29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 OCAK 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 onunun önemini ve büyüklüğünü K vurgulamak adına önce bir veriyle başlayalım: Türkiye’de 2012 yılında inceleme elemanlarınca, defter ve belgelerin tutanaksız alındığını, yürütülen denetimlerinde, vergi kayıp incelemenin bitirileceği ve kaçağına neden olan mükelleflere dönemlerde ise kesilen vergi cezası tutarı yaklaşık 8 incelemeye başlama milyar 750 milyon lira. tutanağının düzenlendiğini Şimdi gelelim konumuza. gördük. Böylece sınırlı Anımsarsak, vergi incelemelerinin inceleme altı ay içinde, işleyişiyle ilgili ilk değişiklik tam inceleme bir yıl düzenlemeleri 2010 yılında yapılmıştı. içinde bitirilmiş oluyor. 6009 sayılı kanun çıkarıldı ve Vergi Yani, mükellef hakları Usul Kanunu’nun vergi incelemelerini zedelenmeye devam düzenleyen hükümleri değiştirildi. ediyor. başa bırakıyordu. İncelemeye başlanıldığı Vergi incelemelerinde mükelleflerin hakları Oysa ki 6009 sayılı kanunun tarihten itibaren, tam inceleme yapılması korunacaktı. Bu olumlu yasal düzenleme gerekçesindeki ifadeler açık: halinde en fazla bir yıl, sınırlı inceleme bizleri çok sevindirmişti. “Vergi incelemelerinin yapılmasında yapılması halinde ise en fazla altı ay 2011 yılında ise vergi inceleme birimleri incelemenin başladığı tarihin açık olarak içinde incelemenin bitirilmesi gerekecekti. yeniden yapılandırıldı. Sonrasında çıkarılan Bu süre içinde inceleme bitirilemezse belirlenmesi, incelemenin vergi mevzuatına yönetmeliklerle vergi incelemelerinde uygun şekilde yürütülmesi ve öngörülebilir en fazla belirlenen süre kadar ek süre uyulacak usul ve esaslar belirlenerek 6009 bir süre içerisinde tamamlanması istenebilecekti. sayılı yasayla mükellef haklarını koruyucu mükellef haklarının vazgeçilmez Ancak üzülerek gördük ki, bu iyi niyetli yönde yapılan düzenlemelere riayet edildi. unsurlarındandır.” yasal düzenlemelere uygulamada fazla Peki, neydi bu mükellef haklarını Ve “irade” böyleyken, çeşitli şekillerde riayet edilmedi. Yaklaşık 2.5 yıllık uygulama koruyucu düzenlemeler? Çok kısa süreyi uzatmak mükellef haklarının sürecinde eski alışkanlıklar sürdü. özetleyelim. zedelenmesi demek. Peki, incelemenin Özellikle de vergi incelemeleri için Vergi incelemelerine defter belge ibraz tamamlanması bu süreleri aşarsa ne getirilen süre sınırlamasına uyulmadı. yazısı ve incelemeye başlama tutanağı ile olacak? Bize göre mükellef hakkını Bu süre kısıtlamasından kurtulmak için başlanacaktı. Telefonla korumak adına bu defter ve belge isteme sürelere uyulmaması dönemi sona ermişti. halinde işlem hiç Vergi incelemesi yapılmamış kabul yapmaya yetkili olanlar, edilmeli. Bilindiği üzere, vergi kanunlarıyla ilgili vergi incelemesi, vergi Emekli memurum. Kira gelirinden kararname, tüzük, tarhını hazırlayıcı, vergi dolayı, emekli olduğum tarihten sonrası yönetmelik, genel tarhına yardımcı bir için Sosyal Güvenlik Destek Primi tebliğ ve sirkülere aykırı işlemdir. Bu hazırlayıcı ödemem gerekiyor mu? Şükran Cinemre vergi inceleme raporu işlemin mükellef SORU CEVAP Sadece kira gelirinizin olması halinde düzenleyemeyeceklerdi. hukukunu ve eğer ticari faaliyetiniz varsa bu Sorularınız için malicozu Yıllarca süren vergi zedelememesi kapsamda değilsiniz. Emekli olduğunuz m6ismmmo.org.tr adresine incelemeleri mükellef gerekir. tarihten itibaren SGDP ödemesi yapmanız mail atabilirsiniz. Tüm sorular haklarının zedelenmesine Dolayısıyla gerekmiyor. SGK de hatasını fark ederek eposta ile tek tek sebebiyet veriyordu. öngörülen sürelerde cevaplanacaktır. durumu düzeltmiştir. Uzun süren vergi tamamlanmayan vergi incelemeleri, mükellefleri incelemesi hukuken haksız yere hesaplanan yok hükmünde gecikme faizleri ile baş değerlendirilmeli. İş Güvenliği Önlemleri Neler? Yılbaşında birçok önemli hükmü yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği yasasında, uygulamayla birlikte kafalar da karıştı. İşçi ve işveren kesiminden gelen yoğun sorular bunun kanıtı. İşte herkesin dikkat etmesi gereken yükümlülüklerden bazı önemli başlıklar. Risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmak, Acil eylem planı yapmak, Çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verilmesi, Tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalışanlara mesleki eğitim verilmesi, İlk yardım eğitimleri ve sertifikaları, Yangın eğitimleri ve sertifikaları, 50 ve daha fazla işçi çalışan işyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu kurulması, Çalışan temsilcisi atanması/ seçilmesi, İş güvenliği malzemelerinin temini ve kullandırılması, Onaylı defter tutmak, Kazan, basınçlı kaplar, elektrikli aletler, jeneratör kontrol ve belgelendirmeleri yapılması ve ortam ölçümleri yaptırılması, İşyeri hekimi ve İş Güvenli Uzmanı çalıştırılması veya hizmet alınması. Tabii ki hepsi bu kadar değil. Yasayla mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulmasına yönelik çalışmaları da kapsayacak iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması için işyerinde, başka yükümlülükler de mevcut. Özetle yasa detaylı okunmalı. ‘Yok Hükmü’ndeki Cezalar Ulusalcıları Göm, Ulusu Parçala!.. Bu cehalet falan değil... Söyleneni yanlış anlamak, yanlış değerlendirmek hiç değil!.. Bu düpedüz, bilinçli, kötü niyetli, kapkara bir kampanya... Ulusalcılığı gömme, giderek ulus devleti yok etme organizasyonu!.. Aslında hiç de şaşırtıcı değil; işaret fişeğini, geçen yıl Ahmet Davutoğlu çakmıştı. Ne dediğini anımsayalım: Ulusalcılıkla mücadele zamanı gelmiştir!.. Tabii, okyanus ötesindeki muhteremin yıllar önce, tam da Ergenekon süreci öncesi buyurduğu “ulusalcı dalgayı aşmalıyız” talimatını da yabana atmayın!.. Yıllar içinde Silivri, Hasdal, Maltepe cezaevlerine doldurulan yurtseverler, yaratılan “korku imparatorluğu” ve “Kürt açılımı” da “organizasyonun” kilometre taşları... Şimdi, büyük efendinin talimatıyla yaratılmaya çalışılan “TürkKürt Federasyonu”, Suriye ve ardından İran fetihleri(!) için olmazsa olmaz bir son darbeye ihtiyaç var; zaten Tayyip Bey de daha geçen hafta medyadaki “kurşun askerlere” emrini hem de kamuoyu önünde aççık ve seççik iletmişti: Ulusalcılar önümüzü kesemez!.. HHH Bu kez İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in üzerinden hedef tahtasına oturttular ulusalcılığı... Ne demişti Güler TBMM’deki konuşmasında: Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit gördüremezsiniz... Yandaş ve bağımlı medyada akıl almaz bir “ırkçıfaşist” saldırı başlatıldı. Hiç kuşkusuz Prof. Güler olmasaydı kesinlikle bir başka konuya ya da kişiye “çengel” atılarak aynı yaygara kopartılacaktı!.. Tıpkı daha önce Onur Öymen’e, Süheyl Batum’a yaptıkları “linç kampanyası” gibi!.. Öncelikle şunu söyleyelim; Birgül Ayman Güler’in sözleri sonuna kadar doğrudur, bilimseldir ve ırkçılıkla uzaktan yakından ilgisi de yoktur... Tabii ki Türk ulusu bir etnik kimlik değil, bir milletin adıdır. İçinde Türk milliyetini (etnik yapısını)) barındırdığı gibi Kürt, Boşnak, Arap, Abhaz, Çerkez vb.. birçok milliyeti barındırmaktadır... Ve bu milliyetlerin tamamı bir ortak iradeyle, bir kurtuluş savaşı vererek, kaderlerini birleştirerek bir ulus devletin kuruluşuna iştirak etmişler ve milletin parçası olmuşlardır. Bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti, bu milletin adı da Türk milletidir... Kürt milliyeti de bu milletin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu, tarihten kazınması olanaksız gerçek, efendilerin talimatıyla ve de birtakım ulus düşmanı muhteremin kampanyasıyla örtülemez!.. CHP içindeki muhteremlere gelinceee... Zilleri takıp “aman da ulusalcıları tasfiye ediyoruz” diye gerdan bükmeden önce, bir aynaya, iki CHP’nin tabanına baksınlar ve en önemlisi üçüncü olarak da “CHP Parti Programı”nın milliyetçilik (ulusalcılık) maddesini okusunlar, ezberlesinler: Orada CHP’nin, tarihten gelen, büyük devrimciden gelen sorumluluk ve iradesi mıh gibi çakılı duruyor!.. Önce Edirne, sonra Bodrum, ardından İzmir... Akıl ötesi bir saldırıyla CHP’li belediyeler ablukaya alınıyor!.. Aylarca süren zulüm, yandaş mevkutelerde sıçratılmaya çalışılan mide bulandırıcı ve de komik(!) kalem pislikleri!.. Bir türlü ele geçiremedikleri kaleleri, arkadan dolanarak çökertme çabaları... Şimdi de Eskişehir’e bulaştılar... Daha doğrusu bir abideye!.. Eskişehir’i Anadolu bozkırının ortasında bir “vaha”ya dönüştüren Yılmaz Büyükerşen’e!.. Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildikten sonra Eskişehir’in üstüne adeta bir sihirli değnek dokundu... Bugün diğer kentlerden otobüslerle adeta insan seli akıyor bu kente; 10 yılda inanılmaz değişimi görmek, tatmak için... Soruşturma haberini duyunca aradım, “iki kez bizzat İçişleri bakanı emriyle soruşturulup, temize çıkmış bir konunun bu kez yargı yoluyla pişirilmeye çalışıldığını” anlattı Büyükerşen, hem de üç başka ilden getirilen özel ekiplerle!.. Üzülmüş, kırılmış ve öfkelenmişti. “Boşver sevgili başkan” dedim: Yel kayadan ne alır?.. NOT: Yazıyı bitirdim, bu kez Antalya’da saldırıya geçtiklerini öğrendim. Mustafa Akaydın Hoca’nın ifadesini almışlar. Doğal, düşünsenize Antalya’nın rantını elden kaçırdılar, kahroldular tabii!.. KİRA GELİRİ OLANLAR VE SGDP Hukuk Bataklıkta PERİHAN ERGUN KİMKİME BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Bir devlette hak hukuk olmazsa çağdaş uygarlığın aydınlatıcı ışıkları da karartılmış, o ülke ve toplum çıkılması olanaksız batağa saplanmış demektir. Eski Yargıtay Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, Cumhuriyet’in sorularına verdiği cevapta bu durumu “Türkiye’de hukuk kavramlarının yanlış yerleştiğini, uygulamanın da yanlış yapıldığını” belirttikten sonra, “Hukukun yanlışı bulaşıcıdır. Olasılıklara dayanarak hüküm verilmez” diyerek durumu açık seçik tanımlamış, Pınar Selek davası skandalıyla da bunu örneklemiş. Anımsanacağı gibi yıllar önce Eminönü’ndeki Mısır Çarşısı’nın meydana çıkış kapısının sağındaki dükkânda patlayan bombanın sanığı olarak o sırada orada bulunan P. Selek gösterilerek tutuklanmıştı. İki kez açılan dava sonunda Yargıtay’ın da kararıyla aklanmıştı. Şimdi yeniden aynı konuda cezalandırılması istemiyle dava açılmış; hukuk bu mu? 6 yıla yaklaşan “Silivri Özel Mahkemesi”nde “Ergenekon”, “Balyoz” ve daha başka adlarla açılmış olan davalarda suçlananların uydurma senaryolarla kanıtsız, tanıksız hiçbir hükme bağlanmadan yıllardır kapalı tutulması hangi hukuka dayanıyor. Orada tutukluyken canını yitiren bile oldu. TSK’de vatanına, devletine canı pahasına hizmet etmiş ve etmekte olanların ödülleri bu hukuksuzluk mu olmalıydı? HHH Vaktiyle “Ben bu davaların başsavcısıyım” diyerek Silivri’de yatanların seçkinler ve aydınlar olmadığını beyanla iplerini çeken Sayın Başbakan bu sözlerini unutarak şimdi de kalkmış davaları yürüten hâkim ve savcıları insafa davet ediyor. Teröre karşı sakınmadan, canlarını yitirebileceklerini önemsemeden, savaşan kahraman üst rütbeli 263 komutanın yıllardır Silivri ve Hasdal zindanlarında tutulduklarından habersizmiş gibi “Şu anda orada emekli ve muvazzaf 400’e yakın subayımız var. Bunların birçoğu mağdur ve şüpheli. Bu ara bir de ajan meselesi çıktı. Örgüt kurmak gibi ağır suçlamalarla tutuklular. Suçları kanıtlanmışsa ver hükmünü, işini bitir. Ama suçları kanıtlanmamışsa bunca subayı, astsubayı hele hele Genelkurmay Başkanı’nı da tutuklarsan TSK’nin moral değerleri altüst olur. O zaman terörle nasıl savaşabilir bu insanlar!” diyebiliyor. Bir de orada tutulanların içinde seçmenlerinin oylarıyla Meclis’e gönderilmiş milletvekilleri, seçkin yazar gazetecilerle aydınlarımızın olduklarını hatırlayabilse. Yıllardır hukuk bilimcileri, mağdur yakınları bu haksızlıkları dile getirdikleri için suçlandılar. Savunma görevini alan avukatlara iki bin sayfalık iddianamelere karşın 1015 dakikalık söz hakkı verdiler. Hatta suçlananların savunmaları da suç kapsamında görülerek Doğu Perinçek’te olduğu gibi yeni ceza davası da açabildiler. İçerdeki yaşam koşulları da ağırlaştırılmış ceza niteliğinde. Sayın Başbakan bir de bunları görebilse. Belki o zaman hukuk rayına oturabilir. Devlet de hukuk devleti olarak kabul edilebilir. Ülkemizde daha çözümü gereken sayısız sorun varsa da en önceliklisinin hak, hukuk ve adalet olduğu kanısındayım. HHH Geçen haftaki yazımda yılın ilk ayı ocakta suikastla ve eceliyle yitirilenlerden aklıma gelenlere değinmiştim. Daha sonra başta Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan olmak üzere bir iki değerli insanımızı o anda anımsayamayışımın üzüntüsünü de yaşadım. Hele Uğur Mumcu’nun katlinin 20, G. Okkan’la 5 memurunun 9. yılı olduğu halde kanlı katillerinin hâlâ faili meçhuller nitelemesiyle bulunamayışı ve bu nedenle davanın düşürülüyor olması kabul edilemez, kınanası bir durum değil midir? 2013 Ocağı’nın son haftasında eceliyle bir de arabeskin usta seslendiricisi sanatçı Ferdi Özbeğen’i yitirdik. Hepsine Yaradan’dan rahmet ve yakınlarına sabırlar diliyorum. HHH Bir büyük haksızlık ve hukuk dışılık içeren Eskişehir Belediye Başkanlığı’na yapılan baskını üzülerek öğrendik. Bu davranış. Sayın Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in yönetiminde örnek alınması gereken çalışmaların ürünü olan yerel yönetiminin değerini lekeleme çabasıdır. Öyle ki yıllar önce mahkeme kararıyla suç unsuru bulunmayan dosyanın tekrar gündeme getirilmesi kötü niyetin kanıtıdır. Kesinlikle amaçlarına ulaşamayacaklar. Yel kayadan ne alır?.. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SEDAT YAŞAYAN İSTANBUL CUMOK ÇAĞRISI 2013 AYDINLANMA TOPLANTISI 1 KONU: TÜRKİYE DEMOKRASİNİN NERESİNDE KONUŞMACI: MUSTAFA MUTLU / GAZETECİYAZAR YER: ADEN OTEL KADIKÖY VAPUR İSKELESİ KARŞISI TARİH: 03/02/2013 SAAT: 11:00 YERİNİZİ AYIRTIN İRTİBAT TELF: 0535 793 44 14 0535 815 62 47 0532 236 85 90 www.cumok.org 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Siirt yöresine 1 özgü, nohut 2 lu ya da kıymalı ıspanak ye 3 meği. 2/ Büyük 4 erkek kardeş... 5 Teniste kullanı 6 lan spor aracı. 3/ Limanlarda kıyı 7 ile gemi arasın 8 da yük taşıma 9 da kullanılan altı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 düz tekne... Bir nota. 4/ Bir insanın 1 K İ B E L E EM yurdunu, ulusunu, ai 2 O L U R S Ü N E lesini saldırı ve haka 3 R İ N İ T N R retten koruma çabası. 4 O K T A S S A 5/ Atılgan, gözü pek... 5 Z P E R İ C İ K Sodyum elementinin İ N İ simgesi. 6/ Ev giysileri 6 Y A R M A K OC A ve sabahlık yapımın 7 O D A B İ R A da kullanılan, ipek 8 N A F E T A V S AMA K li ya da pamuklu bir 9 kumaş... Bir renk. 7/ Konut... Eski dilde su... Azerbaycan’ın plaka imi. 8/ Çözümlemeli. 9/ Yunan rakısı... “İsimler” anlamında eski sözcük, YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Uşak yöresine özgü, nişasta ve pekmezle yapılan bir tatlı. 2/ Kaz Dağı’nın antik dönemlerdeki adı... İzin, müsaade. 3/ Yaprakları güzel kokulu bir bitki... Japon lirik dramı. 4/ Balık yumurtasıyla yapılan bir tür meze. 5/ Cennet bahçesi... İnleme, inilti. 6/ Gemi omurgası... Duman lekesi. 7/ İlave... Şaşma belirten bir ünlem... Soyundan gelinen kimse. 8/ Kabadayı... Bir işteki engelleri yenmede kesin karar. 9/ Devinmeyen nesnelerin üzerindeki kuvvet dengelerini konu alan bilim dalı... İlgi eki.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear