29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN 2012 CUMARTESİ 8 İstanbul B Edirne PB Kocaeli B Çanakkale B İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak PB Sinop PB Samsun B Trabzon B Giresun B PB Ankara 24 28 29 27 29 30 28 25 24 25 24 24 27 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB B B B B B B B B B B 26 26 23 25 28 28 31 32 28 29 25 21 20 Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra B AmsterdamPB Brüksel PB Paris PB Bonn PB Münih Y Berlin Y BudapeştePB Madrid PB Viyana Y HABERLER 13 12 10 19 15 19 21 17 17 16 23 31 24 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam PB Y PB PB PB PB PB PB PB PB PB PB PB 26 25 22 25 25 22 38 34 26 30 23 37 32 Ülkemizde yağış beklenmiyor. Kuzey kesimleri parçalı bulutlu, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hafta sonunda ülkemiz genelinde hissedilir derecede olmak üzere 4 ile 6 derece artarak mevsim normalleri üzerinde seyredeceği tahmin ediliyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 2 Haziran GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada RTE’nin ilk fırsatta açığa vuracağı kimliğiyle Doğu’ya açılacağını savundu. Oysa, RTE’nin kendine özgü biçimdeki “demokratik” uygulamalara başladığında iş işten çoktan geçmişti. Batı medyası şimdi İslamın demokrasiyle özdeşleşebileceğini kanıtlayan lider diye övdüğü; ne ki gerçek yüzünü yansıtan uygulamaları ortaya çıkınca “‘normalde’ bir elinin halkın nabzında, ötekisinin de rakiplerinin şah damarında olduğunu” yazdıkları RTE’deki değişiklik karşısında şaşırmış görünüyorlar. Örneğin, Türkiye’de uzun yıllar gazetecilik yapan ABD’li gazeteci Andrew Finkel, New York Times’ta, RTE’nin normalden anormalliğe kaydığına değiniyor. Kürtajı yasaklayacağını ilan ederek “geçen hafta esrarengiz bir çıkışta bulunduğunu” yazıyor. Hâlâ RTE’yi ve amaçlarını kavrayamadılar. ??? Özgürlükleri yeniden ihya edeceğini ve demokrasiyi pekiştireceği sandıkları RTE’nin yerinde yeller esiyor. Artık karşılarında, tek adamlığın bütün koşullarını uygulayan, toplumun benimsediği çağdaş kuralların üstüne İslam kurallarını koymaya girişen bir Başbakan var ve bu Başbakan’ın elindeki istediği gibi kullandığı araç; ha Hitler’in ha Mussolini’nin parlamentosu, ha Meclis’teki AKP çoğunluğu! Şu günlerde kürtajı yasaklamaya girişen RTE’ye karşı savaşım veriliyor. Kuşku yok RTE’nin insan, kadın ve hatta bilimsel kurallara karşı girişimiyle elbette mücadele edilecekti, ediliyor ama… … ama Meclis’teki AKP çoğunluğunun; liderlerinin ağzından çıktığı daha ilk gün kürtajın cinayet olduğunu onayladığı unutulmamalı. Sokak ortasında tecavüze uğrayan; gebe kalan kadının, yaşamı boyunca kafasında yüreğinde taşıyacağı acıyı ve ayıbı umursamayan, yaşadığı dramın ürününü doğurmamayı isteyen bir kadına, doğursun, bakmazsa devlet bakar diye omuz silken Sağlık Bakanı Recep Akdağ ve kürtajı yasaklayan yasayı desteklemesi için Diyanet İşleri’ne bir fetva ısmarlayan bir Başbakan… Biri insancıl bir zorunluğa, zorla karnına yerleştirilen ceninden kurtulmayı hak bilen kadını aşağılıyor, diğeri kürtaj yasağını son silahı dini devreye sokarak Müslüman toplumu kazanmaya hazırlanıyor. İşte demokrasimizin son ayıbını simgeleyen iki portre! Tecavüze hak veren, tecavüze uğrayan kadını aşağılayan anlayışla, kadına toplumda önemli yer verdiğini iddia eden kafa bir ve beraber! ??? CHP Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı; dilediği kadar, “Dünyanın hiçbir ülkesinde tecavüzcüyü cesaretlendiren bir Sağlık Bakanı (Başbakan) yoktur; bu nitelikte bir bilim adamının da (ve Başbakan’ın da) sağlıktan sorumlu bir siyasi görev üstlenmesi mümkün değildir” diye haklı açıklamalar yapsın; bu nitelikteki Bakan da, atayan Başbakan da yoğun eleştirileri umursamıyorlar. BBC; “Birçok ülkede üreme hakları konusunda olumlu yönde adımlar atılırken ve kapsamlı kürtaj hakkı kampanyaları sürerken mevcut yasadan geri adım atılması hem Türkiye hem de uluslararası tepkilere neden oldu” dedi de, ne oldu? İktidardaki adamlar içerideki dışarıdaki yapıcı eleştileri, uyarıları, “… ürür, kervan yürür” mantığı ile yorumlamaya devam ediyorlar ve... …iktidar elinde sağlıkla birlikte siyasal bir içerik kazanan kürtaj konusunda önceki gece Genç Bakış programında konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu günlerdir koruduğu sessizliğini... … “Kadının bedeni kadına aittir. Ben bu konuda yorum yapmam. Bu siyasetin konusu değildir. Bu bir sağlık olayıdır. Sağlık olayı hekimle hasta arasındaki bir olaydır” sözleriyle bozdu... Böylece “yeni” ana muhalefetimizden sağlık sorunu kürtajın siyasal bir yönü olmadığını anlamış öğrenmiş olduk! Kadınlar erkeklere benzemiyor hafız... Bence gidişin kadınların elinden olacak... ? Meydanlara ilk çıkanlar başta kadınlardı... Başlarına bantlarını takarak, büyük çantalarını alarak, sloganlarını kartonlara yazarak, bayraklarını sallayarak ilk meydana çıktıklarında, Türkiye’ye olacakları haber vermişlerdi aslında... Uyanmadı sap... ? Dün ekranlarda polisin kadınları yerlerde sürüklediğini ve kadınların ağlayarak bağırdıklarını görünce bunları düşündüm... Nasıl ki dinci istila işe kadının başıyla başladı... Cumhuriyeti geri almak da kadının o gözyaşıyla olacak... Göreceksin... ? Çünkü kadın erkeğe benzemez... Gidişin Kadınların Elinden... Anneliği ona; acı çekmeyi de öğretti, korumayı da... Ve asla vazgeçmemeyi... ? Merttir kadın... Onun için zaten; beğenelim beğenmeyelim, muhafazakâr kesimde dahi inancı neyse üstünde başında o var kadının... Türbanı... Tesettürü... Uzaktan belli eder kendini, saklamadan, gizlemeden, çekinmeden... ? Bir de kendine bak: İngiliz stili ceket... İtalyan pantolon... Frenk gömlek... Amerikan tıraş... Götür Chanselise Caddesi’ne bırak, almaya gittiğinde ayırt edemezsin... ? Eh... Kendini kamufle edip ecnebi kılığının içinde gizlerken başını örten kadını öne sürerek kendine yol açması bu nedenle... Kadının mertliği... ? Şimdi... Erkeğin sermayesine uzandılar, sustu... Sendikasını aldılar, ağzını açmadı... Erkeğin yargısına el koydular, sesi çıkmadı... Erkeğin medyasını bitirdiler, sindi... Erkeğin üniversitesine el koydular, tüydü... Erkeğin ordusunu bile ezdiler, pıstı... Kadının kadınlığına el uzatılınca... Başına geleceği gör... ? Çünkü annelik ona; hem sarılmayı, hem sevmeyi, hem korumayı hem de asla ve asla vazgeçmemeyi öğretti... Artık hep onları görecek imam karşısında... Başları dik... Yürekleri büyük... Sesleri çığlık... Korkuları yok... Kadınları öne koyup arkalarına gizlenerek geldiler... Bu sefer gidişte, peşlerinde kadınlar olacak... Tuhaf Dışsatım DİLİMİZİN tuhaf sözcüklerinden biri de “tuhafiye”dir. Dantel, kurdela, mendil gibi ufak tefek şeyler satanlara “tuhafiyeci” deriz. Sanki sattıkları her şey tuhafmış gibi. Meğer “tuhaf” hediyenin Arapçası olan “tuhfe”nin çoğuluymuş; harika dil Türkçe onu da kendine benzetivermiş. Yakınlık duyduğunuz birine ufak bir hediye ya da aldığınızı güzelce sarmak için tuhafiyeciye gitmez misiniz? Dışa sattıklarımız hep tuhafiye değildir elbet. Hatta bazılarını, örneğin tozdan topraktan arındırmaksızın dışa satılan işlenmemiş maden cevherini sarıp sarmalamak da gerekmez. Ama hepsini saydığımız ve hele nasıl elde edildiğini öğrendiğimizde, “ithalat” giderlerimizi karşılamadığı için dış açığı kapatmaya bile yetmeyen “ihracat”ımızın özündeki “tuhaflık” açıkça belirir. Aslında, “zavallı komşu” Yunanistan’ın haline bakıp övünülen ekonomik gücümüzün gerisinde yatan tuhaf zayıflık budur. ışsatımdaki bir başka tuhaflık, tuhafiye dükkânlarında satılanlara biraz daha yaklaşmış sayılabilir: Dünyanın en ünlü markalarının başarılı taklitleri olan ürünler. Yani Gucci, Louis Vuitton, Ralph Lauren, Lacoste, Pierre Cardin, Versace, Armani, Diesel, Adidas gibi markaların taklidi çantalar, giysiler, gözlük çerçeveleri, ayakkabılar, makyaj malzemesi falan. Sertaç Koç’un Milliyet’te yayımlanan haberine göre, bazı Balkan ve Orta Avrupa ülkeleri de bu işi yapıyormuş ama piyasanın en iyisi Türk “imalatı” ürünlermiş. Satışlar, ülke sınırlarını çoktan aşarak Avrupa’nın her yanına sıçramış. Emniyet baskınları ve zaman zaman kesilen cezalar bu tür “sanayi” ürünlerinin dışsatımını durdurmuyormuş. unları ve otomotiv montajcılığına, radyo, televizyon ve buzdolabı yapımcılığına dayalı bir çeşit sanayi ürünlerinin dışsatımındaki durumunu düşündükçe sistemin temellerindeki zayıflık düpedüz endişe verici oluyor. Kendi teknolojisini yaratan, ileri üretim araçlarını kendi yapan, enerji kaynaklarını iyi değerlendiren, insan gücünü bu amaçlara göre yetiştiren bir ekonomi anlayışına geçmedikçe temelsiz övünmelerle halkı aldatmanın yersizliği dışsatımın tuhaflığıyla belirginleşmiş olmuyor mu? Doğan’ın 31 sayfalık savcılık sorgusunda ilginç tartışmalar yaşandı D 28 Şubat’ta sahte belge kuşkusu... İLHAN TAŞCI Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEBE B Koman, Alan ve Orhon’a yakalama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, özel yetkili savcı Mustafa Bilgili’nin itirazı üzerine 28 Şubat soruşturmasında serbest bırakılan eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Teoman Koman ile emekli korgeneraller olan tutuklu MHP milletvekili Engin Alan ve Kamuran Orhon hakkında “yakalama kararı” çıkardı. 28 Şubat soruşturmasının 5. dalgasında 9 emekli asker, pazartesi günü ifade vermek üzere polis marifetiyle Ankara Adliyesi’ne getirilmişti. Nöbetçi mahkemeye sevk edilen 9 isimden, 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan tarihi MGK toplantısına katılan ve kararların altına imza atan 6 kişi tutuklanmıştı. Nöbetçi yargıç, eski MİT Müsteşarı Teoman Koman ile emekli korgeneraller Engin Alan ve Kamuran Orhon’u serbest bırakmıştı. Savcının itirazıyla haklarında “yakalama kararı” çıkarılan üç emekli asker, bu karar kapsamında tekrar mahkeme önüne çıkarılacak. Mahkeme, üç ismin yüzüne karşı tutuklama kararını okuyarak zanlıları cezaevine gönderecek. Bu üç ismin tutuklanması ile birlikte soruşturmada tutukluların sayısı 60’a yükselecek. ANKARA Balyoz davası kapsamında tutukluyken 28 Şubat sürecine ilişkin soruşturma kapsamında da sorgulanıp “tutuklanan” emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın 31 sayfalık savcılık sorgusunda ilginç bir ayrıntı ortaya çıktı. Postmodern darbenin belgesi kabul edilen “Batı Çalışma Grubu Eylem Planı Belgesi” 27 Mayıs 1997 tarihini taşırken belgenin yazım karakterinin Microsoft tarafından 2007 yılında piyasaya sürülen Office program karakteriyle yazılmış olması belgenin sahte olduğu kuşkusuna neden oldu. Doğan, belgeler için “Dijital belgeler tertibin varlığına bende kuvvetli bir şüphe uyanmasına vesile olmuştur” dedi. Savcılık söz konusu belgelerin kopyasını Doğan’a vermeyerek mahkemeden istenilmesini söyledi. İkinci kez tutuklanan Çetin Doğan, savcılık sorgusunda, Refah Partisi iktidarı döneminde “Türkiye Cumhuriyeti halihazırda kuruluşundan bugüne kadar en büyük irticai tehdit ile karşı karşıya bulunmaktadır, bunların müşterek amacı İran benzeri bir İslam cumhuriyeti kurmaktır” tanım ve tespitinin neye dayandığına ilişkin soruya, “Bu tespitler MİT’in, Başbakanlık’ın, İstihbarat Başkanlığı’nın yapmış olduğu değerlendirmelerde geçmektedir, oradan alınmıştır” yanıtını verdi. “Mustafa Balbay’a Özgürlük Girişimi”nden Sevgi Pekaydın, Duygu Kıroğlu Hartong, Rahmi Taşpınar, Çağlar Fıkırkoca, Şahika Savran dün gazetemizin Şişli’deki merkezini ziyaret ederek kampanya hakkında bilgi verdi. ‘ÖSYM’ye değil AKP’ye sorun’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, ÖSYM’nin üniversiteye giriş sınavına iki hafta kala ÖSYS kılavuzunda değişiklik yaparak ağırlıklı ortaöğretim başarı puanında yaptığı değişikliğin nedeninin 4+4+4 yasası olduğuna dikkat çekti. Değişiklik nedeniyle öğrenci ve velilerin ÖSYM’yi eleştirdiğini ifade eden İnce, “Bu tepkinin adresi AKP’dir. Kanun, AKP’nin Meclis’teki çoğunluk zorbalığının, Anayasa Mahkemesi onaylı organizasyonuyla yürürlüğe girmiştir” diye konuştu. ‘Balbay’a Özgürlük Girişimi’ kampanyası Bakırköy’de İstanbul Haber Servisi “Mustafa Balbay’a Özgürlük Girişimi”, gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın serbest bırakılması ve uzun tutukluluk süresine dikkat çekmek amacıyla başlattığı imza kampanyasını, bugün Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda 12.0017.00 saatleri arasında düzenleyecek. Kampanya kapsamında meydanda kurulacak stantlarda Balbay’ın kitapları imzalanacak, yurttaşlar da Balbay’a mektup gönderecek. “Mustafa Balbay’a Özgürlük Girişimi”nden Sevgi Pekaydın, 12 Haziran’da Balbay için toplanan imzaları TBMM’ye göndereceklerini belirtti. Pekaydın, 12 Haziran’da Balbay’ın milletvekili olmasının birinci yılı olduğunu ancak halen kendisinin demir parmaklıklar ardında zorla tutulduğunu, zulüm gördüğünü belirterek “Biz bu 1. yıl nedeniyle Türkiye’de 20 ilde Balbay’a Özgürlük Girişimi olarak bir kampanya başlattık. Kendisine halktan yeniden oy istiyoruz” dedi. tinde parafım varsa benim dönemimde hazırlanmış olabilir. Ancak hatırlamıyorum” dedi. Nöbetçi hâkimlik sorgusunda ise Doğan’ın avukatı Celal Ülgen, “Bu belgedeki Çevik Bir’in imzasının sahte olabileceğini düşünüyoruz. Çünkü imza tamamen metin dışına atılmış. Makine ile atılan imzalarda da bu özellik bulunmaktadır, dolayısıyla biz bu belgenin alındığı iddia olunan yer söylendiği takdirde gerekli itirazlarımızı da ayrıca bildireceğiz. Şimdilik bu belgeye itibar edilemeyeceğini beDuygu Kıroğlu Hartong ise “Balbay’a Özgürlük Girişimi olarak tek tek 550 milletvekiline mektup yazacağız. Kampanya aynı zamanda geçen hafta yurtdışında da başladı. İnternet adresi yurtdışındaki sivil toplum örgütlerine de ulaştı, onlar da oy vermeye başladı. Kampanyamız ile 1 yıl sonra biz bu kişiyi yeniden seçiyoruz mesajını vermek istiyoruz. İstanbul’da önümüzdeki günlerde Kartal, Beyoğlu, Bakırköy, Sarıyer, Şişli’de de etkinliklerimiz olacak. Ankara’da bu hafta sonu etkinlik başlayacak, İzmir’de 101112 Haziran’da yapılacak ” dedi. CHP milletvekilleri ve gazetemiz yazarlarının da katılacağı imza kampanyasına destek için yurttaşların da http://imza.la/mustafabalbayaozgurluk, adresini kullanabilecekleri, “balbaymustafa.com, twitter.com/balbaymustafa, facebook.com/BalbayMustafa” adreslerinden ise gelişmeleri izleyebilecekleri belirtildi. lirtmek istiyorum” sözleriyle sahte belge kuşkusunu dillendirdi. Yöneltilen soruların ardından hakkındaki suçlamaya ilişkin genel değerlendirmesi sorulan Çetin Doğan, dijital belgelerin “tertip” şüphesi uyandırdığını belirterek “Bu dijital verilerin yazı karakterlerinin 2007 senesinde Microsoft tarafından piyasaya sürülen Office 2007 sürümünde bulunmasını bunun kanıtı olarak görmekteyim. Bu nedenle bu iddiamın araştırılmasını makamınızdan arz ve talep ediyorum” görüşünü dile getirdi. Doktorlara 15 yıl istendi ? İstanbul Haber Servisi Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın mahkemeye gönderilmeyen sağlık raporuna ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, Prof. Dr. Erhan Kansız, Prof. Dr. Cengiz Çeliker, Prof. Dr. Zerrin Yiğit, Prof. Dr. Hatice Sezer Karcier, Prof. Dr. Nazmi Gültekin, hemşire Songül Arı ve refakatçiler Muhammet Hüsrev ile Erkan Özhun hakkında “Ergenekon terör örgütüne yardım etmek” suçundan 7.5 ile 15’er yıl arasında hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı. Kapatma haklılığın tescili Savcılığın, “1994 mahalli idareleri seçim sonuçlarına göre 65 ilden 23 ili alan hükümet ortağı iktidar partisinin tehdit olarak ifade edilmesini nasıl açıklıyorÇetin Doğan sunuz” sorusu üzerine Çetin Doğan, “Bu bilgiler bizim ürettiğimiz bilgiler değildir. Bize istihbarat amaçlı MİT’ten İstihbarat Başkanlığı’ndan gelen bilgilerdir. Bazı belediyelerin irticayı desteklediği bilgileri vardı, daha sonra da Refah Partisi’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması göz önüne alındığında insanlarda duyulan kuşkunun haklılığı tescil edilmiş oldu” değerlendirmesini yaptı. Sorgunun en dikkat çeken ve tartışma yaratan sorusu “27 Mayıs 1997 tarihli Batı Çalışma Grubu Eylem Planı konulu yazının ek A’sında bulunan 19 sayfdan oluşan Batı Çalışma Grubu Eylem Planı belgesi hakkında bilginiz var mıdır?” oldu. Doğan, “Böyle bir ciddi belgeyi hatırlamam gerekir. Dosyada kalan sure Kocadon da ifadeye çağrıldı ? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Hafta başında Bodrum Belediyesi’ne düzenlenen rüşvet operasyonunda gözaltına alınan 8 kişi Emniyet’teki sorgularının ardından Bodrum Cumhuriyet Savcılığı’na sevk edildi. Mahkemeye çıkarılan 8 kişi tutuklandı. Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon da ifadeye çağrıldı. Geçen pazartesi günü Bodrum ve İzmir’de eşzamanlı baskınlarla toplam 23 kişi gözaltına alınmıştı. Erdoğan’dan turiste: I love you ? İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Somali Kongresi”nde yaptığı açılış konuşmasının ardından Dolmabahçe’deki Bezmi Âlem Valide Sultan Camii’ne geldi. Burada kıldığı cuma namazının ardından çıkışta yurttaşlara el sallayan Erdoğan, bu sırada kendisine yaklaşan bir Arap turistin “Esselamün aleyküm” sözlerine, turistin elini sıkarak, “I love you” diye karşılık verdi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear