16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 2012 PAZAR 4 HABERLER ÇYDD’nin sempozyumunda Türkiye’nin içinde bulunduğu durumda yeni anayasa değerlendirildi Tüzük Kurultayı Sevgili, CHP’nin ikili kurultayı hakkında söyleyecek şey çok, ama pek yeni unsur yok. Aslında, CHP’nin bir kurultaya şiddetle ihtiyacı vardı, ama böylesine değil. Tüzük kurultayı bugünkü haliyle bir hesaplaşmanın ötesine geçmiyor. Oysa CHP büyük bir demokratik yapılanma, katılımcı yarışmacı kadrolaşma ve kimlik sorunu ile karşı karşıya. Ne var ki bu kurultayın bu sorunların çözümünü amaçladığını söyleyemeyiz. CHP’nin nabzını çok iyi tutan Fikret Bila, 22 Şubat tarihli yazısına şöyle başlıyordu: “CHP’de ne zaman tüzük lafı ortaya atılsa anlayın ki genel başkanlık mücadelesi başlıyor...” F. Bila daha sonra, CHP’de konunun tüzük olmadığının, mevcut tüzüğün öyküsünden belli olduğunu söylüyor, şimdiki tüzüğü antidemokratik bulup, yeni tüzük peşinde olanların bugün değiştirmek istedikleri tüzüğü hazırlayanlar olduğunu söylerken, aynı şekilde tüzüğün antidemokratik olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu ekibinin de onun verdiği yetkileri kullandığını belirtiyordu. ??? Kısacası hesaplaşma öncesi iki taraf da kamuoyuna pek inandırıcı gelmiyor. Kurultayda gerçek amacın genel başkanlık yarışı olduğunu bir kez kabul ettin mi, doğal sonuç olarak, bu toplanmanın hiçbir yararı olmadığı sonucuna da varırsın. 2010 baharında yapılan kurultayın coşkusunun Kılıçdaroğlu’nun tüm Türkiye’de yarattığı umuttan kaynaklandığını görmüş bir kişi olarak, toplumun kurultaya bir ilgi göstermemesinin de, CHP’nin aradan geçen iki yıldan az süre içinde bu umutlara yanıt verememiş olmasından kaynaklandığını rahatlıkla söyleyebilirim. Bakma sen, toplantıda delegelerin sergileyecekleri coşkuya! O coşku kurultay salonuyla sınırlı kalmaya mahkum bu durumda. Neden? Çünkü kurultay gerçek sorunla değil, genel başkanlık çekişmesiyle ilgili. Oysa CHP’nin sorunu bu değil ki? CHP’nin büyük bir sorunu vardı; tabandan demokratik örgütlenme ile yarışmacı genç ve kadınların da bulunduğu kadrolardan oluşan bir yapılanmanın yaşama geçirilmesi. Baykal’a yöneltilen en büyük eleştiri buydu. Bir kere bu eleştiriyi haklı bulursan, “gitti Baykal geldi Kılıçdaroğlu” formülü ile hiçbir şeyin değişmeyeceğini de kaçınılmaz olarak kabullenmek zorunda kalırsın. ??? Nitekim olaylar bu görüşün doğruluğunu kanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun seçimiyle CHP’nin yoklamalarda artıyor görünen popülaritesi hızla eski yerine indi. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun kişiliğinin yarattığı umut, yeni ve demokratik, katılımcı, yarışmacı, kadın ve genç kadroları zengin bir yapılanmayla desteklenememişti. Oysa bu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun da genel başkanlığa gelirken vaat ettiği şeydi. Ne var ki, Kılıçdaroğlu bu vaadini zamanında yerine getiremedi, gecikti. Kılıçdaroğlu yalnız onu yapamamakla kalmadı. Büyük bir kafa karışıklığının ve belirsizliğin ürünü olarak görünen “Yeni CHP” sloganı ve de uygulamasıyla partide yeni bir kimlik sorunu da yarattı. Tekrarlayalım, bugün CHP’nin önünde iki büyük sorun var: 1 Demokratik örgütlenme ile genç ve dinamik kadrolarla yapılanmasını güçlendirme. 2 Partinin TC’yi ve kendini nasıl tanımlayacağını bilememesinden doğan kimlik sorunu. Birbirlerinden ayrı ve yine de bağlantılı bu iki sorunun da birlikte çözümü gerekiyor. Birinin eksik kalması partinin işlevini yerine getirmesini engelleyecektir. Hatta partinin kimlik sorununun çözülmemesi halinde onun hâlâ bir işlevi kalıp kalmadığı sorusunu da kimileri için gündeme getirecektir. Kurultayın ya da kurultayların sonucu ne olursa olsun, en önemli husus CHP’lilerin karşı karşıya oldukları iki temel sorunun bilincine varmalarıdır. Demokrasimizin selameti açısından, inşallah da varırlar! ‘Umutları yeşertmiyor’ İstanbul Haber Servisi ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, yeni anayasanın, antidemokratik uygulama ve söylemleri tedavi edecek, toplumsal barış ve kardeşliği sağlayacak sihirli bir anahtar gibi görüldüğünü, ancak gazetecilerin, generallerin, pankart asan öğrencilerin tutuklandığı, korkunun hâkim olduğu bir ortamda yeni anayasanın umutları yeşertmediğini vurguladı. Ankara Barosu Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu da Türkiye’nin “mümbit bir terörist tarlasına” döndüğünü belirtti. Yeditepe Üniversitesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sultan Uzeltürk de Türkiye’nin sadece “laikmiş” gibi göründüğünü, aslında laik olmadığını ifade etti. ÇYDD dün Kadir Has Üniversitesi’nde “Çağdaş Yaşam Anayasayı Tartışıyor” sempozyumu düzenlendi. Sempozyumun açılışında konuşan Prof. Çelikel, “Yeni anayasa yapmadan da sorunların çözümü mümkün, siyasiler de bunu biliyor. Anayasa ve yasaları uygulayanlarda zihniyet değişmediği sürece sonuç yine hayal kırıklığı olacaktır” dedi. Çelikel, yapılan reformların ardından yargının daha da bağımlı hale gelmesinin bunun bir kanıtı ol ‘Hâlâ zorunlu din dersi var’ “Laiklik ve din özgürlüğü” oturumunda konuşan Prof. Sultan Uzeltürk de “Laik diye tanımlanıyoruz ancak hâlâ zorunlu din dersi var. Nüfus cüzdanlarındaki din hanesi çıkarılmıyor” dedi. Uzeltürk, şöyle devam etti: “Bir kavramı tehlikede görünce sahipleniyorsunuz. Türkiye’nin laiklikle macerası böyle. Mücadeleci olmayan hümanist bir laiklik anlayışına geçilemez mi? Bu hukukun çözebileceği bir konu değil. Toplumu sakinleştirecek bir yapıya ihtiyaç var. Hükümetin ‘tehlike yok’ demesi yetmez. Topluma bunu hissettirmesi gerek. İnsanlarda gelecek kaygısı yaratmadan bu algı ortadan kaldırılmalı. Bu kalkmadan barış anayasası yapamazsınız.” SİVİL ANAYASA ÇALIŞTAYI AKP’den ‘Erdoğan Köşk yolunda’ mesajı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı seçiminin 2014’te yapılmasına ve Abdullah Gül’ün yeniden aday olamayacağına ilişkin yasanın ardından AKP’de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “Köşk adayı” olacağına ilişkin mesajlar gelmeye başladı. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “2014 yılında millet doğrudan kendi cumhurbaşkanını seçecektir. 2014 seçimlerinde vereceğim oy hayatımın en önemli oyu olacaktır” dedi. Bozdağ, önceki gece Turgut Özal Üniversitesi’nde düzenlenen Sivil Anayasa Çalıştayı’nda, 2014’teki cumhurbaşkanı seçimine ilişkin mesajlar verdi. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören bir anayasa değişikliği yaptıklarını anlatan Bozdağ, “Bu büyük bir adımdır. Bunun anlamı şudur; bir daha Demirel gibi milletin değerleriyle kavga eden birisini bu ülke Cumhurbaşkanlığı makamında görmeyecek” dedi. CHP’nin hâlâ bu yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürüp götürmeme konusunda kararını veremediğini de kaydeden Bozdağ, “Niye veremedi? CHP düşünüyor. Halk bir defa cumhurbaşkanını seçerse bu işin geri dönüşü yok. ‘Biz bu işi 2014’te bıraktırabilirsek önümüzde 2 yıl var, 2 yılda köprünün altından çok sular geçebilir. O zaman sistem eskiye dönebilir.’ Bunun tartışmasını aralarında yapıyorlar. O yüzden hâlâ götüremediler, karar veremediler” diye konuştu. Bakan Bekir Bozdağ, “Cumhurbaşkanlığı seçimi her zaman bela oluyordu. En önemli tarihi adım 12 Eylül 2012 referandumu olmasına rağmen 21 Ekim 2007 tarihli cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin adım da tarihi bir adımdır. 2014 yılında millet doğrudan kendi cumhurbaşkanını seçecektir. 2014 seçimlerinde vereceğim oy hayatımın en önemli oyu olacaktır” dedi. duğunu ifade etti. “Başlangıç, vatandaşlık tanımı ve ilk üç madde” başlıklı ilk oturumun başkanı Prof. Feyzioğlu, bireyin merkezde olduğu bir sistemde DGM’lerin ya da özel yetkili mahkemelerin kendine yer bulamayacağını vurguladı. Feyzioğlu “ Eğer demokrasi olsaydı Türkiye en mümbit terörist tarlasına dönüştürülmezdi” dedi. Feyzioğlu, yeni anayasa sürecinin müzakere ile değil pazarlıkla sürdüğünü ifade ederek “Basının, sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin susturulduğu bir ortamda, düşüncelerimizi açıklayamadan yeni anayasının halkoyuna gitmesinden ve faşist bir anayasa yapılmasından en dişe duyuyorum” diye konuştu. erkes mağdur hissediyor İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bahadır Erdem, “Vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk’tür” ibaresinin toplumda büyük bir karmaşa yarattığının altını çizerek “Bu ülkede özellikle son 10 yıldır herkes kendini mağdur hissediyor. Hepsi kendi açısından haklı” dedi. En zor maddenin vatandaşlık olduğuna dikkat çeken Erdem, “Bu anayasa toplumsal barışa hizmet edecekse devletin her ferdinin yapılacak vatandaşlık tanımı içinde kendini bulması gerek” ifadelerini kullandı. H Erdoğan mevkidaşı El Keyb ile basın toplantısı düzenledi ‘Libya’ya desteği sürdüreceğiz’ İstanbul Haber Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan, Libya’da 4 ay sonra Ulusal Kongre seçimlerin planlandığını anımsatarak “Libya’daki seçimlerin zamanında, adil, şeffaf bir şekilde yapılacağına yürekten inanıyorum” dedi. Erdoğan, Libya’ya desteğin süreceğini belirterek iç güvenliğin tesis edilmesi için eğitim ve malzeme yardımı sağlanması için adımlar atılacağını söyledi. Erdoğan ile Libya Başbakanı Abdurrahim el Keyb ortak basın toplantısı düzenledi. El Keyb’in 31 Ekim 2011’de göreve atandığını ve ilk ikili ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştirdiğini belirten Erdoğan, bu ziyaretin, yeni Libya’nın Türkiye’ye atfettiği önemi göstermesi bakımından da farklılık arz ettiğini kaydetti. Türkiye’nin Libya’daki geçiş sürecini samimiyetle desteklediğini ifade eden Erdoğan, “Tüm imkânlarımızla desteklemeye devam edeceğiz” diye konuştu. Erdoğan, Libya’daki yaralı ve Başbakan Erdoğan, dün HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’u Kısıklı’daki konutunda kabul etti. Yaklaşık 1.5 saat süren görüşmede Kurtulmuş, Erdoğan’a “geçmiş olsun” dileklerini iletti. Erdoğan daha sonra Libya Başbakanı El Keyb’le Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde bir araya geldi. (AA) HOCALI KATLİAMINDA ÖLENLER ANILACAK Taksim’de protesto mitingi İstanbul Haber Servisi Azerbaycan’ın Ermenistan işgali altında tutulan Yukarı Karabağ’daki Hocalı’da 2526 Şubat 1992’deki katliamın 20. yılı nedeniyle bugün Taksim Meydanı’nda “Hocalı Katliamını Protesto Mitingi” yapılacak. Taksim Meydanı’nda saat 14.00’te başlayacak mitinge katılım için “Bir daha Hocalı, Srebrenitsa, Hama ve Humus yaşanmasın diyorsanız, Azerbaycan’dan, Balkanlar’dan, tüm Türk dünyasından ve Türkiye’nin her yerinden herkesi, ‘Katliamlara hayır’ diyenleri Taksim Meydanı’na bekliyoruz” denildi. Hocalı katliamı, AzerbaycanErmenistan arasında 20 yıldır süren Karabağ sorununun en önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul ediliyor. 2526 Şubat’ta Hocalı’ya giren Ermenistan güçleri 106’sı kadın, 63’ü çocuk 70’ten fazlası yaşlı olmak üzere 613 Azerbaycanlıyı katletti. İHD İstanbul Şubesi Irkçılığa ve Ayrımcılığa Karşı Komisyonu ise “Ermeni yalanına sessiz kalma” yazılı afişlerle ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada “Hocalı katliamı da dahil, dünyanın neresinde olursa olsun insan hayatına kast eden bütün girişimleri kınamak bir insan hakkıdır. Ancak bu afişler Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Ermenileri hedef almaktadır. Bir toplumu ve onun bireylerini düşman olarak hedef göstermektir” denildi. ‘Hepimiz Ermeniyiz korosu’ MHP lideri Devlet Bahçeli de yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “‘Hepimiz Ermeniyiz’ korosunun, Ermeni açılımıyla tabuları yıkmaktan, bahsedenlerin aynı zihniyetin farklı yüzleri olduğu kuşku götürmez bir gerçek olarak karşımızdadır.” El Keyb ve Kurtulmuş’u ağırladı hastaların Türkiye’deki tedavilerinin yapıldığı özel hastanelerin ücret aldığına dair bilgiler geldiğini kaydederek “Sağlığı fırsata dönüştürmek isteyenlerin, bu millete yakışan hiçbir yanı olamaz, gereğini yapacağız” açıklamasını yaptı. El Keyb’in ulaşım, altyapı, kentsel dönüşüm konusunda çalıştay talebinde bulunduğunu ak taran Erdoğan, çalıştayın en kısa sürede gerçekleştirileceğini söyledi. El Keyb de Türkiye’ye teşekkür ederek “Libya halkı bu tarihi duruşu asla unutmayacaktır” dedi. El Keyb, Misrata’daki Türk Konsolosluğu’nun açılacağını açıkladı. Keyb, çok yakında TürkLibya ortaklı bankaların kurulacağını belirtti. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear