22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 AĞUSTOS 2012 ÇARŞAMBA 4 HABERLER CHP lideri Kılıçdaroğlu, ‘Türkiye’de siyasi yönetim boşluğu var’ dedi, Erdoğan’a çağrı yaptı: Ucubelerini sustur ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’nin yan gelip yatanların oturduğu bir yer olmadığını, Türkiye’de özellikle son bir yıldır siyasi yönetim boşluğu yaşandığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, terör örgütünün CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’ü kaçırmasının teröre bakışlarını asla değiştirmeyeceğini kaydetti. CHP’nin olağanüstü grup toplantısına partililerin yoğun ilgi göstermesi nedeniyle pek çok milletvekili toplantıyı ayakta dinledi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, toplantının yapılacağı salona “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganları eşliğinde girerken, salonda yaşanan coşku toplantıyı adeta bir mitinge dönüştürdü. Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi: TBMM yan gelip yatanların yeri değildir: Sınırlarımızı top CHP’li kadınlar Tunceli’ye gidecek CHP grubu, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında basına kapalı toplandı. Toplantıda bazı il başkanları Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün kaçırılmasını anımsatarak Tunceli’de il başkanları toplantısı yapılmasını istedi. Bazı il başkanları da Suriye konusunda bir miting ya pılmasını önerdi. İl başkanlarını dinleyen CHP Genel Başkanı, Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan başkanlığındaki kadın kolları üyeleri ve kadın milletvekillerinden oluşan bir heyetin Tunceli’ye gideceğini söyledi. Heyet, Aygün’ün eşi ve annesini de ziyaret edecek. rek mi sürdüreceksiniz? CHP olduğu sürece Türkiye hiçbir zaman başka bir gücün kuşatması altında olmayacak. Bir milim geri adım atmayacağız: Bölgemiz üzerinde ege ‘Küresel Isınma’ Konusunda Yeni Mutabakat: (Çok Geç, Çok Yetersiz) IIBu yazının birinci kısmında, ABD’de bir yılda 26 bin sıcaklık rekoru kırılınca, eyaletlerin yarısı kuraklıktan felaket bölgesine dönüşünce, küresel ısınma konusunda muhafazakâr kesimleri de kapsayan yeni bir mutabakatın oluşmaya başladığına işaret etmiştim. Tartışmaları aktardıktan sonra da yazıyı kapitalizme ve egemen sermaye birikimine ilişkin kötümser bir notla bitirmiştim: Kimsenin henüz bu rejimden vazgeçmeye niyeti yok. En azından bu rejimden vazgeçilmezse piyasa modeli içinde teknolojik ve demografik olarak bir çözüm üretmek olanaklı değil. Teknolojik sınırlamalara bu yazıda değinmeyecek, küresel ısınma sürecini güçlendiren ilginç bir duruma işaret etmekle yetinecek, esas olarak demografik etkenler üzerinde duracağım. Bugün küresel ısınmayla mücadele etmeye ilişkin önerilen teknolojik çözümler, var olan sermaye birikim modelini desteklemek açısından yetersiz kalıyor, kapitalizmin krizi içinde işletmelere kaldırılamayacak kadar yüksek ekonomik maliyetler getiriyor. Buna karşılık kapitalist işletmeler hidrokarbon (petrol, gaz) üretiminin maliyetini düşürmeye ve verimliliğini artırmaya yönelik teknolojik gelişmelere ağırlık veriyorlar. Diyelim ki, teknolojiye ilişkin sorunları aşmaya başladık, ama bir başka sorun daha var: Nüfus artışı momentumu. Küresel çapta doğurganlık oranı düşmekte olmasına karşın dünya nüfusunun artmaya devam ediyor olmasına “nüfus artışı momentumu” deniyor. BM demografi uzmanları dünya nüfusunun 2075’e doğru stabilize olacağını umuyorlardı. Şimdilerde yüzyılın sonuna kadar artmaya devam etmesini bekliyorlar. Nüfusun artmaya devam edecek olmasının ardındaki tek etken “momentum” değil, kimi azgelişmiş ülkelerde doğurganlık oranlarının yükselmeye devam etmesinin arkasında, gelenek, dinci baskılar, kadının toplumsal konumu, doğum kontrolü araçlarına erişim zorlukları da yatıyor. Dahası nüfus artış hızının bu hızla, savaş, yoksulluk ve çevre koşullarındaki bozulmalar yüzünden, bu artışla en az baş edebilecek ülkelerde yoğunlaşması bekleniyor. Dünya nüfusu artışı, gezegenin kaynaklarının verimli kullanım, dağılım biçimleri değişmediği takdirde sürdürülemez bir yönde ilerliyor. Dünyada 1800’de yaklaşık 1 milyar insan yaşıyormuş. Dünya nüfusu 130 yılda ikiye katlanarak, 1930’da 2 milyar olmuş. Ondan sonra, nüfus artış hızı giderek hızlanmış, 44 yılda ikiye katlanarak 1974’te 4 milyar olmuş, 2011 yılına gelindiğinde de 7 milyara ulaşmış, 2050 civarında 10 milyara ulaşması bekleniyor. Bu artış hızı, dünya nüfusuna bir Çin ve bir Hindistan daha eklenmesi anlamına geliyor. Bu iyimser beklenti çünkü doğurganlık oranının 2.5’ten 2.1’e düşeceğini varsayıyor. Eğer bu oran düşmez de sabit kalırsa, insanlığı, 2050 civarında, 11 milyarlık bir dünya nüfusu bekliyor (Los Angeles Times 22/07/2012). Şimdi bu yeni nüfusun su, gıda, et, süt, yumurta, endüstriyel ürünler, deterjan, elektrik aletleri otomobil hatta hamburger, kola, gazoz gibi gereksinimleri olacağını varsayalım. Bir hamburgerin (etinden ekmeğine kadar) masanıza gelmesi için 3 bin litre suyun kullanıldığını (The Guardian 03/08/0212) biliyor muydunuz? Migros gibi bir yerden aldığınız bir poşet ayıklanmış salatanın rafa gelmesi için 50 litre su gerektiğini... İngiltere’de bir yılda 10 milyar hamburger yeniyor. 10 milyar nüfuslu bir dünyanın gereksinimlerini karşılamak için, Çin’in en büyük barajı “üç vadi barajı” boyunda 960 yeni baraj ve 15 bin nükleer santral gerekecekmiş. Bu gereksinimlerin tüketeceği suyu, gıdayı, atmosfere salacağı sera gazlarını düşünelim. Sonra tüm bunları alıp, küresel ısınma, su ve gıda krizleri tartışmalarının yanına koyalım. Karşımıza nasıl bir görüntü çıkacak dersiniz? Burada aklınıza Thomas Malthus’un Nüfus İlkeleri Üzerine Denemeler (1798) çalışmasındaki gerçekleşmeyen öngörüler gelir de aktardıklarımı aşırı kötümser bulursanız, size, 19. yüzyılda Avrupa’dan Amerika’ya, Avustralya’ya, Yeni Zelanda’ya büyük göç hareketlerinin, yeni alanların tarıma açılmasının katkılarının artık söz konusu olmadığını anımsatmak isterim. Hamburger ve barajlarla ilgili verileri aldığım The Guardian makalesinin yazarı da umutsuzluğa kapılmış gidip, genç bir bilim insanı olan arkadaşına sormuş: “Peki ne yapacağız?” Aldığı cevap şöyle: “Ben oğluma silah kullanmayı öğreteceğim”. Bu çocuğun bu silahı ne amaçla ve kime karşı kullanmasını isterdiniz? yekün bir barut fıçısına döndüren ge lişmeler yaşanırken, ülkemiz tehdit altındayken, provokasyona açık bir ortam varken, en son tatil yapması gereken, en son kapılarını kapatması gereken yer TBMM’dir. TBMM yan gelip yatanların oturduğu bir yer değildir. TBMM toplumsal ortak aklımızın da bir mekânıdır. Bunu reddediyorsanız demokrasi açısından sınıfta kalmışsınız demektir. Aksi halde TBMM’yi bypass etmiş, görmezden gelmiş olursunuz. Bu demokrasiye, milli irademize aykırıdır. “Beyler, işgal devletlerinden talimat alan İstanbul hükümeti psikolojisinden kurtulun.” Milli irade var. Korkmayın, cesur olun, yürekli olun. İktidar yanaşmalığıyla iktidar olunmaz: Bugün Türkiye’de üç yorum, iktidar yanaşmalığı yapılarak iktidar olunmaz. AKP’ye destek vermeyi sürdürecek misin?: Sayın Bahçe çeşit parti var. Bir CHP, iki ana muhalefet partisine muhalafet eden iktidar partisi, üç an amuhalef partisine muhalefet eden muhalefet partisi. Sağlıklı çalışan bir demokraside muhalafet partilerinin muhalefeti eleştirmeleri sağlıklı değildir. Samimiyetsiz, tutarsız bir davranıştır. İktidar beklentileri yoktur. Açıkça söylü li’ye küçük bir sitemde bulunmak istiyorum. Kendisi şu tespiti yapıyor: “Maalesef Türk vatanı PKK kuşatması altına alınmış ve soluk alınamaz hale getirilmiştir.” Bu yorum; son derece tehlikeli, ciddi ve korkutucutur. Mademki bu kadar ciddi, bu kadar tehlikeliyse bunun çözümünü Türkiye’yi bu hale getiren AKP’nin politikalarına destek vere menlik iddiasında bulunan irili ufaklı ne kadar güç varsa onlara sesleniyorum: CHP olarak durdurduğumuz yerden bir milim dahi geri adım atmayacağız. TBMM dışında hiçbir gücün müracaat makamı olarak kabul edilmesini asla benimsemeyeceğiz. Tek güç TBMM’dir. Oslo planlarınıza alet olmayacağız. Yabancıların ısıtıp Türkiye’nin gündemine getirdiği oyunlara alet olmayacağız. Aygün’ün kaçırılması, Aygün’e yöneltilmiş bir saldırı değil, CHP’nin kurumsal kimliğine ve onun temsil ettiği değerlere, parlamenter sisteme, TBMM, demokrasi ve insan haklarına yönelik bir saldırıdır. Hal böyleyken arkadaşımızın kaçırılmasına bazıları “oh olsun” diyebiliyorlar. Bunlara ahlak fukarası, bunlara parlamenter bile demiyorum, insan bile olamazlar. Devletin yolunda güvenliği sağlamak zorunda değil misin? Teröre vereceğimiz yanıt: İnadına demokrasi, inadına barışın dilini kullanacağız. Sayın Başbakan’a bir çağrım olacak: Şehitlerimizi küçümseyen, milletvekili arkadaşımıza oh olsun diyen ucubelerini susturmasını istiyorum. Yönetim boşluğu: En önemli sorunumuz, siyasi yönetim boşluğunun olmasıdır. Terör konusunda AKP politikası şu: “Mücadele edeceğim, ABD’den anlık istihbarat alacağım.” Anlık istihbarat verdiler, Uludere’de 34 vatandaşımızı katlettiler. Çapsız adamlarla dış politika yürütülmez: Egemen Başbakan ucubelerini sustursun: Milletvekilimiz Hüseyin BDP EŞBAŞKANI DEMİRTAŞ Nüfus momentumu ‘Kandil’de staj yaptı’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR CHP Millitvekili Hüseyin Aygün’ün kaçırılma olayının yankıları sürerken BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, biri kaymakam, asker, polis toplam 12 kişinin daha PKK’nin elinde bulunduğunu anımsattı. Demirtaş, “Hükümet hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Bir yıldır kaymakamın Kandil’de, stajını orada bitirdi, Kandil’de kaymakam olacak. Daha girişimde bulunmuyorsun” dedi. Demirtaş, CHP’nin olağanüstü toplantı önergesinin reddedilerek TBMM’nin tatiline devam kararı verilmesini de şöyle değerlendirdi: “Herhalde AKP’nin savcıları, özel yetkili mahkemeler, bugün genel kurula katılan vekillerle ilgili örgütün propagandasını yaptıkları iddiasıyla fezleke hazırlar. AKP’ye göre parlamentoyu olağanüstü toplayacak kadar Mehmet ölmemiş” diye konuştu. ? Genç, “Bizim kimseye kötülüğümüz yok. Bu endişeler her zaman vardı. Tabii seçimlerde CHP’nin Tunceli’den iki vekil çıkarması BDP’yi çok rahatsız etti” yorumunu yaptı. CHP’li İnce: Meclis’ten kaçtılar CHP’nin tatildeki TBMM’yi olağanüstü toplantı için yaptığı çağrı, AKP ve MHP Genel Kurul’a gelmediği için yeterli çoğunluk bulunamayınca reddedildi. Toplanma saati olan 15.00’te CHP’liler ve BDP’den Eşbaşkan Selahattin Demirtaş’ın da içlerinde olduğu 10 milletvekili genel kurul salonunda hazır bulundu. TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, birleşimi açarak, yoklama için 5 dakika süre verdi. Bu sırada, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce yerinden kalkarak, Yakut’un tutumu hakkında söz istedi. İnce, daha önceki bazı birleşimlerde yoklama yapılmadan genel kurulun açıldığını ifade ederek “8 milletvekili, Başbakan’ın ‘devlet içinde devlet’ dediği özel mahkemeler tarafından tutuklu. Bir milletvekili PKK’nin tutsağı, böyle bir durumda siz ne hakla yoklama yapıyorsunuz, milletvekilleri özgür iradeleriyle buraya gelebiliyor mu da yoklama yapıyorsunuz? Oslo’da görüşeceksiniz, Kandil’de görüşeceksiniz, TBMM’den kaçacaksınız” dedi. Yakut, toplantı yeter sayısının bulunamadığını belirterek bileşimi kapattı. CHP’liler durumu sıra kapaklarına vurarak protesto etti. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) güçlerin Ortadoğu taşeronluğu Türkiye’ye yakışmaz. Çapsız adamlarla dış politika yürütüyorsanız sağlıklı bir politika yürütemezsiniz. Suriye’de Müslümanlar birbirini katlediyor. Parayı Arabistan, silahı Türkiye veriyor. Irak’ı görmedin mi 1.5 milyon insan öldürüldü, gıkın bile çıkmadı. Şimdi aynı oyun Suriye’ye oynanıyor. ‘Alevi sol kesime baskı’ AKP’li Ömer Çelik, Aygün’ün kaçırılmasını terör örgütü PKK’nin ‘yeni stratejisi’ olarak yorumladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün kaçırılması konusunda AKP’den “Alevisol” vurgulu yorumlar gelmeye başladı. Aygün için “Alevi kimliğini siyasallaştırarak siyaset yapan sayın milletvekili” ifadesini kullanan AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, “PKK, geçmişte Kürt meselesi üzerinde kurduğu baskıyı bugün sol, Alevi kimliği çerçevesinde siyaset yapan kesimler üzerinde de kurmaya çalışıyor” dedi. AKP MKYK, dün Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Çelik, toplantı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlarken, “PKK’nin en büyük meselesi şuydu. PKK öteden beri Aleviler içerisindeki siyasileri ve kanaat önderlerini kendi müttefiki gibi göstermeye çalışıyordu, ama Sayın Aygün gibilerin PKK’ye mesafe koyması PKK’yi rahatsız eden bir duERDEM GÜL rum. Tunceli’de bu stratejisine rağmen ANKARA CHP Milletvekili istediği oyu alamadı BDP. Zaten muhaHüseyin Aygün’ün kaçırılmafazakâr Alevi kesimler üzerinde hersının ardından Hükümet Sözhangi bir etkisi olması söz konusu değil, cüsü Bülent Arınç, “PKK ses ama PKK’nin birtakım sol, Alevi kegetirici eylemlere devam edesimler üzeride bir tasarrufta bulunma bilir” uyarısı yapınca gözler niyeti olduğunu zaten kendileri de beAKP’li bölge vekillerine çevirilyan ediyorlardı.” dedi. di. AKP Diyarbakır Milletvekili Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da Ensarioğlu Galip Ensarioğlu, “Halkın arasına korumayla girersem, o halkın gözünTBMM toplansa bile CHP’nin hiçbir somut de biterim” dedi. Başbakan Erdoöneri getirmeyeceğini bildiklerini söyledi. ğan’ın, “Bu tür eylemler beklediğimiz AB Bakanı Egemen Bağış da Aygün’ün kaşeyler” sözlerine karşın Ensarioğlu çırılması olayı ile ilgili “PKK’nin son eyle“Milletvekilinin kaçırılması PKK açımi sadece bir milletvekilimizi değil, aslınsından bir ilk. Beklenen bir şey değildi. da kendi aklını kaçırdığını ortaya koyÖnceden gelen istihbarat yok” dedi. maktadır diye konuştu. ‘Korumayla gidersem biterim’ Genç: Tehlikedeyim CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Hüseyin Aygün’ün PKK tarafından kaçırılmasının ardından kendisinin de tehlike altında olduğunu ima ederek, “Şimdiye kadar bir şey başıma gelmedi ama kulağıma bazı şeyler geliyor. Emniyetten dün bize ikaz geldi, ‘Seninle ilgili iyi söylemleri yok’ diye… Ankara istihbarat almış” dedi. Aygün’ün kaçırılması olayıyla ilgili bölgedeki izlenimlerini aktarmak üzere Ankara’ya dönen CHP milletvekili Levent Gök de eylemin Tunceli halkına karşı büyük bir haksızlık olduğunun düşünüldüğünü anlattı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear