26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 AĞUSTOS 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 CHP’li vekil henüz kurulmamış şirketlere usulsüz kredi verildiğini öne sürdü Doğmamış şirketlere kredi mi ‘Kanuna aykırı durum yok’ Can Akın Çağlar iddiaların gerçeği yansıtmadığını söyleyerek “Nisan 2011’de uygunsuz krediler verildiği yönünde bir ihbar mektubu üzerinden gidiliyor. Ben genel müdürken bu mektuplar Ali Babacan’a da yazılmış. Onun üzerine Ali Babacan, BDDK’yi görevlendirdi. Binlerce kredi dosyası incelendi, müfettişler yaklaşık 1500 sayfalık rapor yazdı. Raporda bankalar kanununa ve mevzuata aykırı herhangi bir hususa rastlayamadı” dedi. Eşkıya Şemdinli’de Meclis Tatilde Ha! TürkiyeİranIrak sınırının, sınırımızın bir üçgen şeklinde kesiştiği güneydoğu ucundaki Şemdinli ilçemizi “kurtarılmış bölge” olarak ilan etmek isteyen eşkıya ile Silahlı Kuvvetlerimizin göğüs göğüse çarpıştığı söyleniyor. Bu “söyleniyor” sözcüğünü, İçişleri Bakanlığı’nın konu hakkında bir açıklama yapmaktan ısrarla kaçınmasını anlatmak amacıyla kullanıyorum. Milli Misak sınırlarımızın içinde, vur kaç eylemleri yapan terörist kalkışmaları dışında ilk kez bir “düşman” güruhu böylesine pervasız bir kalkışma ile adeta cirit atıyor! AKP iktidarı, on yılda başardıkları ile övünür. Lider, her salı günü grubunda kürsüye çıkar, o hatanın icmalini ballandırarak dile getirir. Ya parlamento tatilde ise? O zaman tüm televizyonlarda “İcraatın İçinden” programı altında yine “Aziz milletim” diye başlayan konuşmalar Başbakan’ı bekler. 2002’de, yani AKP iktidara geldiği tarihte TSK’nin verdiği şehit sayısının 10 olduğunu Sayın Başbakan da elbette bilir. Bu sayı, ne yazık ki giderek çoğalmış ve geçen yıl 162’ye ulaşmıştır. 2012’nin ilk 7 ayında, eşkıyaya karşı vuruşan Silahlı Kuvvetlerimizin verdiği şehit sayısı 117’dir. Hükümetin Kürt sorunu karşısında izlediği politikadaki değişimlerin, Güneydoğu’da görev yapan asker üzerindeki yansımalarının, verilen kayıplarla yakından ilişkili olduğu da görülüyor. Erdoğan’ın sıfır sorun olarak devraldığı dış politika, Batı sınırlarımızın dışında herkesle kavgalı bir seyir göstermektedir. Bu olumsuz gelişmede, Ankara’nın Türk dış politikası yerine Washington’ın seyir defterine göre bir rota izlemesinin büyük ağırlığı olduğu ortadadır. Bizim şu anda İran ile ilişkilerimizde gerginlik yaratmamızdaki çıkarımızın ne olduğu konusunda Dışişleri Bakanı Davutoğlu bir açıklama yapma gereğini duymaz mı? Ortadoğu’nun tek diktatörü sanki Esad’mış da, kendi yazarlarına “ifade özgürlüğü” için geniş alanlar açmış olan iktidarımız, tüm ağırlığını o acımasız “Buyurgan”ı Suriye’deki muhaliflerin nasıl alaşağı edeceği planlarının başarısına odaklamışmış! Şam’ın da, Tahran’ın da Türkiye ile iyi ilişkiler olmadığı zaman PKK ya da PYD’yi devreye soktuğu bilinmiyor mu? Ülkenin sorunları bir hükümeti sabahtan akşama kadar, hatta gece gündüz uğraştıracak kadar ağırdır. Ve her şey güllük gülistanlık içindeymişçesine, 1 Ekim’e kadar çalışmalarına ara veren TBMM tatilini sürdürmektedir. Ne Sayın Cumhurbaşkanı ne de hükümetin Meclis’in toplanarak sınırlarımıza yaklaşan ateşin nasıl önleneceği konusunda ortak bir görüş oluşturmayı düşünmedikleri anlaşılıyor. Bu koşullar altında görevin kendisine düştüğünü gören ana muhalefet partisi, sadece iktidarın değil tüm yurttaşların da geleceği ile doğrudan ilişkili olan bugünkü vahim tablo karşısında neler yapılması gerektiği sorusunun yanıtını öğrenmek amacıyla 14 Ağustos’ta TBMM’yi olağanüstü toplanmaya çağırmak amacıyla CHP milletvekillerinin tümünün imzası ile bir başvuruda bulunmuştur. Böylesine doğal bir görevin Başbakan’ı nasıl hiddetlendirdiğini okuyup da şaşırmamak mümkün değildir. Demokratik parlamenter bir ülkenin başbakanının o çağrının altında imzası olan ana muhalefet liderine “Sen hiç aynaya baktın mı? Gramının, çapının ölçüsünü ver de görelim. AK Parti, CHP gibi bölücü terör örgütünün peşine takılacak bir parti değildir. Buyurun. Meclis orada, sen gidersin. Orada oturur, ne yapacaksan yaparsın” şeklinde gazetelere yansıyan sözlerini, Ankara’da akredite olan Batılı büyükelçiler, acaba nasıl bir çeviri ile kendi ülkelerinin dışişleri bakanlarına kriptolamışlardır? Sakarya Meydan Muharebesi’nde dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi, Polatlı’ya gelen düşman kuvvetlerinin toplarının sesleri arasında toplanmış ve Başkomutan’ı sorgulamıştır. O koşullarda Milletin Meclisi’ne kürsüden açıklamalarda bulunan Gazi Mustafa Kemal, hiçbir üyeyi azarlamak, hele “siz kimsiniz, gramınız, çapınızın ölçüsü nedir” türünden ağır sözler söylemeyi düşünmemiştir. Tam aksine, düşmana karşı savaş meydanlarında verilen o büyük mücadele için sırtını Milletin Meclisi’ne dayamayı yeğlemiştir. TBMM’de adım adım savaşın bütün aşamalarını çalışarak yaşamış, bu nedenle de zaferden sonra İstiklal Savaşı Madalyası’nı almıştır. Ülkenin düşmanı 10 yıldır can alıyor. O düşmana karşı tek yumruk halinde olmak için önce iktidar yöneticilerinin partizanlığı bırakması gerekiyor. Şemdinli’den iyi haberlerin gelmesi için de orada savaşan ordunun önce morale gereksinmesi var. O moral, tutuklu üyerinin de özgürlüğe kavuşmasıyla toplanacak Türkiye Büyük Millet Mecilisi tarafından verilecektir. biçti? ? Aykut Erdoğdu, eski Ziraat Bankası Müdürü Can Akın Çağlar döneminde, Dursun Akdağ’ın şirketleri için henüz şirket ortada yokken kredi için başvurulduğunu öne sürdü. CHP’li vekil, Çağlar’ın ”Bu benim arkadaşımdır, bu krediyi kullandırmak istedim” şekinde konuştuğunu da iddia etti. SİBEL BAHÇETEPE CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, Ziraat Bankası’nda bir önceki yönetim döneminde kredi yolsuzluğu yapıldığını öne sürdü. Erdoğdu, Ziraat Bankası Müdürü Can Akın Çağlar döneminde, tarımda hiçbir geçmişi olmayan, son çalıştığı işyeri ile alacak davası bulunan Dursun Akdağ adlı bir kişinin henüz kurmadığı 20’nin üzerindeki şirketin her biri için 77.5 milyon TL tutarında kredi aldığını iddia etti. Erdoğdu, BDDK üyeliğine atanan Çağlar’ı istifaya, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ı göreve çağırdı. Can Akın Çağlar ile Dursun Akdağ ise haklarındaki iddiaları yalanladı. Şişhanede’ki CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda dün Ziraat Bankası’nda yaşanan kredi yolsuzluğu iddialarına ilişkin bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantıya CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı da katıldı. KİT Komisyonu üyesi Erdoğdu, kamu bankalarının Türkiye ekonomisinin bel kemiği olduğunu, her bankanın da belirli misyonların olduğunu belirterek kamu bankalarının faaliyetlerinin AKP döneminde karartıldığını, denetim mekanizmalarının yok edildiğini vurguladı. Erdoğdu, “Bu bankalar özellikle belirli işadamlarının, belirli kamu ihalelerini ve özelleştirme ihalelerini finanse etmek üzere ne yazık ki kirli bir kasa haline getirilmiştir” dedi. Ziraat Bankası’nda yaşanan seri kredi yolsuzluğu ile ilgili bir yıldır kendilerine ihbarlar yapıldığını anlatan Erdoğdu, “Bu ihbarlar sanıyorum Ali Babacan ve Başbakan’a da iletilmiştir. İhbarlar yüzünden eski yönetim, yani Can Akın Çağlar yönetimi görevden alınarak Hüseyin Aydın yönetimi göreve gelmiştir” diye konuştu. Erdoğdu, dosyaların kendilerine bankada söz konusu kredilere karşı mücadele veren banka bürokratları tarafından iletildiğini aktardı. Erdoğdu, şu iddialarda bulundu: “Dursun Akdağ 1970 Bayburt doğumlu biri. Çeşitli ticari faaliyetlerde bulunuyor. Son 20032006 yılları arasında Aydınlı Grup’a ait Aymerkez AVM Genel Müdürlüğü yapıyor. Bu grubu dolandırmaktan davalık oluyorlar. Dursun Akdağ isimli şahıs Akdağlar, Yonca, Selva Tarım ile Hayat Hayvancılık, Burgaz Hayvancılık, Yöresel Hayvancılık gibi 20’nin üzerinde şirket kurdu. Bu şirketlere baktığınızda Akdağ ya şirketin hâkim ortağı ya da sorumlu müdürüdür. Diğer ortaklar akrabaları olarak görünmektedir. Aksüt, Dünya, Akay, Dağlar, Yıldız Hayvancılık şirketlerinin, 02.11.2010 tarihinde kurulan bu şirketler henüz ortada yokken bankaya kredi için başvurduğu, banka tarafından kredi değerlendirilmesine alındığı, şirket kurulduktan hemen sonra mali istihbarat raporlarının hazırlandığı evraklarla sabittir. Tarımda hiçbir geçmişi olmayan, son çalıştığı işyeri ile alacak davası olan bir şahıs, kurduğu 20’nin üzerindeki her bir şirket için 77.5 trilyonluk, yeni parayla 7.5 milyonluk tarım kredisi kullandırılıyor. Can Akın Çağlar, Akdağ ile bir beyanında ise ‘Bu benim arkadaşımdır, bu krediyi kullandırmak istedim’ diyor. Ziraat Bankası bu sırada ise onlarca yıllık tarım tecrübesi olan bir sürü firmayı ne yazık ki kredilerden yararlandırmıyor. Verilen kredilerin de geri tahsis edilip edilmediği yönünde henüz bir bilgimiz yok.” Erdoğdu, banka personelinin direndiğini, bu nedenle bazılarının sürgün edildiğini, bazılarının ise hakkında tutanak düzenlendiğini de öne sürdü. Çağlar, BDDK’ye atanması ilgili olarak ise “Atamada mevzuata aykırı bir durum varsa zaten bunlar araştırılıyor. Personel ile aramızda sorunlar olduğu ve sürgünlere gönderildiği iddiaları da gerçeği yansıtmamaktadır” dedi. Dursun Akdağ da iddiaların doğru olmadığını, Ziraat Bankası’ndan 2007’de Yonca Hayvancılık adına bir kredi aldıklarını, onun dışında kredi almadıklarını söyledi. Akdağ “ Şirket kurmadan kredi almamız mümkün değildir. Zaten Tüm Süt Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TUSEDAD) üyesiyim. Aldığım kredi ile ilgili de kayıtlar elimizde var” dedi. Sağlık Bakanlığı Malatya Kürecik’e kurulan füze kalkanı radar sisteminin sağlığa zararsız olduğunu savundu Fotoğraf: SERKAN YILDIZ DevSağlıkİş Maaş indirimine protesto Meyve ağaçları bile İstanbul Haber Servisi DİSK’e bağlı DevSağlıkİş Sendikası, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün Çapa Hastanesi’nde çalışan taşeron işçilerin maaşlarını düşürmek istemesini dün protesto etti. İstanbul Çapa Hastanesi Temel Birimler önünde toplanan sendika üyeleri ve işçiler, “Maaşlarımızın düşürülmesi yasadışıdır. Kabul etmiyoruz” pankartı açtı. Yaklaşık 1500 işçinin mağdur olabileceğini dile getiren Devrimci Sağlıkİş Genel Başkanı Arzu Atabek Çerkezoğlu, “İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü tarafından Çapa, Cerrahpaşa ve Haseki hastanelerinde çalışan işçilerin maaşları düşürülmek isteniyor. Rektörlüğün yapmak istediği maaş düşürme uygulaması yasadışı ama bu işçilerin rızası olmadan yapılamaz. Eğer sizler hayır kabul etmiyoruz derseniz bu yapılamaz” dedi. Maaşların indirimli yatırıldığı takdirde rektörlüğe yazılı dilekçe verilmesi gerektiğini ifade eden sendika avukatı Mehmet Ümit Erdem ise 6 iş günü içinde duruma itiraz etme hakkının olduğunu söyledi. kuruyor bakanlık zararsız diyor ? MAHMUT LICALI ANKARA CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur’un, MalatyaKürecik bölgesine ABD ve NATO tarafından kurulan “NATO Füze Savunma Sistemi Radarı”nın bölge için doğuracağı ekolojik sonuçlarla ilgili bir çalışma yapılıp yapılmadığı yönündeki soru önergesine Sağlık Bakanlığı yanıt verdi. CHP’li Onur, füze kalkanının yaydığı radyasyon ve farklı zararlı gazların bölgede yaşamı olumsuz yönde etkileyeceğinin bilirkişiler tarafından dile getirildiğini ifade etti. Sağlık Bakanlığı, MalatyaKürecik bölgesine kurulan füze savunma sisteminin yaydığı radyasyonun insan sağlığını tehdit etmediğini bildirdi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 1960 yılında Malatya Karayan Tepesi’ne kurulan ABD radarı nedeniyle bölgedeki kanser vakalarında artış yaşandığı iddiasına da “Kanser vakalarının hızı ülkemizin diğer bölgelerinden farklı değildir” yanıtını verdi. 1960’lı yıllarda Malatya Karayan Tepesi’ne konuşlandırılan Amerikan Üssü’nden sonra, bölgede kanser vakalarında artış olduğu ve bölgeye özgü meyve ağaçlarının kuruduğunun gözlendiğini kaydeden Onur, Uluslararası Radyasyondan Korunma Komisyonu (ICRP), Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) ve diğer bağımsız kuruluşların rapor ve analizlerle bu konuda uyarılarda bulunduğunu anımsattı. Onur, geçmiş yıllarda kurulan radar istasyonundan yayılan radyasyonun bitkiler ve toprak analizlerinin olup olmadığı, bu konuda bir çalışma yapılıp yapılmadığı ve faydazarar analizinin yapılıp yapılmadığı sorularını yöneltti. Akdağ, Malatya Kürecik’e kurulan füze kalkanı sisteminin faydamaliyet analizinin yapılması ve bu konuda kamuoyunun bilgilendirilmesinin Sağlık Bakanlığı’nın görev alanı dışında kaldığını dile getirdi. Camideki Kuran kursunda yer sıkıntısına çözüm hemen bulundu Müftülük cemaate yolladı MAHMUT ORAL Topbaş, BM Danışma kurulu üyesi ? İstanbul Haber Servisi BM Genel Sekreteri Ban KiMon “Binyıl Kalkınma Hedefleri”nin gerçekleştirilmesi için son tarih olan 2015 yılı sonrasında izlenecek kalkınma gündemine yönelik çalışacak üst düzeyli danışma kurulu listesine yeni isimler ekledi. İngiltere Başbakanı David Cameron, Endonezya Devlet Başkanı Susilo Bambang Yudhoyono ve Liberya Devlet Başkanı Ellen Johnson Sirleaf danışma kurulunun başkanlığına getirildi. Ban KiMon’un 26 kişiden oluşan danışma kurulu listesine, İBB Başkanı Kadir Topbaş da kentsel rehabilitasyon uzmanı olarak girdi. DİYARBAKIR Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesine bağlı Ofis Camisi’nde Kuran kursuna giden çocukların bir bölümü yer sıkıntısı iddiasıyla, Fethullah Gülen cemaatine bağlı Sur Anafen Dershanesi’ne yönlendirildi. Veliler, kendilerinden habersiz olarak çocukların dershaneye götürülmesine tepki gösterdi. Çocuklarına cemaat ideolojisinin benimsetilmesinden endişe ettiklerini belirten velilerden bir bölümü, çocuklarını kurstan aldı. Çocukların cemaat dershanesine götürülmesi bazı velilerin tepkisini çekti. Bu duruma kızarak çocuğunu kurstan alan ve açık isminin yazılmasını istemeyen M.D, “Biz çocuklarımızı caminin havasını solusun, dinini öğrensin diye camilerdeki Kuran kurslarına gönderiyoruz. Ancak çocukların buradan habersizce alınıp Sur Anafen Dershanesi’ne götürülmesini istemiyoruz. Çocuklarımızın kafasına başka bir şeylerin sokulmasını istemiyoruz. Çocuğuma cemaat ideolojisinin benimsetilmesinden kaygı duyduğum için kurstan aldım” dedi. Müftülük yetkilileri ise kurslara yoğun ilgi olması nedeniyle yer konusunda sıkıntı yaşadıklarını belirterek dershanelerin yaz aylarında kapalı olduğu için böyle bir uygulamaya gittiklerini savundu. ‘Hayata Dönüş’te sakat kalmıştı İstanbul Haber Servisi Bayrampaşa Cezaevi’ne 19 Aralık 2000’de yapılan operasyonda asker kurşunuyla yaralanan Cuma Şat’ın “yaşam hakkının ihlal edildiğine” karar veren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’yi 15 bin Avro tazminat ödemeye mahkum etti. 55 yaşındaki Şat, operasyon sırasında parçalanan dirseği nedeniyle kolunu yüzde 70 oranında kullanamıyor. Türkiye Emekçi Komünist Partisi/Leninist (TKEP/L) üyesi olduğu gerekçesiyle yargılanan Şat, 1922 Aralık 2000’de 12 kişinin öldüğü “Hayata Dönüş Operasyonu” sırasında Bayrampaşa Cezaevi’nde dirseğinden yaralandı. Aylar sonra Adalet Bakanlığı’na yapılan başvurunun ardından ameliyat edilen Şat, suç duyuruları hakkında işlem yapılmayınca, 23 Mart 2004’te AİHM’ye başvurdu. Şat, operasyonda yaşam hakkının tehlikeye atıldığını, işkence gördüğünü, yeterince tedavi edilmediğini, bununla ilgili etkin soruşturma yapılmadığını belirtti. AİHM, 10 Temmuz 2012’de verdiği kararında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesi uyarınca Şat’ın yaşam hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Şat’ın yaşamının devletin sorumluluğunda olduğunu belirten mahkeme, Türkiye’yi, Şat’a 15 bin Avro manevi tazminat, 1000 Avro da mahkeme masrafı ödemeye mahkum etti. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear