26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 ŞUBAT 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER AKP’de MİTyargı restleşmesi, “2014’teki cumhurbaşkanlığı seçiminin kavgasının başladığı” ve “Gülen cemaatinin Erdoğan’la alttan alta sürdürdüğü çatışmayı ilk kez açık ettiği” şeklinde değerlendirildi. 7 Türkiye’ye sığınan Suriyeli muhalif komutanlar iade edildi iddiası 5 MİT’çiye gözaltı AKIN BODUR AKP’deki fısıltı artık açıkça dillendiriliyor İki senaryo konuşuluyor ERDEM GÜL ANKARA MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve teşkilat yöneticilerinin ifadeye çağrılması ve ardından gelen restleşmelerle olayın kavga boyutu kazanması, AKP içinde bir süredir fısıltı halinde konuşulan iki temel konunun açıkça konuşulmasına neden oldu. Devlet içinde savaş haline dönüşen MİTyargı kapışması, AKP’de ‘tabu’ gibi görülen derinlerdeki senaryoları gün ışığına çıkardı. Fidan ve MİT yöneticilerinin ifadeye çağrılmaları, ardından savcının yetkilerine itiraz etmeleri, bunun üzerine de savcılığın rest çekip yakalama kararı çıkarması olayları, AKP içinde “Kürt sorunundan SuriyeİranİsrailABD bağlantılarına, Fethullah GülenAKP çatışmasındaki yeni aşamadan Erdoğan’ın Köşk hesaplarının bozulmasına” kadar genişleyen çok sayıda senaryonun öne çıkan unsurları şöyle: Köşk kavgası başladı: Abdullah Gül’ü 2014’te Köşk’ten indirecek ve yeniden adaylığına izin verilmeyecek yasa yeni çıktı. Artık partinin ve hükümetin 2014’e kadar olan projeksiyonu Erdoğan’ın Köşk’e çıkması hedefine yöneliktir. Ancak bu sürecin çatışmalı olacağı, bu olayla ortaya çıktı. GülenAKP kapışması: Gülen cemaati, ilk kez açıkça Erdoğan’a rest çekti. Aslında 2007’den bu yana özellikle Ergenekon sürecinde çok uyumlu giden iktidarGülen ilişkisi alttan alta hep dönem dönem soğuk rüzgârlarla yürüdü. Anayasa değişiklikleriyle ilgili 12 Eylül 2012 referandumunda çok büyük bir bütünlük varken 12 Hazi ran öncesi gerilim yaşandı. Ancak bu tür gerilimler hiç sızdırılmadı. Cemaat ilk kez açıkça kavga ediyor ve bunu da medya aracılığıyla kamuoyu önünde yapmayı tercih ediyor. Cemaate yakın yayın organlarının MİT hakkındaki suçlamaları yansıtan yayınları manidar. Cemaat MİT’i de istiyor: Cemaat, bu operasyonla Erdoğan’ı hedef olarak seçerken aynı zamanda doğrudan MİT’i de hedef alıyor. Çünkü Emniyet’te ve yargıda büyük mesafe aldıkları halde MİT’te bunu gerçekleştiremediler. İsrailUludere: MİT’e yönelik operasyonla başlayan bu kavganın ardında İsrail izleri de var. İsrail devlet yetkilileri de Gülen cemaati gibi MİT’in başında Fidan’ın bulunmasından rahatsız. Suriyeİran: MİT üzerinden Erdoğan’a Suriye ile ilgili alınacak kararlar konusunda mesaj veriliyor. Türkiye bir süredir Suriyeİran ile gergin hale getirildi. Şimdi Suriye ile savaş kapıda. Dolayısıyla hükümete Suriye konusunda bir müdahalede bulunuluyor olabilir. Bu da devlet içinde görünen bu çatışmanın aslında ABD’ye kadar uzanan boyutları olduğunu gösterir. Kürt sorunu: Bu olayda MİT Müsteşarı’na yönelik operasyonun içeriğinde Kürt sorunu var. Oslo görüşmeleri ve KCK operasyonları var. Dolayısıyla burada yargı eliyle siyasi iradenin Kürt sorununda attığı adımlar sorgulanmaya, hatta yargılanmaya açılıyor. Bunun Kürt sorunu açısından da önemli sonuçları olacak. Ama en önemlisi siyasi irade teslim alınmak isteniyor ve malzeme de Kürt sorunu. Siyasi iradeye Kürt sorunu gerekçe gösterilerek ateş ediliyor. HATAY Türkiye’ye sığınan Suriyeli muhalif komutan Yarbay Hüseyin Mustafa Harmuş ve Mustafa Kassum ’u Altınözü’ndeki çadır kentten kaçırıp, Suriye yönetimine iade ettiği ididasıyla dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı olan Antakya MİT Bölge Müdürü Ömer S. ile 4 MİT görevlisi Adana Cumhuriyet Savcılığı’nın talimatıyla gözaltına alındı. Bazı MİT görevlileri de ifadeye çağrıldı. Suriye’de yaşanan iç karışıklık nedeniyle ordudan ayrılan ve Türkiye’ye sığınan Suriyeli muhalif komutan Yarbay Harmuş ve Kassum’un 29 Ağustos’ta Türk istihbaratından geldikleri iddia edilen görevliler tarafından çadır kentten alındıkları iddia edilmişti. “Özgür Subaylar Tugayı” ve “Özgür Suriye Ordusu”nun kurucularından biri olarak bilinen, Beşşar Esad yönetimine karşı ilk açıklamayı yapan Harmuş’un Türk yetkililer tarafından Suriye’ye iade ? Üç ay önce Antakya’ya atanan Ömer S.’nin, MİT Müsteşar Yardımcısı görevini yürütürken, muhalif yarbayı sorgulayıp, devlete bilgi vermeden Suriye’ye teslim ettiği iddia edildi. Suriye, Harmuş’un teslim alması karşılığında 9 PKK’liyi Türkiye’ye iade ettiğini ileri sürmüştü. edildiği ileri sürülmüştü. Harmuş’un karısı Gufran Hicazi, eşinin Türk yetkililer tarafından çadır kentten alındığını daha sonra kendisinden bir haber alınamadığını belirtmişti. Hicazi, bir Türk görevlinin, eşini Suriye’ye teslim ettiğini açıklamış, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Dışişleri yetkilileri Hicazi’yi yalanlamıştı. Harmuş, eylül ayında Suriye’de ortaya çıkmış ve Esad yönetimi tarafından kurşuna dizilerek öldürüldüğü açıklanmıştı. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamada, “Siyasi casusluk ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlamalarıyla yürütülen soruşturmada, aralarında 1 MİT mensubunun da bulunduğu toplam 5 kişi gözaltına alındı. Bazı MİT görevlileri de şüpheli sıfatıyla ifade davet edildi” denildi. Öte yandan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, akşam saatlerinde bir açıklama yaparak “Gözaltına alınan 5 kişinin “MİT mensubu olmadığını” söyledi. Şahin, gözaltına alınanlardan sadece birinin eski teşkilat mensubu olduğunu bildirdi. Şahin, soruşturmaya ilişkin ise “Bu kaçırma olayına karışan Türkiye’den 5 kişi var. Sorgulanıyorlar” dedi. Hem Şiş Yanıyor Hem de Kebap... “İktidarın her yaptığı doğrudur”cularla “Yargının her yaptığı doğrudur”cular anlaşılıyor ki zor durumdalar. Kimileri açıktan, kimileri de bin dereden su getirerek özel yetkili savcının MİT’in eski ve yeni üst düzey yöneticilerini ifadeye çağırmasının ne kadar yanlış olduğunu anlatmaya çalışıyor. Arada savcıya hak verenler de, gelinen noktayı “saray çatışması” gibisinden yorumlayanlar da yok değil. Ancak şu bir gerçek ki, “Türkiye’yi daha demokratikleştirecek” son anayasa değişikliğinin, beklenen demokratikleşmeyi gerçekleştirmekten ne kadar uzak olduğu, tartışmasız bir biçimde ortaya çıkmış durumda. Oysa özel yetkili savcı MİT’in eski ve yeni yöneticilerini ifadeye çağırmadan önce demokrasimiz nasıl da tıkır tıkır işliyordu! ??? Önünü ardını düşünmeden yapılan yasalarla, daha doğrusu “Nasıl olsa bana dokunmaz” mantığıyla yapılan yasalarla, verilen yetkilerle pat diye karşı karşıya kalmak, pek kolay hazmedilebilir bir sonuç olarak görülmüyor. Önce TSK komutanlarına yönelik terör örgütü yöneticisi, üyesi suçlamalarına ve tutuklanmalarına “görevleri ile kendilerine yöneltilen suçlamalar arasında bir bağlantı yok” diyerek anayasanın bile Ceza Muhakemeleri Yasası’nın yanında değeri olmadığı görüşüne sahip çıkarsan, sonrasında da söylenecek sözün olamaz. Çünkü gazetelerde özetlenen iddialar şöyle sıralanıyor: Oslo görüşmeleriyle istihbarat görevi dışına çıkarak örgütün yönetilmesine aracılık etmek. Saldırı ve eylem talimatlarının önlenmesine yönelik harekete geçmemek. Devlet ve anayasa düzenine karşı anlaşma yapmak. Bu nedenle de MİT’le ilgili yasaya göre Başbakanlık’tan izin alınması gerektiği iddiası geçerli kabul edilmiyor. Sebebi ise çok basit. Bu iktidarın yeniden düzenlediği Ceza Muhakemeleri Yasası’nın 250’nci maddesinde, maddede yer alan suçlar için “Sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu kanunla görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanır” hükmü var. Maddede her ne kadar “Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile (savaş ve sıkıyönetim halinde) askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır” deniyorsa da, “bu durumun görev suçuyla ilgili olduğu” konusunda gönül birliği ile yapılan yorumlar nedeniyle kıymeti harbiyesinin kalmadığı da bir başka hukuk sorunu. ??? Varılan noktada sorunu çözmenin tek hukuksal yolu kalıyor: Özel yetkili mahkemeleri kaldırmak. Zaten bu mahkemelerin anayasal dayanağı olmadığı görüşü de bu sonucu zorunlu kılıyor. Şahin’den yalanlama Siyasi casusluk iddiası Suriye yönetiminin, muhalif komutanı Harmuş’u yakalayana 100 bin dolar ödül vaat ettiği, Harmuş’un, Suriye yönetiminin 9 PKK’linin Türkiye’ye teslim edilmesi karşılığında Suriye’ye iade edildiği de öne sürülmüştü. Cumhurbaşkanı Gül ‘Suçlarken dikkatli olunsun’ dedi Fidan’a sahip çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve öteki eski yetkililerin ifadeye çağrılmasıyla ilgili olarak “Türkiye için gerçekten talihsizliktir ve üzücüdür” dedi. Gül, Kanada Büyükelçisi John Holmes’ın güven mektubunu sunmak üzere kabulünden önce gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gül, “Herkesin büyük resme bakmasını isterim” diyerek başladı. Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgenin olağanüstü bir dönemden geçtiğine işaret eden Gül, bölgenin hiçbir zaman bu kadar sıcak bir ortam içerisinde olmadığını ifade etti. Gül, Türkiye’nin çevresindeki ülkelerde olağanüstü gelişmeler yaşandığını yineleyerek, şöyle konuştu: “Lehte ve aleyhte olağanüstü değişiklikler oluyor. Bütün bunlar Türkiye’nin geleceğini, milli güvenliği, milli çıkarKanada Büyükelçisi Holmes güven mektubunu Gül’e sundu. ları yakından ilgilendirmekte. Böyle bir ortamda kanunlarla verilen yetkiler var. Kurumlar, kanunlarla verilen görevlerini yerine getirmelerinden dolayı suçlanırken, çok dikkatli olun ması gerekir. Bu konu ve bütün bunların yaşanması Türkiye için gerçekten talihsizliktir ve üzücüdür. Ümit ederim herkes soğukkanlılığını korur ve her şey yerli yerine oturur.” 700 KİLO PATLAYICI İÇİN 7 AY YATTILAR El Kaide davasında jet tahliye ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Parasız eğitim pankartı açan öğrenciler 18 ay tutuklu kalırken, Ankara’da yaklaşık 700 kilo patlayıcı ile yakalanan ve terör örgütü El Kaide’ye üye oldukları iddiasıyla haklarında dava açılan 16 sanıktan 15’i, 7 ay sonra ilk duruşmada tahliye edildi. Ankara Emniyeti’ne bağlı terör ve istihbarat birimlerinin ortak çalışması sonucu, SincanTörekent’te bir “hücre evi”ne operasyon düzenlenmişti. Evde, bomba yapımında kullanılan yaklaşık 700 kilogram kimyasal madde, 2 adet uzun namlulu silah, mermi, ABD Büyükelçiliği ve TBMM’nin krokisi ve dokümanlar ele geçirilmişti. Ankara’nın yanı sıra Bursa ve Yalova’yı da kapsayan 14 Temmuz 2011 tarihli operasyonda gözaltına alınan 16 kişi tutuklanmıştı. Davanın ilk duruşması önceki gün Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Hücre evini kullandığı iddia edilen ve davanın bir numaralı sanığı olan tutuklu sanık Mehmet Cabir Işık, savunmasında El Kaide örgütüyle bir ilgisinin bulunmadığını ifade ederek suçlamaları reddetti. Mahkemenin verdiği kısa aranın ardından bazı avukatlar “namaz kılacakları” gerekçesiyle duruşmaya geri gelmedi. Bu durumu mahkeme heyeti tutanağa geçirdi. Mahkeme heyeti duruşmayı ertesi gün devam edilmek üzere erteledi. Dünkü duruşma mahkeme, kalan 9 sanığın ifadesini aldı. İfadelerin ardından mahkeme heyeti, 15 sanığın tahliyesine, bir numaralı sanık Mehmet Cabir Işık’ın tutukluluk halinin devamına karar verildiğini açıkladı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear