26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 ŞUBAT 2012 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Her gün dört işçi iş kazasında ölüyor ANKARA (AA) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Türkiye’de her gün 172 iş kazası, 4 ölüm ve 6 sürekli iş göremezlik yaşandığını söyledi. İş sağlığının tüm dünyanın sorunu olduğunu belirten Çelik, dünyada 3 milyar işgücünün olduğunu, her gün 1 milyon iş kazasının yaşandığını, her yıl 2.3 milyon insanın iş kazası ve meslek hastalıkları sonucunda hayatını kaybettiğini söyledi. Kazaların maddi boyutunun da yüksek olduğunu belirten Çelik, ILO tahminlerine göre iş kazası ve meslek hastalıklarının her yıl ülke gayri safi milli hasılalarının yüzde 1 ile yüzde 4’ü oranında kayıplara yol açtığını kaydetti. Çelik, “Dünyadaki yıllık kayıp asgari 600 milyar dolar, azami 2.4 trilyon dolar. 170 ülkenin gayri safi milli hasılasından daha büyük” dedi. İthalat bağımlısıyız İthalatın haritasını çıkardıklarını açıklayan Ekonomi Bakanı Çağlayan, elde ettikleri tüm bulguları sıraladı: İthalatın önemli bir kısmını az sayıda firma yapıyor. Türk halkı 11 ayda bir yeni cep telefonu alıyor. Türkiye’de âlâsı üretilen buzdolabı, TV, giyim eşyası, ayakkabı gibi ürünlere dünyanın parasını veriyoruz. Ama üretim desenimizi değiştirmeden cari açığı kapamamız da hayal. Ekonomi Servisi 2011 yılı ithalat verilerini değerlendiren Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, “Bize hep ihracatta rekordan bahsediyor, ithalatı hiç söylemiyorsun, diyorlar. İhracatımız rekor kırdığı için ne kadar mutluysak, ithalatımızın kırdığı rekordan da o kadar rahatsızız. Bu konuda somut çalışmalarımızı yapıyoruz” dedi. “İthalatın Haritası”nı çıkardıklarını ve buna göre alınacak önlemleri belirlediklerini söyleyen Çağlayan, bir basın toplantısı düzenleyerek bunları şöyle anlattı: ? Geçen yıl Türkiye 134.6 milyar dolar ihracat, 240.8 milyar dolar ithalat yaptı. İthalatının yüzde 71.9’unu enerji dahil ara malları, yüzde 15.5’ini yatırım malları, yüzde 12.3’ünü tüketim malları oluşturuyor. ? Ara ve yatırım malı ithalatının sadece yüzde 28’lik kısmını (dörtte birini) ihracatta, kalan yüzde 72’lik kısmı yurtiçi tüketimde kullanıyoruz. Bu, şimdiye kadar bilinenlerin tam tersi bir bulgu. ? Buna karşılık sadece 59 firmanın, 500 milyon doların üstünde ithalatı var. Bunların gerçekleştirdiği toplam ithalat değeri 96.7 milyar dolar. Yani, ithalatımızın yüzde 40’ını sadece 59 firmanın. Bunların ikisi kamuya ait, 57’si özel sanayi firması. Küçüklerin toplam yıllık ithalatı sadece yüzde 7 artarken bunlarınki yüzde 53 arttı. TMMOB Sanayi Kongresi Makina Mühendisleri Odası (MMO) Sekretaryalığı’nda TMMOB adına düzenlenen on sekizinci Sanayi Kongresi “Bölgesel Kalkınma Öncelikli İstihdam Odaklı Sanayileşme” temasıyla, 1617 Aralık 2011 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilmişti. 742 kayıtlı delegenin katılımıyla tamamlanan bu çok önemli birlikteliğin geçen hafta yayımlanan sonuç bildirgesini sizlerle paylaşmak arzusundayım. ??? Günümüzde bilim ve teknoloji, insanlığın daha iyi bir bugünü ve daha iyi bir gelecek için değil, daha fazla kâr için, emperyalist güçler ve çokuluslu şirketlerin rekabet güçlerini yükseltmek için kullanılmaktadır. Bu güçler arasında keskinleşen rekabet, bilim, teknoloji ve sanayi politikalarına hızla yansımaktadır. Enerji, teknoloji, ticaret, finans ve iletişim ağlarını ele geçirmek için kıyasıya bir yarış vardır. Kısaca, sanayi, tasarım, bilgi ve teknoloji üretimi birer hegemonya aracı olarak kullanılmaktadır. Sanayide yatırım, üretim, ihracat, istihdam ve ithalatın yapısında dönüşüm sürmekte ve “dışa bağımlılık” bu yapıya damgasını vurmaktadır. Katma değeri düşük ürünlerin ihracatı, ithalatın hızlı artışı ile sürmekte ve dış ticaret açığı, dolayısıyla cari açık büyümektedir. Ülke kaynaklarına ve işgücüne dayanmayan bir büyüme, ekonomiyi aşırı ısıtmakta, ekonomik dengeleri bozmaktadır. Türkiye sanayinin önemli sorunlarından biri de, yatırım ve üretimde bölgeler arası eşitsiz ve dengesiz bir dağılımın var olduğu gerçeğidir. Böylece gelir dağılımı da bölgeler arasındaki gelişmişlik düzeyini alabildiğine derinleştirmektedir. İmalat sanayi yatırımlarında kamu payı yüzde 0.9’lara inmiş, toplam yatırımlar içinde sanayinin yoğunluğu düşmüş, doğrudan yabancı sermaye yatırımları ise son on yıl ortalamasıyla yılda 1.8 milyarlardan yukarı çıkmamıştır. Bölgelerdeki yatırım eşitsizliği ise ciddi toplumsal ve ekonomik sorunların kaynağını oluşturmaktadır. Son on yılda Marmara, Ege ve İç Anadolu bölgelerinin toplam sınai yatırımlarındaki payı yüzde 72’yi aşarken, Doğu, G. Doğu Anadolu, D. Karadeniz ve D. Akdeniz bölgelerinde bu oran yüzde 19’lara düşmüştür. Katma değer dağılımında da durum pek farklı değildir. Marmara, Ege ve İç Anadolu 2010 yılında sanayi katma değerinin yüzde 82’sini alırken, diğer bölgeler yüzde 18 ile yetinmişlerdir. Doğu Anadolu ve Güney doğu Anadolu’nun payı yalnızca yüzde 5.5’tir. Türkiye’de üretim ve yatırımlardaki büyüme oranları ile istihdamdaki artışlar önemli bir çelişki yaratmaktadır. Sınai üretim artışları, azalan işgücünün daha fazla çalıştırılması ve verimliliğin büyümesi ile sağlanmaktadır. 2002 yılından bu yana yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 4.8 olurken istihdam artışı yüzde 1.3’te kalmıştır. Keza 20022010 arasında reel sabit sermaye yatırımları yılda ortalama yüzde 17.2 oranında artarken istihdam yalnızca yüzde 1.3 oranında büyümüştür. Bu durum “istihdamsız büyüme” olgusunu ortaya koymaktadır. Kadın istihdamı ise 1950’lerde yüzde 50 iken bugün yüzde 20’nin altına inmiştir. Türkiye bu konuda dünyada en alttaki yedi ülke arasındadır. Çalışma süreleri en uzun olan ülkelerin başında Türkiye gelmektedir (mesaili 53.7 saat). Bu süreler düşürülmeli, mesai yerine istihdam arttırılması, iş güvenliği ve işçi sağlığı önlemleri denetlenmelidir. Son üç Sanayi Kongresinde ele alınıp işlenen planlama, sanayileşme ve kalkınma, istihdam odaklı ve bölgesel eşitsizliği giderecek öncelikli yapılanma ile ayrılmaz bir bütündür. Ekonominin önemli bir sektörü olan imalat sanayi, toplumsal gelişmeyi esas alan planlama yaklaşımına dayalı yüksek katma değerli bir üretim ve teknoloji politikasıyla dışa bağımlı yapıdan üretken, ülke kaynaklarına ve bölgesel kalkınmaya yönlendirilerek tanımlanmalıdır. Sanayi fason üretim ve taşeronlaşmayı ön plana çıkaran küresel rekabeti temel aldığı sürece, dışarıya bağımlı ithalat girdileri ve düşük katma değerli ihracat ile cari açık artmaya ve kamu borç stoku büyümeye devam edecektir. Sanayi kongrelerimizin benimseyerek önerdiği istihdam odaklı ve bölgesel kalkınma öncelikli planlama yaklaşımı ise çalışanların gelir dağılımını düzeltecek, işsizliği ortadan kaldıracak, ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişmeyi sağlayarak refahı kitlesel olarak yayacak ilke ve araçları kapsamaktadır. Yatırımlar da bu esaslar çerçevesinde ülke sathına yayılacaktır. Emperyalizmden bağımsız siyasi bir iradeye; planlama, sanayileşme ve kalkınmada halkçı, toplumcu bir yaklaşım ve modele gereksinim bulunmaktadır. Bu yönde Türkiye’nin önünde tek seçenek bulunmaktadır. Bütün dış ilişkilerini gözden geçirerek, bağımsızlığı benimsemek; planlı bir kalkınma ve istihdam odaklı sanayileşmeden, etkin ve yatırım kararları ile bütünleşmiş, mühendisten, bilim, ArGe ve teknolojik gelişmeden yana, kendi kaynak ve birikimlerine dayalı bir ülke ve ekonomi yaratmak pekâlâ olanaklıdır. Kamu yararına planlama, istihdam odaklı, öncelikli sektörlerde bölgesel kalkınmaya yönelik sanayileşmenin gerçekleşebilmesi, demokrasinin ilke ve kurumlarıyla egemen olduğu, insan hakları ve özgürlüklerin uygulandığı, toplumsal barışın sağlandığı bir ortamın oluşturulması ile olanaklıdır. Demokrasi ve kalkınmanın bütünleşik ve birbirini geliştiren olgular olarak var olduğu bilinmelidir. Girdi Tedarik Stratejisi ? İthalatın bu ölçüde artışının 5 ana nedeni var; İç ve dış talebin hızlı artışı, emtia fiyatlarında sert yükseliş, TL’nin aşırı değerli oluşu ve üretim yapısı. ? ArGe’ye ÜrGe’ye (üretim geliştirme), markaya yatırım yapmadıkça bu ürün desenini değiştiremeyiz. Bir eylem planı hazırladık, sıra yürürlüğe koymaya geldi. Yeni teşvik sistemi gelecek, ithalat yaptığımız ürünlere yönelik sıfırdan üretim için doğrudan yatırımlar arttırılacak, yurtiçinde örneğin sağlık gibi, yurtdışında örneğin madencilik gibi “Özel Ekonomi Bölgeleri” oluşturacağız. İthalat 59 firmanın elinde ? 2011 yılında 65 bin 323 firma ithalat yaptı. Bunların 32 bin 793’ü 100 bin dolar ve altında. Küçüklerin gerçekleştirdiği toplam ithalat değeri sadece 864 milyon dolar. Yani ithalatçılarımızın yarısı, toplam ithalatımızın sadece binde 4’ünü gerçekleştirdi. Vakıfbank’tan 1.2 milyar TL kâr Ekonomi Servisi Vakıfbank’ın konsolide olmayan finansal sonuçlarına göre, banka net kârını yüzde 6 oranında arttırarak 1 milyar 227 milyon liraya çıkardı. Aktif büyüklüğü yüzde 20.6’lık artışla 89.2 milyar liraya çıkan bankanın nakdi kredileri ise yüzde 27.6 artışla 57.2 milyar liraya yükseldi. Vakıfbank Genel Müdürü Süleyman Kalkan, Avrupa’daki borç krizinin çözülemediği, makroekonomik endişelerin arttığı, piyasalarda ciddi dalgalanmalar yaşandığı 2011 yılında Vakıfbank’ın sektörün oldukça üzerinde bir performans sergilediğini kaydetti. Kilo başına ihracat ? 2010 yılı verilerine göre, ihraç edilen ürünlerin kilogram fiyatı 1.23 dolar. Japonya’nın ihracatında kilo başına geliri 3.84 dolara, Almanya’nın 3.55 dolara, Güney Kore’nin 2.87 dolara geliyor. Bağımlılık oranı yüksek ? Türkiye’de ilk kez ithalatla ilgili tüm kurumların elindeki veriler birleştirilerek bir “İthalat Haritası” çalışması da yapıldı. Her bir sektörün “ithalat bağımlılık oranı” tespit edildi. ? 2011’de Türkiye’de yapılan 100 dolarlık üretim için 43 dolarlık ara ve yatırım malı ithal edildi. Yani 2011 sonu itibarıyla Türk sanayinin, imalatının ithalata bağımlılık oranı yüzde 43. Bu oran 2008’de yüzde 41, 2009’da yüzde 38, 2010’da yüzde 40 idi. ? Sektör bazında imalatın ithalata bağımlılık oranı da şöyle: Gübre üretiminde yüzde 72, demirçelikte yüzde 69, kimyasallarda yüzde 56, motorlu kara taşıtlarında yüzde 51, tekstilde yüzde 43, beyaz eşya ve tüketici elektroniğinde yüzde 40, gemi ve tekne imalatında yüzde 34, mücevherat ve değerli taş sektöründe yüzde 29, demiryolu araçlarında yüzde 27, metal eşyada yüzde 27, makinede yüzde 25, hazır giyimde yüzde 19, mobilyada yüzde 11. Varan Turizm artık Ulusoy’un Ekonomi Servisi Rekabet Kurulu, Varan Turizm’in Ulusoy’a satışına onay verdi. Böylece 65 yıllık Varan markası Ulusoy Grubu’nun bünyesine katılmış oldu. Geçen yıl satışa çıkan Varan’a önce Metro Turizm talip olmuş, ancak satış gerçekleşmemişti. Daha sonra devreye sektörün diğer bir devi olan Ulusoy girmiş ve aralık ayı başında satış anlaşması imzalanmıştı. Türkiye çapında 230 bilet satış noktası, bini aşkın personel, kişiye özel TV, internet bağlantısı, uydu ve cep telefonu kullanımının serbest olduğu Varan Turizm’in 350 araçlık filosu bulunuyor. Yılda 1.5 milyon yolcu taşıyan şirket Marmara, Ege, Akdeniz, Orta Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde 692 güzergâhın yanı sıra Avusturya, Bulgaristan ve Almanya’ya düzenli sefer düzenliyor. ? Yani, 100 dolarlık bir otomobilde 56 dolarlık ithal payına karşılık 44 dolarlık yerli payı var. Türkiye’de üretilen bir ma kinede yerli payı yüzde 70.4, 100 dolarlık hazır giyimin 75 doları, 100 dolarlık beyaz eşyanın 50 doları yerli. Yazık değil mi bu paraya? ? Geçen yıl Türkiye’ye 14.3 milyon cep telefonu geldi. Bunlara 1 milyar 744 milyon dolar ödendi. Sadece 2011’de 871 milyon dolarlık ayakkabı ithal ettik. 2011’de 194 milyon dolarlık halı, 123 milyon dolar değerinde cam bardak ve eşya, 43 milyon dolar şemsiye, 65 milyon dolarlık ayna, 254 milyon dolarlık gömlek, 74 milyon dolarlık sabun, 95 milyon dolarlık çarşaf ve perde gibi mefruşat ürünü, 578 milyon dolarlık mobilya, 400 milyon dolar civarında lamba ve aydınlatma aracı, 461 milyon dolar deri bavul, kemer ve giyim ürünü ithal ettik. Ben bunu söylerken insanlara “gidip telefon almayın” demiyorum. Ama biz 11 ayda bir kez cep telefonu değiştirecek kadar zengin bir ülke miyiz? Yazık değil mi bu paraya? ? 465 milyon dolar değerinde buzdolabı ve soğutucu, 172 milyon dolar değerinde çamaşır makinesi ithal ettik. Bu ithalatı, beyaz eşya sektöründe Avrupa’da yüzde 20’ye yakın paya sahip Türkiye yapıyor. İngiltere’de İtalya’da, Litvanya’da bizim ürünlerimiz aranırken biz gidip onların ürünlerini alıyoruz. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear