22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 MAYIS 2012 PAZARTESİ 4 1 HAFTA İÇİNDE 3. AÇIKLAMA HABERLER Başbuğ ‘haksızlığa uğrayanların seslerine kulak verilmesinin zamanı geldi’ dedi ‘Darbe eğitimi vermiyoruz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin eğitim sisteminin değiştirilmesi yönündeki eleştirilere bir açıklama ile yanıt verdi. Genelkurmay, “Eğitim sürecinin hiçbir safhasında darbeler, devlet yönetimine müdahale vb konuları içeren veya bu yönde yorumlara yol açacak şekilde bir eğitim verilmemektedir” dedi. Genelkurmay Başkanlığı çeşitli basın ve yayın organlarında Türk Silahlı Kuvvetleri’nde verilen eğitimin değişmesi konusunda yer alan haberlere ilişkin bir açıklama yaptı. Genelkurmay, Türk Silahlı Kuvvetleri eğitim kurumlarında uygulanan eğitim sistemini anlatan açıklayıcı bilgi notu ile ders çizelgeleri ve askeri ders içeriklerinin “şeffaflığın bir göstergesi olarak” 17 Eylül 2011 tarihinde Genelkurmay internet sitesinde yayımlandığını hatırlattı. Söz konusu açıklamaya rağmen, bazı basın ve yayın organlarında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin eğitim sistemine ilişkin çeşitli haber ve yorumların yer almaya devam ettiğini belirten Genelkurmay, yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Askeri liselerde, Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı hazırlık sınıfı bulunan Anadolu liselerine denk eğitim verilmektedir. MEB tarafından onaylanan ders çizelgeleri haricinde herhangi bir ders okutulmamaktadır. Harp okullarında; ders çizelgeleri YÖK Kanunu ile Türk Silahlı Kuvvetleri ihtiyaçlarına göre düzenlenmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri ortaöğretim kurumlarında eğitim öğretim faaliyetleri, MEB Askeri Liseler Haftalık Ders Çizelgesi’ne uygun olarak sürdürülmektedir. Yükseköğretim kurumlarının ders çizelgeleri ise ulusal ve uluslararası standartlara uygun bir biçimde, YÖK Kanunu ve askeri ihtiyaçlar dikkate alınarak hazırlanmaktadır.” İddianameyle halk İstanbul Haber Servisi Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, hakkındaki iddianameyle, bir Genelkurmay başkanının ‘demokrasi ve halk düşmanı’ olarak ilan edildiğini söyledi. Haksızlığa uğrayanların seslerine kulak verilmesinin ve ‘Türkiye’de de yargıçlar var’ denilmesinin zamanının geldiğini söyledi. Başbuğ, Silivri Cezaevi’nden gazetemize gönderdiği mektubunun son bölümünde, yaşananların, her zaman gerçeklerle bağdaşmasının beklenmemesi gerektiğini, tutuklanmasıyla sonuçlanan süreçte de aynısının yaşandığını ifade etti. Taha Akyol’un bir yazısında, “İddianamede, Başbuğ’un liberal literatüre sıkça atıflar yaparak demokrasilerde ordunun yerini nasıl tanımladığına dair tek kelime yok. Lehteki delillerin toplanması gerekmez miydi” diye sorduğuna dikkat çekti. Başbuğ, “Elbette gerekirdi. Demokrasi üzerinde belki de en çok konuşma yapanlardan birisiyim. ‘Cumhuriyetin diğer temel niteliği demokrasidir. Türk Silahlı Kuvvetleri demokrasiye ve demokratik kurallara karşı saygılıdır. Demokrasi temel hak ve özgürlüklerin çoğunluğa karşı da güvencede olduğu bir rejimdir.’ Bu sözler, Genelkurmay Başkanlığı görevini teslim aldığım gün yapmış olduğum konuşmadan alınmıştır” dedi. Yıllık değerlendirme toplantısında 14 Nisan 2009 günü yaptığı konuşmada, “Cumhuriyetin muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma hedefine ulaşabilmesi için, siyasal yönetim biçiminin de demokrasi olması son derece doğaldır. Çünkü modern bir cumhuriyet ancak modern bir demokrasi ile gerçekleşebilir. Sivilasker ilişkileri eşit olmayanlar arasındaki diyalogdur. Bu ilişkide sivil liderler gerçek güce ve otoriteye sahiptir” dediğini dile getirdi. 25 Ocak 2010’da yaptığı başka bir konuşmayı da anımsattı: “Darbe, darbe iddiaları hicap duyuyorum. Türkiye’de bazı olaylar yaşandı. Bugün artık bu olayların geride kaldığını düşünüyoruz. Biz, ‘Demokraside, demokratik yöntemlerde en önemli husus, iktidarların seçimlerle, demokratik yöntemlerle el değiştirmesidir’ diyoruz.” Genelkurmay Başkanlığı’ndaki son gününde, 27 Ağustos 2010’da yaptığı konuşmasının, bu görevdeki ilk gününde söylediği sözlerle aynı olduğunu vurgulayan Başbuğ, “TSK demokrasi rejimine bağlı ve saygılıdır. Demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için de üzerine düşeni yapmaya özen göstermektedir. Normal bir çağdaş demokrasinin öngördüğü tüm değerleri içselleştirmiş bir kurum olarak görevini yapmaktadır” dediğini anımsattı. “Bu sözleri samimi olarak, her fırsatta söyleyen ve söylediklerine her zaman uygun şekilde hareket eden bir Genelkurmay başkanına bugün nasıl demokrasi düşmanı denilebilir?” diye sordu. düşmanı ilan edildim ‘Yargıçlar da var denilmeli’ 26. Genelkurmay Başkanı olarak, sadece demokrasiye, anayasaya ve yasalara bağlı kalarak, yasalarla verilmiş yetki ve sorumluluklar çerçevesinde TSK’yi, birlik ve bütünlüğüne, disiplini ve moraline karşı olabilecek her türlü olumsuz etkilere karşı korumak için çalıştığını vurguladı. “Bazılarına göre benim asıl suçum da bu olmuştur” diyen Başbuğ, Türkiye’de son dönemlerde yaşananların doğal olmadığını ifade etti. Başbuğ, mektubunu şu sözlerle bitirdi: “Haksızlığa uğrayan çok kimsenin ‘Ben neyle suçlanıyorum? Benim suçum ne? Neden burada tutuklu olarak bulunuyorum’sorularına kulak verilmesinin ve ‘Türkiye’de de yargıçlar var’ denilmesinin zamanı gelmiştir ve hatta geç de kalınmıştır. Bu yazı bugün haksızlıklara uğrayan birçok kimse adına yazılmış ve sadece ilgilenenlerin dikkatine sunulmuş bir açık mektup olarak değerlendirilebilir. Ancak şu husus unutulmamalıdır ki, adalet zaman zaman yanıltılsa da, hiçbir zaman aldatılamaz.” Kültürün Başkaldırısı: 1 Mayıs 2012... 1 Mayıs 2012 büyük bir kitle enerjisiydi. Kültürün başkaldırısı. Uzun zamandır saldırıya uğrayan bilimsanat kültürü, dayatılan yaşam tarzı değişikliği, her yere yayılan öfke ve şiddet siyaseti bu muhalif enerjiyi yarattı. Saldırıya uğrayan TÜBİTAK Üniversite sınavlarındaki kopya rezaleti Öğrencilerin gösterilerine yağdırılan cezalar Ucube diye yıkılan heykel Müstehcen diye kaldırılan resim Basılmamış kitabın yazarına verilen hapis cezası Gazetelerinden kovdurulan gazeteciler Televizyon dizisinde evlendirilen Behzat Ç. ile savcı hanım. Hafız yetiştirmeye göre düzenlenen eğitim Deniz Feneri davasına ayarlanan adalet Hapisten çıkarılmaması için dayatılan milletvekilleri Aşağılanan vatandaş Alay edilen muhalefet Azarlanan tiyatrocular Ortadan kaldırılmak istenen kamu tiyatroları Hep dahası, hep dahası Bütün bunlar birikimdir. Sessiz bir öfkenin birikimi. 1 Mayıs’ta meydanlara akan enerji bu öfkenin birikimidir. ??? Ama işte sorun orada ki, 2 Mayıs’ta ortalıkta hiçbir şey kalmamıştır. 2 Mayıs 2012. Her şey günlük yaşamın akışına dönmüştür. Enerji meydanlara akmış ve boşalmıştır. Ertesi gün, sanki hiçbir şey olmamış gibidir. Siyasal muhalefet bu kültürel başkaldırıyı temsil edememektedir. Siyasal muhalefet, kültürel muhalefetten uzaktır. Siyasal iktidar ise kendi kültürünü başarıyla temsil etmektedir. İktidara bu kültürle gelmiştir. İktidarda bu kültürle kalmaktadır. Dine dayalı cemaat kültürü iktidardadır. Muhalefet ise, laik düşünceye dayalı ulusal kültürün temsilcisi olamamaktadır. Türkiye’nin iktidar sorununun düğümü buradadır. Bu düğüm çözülmeden ülkenin geleceğinin değişme şansı yok denecek kadar azdır. Türkiye’nin sorunu iktidar sorunudur. İktidarın yolu ise, kimin hangi kültürü temsil ettiği ile çok yakından bağlantılıdır. Doğru analiz. Doğru strateji. Doğru ve enerjik hareket. Neyi temsil ettiğine karar vereceksin. Temsil ettiğin felsefeye sahip çıkacaksın. Bunu iyi anlatacaksın. Mızıldanmayacaksın. Sızıldanmayacaksın. Mırıldanmayacaksın. Kendine derebeylik bölgeleri yaratmakla uğraşan bir kadronun iktidara yönelen gücü de olamaz. Bakınız. Doktorlar görevleri başında öldürülüyor. Öğretmenler görevleri başında vuruluyor. Şu ilköğretim öğrencilerine verilen süt rezaleti. Kimisi birkaç demeçle, kimisi suskunlukla geçiştiriliyor. Hastalandıran süt konusu, ‘öğrencilerin hassasiyeti’ diye kapatılmaya çalışılıyor. Size sorarım. Bunca olay CHP iktidarda iken olsaydı da AKP muhalefette olsaydı. Yer gök yıkılmaz mıydı? Ağza gelen söylenmez miydi? İşte size ölçü. Düşünün ve kendinize yanıt verin. Düşünün ve karar verin. Ya siyasal iktidar olun. Ya da susun ve katlanın. Karar da sizin. Hayat da sizin... Bilgi Destek lağvedildi Sivilasker ilişkilerinin demokratikleşmesine katkı sağlamak için yaptıklarına da değinen Başbuğ, şöyle devam etti: “Genelkurmay başkanı, anayasaya göre başbakana karşı sorumludur. Bu nedenle, başbakan ile Genelkurmay başkanı arasında haftalık görüşme yapılması teklif edilmiştir. Genelkurmay Başkanlığı’na atanmamı müteakip Bilgi Destek Dairesi’nin belirli bir süreç içerisinde lağvedilmesi emri verilmiştir. Dairenin bünyesinde bulunan 4 Bilgi Destek Tabur Komutanlığı’nın ikisi derhal, Bilgi Destek Dairesi ise 11 Ağustos 2009 tarihinde lağvedilmiştir.” BAŞBUĞ DAVAYA KATILMAYACAK ‘Katillerle oturmam’ İstanbul Haber Servisi Birinci ve İkinci Ergenekon davaları ile İnternet Andıcı ve eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ dosyalarının birleştirilmesinden sonraki ilk duruşma bugün görülecek. İkinci Ergenekon’dan yargılanan gazetemiz yazarı ve CHP Milletvekili Mustafa Balbay, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Birinci Ergenekon davası sanıkları emekli Tuğgeneral Veli Küçük, örgütün mafya bağlantısı olduğu iddia edilen Sedat Peker, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılmasından sanık Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılmasından sanık Boğaç Kaan Murathan birleştirilen “Ergenekon” sanıkları olarak duruşma salonunda bir araya gelecek. Emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un bugünkü duruşmaya katılması beklenmiyor. Başbuğ’un yakınlarına “Çetecilerle ve katillerle aynı sandalyede oturmam” dediği öğrenildi. Birinci dava sanığı İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, 16 celseden men cezalı olduğu için bugünkü duruşmaya giremeyecek. 16 dosyanın birleştirilmesiyle 61’i tutuklu 256 sanıklı dava, büyük salonda Balyoz davası duruşmasının yapılması nedeniyle küçük salonda görülecek. Balbay, birleştirme kararlarıyla, milyona ulaşan evrakla şişen dosyayı “Git git Ankara 250 kilometre. Bu dava görüldükçe uzuyor, dosya inceledikçe şişiyor” şeklinde eleştirmişti. Halen Ergenekon davalarıyla birleştirme talebiyle açılan 5 dava daha bulunuyor. GENELKURMAY’DAN ENGELLEME Birleşen dosyalar Ümraniye’de 2007’de bir gecekonduda 27 adet el bombasının bulunmasının ardından sürdürülen operasyonlar daha sonra “Ergenekon” adıyla anıldı. 21 Haziran 2010’da kaybettiğimiz başyazarımız İlhan Selçuk’un da tutuksuz yargılandığı ilk dava 20 Ekim 2008 tarihinde başladı. Mustafa Balbay’ın da sanıkları arasında bulunduğu İkinci Ergenekon davasına 20 Temmuz 2009 tarihinde başlandı. Dava Eylül 2009’da 3. iddianame kapsamıyla birleştirilerek İkinci Ergenekon adıyla anılmaya başlandı. Birinci Ergenekon davasına, “Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması”, “Danıştay saldırısında kullanılan, Glock marka tabancanın temini”, “Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılması”, “Hakan Saraylıoğlu’nun öldürülmesi”, “Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi”, “Fener Rum Patriği Barthelemous’a suikast girişimi”, “Savcı Zekeriya Öz’ün tehdit edilmesi” dosyaları birleştirildi. İkinci Ergenekon davasına ile “Minas Durmazgüler’e suikast girişimi”ne ilişkin iki ayrı dosya ile “Kayseri Belediyesi’nde yolsuzluk” dosyaları eklendi. Umur Talu’ya destek yağdı Haber Merkezi Genelkurmay Başkanlığı’nın, astsubayların yaşadığı sorunları yazan Habertürk yazarı Umur Talu’ya erişim engeli koyması tepki çekti. Sosyal paylaşım sitelerinden mesajla destek verilen Talu, Genelkurmay Başkanlığı’nın erişim engeline dünkü köşesinde “Sansürlerinize Arz Ederim!” başlıklı yazısıyla yanıt verdi. Talu, yazasında “sansürün” Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde geldiğine dikkat çekti. Talu, yazısının son bölümünde şu ifadelere yer verdi: “Kızanı azarlıyor, yazanı azarlıyor, mütevazı bir emekli derneğini azarlıyor. ‘Ast isen altsın; alt isen bir halt değilsin’ deniyor. Fakat her (cesur) yürek bunu yemiyor. Sansürlerinize arz ederim!” Talu’ya gönderilen binlerce mesajdan bazıları şöyle: Talu’ya sansür uygulamak onu engellemez, Genelkurmay’a hayatında mutluluklar... Umur Bey sansürle başladılar, sırada 28 gün ev hapsi olabilir, aman dikkat!” C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear