17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT 2012 PAZARTESİ 4 HABERLER Yapı, AKP iktidarı döneminde adım adım ve sistemli bir şekilde planlanarak bugünlere getirildi Eğitim zaten ‘dinselleşti’ LAİKLİĞİN 75. YILDÖNÜMÜ MAHMUT LICALI İLAHİYAT FAKÜLTELERİNDE REKOR ARTIŞ Yükseköğretimde son 4 yıl içinde ilahiyat fakültelerinin kontenjanları ve sayılarında büyük artış yaşandı. YÖK’ün olumlu görüşü, Bakanlar Kurulu’nun izniyle açılan ilahiyat fakültelerinin son bir yıl içinde sayısı 24’ten 42’ye çıktı. Vakıf üniversitelerinin ardından ilk kez devlet üniversitelerine de İslam ilimleri fakültelerinin de açılmasına onay verildi. 2007’de 803 kontenjanı olan ilahiyat fakültelerinin kontenjanları 2011 ÖSYS’ye göre 8 bin 25’e çıktı. ‘Barış ve uzlaşma ilkesi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, laikliğin bir özgürlük ilkesi olduğu gibi toplumsal uzlaşma ve barış ilkesi olarak da görülmesi gerektiğini belirtirken, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, laikliğin toplumsal barışın sigortası olarak birlikte yaşama kültürünü güçlendiren bir unsur olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül, laiklik ilkesinin anayasaya girişinin 75. yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Gül, Türk milletinin Cumhuriyetin diğer niteliklerinin yanında laiklik ilkesi üzerinde de güçlü bir anlayış birliği içinde olduğunu belirtti. Anayasanın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin “demokratik, laik ve sosyal bir huKILIÇDAROĞLU: kuk devleti” olduğu hükme bağlanırken, bu maddenin gerekçesinde laikliğin “her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve dini ı kan CHP Genel Baş inançlarından dolayı ğlu, daro Kemal Kılıç diğer vatandaşlarana sinin ilke lik laik dan farklı bir muayasaya girişinin 75. meleye tabi kılınman ”da yılını “Twitter ması” anlamına gelözliğin Laik adı. kutl diğinin belirtildiğini gür düşüncenin temeifade eden Gül, şunli olduğunu belirten arı ları kaydetti: “Anaşunl ğlu, Kılıçdaro yasanın 24. maddekaydetti: “Laiklik ilkesinde herkesin vicsini her zaman bütün dan, dini inanç ve irademizle savunacakanaat hürriyetine ğımızı bir kez daha sahip olduğu ve belirtiyorum. Laiklik ibadet, dini ayin ve ülkemiz için büyük törenlerin serbest bir devrim ve şanstır. olduğu belirtilerek Şanssızlığımız onu yeinanç ve ibadet terince idrak edememiş bir zihniyetin var hürriyeti düzenlenlığı ve tavrıdır.” mektedir. Ayrıca kimsenin ibadet, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamayacağı ve suçlanamayacağı öngörülmektedir. (...) Laikliğin ikinci yönünü din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması oluşturmaktadır.” TBMM Başkanı Çiçek de mesajında şunları kaydetti: “Laiklik aynı zamanda toplumsal barışımızın sigortası olarak birlikte yaşama kültürümüzü güçlendiren bir unsurdur.” Başbakan Tayyip Erdoğan, laikliğin farklı yorumlandığına ve bu nedenle de farklı uygulandığına işaret etti. Erdoğan, “Laiklik, ayrıştırıcı değil birleştirici, baskıcı değil özgürleştirici, tektipleştirici değil hoşgörülü bir yorumla uygulandığında demokrasiye güç katmış, ekonomiye, dış politikaya, ivme kazandırmıştır” dedi. ANKARA BaşbakanTayyip Erdoğan’ın “Dindar bir gençlik yetiştirmek istiyoruz” açıklamasının yarattığı tartışma hâlâ devam ederken, AKP’nin 9 yıllık iktidarında eğitimin dinsel referanslara göre yeniden yapılanmasına yönelik pek çok adım atıldı. İmam hatip liseleri yapılan program değişiklikleriyle genel liselere alternatif oldu. İlköğretime seçmeli Arapça dersleri konulurken, ortaöğretimde de seçmeli Osmanlıca dersleri okutulması tartışılıyor. Yükseköğretimde ilahiyat fakültelerinin sayısı ve kontenjanları rekor oranda arttı, devlet üniversitelerine ilahiyatların yanı sıra İslam ilimleri fakülteleri açıldı. AKP iktidarının 9 yıl içinde eğitim sistemini dinsel referanslara göre yeniden yapılandırdığı bazı uygulamalar şöyle: İlköğretime seçmeli Arapça dersi: İlköğretimde okutulan seçmeli yabancı dil dersleri arasına 20122013 eğitimöğretim yılından itibaren “seçmeli Arapça dersi” eklenecek. Seçmeli Arapça dersleri ilköğretim 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflara yönelik olacak. Ortaöğretime seçmeli Osmanlıca: Sosyal bbilimler liselerinde eçmeli olarak okutulan Osmanlıca derslerinin tüm ortaöğretim kurumlarında yaygınlaştırılması tartışılıyor. Binlerce öğrencinin katılımıyla Arapça yarışması: MEB’in desteğiyle bu yıl 3.’sü düzenlenecek Uluslararası Arapça Yarışmaları’na toplam 2 bin 710 öğrenci katılacak. Türkiye genelinde önce iller, ardından bölgeler ve son olarak da yapılacak Türkiye finaliyle son bulacak yarışmalar kapsamında 5 farklı kategoride gerçekleştirilecek. 15 Şubat’ta başlayacak Arapça yarışmaları 20 Mayıs 2012 tarihinde son bulacak. Öğrenciler ezberledikleri Arapça şiir ve metinleri okuyacak, Arapça gösteriler düzenleyecek. Zorunlu din dersi uygulaması: AİHM ve Danıştay’ın kaldırılması yönündeki kararlarına karşın ilköğretim 4. sınıftan ortaöğretim 12. sınıfa kadar zorunlu din dersi uygulaması sürüyor. Seçmeli din dersi gündemde: AKP’nin 1+4+4+4 formülüyle kesintili hale getirmesini öngören çalışmasıyla birlikte ilköğretimin ikinci kademesinde İHL’lerin açılması ve seçmeli din eğitimi derslerinin konulması sağlanacak. İHL’ye adım adım katsayı kolaylığı: İHL’lerin tıp, hukuk gibi alan dışı tercihte bulunmasını engelleyen katsayı adım adım etkisizleştirildi. Aralık 2011’de alınan kararla katsayı oranları 0.12’de eşitlendi. İHL’ler; genel ortaöğretim okullarına alternatif hale geldi. Cumhuriyet Gazetesi 04 Şubat 2012 Şiddetli bir virüs saldırısı. Mukozalara yönelik bir saldırı. Boğaz, burun, kulak, bronşlar. Öksürük, şişmiş mukozalar, yükselen ateş, halsizlik. Yenmeye çalışıyorsunuz. Virüs de bedeninize yerleşmeye, orada çoğalmaya çalışıyor. Virüsün yaşam kavgası da bu. Ama bilmiyor ki yerleştiği organizmayı öldürürse kendisi de telef olacak. Virüs buna aldırmıyor. Bunu bilmiyor da. Virüsün bilinci yok. Ama benim bilincim var ve teslim olmuyorum. Virüsü kendi bedenimde yenmeye çalışıyorum. Yenersem, sağlığımı kazanacağım. Yenemezsem virüs kazanacak. Yaşam savaşının bu mücadelesini her gün binlerce kişi yaşıyor. Ayağa kalkanlar kazananlardır. ??? Bugün Cumhuriyet gazetesini okuyorum. Kendi gazetemi. Haberleri. Köşe yazılarını. Yorumları. Bir arşiv sayısı bu. Manşet: ‘DİNDARLIK’ KESESİ “Erdoğan’ın Hayalindeki Toplum İçin Yalnızca Diyanet Projelerinde 1 Milyar TL Harcanacak.” Beş yıllık projeyi de gazete açıklıyor: Aile irşat büroları, Yaz Kuran kursları, Eve din hizmeti götürülen engelliler, Hizmet sunulan mahkum sayısı, Ahlaki yozlaşmaya karşı hazırlanan hutbe ve vaaz. Birinci sayfada Cüneyt Arcayürek, Plan’ı yazıyor. İkinci sayfada Bekir Coşkun, Çizmeleri Giyeceğim. Mümtaz Soysal, Oyun ve Gerçek. Üçüncü sayfada Emre Kongar, Dinci PolitikaDinci Eğitim. Üçüncü sayfada,12 yaşında 5 bin liraya satılan küçük kızın öyküsü var. Dördüncü sayfada Ali Sirmen, Nasıl Bir Nesil? Ve Paul Auster Beşinci sayfada Hikmet Çetinkaya, Herkesin Dini Kendine. Altıncı sayfada Ataol Behramoğlu, Dindar Gençlik. Yedinci sayfada, AKP’nin Dindar Toplum Ajandası yer alıyor. Alevilerden sert tepki: Amaçları Din Devleti Kurmak. 9. sayfa, Kürşat Başar, Yazarlar ve Fırçalar. Onuncu sayfa, Şükran Soner, Deli Deli İşler. Sayfa 12. Nilgün Cerrahoğlu, Saldırı, Yaptırım Kıskacında İran. Sayfa 14. Işık Kansu’nun köşesi. Zeynep Göğüş, Hürmüz Gelin Türküsü. Sadık Çelik, Fransız Demokrasisinin Bize Gösterdiği İki Gerçek. ??? Haberleri ve yazıları dikkatle okuyorum. Ne sonuç çıkarıyorum: Türkiye demokratik bir siyasal mücadele süreci yaşamamaktadır. Yani, ‘seçimler olur, iktidar değişir, bugünün muhalefeti yarının iktidarıdır’ oyunu oynanmıyor. Bu oyun bitti. Türkiye bir rejim değişikliği süreci yaşıyor. Laik Cumhuriyet dönemi bitiriliyor, İslam Cumhuriyeti dönemine giriliyor. Hatta girilmiştir. Sonuna yaklaşılıyor. Siyasal iktidar ‘dindar iktidar’ kimliğiyle iktidarda olduğunu biliyor. Bu kimliğin gereklerini her alanda hızla yerine getiriyor. Bütün güçleri kontrol edebildiğini gördüğü için de hiçbir şeyden çekincesi yok. Dindar çocuk, dindar gençlik, dindar kadınlık, dindar erkeklik, dindar toplumun doğal parçalarıdır. Siyasal iktidar bunu çok iyi biliyor, hiç tereddüt etmeden uyguluyor. İçerdeki bu kökten değişim süreci, dışardaki güçlerin isteklerini dikkate alarak sürdürülüyor. Bu da ABD için Ortadoğu’daki görevlerdir. Suriye’yi dize getirmede, İran’a yapılacak girişimlerde ABD’ye destek olma gayreti budur. Avrupa Topluluğu’nda tedirginlikler olsa da artık ‘kıymeti harbiyesi’ yoktur. Bu nedenle de Paul Auster “Gelse ne olur, gelmese ne olur?” Yok yazarlarmış, “Yazsalar ne olur, yazmasalar ne olur?” Efendim okurlarmış, “Okusalar ne olur, okumasalar ne olur?” Olan biten budur. Daha ötesi de budur. 2023 kimin hedefiydi? Anımsayın. Görüyorum. Sizlerle paylaşıyorum. POLEMİK TIME’DA ‘Laiklik büyük bir şanstır’ ‘Auster sonuncu değil’ ANKARA (ANKA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ünlü ABD’li yazar Paul Auster arasındaki atışma, Batı’nın önde gelen medya kuruluşlarının bloglarında tartışılmaya devam ediliyor. Time dergisinde yayımlanan bir yazıda, “İnternet tarafından körüklenen, en olmayacak karşıtlar arasında bir söz düellosu, bu hafta Atlantik’in iki tarafı arasında fırtına gibi esti” denildi. Yazıda Erdoğan ile Auster’in “kahvehanevari bir polemiğe” giriştikleri, bunun gerçekten “Türkiye’nin irtifa kaybetmesine yol açacağı” görüşleri de yansıtıldı. Atışmayı, Auster’in tutuklu gazeteciler nedeniyle Türkiye’yi ziyaret etmeyeceği yönündeki açıklamalarının tetiklediği belirtilen yazıda halen 100 kadar gazetecinin cezaevinde bulunduğunu, hükümetin de gazetecilerin habercilikten değil yasa dışı faaliyetlerinden dolayı yargılandığında ısrar ettiği kaydedildi. Yazı, “Erdoğan da muhalif görüşlere pek katlanmıyor ve kendisini eleştiren gazeteci ve karikatüriste karşı dava açmada tereddüt etmiyor. Auster, onun öfkesini çeken uluslararası çaptaki ilk romancı olsa da sonuncusu olmayabilir” diye noktalandı. CHP İstanbul Gençlik Kolları üyeleri Beşiktaş’tan Dolmabahçe’ye yürüyerek “Dindar gençlik yetiştireceğiz” diyen Başbakan Erdoğan’ı protesto etti. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) ‘Bizi kamplara bölüyor’ Başbakan Erdoğan, CHP’li gençler ve Facebook üzerinden örgütlenen yurttaşlarca protesto edildi ANKARA İSTANBUL (Cumhuriyet) Başbakan Tayyip Erdoğan, “Dindar gençlik yetiştireceğiz” açıklaması nedeniyle Ankara ve İstanbul’da geniş katılımlı gösterilerle protesto edildi. Ankara’da sosyal paylaşım sitesi Facebook üzerinden örgütlenen yurttaşlar, Anıtkabir’e yürüdü. CHP Gençlik Kolları da Erdoğan’ın “gençleri kamplara böldüğünü” söyledi. ANKARA’da Facebook üzerinden örgütlenen ve çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu grup, Kızılay’da Milli Müdafaa Caddesi’nde toplanarak Anıtkabir’e doğru yürüyüşe geçti. Yol boyunca “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “Tutuklamalar, gözaltılar, baskılar bizi yıldıramaz” sloganlarını atan grup üyeleri, Gençlik, Ankara, 10. Yıl ve Gündoğdu marşlarını söyledi. Ayrıca AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in tartışmaya açtığı Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi hep bir ağızdan okundu. Üyeleri adına bir açıklama yapan CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Barbaros Dinçer, “Meydanı boş bulup istedikleri gibi at koşturanlara karşı tek bir ses olarak haykırmaya ihtiyaç var” dedi. İSTANBUL’da da CHP İstanbul Gençlik Kolları, Erdoğan’ı Beşiktaş’tan Dolmabahçe’ye yaptıkları yürüyüşle protesto etti. İl Gençlik Kolları Başkanı Olgun Çelik, “Başbakan gençler arasına nifak tohumları sokarak kamplara bölüyor. Biz hiçbir siyasinin inançlar üzerinden prim yapmasını istemiyoruz” dedi. İL GENEL MECLİSİ ÜYESİ İÇİN ‘İPE SAPA GELMEZ LAFLAR’ AKP’liye özel milyonluk gölet MEHMET MENEKŞE Tekin sert çıktı: Haddinizi bilin ADANA (Cumhuriyet) CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, ABD’li yazar Paul Auster’ı Atatürk’e benzeten Bülent Arınç’a tepki göstererek “İpe sapa gelmeyecek laflar söylemeyin, haddinizi bilin” dedi. CHP Adana İl Başkanlığı’nda teşkilat yöneticileri ile bir araya gelen Tekin, düzenlediği basın toplantısında “Paul Auster, makyajsız aynı Mustafa Kemal Atatürk. İçimden geçeni söylüyorum” diyen Arınç’ı sert bir dille eleştirdi. Tekin şöyle konuştu: “İktidar yetkilileri, sayın Başbakan ve bakanlar adeta ipe sapa gelmeyecek laflarla Türkiye gündemini meşgul etmeye çalışıyor. Son dönemlerde Sayın Arınç’ın söylediği laflar, hiçbir siyasetçinin üslubuna yakışmayacak laflardır. Atatürk’e laf uzatacak kadar alçak olmadıklarına inanıyorum. Son 10 yıldır Türkiye’nin sorunlarını bırakmışlar, CHP’nin tarihiyle meşguller. Biliyorsunuz daha önce de İsmet Paşa’yla meşgul oldular. Şimdi Mustafa Kemal’e sıra geldi. TC’nin bakanını, alay edercesine sarf ettiği laflarından dolayı şiddetle kınıyorum ve protesto ediyorum. Umuyorum ki sürçülisan etmiştir. Aksi takdirde onlara kendilerinin altından kalkamayacakları ağır laflarla karşılık vereceğimizi unutmasınlar.” AMASYA Amasya’nın Suluova ilçesine bağlı Arucak köylülerinin 2 yıldır köylerine yapılmasını istediği sulama göleti yalnızca AKP’li İl Genel Meclis üyesi Erol Özarslan’ın arazisini sulayacak şekilde yapıldı. Kişiye özel gölet, 1 milyon TL’ye mal oldu. Arucak köyü muhtarı Sedat Şen, 12 Haziran genel seçimleri öncesi AKP Amasya İl Başkanı Hicabi Bahçivan ve milletvekili adaylarının köylerini ziyaret ettiğini, “Oy verirseniz size hizmet var, oy vermezseniz hiçbir şekilde hizmet alamazsınız” dediğini belirtti. Arucak köylüleri arazilerini sulayabilmek için gölet yapılmasını istedi ancak 2 yıldır phiç bir sonuç alamadı. AKP’li Özarslan’ın bölgeye iki besi çiftliği ve elma fidanlığı kurmasının ardından gölet Özarslan’ın arazisini sulayacak şekilde yapıldı. Köylüler, göletten yararlanamadı. Arucak köyü muhtarı Sedat Şen, “Özarslan’ın şahsına sulama göleti yapıldı. Gölet bir kilometre yukarıya yapılsaydı bizim köyün 8 bin dönüm arazisi ile birlikte Kanatpınar, Tuzluçal köylerinin de arazileri sulanacaktı. Şu an yapıldığı yerde sadece AKP’li Özarslan’ın arazisi sulanıyor” diye konuştu. Arınç’tan Sezen Aksu’lu yanıt BURSA (AA) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yazar Paul Auster’i Atatürk’e benzettiği için kendisine “Arınç sanattan ve sanatçıdan anlayan en son kişidir” diye tepki gösteren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sert yanıt verdi. Kendisinin müthiş bir benzerliği ortaya koyduğunu belirterek, “Fotoğrafa kim bakarsa baksın Bülent Arınç, ne kadar dikkatliymiş diyecektir” değerlendirmesinde bulunan Arınç, “Biz gerçek sanatçıyı da sanatı da onlardan daha iyi biliriz. Önce kendilerine bir baksınlar, en azından referandum öncesi ‘evet’ demeyi düşünen sanatçılara karşı kullandıkları o utanç verici kelimelere bir baksınlar. Sayın Kılıçdaroğlu, hemen sağındaki Süheyl Batum’a dönse, ‘Aa sen Sezen Aksu’ya ‘sazan’ demiştin değil mi?’ diye hatırlayacaktır” dedi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear