02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 KASIM 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 15 Kıdem Tazminatı Fonu’nu tartışan taraflar gerekirse 10 gün sonra yeniden toplanacak Geri adım atan yok Bakan Çelik’in toplantıda yaptığı sunuma göre kıdem tazminatında işçinin bireysel fon hesabı olacak, işverenler de buraya para yatıracak. Eski işçi isterse yeni sisteme geçebilecek, istemezse geçmeyecek. Ancak işçi iş değiştirmek zorunda kaldığında yeni fon sistemine geçmek zorunda olacak. diyen birisi mi var? Böyle bir şey yok ama yazılanlar çizilenler kıdem tazminatı kalkıyor... Biz böyle bir cümle hiç kullanmadık. Hükümetin hiçbir üyesi de kullanmadı” dedi. Yaklaşık 4 saat süren toplantının ardından Bakan Çelik, katılan sosyal taraflarla birlikte basın açıklaması yaptı. Çelik, bugüne kadar tüm kesimlerden kendilerine gelen taleplerin özet taslağa dönüştürüldüğünü, bunların yasal bir düzenlemeye nasıl uyarlanacağına yönelik çalışma yaptıklarını bildirdi. Üzerinde görüştükleri söz konusu taslağın işçi, işveren ya da hükümetin bir taslağı olmadığını belirten Çelik, “Bu tüm söylenenlerin özetlendiği bir taslak. Biz şimdiye kadar konuşulan ne varsa taslağa dönüştürdük” dedi. Çelik, paniğe gerek olmadığını, yapılanın tıkanan noktaları açmaya yönelik olduğunu savundu. Alınan bilgiye göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, toplantıda sunum yaptı. Sunumda alt işverenlik (taşeron), özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi verilmesi, kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi ve uzaktan çalışma olmak üzere 4 konu taraflara aktarıldı. Sunuma göre, kıdem tazminatında işçinin bireysel fon hesabı olacak, işverenler de buraya para yatıracak. Eski işçi isterse yeni sisteme geçebilecek. İstemezse geçmeyecek. Ancak işçi iş değiştirmek zorunda kaldığında yeni fon sistemine geçmek zorunda olacak. Bakan, kıdem tazminatının 30 gün üzerinden hesaplanıp hesap MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Aylardır tartışılan kıdem tazminatı değişikliği konusunda tarafların dün yaptıkları toplantıdan da uzlaşma çıkmadı. Bakanlık alt işverenlik (taşeron), esnek çalışma, özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi kurma (işçi kiralama) yetkisi verilmesi ve kıdem tazminatının fona dönüştürülmesine ilişkin önerileri taraflara sundu. Öneriye göre işçi iş değiştirirse kıdem tazminatında yeni fon sistemine geçmek zorunda olacak. Teknik heyetlerin çalışmasının ardından 10 gün içerisinde yeniden bir araya gelinmesi kararlaştırıldı. Üçlü Danışma Kurulu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik başkanlığında sosyal tarafların katılımı ile dün gerçekleştirildi. Toplantı öncesinde açıklama yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, kıdem tazminatının kaldırılacağı yönündeki eleştirilerin anımsatılması üzerine, “Kim kaldırıyor kıdem tazminatını? ‘Kıdem tazminatını kaldıralım’ Ortak deklarasyon arayışı lanmayacağı, işçinin 15 yıldan önce parayı çekip çekemeyeceği gibi konularda ise bir açıklamada bulunmadı. Fon üzerinde anlaşma sağlanırsa ayrıntılarının daha sonra konuşulacağı belirtildi. Taşeronda ise bakanlık daha önceki önerisini yineledi. Öneriye göre alt işverenlik tanımı değiştiriliyor. Sendikalar ise hükümetin alt işverenliğin tanımını değiştiren önerisinin taşeron sistemini daha da geniş alanlara yayacağına dikkat çekiyor. Dünkü toplantı genel itibarıyla sohbet şeklinde devam etti. Toplantıdan sonra yapılan açıklamanın ardından da taraflar yemekte bir araya geldi. Yarın teknik heyetin toplanması öngörüldü. DİSK Genel Başkanı Kani Beko, uzmanların incelemelerinin ardından uzlaşma olursa 10 gün içerisinde yeniden bir araya gelerek ortak deklarasyon açıklayacaklarını, ancak uzlaşma olmazsa herkesin yoluna devam edeceğini söyledi. Beko, kıdem tazminatını korumak istediklerini, bununla ilgili kırmızı çizgilerinin de herkes tarafından bilindiğini kaydetti. Ata’ya, Devrimlerine Saldırı Milyonlara Direnmeyi Öğretti İktidarları cephesinin Atatürk, devrimleri, laiklik, Cumhuriyet değerlerine sınır tanımayan saldırıları, ülkenin, rejimin, toplumun, bireylerin, yaşamsal kazanımlarının geriye püskürtülmesi ataklarında yeni dönemeç noktasındayız. Medya güdülemesinde Kurtuluş Savaşı yalan, Cumhuriyet yönetimi diktatörlük, Atatürk, devrimleri halka rağmen diktatörlük örnekleri olarak sayılıp duruluyordu ki... Resmi tarih karalamasında tüm değerlere sınırsız saldırılarla toplum adım adım başka yollarda, başka rejimlere doğru bir yaşama alıştırılıyor, ileri demokrasi adına da hukuk devletinin işleyişi, gerçek demokrasi, insan haklarından sapmalarla, demokrasi sadece sandıkla, sivil çoğunluk diktatörlüğü olarak da ölçülebilen bir yapıya çekiliyordu ki... Anadolu uygarlığı, Anadolu Aydınlanması’nın geçerli olduğu topraklarda birlikte yaşamış insanların, kendi gelecekleri, çocuklarının geleceklerine ilişkin yapılan hesaplar, oynanan oyunlara ilişkin yaşadıkları, algıladıkları tehditler üzerinden, düzeni dayatanların ister iç ister dış odaklı olsunlar yaptıkları hesaplarla tutmayan kimi tepkileri oluştu.. Büyüdü büyüdü.. Ortak bilince, ortak duruş, reflekslere dönüştü.. Düzenin toplumsal sorumluluk duyguları diplerde, bireyci olarak yetişmelerine özen gösterdiği son genç kuşaklar.. Kendilerine dönük, kendilerini kurtarmanın ötesinde kaygıları olmayacak bireyler.. Gezi direnişleri simge, kendi geleceklerini, yaşamlarını tehdit altında görüp yaşamlarına el koymaya kalkan İktidar karşısında beklenmedik bir duruş, direniş sergilediler.. Devletin eliyle eğitim sistemi Başbakan’ın ilan ettiği üzere “dindar ve kindar gençlik” yetiştirmeye kurgulanmıştı. Galiba İslam dünyasındaki ırklar, mezhepler üzerinden çok ilkel, çok kanlı iç savaşlar, toplumların yüzyıllar geriye çekilişi, İslam dininin tüm değerleri ile çatışmalı akıtılan kirli kan.. Ortadoğu hele de komşularımız üzerinden, bizim İktidarlarımızın da taraf olduğu gelişmeler çok ürkütücü oldu.. Diyorlar ki İktidarları cephesinin en sadık seçmenleri arasında bile çok yüksek oranlarda Atatürk, Cumhuriyet, devrimleri, yaratılmış ülke yaşam, barış ortamına sevgi büyümüş.. İktidarlarının bu Cumhuriyet Bayramı, Atatürk anma etkinliklerinde farklı bir vitrin çizme çabaları bundan.. HHH Dün resmi kayıtlarla Anıtkabir törenlerine gönüllü halk katılımının rakamları ders verici, bir o kadar sevindirici.. Resmi bayram kutlamaları, Atatürk’ü anma etkinlikleri sınırlandı ya ilk sivil toplumsal anlamlı tepkinin verildiği 2010 yılında gönüllü ziyaretçi 100 binle, bu yıl milyonla sayılmış.. Atatürk’ün ölümünün 75. yıldönümü, dünyada böylesi bir gönüllü, yürekten sevgi bağının örneği yok.. Ülkenin her yerinde gerçekleştirilen çok yaratıcı, çok kalabalık katılımlı kutlamalarda milyonlar buluşmuş.. Değerler kucaklaşmasının, sevginin, bağlılığın fotoğraf kareleri gerçekten hem umut, hem de ders verici. Cumhuriyet Bayramı etkinliklerinde de, yani aradan iki hafta bile geçmeden önce de aynı görkem, aynı gönüllülük, aynı değerler kucaklaşması yok muydu? İktidarları cephesi ders alsa da almasa da, görmek istese de istemese de dipten bir dalga, suskunluk, boyun eğmeye karşı halkın ortak duruşu geliyor.. Bizim gibi iki arada bir derede toplumlarda çok geçerli olan uzun süreli dayatmalara, askeri darbeler ya da sivil çoğunluk iktidar gücünün hiç de demokratik olmayan baskısına, düzenin çarklarına boyun eğme refleksi, suskunluğu.. Birikir birikir.. Sonra örgütlü toplumlar, demokrasilerde bile çok örneği verilemeyecek dipten dalgaları, başkaldırıları üretirler. Dışarıdan ve içeriden toplumu yönetme üzerine yapılmış denge hesapları hiç beklenmedik bir noktada, beklenmedik biçimlerde kırılır.. Çünkü Anadolu uyarlığı, Anadolu Aydınlanması’nı görmüş bu topraklarda bireyleri istediğiniz kadar etkin araçları kullanarak afyonlayıp uyutun, çıkar dengelerinde teslim alın, suskunluğun en uç noktalarında öylesine bir başkaldırı hak arama refleski, dengeleri oluşur ki.. Siz Atatürk’ün, devrimlerinin, laikliğin, Cumhuriyet değerlerinin, yaşam kazanımlarının köküne kibrit suyu döktüğünüzü sanırken ülkeyi cepheleşme kıskacında teslim aldığınızdan güvenli dayatmalarınızla can acıtırken yaşanan başkaldırı, toplumsal gücü karşısında afallar kalırsınız.. Evet bu ülkenin insanlarının çoğunluğu örgütsüz, hukuk devleti düzeninden doğan haklarını koruyamaz gibidir. Ancak uzun soluklu toplumsal birikimi, refleksleri, hele de Kurtuluş Savaşı destanı, Atatürk devrimleri, Cumhuriyet kazanımları, laik düzen içinde eksikli kullandığı bu haklarının bilinç altında tadına öylesine varmıştır ki.. En geri bir cemaatin içinde ezilmiş kadını bile gücünü kullanabildiği anda, Atatürk’e, devrimlerine borçlu olduğu miras, medeni hukuk haklarından vazgeçiremezsiniz.. Bu ülkenin vatandaşlarını herhangi bir Ortadoğu ülkesindeki kanlı ırklar, mezhepler çatışmasına kolay kolay çekemezsiniz.. Erkekle kadını eşitliğe doğru yaşam savaşından geri döndüremezsiniz... Ekonomi Servisi Finansbank, yılın üçüncü çeyreğinde 627 milyon TL net kâra ulaşırken; bankanın kredileri 2012’ye göre yüzde 14 oranında artarak 42.035 milyon TL’ye ulaştı. Finansbank’ın müşteri mevduat portföyü ise yüzde 15 artışla 36.671 milyon TL’ye çıktı. Bankanın toplam aktifleri 63.018 milyon TL olarak gerçekleşirken, özkaynakları ise 7.497 milyon TL oldu. Finansbank kredileri yüzde 14 artırdı Emlak Konut’a 2.3 kat talep geldi Ekonomi Servisi Emlak Konut GYO’nun yeni projelerinin ve arsa alımlarının finansmanı için gerçekleştirdiği ve şirket sermayesinin yüzde 25.66’sına denk gelen ikincil halka arzında hisse başına fiyat 2.50 lira oldu. Toplam büyüklüğü 3.25 milyar liraya ulaşan halka arz, şimdiye kadar borsada gerçekleşenlerin en büyüklerinden biri sayılıyor. Fiyat aralığı 2.502.80 TL olarak belirlenen halka arza toplam Emlak Konut 2.3 kat talep geldi. Şirketin halGYO’nun ikincil ka açıklık oranı yüzde 50.66’ya Emlak Konut GYO’nun halka arzının yükseldi. ikincil halka arzında sermaye arbüyüklüğü 3.25 tırımı yoluyla halka arz edilen 1.3 milyar TL oldu. milyar TL nominal değerli paylaHalka açıklık rın tamamı satıldı. Payların yüzde 80’ini yurtdışı kurumsal yatıoranı yüzde 51’e rımcılar, yüzde 10’unu yurtiçi bireysel yatırımcılar, kalan yüzde yaklaştı . 10’unu da yurtiçi kurumsal yatırımcılar aldı. Emlak Konut GYO Genel Müdürü Murat Kurum, “Yabancıların yüzde 49’u ABD, yüzde 29’u İngiltere’den geldi” dedi. Yönetim Kurulu Üyesi Veysel Ekmen de, halka arzdan gelecek 3.25 milyar liraya ek olarak 1.5 milyar liraya yakın nakitleri olduğunu belirterek “Çok kısa zamanda çok ciddi arsalar alacaklarını” söyledi. Avusturyalı kimya devi OYAK’ın Ekonomi Servisi OYAK Grubu, Avusturya merkezli kimya şirketi Chemson AG’nin hisselerinin tamamını satın aldı. PVC bazlı pencere ve yapı profilleri, boru, enjeksiyon ürünleri, kablo izolasyon ve yumuşak yüzey kaplamaları imalatında kullanılan polimer katkı maddeleri üreten Chemson’un Avusturya dışında İngiltere, ABD, Brezilya, Çin ve Avustralya’da da üretim tesisleri bulunuyor.OYAK’tan yapılan açıklamada, grubun 2012 sonunda aynı alanlarda faaliyet gösteren Akdeniz Kimya’yı da satın aldığı hatırlatılarak, “OYAK, Akdeniz Kimya ve Chemson AG şirketleri ile polimer katkı maddeleri arasında önemli bir yer tutan ve PVC mamul üretiminde vazgeçilmez unsur olan PVC stabilizatörleri alanında dünya lideri konumuna ulaştı” denildi. Açıklamada, satın alma bedeline ilişkin bilgi yer almadı. Akçansa’dan 120.2 milyon TL kâr Ekonomi Servisi Yılın üçüncü çeyreğinde 875.3 milyon TL satış geliri elde eden Akçansa, 120.2 milyon TL net kâr elde etti. Akçansa Genel Müdürü Hakan Gürdal, “Ülkemizde artan altyapı ve kamu yatırımlarıyla canlanan inşaat sektörü, bizim de işimize pozitif etki sağlıyor. Üçüncü Boğaz Köprüsü’nde kullanılmak üzere özel beton ve çimento ürettik. Talep artık sadece konuttan gelmiyor” dedi. Atilla Karaosmanoğlu’nu kaybettik Ekonomi Servisi Türkiye’nin en önemli iktisatçı ve radikal reformcularından Atilla Karaosmanoğlu önceki gece tedavi gördüğü hastanede yaşama veda etti. Karaosmanoğlu, 1932 yılında Manisa’da doğdu. 1954’te Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde doktora yaptı. Harvard ve New York Üniversitesi’nde geçici öğretim üyeliği yaptı. 27 Mayıs sonrası DPT’nin kurucu kadrosu içinde İktisadi Planlama Dairesi Başkanı olarak yer aldı. Aralarında Sadun Aren, Necat Erder, Ayhan Çilingiroğlu, Osman Nuri Torun gibi isimlerin yer aldığı bu kadronun hazırladığı ilk 5 yıllık plan, özellikle tarım kesimindeki yüksek gelirlerin vergilendirilmesini de içeren köklü bir vergi reformu, gelir dağılımı, Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük iktisatçılardan biri olan Atilla Karaosmanoğlu DPT’nin kurucu kadrosunda daire başkanı iken radikal önerileri kabul görmeyince istifayı basmıştı. Karaosmanoğlu ikinci istifasını da başbakan yardımcısı iken toprak reformunu savsaklayan Erim hükümetine vermişti. toprak reformu gibi radikal değişiklikler öneriyordu. Bu köklü reform planı sağcı politikacıların manevralarıyla sulandırılınca, 26 Eylül 1962’de istifalarını devrin Başbakanı İsmet İnönü’ye sunarak ayrıldılar. Daha sonra Sosyalist Kültür Derneği’nin kuruluş bildirgesine Yön dergisi yazarları ile birlikte imza atanlar arasında Atilla Karaosmanoğlu’nun da bulunduğu ilk plancılar da yer alıyordu. Atilla Karaosmanoğlu 1965’te OECD Kıdemli Bilim ve Teknoloji Planlama Müşaviri oldu. 1966’da Türkiye’ye döndü. Nisanda Dünya Bankası’na girdi. 1971’de Başbakan Nihat Erim tarafından reformcu bir plan yapma vaadi ile yeniden Türkiye’ye çağrıldı. Bir haftalık bir destek için geldiği halde başbakan yardımcılığı görevini kabul etmek zorunda kaldı. O günlerde Türkiye solunun en büyük yanılgılarından biri Erim’in başında olduğu 12 Mart hükümetinin reformcu görüntüsüydü. Ancak kısa zamanda durum netleşti. “Reformlar konusunda kamuoyuna bir şeyler yapılıyor intibaı veriliyordu ve ben buna alet olmak istemiyordum” diyen Karaosmanoğ lu, giriştiği toprak reformu çalışmalarına set çekildiğini görünce 10 arkadaşı ile birlikte 1972 yılında görevden istifa etti. “11’lerin istifası” Erim hükümetini ilk darbeyi vurdu. ünya Bankası’nın zirvesindeki Türk Türkiye’de kalmak için Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ne başvurdu. Öğretim Kurulu hocalığını onayladı. Ancak Mütevelli Heyeti iş vermeyince 1972’de yeniden Dünya Bankası’na döndü. Toplam 27 yıl çalıştığı Dünya Bankası’nda başkan yardımcılığına kadar yükselen ilk Türk iktisatçısı oldu. Döndükten sonra da bir süre İSO’da danışmanlık yaptı. 1958’de Şükriye Hanım’la evlenen Karaosmanoğlu’nun Özgür adında bir oğlu, 3 torunu var. D Dünün solcuları ile ortaçağın temsilcileri nasıl olduysa ortak paydalarda buluştu. Oysa sosyalist olan kişilerin, gericiliği temsil eden kişilerin haklarını demokrasinin gereği sayıp kader birliği yaparken Atatürk konusunda da ortak bir görüşe sahip olmaları oldukça şaşırtıcı… Atatürk Bir Veresiye Defteri Açmamıştır! evrenselliğidir. Atatürk sosyalizmin temel hedeflerine uygun devrimler gerçekleştirmiştir. Tam bağımsızlık için emperyalizmle savaşmıştır. Hilafeti kaldırmış, aklı ve bilimi öne çıkarmıştır. Araplaşmayı önlemiştir. O dönemin en önemli akımı ulusçuluk idi. Lenin aynı zamanda bir milliyetçiydi. Milliyetçilik ve sosyalizm çelişmiyordu. Çağdaşlığı hedeflemiştir. Ekonomide öncelikle devletin öncü rolünü sağlayarak karma ekonomi ile kalkınma modelini oluşturmuş ve bunu da başarmıştır. Bunlar bizim solculara veresiye defteri için yeterli gelmiyor mu? Yedi düvele savaş açmış, bitap düşmüş ve 1. Dünya Savaşı’nı kaybetmiş Osmanlı’dan bir ulus yaratırken 1917 Sovyet devrimine benzer bir devrimi mi yapması bekleniyor? Yoksa Türkiye Sosyalist Cumhuriyeti’ni mi kurmalıydı? terine dönmüş! Atatürk’e vefa bir veresiye def Ey solcular ve aydın geçinenler! Bari emeğe saygılı olun Atatürkçülük ve Türk devrimi ayrılmaz bir bütündür. Atatürk bir lider olarak Türk devriminin fikir yapısını oluşturan, aksiyon alan ve bütünüyle yöneten bir kişidir. Kendisinden daha başka ne bekliyoruz? 57 yıllık ömrünün çocukluk yıllarını çıkarırsak bu kısacık ömre neleri sığdırdığına bakıp bari bu emeğe saygı gösterin emeği yücelten solcular! Biz Atatürk’ü onun bağımsız Türkiye kurması, bize namusumuzu ve onurumuzu vermesi nedeniyle seviyor ve minnet duyuyoruz. Yoksa sadece çakmak çakmak bakan gözlerini sevmiyoruz. Atatürk’e vefa borcunun sürekli gündeme getirilmesi bakkalın veresiye defterine benziyormuş. Devamlı borçlu çıkarıyormuşuz insanlara. Bu borçtan nasıl kurtulacaklarını bilmiyorlarmış. Bu da onları rahatsız ediyormuş… İşin acı tarafı bizim solcular da bu veresiye defterine karşı çıkıyorlar. Atatürk ulusçudur, laiktir, devletçidir... Ama ondan öte bize kalan esas miras onun zül oluyor. Din eğitimi ve halk dalkavukluğu yetenekleri dışında genel kültürü, coğrafya, tarih, sanat bilgileri ve sevme duyguları olmayanların yaptıklarını, ilerici ve demokratik açılımlar olarak görürken 100 yıl öncesinde yapılanları yerden yere vuruyorlar. Ne büyük çelişki… Ortaçağa dönme istekleri artık ayan beyan ortada olanlarla aynı ortak paydada buluşabiliyorlar. Aklı ve çağdaşlığı getiren Atatürk’e saldırmak için yobaz düşüncelerle kol kola girebiliyorlar. Anıtkabir’i toplu konut alanı yapmak istediklerini görmeyen kendini akıllı ve aydın sananlar, şeriat geldiğinde önce kendilerinin tasfiye edileceklerini unutuyorlar. İran başta olmak üzere her yerde böyle olmuştur. Ama dünya liderlerinin kendilerine dokunmayacağını sanıyorlar fakat aldanıyorlar. Atatürk artık bir ışık ve ilham kaynağıdır. Hiç kimse Atatürk’ün yaptıklarını bire bir yapalım demiyor. Bilgi çağında Atatürk sonsuza kadar sürecek evrensel değerler olan onur, namus, akıl, bilgi, çağdaşlık, laiklik, emperyalizmle mücadelemizde bize ışık tutan bir fenerdir. Bir motivasyondur. Dünyanın bize saygı göstermesini sağlayan tarihsel bir nottur… Margarin üretiminde trans yağı çoktan kaldırdık Ekonomi Servisi Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği (MÜMSAD) Başkanı Metin Yurdagül, Türkiye’de yıllardan beri kendi arzularıyla trans yağsız margarin ürrettiklerini söyledi. Yurdagül, şunları söyledi: Amerika Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) geçen hafta ABD’de üretilen margarinlerden trans yağın çıkartılmasını istedi. Doğru bir istek ama çok geç kalmış. Ülker, Unilever, Marsa, Turyağ ve Küçükbay gibi Türk sanayisinin önemli şirketlerini bünyesinde barındıran MÜMSAD bunu yıllar önce kendi isteği ile yaptı. Bugün margarin tamamen bitkisel kökenli yağlardan üretilir. Bu yüzden kolesterol içermez, trans yağ bulunmaz. Paketlerin üzerinde ‘Trans yağ yoktur’ logosu yer alır. Kâse margarinlerde doymuş yağ asidi oranı neredeyse sıvı yağ seviyesindedir. de sıra gelir Bu kafa ile gidersek Anıtkabir’e Atatürk artık bir ilham kaynağıdır Atatürk evrensel bir devrim yaptı Kemalizm, Atatürkçülük, Atatürk, Cumhuriyet dönemi, kuruluş yılları nedense daha çok okumuş yazmış, profesör olmuş kişilerin tüylerini diken diken ediyor. Başörtüsünü demokratik bir hak olarak savunurken Atatürk’ü savunmak onlar için
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear