23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 EYLÜL 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Anne, öğretmen ve hâkimlerin ihmalkârlığı, bir kızın hayatının kararmasına neden oldu 3 Memleket Gitti, Vatan Sağ Olsun... Mesela badem çıkıp “Vatan sağ olsun” diyemez... Öyle ucuz laf değildir... Bedeli var... olsun” diyebilirler... Hakları... ‘El birliğiyle’ ? Sen?.. ? Vatan sadece toprak parçası değil... Üzerinde şarkılar söylenmeli... Çocuklar aydınlık, parlak geleceklere doğru, el ele tutuşup güven içinde büyümeli... Gençleri korkusuz, özgür olmalı... Anneler mutfaklarda gizli gizli ağlamamalı... Babalar?.. Telefonla konuşmaya korkuyor birader... Kalk de bakalım: “Vatan sağ olsun...” ? Askeri hastanenin bahçesindeki genç asker, üzerinde oturduğu tekerlekli sandalyede, bir tek arzusu olduğunu söyledi: “Kızım büyüdü, bu sene okula gidecek... Ona bir defa olsun sımsıkı sarılmak isterdim, ama kollarım yok...” Mayın götürmüş... O söyleyebildi işte arkasından: “Vatan sağ olsun...” istismar... ALİCAN ULUDAĞ ? Dinlerken evdeki herkes ağladı... ? Rejimi uygar dünya gibi... Demokrasisi olmalı... Bağımsız ve özgür... Çağdaş olmalı vatan... Vatan; üzerinde sevgi, barış, huzur olunca vatandır... ? Vatanın çocukları dağlardaki kayalar için patır patır düşüp canlarını verirken, bu tarafta limanlarından, adalarından, koylarına, koruluklarına kadar ele sattılar... Vatanın ormanı bitti... Dereleri gitti... Göçmen kuşların konacağı sulak kalmadı... Eee kalkıp bir de “Vatan sağ olsun” de... Uymaz... ? Vatanın adaleti olmalı mesela... Hak aranabilmeli... Hukuk işlemeli... Kendileri otellerin arka odalarında terörle pazarlık ederken... Vatanın bölünmemesi için ömrünü veren yiğit askerleri suçlu bulundular, daha birkaç gün önce... Ömürlerinin kalan kısmını hücrelerde geçirecekler... Belki oralarda ölecekler... Onlar söyleyebildiler işte: “Vatan sağ olsun...” ? Vatanın üzerinde bir karış toprağı olmayanlar, fidan çocuklarını davul zurna ile askere gönderdiler... Tüyen olursa, değil devlet protokolünde yer almak... Kasabaya, köye, mahalleye dönemez... O anneler, babalar gururla “Vatan sağ ? Sen de çık de... Bakalım uyacak mı?.. ANKARA Başkentte 13 yaşındaki öz kızına defalarca “cinsel istismar”da bulunan baba, 30 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Ancak karardan çok, evde annenin, okulda öğretmenlerin, yargıda ise hâkimlerin olaya müdahalesinde yaşanan “ihmalkârlıklar” damgasını vurdu. 4 Aralık 2010’da gerçekleşen ilk istismarı öğrenen anne ve öğretmenler, savcılığa gitmeyip olaya göz yumdu. Bu arada küçük kız; 13 Şubat, 15 Şubat ve 17 Mart 2011 tarihlerinde de istismara maruz kaldı. Durumu bilen anne ve öğretmenleri ise ancak ilk olayın üzerinden 4 ay geçtikten sonra savcılığa başvurabildi. Yargı ise tutukladığı şüpheliyi, bir süre sonra salıverdi. Elini kolunu sallayarak eve dönen sanık, kızına iki kez daha cinsel istismarda bulundu. Şikâyet üzerine sanık baba; yeniden tutuklandı ve bu cezayı aldı. Geride ise; “vurdumduymazlık” yüzünden “ruh ve beden sağlığı bozulmuş” 15 yaşında bir genç kız kaldı. Ankara Başsavcılığı’nın hazırladığı iki iddianameye göre, baba N.A’nın cinsel istismarları Kurban Bayramı’nın son günü olan 4 Aralık 2010 gecesinde başladı. Odaya giren baba, henüz 13 yaşında olan kızına cinsel istismarda bulundu. Mağdure durumu, önce okul arkadaşına sonra, okulun rehberlik öğrenmenine anlattı. Ancak, rehberlik öğretmeni nedense durumu savcılığa intikal ettirmedi. Anne, okula çağrıldı ve durumdan haberdar edildi. Anne, kızına “bundan sonra seni ko ruyacağım, dikkat edeceğim” demekle yetindi. O da yargıya gitmedi. Küçük kızın hayatı, daha da kâbusa dönüştü. Bir süre suskun kalan baba, yaklaşık 2.5 ay sonra yeniden istismara başladı. 13 Şubat, 15 Şubat ve 17 Mart 2011 tarihlerinde olmak üzere üç olay daha yaşandı. Küçük kız, bu olayları da öğretmenlerine anlattı. Öğretmenler, anneyi okula çağırarak bilgilendirdi. Durumun ciddiyetini anlayan anne, ilk cinsel istismarın yaşandığı tarihten 4 ay sonra, 24 Mart 2011 tarihinde savcılığa şikâyette bulundu. Gözaltına alınan baba, 26 Mart 2011’de nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı. 26 Nisan 2011’de iddianame hazırlayan savcılık, baba hakkında “zincirleme olarak nitelikli cinsel istismarda bulunmak” suçundan dava açtı. İddianameyi kabul eden Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, sanığı tahliye etti. Serbest kalır kalmaz evine dönen zanlı, kızına yönelik iki kez daha cinsel istismarda bulundu. Son olay 14 Aralık 2011’de yaşandı. Sanık baba, eşini ise bu sırada “Tekrar beni şikâyet ederseniz ve ceza alırsam seni de onu da öldürürüm” diye tehdit etti. Olay, savcılığa taşındı. Gözaltına alınan baba, 15 Aralık 2011’ta yeniden tutuklandı. 13 Ocak 2012’de baba hakkında cinsel istismar suçundan ikinci bir iddianame hazırlandı. İkinci iddianameyi de dikkate alan mahkeme, sanığa aynı suçtan 15 yıl daha verdi. Sanık, toplamda 30 yıl ağır hapis cezası aldı. SAKARYA (Cumhuriyet) Sakarya’nın Hendek ilçesinde tecavüze uğrayınca intihara kalkışan 13 yaşındaki Ö.D’nin 3 küçük kardeşi, 6. sınıf öğrencisi 12 yaşındaki G.D, 4. sınıf öğrencisi 10 yaşındaki G.D ve birinci sınıf öğrencisi 7 yaşındaki S.D, müdür tarafından okula alınmamıştı. Olayın gazete ve televizyonlarda haber olması üzerine Sakarya Valiliği harekete geçerek okul kapısından döndürülen 3 kardeşin okula gitmeleri için girişimde bulundu. Ancak 3 kardeş, “Veliler istemiyor” diyerek kendilerini kabul etmeyen müdürün okuluna gitmedi. Anne K.D. “Ortanca kızım ‘niye bize bunu yaptılar’ diyerek okula gitmek istemedi. Ablası da öyle. Küçük kardeşleri de ablam gitmezse ben de gitmem diyerek okula gitmediler. Onları da zorla okula gönderemem” dedi. Arkadaşımın Oğlu… Onu tanımadan önce babasını tanıdım. Kendisi benden bir yaş küçüktü… Babası, benim babam yerindeydi. O baba, benim hem kaderimi belirledi… Hem de bana, dostluğuyla aktardığı bilgeliğini armağan etti. ??? Ben gerçekten çok şanslı bir insanım: Hayatım boyunca, küçüklüğümden beri, önce ağabeyimin, sonra babamın arkadaşlarını tanımak, onların kimileriyle de dost olmak fırsatı buldum. Daha sonra da Hacettepe’deki konumum ve işlevim dolayısıyla sürekli olarak kendimden büyük, bazen çok büyük, çok deneyimli insanla çalıştım, arkadaşlıklar, dostluklar kurdum. İnsanın kendinden yaşça büyük, bazen çok büyük, biriki kuşak önceki insanlarla etkileşimi, arkadaşlığı, ona çok şeyler katıyor… Elbette haddini ve öğrenmesini bilenlere! Sanıyorum bu etkileşimlerden, arkadaşlıklardan, dostluklardan, öğrendiklerim, kimliğimi, kişiliğimi biçimlendirmekte formel eğitimden daha etkili oldu. Onlardan öğrendiklerimi, isim isim, konu konu yazabilirim… Ama sonuç olarak bütün öğrendiklerimi özetleyebilecek bir cümle sanırım her şeyi açıklar: İnsana, özellikle gençlere saygıyı, sevgiyi öğrendim. O nedenle şimdi karşımda kim olursa olsun, hangi yaşta olursa olsun, ona, kendime gösterdiğim aynı saygı ve sevgi ile davranıyorum… Özellikle de gençlere: Çünkü onlarda kendi gençliğimi görüyorum. ??? Michigan Üniversitesi’ndeki Sosyal Çalışma Master’ımı (M.S.W.) tamamladıktan sonra, Türkiye’ye dönerken, bursu veren Birleşmiş Milletler’e vedaya gittim. Oradaki uzmanlar bana dönünce ne yapacağımı sordular. Akademik kariyere girmek istediğimi belirtince de Türkiye’de Hacettepe Tıp Fakültesi’nin üniversite olmak üzere hazırlık yaptığını, orada Prof. Nusret Fişek isimli birini görmemi söylediler. Hacettepe’ye girişimin renkli serüvenini “Babam, Oğlum, Torunum” adlı kitabımda anlattığım için burada tekrarlamayacağım. (Meraklısı, özellikle Doğramacı ile olan maceralarımı öğrenmek için o kitaba bakabilir.) Sonuçta Nusret Bey’in isteği ve desteği ile Hacettepe’de çalışmaya başladım, üstelik de fizik olarak onun odasının yanında ve “Aile Planlaması” gibi bazı projelerde onunla birlikte. Bu sütunun okurları, Nusret Fişek’i anımsayacaklardır… Çünkü onun hakkında, tıp ve sağlık alanındaki öncülüğünü, devrimciliğini anlatan birçok yazı yazdım. Ondan çok şey öğrendim: Her şeyi görmeyi, bilmeyi, ama üzerine vazife olmayanlara karışmamayı… Çok konuşmamayı… Hata yaptığın zaman, onu örtbas etmeye çalışmamayı, açıkça özür dileyip telafi etmeyi… Ve daha ince insanlık ve yönetim becerilerini. İşte birkaç gün önce aniden yitirdiğimiz Kurthan Fişek böyle bir babanın oğluydu! ??? Nusret Fişek, her sabah Çankaya sırtlarındaki evinden Sıhhiye’deki Hacettepe’ye yürüyerek gelirdi; arabası da yoktu. Bir gün niçin araba almadığını sordum. “İki tane hayta oğlum var, arabayı bana bırakmazlar, ayrıca kaza maza yapıp başlarını belaya sokarlar” diye yanıt verdi. Kurthan Fişek’le Gürhan Fişek’ten ilk o zaman haberdar oldum. ??? Daha sonra, Kurthan Fişek’i o zamanlar çıkan tek İngilizce gazete olan “Daily News”un editörü olarak tanıdım. Bütün gazeteyi tek başına hazırladığını, daha doğrusu yazdığını öğrenince şaşkınlıktan donakalmıştım. Kurthan’la ilk tanıştığımızda “Ben senin babanın arkadaşıyım, sen benim için arkadaşımın oğlusun” demiştim. İlk seferinde bu sözümü çok efendice karşıladı, bana müthiş bir sevgiyle yaklaştı. İkinci sefer aynı cümleyi kullandığımda verdiği yanıtı burada yazmaya yasalar engel! ??? Büyük bir zekâ… Büyük bir bilgi birikimi… Adeta bir dizel lokomotif gibi bitmez, tükenmez bir çalışma gücü… Her girdiği ortama, her çalıştığı yere, zekâsıyla, katkılarıyla, farklı kişiliğinin imzasını atan bir ses, bir üslup, bir davranış biçimi ve bir yaratıcılık. O beden, o beyni taşıyamadı! Büyük sanatçı Neyran Fişek’e, büyük hekim Gürhan Fişek’e, tüm sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum. ADANA (Cumhuriyet) Adana’da Çukurova ilçesinde 6 Nisan 2011’de Yusuf Akar, tartışı eşi Filiz’i tabancayla vurarak öldürdü. Akar hakkında eşini öldürmek suçundan ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı. Mahkeme başkanı, daha önce de İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’nun akli dengesinin yerinde olmadığı yönünde rapor verdiği Yusuf Akar’a İstanbul Adli Tıp Genel Kurulu tarafından da aynı yönde rapor verildiğini açıkladı. Son sözü sorulan Akar, “Ben tedavi görmek istiyorum. Ruhsal sıkıntıdan kurtulmak istiyorum. Adaletinize güveniyorum” dedi. Mahkeme heyeti ceza vermedi, sanığın yüksek güvenlikli bir sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınmasına karar verdi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear