23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 ARALIK 2013 CUMA 4 HABERLER Kılıçdaroğlu ile yemekte buluşan ABD büyükelçisi yolsuzluğun ‘kavga’ ile ortaya çıkmasını eleştirdi: Hakan Şükür’ün Son Golü Bunca gürültü patırdı arasında, biraz gürültüye geldi Hakan Şükür’ün AKP’den istifası ve fazla üzerinde durulmadı. Neyse ki büyük çoğunluk tarafından cemaatin basındaki en önemli kalemlerinden biri kabul edilen Hüseyin Gülerce, olayın önemini vurguladı ve şunları ileri sürdü: Hakan Şükür’ün istifası 2013’ün en önemli olayıdır. AKP bu istifayı en samimi uyarı olarak anlamalıdır. Belki de son uyarı! Meğer Hakan Şükür büyük fırtına konusunda herkesi uyarmış. Ama ne AKP ne de Başbakan bu uyarıdaki önemi gördüler. Belki de gördüler de görmezden geldiler. Başbakan yalnızca, bu istifayı beklemediğini ve Hakan Şükür’e yakıştıramadığını söyledikten sonra ekledi: Eğer dürüstse sadece partiden değil, parlamentodan da ayrılması gerekir. Gerçi parlamentodan ayrılmak Hakan’ın tek taraflı iradesiyle olacak şey değil, TBMM Başkanlığı’nın konuyu oya sunması ve Genel Kurul’un da istifayı kabul etmesi gerek. Kaldı ki Hakan Şükür’ün de pek öyle bir niyeti yoktu. Beklenen yanıtı yapıştırdı: Orası milletin Meclis’i, bizi de oraya millet getirdi. Ne dersiniz Tayyip Erdoğan mı, Hakan Şükür mü haklı? HHH Sorunun yanıtını düşünürken aklıma, hemen hemen 65 yıllık bir olay geldi. TBMM’nin altıncı ve yedinci döneminde CHP’den milletvekili olan Behçet Kemal Çağlar, partisi içinde laiklik konusunda 1947 kurultayında başlayan tartışmalardan rahatsızdır. Bu görüşünü kurultayda da, başka platformlarda da dile getirmiştir. Nihayet, ilahiyat hocası Şemsettin Günaltay’ın TBMM’de 42’ye karşı 349 oyla güvenoyu aldığı 24 Ocak 1949 tarihli oturumda kürsüden partisinde siyasete devam etmesine imkân kalmadığını belirterek istifasını sunar. Yalnız Behçet Kemal Çağlar onunla yetinmeyip milletvekilliğinden de istifa eder. Şimdi bu iki olaya bakarak kim doğru davrandı diyebiliriz? Milli şair mi, milli futbolcu mu? İlk ağızda, Nasrettin Hoca gibi her ikisine de “sen de haklısın, sen de” diyebiliriz. Öyle ya, 1949 yılında partinin politikasını saptayan da, kimin milletvekili olacağına karar veren de aynı üst makamdı (İnönü). Kimse çıkıp da ona “ben senin politikanla aynı fikirde değilim, ama yine de burada durmaya devam edeceğim. Çünkü beni buraya millet seçti” diyemezdi. Çünkü kimin Meclis’e gideceğine karar veren millet değil, tek seçiciydi. HHH “Oysa aradan geçen 65 yılda durum değişmiştir. Artık ‘tek adam’ dönemi geride kalmıştır” diyebilir miyiz? Deriz demesine de, gerçeği yansıtmış ve pek de doğru söylemiş olmayız. Yani “Behçet Kemal Çağlar’ı TBMM’ye yollayan tek adamın iradesiydi, oysa şimdi Hakan Şükür’ü aynı çatı altına gönderen milli iradedir” dersek doğru mu olur? Burada tayin edici irade İstanbul halkının mı, yoksa Tayyip Bey’in iradesi mi? Tayin edici iradenin Tayyip Bey’in olduğu, İstanbul seçmeninin iradesinin ise tasdik kabilinden bir formalite olduğu, halkın da Hakan Şükür’e onay verirken ondan çok Tayyip Bey’i tasvip ve tasdik ettiğini söylemek daha doğru olmaz mı? Biliyorum söylediklerim sistemin resmi tarifine uymuyor. Ama gelin görün ki fiili uygulamaya fevkalade uyuyor. Şimdi bu durumda Tayyip Bey Hakan Şükür’e açıkça şunu söylemek istiyor: Politikama karşıysan Meclis’ten de ayrıl! Çünkü seni oraya sokan benim. Buna mukabil, Hakan Şükür de demek istiyor ki: Yok öyle yağma; anayasa beni senin değil, milli iradenin seçtiğini söylüyor. Görüyorsunuz, bu durumda her ikisi de haklı. Ya da bakış açınıza göre her ikisi de haksız. Bu yoldan giderek kim haklı konusunda bir sonuca varamayız. Ama bu örnek olay bize şunu gösteriyor ki eğer sistemin bütünü yanlışsa, onun ayrıntılarında doğru aramak abestir. Zaten o yüzdendir ki yıllardır sistem içinde doğruyu bir türlü bulamıyoruz ya! Kurumsal mücadele şart AYŞE SAYIN kILIÇDARoĞLu: ÇeTe bAkAnLAR kuRuLu’nun İÇİnDe Haber Merkezi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yolsuzluk operasyonuyla ilgili sarf ettiği “Devlet içindeki çete” sözlerini eleştirerek “Çete görmek istiyorsa Bakanlar Kurulu’na baksın” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, merkezi Londra’da bulunan ve Arapça yayımlanan El Hayat gazetesinin sorularını yanıtladı. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu değerlendiren Kılıçdaroğlu, yargı ve Emniyet’in yolsuzlukları ortaya çıkarmak istediğini, iktidarın ise yolsuzlukların üzerine kapatmaya çalıştığını belirtti. Kılıçdaroğlu, “Üç bakanın çocuğunun gözaltına alınması, üç bakanın o gün görevi bırakmasını gerektirirdi” dedi. ANKARA Türkiye, AKP’li bazı bakan ve oğullarını kapsayan “yolsuzlukrüşvet” operasyonu ile sarsılırken, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone ile dün öğle yemeğinde sürpriz bir buluşma gerçekleştirdi. Görüşmede ana gündem konusu yolsuzluk operasyonu olurken, büyükelçi yolsuzlukların ancak “cemaathükümet kavgası” ile ortaya çıkmasını eleştirerek “Gelişmeleri izliyoruz. Demokrasilerde iyi yönetişim, şeffaflık ve denge denetleme çok önemli” mesajı verdi. Kılıçdaroğlu, dün ABD Büyükelçisi Ricciardone ile büyükelçilik rezidansında yemekte bir araya geldi. Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra, genel başkan yardımcıları Faruk Loğoğlu, Şafak Pavey, Sezgin Tanrıkulu ile Bursa Milletvekili Aykan Erdemir ve İstanbul Milletvekili Osman Korutürk’ün de katıldığı yemek, 17 Aralık operasyonunun arkasından gerçekleşmesi nedeniyle ayrıca merak konusu oldu. Loğoğlu ise ‘GİZLİLİĞİ’ HATIRLADI yemeğin çok önceden planlandığını ifade etti. Loğoğlu, hem Kılıçdaroğlu hem de Ricciardone, görüşmenin zamanlamasının “spekülasyon” konusu olabileceğini belirterek karşılıklı olarak “Acaba görüşmeyi iptal etsek mi” diye düşündüklerini de birbirlerine aktardı. Gündem operasyon Edinilen bilgiye göre büyükelçi Ricciardone’nin “Türkçe” konuştuğu yemekte, zamanlama “tesadüfi” olsa da ana gündem maddesi yolsuzluk operasyonu oldu. Yargı sürecini ilgiyle “izlediklerini” belirten Ricciardone, “cemaathükümet çatışması”nı ima ederek, yolsuzlukların ancak bu tür çatış malar sonucu ortaya çıkmasının da vahim bir durum olduğunu ifade etti. Büyükelçi, “Yolsuzluklarla mücadele mutlaka hukuki ve kurumsal çerçevede olmalı. Bütün bunlar demokrasiyi güçlendirecektir” görüşünü dile getirdi. AB ülkelerindeki uygulamaları ve ABD’deki “denge denetimi” anlayışına dikkat çeken Ricciardone’nin, “Türkiye’de yolsuzluklarla mücadele konusunda özel bir kurum olup olmadığını” sorduğu da öğrenildi. Türkiye’nin kritik bir süreçten geçtiğini belirterek bunun istikrarsızlığa yol açabileceğine dikkat çeken Ricciardone’nin, “Umuyoruz ABD ile Türkiye arasındaki işbirliğini etkile mez” dediği belirtildi. Kılıçdaroğlu CHP olarak AB ilerleme raporlarındaki yapısal reformları desteklediklerini ve yolsuzlukla mücadelede de AB müktesebatındaki düzenlemeleri önerdiklerini belirtirken yolsuzluklarda adı geçen bakanların istifa etmesi gerektiğini söyledi. Görüşmede Kılıçdaroğlu, 37 yıl aradan sonra genel başkan düzeyinde ilk kez ABD’yi ziyaret ettiklerini ve partisine yönelik farklı kesimlerdeki “önyargılı” algıların giderilmesi açısından kendileri yararlı bir ziyaret olduğunu ifade etti. Loğoğlu da “Ricciardone Türkiye’de demokrasi ve şeffaflıktan yana olduklarını bildirdi” dedi. Bozdağ yasak istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, TBMM Adalet Komisyonu’nda Danıştay Yasa Tasarısı’nın görüşmeleri sırasında yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda soruşturmanın gizliliğini ihlal eden savcı, zabıt kâtipleri ve adli kolluk hakkında suç duyurusunda bulundu. CHP’li Turgut Dibek, 4 bakan ve çocuklarıyla ilgili ciddi iddialar bulunduğunu, ancak 40 emniyet müdürünün görevden alındığını vurgulayarak “Hırsızlığı yapanların değil de onların peşindekilerin görevden alındığını görüyoruz” diye konuştu. Bozdağ ise bir iddia varsa hukukun işlemesi gerektiğini belirtti. Bugüne kadar yapılan büyük çaplı operasyonlardaki ‘sızmalar’ konusunda sessiz kalan Bozdağ, TCY’de soruşturmanın gizliliğini ihlal etmenin suç olduğunun açıkça yazıldığını kaydederek, “Soruşturmadan emniyet müdürünün, valinin, amirin haberi yok. Gizlilik esas iken medyanın her şeyinden haberi varsa, o zaman ‘Beyler ne yapıyorsunuz, hukuku nasıl böyle kevgire çeviriyorsunuz’ deme hakkımız var” diye konuştu. “Bunları kim sızdırıyor” diye soran Bozdağ, şu değerlendirmeyi yaptı: “Soruşturmanın gizliliğini ihlal eden savcı varsa savcılar, zabıt kâtipleriyse zabıt kâtipleri, adli kolluksa adli kolluk hakkında Adalet Komisyonu huzurunda suç duyurusunda bulunuyorum.” CHP’Lİ TEZCAN: İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN CHP’Lİ eRDoĞDu İLHAN TAŞCI ANKARA CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, hem Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hem de yardımcısı Bülent Arınç’ın yolsuzluk savlı operasyonda polisin amirlerini bilgi vermemesi nedeniyle suçlamasının anlamsız olduğunu vurgulayarak, “Bu yaklaşım Başbakan’ın doğrudan doğruya soruşturmaya müdahale niyetinin itirafıdır” sözleriyle değerlendirdi. Tezcan, soruşturmalar sırasında polisin üst amirinin cumhuriyet savcısı olduğuna işaret ederken, “Başbakan’ın bu yaklaşımı doğrudan doğruya soruşturmaya müdahale niyetinin açık itirafıdır” sözleriyle yorumladı. Polislerin adli ve idari kolluk görevleri bulunduğunu anlatan Tezcan, “Soruşturma sırasında polisin adli kolluk görevini yapar. Bu görevi sırasında da savcıya bağlıdır. Ne vali, ne de emniyet müdürü, polisin amiri değildir. Soruşturma gizli olduğu için polisin birilerine bilgi vermesi de suçtur” uyarısında bulundu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Bize haber vermediler. Hiyerarşide amirleri İçişleri Bakanı’dır” dediğini anımsatan CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, “Polis memurlarının haber vermiş olması suç oluşturur. Soruşturma gizlidir, bilgi verilemez. Yoksa yargı doğrudan doğruya hükümetin kontrolünde olur demektir. Kendi dilleriyle düşüyorlar tuzağa” yorumunu yaptı. namikzafer@yahoo.com Polisin bildirmesi suç olurdu ‘İki savcı hükümete çalışacak’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu takip etmek için kurulan CHP Kriz Masası’nın Başkanı Aykut Erdoğdu, şu değerlendirmeleri yaptı: 4 Yeni iki savcının görevi, dosyadakileri hükümete bildirmek. 4 Şüpheli bakanların görevde bırakılması ‘ağır cezalık suç.’ Anayasanın 83’üncü maddesine göre, ağır cezayı gerektiren suçüstü hali olduğu için dokunulmazlık da işlemez. 4 Başbakan görevden almazsa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün devreye girmesi gerekir. RTÜk Ve Tİb’e TALİmAT ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yolsuzluk operasyonuyla ilgili gazete, televizyon ve internet yayınlarıyla ilgili İstanbul Başsavcılığı’nın soruşturma başlattığı ortaya çıktı. Başsavcı Turan Çolakkadı imzasıyla RTÜK ile TİB’e (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) dün bir yazı gönderildi. Söz konusu kurumların yetki alanlarında işlem yapması istenen yazıda başsavcılığın yetki ve görev alanına giren medyayla ilgili soruşturmaların başladığı, diğer başsavcılıkların gerekli soruşturma ve işlemleri yapması gerektiği vurgulandı. medyaya soruşturma ‘HAkTAn HukukTAn bAHseDenLeR HeybeLeRİnİ HARAmLA DoLDuRmuşTuR’ Bahçeli: AKP’nin tasfiyesi şart oldu! Yurt Haberleri Servisi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “AKP iktidarı yolsuzluk iktidarı olup çıkmıştır. Artık takke düşmüş, yolsuzluğun sevk zinciri belirmiştir” dedi. Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde temel atma ve toplu açılış töreninde konuşan Bahçeli, 3 bakanın oğlu, kamu bankalarının müdürleri ve bazı işadamlarının gözaltına alındığı yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili hükümete sert çıktı. Türkiye’nin 2014’te yerel seçim ve Cumhurbaşkanlığı ve 2015’te ise genel seçime hazırlandığını anımsatan Bahçeli, “Türkiye’nin huzur, güvenlik, refah ve esenlik içinde olabilmesi, içine girdiği bölünme sürecinin durdurulması için AKP’nin demokratik yollardan tasfiyesi şart olmuştur. Başbakan Erdoğan PKK ile müzakere yapıp bölünmenin direklerini dikmekle meşgulken, yanında ve yöresindekiler devleti soyup soğana çevirmekle uğraşmıştır. AKP iktidarı yolsuzluk iktidarı olup çıkmıştır. Yeri gelince kul hakkından, yeri gelince de haktan ve hukuktan bahsedenler heybelerini haramla doldurmuştur” dedi. Operasyonun ardından hükümetin yerinde durmasının doğru olmayacağını ifade eden Bahçeli, “Bu hadise, yakın tarihimizin en önemli gelişmesi olup iktidarın maskesini indirmiştir” diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear