02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 ŞUBAT 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 Hitabe SHP’lileşmek Meslek büyüğümüz Cüneyt Arcayürek, geçen hafta bir yazısında CHP’yi değerlendirirken şu yorumu yaptı: “Oysa, partinin temelinde yatan 6 ok’u bile çağdaşlığa koşut biçimde yorumlayıp savunamayan bir parti konumunda CHP ve bu CHP kuruluşunun temelindeki laikliği, milliyetçiliği, halkçılığı, hatta devletçiliği yüzyılın koşullarına göre yeniden yorumlayıp toplumun sindirmesini başaramayan bir parti!” Kimi partililere göre CHP, SHP’lileşiyor. “Ne anlamda” diye sorduk, “İdeolojik kafa karışıklığı, ortaya koyduğu tutumlar ve yaşadığı tartışmalar açısından” karşılığını verdiler. SHP, yani Erdal İnönü’nün “aslan sosyal demokratlar” döneminden bizim ne anımsadığımıza gelince: Altan kardeşler saf değiştirmiş. Tam da özlem duydukları 2. Cumhuriyet Erdal İnönü’nün “Tam bağımsızlıktan artık söz edilemez, karşılıklı bağımlılık geçerlidir” yönündeki açıklamaları, örneğin... Uğur Mumcu’nun cenazesi başında “Katillerini yakalamak bizim namus borcumuzdur” demek, ama katilleri yakalayamamak, örneğin... Ayrılıkçı şiddet örgütünün Şırnak’ı basıp bir kente egemen olabilmesi, örneğin... 2 Temmuz 1993’te canlarımız ateşe düşerken bir manga askere bile havaya ateş ettirememek, örneğin... Gizli kararnamelerle kamu çimento fabrikalarının yabancılara satışı, örneğin... Kültür Bakanlığı’nın Saidi Nursi’nin kitaplarının her devlet kütüphanesinde bulunabileceğine ilişkin duyuruları, örneğin... Açıkçası, CHP’nin SHP’lileşmesi pek olumlu bir şey değil gibi gözüküyor. kurulmuşken... AKP erdi muradına, Altan kardeşler çıksın kerevetine... / İtlerin lütfu kalıyor evladu ayale.” (Osmanlıcaya uzak gençler için not: Evladu ayal, “çoluk çocuk” anlamındadır.) Ensar Vakfı kurucusu Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni okullardan, hatta beyinlerden kazıması çok doğal bir gelişmedir. Ayetle eğitim yapılacak bir ülkede, aydınlanma devrimini gerçekleştirmiş Atatürk’ün söylediklerinin ne anlamı olabilir ki? Ne diyor gençlere hitabede Atatürk? “Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.” İstiklal de, cumhuriyet de kalmamışsa, “Türk” anayasadan bile çıkarılacaksa, çocuklar neyi muhafaza ve müdafaa edecekler ki? “Memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve CHP’li Osman Korutürk, The Guardian’da 18 Ocak’ta yayımlanan Jonathan Steele’in makalesine dikkat çekti. Makale, Suriye’ye yönelik yürütülen gizli müdahalede Türkiye’ye biçilen rolü, Reagan devrinde ABD’nin Nikaragua’daki kontralara Honduras üzerinden verdiği desteğe benzetiyor. Demek ki Türkiye, dünya kamuoyunda bir taşeron şiddet örgütü gibi görünüyor. Korutürk o görünümü şöyle özetliyor: hatta hıyanet içinde bulunabilirler.” Bütün bunlar doğal bir gelişme olarak kabul ediliyorsa, ne yapsın garibim? “Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.” Millet, harap ve bitap değil ki, yüzde 50’si dank diye gidip başımızdakilere oy veriyor. Keyfi gıcır... “Ey Türk istikbalinin evladı!” Türk istiklalinin olmadığı yerde Türk istikbali mi olurmuş? Olmaz. O olmazsa, onun evladı da olmaz zaten. “Bu ahval ve şerait içinde dahi...” Bilmeyen yok, şerâit bitti, şeriata geçtik. Dinci nesil yetiştiriyoruz artık. “Muhtaç olduğun kudret...” Sen sağ, ben selamet! bir devlet olarak uluslararası camianın güvenilen bir üyesi olan Türkiye, ikinci Körfez savaşı sonrası tesis etmiş olduğu ‘Irak’a komşu ülkeler ve diğerleri’ forumuyla toprak bütünlüğü, egemenlik ve bağımsızlığının korunmasına somut katkılarda bulunduğu Irak’ın başbakanı tarafından artık açıkça ‘bölgede mezhep ayrımcılığı ve savaş kışkırtıcılığı yapan bir ülke olarak’ suçlanabilmektedir.” Din ve Ahlak “Beş vakit namazında adamların 12 yaşındaki kızlarını beş bin liraya sattığı… Dini bütün devlet memurlarının çocukları yaşında kızlara tecavüz ettiği… Savcıların kız çocukların ‘kendi rızalarıyla’ şiddet gördüklerine inandığı… Nüfusunun ‘yüzde 99’u Müslüman’ diye iddia edilip övünülen ve çocuk gelinlerin sayısının 5.5 milyonu aşan bir ülkede… Başbakan, ‘Dindar gençlik yetiştireceğiz’ diyemez.” Sevgili Zeynep Oral’ın dünkü yazısında yer alan bu satırlar bana Ludwig Feuerbach’ın bir sözünü anımsattı. Şöyle diyor ünlü Alman düşünürü: “Ahlakın dine bağlı olduğu ve adaletin ulu bir yetkeye bağımlı hale getirildiği yerde en ahlaksız, en adaletsiz, en kepaze şeyler meşrulaştırılabilir ve yerleştirilebilir.” Oral ile Feuerbach, dinin ahlak demek olmadığı, tam tersine yozlaştırılarak ahlaksızlığın bir sığınağı olabileceği noktasında birleşiyorlar. Katılıyorum. ??? Ne din ne de dogmalaşmış herhangi bir inanç, ideoloji ya da dünya görüşü toplumun ve bireylerinin ahlak güvencesi olabilir. Kendi içinde muhalefete izin vermeyen hiçbir inançsal ve düşünsel yapılanmaya böyle bir işlev yüklenemez. Bu tür yapılanmaların belirleyici ortak özellikleri değişmez ve değiştirilemez olmalarıdır. Hayat ise sürekli gelişen, değişen, kendini yenileyen bir süreçtir. Toplumlar da bu sürece bağlı olarak gelişirler ve kendilerini yenilerler. Bu açıdan bakıldığında her türlü dogma toplumun gelişmesinin gerisinde kalır; çözülmesinin de, çözülürken ayakta kalmak için şiddete başvurmasının da nedeni budur. Gelişen, değişen, yenilenen toplum kendi kurallarını/disiplinlerini/ilkelerini yaratır. Ahlak anlayışı da bu süreç içinde değişikliğe uğrar, yenilenir. Eski, yeni için belirleyici olamaz. Çağın gerisinde kalmış dogmalarla topluma ahlak dayatmak gericiliktir. ??? Başbakan, “Dindar gençlik yetiştireceğiz” diyor, beklendiği gibi tüm AKP yönetimi de Başbakan’ı onaylıyor. Ben Başbakan’ın dindarlığından da, İslama da kendisi için yol gösterici bir kurallar bütünü olarak inandığından da kuşku duymuyorum. Buna saygı gösteriyorum. Ne var ki bizim toplumumuz dinsel inanç açısından homojen bir bütün değildir. Toplumumuz SünniHanefi, SünniŞafi, Alevi, Musevi, Katolik, Ortodoks, Protestan ve tanrıtanımaz bireylerden oluşmaktadır. Başbakan’ın inancı ise toplumumuzdaki en yaygın inanç olan SünniHanefiliktir. Başbakan’ın, doğru bulduğu, yol gösterici olarak kabul ettiği kendi bireysel inancını ülke gençliğinin tümüne “dindar yetiştirilmesi” doğrultusunda bir hedef olarak işaret etmesi yanlıştır. Dindar olup olmamak bireylerin kendi tercihidir. ??? Toplumun da, gençliğin de elzem ihtiyacı olan ahlak ve vicdandır; günlük gazetelerin sayfaları, televizyon ekranlarındaki haber görüntüleri toplumumuzdaki yozlaşmayı, çürümüşlüğü her gün yeniden kanıtlayan ahlaksızlık ve vicdansızlık örnekleriyle doludur. Giderek yaygınlaşan, kitleselleşen ahlaksızlığın ilacı din değildir; her türlü inanç bireylerin kendi seçimlerine bırakılmalı, inançtan bağımsız olarak 21. yüzyılın gereklerine uygun, evrensel ölçütlerle uyumlu çağdaş bir ahlak anlayışının yaratılması doğrultusunda toplumun önü açılmalıdır. Ahlaksızlığın kitleselleşmesinin en belirgin görüldüğü, Feuerbach’ın deyişiyle “en ahlaksız, en adaletsiz, en kepaze şeylerin meşrulaştırılabildiği ve yerleştirilebildiği” toplumlar bireylerin kolayca korkutulup sindirildiği kapalı toplumlardır. Bilmem anlatabiliyor muyum? Kontralara Benzemek “Buna benzer haberler, hükümetin inandırıcılıktan uzak, ‘kimsenin içişlerine karışılmadığı’ yolundaki söylemi dışında şimdiye kadar yalanlanmamıştır. Söz konusu iddialar gerçek ise bu, hükümetin Suriye’deki silahlı direnişi fiilen desteklediği anlamına gelmektedir. Bu durumda Türkiye bölgesel ve küresel boyutta çok vahim, en hafif deyimle maceracı bir tutum içine girmiş olacaktır. Bugüne kadar bölgesinde istikrar oluşturucu ve güven verici CHP’den Notlar Tüzük kongresi öncesi CHP üst yönetiminden edindiğimiz izlenimlerden birkaç not: Siyasi birikimleri bir yana, Deniz Baykal ve Önder Sav adları artık kamuoyunda bir karşılık bulamıyor. Partiyi bir arada tutmanın çaresine bakmak zorundayız. Yoksa olası bir parçalanma, AKP’nin önünde hiçbir engelin kalmamasına yol açar. Şu anda Kemal Kılıçdaroğlu dışında bir lider arayışı boşa kürek çekmektir. Bugün Kılıçdaroğlu’nun yerine kim getirilirse getirilsin, yaratacağı dalgalanma, partiyi baraj dışı yapar. Saf Dizeler, Ali Tartanoğlu’nun “Aşktadır Dervişlik” kitabından: “Tükendi soyu sultanların / Taşlar taş gibi taş olamayınca Dizeler KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ‘Çocukların Cinsel Sömürüsü’ Suçu ve Cezası KONU 1 : 12 yaşındaki kız çocuğunun sözleşmeyle satılması: ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) Antalya’da 6 yıl önce 12 yaşındaki E.Y’ye tecavüz edip babasıyla sözleşme imzalayarak 5 bin TL’ye satın alan inşaat malzemesi ticareti yapan 54 yaşındaki Yusuf A. tutuklandı. Dava, 2006’dan bu yana mahkemeler arasında dolaştı. Sanık ilk kez hâkim karşısına çıktı. E.Y’nin vesikalık fotoğrafının da yapıştırıldığı sözleşmeye, “Kızımı 5 milyon (5 bin TL) liraya sattım. 12 Şubat 2006 tarihi itibarıyla kızım E.Y’yi Yusuf A’ya teslim ediyorum. Parayı peşin aldım. Yukarıdaki tarihten itibaren Yusuf A’nın kontrolünde olacaktır. Baba olarak rıza gösteriyorum dedi. İmzalandı” diye yazıldı. Eşinden ayrıldığı belirtilen 4 çocuk babası Yusuf A’nın, küçük kızı ilk olarak Kemer’de bir otele götürdüğü ve burada tecavüz ettiği iddia edildi. İşadamının evinde tutulan ilköğretim 6’ncı sınıf öğrencisi E.Y’nin, durumu okuldaki öğretmene anlatmasıyla olay ortaya çıktı. Rehberlik öğretmeninin sınıfa, “Canınızı sıkan bir olayı yazarak anlatın” sorusu üzerine ağlayarak sınıftan kaçan E.Y. tuvalete saklandı. Öğretmen, E.Y. ile konuştu. E.Y. ağabeyinin patronuna babası tarafından satıldığını söyleyip Yusuf A’nın kendisine tecavüz ettiğini anlattı. Öğretmenlerin olayı polise aktarmasının ardından soruşturma açıldı. İfadesine başvurulan baba Osman Y. şunları söyledi: “Bir gün bana ‘Ben derin devlet için çalışıyorum. Senin bu kızında iş var. Onu okutmak ve eğitmek istiyoruz’ dedi. Kızımı benden zaman zaman alacaklarını ve eğiteceklerini söyledi. Hatta bana derin devlet adına bazı kâğıtlar da imzalattı.” Yusuf A. ise savcılıkta, “Osman Y. yeni ev almıştı. Bir gün benim yanıma geldi ve kızını satması gerektiğini söyledi. Ben de 5 bin lira verdim” diyerek ifade verdi. (Cumhuriyet, 2 Şubat 2012) KONU 2 : Eski MF Başkanı’nın “tecavüz girişimi”: Mayıs 2011’de, StraussKahn, cinsel taciz, zorla hapsetme ve otel odasında temizlik görevlisine tecavüz girişimi suçlamasıyla New York’ta tutuklandı. Kefalet talebi reddedildi ve 20 Mayıs’ta planlanan bir sonraki duruşmada tutuklu yargılanmasi için hapiste tutulmasına karar verildi. Cinsel saldırı suçlamasıyla tutuklanan StraussKahn, kurumu korumak ve zamanını masum olduğunu kanıtlamak için harcamak üzere 18 Mayıs’ta istifa ettiğini bildirdi. (Kaynak: Vikipedi) KONU 3 : Eski İsrail Cumhurbaşkanı’nın “tecavüz ve cinsel taciz suçu”: Dış Haberler Servisi Eski İsrail Cumhurbaşkanı Moşe Katsav, tecavüz ve cinsel taciz suçlarından aldığı 7 yıl hapis cezasını çekmek üzere cezaevine girdi. İki devlet memuruna taciz ve bir memura tecavüzden geçen yıl suçlu bulunan Katsav’ın temyiz başvurusu geçen ay yüksek mahkeme tarafından reddedilmişti. Temyiz başvurusu süresince serbest olan Katsav’ın, ev hapsinde tutulma talebi de kabul edilmemişti. Ramla kentindeki Maasiyahu Cezaevi’ne giderek teslim olan 66 yaşındaki Katsav, cezaevine giren ilk eski İsrail devlet başkanı oldu. Katsav, cezaevine girmeden önce yaptığı açıklamada, “İsrail devleti, kanıt veya gerçek şahitlere dayanarak değil, sadece izlenimlerle bir adamı mahkum ediyor, canlı canlı gömüyor. Gerçekler bir gün ortaya çıkacak” diye konuştu. Katsav, 2000 yılında başladığı cumhurbaşkanlığı görevinden 2007 yılında hakkındaki tecavüz ve taciz suçlamaları sebebiyle istifa etmek zorunda kalmıştı. (Cumhuriyet, 8 Aralık 2011 ) YORUM: Türk Ceza Yasası’nın 103. maddesinde: “On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış” çocuklara karşı “cinsel sömürü” suçu sayılmış ve bu suçu işleyen kişilerin, “üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası” ile cezalandırılması öngörülmüş. Aynı maddede “Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda” ise bu cezanın “sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına” çevrilmesi gerektiği vurgulanmış. HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Giresun ken 1 tinin, kiraza da adını veren antik 2 dönemlerdeki 3 adı. 2/ İçinde 4 bulaşık yıkanan musluk tekne 5 si... Kadastro 6 haritalarında 7 parseller topluluğu. 3/ Evcil bir 8 geyik... “Yok 9 edin insanın in1 2 3 4 5 6 7 8 9 sana kulluğunu/Bu bizim” (Nâzım Hik 1 G Ü N E B A K A N met). 4/ İslam inancına 2 E R E K GÖC E göre, kıyamet günü bü 3 Z E F İ R S E K tün ölülerin dirilerek 4 EME K ME toplanacağı yerin adı... 5 P E S O A K İ S Bir nota. 5/ Kuzu sesi... 6A L Z O B U “Denizayısı” da deni7 P İ N Y A L A K len bir fok cinsi. 6/ Kı8 A Z A T R A K I şa kadar saklanabilen, sarı renkli bir üzüm 9 K A R A S A K I Z cinsi. 7/ Eski kitap satan kitapçı... Irmakları geçmek için kullanılan sal. 8/ Balçık... Japon lirik dramı. 9/ Kabadayı Rum delikanlısı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Muğla’nın Milas ilçesinde, seramik sözcüğüne de adını veren antik kent. 2/ Dört yaşına kadar olan dişi manda... Gözleri görmeyen. 3/ Tırpana balığına verilen bir başka ad... Bir işin ustası olan. 4/ Bir zaman birimi... Afrika’da bir ülke. 5/ Hastayı sakinleştirmeye yarayan ilaç. 6/ Zerdüşt dininde ateş tanrısı... Sodyum elementinin simgesi. 7/ Atasözü... Bir inceleme sonucunu içeren yazı. 8/ Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya özgü bir halkoyunu. 9/ Dar ve kalınca tahta... Bir borcu azar azar ödeyerek kapatma. C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear