23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2012 CUMARTESİ 4 HABERLER AKP, özel yetkili mahkemeleri davalar bittikten sonra kapatacak, bürokratlara zırh için ise beklemeyecek İhlalde Ortak Standart DİYARBAKIR İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Başkanı M. Raci Bilici ile sohbet ediyoruz. İHD özellikle yurdumuzun bu bölgesinde çok gelişmiş, tüm Türkiye’deki 28 şubenin yarıya yakını bölgede yoğunlaşmış. Bilici, bizi Diyarbakır’a KCK davalarını ve insan hakları ihlallerini izlemeye davet ediyor. Buraya bir gelin de, duruşmaları izleyip hukuk adına neler yapılıyor görün! İstanbul’a, daha doğrusu Silivri’ye gelin de duruşmaları izleyip hukuk adına neler yapılıyor siz de görün, diye yanıtlıyoruz kendisini. İki gündür Diyarbakır’dayım; Basın Konseyi Başkanı ve gazetemiz yazarı Orhan Birgit, Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyeleri Turgut Kazan, Tufan Türenç, Yalçın Büyükdağlı ile birlikte Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan gazeteciler Ahmet Birsin, Vedat Kurşun, Tayip Temel ile görüşüyor, meslektaşlarımızın davaları ve hapishane koşulları hakkında bilgi alıyoruz. Üç meslektaştan ikisi tutuklu; Vedat Kurşun’un on buçuk yıl mahkumiyeti Yargıtay tarafından onaylanmış, artık Giresun Cezaevi’ne naklini bekliyor. Yatanlar bilirler, hapishane dünyanın her noktasına aynı uzaklıkta olan tek yerdir. On kilometre ötedeki eviniz ile on binlerce mil ötedeki, Sydney size aynı uzaklıktadır. İkisine de ulaşmak aynı derecede olanaksızdır çünkü. ??? Ama bu olgu Vedat Kurşun için bir teselli değil. Çünkü üç ayda bir ancak ziyarete gelebilen hastalıklı anasının oraya gidebilmesi daha da olanaksız. Hapishanenin konumu, tutuklu ve hükümlü için değilse bile, ziyaretçisi açısından çok önemli. Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi burada kimilerinin söylediğine göre, türünün en az kötülerinden, hiç değilse olayların patlak verdiği diğer cezaevlerine oranla daha dayanılabilir cinsten. Cezaevi koşullarıyla ilgili şikâyetler kapasitenin üstünde doluluk, hobi ve spor konusundaki olanakların yeterince kullandırılmaması, beslenme ve sağlık sorunları. Onları dinlerken Tuncay Özkan, Mustafa Balbay’ın anlatıp yazdıkları geliyor aklıma, hemen hemen aynı olduklarını görüyorum. Örneğin Diyarbakır D Tipi’nde veya Silivri’de mesai saatleri dışında herhangi bir kalp krizi durumunda, iki yerdeki mahpusların akıbetleri farksız olabilir. Her iki halde de iş tümüyle tesadüfe kalmış durumda. Bütün bunlar, pek de iftihar verici olmayan bir olguyu, insan hakları ve hukuk ihlalleri konusunda, ülke çapında ortak bir standardı tutturmuş olduğumuz gerçeğini işaret ediyor. Bilmiyorum, bu gözlemim bura insanını rencide eder mi? Çünkü onlar, insan haklarının ve hukukun çiğnenmesinin, kendi diyarlarında ülkenin diğer bölgelerinden daha yoğun olduğunu düşünüyorlar ve bu konuda çok duyarlılar. ??? Diyarbakır’da insanların Kürt sorununun çözümüne yaklaşımları nasıl? Barodan İnsan Hakları Derneği’ne, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’ndan sokaktaki adama kadar herkes bir şeyler yapılması, bunun da vakit geçirmeden yapılması gerektiğini vurguluyor. Bir şeyler yapılmalı ve vakit geçirmeden yapılmalı. Ama ne yapmalı? Ne yapmalı sorusuna yanıt ararken, konu bir başka soruda düğümleniyor: Kürtler arasında Türkler ile birlikte yaşama iradesi hâlâ mevcut mu? Bu soruyu net şekilde dile getirdiğimizde, bölgede yapılan kamuoyu araştırmalarını koyuyorlar önümüze. Amaçları, bağımsızlık isteğinin yalnızca yüzde 19 düzeyinde kaldığını göstermek. Kürt kökenli vatandaşlarımızın çoğunluğunda bir arada yaşama iradesinin sönmemiş olması umut oluşturuyor, ama “Ne yapmalı?” sorusuna yanıt getirmiyor. Bu konuya gelince, sorun anadilinde eğitim noktasında düğümleniyor. Edindiğim izlenim, Kürtlerin anadilinin öğrenilmesiyle yetinmeyip, anadilinde eğitim konusunda ısrarlı olacakları yönünde. Bir açılıma kararlı görünen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu henüz o noktadan uzakta, hatta bu alan onun kırmızı çizgiler bölgesine giriyor. Tayyip Erdoğan ve partisinin konumu da farklı değil. Bu durumda nasıl mesafe alınacak? Sorunun yanıtının zor olması, hemen “gelişme olmaz” demeyi gerektirmiyor. Ama bilelim ki, artık tartışmanın özü bu noktadır ve enine boyuna konuşulmalıdır. Adalete erteleme ERDEM GÜL ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kurmaylarıyla yürüttüğü çalışmada, parti içinde ve dışındaki rahatsızlıklar dikkate alınarak Ergenekon, Balyoz ve KCK davalarının bitimine kadar özel yetkili mahkemelerin (ÖYM) sürmesi kararı çıktı. Bu davalar karara bağlandıktan sonra ÖYM’lerin yetki ve davaları ağır ceza mahkemelerine devredilecek. Üst düzey askerler için de MİT’e zırh benzeri bir izin sistemi getirilecek. Erdoğan’ın, ÖYM’lerdeki değişikliğe ilişkin kurmaylarıyla yürüttüğü çalışmalarda sona gelindi. AKP lideri’nin çalışmaya, “ÖYM’ler tamamen kapatılsın” diyerek başlamasına karşın ÖYM’lerin değiştirilmesine karşı başta cemaat olmak üzere parti dışı çevrelerden gelen yoğun tepkiler ve parti içinde de seslendirilen rahatsızlıklar üzerine radikal bir değişikliğe gidilmemesi eğilimi öne çıktı. ÖYM’lerin halen devam eden çok sanıklı Ergenekon, Balyoz ve ? AKP hükümeti özellikle cemaatten gelen ÖYM baskısına direnemedi ve Ergenekon, Balyoz ve KCK davaları karara bağlanana kadar mahkemelerin kapatılmamasına karar verdi. Mevcut ÖYM’ler bu süreçte başka hiçbir dava almayacak. Üst düzey askerler için de MİT’e zırh benzeri bir izin sistemi getirilecek. KCK davaları karara bağlanana kadar görevinin devam etmesi benimsendi. Buna göre ÖYM’lerde değişiklik yapılırken, “Devam eden mevcut katalog suçlarla ilgili yargılamalar bitene kadar mevcut mahkemeler görevini sürdürecektir” ifadesine yer verilecek. Mevcut ÖYM’ler bu süreçte başka hiçbir dava almayacak. Mecut davaların karara bağlanmasının ardından ÖYM’lerin tamamen kaldırılacağı hükme bağlanacak. ÖYM’lerin kaldırılmasının ardından bu mahkemelerin görev alanındaki davalara ağır ceza mahkemeleri bünyesinde görev verilecek ihtisas mahkemeleri bakacak. Çalışmada MİT mensupları için çıkarılan izin sisteminin üst düzey askerler için de uygulanması formülü öne çıktı. Buna göre Genelkurmay başkanı, Başbakanlık müsteşarı ve son anda değişiklik olmazsa kuvvet komutanları için de Başbakan’dan izin sistemi getirilecek. Değişiklik sırasında getirilecek izin sisteminin “devam eden davaları kapsamayacağı” ifadesini taşıması halinde eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un düzenlemeden yararlanamayacağı belirtiliyor. Bu ifadenin konmaması durumunda ise düzenlemenin Başbuğ’u kapsayacağı ifade ediliyor. Haksız tutuklulukların önüne geçmek için ÖYM’lerde yetkili olacak “özgürlük hâkimi” atanması formülü de gündemdeki yerini koruyor, ancak kesinlik kazanmadı. Değişik lik formüllerinin son siyasi kararı için Erdoğan dün gece kurmaylarıyla son toplantısını yaptı. ÖYM’deki değişikliklerin bugün TBMM Genel Kurulu’na gelecek 3. yargı paketine önerge ile eklenmesi planlanıyor. HUKUKÇULAR: ‘İşlevlerini tamamladılar’ AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, gazetecilerin soruları üzerine değişiklikle ilgili “Şu anda devam eden darbe teşebbüsleriyle ilgili davaların sonuçlandırılmasına kadar mevcut mahkemeler görevlerine devam edecekler. Bu süreçten sonra zaten demokratikleşme konusunda çok önemli adım atılmış, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve demokrasiyi engelleyecek bütün unsurların ortadan kaldırılmasıyla ilgili işlevler tamamlanmıştır” açıklamasını yaptı. TBMM Başkanı Cemil Çiçek ise “Bu saatten sonra artık bu halin devam etme imkânı gözükmüyor. Kimse bu haliyle devam etsin demiyor. Ümit ederim beklenen maksat hasıl olur” diye konuştu. Dosyaya göre hukuk anlayışı ? Hukukçular, Ergenekon ve Balyoz davaları bitinceye kadar ÖYM’lerin kalması düzenlemesinin eşitlik anlayışına aykırı olduğunu belirtti. Prof. Azrak, AKP’nin planını ‘Hukukun ruhuna ihanet’ olarak tanımladı. İLHAN TAŞCI ITUC’TAN ERDOĞAN’A MEKTUP: İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Sendikalara böyle saldırı ancak Zimbabwe’de olur MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC), KCK operasyonu kapsamında KESK üyelerinin gözaltına alınmaları ve tutuklanmalarına tepki gösterdi. ITUC Genel Sekreteri Sharan Burrow, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği mektupta, şu görüşlere yer verdi: “Sayın Başbakan, yetkililerinizin sendikalara, sendika liderlerine ve üyelerine karşı uyguladığı yıldırma ve tacizin listesi korkunç bir uzunluğa erişti. İktidarınız dönemindeki sayısız seferde olduğu gibi bu geniş kapsamlı saldırının da illegal terörist bir örgüte yapılan operasyonla bağlantılandırıldığını anlıyoruz. Yasal düzenlemelerin sendikaları baskı altına almak için kullanılması ülkenizin imzaladığı 87 sayılı Örgütlenme Özgürlüğü Sözleşmesi’ne aykırıdır. Bu tarz adli tacizler aslında Zimbabwe, Swaziland gibi sendikal haklara en kötü saldırıların gerçekleştiği ülkelerde görülmektedir.Cenevre’deki ILO Konferansı’nda ülkenizin Stan dartların Uygulanması Komitesi karşısında kendini savunmak durumunda kalmasının en önemli nedenlerinden birisi de budur.” Burrow, Türkiye’de örgütlenme özgürlüğüne saygı gösterilmesi için gerekli adımları atmaktan da geri durmayacaklarını belirtti. Kamu Hizmetleri EnternasyonaliPSI de, Türkiye’deki son gözaltıları kınadı. Özgen: Boyun eğmeyiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) KESK’e yönelik KCK iddiasıyla yürütülen soruşturmada ikinci grupta adliyeye sevk edilen 16 kişiden altısı tutuklandı. KESK Genel Başkanı Lami Özgen’in de aralarında bulunduğu 10 kişi ise serbest bırakıldı. Böylece soruşturma kapsamında tutuklanan KESK’lilerin sayısı 28’e yükseldi. Özgen “Baskılara dün boyun eğmedik yarın da boyun eğmeyeceğiz” dedi. namikzafer@yahoo.com Kılıçdaroğlu, Türkiye’yi utançtan kurtaracaklarını söyledi ÖYM’ler bu ülkenin ayıbı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gün Aydın’a yaptığı ziyarette, operasyona uğrayan CHP’li belediyelerin yanında olduğunu vurguladı. Didim, Kuşadası, Aydın, Köşk, Sultanhisar, Nazilli, Kuyucak, Bozdoğan ilçe belediyeleriyle Umurlu ve Atça belde belediyelerindeki yolsuzluk iddialarıyla ilgili yapılan sabaha karşı operasyonlarına, buraları ziyaret ederek ve “Belediye başkanlarının yanındayım” mesajıyla karşılık verdi. Aydın ziyareti kapsamında önceki geceyi Didim’de geçiren Kılıçdaroğlu, Yalı Caddesi’nin açılışını yaptı, Onur Akın konserini izledi. Burada binlerce kişiye seslenerek “Demokrasi ve özgürlük hakkımızı kullanacagız. Tutuklu milletvekili ayıbından Türkiye’yi kurtaracağız. Özel yetkili mahkeme ayıbından adaleti kurtaracağız. Bedel varsa bedeli de ödeyecegiz” dedi. Daha sonra Balıkesir’in Burhaniye ilçesine geçen Kılıçdaroğlu, burada yeni belediye hizmet binasının açılışını yaptı. Cumhurbaşkanı Gül, özel yetkili mahkemelerden rahatsızlığını dile getirdi BAŞBAKAN ERDOĞAN Kurtulmuş‘a ‘eylülde gel’ çağrısı ERDEM GÜL ‘Her şeyi buraya sokuyorlar’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, görüştüğü TürkiyeAB Karma Parlamento Komisyonu üyelerine özel yetkili mahkemelerle (ÖYM) ilgili rahatsızlığını dile getirdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonu örnek gösteren Gül, “Yargıda uygulamalar büyük sorun. Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ticareti, ekonomik çıkar amaçlı suç örgütü bir de terör suçu deyip ÖYM’ye sokuyorlar, büyük operasyona dönüştürülüyor” dedi. TürkiyeAB Karma Parlamento Komisyonu divan üyeleri AKP’li milletvekilleri Afif Demirkıran ve Sait Açba, CHP’li Umut Oran ile MHP’li Kenan Tanrıkulu, dün Gül ile görüşerek 1314 Haziran’da Strazbourg’ta yapılan KPK toplantısı ve AB ile ilgili son gelişmeleri değerlendirdi. Oran, özel yetkili mahkemelerle ilgili tartışmaları gündeme getirerek “Nereye gitsek karşımıza yargıdaki uygulamalar geliyor. Referandumda AİHM, Venedik Komisyonu, AP herkes destekledi ama şimde ‘neredeyse pişman olduk’ diyorlar” dedi. Gül ise, “Çok doğru. Yargıda uygulamalar büyük sorun. Bakın İzmir Belediyesi’ne. Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ticareti, ekonomik çıkar amaçlı suç örgütü bir de terör suçu deyip ÖYM’ye sokuyorlar. Daha suçun var olup olmadığı belli olmadan her şeyi buraya sokuyorlar. Sonuç olarak bir belediye başkanına incelemeden suçun vasfını belirlemeden buraya sokuyorlar. Esasında bundan da bir şey çıkmayacaktır. Halbuki cebir yok, şiddet yok. Van ÖYM’de ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Halkın Sesi Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un AKP’ye katılmasına yönelik çağrısının süreli olduğu ortaya çıktı. Buna göre Erdoğan, Kurtulmuş’un sonbaharda yapılacak AKP büyük kongresi öncesinde partiye katılarak AKP’nin yeni vitrininde yer almasını istiyor. AKP’de bir grup vekil, bir süredir Erdoğan ile Kurtulmuş arasında mesaj alışverişi yürütüyordu. Bu mesajlaşma sonucu Erdoğan, Kurtulmuş’un partiye katılmasını istedi. AKP’de Kurtulmuş adı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e de mesaj olarak değerlendiriliyor. Kurtulmuş’un “Erdoğan sonrası en güçlü seçenek yine Gül” değerlendirmesine seçenek oluşturacağının altı çiziliyor. ‘Uygulamalar büyük sorun’ 100’ün üzerinde dosyayı inceledim sadece bunların 2’si bu kapsama girmiş. Baktığınız zaman 98’i görevi kötüye kullanma” diye konuştu. Oran, bunun üzerine şike davasını partisi adına izlediğini, Aziz Yıldırım’ın özel yetkili mahkemede yargılandığına dikkat çekerek, “Asliye hukuk mahkemesinin görevli olması lazım, ÖYM ‘hayır ben göreceğim’ diyor” dedi. Gül de, “İşte uygulama. Bu 3. yargı paketinde nasıl değişecek bilmiyorum ama her şey yasayla değişmez; o genel çizgileri koyar. Bu zihniyet meselesi bu hâkimin tahakkümüne dönmüş. Yapılmak istense başka yolları da var” görüşünü dile getirdi. Gül, “Meclis yasa fabrikasına döndü” denilmesi üzerine “Haklısınız” yanıtını verdi. ‘Hakimin tahakkümü’ ANKARA AKP’nin halen süren Ergenekon, Balyoz, KCK ve şike gibi kamuoyunun yakından izlediği davalar bitinceye kadar özel görevli mahkemelerin çalışmalarını yürütmesi yönündeki eğilimi, dosyasına göre hukuk anlayışını ortaya koydu. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın özel görevli mahkemelerde süren davalar sonuçlanıncaya kadar bu mahkemelerin görevlerine devam edeceği açıklaması tartışma yarattı. Prof. Dr. Köksal Bayraktar, yaklaşımı “son derece yanlış bir bakış açısı” olarak nitelendirdi. İktidarın “askeri yargı” olmaz dediğini anımsatan Prof. Dr. Bayraktar, şu irdelemeyi yaptı: “Yargı parçalanabilir mi? Her mahkeme için ayrı usul kuralları olur mu? İtiraf edeyim, 21. yüzyıldayız, Türkiye bu halde olmamalı. Silivri mahkemelerinin hali ortada, özel yetkili mahkemelerin hali ortada. Ta soruşturmadan itibaren vatandaş güvencesiz kalıyor. Bunları nasıl unutuyoruz? Eğer reform yapmak istiyorlarsa Türkiye yargısına güveniyorlarsa lütfen güvensinler bütün mahkemeleri aynı usul kurallarına tabi mahkemeler haline getirsinler. Ceza kanununda lehe olan kanun geçmişe uygulanır ama ceza yargılanmasında herhangi bir usul değişikliği getirdiğinizde Türkiye’de usul hukuki yönünden vatandaşlar için güvence yarattığınız anda lehte olsun aleyhte olsun aynı anında uygulanır.” Prof. Dr. Ülkü Azrak da, “Bunların katiyen hukuk anlayışı yok” derken, “İleride şimdi gördükleri davalara benzer davaları bu özel yetkili mahkemeler görmeyecek. O zaman şimdi kaldırılması niye düşünülüyor? Böyle, eşitliği bozucu şey olur mu?” dedi. “Hukukun esprisini, ruhunu kavramamışlar” diyen Prof. Dr. Azrak, “Kavramış olsa, hukukun ruhuna bu kadar ihanet edilmeyeceğini bilmesi lazım. Eşitlik kuralına bu kadar aykırı bir şey olur mu? Kaldırılmasını erteliyor. Bu davalar 10 yıl sürerse ne olacak?” yorumunu yaptı. Azrak, şunları söyledi: “Bir hukukçu bu mahkemelerin hukuk prensiplerine uygun biçimde çalışmalarına imkân olmadığını görüyorsa eğer bu mevzuatı değiştirir, bunları normal mahkemelere dönüştürür. CMK’de gerekli değişiklikleri yapar. Eğer bu özel mahkemelerin takip ettikleri usulü hukuka uygun buluyorlarsa o zaman niye kaldırmayı düşünüyorlar? Bir ülkede bir tek hukuk sistemi olur, iki hukuk sistemi olmaz.” C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear