23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 OCAK 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET HABERLER İstanbul Y Edirne Y Kocaeli Y Çanakkale Y İzmir Y Manisa Y Denizli Y Zonguldak Y Sinop B Samsun PB Trabzon PB Giresun PB K Ankara 12 7 13 12 13 12 9 9 10 10 9 6 3 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars K B B Y Y Y PB PB PB PB PB PB PB 3 5 2 14 10 11 3 6 5 2 2 1 6 Oslo K Helsinki K Stockholm PB Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin K Budapeşte K Madrid B Viyana Y 3 1 1 12 10 10 12 8 7 5 4 15 7 Belgrad B 5 Sofya K 3 Roma B 12 Atina Y 16 Zürih Y 7 Moskova K 5 Aşkabat PB 0 Taşkent PB 5 Baku K 3 Bişkek A 7 Tiflis B 6 Kahire B 15 Şam B 10 Yurt geneli parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu’nun kuzeybatısı ile Bolu, Düzce ve Karabük’ün yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların genellikle yağmur ve sağanak, İç Ege, Göller Yöresi, İç Anadolu’nun kuzeybatısı ile Bolu ve Karabük çevrelerinin karla karışık yağmur, zamanla yüksek kesimlerinin kar yağışlı geçeceği bekleniyor. SAYFA 13 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 21 Ocak GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada tanıtılan Freedom House; yayımladığı raporda dünyanın özgürlük karnesinde Türkiye’nin “kısmen özgür ülkeler arasında” yer aldığını açıkladı. Rapora göre; siyasi haklar ve bireysel özgürlüklerde puanımız 3. Siyasal tutuklamalar ve basın özgürlüğüne yönelik baskılar kaygı verici. Yargı sistemimizin “kısmen özgür” olduğuna nedense değinilmiyor raporda. Belki de yargı alanında yadırgadığımız kimi gelişmeler olağandır ve demokrasilerin gelişmesine hizmet eden Freedom House’a göre: Örneğin, savcılığın İzmir’in CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun yaklaşık dört yüzyıl, 397 yıl, çalışma arkadaşlarından Pervin Şenel’in 261, Sait Ersu Hızır’ın 123 yıl hapisle cezalandırılması istemi, insan haklarına, uluslararası adalet anlayışına uygun, makul ve makbul cezalardır. Örneğin; ulusal iradelerin tartışılmaz sonucu milletin vekili seçilenlerin üç yıldır hüküm giymemelerine karşın muhakemelerini yapan yargıçların tutuklu kalmalarına ısrarla karar verdiğinin farkında değildir. Özel yetkilerle donanmış savcı ve mahkemelerin üç kişiyi bir arada gören, telefonları dinleyen polisin raporu üzerine o kişileri terör örgütü kurmak ve terörist olmakla veya hükümeti devirmekle suçlayarak içeriye attığının da bilincinde değildir. ??? Bu sivil toplum kuruluşu; sokağa çıkan binlerce kişinin, Hrant Dink’i çetenin öldürmediğine hükmeden hâkimi, 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Rüstem Eryıldız’ın kararını protesto etmekten de öteye, asıl amacının cinayetin faillinin devlet olduğunun ortaya çıkarılmasını sağlamak olduğunu herhalde 2013 raporuna alacaktır. Yoksa Türkiye’de yargı öylesine bağımsızdır ki; yargıcın Dink’i öldüren çetenin varlığını yok sayan kararına karşı, medyanın, Başbakan dahil bakanlarla muhalefet partilerinin, başka ulusal sorunlarda görülmemiş ölçüde duyarlık sergilediğini görmezlikten mi gelecektir? Bu arada mahkeme kararına hemen her kesimin görüşler açıklamasına karşı, karşı çıkana rastlanmadığının farkında mı FH? Örnek: Yargıtay onursal başkanlarından Sami Selçuk’un, “TCY’nin 288. maddesinin açıkça ihlali ve hâkimin görev alanına açıkça müdahale olduğunu” içeren açıklamaları ve dikkate alınmayan şu sözleri: “Herkes susup yargının işini bitirmesini (Yargıtay kararını) beklemelidir...” Fakat ne çare sabırsızlık had safhada! Yargıtay’dan önce, sokakları sessiz, ama anlamlı miting alanına dönüştüren binlerce insan; medyadan, iktidardan muhalefete değin siyasetin bütün öğeleri… Dink cinayetinin devlet içindeki bir çete tarafından planlandığını ve uygulandığını ilan ettiler bile... ??? Oysa: Freedom House gibi Washington kaynaklı bir kuruluşun saptamalarına fazla itibar etmeyecek düzeyde bir parlamentomuz… dün 12 Eylül ve lideri Evren için yazdıkları övgüleri bugün ağır biçimde suçlamaya dönüştüren yazarlarımız... hatta siyaset adamlarımız… …neyse ki özgür tartışmayı Meclisimizde bile bardak kıran, “sen ne bilirsin lan” diye birbirinde iltifatı olanca genişliğiyle kullanılan bir parlamentomuz var! Bütünüyle bu gelişmeler değerlendirildiğinde Freedom House: “Siyasal haklar ve bireysel özgürlüklerin gerilediğini” saptayarak ülkemizi, nasıl oluyor da “kısmen özgür bir ülke” diye tanımlayabiliyor? Yoksa bu kuruluş raporu yazmadan önce; ABD’yi sollayarak dünya liderliğine yerleştiğini öne süren devlet adamlarımızın açıklamalarını kıskanan, Amerika’daki Türkiye düşmanlarından mı nemalandı? Hükümette ve iktidar partisi AKP’de Başbakan Tayyip Erdoğan’dan sonra en güçlü isim olan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, içeride ve dışarıda AKP hükümetinin en fazla eleştirildiği ifade özgürlüğü, hapisteki gazeteciler, tutukluluk süreleri ve tutuklu milletvekillerinin durumu gibi konularda kabine içinde en aykırı çıkışları yapan isim olarak tanınıyor. Çoğu kez Başbakan Erdoğan ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile çelişen açıklamalarından sonuncusu “Lamı cimi yok tutuklu vekiller çıkmalı” şeklindeki sözleriydi. Arınç, önceki gün Cumhuriyet’i ziyaretinde de Hrant Dink davası kararı, uzun tutukluluk süreleri ve basın özgürlüğü konularında gündem yaratacak mesajlar verdi. Dink davasında mahkemenin “örgüt yok” kararı için “Ogün Samast’ın Jandarma’da çektirdiği fotoğraf örgütün deliliydi” diyen Arınç, uzun tutukluluk sürelerinin indirilebileceği ve gazetecilerin tutuklanmasına neden olan Terörle Mücadele Yasası’nın değiştirileceğini resmen açıklayan ilk isim oldu. argı paketinde Arınç faktörü Arınç’ın bu tür çıkışlarını samimi bulanlar olduğu kadar, “iktidar mensuplarınca” “kötü polise karşı, iyi polisi” oynadığını düşünenlerin sayısı da oldukça fazla. Kamuoyundaki bu algıyı kendisine anmsattığımızda Arınç, “Doğru bildiğim ve inandığım her şeyi, söylenmesi gereken her zeminde söylerim. Bakanlar Kurulu’nda da partimizin MKYK toplantılarında da açıkça, çekinmeden ifade ediyorum. Bazen tek konuyu saatlerce tartıştığımız oluyor. Başbakan her görüşü sonuna kadar dinler. Sonunda çıkan karara da kendi görüşü ne yönde olursa olsun uygun hareket eder” yanıtını verdi. Birkaç gün içinde Meclis gündemine gelecek yargının hızlandırılması paketi ve sonrasında Y Arınç: Hapisteki Arkadaşlarını CHP’den Çok Düşünüyorum gündeme gelebilecek yeni yasal düzenlemelerde tutuklu gazeteci ve millevekillerinin durumunda iyileştirmeler yapan düzenlemeler yer alması halinde, bu ifadelere göre, bunda Arınç’ın görüşlerinin oldukça etkili olduğu sonucu çıkacak. endi partimden eleştirenler çıkabilir’ Çocukluğunun “Cumhuriyet okunan” bir aile ortamında ve CHP ‘K etkisinde geçtiğini belirten Arınç’ın görüşme boyunca en fazla şikâyet ettiği adres de yine CHP oldu. Basın özgürlüğü konusunda CHP İstanbul milletvekili Oktay Ekşi’nin önerisi dışında, ana muhalefet partisi yönetiminin arkasında durduğu bir yasa önerisinin bulunmadığının altını çizen Arınç, en çok da tutuklu milletvekilleriyle ilgili sözlerine CHP’den gelen ağır eleştirilerden rahatsızdı: “Ben bir hukukçu olarak, vicdan sahibi biri olarak durumdan yakındım. CHP’liler ise benimle alay etti. Biri ‘ölü evinde yasçı, düğün evinde tefçi’, diğeri ‘timsah gözyaşları’ dedi. Şu anda öyle bir şey var ki, hapisteki arkadaşlarını CHP’lilerden daha çok ben düşünüyorum. Belki kendi partimden eleştirenler çıkabilir ama ben düşüncelerini düz söyleyen bir insanım. Bu sözlerime karşılık CHP’lilerden en azından destek cümleleri duymak isterdim. İçeride olanlar üç partinin vekilleri olduğuna göre, o partilerin lider kademesinde olanların en azından ‘evet bunlar doğru sözler ama gerçekleşmesini bekliyoruz’ demeleri lazımdı.” Toplum vicdanının sözcüsü gibi yaptığı çıkışları dinleyenler, Arınç’ın ‘ikinci adam’ konumunda olduğu AKP hükümetinden de aynı doğrultuda adımlar gelmesini bekliyor doğal olarak. İşte bu noktada Arınç kendi eleştirilerinden sorumluluk çıkarmak yerine, okların hedefine muhalefetin yanında bir de yargıyı yerleştirerek, “Ben öyle diyorum ama hâkim farklı karar veriyor. İsteklerimizin gerçekleşmesini beklerken adres olarak doğru adresi görmek lazım. Orası da yargı” deyip çıkıveriyor işin içinden. Böyle olunca da, istediği kanunu 5 dakikada değiştirme gücüne sahip bu hükümetin en güçlü bakanının toplumda karşılık da bulan şikâyet ve taleplerinin bir türlü hayata geçirilememesi, kafalarda soru işaretleri yaratmaya devam ediyor... Çözüm adresi tartışmalı Bülent Arınç uzun tutukluluk süreleri hakkında açıklamalarda bulundu FAİLİ MEÇHUL KAZILARI SÜRÜYOR ‘12 yıl azaltılabilir’ ERDEM GÜL / FIRAT KOZOK Elbiselerden 3 kişiye teşhis MAHMUT ORAL Paris’te göçmen protestosu ? PARİS (AA) Avrupa’nın dört bir yanından gelecek Türk göçmen işçileri, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının inkârını suç sayan yasa teklifinin senatoda reddedilmesi için bugün Paris’te protesto gösterisi düzenleyecek. Fransa Türk Dernekleri Koordinasyon Komitesi sözcüsü Hikmet Türk, eyleme Avrupa’dan en az 35 bin kişinin katılmasını beklediklerini söyledi. Türk derneğine gözdağı ? Haber Merkezi Fransa’da 23 Ocak’ta oylanacak olan ‘soykırımı inkâra para ve hapis cezası’ öngören yasa tasarısı daha kanunlaşmadan Fransa’nın Vienne kentindeki Türk kültür derneğine bir mektupla gözdağı verildi. ‘Anonim’ bir şekilde yazılan mektupta, aşırı ırkçı bir internet sitesinden alınmış yazılar ile iktidar partisi UMP milletvekili Jacques Remiller’nin düşüncelerini içeren belgeler bulunduğu bildirildi. ? Haber Merkezi Fransa Senatosu Başkanı JeanPierre Bel, geçen hafta, “Giderek anılarla ilgili parlamentoda yasalar yapılmasını daha az destekliyorum” ifadesinin ardından, dün teklifi desteklediğini söyledi. Bel, Sosyalist Grup’un tavrı uyarınca teklifi destekleyeceğini açıkladı. C MY B C MY B Fransa Senato Başkanı çark etti ANKARA Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yeni yargı paketiyle adi suçlar için en fazla 5 yıl, örgütlü suçlarda ise 10 yıl olan tutukluluk sürelerinin 1 ya da 2 yıl azaltılabileceğini açıkladı. Arınç, gazetemizi ziyaretinde tutuklu milletvekilleri ve gazeteciler konusunda açıklamalarda bulundu. Arınç’ın sözlerinden satır başları şöyle: Tutuklu gazeteciler için TMY’de düzenleme şart: Sadece içeride olan milletvekilleri konusu değil, ama bugün cezaevinde gazeteciler var diyorsak, haklarında dava açılanlar var diyorsak, bunların yüzde 90’ı Terörle Mücadele Yasası’na (TMY) aykırılıktan. Bu kanunun 6, 7 ve müteakip maddelerinde değişiklikler yapılmadıkça gazeteciler lehine, bu iş böyle devam eder. Çünkü bazı gazetecikler var ki, onlar belli bir amaç için çıkıyorlar ve onlar bu kanunu çiğnemekten haz alıyorlar. Bir kısmının ismi Kürtçe, bir kısmının ismi de Türkçe. Orada kendini gazeteci olarak göstererek terör örgütünün propagandasını yapabiliyor. Ama biz basında görev yapan bir gazetecinin bu kanunun maddelerinden zarar görebileceğini düşünüyoruz. Propaganda ve örgüt üyeliğini gözden geçirmeliyiz: Bir defa örgüt mensubu olmak, eylemlerine doğrudan veya dolaylı olarak katılmak, terör örgütünün eylemlerinin propagandasını yapmak; bir arada mütalaa edildiği zaman fevkalade yüksek cezalar çıkıyor. Yani bir bildiri okumaktan 810 sene cezaevine girilir mi? Diyoruz ama bildiri okumakla örgüt üyesi olmak veya desteklemek ve diğer maddelerle bağlantı kurulduğu zaman belki 8’den de fazla ceza alabiliyor. Hele basın yayın yoluyla da işleniyorsa daha da artırıcı bir sonuç. Dolayısıyla basının fikir özgürlüğü içerisinde örgüt üyeliğini ve propagandasını hem bizim hem de AİHM’nin kararları çerçevesinde tekrar gözden geçirmemiz lazım. Yani bütün bu cezaları birleştiren ve toplamın üzerinden ceza veren bir sistem değil, belki her fiil için en ağırını uygulayabilecek bir sistem kurabilmemiz lazım. Benim çalışmam var; CHP, MHP ve BDP de getirsin: Bu konuda benim sitemim, birincisi gazetecilerin şu kadarı cezaevinde, gazeteciler cezaevi tehdidi altında... diyerek yazılan, çizilen şeylerde samimiyetsizlik gördüğüm için şunu söyledim; “Arkadaşlar isimler bu. Evet içerideler veya tutuklular, ama karşılığında yazan şey TMY’nin şu maddesine aykırılık. Siz benden, TMY’nin değiştirilmesini samimi olarak arzu ediyor musunuz?” dediğim zaman, yaklaşık 20 kişi vardı, içlerinden 2 tanesi “evet” dedi, 56 tanesi “hayır” dedi, 810 tanesi sustu. O zaman dedim ki ben, gündeme getirecekseniz, siz gazeteciler cemiyetleri, dernekler açıkça söyleyin, bize yardımcı olun. Şu anda sadece sanıyorum Oktay Ekşi’nin şahsı adına verdiği 2 maddelik bir değişiklik teklifi var. Bu CHP’nin bunu desteklediği anlamına gelmez. CHP’yi temsil eden birkaç kişinin imzasıyla bunun gel ‘Cumhuriyet okunan bir evde CHP’ye ne mersiyeler yazdım’ ‘Milletvekili de tutuklanabilir’ Ankara’da öğrencilik yıllarına, parti tüzüğü gereği üçüncü kez vekil olamayacağına ve zaman zaman AKP içerisinde de tepki çeken çıkışlarına da değinen Arınç, “Parti tüzüğünde değişiklik olmazsa ne yapacaksınız” sorusuna, “Her tarafa gideceğim” yanıtını verdi. Arınç, “Parti içerisinde çok fazla kişiyi etkileyen bir durum, tüzük değişir mi” sorusu üzerine de “5’i gider 15’i gelir. Ne cevherler var bizde. Bizim gruptan 10 tane hükümet çıkar” dedi. Arınç, öğrencilik yılları anımsatılarak “Şiir yazdınız mı hiç mesela” sorusuna da şu yanıtı verdi: “Yazmam mı... CHP için ne mersiyeler yazdım. Genelde her gün Cumhuriyet okunan bir evde bu işlere meraklı bir delikanlı ne yazar? CHP’ye mersiye yazar. Şimdi onları çıkarsam piyasaya ne adammış be derler.” (‘Anayasanın 14. maddesi çerçevesindeki suçlardan yargılanan milletvekilleri tutuklanabilir mi?’ sorusu üzerine): Yargı alabilir. Dokunulmazlık kapsamı dışında olan, 14. maddede sayılan suç ve fiiller var. Mesela bugün davası devam eden pek çok milletvekili var, dosyası Yargıtay’da olanlar var. Anayasanın 83. maddesi içerisindeki istisna devam ettiği sürece, kişinin milletvekili sıfatını kazanması şart değil. Milletvekili olsa bile yargılanmaları devam eder. Hatta 23 sene evvel BDP’lileri mahkeme çağırdı, Beşir Bey, bu konuda çok çaba sarf etti. Devlete karşı ya da terörle bağlantılı suç işledikleri varsayılan ve haklarında bu sebeple dava açılanların yargılamaları devam edebilir. Sakınca ise ve yarın bir gün sorunlar doğurabilecekse yapılacak şey 83. maddeyi yeniden düzenleyip içerisindeki istisnayı çıkarmak. Bu tek başına da olamayacaksa, yeni anayasa paketini hızlandırmak. DİYARBAKIR Diyarbakır’da JİTEM tarafından sorgu merkezi olarak kullanılan tarihi İçkale mevkisinde ve Şırnak’ın Görümlü ile Özbaşağaoğlu köylerindeki kazılar devam ediyor. Şırnak’ta bulunan cesetleri inceleyen köylüler, elbiselerden kimlik tespiti yaparak, gömülen üç kişinin adını saptadı. Şırnak’ın Güçlükonak ilçesinde, önceki gün Özbaşağaoğlu köyü yakınlarındaki Yağızoymak Jandarma Taburu’nda üç ,tabur yakınındaki Gabar Dağı eteklerindeki bir noktada da iki kişinin gömülü olduğu iddiası üzerine başlatılan kazılar, dün güvenlik engeline takıldı. Tabur bahçesinde sürdürülen kazılarda önceki gün geç saatlerde üç kişiye ait kemikler ve elbiseler bulundu. Kısa süre sonra elbiselerden yola çıkılarak, bulunan üç cesetin Sait Şen, Beşir Başkök ve Abdullah Güler adlı köylülere ait olduğu belirlendi. Söz konusu kişilerin 1994 yılında PKK’ye yardım ve yataklık ettikleri iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra akıbetleri öğrenilemeyen kişiler olduğu bildirildi. Silopi ilçesinin Görümlü köyündeki Jandarma Tabur Komutanlığı’nda başlatılan ve üç kemik bulunan kazılarda başka bir bulguya rastlanmaması üzerine Başsavcılığın talimatıyla kazıların durdurulması kararlaştırıldı. Diyarbakır’daki kazılar ise arkeolojik hassasiyete takıldı. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, kazı alanında iş makinelerinin çalışabilmesi için yapılan başvuruyu ele aldı. SARKOZY’NİN MEKTUBUNA TEPKİ: ‘Fransa’nın haddine değil’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Fransa meclisinde Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan yasa teklifiyle ilgili “Fransa Senatosu’nda önümüzdeki günlerde yaşanacak tartışma, bir TürkErmeni tartışmasının çok ötesine geçmiştir. Üçüncü bir ülkenin, iki halkın ilişkilerine müdahale etmesinin de çok ötesine geçmiştir. 2001’deki karar böyle bir karardı. Fransa’nın haddine değildir. Bir üçüncü tarafın, iki halkın tarihiyle ilgili bu şekilde müdahalede bulunması doğru da değildir, adil de değildir.” dedi. Davutoğlu, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Başbakan Erdoğan’a gönderdiği mektubun Erdoğan’ın Sarkozy’ye gönderdiği mektuba cevaben geldiğini belirtti. Davutoğlu, “Hiçbir kanaat, hiçbir mektup bu düşüncemizi değiştirmez” diye konuştu. “Tarihi istismar edenler o istismarın altında kalırlar” diyen Davutoğlu, “Tarihi istismar adına dogma üreterek Avrupa’yı Ortaçağ’ın karanlığına geri götürmek isteyenler, o karanlığın içinde kalırlar ve hiçbir zaman çağdaş bir toplum olma netliği kazanamazlar” ifadesini kullandı. Sarkozy, önceki gün Erdoğan’a gönderdiği mektupta mantıklı olalım çağrısı yaptı. Sarkozy, mektubunda inkâr yasa tasarısıyla Türkiye’nin hedef alınmadığını vurguladı. mesi lazım. MHP’den böyle bir şey beklemekte haklıyım, ama boş olacağını biliyorum. BDP’nin şikâyetleri var, onların da bize bu konuda önerilerini getirmeleri lazım. Benim bu konuda bir çalışmam var, ama CHP, MHP ve BDP, TMY’nin hangi maddelerinin ne şekilde değiştirilmesi gerektiği konusunda bize görüş versinler. Basınla kendisini ilgili gören tüm kurum ve kuruluşlardan da açık bir destek bekliyoruz. Terörle mücadelenin en güçlü döneminde bu yasa değiştirilir mi diye bir karşı kampanya da var, farkındayız ama psikolojik bir desteğe de ihtiyacımız var. Tutuklu hükümlü ayrımı yapılacak: : Tutukluluk sürelerinde 5 seneyi ya da 10 seneyi aşağıya çektiğiniz zaman, sadece milletvekilleri değil birçok kişi bundan yararlanıyor. Milletvekili seçilen çıksın demek ayrı ama milletvekili olmadığı halde içeride olanlar var ki, onların da çıkması isteniyor. Mehmet Haberal’ın, milletvekillerine yönelik bir düzenleme olması durumunda bundan istifade etmesi mümkün ama, şu kadar insan da Balyoz’dan, Kafes’ten, şundan bundan yargılanıyor. Tüm bunları içerisine alacak düzenlemeden başkaları da yararlanıyor. Şimdi geçen verdikleri yasa teklifi bu mahsurlu olan, kendilerinin de aslında kabul ettikleri bir düşünce. Ama vermiş olmak için verdiler. Zannediyorum, karar verilmiş olan, karar verildiği halde Yargıtay’dan henüz dönmeyen ayrımını yaparak son paketin içerisinde bir hüküm olacak. Ondan kim ne kadar istifade edecek sayısal olarak bilmiyorum. Tutukluluk süresi 36, 48 gibi olabilir: 5 sene, 10 sene ayrımında ayrı bir hüküm, adi suçlarla ilgili ayrı bir hüküm var. Oradaki süreleri 1’er yıl aşağıya çekebilecek bir düzenleme belki yapılabilir. 2 yıl, 3 yıl çektiğiniz zaman, o zaman kamuoyunun nefretle karşılayacağı, “bu kadar da olmaz” diyeceği bir durumla karşı karşıya geliriz. 48 gibi, 36 gibi olabilir. Gazetecilerin yıpranma hakkı için öneri getirin: Başbakanımız gazetecilerden bir çalışma istemiş. Sizlerden bir hazırlık gelsin, değerlendirmeye alınsın.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear