17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 ARALIK 2013 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Mahkemenin karar düzeltme işlemlerinde yürütmenin durdurulması yetkisi kaldırılıyor Danıştay’a bypass geliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümet, Danıştay’ın karar düzeltme işlemlerinde yürütmenin durdurulması ve duruşma yapılmasına karar verme yetkisini kaldıran bir yasa tasarısını Meclis’e gönderdi. Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, dün TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Tasarıya göre, Danıştay’da 15 olan dava dairesi sayısı 16’ya çıkarılacak. Böylece Danıştay, 15’i dava, biri idari daire olmak üzere 16 daireden oluşacak. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu sürekli hale getirilecek. Tasarıya göre, Danıştay’da incelenen dosyada, kararın düzeltilmesi istemlerinde yürütmenin durdurulmasına ve duruşma yapılmasına karar verilemeyecek. Danıştay ve bölge idare mahkemesinde, kamu görevinin sona ermesi sonucunu doğuran işlemler hariç olmak üzere kamu görevlileri mevzuatının uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin, temyiz ya da itiraz üzerine verdikleri kararlar hakkında, kararın düzeltilmesi yoluna gidilemeyecek. Yargı sürecine hız kazandırmak amacıyla “ivedi yargılama usulü” adıyla yeni bir yargılama usulü oluşturulacak. İhaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemler, acele kamulaştırma işlemleri, Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları, Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca yapılan satış, tahsis ve kiralama işlemleri, Çevre Kanunu uyarınca tesis edilen çevresel etki değerlendirme işlemleri, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca alınan Bakanlar Kurulu kararları ile ilgili davalarda ivedi yargılama usulü uygulanacak. Tasarıda, Danıştay’ın incelediği kararı bozmasına ilişkin hükümde de değişiklik yapılıyor. Buna göre, temyiz incelemesi sonunda, karardaki maddi hataların ya da yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan eksiklik ya da yanlışlıkların düzeltilmesi mümkünse kararın düzeltilerek onanmasına karar verilebilecek. Tasarıda, söz konusu kanuna eklenen yeni bir maddeyle aynı maddi ve hukuki nedene bağlı ve birbirine emsal teşkil edebilecek nitelikte olan davalar, mahkemece grup dava olarak kabul edilebilecek. Mahkemece, grup davalardan biri öncelikle karara bağlanacak. Kiminki Daha Büyük? Son haftalarda hepimizi meşgul eden AKP cemaat tartışmasından söz etmiyorum. Bu yazı çok daha önemli, insanlığın geleceğini etkileyen bir sorunla ilgili. Son yıllarda bilim insanları yayımladıkları araştırmalarda, küresel ısınma sürecinde uygarlığın hızla geri dönülemez bir noktaya doğru ilerlediğini ortaya koyuyorlardı. Geçen ay Nature dergisinde yayımlanan bir araştırmanın bulguları, bu noktaya, yaklaşık, 2047 civarında ulaşılacağını gösteriyordu. Dünya iklim sistemi 2047 yılı civarında yeni bir yapılanmaya geçecek. Yıllık sıcaklık, yağmur, kasırga vb. olayların ortalamaları tarihsel ortalamaların gösterdiği yoldan çıkarak yeni bir platforma yerleşecek. Eylül ayında da bir grup saygın bilim insanı, yayımladıkları bir araştırmayla, bu değişikliklerin tümüyle insan etkinliğinin ürünü olduğunu gösteriyorlardı. Bu etkinliklerin başında da fosil yakıtlara, hidrokarbon tüketimine dayalı enerji sistemi, bunun üzerinde yükselen ekonomik model geliyor... 28 ŞUBAT DAVASI İÇİN DİLEKÇE VEREN KARADAYI 2004 MGK BELGESİNİ GEREKÇE GÖSTERDİ Gülen kararıyla beraat talebi Başbuğ, 2004 yılı MGK belgesinin mahkemeye gönderilmediğini söyledi. Başbuğ: Adil yargılama yapılmadı İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında müebbet hapis cezası verilen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgene ral İlker Başbuğ, Başbakanlık Müsteşarlığı’nın mahkemeye Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) Fethullah Gülen cemaati ile mücadeleyi öngören kararını göndermediğine dikkat çekti. Başbuğ, “Eksik inceleme ile verilmiş olan kararın vahameti net olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum, adil yargılamanın yapılmadığını bir kez daha ortaya koyması açısından çok önemlidir, hayatidir” dedi. Web sitesinden ve Twitter hesabından açıklama yapan Başbuğ, Taraf gazetesinde 28 Kasım 2013 tarihinde “Gülen’i bitirme kararı 2004’te MGK’de alındı” başlığıyla yayımlanan habere dikkat çekti. Gazetenin adını vermeyen Başbuğ, “MGK kararının uygulanmadığı” açıklamaları üzerine “Uygulaması var” başlığıyla Başbakanlık’ın 28 Ekim 2004 tarihli “Ek Eylem Planı1” ve 17 Mart 2005 tarihli “Ek Eylem Planı2”nin yayımlandığını anlattı. Başbuğ, İnternet Andıcı soruşturması sırasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın internet siteleriyle ilgili bilgi istemesi üzerine Genelkurmay Başkanlığı’nın 26 Ekim 2010 tarihli yazısının ekinde, “Konuyla ilgili bilgi içerebileceği düşünülen direktif, genelge ve MGK kararlarının” listesini gönderdiğini belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 28 Şubat davasında mahkemeye başvuran dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, 2004’te yapılan MGK toplantısında Gülen cemaatine karşı alınan kararları gerekçe göstererek beraat istedi. Davanın dünkü duruşmasında iddianamenin bir numaralı sanığı emekli Orgeneral Karadayı, avukatı Erol Aras aracılığıyla dilekçe verdi. Dilekçesinde, 25 Ağustos 2004 MGK toplantısında alınan kararı özetleyen Karadayı, bu belgede “Fethullah Gülen grubunun dini esaslara dayalı bir devlet kurma hedefi ve ılımlı görünümünün yanıltıcı olduğuna yönelik gerçekler, psikolojik harekât boyutu da göz önüne alınarak kamuoyuna zamanında iletilmelidir. Gülen grubunun yurtiçi ve yurtdışı faaliyetleri, Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu koordinesinde, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, MİT Müşteşarlığı ve ilgili diğer kurumlar aracılığıyla yakın takip edilmelidir” kararlarının yer aldığını belirtti. 2004 MGK’si ile D ALAN: KUZEY IRAK’TAYDIM üresel ısınma mı?..’ Keyfinize bakın siz Yakın zaman kadar, fosil yakıt kaynaklarının tükenmekte olduğunu, sermayenin, devletlerin yenilenebilir, temiz yeni enerji türlerinin geliştirilmesine yönelmekte olduğunu okuyor, “belki” diyorduk “çok geç olmamıştır, hâlâ bir şeyler yapılabilir.” Enerji sektöründeki son gelişmelerden sonra, bu olasılığı unutmayı öneriyorum. Uluslararası Enerji Ajansı’nın yaptığı projeksiyonlara göre, gelecek 25 yıl içinde fosil yakıtların üretimine yapılması beklenen yatırımlar, yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılması beklenen yatırımlardan üç kat daha büyük olacak. Peki aklımızı mı kaçırdık? Eğer kapitalist toplumda yaşadığımızı anımsarsanız, bu sorunun cevabı çok basit. Yeni teknolojik gelişmeler, daha önce, riskli ya da ulaşılamaz olan kayagazı, kaya petrolleri vb. gibi alanlarda yapılacak yatımların kâr beklentilerini yükseltmeye başladı; sermaye de buralara gidiyor, insanlığı düşünen çevrecilerin yeşil yatırım alanlarına değil! Bu gelişmelerde başı ABD sermayesi çekiyor. Ekonomiyle siyaseti iki ayrı alan gibi düşünenlerin aksine bu yatırımlar, ABD’nin uluslararası hegemonyasının restorasyonu bağlamında, militaristlerin ağzının suyunu akıtıyor. Bu heyecanın bir kısmını Michael Klare son makalelerinden birinde aktarıyordu (Tom Dispatch, 15 Ekim 2013). Texas Demir Yolları Komisyonu Yönetim Kurulu Başkanı Barry Smitherman “dünyada göreli olarak sonsuz miktarda petrol ve gaz rezervi olduğunu” düşünüyor. New York Eyaleti Petrol Komisyonu’ndan Karen Moreau’ya göre “ABD şimdi küresel bir enerji süper gücü oluyor”; “Teknolojik ilerlemeler sayesinde, uzun yıllardan sonra ilk kez artık enerji tedarikimizin, yabancı kaynaklı ve sınırlı olmadığını görebiliyoruz” diyor. ABD Başkanı’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Tom Danilon, “ABD’nin yeni enerji konumunun onun uluslararası sorunlara daha güçlü bir noktadan müdahale etmesine olanak verecek... Ulusal çıkarlarımızı savunurken daha güçlü bir elimiz olacak” diyor. Klare, ABD yönetici elitinde uluslararası konularda, enerjiye dayalı yeni bir “maço tavrın” şekillenmeye başladığına işaret ediyor. İşte “kiminki daha büyük” tartışması da bu zemin üzerinde yaşanıyor. Financial Times’da 12 Kasım’da yayımlanan Mohammed al Sabbah imzalı bir yorum, verilere, kâr zarar hesaplarına dayanarak bizim gibi ölümlülerin pek anlayamadığı kimi varsayımlarla, ABD’nin petrolü Suudi petrolünü bir kenara itemez savını, kan ter içinde savunmaya çalışıyordu. Yazar adeta “bizimki, seninkinden daha büyük!” demeye getiriyordu. Belli ki Suudi Krallığı ABD’nin gözünde öneminin azalması olasılığından çok korkuyor. Suudi Krallığı haksız da değil. Pazartesi yazımda ABD karşısında artan iktidarsızlığının kimi örneklerini aktarmıştım. 28 Kasım’da New York Times’da yayımlanan “Suudi Amerika’nın yükselişi küreyi değiştirecek, ABD’nin süper güç rolünün ömrünü uzatacaktır” başlıklı yazı, kayagazı ve kaya petrolü kaynaklarına ve üretimine dayanarak Suudilere, “Suudi Amerika” tanımlamasıyla, “bizimki seninkinden daha büyük” cevabını veriyordu. Daha fazla fosil yakıt, daha fazla kâr, daha fazla sera gazı derken, “küresel ısınma mı dediniz”, eğer kapitalizmi konuşmak istemiyorsanız lütfen çenenizi hemen ve sıkıca kapatınız! ‘K avanın dünkü duruşmasında dönemin Özel Kuvvetler Komutanı, MHP Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan savunma yaptı. Hakkındaki suçlamaları reddeden Alan, “İrtica ile mücadele eylem planı toplantısına katıldığımı hatırlamıyorum ama Genelkurmay Başkanlığı katılmamı emrettiyse bir asker olarak görevi yerine getirdim. Katılmışsam sadece izlemişimdir. BÇG’ye ait olduğu söylenen telefon rehberinde de ismim yok. İddianame benim BÇG’nin hiçbir yerinde olmadığımı söylüyor. Özel Kuvvetler Komutanlığı BÇG ile hiçbir yazışma yapmamış” dedi. Batı Eylem Planı’nın Özel Kuvvetler Komutanlığı’na dağıtımının yapılmadığını savunan Alan, “Bana kişiye özel bir belge gelmemiş. Bu dokümanın yayımlandığı sırada Kuzey Irak’ta PKK terör örgütü ile mücadele ediyordum. Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın psikolojik harekât diye bir görevi yoktur. Bu Psikolojik Harekât Dairesi’ne aitti” ifadelerini kullandı. 28 Şubat 1997’deki toplantıda alınan kararların örtüştüğünü belirten Karadayı, şöyle dedi: “Haberlere yansıyan gazete kupürlerinde bu karar Başbakanlıkça uygulamaya konulmuştur. Biz bu kararların başından beri yasal ve anayasal olduğunu BÇG’nin irtica ile mücadelede bu kararlara dayandığını iddia ettik. Eğitim kurumları, dernekler ve bazı gruplar askeri darbe gerekçesi oluşturmak için değil, anayasanın temel niteliği olan ‘laiklik’ ilkesini korumak için irtica tehdidine karşı devletin aldığı önlemler çerçevesinde takip altında olduğunu iddia ettik. Gerek bu yeni belgeler gerekse sorgularda ileri sürülen düşünce ve belgeler iddianameyi çökertmiştir.” Mahkeme, verdiği ara kararda sanıklar Alan, emekli Tümgeneral Ersin Yılmaz ve Mehmet Başpınar’ın duruşmalardan vareste tutulmalarına hükmetti. Mahkeme, sanıklar emekli Orgeneral Çevik Bir ve Çetin Doğan, emekli Tümgeneral Erol Özkasnak ve Kenan De niz ile emekli Tuğgeneral İdris Koralp’in tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı. Davaya ilişkin Twitter’dan paylaşımlarda bulunan AKP’li Şamil Tayyar ile haber yapan bazı gazeteler hakkında gereğinin yapılması için başsavcılığa yazı yazılmasına karar veren mahkeme, müşteki Tamer Tatar’ın soruşturma dosyasına delil olarak sunduğu CD’nin akıbetinin, Genelkurmay Başkanlığı’nca yürütülen soruşturmanın sonuçlanmasının ardından değerlendirilmesini kararlaştırdı. Cemaat valiye emir veriyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümetcemaat kavgası na tepki göstererek “Hep birlikte paralel devlet kurdunuz, ne yaptığınızı bilmiyor muyuz?” dedi. Demirtaş, ilginç bir iddiayı da gündeme getirerek, “Hep birlikte paralel devlet kurdunuz, ne yaptığınızı bilmiyor muyuz? 2004’te cemaat bu kararın alındığını bilmiyor muydu? Hükümet ‘kararı uygulamadık’ diyor. Her ay gizli toplantılar yapılır bölgede. Valiler, cemaat sorumluları, rektörler bir araya gelir. MİT’in bundan haberi yok mu? Orada cemaat sorumluları talimat verir, ‘şunu tutuklayacaksınız’ diye. AKP bunu bilmiyor mu, işte paralel devlet Demirtaş BDP EŞ GENEL BAŞKANI DEMİRTAŞ: Listede var Genelkurmay’ın savcılığa gönderdiği uzun listede MGK’nin 25 Ağustos 2004 tarihli kararı ile 28 Ekim 2004 tarihli Ek Eylem Planı1 ve 17 Mart 2005 tarihli Ek Eylem Planı2’nin sadece isimlerinin yer aldığını anlatan Başbuğ şöyle devam etti: “Mahkeme, 22 Eylül 2011 tarihinde Başbakanlık Müsteşarlığı’na müzekkere yazarak aralarında 25 Ağustos 2004 tarihli MGK kararı ile 28 Ekim 2004 ve 17 Mart 2005 tarihli eylem planlarının da bulunduğu ilgili yazı ve eklerinin onaylı suretlerinin gönderilmesini istemiştir. Ancak, mahkemenin bu ara kararının bugüne kadar yerine getirilmedi. Mahkeme, kararını dosyaya gelmeyen direktif ve kararları incelemeden vermiştir.” budur. Kıyamet kopardınız ‘BDP Kent Meclisi oluşturdu, paralel devlet oldu’ diye, sizden âlâ paralel devlet mi olur?” değerlendirmesini yaptı. Demirtaş, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Demirtaş, “MGK kararları, uyguladıkuygulamadık tartışmaları... Taraflardan biri de çıkıp demiyor ki bu MGK’nin kendisi hukuka aykırı. ‘Darbeye karşıyız’ diyen iktidar MGK’yi çalıştırmaya devam eder. Kendilerine karşı değil çünkü. Bugün MGK kararlarından yakınanlar medyası, polisleri, savcılarıyla AKPcemaat işbirliğiyle bu kararları uygulamadılar mı? Başbakan’ın deyimiyle ‘ulan’ demeyeceğim ama, hepiniz ordaydınız be...” Bahçeli, YSK’ya yüklendi. Bahçeli’den MGK ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) yerel seçimlerde aday olacak bakanların istifa etmemesi yönündeki kararına “Bakanların koltuklarından ayrılmadan adaylığa soyunmaları haksız rekabeti doğuracak ve ahlaken sorunlu bir durumu ortaya çıkaracaktır” diye tepki gösterdi. Grup toplantısında konuşan Bahçeli, sınırların bitişiğinde PKK’nin devletleştiğini, Kürdistan’ın çatısının örüldüğünü; Başbakan’ın Barzani’yle petrol ve doğalgaz anlaşması yapma derdinde olduğunu kaydetti. Bahçeli, “Manevi değerlerimizi istismar eden, bölücülere umut veren PKK’ye el uzatan iktidar partisiyle, Washington’dan icazet arayacak, siyasetini yabancılara endeksleyecek kadar çaresizliğe mahkum hale gelen ana muhalefet partisi ülkemizin önündeki başlıca takozdur” dedi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bahçeli, 2004 yılındaki MGK kararına ilişkin belgeyle ilgili olarak “MHP kuruluşundan bu yana hiçbir siyasi partinin iç işlerine karışma tavrında değildir. Bu etik değil, doğru değil” diye konuştu. belgesi için yorum yok Başbuğ “Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nden istenilen ‘Bölücü Faaliyetlere Yönelik Eylem Planı2006’nın 45 No’lu tedbiri ile Genelkurmay Başkanlığı’na internet faaliyetlerinde bulunma görevinin verildiği dikkate alınır ise eksik inceleme ile verilmiş olan kararın vahameti net olarak ortaya çıkmaktadır” değerlendirmesi yaptı. Başbuğ gerekçeli kararın hala çıkmadığını belirterek HSYK, Yargıtay Başkanlığı ve Anayasa Mahkemesi’ni göreve çağırdı. Kararın vehameti ortada Sarıgül aday adaylığını bugün açıklıyor AYŞE SAYIN ANKARA CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Önce adaylığını açıklasın” dediği Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ CHP’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aday adaylığını, bugün saat 10.30’da düzenleyeceği basın toplantısı ile açıklayacak. Sarıgül’ün, Kılıçdaroğlu’nun ABD gezisi dönüşü de Ankara’ya gelerek, adaylık başvurusunu Genel Merkez’e yapacağı bildirildi. Sarıgül, İstanbul’a yeniden Kadir Topbaş’ı aday göstermeyi kararlaştıran AKP’nin, perşembe günü adaylık açıklaması yapacağı bilgisi üzerine en geç cuma günü adaylığını açıklamayı planlıyordu. Sarıgül’ün aday adaylığının CHP’nin 15 Aralık’ta toplanması beklenen Parti Meclisi’nde görüşülebileceği belirtildi. CHP’de Ankara, Hatay, Adana’nın da bulunduğu bazı büyükşehirlerde “sağdan da oy alabilecek aday” arayışı parti tabanında tepkilere yol açarken tepki olarak da “sol aday adayları” çıkmaya başladı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in hukuk dışı uygulamalarına karşı “yargı mücadelesi” ile tanınan avukat Sedat Vural, CHP’nin “sağ aday” arayışına karşı tepki göstererek “solu yüceltmek” için aday adayı olduğunu açıkladı. Vural, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, “adaylığım, her seçim dönemlerinde kullanılan, CHP’ye sağ aday bulma propagandası ile ‘kast siyaset anlayışına’ tepki olarak ömür boyu taşıdığım siyasi kimliğim, solu yüceltme, solhalk, sol güçler birlikteliği ile seçimin kazanılacağına inancın çığlığıdır” görüşüne yer verdi. Kılıçdaroğlu’nun “Çankaya’ya kadın yakışır” açıklamasının ardından kadın aday kulisleri yoğunlaştı. Kılıçdaroğlu’nun Ankara Barosu Başkanı Sema Aksoy’la ilgili nabız yokladığı ancak Aksoy’un, kamu görevlilerinin istifası için tanınan süre 1 Aralık’ta dolmasına karşın görevinden istifa etmemesi nedeniyle adaylığı gündemden kalktı. Mustafa Sarıgül
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear