02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 2013 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Kutlamalar Yararlıdır Yazmanın hiç de zamanı değil!.. Uçup gitti bile bu satırlar... Daha önce nice kitapları dolduran ben, şimdi şaşkınlık içindeyim. Nasıl yazmışım onca yazıyı? Çekmeceler dolmuş, dolaplar, daha nereleri varsa... Bilmem bir işe yaradı mı? Eskiden mektuplar yazılırdı. Ben okurlardan gelenleri atmaz, bir yerde toplardım. İyi olanlar da vardı, kötüleyenler de... Evet on binlerce insanı yeterince memnun etmek kolay değildir. En doğrusu bunca eleştirilere, yermelere karşın direnmek. Yeni bir yıl kapımızın açılmasını bekliyor. Bir bekçi gibi gözlemiş günlerimi, nerde başladığını herkes gibi o da biliyor. Ama nasıl sona ereceğini?.. Yok o kadar derine gitmemeli, bilinmeyen şeyler üstünde hiç laf etmemek en iyisidir. Geçen yılbaşları anımsıyor musun? Birlikte yeni yıllara doğru gittiğimiz şu sırada bunu düşünmek neden? Bu yıl çoktan gitti bile. Sen eski olayların içinden bir an önce kendini sıyırmaya bak. En rahatı toplumla ilgili konulara hiç değinmemektir. Toplum, Türk toplumu, Türk halkı, Türk insanı... Bazı açıkgözler böyle kutlamaları sevmezler. Kendi taksimleri vardır. Hatta aylara verilen yeni adları hiç mi hiç beğenmezler. Aralık dediğiniz şey nedir? Niye aralık, neye, niçin aralık? Böyle isim mi olur? Uydurma Türkçecilerin işi, şimdi başka iktidarlar var. Senin zamanının insanları ya öldü gitti ya da çok yaşlandı. Artık, yeni yetişmiş ama yaşları elliyi, altmışı bulmuş, çağdaş politikacılar egemen bizlere... Ne yaptım bu kış günü? Evdeki üst kattaki iki oda arasında gidip gelmekten başka. O da ayaklarımla değil, koruyucu bir alete dayanarak. Böyle olacağımı hiç beklemezdim. O, genç denecek yaşlarda. Şimdi okurlar yazıları okudukça sen daha çok gençsin, yaz yaz daha yaz, diyorlar. İşte yazıyorum ben de... Okurlarımın isteklerine karşı koyamam. Okurlar kim, benim insanlarım. Bu yazıyı da Aralık 2013’te yazıyorum. Bakalım 2014’ü görebilecek miyim? Görmem, duymam, anlamam gerekli daha nice değer var. Güzelliklerle dopdolu günler, geceler... Haydi içinde olduğumuz aralık hepinize kutlu olsun. Nesilleri Tükenen Son Devlet Adamı: Schmidt Helmut Schmidt’in en önemli özelliği, ülkesinin sorunlarını ve uluslararası sorunları, aralarındaki ilişkileri tarih, ekonomi ve siyaset üzerinden analiz edebilmesidir. Bir ders niteliğinde olan kitaplarında, politikacılara önemli tavsiyelerde bulunuyor ve politik etiğin önemi üzerinde duruyor. S K Prof. Dr. BAHRİ YILMAZ Sabancı Üni. Öğretim Üyesi on Almanya seyahatimde eski Hannelore Schmidt ile evlenir. Savaş şansölye Helmut Schmidt’in sonrası Hamburg Üniversitesi’nde ünbir Alman televizyon kanalın lü sosyolog Ralf Dahrendorf ile aynı daki sohbetini izleme fırsatım dönemlerde iktisat eğitimini tamamlaoldu. Benim dikkatimi çeken dı. Hamburg İçişleri Senatörü olduktan nokta, 94 yaşındaki Schmidt’in, ilerle sonra 1952’de SPD milletvekili olarak miş yaşına rağmen müthiş bir hafıza ve Alman Parlamentosu’na girdi ve 1986 analiz yeteneğine sahip olması idi. Özet yılında politikadan kendi isteği ile çele hayatının ve kariyerinin bir bilanço kilince Almanya’nın önde gelen haftasunu çıkarıyordu. Hatalarını büyük bir lık gazetelerinden ünlü “Die Zeit”de içtenlikle tartışıyordu. Gerek Almanya yazmaya başladı. Türk kamuoyu kendihakkında gerekse uluslararası ilişkiler sine Türkiye’nin AB üyeliğine karşı oldeki geleceğe dönük görüşlerini kamu duğu için mesafelidir. Realist ve pragoyu ile paylaşıyordu. Son yıllarda ken matik bir politikacıdır. İdeolojilere badisi ile yapılan söyleşileri içeren kitap ğımlı değildir. ları arka arkaya yayımlanmaya başladı. Başarılı bir politikacılık yaşamından sonra, son derece üretken bir yazar olaitapları ders niteliğinde rak deneyimlerini, görüşlerini, inançlarını Helmut Schmidt’in en önemli özelliği, ve kendi doğrularını kamuoyuna aktarülkesinin sorunlarını ve uluslararası so maya devam etmektedir. Almanya başta runları, aralarındaki ilişkileri tarih, eko olmak üzere, değişik ülkelerin görsel ve nomi ve siyaset üzerinden analiz edebil yazılı basınında, üniversitelerinde konmesidir. Bir ders niteliğinde olan kitapla feranslar vermeye devam ediyor. Kenrında, politikacılara önemli tavsiyelerde disi bilinçli ve inanmış bir Avrupalıdır. bulunuyor ve politik etiğin önemi üzerin Avrupa Birliği’nin genişlemesinde ve de duruyor: Bir politikacı için en önem Avrupa Para Birliği’nin hayata geçirilli unsurun “güvenirlilik ve dürüstlük” mesinde önemli rol oynamıştır. Politik olduğunun altını çiziyor. Ayrıca politi felsefe, tarih ile yakından ilgilenmiş ve kacıların mutlaka bir meslek sahibi ol yaşamında Karl Popper, Max Weber, malarının yanı sıra kendi ve komşu ülke Richard Löwenthal ve Karl Dietrich lerin tarihini iyi bilmelerinin de kararla Bracher gibi felsefeci, sosyal bilimcilerrında yardımcı olacağını belirtirken, de den etkilendiğini kendisi de belirtmektemokrasilerde en önemli erdemin “uzlaş dir. Özellikle Karl Popper’in ekonomik, ma” olduğunu vurguluyor. Zamanımızın sosyal ve devlet reformlarını adım adım finans krizinden çevre sorunlarına kadar gerçekleştirme prensibini kendisine ilke tüm konularda gayet açık bir şekilde gö edinmiştir. Pragmatizm ve güvenilir olrüşlerini belirtiyor. “Vahşi Kapitalizm”e mak, politik ve yaşam felsefesini belirkarşı çıkarken, ülkeyi yönetenlere poli leyen diğer temel ilkelerdir. tikada ve yaşamda etiğin önemini anlanemli özillikleri tıyor. Almanya’nın yakın tarihini, alınması gerekli dersleri ve AB içerisindeki Helmut Schmidt’in yazmış olduğu tüm rolünü analiz ediyor. Günümüzde işba kitaplarını ve makalelerini okuma firsaşına seçimle gelmiş liderlerin vasatı aş tını buldum. Öncelikle anılarını yazdığı mayan liderlik yeteneklerini eleştiriyor. “İnsanlar ve Güçler” (1990) adlı kitabı Ona göre savaş sonrası devlet adamla anılardan ziyade ülkelerin tarihi ilişkilerının en önemli özelliğini 1 ve 2. Dün rini ön plana çıkaran ve insan ilişkileriya savaşlarının içinden gelmiş olmala ni bu tarihsel olayların bir parçası olarına ve savaşların tüm acılarını yaşamış rak irdeleyen bir çalışmadır. Kendisinin en önemli özelliklerinden olmalarına bağlıyor. Schmidt 1918 yılında Hamburg’da doğ birisi de politik yaşamı ve onun politika du. Babası bir öğretmen ve annesi ev ka dışında sahip olduğu dostlarıdır. Bunların dını idi. 1937 yılından 1945 yılı sonu arasında döneminin ünlü sanatçı, politina kadar sekiz yıl askerlik yaptı. Hitler kacı, bilim insanları ve işadamları, gazedönemindeki çocukluk yıllarını 1991 yı teciler yer almaktadır. Bunları “Yol Arlında yayımlanan “Hitler Rejimi Altın kadaşları” (1996) kitabında ayrıntılı bir da Çocukluk ve Gençlik” (1998) adlı şekilde anlatmaktadır. En yakın dostlarınkitabında anlatır. Savaş döneminde eşi dan birisi de Mısır’ın öldürülen Cumhur başkanı Enver Sedat idi. Üç kutsal dinin ortak yanları ve benzerliklerini Sedat’tan öğrendiğini belirtir. Schmidt Hamburglu olmaktan gurur duymakta. Bir Marlene Dietrich hayranı. Herbert von Karajan en yakın dostlarından birisi. Ünlü Alman müzisyenler Christoph Eschenbach ve Justus Frantz ile birlikte Londra Senfoni Orkestrası eşliğinde verdikleri piyano konseri hâlâ hafızalardadır. J.S. Bach, Bruckner ve Mahler’in eserlerini büyük bir keyifle dinlediğini sık sık söyler. Bu renkli kişilik özelliğinin politikadaki başarısında önemli rolü olmuştur. Bu anlamda, Schmidt politikada kişisel dostlukların ve özel görüşmelerin sorunların çözümüne katkıda bulunduğuna dair inancını sürekli vurgulamıştır. Kişisel ve yakın dostları arasında Henry Kissinger, eski Singapur Başbakanı Lee Kuan Yew ve eski ABD Dışişleri Bakanı George P. Schultz’un önemli yerleri vardır. Günümüz politikacılarının ondan alabilecekleri çok önemli dersler olabileceğini düşünüyorum. Türkiye özellikle içinde bulunduğumuz olağanüstü dönemlerde böylesine donanımlı bilge insanlara daha fazla ihtiyaç duymaktadır. 2006’da Çin uzmanı Frank Sieren ile yaptığı “Komşu Çin” başlıklı söyleşi kitabı ve kısa bir süre önce yayımlanan “Son Ziyaret” adlı kitabı bize Çin’deki son gelişmeler hakkında geniş bilgi vermektedir. Eğer Çin’i tanımak istiyorsanız tarih, ekonomi, anıları kapsayan bu kitabı mutlaka okumalısınız. 1975 yılında Alman Şansölyesi olarak Çin’e yaptığı ilk ziyaretinde Mao Zedong ve modern Çin’in yaratıcısı Deng Xiaoping ile uzun ve ilginç görüşmelerini anlatıyor: O günden sonra Çin’i belirli aralıklarla ziyaret ederek liderleri ile görüşüp, bu ülkenin iç dünyasını, sorunlarını ve gelecekteki konumunu ayrıntılı bir şekilde tartışıyor. Konfüçyüs felsefesine ilgi duyan Schmidt, ülkenin bölgedeki rolü, ABD ve Avrupa ile ilişkileri üzerinde de duruyor. “Toplumsal Ahlak Arayışı” (2005) adlı kitabının çevirisi Sabancı Üniversitesi tarafından yayımlandı. Bu kitap geniş anlamda bir “Siyasi ve Toplumsal Etik Değerleri Manifestosu” özelliğini taşımaktadır. Alman televizyonunda izlediğim son röportajında sunucu kendisine böylesine başarılı bir hayatın sonunda son arzusunu sordu. Yıllarını dolu dolu geçirmiş ve doyuma ulaşmış bir devlet adamının yanıtı ise çok basitti. Kendisi “acı çekmeden bir ölümü” dilediğini söyledi. Ben kendisine sağlıklı olarak daha uzun yıllar aramızda olmasını dilerim. Silivri Örneği: Siyaset ve Adalet! Twitter’de açılan konu adı ile “Tarihi Yolsuzluk ve Rüşvet Skandalı” çerçevesinde, AKPCemaat ve adalet ilişkileri yeniden gündemin başına oturdu: Gezi Direnişi sırasındaki söylemlerin tekrarı olan “dış güçler” ve “devlet içindeki çete” yaklaşımları... “Komplo” iddiaları... 100 dolayında polisin görevden alınması... Yeni savcı görevlendirmeleri... Ve mahkemelerin verdiği kararlar! HHH Bundan sonra ne olacağını kestirmek için, bundan önce neler olduğuna bakmak yararlı olabilir... Değerli araştırmacı, gazeteci, yazar Yalçın Doğan 19 Aralık tarihinde çok özet bir envanter yapmıştı: “Balyoz’da; Soruşturma açan, yüz üç kişinin yakalanma emrini veren savcı görevden alınıyor. Duruşmanın başlamasından iki gün önce mahkeme başkanı görevden alınıyor. İtirazları inceleyen, muhalefet şerhi koyan 11. Ağır Ceza Mahkemesi yargıcı ‘Günün birinde önümüze gelirsin’ denildiği için emekliliğini istiyor ve ayrılıyor. Ergenekon’da; Tutuklamaları yerinde görmeyen mahkeme başkanı görevden alınıyor. Hurşit Tolon’u tahliye eden, daha sonra Mehmet Haberal dosyası önüne geldiğinde, mahkemenin yargıcı ‘Üzerimde kurumsal baskı var’ diyerek ayrılıyor. Başlangıçta bu davaları yürüten savcı Zekeriya Öz, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkan Saylan’la ilgili soruşturma açtığında görevden alınıyor. Deniz Feneri’nde; Soruşturmayı yürüten üç savcı önce görevden alınıyor, yetmiyor, savcılar bir de yargılanıyor. Sanıklar ise serbest bırakılıyor. Dava ne oldu, ses seda yok.” HHH AKP’nin sertleşeceğini daha önce de belirtmiş, bu sertleşmenin, zemin kaybetmesini engelleyemeyeceğini, tam tersine hızlandıracağını da söylemiştim! Silivri davalarının envanterine, “Tarihi Yolsuzluk ve Rüşvet Skandalı” da ekleniyor... Ve “en uzun geceden” sonra gelen “Aydınlık günler” uzamaya devam ediyor... Doğanın ve tarihin hükmünü belki geciktirebilirsiniz ama tümüyle durduramazsınız: Her iktidar bir gün gider! Sonunda ben de twitter’a girdim: @emrkongar. Çin’i tanımak ister misiniz? Ö
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear