11 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 ŞUBAT 2013 PERŞEMBE [email protected] 16 KÜLTÜR Edmund Clark’ın Guantanamo fotoğrafları 28 Nisan gününe kadar İstanbul Modern’de sergileniyor Edmund Clark’ın “Guantanamo” serisinden 6. Kamp fotoğrafı. n Kültür Servisi Fransa’da yaşayan oyun yazarı ve oyuncu Sedef Ecer, bu yıl 18’incisi düzenlenen Londra Türk Film Festivali’nde 5 filmin yarışacağı “Golden Wings Digiturk Dijital Dağıtım Ödülü”nün tek Türk jüri üyesi olarak yer alacak. Festival, 21 Şubat 3 Mart tarihleri arasında, Odeon West End, Rio Cinema, The Institute of Contemporary Arts ve Cine Lumiere sinemalarında Türk filmlerini Londralı sinemaseverlerle buluşturacak. n Kültür Servisi Kadıköy Kadife Sokak’taki 35 Gram adlı mekânda “Deli Köpek” 17 Şubat’ta, “Yüzyüzeyken Konuşuruz” 27 Şubat’ta, “Kola” 28 Şubat’ta konser verecek. Mekânda, konser öncesi ve sonrasında DJ setler yer alacak. (0 216 449 28 90) Sedef Ecer Londra jürisinde PEN ÖYKÜ ÖDÜLÜ LEYL ERBİL’E BUGÜN SUNULACAK Yazarak sesli düşünüyor Kültür Servisi “Dünya Öykü Günü” etkinliği bugün saat 19.00’da İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. PEN 2013 Öykü Ödülü’ne değer görülen Leylâ Erbil’e odaklanılacak etkinlik, PEN Öykü Komitesi Başkanı Zeynep Aliye’nin öncülüğünde düzenleniyor. Fransız Kültür Müdürü Bérénice Gulmann ile PEN 2. Başkanı Halil İbrahim Özcan’ın açılış konuşmaları ile başlayacak etkinlikte PEN Genel Sekreteri Sabri Kuşkonmaz, ödül gerekçesini açıklayacak. Sağlık sorunu nedeniyle etkinliğe katılamayacak olan Leylâ Erbil’in Dünya Öykü Günü Bildirisi’ni ise PEN Yönetim Kurulu Üyesi Tülin Dursun okuyacak. Nedret Öztokat, Cem Mumcu ve Onur Behramoğlu’nun Leylâ Erbil’in eserleri üzerine birer konuşma yapacağı Dünya Öykü Günü’nde ayrıca Erbil, Camus ve Galeano’dan birer öykü paylaşılacak. Etkinlik Zeynep Aliye’nin “Öykünün Önemi” başlıklı kapanış konuşmasıyla sona erecek. Erbil’in 2013 Dünya Öykü Günü Bildirisi’nden bir bölüm: “... Bu ülkede düşünceyi doğrulukla açıklamak, gerçekleri ortaya dökmek, “kendi için varlık olma” durumu, hayatını ortaya koymakla eşittir. Ölümler gördüm: Dostlarımın, yakınlarımın ölümlerini, halkın acılarını, işkenceye dönüşen yaşamlarını, iktidarların soysuzluklarını. Seyretmekten tiksindiğim bir dünyayla karşı karşıya kaldım. İnsanlarda doymak bilmez morarmış bir tutku, şimdiden küçük düşmüş hırslar, tam bilemiyorum bir uzaklaşma, insanı açıklamak kolay mı!... Gene de duramadım, yazdım. Evet öyküler, şiirler ve roman… Ben sadece sesli düşünüyorum, yani yazarak…” 35 Gram’da konser Bir vahşetin suretidir MELTEM YILMAZ İngiliz fotoğraf sanatçısı Edmund Clark, başta Afganistan olmak üzere çeşitli ülkelerde ele geçirilen, El Kaide ve Taliban bağlantısı olduğundan “şüphelenilen” kişilerin tutulduğu askeri hapishane Guantanamo’yu bugüne kadar fotoğraflayan tek isim. İlk kez 2010’da sergilediği “Guantanamo: When The Light Goes Out” başlığı altındaki çalışmaları, bu kez İstanbul Modern’de açılan “Prix Pictet: Güç” sergisinde izleyiciyle buluşuyor. Biz de kendisiyle, Guantanamo deneyimi üzerine konuşuyoruz. Guantanamo’yu herkes fotoğraflayamaz. En azından bunun için izin alamaz. Üst düzey bağlantıları6. Kamp’ta nız mı vardı? yer alan “Zorla Pentagon’daki basın ve halkla ilişBesleme kiler yetkilisiyle bağlantı kurdum, o da beni Guantanamo’daki basın yetki Sandalyesi” lileriyle bağlantıya geçirdi. Onlara, ABD’nin Guantanamo deneyiu Edmund Clark, minin bütününü fotoğhem Guantanamo’daki raflarla yansıtmak istehapishane kamplarını, diğimi anlattım, kamphem de hiçbir ların bu bütünün yalnızca birer parçası olaşeyle suçlanmamış cağını ekleyerek. Yine eski tutukluların de bu izni almam tam İngiltere’deki 6 ay sürdü. Peki, sizi olağan yaşamlarını Guantanamo’yu fofotoğrafladı. toğraflamaya iten Guantanamo’daki motivasyon tam olavahşet ile serbest rak neydi? Yalnızca Guantanabırakılanların sonraki mo demek doğru olyaşamlarının olağanlığı mayabilir, Prix Picarasındaki karşıtlığı tet sergisindeki fotoğraf serisi, eski tutuklugözler önüne serdi. ların Guantanamo’dan sonra Avrupa’da ve fotoğraflamaya değer buldunuz? GiOrtadoğu’da yaşadıkları evlerinden, derken zihninizde, üzerinde durmaya Guantanamo’da Amerikan topluluğunun yaşadığı Körfez üssünden ve bu üs değer imajların ön kabulleri var mıydı yoksa orada tamamen kendiliğinsün bir parçası olan hapishane kamplarından görüntüler ve belgeleri kapsayan den mi gelişti yaratıcı dürtünüz? Giderken şundan kesinlikle emindaha büyük bir projenin çok küçük bir dim: Bir foto muhabiri gözüyle bakmabölümü. yacaktım olaylara. Tabii elbette, gitmeİlk başta, serbest bırakılmış ve sonraden önce Körfez üssünde ya da kampdan hiçbir şeyle suçlanmamış eski tularda ne bulacağımı ya da neyi bulmatukluların İngiltere’deki evlerinin foma izin verileceğini de bilmiyordum. toğraflarını çekmekle ilgilenmiştim; bu mekânların sıradanlığı ve normalliği ile Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Guantanamo’da her gün, yapmak isteGuantanamo’ya ilişkin görüntülerin insanlık dışılığı ve vahşeti arasındaki kar dikleriniz ile yapmanıza izin verilenler arasında bir tür pazarlık var. Bu fotoğşıtlığı ortaya koyabilmek için. raflamaya değerdi. Onlarla paylaştığımız aile ve ev ya Sonra? şantısı aracılığıyla, onları yeniden inBu çalışma tam 3 yılımı aldı. İnsanlasanileştirmenin bir yoluydu bu. Bu çarın neden ve nasıl Guantanamo’ya götülışma bende, hapishane kamplarında ve rüldüğü ve bu insanların kim olduğu koKörfez üssünde fotoğraf çekmek için nusunda benim araştırma ve gözlemleriGuantanamo’ya gitme isteği uyandırdı. min sonuçları ile Guantanamo’nun tem Ve gittiniz. Guantanamo’da neyi sil edilme biçimi arasındaki uyumsuzluk, asıl karmaşayı yaratan konuydu. Demek istediğim, benim gördüklerim ile bize gösterilenler örtüşmüyor. Bu soruya yanıtınızı çok merak ediyorum: Siz ne gördünüz, Guantanamo gerçeği tam olarak nedir? Evet bir Guantanamo gerçeği var ama ben oradaki insanların durumunu basitleştirerek ya da genelleyerek anlatmak istemiyorum. Bunun için bu röportajı okuyan kişilerin, gidip sergiyi gezerek fotoğraflar üzerine düşünmesini tercih ederim çünkü ancak fotoğraflar Guantanamo gerçeğini tüm derinliğiyle anlatabilir. Yetkililerin izni çerçevesinde, görevlilerin yönlendirmesiyle ve hatta belki sizin bile farkında olmadığınız bir kurgu içerisinde yaptığınız çekimlerin Guantanamo gerçeğini “tüm derinliğiyle” yansıttığına nasıl inanıyorsunuz? Elbette fotoğraflarım Guantanamo gerçeğini tamamen yansıtamaz. Fotoğraf ve sanat yalnızca etki yaratabilir, bir izlenim bırakabilir. Fotoğraf canlandırıcıdır, çıplak gerçeğin kendisi değil. Peki, sizde nasıl bir izlenim bıraktı kendi fotoğraflarınız? Yani sizce Guantanamo’nun hâlâ var olması, dünya için ne anlama geliyor? Neden Obama dahil hiçbir Amerikan başkanı, Guantanamo’yu kapatmaya cesaret edemiyor? Bence Guantanamo’daki kamplar, “artırılmış sorgu teknikleri”nin varlığı ile birlikte düşünüldüğünde, gelişmiş Batı dünyasındaki ahlaki ve hukuki standartlarda değişen eğilimlerin bir paradigmasıdır. 11 Eylül olaylarından sonra Bush, “düşman”la savaşmak için halka gitmişti ve daha önce devletlerin gizlediği işkence, kötü muamele ve hak ihlalleri, “bakın düşmanla nasıl savaşıyoruz” algısı yaratmak adına açık açık sergilenmeye başladı. Başta ABD olmak üzere Batı dünyasının bu tutumu, bırakın dünyayı daha güvenli bir hale getirmeyi çünkü iddia buydu Müslüman dünyasını giderek radikalleştirdi, giderek daha radikal Müslümanın yetişmesine neden oldu. Guantanamo hâlâ açık çünkü Batı’nın istediği hâlâ gerçekleşmedi. Ya da buradan politik bir kazanç henüz sağlanamadı. Bugün bile Amerikalıların büyük bir çoğunluğunun, Guantanamo’nun “beterin de beteri” olduğu, olması gerektiği şeklindeki mesajı onayladığı inancındayım. n Kültür Servisi Türk Sanat Müziği solisti Aslı Hünel’in, önceki gün geçirdiği kist ameliyatının ardından kalp ritimlerinde beklenmeyen değişiklikler yaşandı. Sanatçı, Haydarpaşa Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ne (GATA) sevk edilerek burada yoğun bakıma alındı. Aslı Hünel’in ağabeyi oyuncu Saruhan Hünel, sanatçının durumunun ciddiyetini koruduğunu söyledi. Aslı Hünel’in durumu ciddiyetini koruyor BOLŞOY TİYATROSU SAHNESİNE ÇIKAN ÜÇÜNCÜ TÜRK SANATÇI MURAT KARAHAN: ‘En büyük hayalim gerçek oldu’ SELDA GÜNEYSU ANKARA Letonya Ulusal Operası’nın dünyaca ünlü Bolşoy Tiyatrosu’ndaki “Lucia di Lammermoor” temsilinde sahneye çıkan tenor Murat Karahan, opera sanatçımız Leyla Gencer ile balerin Meriç Sümen’den sonra Bolşoy’da sahneye çıkan üçüncü Türk sanatçı. Duygularını Cumhuriyet’e anlatan Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçısı Karahan, “Temsilden sonra ayakta alkışladılar. Bir Türk sanatçısı olarak orada olmak en büyük hayalimdi. Bizim için bir efsane olmuş Bolşoy’da sahneye çıkmanın bana yaşatmış olduğu mutluluğu kelimelerle tarif edemem” dedi. Temsilin ardından bir Rus opera eleştirmeninin kendisi hakkında “Genç Türk tenor Karahan’ın Moskova Sahnesi’nde sergilediği performans, Avrupa opera dünyası için yeni bir kazanım sayılır. Birkaç yıl içinde önde ge len ve aranan tenorlardan biri olacağı şimdiden söylenebilir” diye yazdığını kaydeden Karahan, Efe Kışlalı, Murat Bilgili ve Tuncay Kurtoğlu gibi Türk opera sanatçılarının da Avrupa’nın hatırı sayılır sahnelerinde çok iyi performanslar sergilediğini vurguladı. Karahan, “Biz sanatçıların ülkemizden tek bir isteği var; o da bizlere güven duymaları çünkü bizler Türkiye’nin adını sanatla duyurmayı amaç edinmiş kişileriz” dedi. Sanatta Avrupa standartlarını yakalamanın önemine vurgu yapan Karahan, “Ülkemizde çok yetenekli sanatçılar var, bazı opera sahnelerinde olmayan tekniklere de sahibiz ancak önemli olan bu olanakları aktif ve verimli kullanmak. En büyük hayalimiz Ankara’da Türkiye’ye yakışır bir opera sahnesine sahip olmak. Benim umudum var” dedi. Geleneksel fado’dan rock’a n Kültür Servisi Fedo’nun sıcak sesi Carminho, 22 Şubat Cuma gecesi İş Sanat sahnesinde olacak. Poprock efsaneleri Queen ve Beatles ile büyüyen ve müziğinde rock etkileri hissedilen Carminho, müziğinde geleneksel fedo’yu Brezilya müzikleri, caz, pop ve rock müzik gibi farklı türlerle buluşturuyor. KAMİL KÜLTÜR MASARACI l ÇİZİK Bağımsızları keşfet Kültür Servisi Toronto’dan Venedik’e, Sundance’den Cannes’a, dünyanın önemli festivallerinde büyük ilgi görmüş filmlerin Türkiye galalarının yapılacağı, parti ve etkinlikleriyle yıllar içinde kendi takipçilerini yaratan !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali bugün başlıyor. 24 Şubat’a kadar devam edecek festival, 28 Şubat3 Mart tarihlerinde de Ankara ve İzmir’de gerçekleştirilecek. Festivalin açılış filmi “Kutsal Motorlar”ın (Holy Motors) yönetmeni Leos Carax, Berlin’de Alfred Bauer 12. !F İSTANBUL ULUSLARARASI BAĞIMSIZ FİLMLER FESTİVALİ BUGÜN BAŞLIYOR Ödülü’nü kazanan “Tabu”nun yönetmeni Miguel Gomes, “Motosiklet Günlükleri”, “Aşk Mektupları” filmlerinin yanı sıra festivalde de gösterilecek Jack Kerouac’ın aynı adlı romanından uyarlanan “Yolda”nın senaristi Jose Rivera festivalin konukları arasında. 10 farklı bölümde 84 filmin gösterileceği festivalin İstanbul biletleri, 7 TL ve 14 TL, öğrenci biletleri ise 11 TL. Ankara ve İzmir’de ise bilet ücretleri 7 TL ve 13 TL, öğrenci biletleri ise 10.5 TL. Festivalin açılış filmi “Kutsal Motorlar”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear