25 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2012 ÇARŞAMBA 12 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara K K K K Y Y Y K K K Y Y K 4 6 4 3 11 6 8 4 2 3 4 5 3 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B 0 B 4 K 0 Y 12 PB 15 PB 17 K 6 Y 10 Y 7 Y 7 K 2 K 2 K 14 Oslo PB Helsinki K Stockholm K Londra PB AmsterdamPB Brüksel PB Paris B Bonn PB Münih K Berlin PB Budapeşte K Madrid B Viyana K HABERLER 4 6 3 3 0 2 1 2 4 4 5 7 4 Belgrad K 5 Sofya PB 6 Roma B 7 Atina Y 8 Zürih K 4 Moskova K 11 Aşkabat Y 9 Taşkent PB 6 Baku K 2 Bişkek B 0 Tiflis K 4 Kahire PB 17 Şam B 13 Ülke genelinin parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Kıyı Ege, Batı Akdeniz Kıyıları, Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzeyi, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Güneydoğu Anadolu’nun güney ve doğusu ile Denizli, Uşak, Kütahya, Elazığ, Hatay ve Osmaniye çevrelerinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Doğu Anadolu’da eğimin fazla olduğu alanlarda çığ tehlikesi bulunmaktadır. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 8 Şubat GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Günlerdir sürüp giden tartışma, ne demek dindar nesil yetiştirmek diye iktidarı sorgulaması beklenen muhalefet partileri ile Başbakan arasında geçmiyor. Tartışma; Başbakan’ın bu açıklamasıyla ne yapmayı düşlediğini veya ne yapacağını sorgulayan, irdeleyen kimi köşe yazarları arasında. RTE, tablet bilgisayarlı eğitime geçildiğini müjdelediği bir toplantıda; bir haftadır köşelerinde yazanlara seslenirken “Büyüklerine isyankâr bir nesil mi olmasını istiyorsunuz? Milli manevi değerlerinden kopuk, hiçbir istikameti olmayan, meselesi olmayan bir nesil mi istiyorsunuz?” gibi gerçeklerle taban tabana zıt sorular soruyor. Dindar nesiller yerine, tinerci nesiller mi yetiştirelim diyen, altı okka demagoji ağırlıklı bir soru da yöneltiyor köşe yazarlarına. İnsaf yahu! Ne dindar ne de tinerci gençlik isteyen var! Laikliğe inananların gerçek amacı, içten dileği din ve vicdan özgürlüğünü sindiren çağdaş nesiller yetiştirmek! Bu amacın ötesinde berisinde başka amaçlar aramak ancak RTE kafasına yakışır, yaraşır bir özellik. ??? Bu ülkede RTE’nin anladığı, savunduğu icraatıyla yerleştirmeye çalıştığı bir laiklik anlayışı var; bir de din ve vicdan özgürlüğünü savunan, özlemini çekenlerin savunduğu, benimsediği laiklik! RTE, dinin devlet işlerine karışmasına karşıymış gibi davranıyor ama toplumsal kuralları dinsel kimi kurallarla özdeşleştirmeyi öngören çalışmalara da ses çıkarmıyor. Bu ülkede araçların kırmızı yanarken geçmelerini cezalandıran yasalar var mı? Var ama, RTE’nin laiklik anlayışının sağladığı özgürlük nedeniyle Diyanet İşleri Din İşleri Kurulu, Emniyet’le bir araya gelip, kırmızı ışıkta geçmeyi dünyevi bir suç olmaktan çıkarmaya, ahirette sorgulanacak bir suç olduğunu kararlaştırmaya hazırlanıyor. Kurul Başkanı Raşit Küçük, “Örneğin” diyor: “Kırmızı ışıkta geçmek asla caiz değildir. Bu dünyada kanundan kaçabilirsin ama ahirette Cenabı Hak bunun hesabını sorar” diyor. Bu kafadan yola çıkarsak yanlış yasak sollamalar, süratli araba kullanmak, yasaya rağmen direksiyonda cep telefonuyla muhabbet dünyevi suçların yanı sıra ahirette hesabını vereceğimiz suçlardan! Kırmızı ışıkta geçme caiz bulunmadığına göre, Bay Reşat Küçük’e ya da Din İşleri Yüksek Kurulu’na yaşamsal gereksinimlerimizi sağlamadan önce, hangisinin ahirette hesabı sorulacağını sormak gerekecek! Böylece RTE’ye özgü laik, ileri demokrasi yaşayan ülkemizde, ahiret korkusunu camilerdeki vaazlardan çıkarıp güncel yaşamımızın vazgeçilmez kuralları arasına eklemiş oluyoruz. ??? RTE yönetiminde, etkin tablet eğitimiyle okullarda din ağırlıklı öğrenime ağırlık verilmeyeceğine, her alanda dini kuralları uygulamayı öngören nesil yetiştirilmeyeceğine kim güvence verebilir? Laikliği kendi dinci anlayışlarına göre yorumlayıp uygulayan iktidar partisi, Cumhurbaşkanı’nın, “Laiklik barış ve uzlaşma ilkesidir”, Başbakan’ın “Laiklik ortak paydadır” diyen demeçleri, “laikliği yeterince idrak edememiş bir zihniyetin varlığı ve tavrıdır”. Kimi köşe yazılarının eleştirileri dışında iktidar siyasal arenada öylesine rahat… Anayasaya girişin 75. yılında laikliği sonuna kadar savunacağını söyleyen ama iktidarın din konusundaki yeni açılımına karşı çıkamayan muhalefet var oldukça… …hayırlara vesile olmayan her aşamada laiklik gerçek kimliğinden kopacaktır! Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “dindar nesil yetiştirme” hedefi, AKP iktidarlarının o hep iddia ettikleri ileri demokrasi ve özgürlükler söylemi ile taban tabana zıttır. Çağdaş demokrasilerde devletin görevi belli bir ideolojik görüşe sahip nesiller yetiştirmek olamaz. Demokratik devletlerin çocuklar ve gençlere karşı birinci sorumluluğu onların kendi tercihlerini özgürce yapabilecekleri hür düşünce ortamını sağlamaktır. Gençler o özgür düşünce ortamında serbestçe karar vermelidir nasıl bir yaşam istediklerine. Başbakan’ın ilk kez bu kadar açık ve net biçimde kamuoyu ile paylaştığı “dindar nesil yetiştirme” hedefi, üyesi olmak için çaba harcadığımız Avrupa Birliği’nin demokrasi standartlarıyla da çelişki içindedir. AKP’nin ve lideri Erdoğan’ın 2002’de iktidara gelirken dillerinden düşürmedikleri ve bugüne kadarki tüm parti ve hükümet programlarına koydukları AB standartlarıyla... ‘Dindar Nesil’ Tartışması AB’ye Taşınıyor tirme anlayışı ancak totaliter rejimlerde olur. Bu tür rejimlerin en büyük özelliği tek boyutlu ideolojiye uygun beyni yıkanmış gençler yetiştirmektir. Alevi vatandaşlarımızın talepleriyle ilgili AİHM tarafından verilen ‘Zengin’ davası kararında, çocuklara ‘objektif, çoğulcu ve eleştirel” bilginin öğretilmesi gerektiğine hükmeder. Yani amaç endoktrinasyon, beyin yıkama olmamalıdır. Öyle olursa eğitim hakkının ihlali anlamı taşır. Ayrıca laik bir devlette hükümet tüm inançlara eşit ve tarafsız olmak zorundadır. Maalesef AKP’nin tek kutuplu yönetim anlayışı Türkiye’de özgürlükler ve demokrasi anlayışını tehdit etmektedir. ‘Dindar nesil’ söylemi, AKP’nin gündeminin, ‘toplumsal mühendislik’ yapmak olduğunu yani toplumu kendi dini ve otoriter idelolojisine göre şekillendirmek olduğunu açığa çıkarmıştır. Şimdiye kadar söylenmemiş olan bu sözlerin şimdi su yüzüne çıkıyor olması ürkütücüdür.” Bugüne kadar AKP hükümetine büyük destek veren AB sözcüleri bakalım Başbakan’ın “dindar nesil” söylemine ve Türkiye’deki demokrasi savunucularının güçlü itirazlarına nasıl yaklaşacaklar... Kampusta ‘heykel’ operasyonu ‘Ermenistan armasına benziyordu’ Haber Merkezi Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Karaaslan, Ermenistan’ın devlet armasına benzediği ileri sürülen “Aslan ve Kartal” heykelinin yerinden sökülüp depoya kaldırıldığını söyledi. Rektör Karaaslan, “Üniversitemizin giriş kapısındaki 2 heykel estetik olarak da şık değildi. Bu heykellerin Ermenistan’ın devlet armasına benzediği yönünde çok sayıda şikâyet aldık. Üniversitemizin danışma kurulu, şikâyetler üzerine söz konusu heykellerin kaldırılması yönünde bir karar verdi. Heykeller depoya kaldırıldı” dedi. Heykeli yapan Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Görevlisi Atanas Karaçoban ise kendisine danışılmadan böyle bir uygulama yapılmasından büyük üzüntü duyduğunu belirterek “Heykelimin, uzaktan yakından öyle bir armayla alakası yok. Ben Türk’üm ve Atatürk milliyetçisi bir insanım. Aslan ve kartal Türklerin simgesi ve isimleridir. Heykeli yaparken beni alkışlayan yönetim bugün heykeli kaldırdı” diye konuştu. BİNNAZ TOPRAK: DİNDAR DEĞİL, VATANDAŞ YETİŞTİRMELİYİZ Türkiye’de “dindarlık” tartışması denince akla gelen isimlerin başında toplumbilimci Binnaz Toprak yer alır. 1999 ve 2006 yıllarında yapılan “Türkiye’de Dindarlık” araştırmalarını yöneten isimlerden biri olan Toprak, bugün CHP milletvekili olarak TBMM sıralarında. Türkiye’de dindarlığın ne kadar yaygın bir olgu olduğunu AKP kurulmadan önce bilimsel olarak ortaya koyan Toprak, Erdoğan’ın yeni söylemini şöyle değerlendiriyor: “Bu sözleriyle ikilik yaratıyor. Bir tek dindar insanlar namuslu, dürüst ve ahlaklı. Geri kalanların ise dinle ilgileri yok, ahlaksızlığa, uyuşturucuya batmış gibi bir algı yaratılıyor. Türkiye’nin ihtiyacı dindar nesiller değil. Eğitim sistemimizin amacı ‘iyi vatandaş’ yetiştirmek olmalı. İnsanlığı yücelten, yalan söylememeyi, çalıp çırpmamayı, kadınlara karşı şiddet uygulamamayı öğrenmiş bir nesil ihtiyacımız olan. ‘Mahalle baskısı’ çalışmamızda görüldüğü gibi halk arasında zaten büyük önyargılar var. Kulağına küpe takandan saçını uzatana, Alevisinden Kürt’üne birçok insan bu önyargılar nedeniyle hakarete uğruyor, dayak yiyor. Kadınlar kısa kollu ya da dizlerinin azıcık üstünde etek giydiklerinde sokak ortasında ‘fahişe’ damgası yiyor. Bireyin özgürce yaşamasının önünde bu kadar çok engel varken böylesine ayrımcı ve ikilik yaratıcı bir söylemden hele de bir Başbakan’ın sakınması gerekir”. otaliter rejim benzetmesi Başbakan eleştirilere (özellikle de düne kadar tam destek aldığı liberal kalemlere) kızsa da, “dindar nesil” tartışması, daha önce basın ve ifade özgürlüğü konusunda da olduğu gibi yayılarak devam edecektir. Nitekim eski AİHM yargıçlarından CHP miletvekili Rıza Türmen, bugün Brüksel’de konuyu AB’nin yetkili platformlarında ilk kez gündeme getirecek. Türmen AB yetkilileri ve Avrupalı muhataplarına vereceği mesajı dünkü görüşmemizde şöyle aktardı: “Böyle bir ideolojik nesil yetiş T umhuriyet dindarları yok etmedi’ Başbakan Erdoğan’ın konuşmalarında sürekli Cumhuriyetin kurucu felsefesini din karşıtı gösterme çabasını da eleştiren Toprak, “Cumhuriyet bu ülkede dindarları yok etmedi ki! 1999 ve 2006’da biz bunu bilimsel olarak ortaya koyduk. Halka sorunca yüzde 97 kendini Müslüman tanımlıyor. Başbakan’ın gözünde dindar gözükmeyen ailelerde, oruç tutan namaz kılan insanlar olabilir. Başları açık olan kadınlar dini vecibelerini yerine getiriyor olabilir. Cumhuriyet, kendisinin dediği gibi yaptıysa, bu kadar dindarı kim yetiştirdi? Kendi kadroları aynı eğitim sisteminden geçmedi mi? Bal gibi dindar olarak yetişmişler ama şimdi yaptıkları dini siyasete alet etmekten başka bir şey değil” dedi. ‘C um:ag seminerleri başladı Medyadaki tarikat gücü Haber Merkezi Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nın (um:ag) Kadir Has Üniversitesi’yle ortaklaşa düzenlediği um:ag Akademi Gazetecilik Okulu seminerleri Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç’in açılış konuşmasıyla başladı. Erinç, Türkiye’de basın tarihini ve 1957 yılında Son Posta gazetesinde gazeteciliğe başlamasından bu yana geçen süreci karşılaştırmalı olarak katılımcılara anlattı. Erinç, “medyasiyasetticaret” ilişkisinin her dönem varolduğunu, günümüzde buna bir de “tarikat” gücünün eklendiğini söyledi. Erinç, günümüz gazeteciliğindeki çarpıklığa neden olan bir diğer önemli etkenin ise muhabir ile yönetici arasındaki ücret farkındaki bariz artış olduğuna dikkat çekti. Mart ayı sonuna kadar her pazartesi ve cumartesi günleri devam edecek olan seminerlerde gazeteciyazarlar ve öğretim üyeleri Hıfzı Topuz, Orhan Koloğlu, Ali Sirmen, Altan Öymen, Uğur Dündar, Can Ataklı, Doğan Akın, Işık Kansu, Prof. Nurdan Rigel, Belma Akçura, Aykut Küçükkaya, Miyase İlknur gibi isimler gazetecilikle ilgili çeşitli konularda sunumlar yapacak. Hakları için yürüyen kamu görevlileri güvenlik güçlerinin engeline takıldı Öğretmene dayak MUSTAFA ÇAKIR İlkokul binası vakfa iade ediliyor Haber Merkezi Vakıflar Genel Müdürlüğü, Galata Rum İlkokulu Vakfına ait okul binasının vakfa iadesini kararlaştırdı. Okul binasının iadesi için vakfın ibraz ettiği belgeyi inceleyen Vakıflar Meclisi, Vakıflar Kanunu’na 28 Ağustos 2011’de eklenen geçici 11. madde çerçevesinde binanın vakfa iadesinin yapılabileceğini kararlaştırdı. Galata’daki ilkokul binasının 1974 yılından sonra hazineye geçtiği öğrenildi. Vakıf yetkilileri, okul binasının iade işlemlerinin 2 ay içerisinde tamamlanacağını bildirdi. Vakfın başvurusunun, azınlık mallarının iadesine yönelik yapılan ilk başvuru olduğu belirtildi. Dersim’e ilk dava TUNCELİ (Cumhuriyet) Dersim katliamında ailesini ve yakınlarını kaybeden, kendisi de yaralı olarak kurtulan Ali Doğan, Cumhurbaşkanlığı aleyhine mağduriyetinin giderilmesi için 1 milyon TL’lik tazminat davası açtı. Dava; Dersim katliamıyla ilgili açılan ilk tazminat davası oldu. Tuncelili 83 yaşındaki Ali Doğan, Dersim katliamında 1938 yılının temmuz ayında merkeze bağlı Düzpelit köyünde annesi Fayime, kardeşleri Ali Rıza ve Şığ Hasan ile 17 yakınını öldürdüğü gerekçesiyle avukatı Barış Yıldırım aracılığıyla Cumhurbaşkanlığı makamına Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. ANKARA Birleşik Kamu İş Görenleri Sendikaları Konfederasyonu’nun (Birleşik Kamuİş), Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası’nda değişiklik öngören tasarının geri çekilmesi için Samsun’dan 4 Şubat’ta başlattığı yürüyüş dün Ankara’da sona erdi. Kırıkkale’de polisle Birleşik Kamuİş üyeleri arasında çıkan arbedede 2 kadın öğretmen yaralandı. Birleşik Kamuİş Genel Başkanı İsmail Tutoğlu, “Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası’nda değişiklik öngören tasarıya karşı yürüdük. Tasarı, emekçilerin ihtiyacına göre değil, AKP’nin ihtiyacına göre düzenlenmiş. Yandaş sendikayı koruyan, kollayan bir yasa. 3 memur konfederasyonu dışında diğer tüm emekçileri yok sayan bir yasa” dedi. 19 Mayıs kutlamalarının engellenmesi girişimlerine karşı da yürüdüklerini dile getiren Tutoğlu, yolda birçok engelle karşılaştıklarını belirtti. Samsun, Havza, Çorum, Sungurlu ve Amasya halkına ve emniyet görevlilerine teşekkür eden Tutoğlu, Merzifon ve Kırıkkale’de ise polis tarafından önlerine barikat kurulduğunu söyledi. Tutoğlu, iki kadın öğretmenin darp edildiğini, arkadaşlarını hastaneye götürdüklerini belirtirken, “Polis devletin değil, AKP’nin polisi olduğunu gösterdi” dedi. Birleşik Kamuİş üyeleri yürüyüşlerini dün Güvenpark’ta CHP milletvekilleri, siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla yaptıkları basın açıklaması ile sonlandırdı. Birleşik Kamuİş’in Samsun’dan başlattığı yürüyüş dün Ankara Güvenpark’ta CHP milletvekilleri, siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla yapılan basın açıklamasıyla sona erdi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) MİTPKK görüşmesi Doğubeyazıt’ta saldırıya uğrayan savcı Kılıç, yaşamını yitirdi ‘Fidan ifadeye çağrıldı’ iddiası İstanbul Haber Servisi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner ve Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş’i KCK soruşturması kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırdığı iddia edildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı, “Böyle bir davet olsaydı mutlak benim haberim olurdu. Doğru değil” diyerek haberi yalandı. Hürriyet gazetesinin internet sitesinde dün akşam saatlerinde yer alan haberde Fidan, Taner ve Güneş’in ifadeye çağrılmalarına geçtiğimiz yıl eylül ayında internete düşen MİTPKK görüşmesine ait ses kaydının neden olduğu belirtildi. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcı Bilal Bayraktar’ın, gözaltına alınıp serbest bırakılan Abdullah Öcalan’ın avukatlarının MİT yöneticileri “Öcalan’ın eylem planını PKK’ye aktardılar” iddiası üzerine ifadeye çağırdığı kaydedildi. Şüphelilerin perşembe günü İstanbul Beşiktaş Adliyesi’nde ifade vereceği ileri sürüldü. Başsavcı Çolakkadı ise söz konusu haberleri yalanladı. Çolakkadı, bir savcının, böyle bir soruşturma yapması halinde başsavcıya bilgi vereceğini ifade ederek “Bu bilgi verilmedi bize. Eğer bu haber doğruysa, o zaman bizlere bilgi verilmeden yapılmış demektir” dedi. Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fikret Seçen ise konunun doğru olup olmadığı yönündeki soruya karşılık, “Öyle bir şey yok” dedi. ‘Örgütlü bir saldırıydı’ ANKARA/AĞRI (Cumhuriyet) Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesinde pazar günü silahlı saldırıya uğrayan Taşlıçay Cumhuriyet Savcısı Hakan Kılıç, tedavi gördüğü hastanede dün sabah yaşamını yitirdi. Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk dünkü köşe yazısında Kılıç’ın bazı siyasilerin de adının geçtiği önemli bir soruşturmayı yürüttüğünü Memleketine uğurlandı iddia etti. Ancak Adalet BaKılıç için dün Hâkimler ve Savcılar Yük kanı Sadullah Ergin, “Elisek Kurulu’nda (HSYK) tören düzenlen mizde basındaki haberledi. Törene, Kılıç’ın ailesi ve yakınlarının rin doğruluğunu teyit yanı sıra Adalet Bakanı Sadullah Ergin, eden bir bilgi yok. Tüm Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kı ihtimaller değerlendirililıç, Yargıtay Başkanı Nazım Kaynak, yor. Doğubeyazıt BaşsavHSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, çok cımızın verdiği bilgiye gösayıda hâkim ve savcı katıldı. Törenin re 10 gün önce çıkan bir ardından Kılıç’ın cenazesi memleketi mahkeme kararıyla ilgili Konya’nın Ereğli ilçesine gönderildi. olarak birtakım öngörüleri var. Ama soruşturmayı bekleyeceğiz” dedi. Doğubeyazıt Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Ethem Tatar da “Arkadaşımız bu şekilde terör proje dediğimiz dosyaları yürütmüyordu. İşinden kaynaklı bir husumet üzerinde duruyoruz” diye konuştu. Polis ve jandarmadan oluşturulan özel ekip ise bir operasyonla 3 kişiyi gözaltına aldı. Öte yandan, Savcı Kılıç’ın babası Behçet Kılıç, “Acımızı içimize gömdük. Olayın örgütlü bir şekilde olduğunu düşünüyorum. Hain bir saldırı gerçekleştirildi . Vuran yakalansa da benim oğlum geri gelmez” dedi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear