Catalog

SAYFA CUMHURİYET 3 AĞUSTOS 2012 CUMA 8 İstanbul Y Edirne PB Kocaeli Y Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli Y Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Y Ankara 31 35 31 33 35 34 35 27 29 30 30 29 32 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y PB PB PB PB PB A A A A PB PB PB 30 30 31 31 35 34 40 40 37 38 33 29 26 Oslo B Helsinki B Stockholm B Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin Y Budapeşte B Madrid A Viyana B HABERLER 24 24 23 22 21 22 24 24 27 30 32 34 30 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam A B Y B Y A A B B Y Y A B 20 30 30 35 26 25 38 33 33 32 34 36 37 Ülkemizin kuzey, iç ve batı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın kuzey ve doğusu, Batı Akdeniz’in iç kesimleri, İç Anadolu’nun kuzeybatısı, Batı ve Orta Karadeniz, Doğu Karadeniz kıyıları ile Yozgat, Artvin ve Ardahan çevreleri yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Ülke genelinde mevsim normalleri civarında seyredeceği tahmin ediliyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 3 Ağustos GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Yardımcısı Prof. Sencer Ayata. Ayata, unutulmaz bir siyasetçi rahmetli Turan Güneş’in damadı. Daha iyi anımsamak istiyorsanız söyleyeyim. Cenevre’de uluslararası görüşmeler devam ederken başlatılan ikinci Kıbrıs Barış Harekâtı paralosuna adını veren Güneş’in kızı Ayşe’nin eşi. Güneş’in oğlu Hürşit Güneş ise şu sıralar Kocaeli milletvekili. Sesi, boyu, yüzü ve hatta hareketleri babaya benzeyen Hurşit Güneş’ten, bu dönem milletvekili olunca Turan Güneş gibi parti içinde ve partiler arası siyasette etkin rol oynaması bekleniyordu. Son olarak önceki gün seçim bölgesinde kamyoncu kavgasında adını duyduk. ??? RTE iktidarının yıllardır laikliğin içini boşaltma çabalarına ve hatta başarılarına karşın CHP’nin yeni varislerinin yeterince ve gereğince karşı çıkmadıkları son iki yıldır sürekli tartışma konusu iken... …partinin değişim sürecini planlayan Prof. Ayata, laiklikle ilgili kaygıları, kuşkuları arındıracak açıklamalar yaptı. CHP’nin “laiklikten uzaklaştığı” söylemlerine karşı çıktı ve “tam tersi CHP’nin laikliği güçlendirecek söylem oluşturduğunu” söyledi. Tabii partinin laikliği nasıl güçlendireceğini merak ettiniz. Prof. Ayata açıkladı: “1 Sosyal adalet sağlanırsa sosyal yurttaş özgür olacak. 2 Özgür yurttaş özgürlüklerin kaynağı demokrasi savunacak ve sahiplenecek. Sonuçta: 3 Demokrasi içinde de olmazsa olmaz ilke nedir? Elbet laiklik!” Bu açıklamadan partinin laikliği nasıl güçlendireceğini içeren programın özü ortaya çıkıyor: Tabii daha önce yurttaşların sosyal demokrasinin ne olduğunu anlamasını ve sindirmesini sağlayacak olan parti; sosyal adaleti, sosyal özgür yurttaşı oluşturunca… özgür yurttaş da özgürlüklerin kaynağı demokrasiyi savunacak ve sonra… …doğal olarak demokrasi içindeki ülkemiz olmazsa olmaz ilke laikliği sahiplenecek! ??? Son iki yılda, yeni CHP iktidarın laikliği asıl anlamından koparmak için eğitim alanındaki uygulamalarına yol verişi hâlâ belleklerde tazeleğini koruyor. Genel seçimde genel başkanın aman mütedeyyin vatandaşı kazanalım diye konuşmalarında laikliğe bir kez olsun ciddi anlamda yer vermediği bilinirken Prof. Ayata’nın yurttaşın sosyal demokrasiyi sahiplenmesinden sonra laikliğe sahip çıkacağını öne süren fantazisi, ister istemez ölme eşeğim ölme özdeyişini akla getiriyor. Üstelik aynı gün gazetelere AKP’nin laikliğe darbe niyetindeki yeni önerisi düştü. AKP, 82 Anayasası’nda yer alan “Kamu Hizmetlerine Girme Hakkı”nı yeniden düzenleyen 70. maddesindeki, “hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez” hükmünü … …“hizmete alınmada liyakat dışında hiçbir şart aranmaz” diye değiştirmek istiyor. Üniversitelerden sonra türbanı kamuda da serbest bırakmanın yolunu açmak istiyor. Laiklik demokrasinin temeli ve motoru ise CHP’nin, bu konudaki AKP sapmalarını ve laikliği komisyondaki dar çerçeveden soyutlayarak yurt düzeyinde toplumsal bir tartışma, direnme konusu yapması gerekmiyor mu? Bir süre önce de 82. Anayasası’ndaki laikliği tarif eden maddeyi tamamen kaldırmak istediğini açıklamıştı AKP. Bütün bunları bir arada yorumlayınca AKP’nin laikliği yeni anayasadan silme amacı ortaya çıkıyor. Önce sosyal adaleti, sosyal vatandaşı, sosyal demokrasiyi gerçekleştirelim diye düşünüyorsa CHP… …Yeni anayasa Meclis Genel Kurulu’na gelince AKP’nin oyunlarına ve laikliğin cenaze namazına hazır olun dostlar! Yüksek Askeri Şura toplantılarında, Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesinin terfi, emeklilik ve uzatma kararları alınıyor. Bu kapsamda, darbe soruşturmaları nedeniyle henüz haklarında hüküm verilmemiş olan tutuklu subay ve generallerin durumu en önemli gündem maddesini oluşturuyor. 2010 yılından bu yana yapılan şuralarda, ileride “hak mağduriyetleri” yaşanmaması için terfi sırası gelen tutuklu personelin rütbe bekleme süreleri uzatılmıştı. Bu yıl ise kamuoyuna yansıyan haberlerden, hükümet ve TSK komuta kademesi üzerinde “Tutuklu yargılanan ve daha önce uzatma alan generallerin emekli edilmesi” şeklinde bir baskı yaratılmaya çalışıldığı anlaşılıyor. Generaller hakkında karar verirken, son dönemde “Atabeyler” ve “Askeri casusluk” gibi yine askeri personelin yargılandığı davalarda verilen beraat kararlarının altını çizmekte yarar var. Örneğin ‘Atabeyler davasının beraat eden sanık subayları TSK’den atıldıklarıyla kaldılar. Kariyerleri dava sonucu beklenmeden alınan kararlar nedeniyle erken noktalanmış oldu. Dün açıklanan askeri Generalleri Emekli Ederken casusluk davasında da arka arkaya beraatlar geldi. Söz konusu bu iki gelişme, başta şuraya başkanlık eden Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere YAŞ üyelerinin yargılanan askeri personel hakkında karar verirken dikkatli hareket etmeleri gerektiğine ilişkin işaretlerdir. Biz dikkat çeksek de AKP hükümetinin, sorunun hak kaybına yol açmadan aşılması için TSK Personel Kanunu’nda yapabileceği yasal düzenlemeleri iki yıldır gündemine dahi almamış olması düşündürücüdür. Maalesef bu hal tarzı, yarın kamuoyuna açıklanacak kararların bir ön habercisidir. DAVA KARARA BAĞLANDI Casusluk iddiası düştü, sanıklar tahliye edildi HİLAL KÖSE PAKET PAKET ÜSTÜNE... Başta Ergenekon, KCK ve Balyoz gibi dava ve soruşturmalar olmak üzere, Türkiye’deki yargılamalarda gazeteci, öğrenci, akademisyen, asker ve aydınların uzun süre tutuklu kalmaları ve verilen tutuklama veya tutuklamanın devamına ilişkin kararlarda, gerekçe yazılmaması uzun süredir eleştiri konusu. İç ve dış kamuoyunda artan tepkiler karşısında hükümet, 3. yargı paketini çıkardı. Pakete CMY’nin 101’inci maddesinde değişiklik yapan bir düzenleme kondu. Bu değişiklikle, “Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda; a) Kuvvetli suç şüphesini, b) Tutuklama nedenlerinin varlığını, c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu, gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir” dendi. Ancak yasanın çıkmasının ardından mahkemeler, tahliye taleplerini yine yasada açık olarak yazılan somut gerekçeler yerine soyut gerekçelere dayandırarak reddetti. Örneğin, Ergenekon mahkemesi “Tutukluluk gerekçelerini ayrıntılı yazarsam ihsası rey olur” gibi inandırıcı olmaktan uzak bir gerekçe yazdı. Pakette, adli kontrol sisteminin uygulanabilmesi için getirilen 3 yıllık üst sınırın kaldırılması da uzun tutuklulukları engelleyebilecek bir uygulama olarak takdim edilmişti. Bu değişkliği de hâkimler dikkate bile almadı. Paketin üçüncü olumlu unsuru olararak “özgürlük hâkimleri”nin atanması sayılmıştı. Bu hâkimler de ne öğrenciler ne de gazeteciler hakkında tek bir tahliye kararı vermiş değil. Ancak, 3. paket sayesinde içeriden çıka çıka Bahçelievler’de 7 TİP’liyi elbise askısıyla boğup kurşunlayarak öldüren katiller çıktı. Son değişiklikler geçerken sorunların çözüleceği umudunu pompalayan hükümet çevreleri şimdi de 4. paketten bahsediyor. Sonbaharda getirilecek yeni paketle AİHM’de Türkiye’nin mahkumiyetine neden olan uygulamalar ortadan kaldırılacakmış. Üçüncü paketten kimlerin yararlandığına bakmak 4. paket hakkında fikir verebilir. Eruh kırsalında jandarma karakol binasına terör örgütü üyeleri saldırdı Siirt’te 1 asker şehit Haber Merkezi Siirt’in Eruh İlçesi kırsalındaki jandarma karakol ve üs bölgesine PKK’li bir grup tarafından düzenlenen saldırıda 1 asker şehit oldu, 7 asker yaralandı. Eruh kırsalında bulunan Bilgili köyü yakınlarındaki jandarma karakolu ile üs bölgesine dün saat 19.30 sıralarında kalabalık PKK’li grup tarafından ağır silahlarla saldırı düzenlendi. Askerlerin iftar yaptığı dakikalara denk gelen saldırıda uzun namlulu silahlarla ateş açan teröristlere askerler anında karşılık verdi. Açılan ilk ateş ve çatışmada 1 asker şehit oldu, 7 asker yaralandı. Saldırı üzerine Siirt Devlet Hastanesi’nde görev yapan tüm doktorlar göreve çağırıldı. Çatışma bölgesine helikopterlerle komandolar indirilirken PKK’lilerin bulunduğu alanlar ateş altına alınıp bombalandı. Bölgede 10 gündür operasyonlar ve çatışmalar devam ederken, Hakkâri’nin Şemdinli ilçesindeki Günyazı köyünde bulunan Tekeli Taburu ile İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne dün akşam saatlerinde PKK’liler tarafından taciz ateşi açıldı. Öte yandan, dün akşam saat 19.30 sıralarında bir grup PKK’li tarafından ŞemdinliYüksekova Karayolu kapatılarak kimlik kontrolu yapıldığı belirtildi. Şemdinli kırsalında terör örgütü PKK’nin sızma girişiminin ardından 22 Temmuz’dan bu yana süren operasyonda çembere alınan 200 kişilik terörist grubu kurtarmak için harekete geçen terör örgütü PKK’nin, 500 kişilik bir grupla İran sınırı yakınlarına yığınak yaptığı İnsansız Hava Aracınca (İHA) görüntülendi. Teröristlerin telsiz konuşmaları ağır kayıplar verdiklerini ortaya çıkardı. Şemdinli Belediye Başkanı Sedat Töre, “Şemdinli şu anda bir savaş halinde diyebiliriz” dedi. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay “Ciddi bir operasyon devam ediyor. Güvenlikle ilgili birimlerimiz açıklamaları yaparlar” diye konuştu. Askeri casusluk ve fuhşa teşvik iddialarına ilişkin muvazzaf subay ve TÜBİTAK görevlilerinin yargılandığı 56 sanıklı dava dün sonuçlandı. Sanıkların tümü casusluk ve fuhşa teşvik suçundan beraat etti. Emekli Albay İbrahim Sezer, emekli Yarbay Mehmet Seyfettin Alevcan’ın da aralarında bulunduğu 45 sanık, “Kişisel verileri kaydetmek, haberleşmenin ve özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek, hileyle çalmak, başka yerde kullanmak” gibi suçlardan 1 yıl 8 ay ile 15 yıl 7 ay 14 gün arasında hapis cezalarına mahkum edildi. Tutuklu sanıklar, emekli Albay İbrahim Sezer, emekli Yarbay Mehmet Seyfetin Alevcan, Albay Tamer Zorlubaş, Teğmen Deniz Mehmet Irak da tahliye edildi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 20 Nisan 2011’de başlayan yargılama 15 ay sonra karar bağlandı. Mahkeme heyeti, emekli Albay İbrahim Sezer, Albay Tamer Zorlubaş, Binbaşı Zeki Mesten, emekli Yarbay Mehmet Seyfettin Alevcan ve eski TÜBİTAK Daire Başkanı Yücel Çipli hakkında örgüt kurduklarına ilişkin yeterli delil elde edilemediğini belirtti. Albay Sezer ve Yarbay Alevcan “örgüt üyesi olmak, özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek, kişisel verileri hukuka aykırı kaydetmek, devletin güvenliğine ilişkin ve açıklanması yasak belgeleri başka yerde kullanmak, temin etmek, hileyle almak” suçlarından toplam 15 yıl 7 ay 14 gün hapis ve 3 bin lira para cezasına çarptırıldı. Yücel Çipli’yi 13 yıl 6 ay 15 gün hapis cezasına mahkum eden heyet, TÜBİTAK görevlisi Merdan Metin’e de 8 yıl 4 ay hapis cezası verdi. Binbaşı Zeki Mesten 11 yıl 3 ay, Albay Zorlubaş da 7 yıl 11 ay hapis cezasına mahkum edildi. Tuğamiral Şafak Yürekli, örgüt üyesi olmak gizli kalması gereken bilgileri temin etmek suçundan 2 yıl 7 ay 20 gün hapse mahkum edildi. 38 sanık ise 1 yıl 8 ay ile 10 yıl 7.5 ay arasında hapis cezalarına çarptırıldı. Sanıklardan Fatih Alpoğan’ın dosyası, yazı incelemesine ilişkin Adli Tıp Kurumu raporu gelmediği gerekçesiyle ayrıldı. Balyoz davası tutuklu sanığı Binbaşı Kemalettin Yakar’ın da aralarında bulunduğu 10 sanık ise tüm suçlardan beraat etti. TCK’nin 326’ıncı maddesindeki “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri geçici de olsa tahsis oldukları yerden başka yerde kullanmak, hileyle almak ve çalmak” suçu ile TCK’nin 327. maddesinde düzenlenen “devletin güvenliğine ilişkin ve niteliği itibarıyla gizli kalması gereken belgeleri temin etmek” suçundan Türk hukuk tarihinde ilk kez karar verilmiş oldu. Heyet, en ağır cezayı bu suça ilişkin verdi. 10 sanığa tüm suçlardan beraat AVRUPA KOMİSYONU’NA MEKTUP Sınırda 500 PKK’li ‘Yeter, anneler ağlamasın’ Diyarbakır’ın Lice ilçesinde şehit düşen Jandarma Komando Uzman Onbaşı Mehmet Nuri Akdemir için Kilis Mısırcık köyünde tören düzenlendi. Cenazede şehidin resmi nikâh kıydırdığı nişanlısı Aysel Akdemir, sinir krizi geçirirken yakınları ise güçlükle ayakta durdu. Şehidin ağabeyi Astsubay Başçavuş Mesut Akdemir yakınlarını teselli etmeye çalıştı. Oğlunun tabutunun başına gelen annesi Gülşah Akdemir, “Yerine ben gideceğim senin öcünü alacağım oğlum” diye ağıt yaktı. Aynı saldırıda şehit olan Astsubay Üstçavuş Ahmet Ünver için de Mersin’in Silifke ilçesi Alaaddin Camisi’nde tören düzenlendi. Anne Meryem Ünver, “Yeter, anneler ağlamasın” derken şehidin babası Durmuş Ünver de “Bu terör belasından kurtulmalıyız” diye konuştu. Tanal, yargıçları HSYK’ye şikâyet etti İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, 3. yargı paketi kapsamında yapılan tahliye taleplerinin reddedildiği Ergenekon davasının 27 Temmuz’da gerçekleştirilen 210. duruşmasında, CHP milletvekilleri ve diğer izleyicilerin duruşma salonuna alınmaması emrini veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetini “aleniyet ilkesini ihlal ettiği ve görevini kötüye kullandığı” gerekçesiyle Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na şikâyet etti. Tanal, emri uygulayan jandarma komutanı ve görevli jandarmalar hakkında da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Pehlivan: Ortaçağda yaşananları aratmıyor İstanbul Haber Servisi Odatv davası kapsamında tutuklu bulunan Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stephan Füle’ye yaşadığı hukuksuzlukları anlatan bir mektup gönderdi. Mektubuna, “Ben, Türkiye’de haksız ve hukuksuz yargılananlar zincirinin bir halkasıyım” cümlesi ile başlayan Pehlivan, yaklaşık 19 aydır tutuklu olduğunu ve mahkemenin bugüne kadar kendisine tek bir soru sormadığını vurguladı. Pehlivan, “Sayın Füle, sizden talebim şudur: Bu hukuksuzluğa aktif şekilde karşı durunuz. Türk hükümetinden gelen bilgilere kuşkuyla yaklaşınız” dedi. Hükümetin AB’yi yanlış bilgilendirdiğine, Türkiye’de “demokrasi ilerliyor” görüntüsü altında otoriter bir yapının inşa edildiğine dikkat çeken Pehlivan, Türkiye’deki tutukluluk durumunun “ortaçağ uygulamalarını” dahi aratır olduğunu vurguladı. ‘Ülkedeki gerginlik halka yansıdı’ AKP’li başkan için HAKAN DİRİK İZMİR Dalyan’da önceki gün doğu kökenli bir yurttaş tarafından işletilen ve personeli de doğudan gelen otelin çalışanları ile yörede yaşayanlar arasında arbede çıkmış, büyüyen olaylar jandarma tarafından durdurulabilmişti. Yaşananların, otel sahibinin işletmesine, “Buraya Türkler giremez” yazısı asmasından kaynaklandığı öne sürülmüştü. Gerginlik dün de sürdü. Belediye başkanı, kaymakam ve güvenlik güçleri toplantı yaparak önlemleri görüştü. CHP Milletvekili Nurettin Demir, Türkiye’deki gerginliğin insanlara da yansıdığını dile getirdi. Dalyan Belediye Başkanı Arif Sarı, durumun normale dönmesi için çaba harcadıklarını söyledi. CHP’li Tolga Çandar da, “Borazan olarak kullandıkları medyayı, halkın bi linçlenmesi için kullansalar bu olaylar olmaz” dedi. Muğla Valiliği Dalyan’daki olayın siyasi boyutunun olmadığını bildirdi. Valilikten yapılan açıklamada, “Yaşanan olayda, atılan taşlar sonucunda işletmede maddi hasar meydana gelmiştir. Herhangi bir yaralanma söz konusu değildir” denildi. Valilik: Siyasi değil İHD’ye başvuru İstanbul Haber Servisi Otomobiliyle evine giderken silahlı iki kişi tarafından 1 ay önce alıkonan ve PKK tarafından kaçırıldığını iddia edilen AKP Van Gürpınar Belediye Başkanı Hayrullah Tanış’ın (46) ailesi, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’ne başvurdu. Aile, hükümete “operasyonlar dursun” çağrısı yaparak Tanış’ın bir an önce sağlıklı bir şekilde serbest bırakılmasını istedi. C MY B C MY B