların yeniden kullanılmaya başlanmasıyla beraber ortaya çıkan karbonmonoksit ve karbondioksit gibi gazların zehirleyici ve boğucu etkiye sahip olduğunu bu nedenle “soba zehirlenmesi” ile ilgili her gün acı haberler geldiğini kaydetti. Gökmen, “Evlerde ısınma amaçlı kullanılan kömürlerin genel olarak kül oranı yüksek ve enerjisi az olan türden olması uzun vadede ciddi oranda kirliliğe sebep olmaktadır” dedi. Birçok doğalgaz abonesi artan fiyatlar nedeniyle evdeki kombileri, radyatörleri bir kenara bıraktı artık kömür sobası kullanıyor. İyi ısınabilmek için doğalgazı yüksek derecede yakınca yüzlerce liralık faturalarla boğuşmak istemeyenler evlerinin bir odasına soba kurarak hem daha iyi ısınmaya hem de ekonomi yapmaya başladı. Yeni ortaya çıkan talep nedeniyle birçok zincir market torba ile kömür satışı yapmaya başladı. 1 ton kömürün fiyatı ortalama 450 TL civarında. 25 kiloluk bir torba kömür de 19 liradan satılıyor. Bir ton kömür bütün kış bir aileye yetiyor. Yüzde 48 oranındaki zamdan sonra ortalama doğalgaz faturası ise aylık minimum 300 lira civarında. Dünya Bankası’nın en son yayımlanan Dünya Kalkınma Göstergeleri raporunda yer alan hava kirliliği verilerine göre İstanbul fosil yakıtlardan yayılan sülfürdioksit açısından dünyanın havası en kirli 7’nci kenti. Ankara da en kirli kentler arasında 26. sırada yer aldı. Rapora göre şu anda Dünya Sağlık Örgütü (WHO) hava kalitesi limiti olarak yıllık ortalama birikimi itibarıyla metreküpte 20 mikrogram partikül maddenin İstanbul’daki oranı 42. İZMİR Otobüsten kamyona, vidanjörden zırhlı askeri araca dek uzanan yelpazede araç üreten BMC, içine düştüğü ya da düşürülmesine göz yumulduğu finansal krizin içinde. Yüzde 100 yerli sermayeli şirketin geleceği şimdilik belirsiz. Ancak geleceğinden asıl endişe duyanlar, “Biz aynı zamanda bu şirketin sahibiyiz” diyen çalışanları. Çalışanlar ekmek kapılarının kapanmaması için ellerinden gelen özveriyi göstermeye hazırlar. Ancak önlerine ne bir kurtuluş formülü konuyor, ne de biriken alacaklarına ilişkin ödeme planı gösteriliyor. Durum böyle olunca da, onların deyimiyle “BMC’de sosyal patlama yaşanıyor.” Bunun göstergesi de yaklaşık 100 çalışanın eşinden boşanması, 300’üne haciz gelmesi. BMC’nin durumu, aslında Türkiye ekonomisinin yansıması gibi. Pembe gösterilmeye çalışılan tablonun üzerindeki boyalar kazınınca, alttaki koyu grilik hemen kendini gösteriyor. Şirket, bundan henüz 5 yıl önce, yürüyen işlerine ek olarak 1859 araçlık “Kirpi” olarak adlandırılan tekerlekli araç ihalesini kazanmış ve Milli Savunma Bakanlığı’yla sözleşme imzalamıştı. Ancak aradan geçen süre içinde üretim bandı hareketini yitirdi. Araçların yarıdan fazlası teslim edilemedi. Savunma Bakanlığı, bu yüzden 12 milyon Avro ceza kesti. Belediyelerde kazanılan ihaleler nedeniyle teslim edilmesi gereken otobüslerde de sıkıntı yaşandı. İzmir ve İstanbul büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere pek çok yerel yönetim şirket aleyhine taz minat davaları açtı. BMC’de kendini hissettiren kriz, 2011’in son dönemlerinde iyiden iyiye derinleşti. Ödeme krizi, yaka rengine bakmaksızın çalışanları vurdu. Geçen yıl mayıs ayında işçilerin büyük bölümü izne çıkarıldı. Bu süreçte çalışanlara yok denecek kadar az ödeme yapılabildi. Zorunlu izindeki işçilerse karşılaştıkları güçlüğü göğüslemekte zorlanıyor. Fabrikanın önünde bir araya geliyor, durumlarını konuşuyorlar. Basın aracılığıyla da sıkıntılarını duyurmaya çalışıyorlar. Ancak o yönden pek şanslı oldukları söylenemez. Şirketin finansal krizi, aileleri de krize sokmuş. Birçoğunun yuvası dağılmış durumda. Hacizler ve boşanmalar artmış. Zaten çoğunluğu, eşini, çocuğunu “memleketlerine” göndermiş. Evli de olsalar, “bekâr hayatı” yaşıyorlar. ‘Trajedi yaşanıyor’ BMC’de Türk Metal Sendikası örgütlü. İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Halil İbrahim Tosun, “BMC’de tam bir sosyal patlama yaşanıyor” diyor. Boşananları, hacze uğrayanları örnek gösteriyor: “Yüzlerce arkadaşımız cep telefonlarını yalnızca saat olarak kullanıyor. Çünkü borcundan dolayı kapanmış. Evine haciz gelenlerin sayısı 300’ü, boşananların sayısı 100’ü buldu. Çoğu arkadaşımız, eşlerini ve çocuklarını memlekete gönderip, burada ayakta durmaya çalışıyor. Eşinin ya da kendisinin anne babası İzmir’de olanlar ise kira ödememek için onlarla evlerini birleştiriyor. Tam bir trajedi yaşıyoruz.” Sorunun çözümü için “Ya bir yol bulacağız, ya bir yol açacağız” sloganını işliyor. Tosun, işçilerin 2012 Mayısı’ndan bu yana arada yapılan 300500 liralık ödemeler dışında maaş alamadığını, yaklaşık 20 trilyonluk işçi alacağı bulunduğunu söylüyor. Tosun şu anda 1650’si sendikalı, beyaz yakalılarla birlikte toplam 2 bin 300 çalışanın ücretli idari izinde olduğunu kaydetti. Öncelikle, Balyoz ve Ergenekon diye adlandırılan hukuksuz bütün davalara gösterdiğiniz duyarlıktan dolayı sizleri kutluyorum. Ben emekli Tümgeneral Uğur Uzal’ım. Balyoz davasından yargılanan 365 kişiden biri olarak bana da 18 yıl hüküm verildi. Plan seminerinin yapıldığı 2003 yılında 8’inci Mknz. P. Tug. Komutanı olmak ve l. Ordu Komutanlığı’na bağlı olarak Tekirdağ’da görev yapmak, ceza vermek için yeterliydi sanırım. Birinci ve ikinci Balyoz davalarında adım bile geçmezken 3. Balyoz davasının iddianamesine eklenerek ben de yargılama sürecine dahil edildim. 5 Ocak 2012 tarihinde başlayan duruşmalarda tutuksuz yargılanmaya başladım, 9 Şubat 2012 tarihinde 15 dakikalık savunmamı yaptım, 15 Şubat 2012 tarihinde diğer bütün tutuksuz yargılananlar gibi duruşmalardan vareste tutuldum ve 21 Eylül 2012 tarihinde 18 yılla üstelik duruşmalarda yaptığım savunmadan başka hiçbir konuşma ve eylemim olmamasına rağmen “duruşmalar esnasındaki olumsuz tutum ve davranışlarım nedeniyle 1/6 ceza indirimine gerek olmadığı” da belirtilerek cezalandırıldım. Bu durum Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek bir durum değil midir? Hiçbir suç işlemediğini bilen, suçun işlendiğini bile bilmeyen yüzlerce general, subay ve astsubaydan neyin intikamı alınmaktadır ki tüm aileleri eşleri, çocukları, akrabaları, dostları ve tüm sevenleriyle birlikte binlerce insan mağdur duruma düşürülmektedir? Belki 27 Mayıs’ın, 12 Eylül’ün, belki de 28 Şubat’ın. Ama asla demokrasinin intikamı değildir bu. Şu bir gerçek ki, iddianame, esas hakkındaki mütalaa ve karar metinleri, hukuki birer metin niteliğinden yoksundurlar. Sadece polis tarafından toplanan veya birileri tarafından oluşturulan dijital verileri delil diye ortaya koyan bir yargılama sistemine nasıl güveneceksiniz? Bu belgeleri hazırlamak için hukuk fakültelerini bitirmeye gerek bile yoktur. Polisin hazırladığı tutanakları, bulbuluştur, kesyapıştır yöntemiyle her üç metne de uydurabilirsiniz. Suçun oluşup oluşmadığını, sahte delillerin yeterli olup olmadığını, suçun oluşumu için icra hareketlerine başlanılıp başlanılmadığını, cebir ve şiddet unsurlarının kullanılıp kullanılmadığını, teşebbüs suçunun kendiliğinden vazgeçilerek mi yoksa birisi/birileri tarafından önlenilerek mi sonlandırıldığını, hukukçularımız tartışadursun, gerçek şudur. Yüzlerce masum insan, ömürlerini bu devlete ve milletine sadakatle hizmete adamış yüzlerce asker, Silivri’de, Hasdal’da, Maltepe’de ve Hadımköy’de SUÇSUZ olarak yatmaktadır. İSTİKLAL SAVAŞI GAZİLERİ YAKINLARI Sefalet ücreti AYŞE SAYIN 10 aydır maaş alamıyoruz Pınarbaşı’ndaki BMC fabrikasının girişin çocuğa, 2 çocuğa bakamıyoruz, 3’üne de, işçilerden İsmail Sardoğan’la konuşu nasıl bakacağız? Açlık sınırı 1500 lira, bizim maaş 1300 lira, onu da 10 aydır alayoruz. Cebinden “aile mahkemesi”nden mıyoruz. Sesimizi duyurmamız için ille de gelen kâğıdı çıkarıyor. Boşanmak üzere. cinnet mi getirmemiz gerekiyor?” diyor. “Ekonomi bozulunca, her şey bozuldu” Çalışanların durumu, eski Türk komedi diyor ve başlıyor anlatmaya: “Burada ailefilmlerini andırıyor. Mahalle esnafından naler katlediliyor. Benim durumumda sıl kaçtıklarını, onlara görünmemek için neolan, ama yansıtmak istemeyen daha ler yaptıklarını anlatıyorlar. 47 yaşındaki işnice arkadaşım var. Pek çoğu hacizlik. Aile huzuru kalmadı. Esnaftan kaçar ha çi Murat Turhan da krizde yuvası dağılanlardan. 2006’daki krizde de ilk eşinden le geldik. Alacaklılarla artık küfürlü boşanmış. “O zaman, bankalara yapıdiyaloglar yaşıyoruz.” Telefonunu landırdığım borçlarım nedeniyle 90 uzatıyor, bir bankadan gelen mesajı gün hapis yatmıştım. Maaşımda 11 gösteriyor. İçeriği haciz! Bunu hak tane haciz var. 22 bin lira borç, çoketmediklerini vurguluyor: “İşçi pattan 40 bin lira oldu. Yuvam da yıkıldı ladı, patlayacak. Bugün iş düzelzaten” diye konuşuyor. se 10 yıl boyunca bankalara mahBMC’den ayrılmak üzereyken Mehkum yaşayacağım.” met İlçin dikiliyor karşıma. O da Erdoğan Gençtürk, 47 yaşında. nişanlısından ayrılmak zorun23 yıllık BMC çalışanı. Medda kalmış. Onu ve diğer işyanın durumlarını görmezçileri en çok belirsizlik üzüden gelmesine öfkeli. yor. Çünkü ne “işsiziz” “Çocuklarımıza harçlık deyip yeni iş bakabiliyorveremiyoruz, yurt palar, ne de çalışıp emekralarını ödeyemiyolerinin karşılığını alabiruz. Başbakan bizliyorlar. Yalnızca den 3 çocuk istiİsmail Sardoğan bekliyorlar... yor. İyi de biz 1 İstanbul en kirli 7. kent ANKARA Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Türkiye’de halen 100 yaş üzerinde 238 emeklinin bulunduğunu, bunlardan 24’ünün de 106 yaş üzeri olduğunu açıklarken, 561 İstiklal Savaşı gazisinin yakınlarına 423 lira ile 504 lira arasında maaş ödendiğini bildirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, İstiklal Savaşı gazilerine ödenen maaş miktarının bir trajediyi de ortaya koyduğunu belirtti. Oran, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Fatih Acar’ın geçen günlerde “88 yıldır emekli maaşı alanlar var, bu sistem artık böyle devam edemez” açıklamalarını soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. Önergeyi yanıtlayan Bakan Çelik, Acar’ın “88 yıldır emekli maaşı alanlar”la ilgili kastının “vatani hizmet tertibinden aylık alan İstiklal Madalyası verilmiş gaziler veya bunlardan vefat edenlerin dul eşleri”nin olmadığını savundu. CHP’li Oran, “Bugünleri bize hazırlayan, bu ülkeyi var eden İstiklal Savaşı gazilerimizin bizlere emaneti olan eşlerini devletimiz maalesef sahipsiz bırakmış. Sayıları sadece 561 kişi olan bu eli öpülesi insanların aylık olarak 323 ile 504 TL arasında maaş ne demek, böyle bir şey bu ülkeye yakışıyor mu? Hani dünyanın en büyük 17. ekonomisiydik! Bugünden tezi yok, gazilerimizin bizlere, Türkiye Cumhuriyeti devletine emaneti olan ninelerimizin en az asgari ücret düzeyinde maaş için yasa teklifi vererek bu işin takipçisi olacağım” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear