16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 2012 PAZAR 8 İstanbul B Edirne Y Kocaeli B Çanakkale Y İzmir B Manisa Y Denizli B Zonguldak B Sinop PB Samsun B Trabzon Y Giresun Y S Ankara 9 10 13 12 17 18 18 10 10 15 12 13 8 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y S K B B B B B B B S S S 8 11 2 18 18 15 10 14 8 8 2 2 4 HABERLER Oslo B 2 Belgrad Y 7 Helsinki B 1 Sofya Y 7 Stockholm PB 2 Roma B 15 Londra PB 11 Atina PB 17 AmsterdamPB 9 Zürih Y 8 Brüksel Y 8 Moskova Y 0 Paris PB 9 Aşkabat Y 11 Bonn Y 7 Taşkent B 15 Münih Y 9 Baku B 10 Berlin Y 7 Bişkek PB 10 Budapeşte Y 10 Tiflis B 10 Madrid Y 6 Kahire B 19 Viyana Y 6 Şam B 17 Ülke geneli parçalı çok bulutlu, Marmara’nın batısı, Doğu Karadeniz ile Manisa, Sivas, Ordu, Tokat, Erzincan ve Ardahan çevreleri ve Marmara’nın doğusu, Ege’nin tamamı, Batı Akdeniz ile Eskişehir, Zonguldak ve Düzce çevrelerinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Çanakkale çevrelerinde yağmur ve sağanak, Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Erzincan ve Ardahan çevrelerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde yağış bekleniyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Şubat GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada parti olduğunu anımsadı. Genel Başkan Kılıçdaroğlu da partinin devrimci karakterini dün, her daim kendisini kollayan, destekleyen Hürriyet’e verdiği demeçte vurguladı. Atatürk’ün önderliğinde, 192338 arasında gerçekleştirilen; laiklik, eğitim birliği, medeni hukuk, şapka ve harf gibi dev devrimlere… …“yeni tüzüğe hiçbir partide olmayan gençlik kotasını koyduklarını, kadın kotasını yükselterek” yeni devrimler eklediklerini açıkladı ve böylece… …CHP’nin devrimci karakterinden uzaklaştığını içeren irdelemelere, saptamalara Kılıçdaroğlu kesin yanıt verdi. Yine dün gazetelerdeki yorum ve haberlere göz atmışsanız, görmüş olacaksınız. Dünlere kadar CHP’nin sol parti olduğunu vurgulamaktan özenle kaçınan kadro; gazetelere CHP’nin sol bir parti olduğunu şırınga ediyor. Tabii lafla peynir gemisi yürümeyeceği gibi, sol parti olduğunu söylemek, gerçekten sol bir parti olduğu veya olacağı anlamına da gelmiyor. Böylece; yeni CHP’nin soldan sağa mı, sağdan sola mı rota çizdiğini saptamaya çabalayacak yeni bir tartışmaya kapı aralanıyor. ??? Hazırlanacağı söylenen yeni CHP’nin yeni programının temel ilkeleri henüz belli değil iken, CHP’nin “yeni sol” mu, yoksa Ecevit’ten aşırma “demokratik sol” parti diye mi anılacağı söylemleri piyasaya salındı. Oysa Kılıçdaroğlu ve dört kez değiştirdiği yönetim kadrosu: “…Sağa açılarak oy oranını arttırma gibi, başarısızlığı kezlerce kanıtlanmış bir fanteziye bel bağlayarak oy yitirmeyi sürdürdü. ‘CHP’nin çatışmacı imajını ortadan kaldırma’ gibi kerameti kendinden menkul bir gerekçeyle AKP politikalarının peşinde sürüklendi. Verdiği önergelerden bir tanesi bile sonuca bağlanamadığı halde Meclis çalışmalarıyla sınırlı bir muhalefet yürüterek kitleleri uyuttu. Sermayeye var gücüyle omuz verdi. Kendi milletvekillerini hapisten kurtarmaya bile gayret göstermedi. Anayasa değişikliği çalışmalarına katılarak, AKP’nin ülkeyi dinselleştirme çabalarını meşrulaştırdı. Laiklik konusunda duyarlılık göstereceği yerde laiklik tehlikede değil diyerek kendini ve toplumu uyuttu.” (Melik AşıkAçık Pencere köşesi25.2.2012) Bu saptamalar, sol olduğunu öne süren partinin iki yıldır sağa kucak açan politikalarının özeti... ??? Yeni tüzükte “CHP’nin programındaki anlamlarıyla Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimcilik ilkelerine bağlı” olduğunun altı çizilecekmiş. Bugüne dek yeni CHP’den; altı ok’ta yerini bulan temel ilkeleri halkın anlayıp sindirmesine... …örneğin milliyetçiliği, laikliği, halkçılığı, devletçiliği ve de devrimciliği evrensel koşullarda yorumlayıp, toplumun benimsemesini sağlamaya uğraş verdiğine de tanık olmadık. Parti içinde barış, karşılıklı anlayış, söz ve düşünce özgürlüğünü savunan Kılıçdaroğlu; son demecinde şayet kurultaya katılmazlarsa muhalefete soyunanları partiyi yıpratmakla suçladı. Bunun “bedelini ödeyeceklerini” söyledi. Bu sözlerin aba altından sopa göstermek anlamına gelip gelmediğini tartışırken; başka bir gazetede Gürsel Tekin’in demecine rastladık: “Bugüne kadar (tabii partideki muhaliflerine) hoşgörülü davrandıklarını” söylüyor ve sopayı abanın altından şu sözlerle çıkarıyor: “Kurultay sonrası her şey değişecek!” ??? Bugün Güncel’i; Hasan Pulur’un 20 yıl önce, 9 Eylül 1992’de bir Kurultay vesilesiyle yazdıklarını aktardığı Milliyet’teki “Kurultay” başlıklı dünkü yazısından bir alıntı ile noktalayalım: “…CHP delegeleri bugün verecekleri oylarla CHP’nin ya Kuvayı Milliye’den ve milli mücadeleden gelen mazisini gösterecekler ya da CHP’yi mazisini unutan adamların partisi haline getirecekler.” Ana muhalefet partisi CHP bugün bir olağanüstü kurultay daha topluyor. Haziran ayında da olağan kurultay yapılması gündemde. CHP kurultayı, içeride ve dışarıda Türkiye’nin önemli sorunlarla karşı karşıya kaldığı bir dönemde gerçekleşiyor. Seçilmişlere ziyaret İçerideki en temel mesele hukuk devleti olabilme sorunu. Milletvekilleri, gazeteciler, komutanlar, yayıncılar, aydınlar demir parmaklıklar arkasında. Geçen hafta bir tam gününü Silivri Cezaevi’nde geçiren CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, dönüşünde izlenimlerini bizle paylaştı. Başbakan’ın “seçilmişleri atanmışlara kul etmem” sözlerine nazire yaparak “seçilmişleri atanmış gardiyanlar eşliğinde ziyaret ettim” diyen İnce, sadece kendi partisinin milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile değil, tutuklu bulunan MHP Milletvekili Engin Alan ile eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve meslektaşımız Tuncay Özkan ile görüşmelerinden çarpıcı notları getirdi: toplumu İslamileştirme çabaları. Son adım 8 yıllık zorunlu temel eğitimi ikiye ayırma girişimi. 28 Şubat kararlarının yıldönümüne özel olarak denk getirilen bu kanun hayata geçtiği takdirde kız çocuklarımızı 4. sınıftan sonra okul sıralarında görememe tehlikesiyle karşı karşıyayız. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Halk Kurultaydan Ne Bekliyor? mizin hilafına zorla hücrede yalnız bırakılıyoruz” diye anlatıyor halini. Özkan, fiziki şartların nasıl daha da kötüleştiğini anlatırken, sağlık durumu uzun süredir iyi seyretmeyen Haberal, “benim sağlığımdan önemlisi ülkenin sağlığı” diyerek asıl probleme işaret ediyor. mutan olan MHP Milletvekili Engin Alan aralarında en morallisi İnce’ye göre. “Benim ömrüm dağlarda geçmiş. Bunlara boyun eğmem” deyip kestirip atmış görüşmede. Suriye batağına itiliyoruz Dış politikada da birbirinden tehlikeli senaryolarla karşı karşıya Türkiye. ABD, Barack Obama döneminde artık uluslararası krizlere asker göndermiyor. Bunun yerine bölgesel ve dönemsel ortaklar bularak onlar eliyle sorunları çözdürüyor. En son örneği Libya’da yaşandı. Fransa ve İtalya ile arkadan da olsa Türkiye devredeydi. Yanı başımızda yaşanan Suriye krizinde ise bu kez Türkiye ve Araplar itiliyor öne doğru. AKP iktidarı da buna oldukça gönüllü bir tavır ve söylem içinde izlediği dış politikasında. ??? İçte ve dışta karşı karşıya olduğumuz bu meseleler karşısında, halkın ana muhalefet partisinden temel beklentisi, AKP’nin yürüttüğü sakıncalı politikaların karşısına güçlü ve gerçekçi alternatiflerle çıkmasıdır. Eğer halkın bu talebine karşılık vermek istiyorsa, toplumda bıkkınlık yaratan, bölünmüşlük ve güçsüzlük algısı doğuran iç çatışmalarını artık bir kenara bırakarak kendine çeki düzen vermek zorundadır CHP. İnce: İktidarın kini Muharrem İnce Silivri ziyaretinin ardından Başbakan Tayyip Erdoğan’a aracılığımızla şu mesajı iletti: “Seçilmişleri atanmışlara kul etmem diyorsunuz. İçeride 8 milletvekili var. Sizin hükümlü olarak 4 ay kaldığınız cezaevi koşullarıyla Silivri’nin koşulları bir değil. Ben 7 saatte üşüdüm, insanlar yıllardır orada. Artık bu iktidar kininden vazgeçin ve arkadaşlarımızın yasama faaliyetlerine katılmasının yolunu açın.” Başbuğ: Bu da bir görev Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ, karşısında İnce’yi görünce oldukça şaşırıyor. Hakkındaki iddiaların tutarsızlığını bir kez de İnce’ye anlatıyor. Tutukluluk hali için ise “Bu da bir görev. Moralimizi iyi tutuyoruz” diyor. Başta Yaşar Büyükanıt olmak üzere diğer emekli Genelkurmay başkanlarının da yargılanması gerektiği yönündeki yaklaşımları “doğru bulmadığının” altını çiziyor. Bu sitemin bir adresi de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu gibi. Silivri’deki bir diğer emekli ko Balbay bir yıldır hücrede Balbay’ın tutukluluğu gelecek hafta dördüncü yılına giriyor. Geçen yıl 28 Şubat’tan bu yana da “tek başına” bırakılmış durumda. İnce’nin ziyaretinde “Nâzım Hikmet’ten okuyorum; o cezaevindeyken hiç değilse bir koğuş kültürü varmış. Burada o bile oluşamıyor. Kendi isteği Kızlar okula veda ediyor İçeride bir başka acil çözüm bekleyen sorun AKP iktidarının azalacak yerde daha da artan Kan donduran iddia Pozantı Cezaevi’nde ‘taş atan çocuklar’ olarak anılan çocuklar, adli tutukluhükümlü yaşıtlarınca defalarca tecavüz ve tacize maruz kaldı Haber Merkezi “Taş atan çocuklar” olarak adlandırılan ve toplumsal olaylara katılımları gerekçesiyle gözaltına alınıp tutuklanan çocukların, Pozantı Cezaevi’nde cinsel taciz ve tecavüze maruz kaldıkları iddia edildi. Evrensel gazetesindeki habere göre, Güneydoğu’da çeşitli toplumsal olaylara katıldığı gerekçesiyle tutuklanan çocukların, Pozantı Cezaevi’nde adli suçtan yatan çocuklarla Çocuklar 2011’de hekim Türkmen’e anlattı 2011 Haziran ayında Ankara Çocuk Hakları Platformu’nun “Çocuk ve Adalet” adlı projesi kapsamında Mersin’e ziyaretlerin düzenlendiğini belirten Akdeniz Belediyesi Kadın Danışmanlık Merkezi’nde pratisyen hekim olarak çalışan Didem Gediz Gelegen Türkmen, “Öyle ayrıntılar söylüyorlardı ki anlattıklarını kendisinin yaşadığı anlaşılıyordu” dedi. ğını söyledi. A.K. cezaevi idaresinin olayı örtbas etmeye çalıştığını da sözlerine ekledi. oğazımıza ip takıp sıkıyorlardı’ Ş.A. (17) ise “Adliler, boğazımıza ip takıp sıkıyorlardı. Terörist olduğumu söyleyip öpmemiz için yüzümüze bayrak uzatıyorlardı. Öpmek istemediğinde ise yine dövüyorlardı” diye konuştu. Haberde, cezaevinin 2. müdürü olduğunu belirten bir kişinin ise “Bu tür ithamlarda sürekli bulunuluyor. Asılsızdır” dediği kaydedildi. ‘B aynı koğuşa konulduğu ve bu çocuklar tarafından cinsel istismarda bulunulduğu, şiddet uygulandığı ve ırkçı uygulamalara maruz bırakıldıkları iddia edildi. Pozantı Cezaevi’nde 4 ay kalan H.K. (15), “Bazı arka daşlarımıza adli tutuklular tarafından defalarca tecavüz edildi. Bazen zorla pantolonlarımızı indirmeye çalışıyorlardı. Yaşadıklarımız anlatılır gibi değil” dedi. A.K. (17) de Pozantı Cezaevi’nde cinsel istismar yaşadı Ancak tek başına yeterli bir tarif değildir. Eğer bu yeterli olsaydı, demokrasi 4 yılda bir gün sandık başına gidilerek varlığı hatırlanan bir şey olurdu. Bunun yanında şu iki ilke demokrasiyi hem güncel hem de gelişime, değişime açık kılıyor: Hesap verilebilirlik yani denetim mekanizmaları ve açıklık. Bu ikisi olmadan demokrasinin ne kadar tartışmalı hale gelebileceğini, hem içimizdeki hem de etrafımızdaki gelişmeler canlı olarak gösteriyor. ??? Böyle bir girişin sonrasında sütuna yatırabileceğimiz pek çok yeni gelişme var. Bugünü “iktidar koalisyonu”nun iç dengelerine ayıralım. Son kamuoyu araştırmalarında yapılan yorumlardan biri şu: AKP merkez sağın yüzde 34’lük son kalan parçalarını da içine alarak yüzde 50’nin biraz üzerine çıktı. 2002’de AKP yüzde 35’le iktidara geldiğinde yüzde 9.5’luk DYP ile yüzde 5’lik ANAP vardı. Bu ikisini hamurlayıp AKP’ye kattınız mı zaten yüzde 50’yi buluyorsunuz. Bu yapı AKP içinde tümüyle erimiş görünse de zaman zaman ton farklarının ortaya çıktığını söyleyebiliriz. İktidar koalisyonunun asıl güncel tartışma yanı ise cemaatparti ikilemi. Uzun süredir kökten reddedilen, kesinlikle olmadığı vurgulanan bu ikilem artık yadsınmıyor. Bizzat ikilemin tarafları bu “birlikte duruşun” şeklini, içeriğini enine boyuna yeniden tarif ediyor. Zaman gazetesinin 13 Şubat Pazartesi günkü sayısının bu anlamda ciddi bir “açıklık” olduğunu geçen hafta paylaşmıştık. Aynı gazetenin 20 Şubat Pazartesi günlü sayısında ise tariflere yenilerinin eklendiği duyuruluyordu. Yeni tanım şuydu: “Cemaat değil, camia.” Kapsama alanının ülke sınırlarının da dışına taştığını anlatmak için seçilmiş bir kavram. Dil Derneği’nin sözlüğüne göre cemaat daha çok din merkezli bir araya gelmeyi anlatırken camia, “topluluk” sözcüğüne karşılık geliyor. Topluluk da “nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin tümü, aynı yerde bulunan insan kalabalığı” anlamlarına geliyor. Zaman gazetesinin yaptığı bu tarifi sözlük desteğinde ayrıntılandırmaya çalışmamızın başlıca nedeni şu: Böylesine büyüyen bir hareketin artık kendini saklayabilecek, her yerde olup hiçbir yerde yokmuş gibi yapabilecek bir durumu kalmadı. MİT kriziyle birlikte bu netleşmeyi iktidar koalisyonunun parti tarafı sağladı. Bunun üzerine Gülen’in etrafındakilerin kendilerine bir ad verme zorunluluğu doğdu. Bu yazı yayımlanana dek kendilerine yeni bir ad vermezlerse bundan böyle “camia” diyecekler. ??? 30 yaşına gelmiş bir kişiyi herkesin başka bir adla çağırdığını düşünün. Olay, böyle bir şeydi. Gelinen nokta siyasetteki gölge oyununu tümüyle sonlandırmasa da büyük ölçüde azaltacak. Necip Fazıl Kısakürek’in diliyle durumu anlatmak gerekirse, şöyle diyebiliriz: Surda bir delik açıldı! MİT kriziyle başlayan yeni rüzgâr nereden eserse essin eskiye dönüş artık zor. Surda delik açıldı bir kere... Fransa’daki ‘Selek’ gecesinde Türkiye’deki gelişmelere dikkat çekildi Mezarı olması bile teselli Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinde yapılan kazıların ardından 15 yıl sonra ortaya çıkarılan Ali Yıldız’ın kemikleri, ailesi, sevenleri ve arkadaşları tarafından Gazi Mezarlığı’nda toprağa verildi. Ağabey Hüsnü Yıldız, kardeşinin bir mezarı olduğu için buruk bir sevinç yaşadıklarını belirterek, “Bir mezarı olacağı için mutluyuz ama kardeşimi gerçek anlamda şimdi kaybediyoruz. Bundan dolayı çok üzgünüm” dedi. TAYAD üyesi Ahmet Kulaksız ise “Sevgili Ali, seni o kör kuyulardan kurtarmak için geç kaldık biliyorum. Ama artık yoldaşlarının yanındasın” diye konuştu. ‘Faşizm yaşanıyor’ UĞUR HÜKÜM VEFAT Babamız, dedemiz, canımız Hakk’a yürümüştür. Sevenleri C MY B C MY B AHMET KÜRE PARİS “Fransa Pınar Selek’le Dayanışma Komitesi” Anako teknesinde Selek ile dayanışma etkinliği düzenledi. Etkinlikte Systeme D grubu Selek için bestelediği şarkıyı seslendirdi. Etkinlikte Selek’in 7 Mart’ta görülecek Mısır Çarşısı’ndaki patlamaya ilişkin davası ile araştırmaları hakkında bilgi verildi. Selek’in Fransızca çıkacak iki kitabından alıntılar okundu. Fransa’nın saygın sosyal bilimler okulu EHESS’te Uluslararası Çalışma Grubu tarafından düzenlenen Pınar Selek’i Tanıma ve Dayanışma toplantısında konuşan ve uzun yıllar Türkiye’de çalışmış, tanınmış tarihçi Etienne Copeaux, Selek’in çalışmalarını anlattı. Copeaux, Türkiye’deki sosyal ve siyasi yaşamın “sıradan faşizm”e dönüştüğünü, insanların özellikle de aydınların hiç görülmemiş, sürekli bir endişe ve korkuyla yaşadıklarını aktardı. Selek de, “Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu gibi bilim insanları ve aydınların tutuklanmaları Türkiye’deki iktidarın karanlık yüzünü sergilemekte. Bugün insanlık dışı ve trajikomik durumların yaşandığı bir Türkiye var” dedi. AKP döneminde 788 eve ateş düştü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, AKP’nin iktidar dönemini kapsayan Kasım 2002Aralık 2011 arasında terörle yürütülen mücadele sırasında 788 güvenlik görevlisinin şehit olduğunu, 4 bin 487 güvenlik görevlisinin de yaralandığını açıkladı. Af Örgütü’nden Savda’ya destek ? ANKARA (ANKA) Uluslararası Af Örgütü, vicdani retçi Halil Savda’nın tutuklanmasını kınadı. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü Murat Çekiç, Türkiye’de vicdani ret hakkına hâlâ saygı duyulmadığını ifade ederek, “Yetkililer, derhal Halil Savda’yı serbest bırakmalı ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerdeki yükümlülükleri yerine getirmelidir” dedi. Örgüt, Savda’nın Türk Ceza Kanunu’nun “halkı askerlikten soğutma” başlığındaki 318. maddesi uyarınca vicdani ret hakkını dile getirdiği için tutuklandığını ve cezaevine gönderildiğini belirtti. Mardin’de bomba: 1 şehit Mardin’in Nusaybin ilçesi yakınlarında yola döşenen bombanın etkisiz hale getirilmesi sırasında patlayıcının infilak etmesi sonucu 1 astsubay şehit oldu, 1 astsubay da yaralandı. Mardin’in Nusaybin ilçesi ile Cizre arasındaki İpek Yolu’nun 34’üncü kilometresindeki Söğütlü köyü yakınlarında kablo bağlanmış ve yaklaşık 35 kilo olduğu belirtilen bombanın çevresinde önlem alan güvenlik güçleri, bombayı etkisiz hale getirmek için çalışma başlattı. Yapılan çalışma sırasında bombanın infilak etmesi sonucu 1 astsubay şehit olurken 1 astsubay da yaralandı. Mardin Valisi Turhan Ayvaz, “Yaralı astsubayın durumu iyi” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear