22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 EKİM 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Saat 11.00’de Mimarlar Odası’nda, saat 14.00’te ise Şişli’deki gazetemiz binasında tören düzenlenecek 9 Ekinci’yi uğurluyoruz İstanbul Haber Servisi Gazetemiz yazarı, eski Mimarlar Odası Genel Başkanı ve akademisyen Oktay Ekinci (61) bugün son yolculuğuna uğurlanıyor. Ekinci için ilk tören saat 11.00’de Karaköy’de Mimarlar Odası (MO) İstanbul Büyükkent Şubesi’nde, saat 14.00’te ise Cumhuriyet gazetesinin Şişli’deki merkez binası önünde tören gerçekleştirilecek. Ekinci, Şişli Camii’nde ikindi vakti kılınacak cenaze namazının ardından Kanlıca Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Geçirdiği beyin kanamasının ardından kaldırıldığı Alman Hastanesi’nde tedavi gören Ekinci, önceki gün bütün müdahalelere karşın solunum ve kalp durması sonucu yaşamını yitirmişti. çok daha erken ölümdür. Yeri doldurulamayacak sayılı insanlardan biri olan Ekinci’nin ölümüyle çevre, doğa, kentler ve barış öksüz kaldı. Ekinci ailesine, mimar arkadaşlarına, çevre ve doğa dostlarına, kentlerin beton yığınına dönüşmesine karşı çıkan ve tarihi kimliklerinin yanı sıra doğal güzellikleriyle yaşamasını isteyenlere, barışseverlere ve medya dünyasına başsağlığı, ölümünden büyük üzüntü duyduğum Oktay Ekinci’ye de rahmet diliyorum.” CHP’li Ali Rıza Yılmaz ve Gökhan Zeybek ile TGC Basın Senatosu Başkan Yardımcısı Seracettin Zıddıoğlu gazetemize gelerek başsağlığı dileklerini iletti. Eski SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver, Yücel Erdener, Halkın Kurtuluş Partisi Genel Merkezi, Yeniden Kuvayi Milliye Hareketi Derneği Genel Başkanı Hakkı Sevim, İKKB adına Nazan Moroğlu, psikolog Cengiz Şıklı, Konya Ereğli Güney gazetesi sahibi Hasan Can, Mehmet Gözgücü, Ahmet Arpad, Ahmet Biçer de birer mesaj göndererek üzüntülerini dile getirdi. Ahh Canım Benim! Oktay nasılsın? Onu her görüp böyle hatırını sorduğumda, yemekhanede, merdivende, gazetede... O koca gövdesini kucaklamak istediğim adamdı hep... Elimizin altında kayıp gitti... Tutamadık onu... O hiç kimsede artık olmayan, olamayacak, kopyalanamayacak, onu biricik kılan hayatının o müthiş birikimi ile birlikte... Dünyanın en çok araştırma, geliştirme ve tedavi vb. parası harcanan alanı.. Ama bütün bunlara rağmen, bilim, tıp o kadar aciz ki! Zavallı bir durumda! Gelişiyor melişiyor, bütün bunlar bir zırvalık! Henüz birinci basamakta olup bitiyor her şey! “Karsça” yazdığı “Ayhavar Hastahana’dakilere” başlıklı o güzelim yazısında da belirtiyor, “meni acil servisten yoğun bakıma alıp yüksek tansiyon darbesiyle ganayan beynime el goyanda, dohtorun ifadesine göre tehlikeyi ucuz atlatmışam... Dohtor dedi ki: ‘İnden bele (bundan böyle) beynini yormayacan, gafanı her şeye tahmıyacan...’ Men de dedim ki: ‘Başüste! Emma görek bu ne cür (nasıl) olacah?” HHH Monitoring... Hastane sayaçları “normali” gösterince yoğun bakımdan odasına alınıyor... Orada iki yazı yazıyor... Derken banyoya kalktığında yığılıp kalıyor... Geri döndürmek ne mümkün! Ölçülemez bir beyin değeri ile birlikte güle güle koca adam, arkasından sadece ağlamak kalıyor bize... Hani “normal”? Tıp henüz emekliyor. Örneğin Oktay’ın beden fonksiyonlarını odasında yoğun bakıma hiç gerek kalmadan çok daha ayrıntılı ve bütünüyle gözetleyebilecek bir ekran kontrol sistemi yok. Peki ne oldu? İkinci bir yüksek tansiyon atağı mı, yoksa ilk atağın beyindeki tahribatının, izlenemeyen görünemeyen “yürümesi” mi? Ne?! Tıp, çok şey biliyor gibi ama bir şey bilmiyor gibi... HHH Yer değiştirmemiz söz konusu olabilse, büyük bir gönül rahatlığıyla evet diyebileceğim insanlardan biri... Hepimiz gideceğiz. Bu toplumu ve dünyayı en olumlu etkileyebilecek kimler varsa dünyada, onlara öncelik verebilmeli insan! Fiziksel varlık açısından herkes değerlidir de, fiziksel değer açısından şüphesiz kimse eşit değil ve hayatlar karşılaştırılabilir zerre kadar değil... HHH Oktay kilolarıyla boğuştu her zaman... Çok kilo verdiği zamanlar da oldu, işi oluruna bıraktığı zamanlar da... Ama “trigeminal nevralji”den çektiği kadar hiçbir şeyden çekmedi! İnsanda bundan daha şiddetli bir ağrının olamayacağı söylenir. Beyninizden çıkar ve yüzünüzün en önemli bölgelerini vurarak sizi yarım insana dönüştürür. Kendini yataktan yatağa atan yakınlarımı bilirim! Birkaç saniyelik, adeta yüzünüze saniyelik yıldırımlar düşmüş ve yakıp geçiyor gibi... Sevgili Oktay, insanın işi bitmiyor ama dünya işimizi bitiriyor... Kültür, koruma, kent, kentlilik bilinci, uygarlıklara ve bıraktığı eserlere karşı o derin sevgin ve saygın... Günün rezil çıkarcılıklarından, faydacılıklarından arınmış, iktidarların ve onların hizmetindeki rezillerin ve alçakların, beşinci sınıf aşağılıkların bütün dayatmalarına karşı, dimdik ve tek başına... Bir insan mı; insan.. Bakalım biz geride kalanlar ne yapacağız... Utanarak mı yaşayacağız, yoksa bize emanet bu kısa süreli yaşamın hakkını verebilecek miyiz? Her an, her gün, her ay buna tanıklık edecek... Çevre öksüz kaldı İstanbul Haber Servisi Gazetemiz yazarı, eski Mimarlar Odası Genel Başkanı, akademisyen, yüksek mimar Oktay Ekinci’nin (61) ölümüyle, çevre, doğa, kentler ve barışın öksüz kaldığı belirtildi. Yayımlanan mesajlarda, Ekinci’nin, büyük bir yurtsever, Aydınlanmacı ve örnek bir hümanist olduğu kaydedildi. Siyasi parti, sivil toplum örgütü ve okurlarımız tarafından gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız ve yöneticilere gönderilen mesajlarda Ekinci’nin kişiliği ve çalışmalarına vurgu yapılarak yerinin kolay kolay doldurulamayacağı belirtildi. Mesajlar özetle şöyle: Prof. Dr. Coşkun Özdemir: Oktay Ekinci, büyük bir yurtsever, aydınlanmacı ve örnek bir hümanist idi. Büyük bir kayba uğradık. Yeri doldurulmaz bir insanı yitirdik. Sevgi ile özlemle anıyorum. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Cemal Gökçe: Demokrasi için, ülke için, kent ve kentleşme için çok şey söyledi, çok şey yazdı. Bu anlamda birçok insana öğretmenlik yaptı, bilinç taşıdı. Ülkemiz için ve mimarlık dünyası için çok büyük kayıp. Mimar, şair Cengiz Bektaş: Oktay özellikle son yıllarda, sağlığını bile hiçe sayarak, gerçek anlamda canını dişine takıp, kendi oluşturduğu yolda, hiç savsaklamadan çok önemli bir savaşımı sürdürdü. Kimi birlikte katıldığımız toplantılarda, TV izlencelerinde onu yoklayan Azrail’e bile aldırmadığına tanıklık ettim. Hırsızlıkları sergilemekten hiç ama hiç geri kalmadı… Ülkemizin doğal kaynaklarının, varlıklarının, kentlerimizin değerli yerlerinin kimilerince ele geçirilmelerinin üstlerini örten perdeleri kaldırdı. Tüm ‘tehdit’lere aldırmadan… Herkes onun yazılarından öğrendi bütün bunları. Bu yolda savaşımı birçok kurumun, STK nin, kişinin onun bu çabasını sürdüreceklerinden kuşkum yok. Önlerinde Oktay’ın bir yaşam boyu gerçekleştirdiği örnek var. Sanatçılar Girişimi: Kardeşimiz, canımız, omuzdaşımız, kültür değerlerimizin yılmaz savunucusu, kent yağmacılarının korkulu düşü, salı buluşmalarımızın esin ve sevinç kaynağı Oktay Ekinci’mizi apansız yitirmenin acısı içindeyiz. Anısı bilincimizden, sevgisi yüreğimizden hiç silinmeyecek.Yurduna adanmışlığı, yorulmak bilmez çalışkanlığı; alçakgönüllü, özverili kişiliği, yolumuzu aydınlatmayı sürdürecek. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yayımladığı mesajında, Oktay Ekinci’nin ölümüyle çevre, doğa, kentler ve barışın öksüz kaldığını belirtti. Kılıçdaroğlu, mesajında, Oktay Ekinci’nin Mimarlar Odası Genel Başkanlığı yaptığını anımsatarak şunları kaydetti: “Kuşkusuz her ölüm erken ölümdür ama Oktay Ekinci’nin ölümü de Yeri dolmaz Kılıçdaroğlu: Twitter’da Oktay Ekinci mesajları ‘Bir değil bin eksildik’ Haber Merkezi Gazetemiz yazarı, eski Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekinci’nin ölümün ardından sevenleri sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden üzüntülerini dile getirdi. Mesajlarda ömrünü çağdaş kentleşmeye adayan Ekinci’nin ranta karşı verdiği mücadeleye vurgu yapıldı. O tweetler’den bazıları şöyle: Can Dündar: Oktay Ekinci hastaneden son kez Boğaz’a baktı ve “Bu manzaranın bozulmaması için bir ömür verdim” dedi. Kent öksüz onsuz; rantçılar daha yüzsüz. Umut Oran: Yaşamını insan merkezli çağdaş kentleşmeye adayan Oktay Ekinci’yi bir bayram günü kaybettik. Ailesine başsağlığı, kendisine rahmet diliyorum. Tolga Çandar: Mimar, yazar Oktay Ekinci’yi kaybettik. Kentsel mücadelenin önemli isimlerinden biriydi. Başımız sağ olsun. Sabahat Akkiraz: Değerli gazeteci ve mimar Oktay Ekinci hayatını kaybetti. Aydın kimliği ve şehircilik konusundaki tavizsiz tavrı.. Zülfü Livaneli: Bu bayramın kurbanı değerli dostum mimar Oktay Ekinci oldu. Kafasını kimseye kiraya vermemiş, değerli bir aydındı. Onu çok özleyeceğiz. Sunay Akın: Haydarpaşa Garı, Kız Kulesi, Süleymaniye Camii, Barbaros Anıtı, tarihi surlar.. Duydunuz mu, Oktay Ekinci’yi kaybettik!? Başınız sağ olsun! Tayfun Kahraman: Kentlerin, tarihi mirasın, mimarlık mesleğinin savunucusu Oktay Ekinci’yi kaybettik. Başımız sağ olsun. Tufan Türenç: Basın bir yürekli canı daha yitirdi. Oktay Ekinci’nin yokluğu medya için büyük bir kayıptır. Nurlar içinde yatsın bu yürekli insan. Gürbüz Çapan: Oktay Ekinci çok iyi bir mimar ve değerli bir entelektüeldi. Kent kültürü ile ilgili önemli eserler verdi. Sevenlerine sabır dilerim. Meral İçsel Özuslu: Oktay Ekinci’nin yazıları ya tekrar yayımlanmalı ya da bir kitapta toplanmalı. Allah rahmet eylesin. Mahmut Aslan: Kent öksüz kaldı be usta.. Kerem Yücel: Süslü/moda/sosyetik sözler olmadan kentiekolojiyi anlatabilen ve kucaklayan #oktayekinci’yi kaybettik... İrem Emiralioğlu: Nur içinde yat #OktayEkinci #istanbul öksüz kaldı. Ne çektin rantçılardan... Ceren Yöreoğlu: Yaşamını doğa ve kültür değerlerinin korunmasına adamış, İstanbul âşığı, mimar Oktay Ekinci’yi kaybettik, bir değil bin eksildik... Ekrem Kerem Oktay: Çağdaş şehirler, uygar yerel yönetimler mücadelesine bir ömür veren Oktay Ekinci’nin vefatı hepimizi üzdü. İrfan İnanç Yıldız: Oktay Ekinci hem mimar hem de büyük bir çevre bilinci olan yurduna doğasına mimari yozlaşmaya savaş açmış duyarlı bir gazeteci idi. Kaybettik. Namaza giden işten atılmayacak Yargıtay’dan ‘cuma’ içtihadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı pakette “dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin engellenmesi” ceza kapsamına alınırken, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, cuma namazına giden çalışanlar için içtihat niteliğinde karar verdi. Yargıtay, cumaya gittiği için çalışanın iş akdinin feshedilemeyeceğine hükmetti. İstanbul’da özel bir şirkette elektrik mühendisi olarak işe başlayan A.D, bir süre sonra yükselerek satın alma müdürü oldu. Ancak işyeri, A.D’nin cumaya gittiği gün “işyerini terk ettiği” gerekçesiyle uyarı yazısı yazdı. İşveren daha sonra da işyerini terk eden A.D’nin iş akdini feshetti. Star gazetesinin haberine göre; A.D, İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesi’ne başvurarak haksız yere işten çıkarıldığını, dolayısıyla ihbar ve kıdem tazminatıyla birlikte fazla mesai, hafta tatili, bayram ve genel tatil alacaklarının ödenmesini istedi. Mahkeme ise işvereni haklı bularak A.D’nin taleplerini reddetti. Yerel mahkeme kararına itiraz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin önüne geldi. Yargıtay, yerel mahkeme kararını oybirliğiyle bozdu. Bozma gerekçesinde “Davacı açısından bu tür çalışma şekli iş şartı haline gelmiştir. İşverenin bu çalışma şeklini değiştirmesi 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesine aykırıdır. İşçi, iş sözleşmesini iş şartlarındaki aleyhe değişikliği kabul etmeyerek işyerini terk etmek sureti ile eylemli olarak feshetmiştir. Bu durumda davacı kıdem tazminatına hak kazanır” denildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear