02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 KASIM 2013 SALI 6 HABERLER Başbakan Erdoğan ve parti sözcüsü Arınç arasında yaşanan gerginlik sonuçlandırılamıyor AKP’de kriz çözülmüyor Barzani ile görüşecek EMİNE KAPLAN/FIRAT KOZOK DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hafta sonu Diyarbabır’ı ziyaret edecek. Erdoğan, cumartesi günü Diyarbakır’da Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile de bir görüşme yapacak. Görüşmede PKK, çözüm süreci, Suriye’deki gelişmeler ve Kürt Ulusal Konferansı’nın gündeme gelmesi bekleniyor. AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Barzani’nin kendisiyle birlikte ünlü Kürt sanatçı Şivan Perwer’i getirebileceğini belirtti. Üçüncü kez ertelendi DİYARBAKIR (Cumhuriyet) PKK lideri Abdullah Öcalan’ın isteğiyle Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Erbil kentinde düzenlenmesi planlanan Kürt Ulusal Konferansı 3. kez ertelendi. Konferansın, PKK ile IKDP arasındaki güç çekişmesi nedeniyle toplanamadığı belirtildi. PYD yalanladı ANKARA Kızlı erkekli öğrenci evleri tartışması nedeniyle Başbakan Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç arasında çıkan krizin çözümü uzuyor. Erdoğan’ın “Kendi aramızda hallederiz” açıklaması üzerine Arınç, 3 gündür bir görüşme olmasını bekledi. Ancak Arınç’ın beklediği telefon gelmedi. Bunun üzerine gözler cuma günü yapılacak olan, Arınç’ın da üyesi olduğu AKP Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısına çevrildi. Bu toplantı öncesinde baş başa bir görüşme yapmazlarsa Erdoğan ve Arınç, ilk kez MKYK’de bir araya gelecek. Parti kulislerinde, ikili arasındaki sorunun kopmaya neden olmayacağı ve aşılacağı değerlendirmesi yapılırken, “Hükümet sözcülüğü konusunda bir sıkıntı yaşanıyor gibi gözüküyor. Arınç, parti sözcülüğünü bırakabilir” görüşü dile getiriliyor. u AKP kulislerinde, ikili arasında yaşanan sorunun kopmaya neden olmayacağı ancak Arınç’ın parti sözcülüğünü bırakmasıyla sonuçlanabileceği konuşuluyor. Arınç’ın sert çıkışının ardından ikili, önceki gün Anıtkabir’deki 10 Kasım törenlerinde ilk kez bir araya gelmişti. Tören boyunca birbiriyle konuşmayan Erdoğan ve Arınç, ardından Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun düzenlediği törende buluşmuştu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte salona gelen Arınç’ın, Erdoğan’ın solunda kalan koltuktaki yerini aldıktan sonra Cumhurbaşkanı Gül, “Bu resim ve fotoğraflar sizleri kaydediyor” diye espri yapmıştı. Bu toplantıdan sonra Başbakan Erdoğan, Başbakanlık resmi konutunda, Arınç ise Başbakanlık resmi binasında çalışmıştı. Gün boyunca tüm dikkatler ikilinin buluşup buluşmayacağına çevrildi, ancak beklenen buluşma gerçekleşmedi. Başbakanlık kaynakları, Erdoğan’dan Arınç’a bir davet ya da telefon gitmediğini doğruladı. Erdoğan ile Arınç arasında geçen cuma günü patlak veren krizle ilgili olarak parti içinde şu değerlendirmeler yapılıyor: Arınç’ın ağırına gitmiş: Erdoğan’ın, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında öğrenci evleriyle ilgili çıkan haberlere “asparagas” demesi üzerine ertesi günü grup toplantısında Arınç’ı yalanlayan açıklama yapması kişilik itibarıyla Arınç’ın çok ağrına gitmiş gözüküyor. Erdoğan’ın aynı gün havaalanında “Gerekirse yasal düzenleme yaparız” açıklaması durumu pekiştiren bir hale gelmiş. Aynı gün görüşmeleri gerekirdi: Erdoğan’ın grupta yaptığı açıklamanın hemen ardından Bülent Arınç, Başbakan’ın yanına gidip sıcağı sıcağına bu konuyu görüşebilirdi. Konuyu basına yansımadan bir araya gelip konuşmaları daha doğru olurdu. Kopma olmaz: Hem Başbakan hem de Arınç, yıllardır birlikte siyaset yapan iki insan. Bu konunun uzamasına ve daha da kilitlenmesine ne Başbakan izin verir ne de Arınç. Bir şekilde bunu halledeceklerdir. Arınç’ın sözcülüğü: Bu tartışma nedeniyle Başbakan, Arınç’ı kabine dışı bırakmayı düşünmez. Ancak açıklamalarıyla zaman zaman Başbakan’la ters düşen olaylar yaşanabiliyor. Bu nedenle Başbakan, Arınç’ın sözcülüğü bırakmasını isteyebilir. Arınç’ın yerine Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, hükümet sözcüsü olabilir. Önce Şu, Gayri Meşruluk... Başbakan’ın gençlerin kaldığı evlere yönelik söylediği, bence tamamen “gayri meşru” sözler (yasalara, hukuka, insan hak ve özgürlüklerine aykırılık) gerçi partisi içinde görüş ayrılıklarına neden oldu. Ama bu “ayrılıklara” sonra değineceğim... Çok daha önemlisi, bu sözlerin sarf edilmiş olması ve Başbakan’ın beynini bu açıdan da topluma açmasıdır... Niyeti nedir? Bazıları, “Sarıgül’ün adaylığının toplumda tartışılarak AKP’yi zora sokmasını önlemeye yönelik bir gündem değişikliği...” Üzerinde durulmayacak bir gerekçe... Daha önce de Başbakan’ın toplumu giderek daha büyük muhafazakâr kalıplara sokmaya yönelik sözleri oldu ve bunların yasalaştığını gördük. Bu tür gerekçeler yerine, Başbakan’ın kızlı erkekli bir apartmanda yaşamalara karşı çıkışı, düzenli ve istikrarlı bir İslami ideolojik siyasi çizgisinin devamı olarak görülmeli. Muhafazakâr deyip duruyoruz, bir saçmalık da burada! “Muhafazakâr”, Batılı bir siyasal eğilimi tanımlamak için siyaset/sosyoloji literatürüne girmiştir. Örneğin Almanya’da Hıristiyan Demokrat Parti... ABD’de Cumhuriyetçi Parti ve Avrupa’da benzer pek çok parti... AKP’nin ve RTE’nin, kendilerine yakıştırdıkları “muhafazakâr demokrat” tanımı ile Batılı toplumlardaki (sağcı) muhafazakâr partiler arasında bir içerik ilişkisi bile kurmakta zorlanırsınız. Başbakan toplumu cendereye sokan yasaları savunurken, açıkça dinimiz böyle diyor bile demektedir. Bunu geleneksel bir Avrupalı muhafazakâr parti demez, diyemez. Yani demek istediğim, Başbakan’ın görüşlerinin, çağdaş muhafazakâr demokrat partilerin politikalarıyla zerre kadar ilişkisi bulunmuyor. Ancak, inandığı dinci ideolojinin gerekleri doğrultusunda hareket ediyor diyebiliriz. Bunun varacağı yer, dinsel yaşam koşullarının topluma dayatılmasıdır, buna İslamofaşizm diyen vardır... HHH Bireyinsan özgürlükleri yasaların teminatı altındadır. 18 yaşını bitiren reşittir, kararlarında özgürdür. Bu bireyler üzerinde Başbakan’ın hiçbir tasarrufu olamayacağı gibi, aslında ana babaların da olamaz. Ana babaların çocuklarından o kadar çok şikâyeti var ki, hepsini buraya sıralayalım mı?! Başbakan bunlar arasından “cinsellik” kaygısı kokan bir yaşam biçimini neden çekip öne çıkartıyor da, reşitler arasındaki karşılıklı ilişkilerin nasıl olması gerektiği konusunda karar verici konuma yükselebiliyor? Nedir bu cinsellikle ilgili sorunları bu iktidar ve çevresinin? AKP içinde evli erkeklerin ikinci, üçüncü sevgilileri üzerine yazılıp çizilenler ayyuka çıkmışken?! Ayrıca şöyle bir akıl bozukluğu var: Kızlar ve erkekler aynı apartmanda otururlarsa, aralarında mutlaka bir cinsellik vardır! Ayrıca varsa var, size ne? Bu bir sorunsa eğer, ailelerini arkadaşlarını ilgilendiren bir sorundur, size ne? Ayrıca apartmanlarda bekâr/yalnız yaşayan kızların, erkeklerin olup olmadığı bile bilinmeyen ilişkilerine fuhuş gözüyle bakan alçaklıklar türedi... Medyada bakıyoruz, hiç mi utanmak yok diyoruz! Fuhuş ticari bir kurumdur... Diyelim ki, kızlı erkekli sevgililer arasında varsayılan bu ilişkilere böyle utanmasızca saldırmak, sık dile getirilen “muhafazakârlığın”, insanlık dışı şanından mı ileri geliyor? Kapı arkalarında ve toplumun önünde siyasilerin becerdiği her türlü ahlaksızlık tanımı içine sokulabilecek işleri sayıp döksek yüzleri bulur... Bırakın gençleri! HHH Başbakan evleri denetleyecek yasa çıkartır mı? Belli olmaz, ama sanmıyorum... Yasa ile resmen bir “ahlak polisliği” kurumu yaratacaktı... Ama buna gerek kalmadan bu kurumu yarattı diyebiliriz! Gönüllü ahlak polisleri türedi! Alo polisssss, alo valiiiii, alo emniyet müdürüüüü, alo orası Başbakanlık mıııı. Alo AKPeee... Hem aşağıda hem yukarıda bişiler var... Orada kızlı erkekli sesler duyuyoruz.. Bizim ahlakımız bozuluyor, yetişşş.. Gençler varlıkyokluk içinde kıt kanaat barınarak kendilerini hayata hazırlama uğraşı içindeyken, şimdi tepelerine bir ev sahibi, bir yan komşu, bir mahallenin namus bekçisi, bir sekso manyak, bir cinselliği bozuk... dikilmekte ve onlara hadi yallah evden.. demektedir... Böylece Başbakan toplumda ihbarcı ağlarına bir yenisini daha ekledi! Biliyorsunuz daha önce tencere tava çalanları ihbar edin diye kampanya açmıştı... Bu işi sevdi! Şimdi de yalnız yaşayan kızları erkekleri ihbar edecek ve onlara hayatlarını dar edecek bir toplumsal baskı oluşturuyor. Bu açıkça gönüllü namus bekçiliğidir. Ahlakları sorgulanır bir bekçiler güruhu! Resmi polise, yasaya ne gerek var! Hayat biçimleri, RTE’nin namus bekçilerinin teminatı altındadır! DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Almanya’da yayımlanan “Junge Welt” gazetesine konuşan PYD’nin silahlı gücü YPG’nin sözcüsü Redur Xelil, PKK militanlarının savaşmak için Suriye’ye geldiği yönündeki iddiaları reddetti. Xelil, 45 bin militanlarının olduğunu, PKK ile PJAK’ın silahlı güçlerine ihtiyaç duymadıklarını belirtti. Başkanlığa istekli değiller Aday adaylarını değerlendirmeye alan AKP’de, önerilen vekillerin belediye başkanlıklarına çok sıcak bakmadıkları kaydediliyor EMİNE KAPLAN ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, PKK’nin er E.G’yi kaçırdığını, askerin kendi imkânları ile teröristlerin elinden kurtulduğunu duyurdu. Açıklamada, askerin birliğine teslim olduğu belirtildi. PKK asker kaçırdı ‘Erdoğan suç işliyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’da Büyükşehir Belediyesi’ne karşı kazandığı davalarla bilinen Avukat Sedat Vural, ODTÜ ormanından yol geçirilmesiyle nedeniyle Başbakan Tayyip Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve ODTÜ Rektörü Ahmet Acar hakkında suç duyurusunda bulundu. Vural, dilekçesinde, “ODTÜ’nün 1. derece doğal SİT alanı arazisinden yol geçirilmesine ortak onay makamları, hukuku çiğneyerek anayasal görev suçu işlemektedirler” görüşüne yer verdi. ADANA (Cumhuriyet) Adana ve Hatay’daki Gezi gösterilerine katıldıkları gerekçesiyle 9’u tutuklu 12 sanığın yargılanmasına Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Duruşmada savunma yapan sanıklar, suçlamaları kabul etmedi. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tahliyesine karar vererek davayı erteledi. Gezi tahliyesi Görevden alındılar DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Yaklaşan yerel seçimler öncesinde AKP, Şırnak’ın Cizre, İdil ve Beytüşşebap ilçe başkanlarını görevden aldı. Görevden alınan ilçe başkanlarının belediye meclis üyeliğinden aday gösterilecekleri ileri sürüldü. ANKARA AKP’de, 30 büyükşehirde temayül yoklamalarının tamamlanmasının ardından parti içinde oluşturulan “Seçim Koordinasyon Kurulu”, dün toplanarak temayül sonuçlarını masaya yatırdı. Parti içinde Ankara, İstanbul, Samsun, Konya ve Kayseri için mevcut belediye başkanlarıyla devam edilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın İzmir için adaylığı çok istemediği, ancak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Adaysın” demesi durumunda kabul edeceği belirtiliyor. Gaziantep için adı geçen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in de çok istekli olmadığı kaydediliyor. AKP’de, belediye başkan adayları için geri sayım başladı. 30 büyükşehirde temayül yoklamalarının tamamlanmasının ardından partide oluşturulan Seçim Koordinasyon Kurulu, dün ilk toplantısını yaptı. Toplantıda, büyükşehirlerde yapılan temayül yoklamalarının sonuçları masaya yatırıldı. İlk edinilen bilgilere göre, Ankara’da Melih Gökçek, İstanbul’da Kadir Topbaş, Konya’da Tahir Akyürek, Kayseri’de Mehmet Özhaseki, Samsun’da Yusuf Ziya Yılmaz ile devam kararı çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor. Ordu’da yapılan temayül yoklamasında eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ile Ordu Milletvekili Enver Yılmaz ve eski milletvekili Eyüp Fatsa’nın adları önde çıkıyor. Şahin ve Yılmaz’ın anketlerde başa baş çıktığı dile getirilirken, partide “Üçü de değerli arkadaşımız. Bir seçim yapmak zor olacak” değerlendirmesi yapılıyor. ‘Sırat köprüsünde yürütüyoruz’ Yurt Haberleri Servisi HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İmralı’da hafta sonu BDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile birlikte PKK lideri Abdullah Öcalan ile yaptıkları görüşmenin ayrıntılarını ANF’ye anlattı. Öcalan’ın süreci sürdürmekte kararlı olduğunu belirten Önder, Öcalan’ın “Biz bunu yürütmek konusunda büyük bir irade gösteriyoruz. Sırat köprüsü üzerinde yürütüyoruz. Tek başımıza da kalsak bunu yürütme kararlılığımız tamdır. Ama altımızdaki zemin sırat köprüsü gibi olunca, kim düşer kim kalır, belli olmaz” dediğini aktardı. Öcalan’ın hükümetin sürece yaklaşımını eleştirdiğini anlatan Önder, “Öcalan, ‘sürecin iki tane eksiği var’ dedi. Birincisi; yasal bir altyapı ve dayanağa kavuşturulmaması. Öcalan, ‘neticede bu insanlar hadi gittiler, gittikleri gibi mi geri gelecekler. Bunların bir de dönüp siyaset yapmaları gerekiyor’ diyor ve bunun için yasal altyapının zorunlu olduğunu söylüyor. İkincisi, artık iletişim olanaklarının genişletilmesini, bir şekilde demokrasi güçlerinin sürece müdahil olarak katılmasını istiyor. Yurtiçi ve yurtdışı basın, Meclis’teki Çözüm Komisyonu’nun her siyasi partiden üyeleri, Akil İnsanlar arasından belirlenecek heyet, bilim insanları, politikacıları sayarak, ‘bunlarla görüşmeliyim ki, müzakerede benden beklenen ya da benim görmem gereken yer işlevsel olsun’ diyor” diye konuştu. tı oradan” dedi. Avukat Fırat Epözdemir ise Yılmaz’a delillerle ilgili yöneltilen sorulara itiraz ederek “BDP delege kartlarının bile suç sayıldığı bir mantık tarafından hazırlanmıştır bu iddianame” dedi. Tutuklu sanık eski BDP Beyoğlu ilçe Başkanı Fatma Dikmen, ailesine ev almak için biriktirdiği paraya neden el konulduğuna ilişkin dosyada açıklama olmadığını söyledi. Dikmen “Annemle yerel kıyafetlerle çektirdiğim fotoğraflar suç olmuş” dedi. Tutuklu sanık Salih Deli “BDP İstanbul il yöneticisiyim. Nasıl olur da il binasına giriş çıkışlarım suç sayılır” diye sordu. 1. KCK davası ‘BDP delege kartları bile suç sayıldı’ İstanbul Haber Servisi PKK’nin üst yapılanması KCK’de faaliyet gösterdikleri gerekçesiyle çoğu BDP’li 91’i tutuklu, 205 sanıklı İstanbul 1. KCK davasına devam edildi. Tutuklu sanık eski BDP Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Arif Yılmaz, “2 yıldır soyut ve hukuki olmayan gerekçelerle tutukluyum” dedi. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davada mahkeme heyetinin sorularını yanıtlayan Yılmaz, evinde Abdullah Öcalan’ın kitaplarının bulunmasına ilişkin “Bu kitaplar, Türkiye’de herkes tarafından okunur. Zaten İmralı’da yazıldı. Devlet izniyle çık Validen küfür yiyen yurttaş ‘Coş’un kimyası bozulmuş, bir an önce istifa etmeli’ dedi ‘Gözlerinde kin ve nefret vardı’ ALİCAN ULUDAĞ ANKARA – Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’un, 10 Kasım törenleri sırasında kendisini protesto ettiği için tepki gösterip gözaltına aldırdığı yurttaşlardan emekli Ümit Mutlu, valinin kendisini eliyle işaret edip tehdit ettiğini belirterek “O anda gözlerinin içindeki kin ve nefreti görmek çok acıydı. Valinin kimyası bozulmuştur artık” dedi. Mutlu, yaşananlar nedeniyle vali hakkında dava açacağını, bu konuda hukuki yardıma ihtiyacı olduğunu ifade etti. Kabahatler Yasası’na muhalefetten 182 TL para cezasına çarptırılan Ümit Mutlu, vali ile yaşadıkları diyalogları Cumhuriyet’e anlattı. Protesto sırasında Vali Coş’un kendisini elle gösterip “Seni gözaltına aldıracağım” dediğini söyleyen Mutlu, kendisinin de bunun üzerine valiye “Benden korkmanıza gerek yok. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Benim yüzüme söyleyin” dediğini aktardı. Valinin kendisini işaret etmesinin üzerine sivil polislerin çaktırmadan yanına yaklaştığını dile getiren Mutlu, valinin araçtan inip “O gavatı bana getirin” dediği sırada polislerin kendisini gözaltına aldığını anlattı. Mutlu, valiye yönelik “Allah belanı versin” diyenin kendisi olmadığını ifade etti. Valinin kendisini elle işaret edip tehdit ettiğini iddia eden Mutlu, şöyle konuştu: “Başbakan’ın öğrenci evleri emri doğrultusunda yaptığı açıklama ile son günlerde medyatik oldu. Bu nedenle kimyası bozulmuş bir şekilde 10 Kasım törenine geldi. Ben de herkes gibi ‘vali istifa’ diye bağırdım. Anayasal hakkımı kullandım. Terör ve şiddete asla başvurmadım. Beni tehdit etti ve ‘seninle görüşeceğiz’ dedi. Bana eliyle işaret edip öyle bir bakış attı ki, gözlerindeki kin ve nefreti gördüm. Bu makama yakışmıyor. Bu içler açısı bir durum. İstifa etsin.” Mutlu, valinin siyasi hayatının bitmesi için hukuk dışına çıkmadan elinden geleceğini yapacağını bildirdi. Vali Coş’un kullandığı “gavat” ifadesinin kendisine yönelik olduğunu kesinleştirmesi halinde aleyhinde dava açacağını dile getiren Ümit Mutlu, bu konuda hukuki yardım beklediğini ifade etti. Öte yandan, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Vali Hüseyin Avni Coş’un sözlerine ilişkin inceleme talimatı verdiğini açıkladı. Güler, “Devletin valisi konumunda olan bir kişinin vatandaşa, her ne kadar rahatsız edici bir diyalog yaşasa da bu şekilde cevap vermesi doğru olmadı” dedi. Küfür serbest protesto suç ADANA (Cumhuriyet) Adana’da 10 Kasım Atatürk’ü anma törenleri sırasında Vali Hüseyin Avni Coş, yurttaşlar tarafından protesto edildiği sırada, yurttaşlardan birine “gavat” diyerek hakaret etmiş, kendisini protesto edenlerin de gözaltına alınmasını istemişti. Adana polisi, Coş’un şikâyeti üzerine Coş’u protesto ettikleri iddiasıyla 10 kişiyi gözaltına aldı. İfadeleri alınan şüphelilerden 9’u, Kabahatler Kanunu’na göre 182’şer lira para cezası kesilip, serbest bırakıldı. 1 kişi hakkında da adli işlem yapıldı. CHP’li Hüseyin Aygün konuyu TBMM gündemine taşıdı. Aygün, Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde “Halka ‘gavat’ diyen bir vali halen neden görevdedir? ‘O adamı alın’ dediği kişi gözaltına alınmış mıdır” diye sordu. Öte yandan STK’lerin ziyaretinde konuşan Coş, “Toplumda herkes görüş ve düşüncelerini açıklayabilir ama bunların yeri resmi törenler değildir. Bunları yapanları kınıyoruz. Bu kişiler marjinal bir gruptur” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear