25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 TEMMUZ 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 13 Hileler sonucu her yıl 3 trilyon dolar şirketlerin kasasından çıkarken en büyük kaybı yöneticiler veriyor Üst düzey hilekârlık Şirketlerdeki hilekârlıkların yüzde 38’lik kısmı 3145 yaşları arasındaki kişiler tarafından yapılırken kaybedilen varlık açısından bakıldığında en yüksek zararı, 60 ve üzeri yaştaki çalışanların verdiği ortaya çıktı. Ortalama vaka başına kayıp 160 bin dolar civarında. ŞEHR BAN KIRAÇ Yeni Anayasa Yeni anayasa yapılması konusunda ülkede hemen hemen görüş birliği oluştu. Niçin yeni anayasa? Yanıtları değişik; yeni anayasa konusunda görüş birliği var ama amaç birliği yok. Beklentiler, niyetler, söylemler çok farklı. Kimileri, sivil anayasa yapalım, askeri vesayetin belgesi 1982 Anayasası’ndan kurtulalım diyor. Kimileri, yeni anayasa ile Türkiye’nin özgürleşeceğini umut ediyor. Kimileri, ülkede geçerli tek adam yönetimine yasal dayanak arıyor. Kimileri, Cumhuriyet kurucularının iradesini, izlerini tümüyle ortadan kaldırmaya çalışıyor. Kimileri, bölünmeyi, ayrışmayı güçlendirecek gerekçeler ortaya koymaya çalışıyor. Kimileri, Türkiye’yi kendi istekleri doğrultusunda dizayn etme hevesi taşıyor. Kimileri, iyimser beklenti ile yaşanan karmaşanın sona ereceğini sanıyor. Vatandaşın önemli bir bölümü de “büyüklerim bilir” diyor. Madem ki büyükler istiyor, bir hikmeti vardır diye düşünüyor. Vatandaşa mikrofon tutsanız, “anayasa nedir?” diye sorsanız, bakalım ne yanıtlar alacaksınız. “Cumhur”un anlamını dahi bilmeyen geniş vatandaş topluluğu, anayasayı tanımlayabilirse cidden umut verici bir gelişme olur. Kendimizi, çevremizi aldatmayalım. Yüzde demiyorum binde kaçımız anayasayı şöyle yüzeysel de olsa okudu? Bu konuda TV’lerdeki açık oturumlara katılanların bile anayasayı tümüyle okuduğu konusunda kuşkum var. Bilgili adam, TV kanallarında şarlatanlık, ağız kalabalığı yapmaz; kişisel çıkar beklentisi ile vatandaşı kandırmaya da çalışmaz. Öncelikle, içtenlikle şu sorunun yanıtını arayalım. Biz anayasaları uyguladık mı? İşimize geldiği zaman anayasada madde, düzenleme aradık. İşimize gelmediğinde, anayasayı görmezden geldik. Anayasaya kişisel hak ve özgürlükler, toplumsal haklar konusunda maddeler koymak, bunları kulağa hoş gelecek biçimde ifade etmek sonuç vermiyor; yaşama geçirmek önemli. Biz en temel kural olan, yasalar karşısında vatandaş eşitliğini bile sağlayamadık. Vatandaş olarak, anayasa değişikliğinden, yeni anayasadan ne bekliyorum? Hiç, daha beter olmasın, bugünleri bile aratmasın dileğinde bulunuyorum. Her düzenin, her sistemin bir altyapısı, bir insan tipi, insan davranış özelliği var. Siz bu toplumsal gerçeği bir yana itip anayasa değişikliği ile sorunların çözüleceğini sanıyor, savunuyorsanız yanılıyorsunuz. Özgürlükçü demokratik düzenin insan tipi, özgüveni, özsaygısı olan, kişiliği gelişmiş, iç ve dış ayartılara kapılmayan, mücadeleci, gerektiğinde özveri gösterebilen bir tiptir. Ufak çıkar hesapları peşinde olan, gölgesinden korkan, neme lazımcı, büyüklerim bilir anlayışına sahip, tarikatcemaat bağlantılı, özgür düşünme yeteneği gelişmemiş kişilerle demokratik bir düzen kurulamaz. Özgür yaşamak, çaba, mücadele, özveri gerektirir. Bu koşulları değiştirmeden, insan altyapısını oluşturmadan özgürlükçü bir düzene öykünüyoruz. Tabii umutlar gerçekleşmiyor, öykünme olarak kalıyor. Koşullar değişmeden benzer denemeler yaparak sonuç almak mümkün olmuyor. Toplumun özgürce düşünebilmesi, davranabilmesi, haklarını savunabilmesi, koruyabilmesi için, aydınlanma sürecinden geçilmesi gerekiyor. Yalnız şekli bir eğitim aydınlanma için yeterli değil. Felsefesi, sanatı, müziği ile bir bütün olarak aydınlanma sürecine giriş gerekiyor. Türkiye’de ekonomik alandaki bazı eksiklikler için, “sınai devrimi yaşanmadı” gerekçesi ileri sürülür. Peki, gerçek bir demokrasi, özgürlükçü bir sistem için aydınlanma sürecinden geçildi mi? Hayır. Aydınlanma süreci yaşanmadan nasıl bir mucize bekleyebiliriz. Yerleşik çıkar düzeni, insanımızın aydınlanmasını istemiyor. Olumlu değişimin ancak insanımızın aydınlanması ile olanaklı olduğunu görüyor. Statünün, yerleşik düzenin, yerleşik çıkarların korunabilmesi için insanımızın aydınlanmaması gerektiği bilinci ile hareket ediliyor. Aydınlanma çabaları ise bir şekilde baskı altına alınıyor; aydınlanmadan yana olanları dışlıyor. Yeni anayasa, ile daha iyi bir düzen kurulacak, sorunlar çözülecek, sorunlar hafifleyecek savına en azından temkinli, ihtiyatlı yaklaşmak gerekir. Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan olmak deyimi boşuna söylenmemiştir. Yüzyılların deneyimlerinin sonucudur. İçtenlikle bir değişim, özgürlükçü bir düzen istiyorsak, öncelikle insanımızın aydınlanma sürecine girmesini sağlamalıyız. Sorunları, yasal düzenlemeler değil, o yasal düzenlemeleri de yapan insanlar yaratır. Öncelikle insan davranış ve değer yargılarının değişmesi gerekir. Sorunu yaratan insan olduğu gibi çözecek de yine insandır. EN BÜYÜK H LEKÂRLAR YAŞLILAR Vaka başına ortalamada, kayıtlara geçen hilekârların yüzde 38’lik kısmı 3145 yaşları arası olarak tespit edilmiştir. Ancak kaybedilen varlık açısından bakıldığında en yüksek zararı, 60 ve üzeri yaştaki çalışanların verdiği görülüyor. Toplam kaybın yüzde 68’ini mail tablolar üzerinde oynama, yüzde 11.2’sini yolsuzluk, yüzde 20.8’ini zimmete para geçirme oluşturuyor. Hilelerin ezici çoğunluğu erkekler tarafından yapılıyor. 2008’de erkek çalışanların yüzde 59.1’i hileye başvururken 2010’da bu sayı yüzde 66.7’ye çıkıyor. Kadınlarda da 2008’de yüzde 40.9’luk hilekârlığa başvururken bu oran 2010’da yüzde 33.3’e geriliyor. Oransal olarak en fazla dolandırıcılık yüzde 22 ile muhasebe departmanında yapılırken ortalama kayıp bakımından üst düzey yöneticiler (829.000 dolar) dolandırıcılıkta birinci sırada yer alıyor. Şirketler yıllık gelirlerinin yüzde 5’ini başta muhasebe servisleri olmak üzere değişik departmanlarda yapılan hileler nedeniyle kaybediyor. Hile yoluyla tüm dünyadaki kaybın 2.9 trilyon dolardan daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Sertifikalı Hile Uzmanları Derneği (ACFE Association of Certified Fraud Examiners) 2010 global hile çalışmasını Mesleki Hile ve Suiistimaller Raporu’nu yayınlandı. 2008 2009 içerisinde, 106 ülkede, 1.843 vakayı kapsayan rapordaki olayların yüzde 40’ından fazlası ABD dışında Türkiye’nin de içinde bulunduğu ülkelerde meydana geldi. İncelenen vakaların yol açtığı ortalama kayıp vaka başına 160 bin dolar civarında. Raporda özellikle banka ve finans kuruluşları, imalat sektörü, devlet ve kamu kurumlarının daha fazla hileye kurban gittikleri vurgulandı. Raporda şirketlerde yapılan dolandırıcılıklarla ilgili şu tespitlere yer verildi: Hilelerin yüzde 80’den fazlası muhasebe, ope rasyon, satış, üst düzey yönetici, müdür, satın alma ve müşteri bölümlerinde çalışan kişilerce tek başına yapılmaktadır. Hilelerin yüzde 85’inden fazlası daha önce hile ile ilgili suçlardan itham edilmemiş ve hüküm giymemiş kişilerce yapılmakta. Hile failleri kanunlara ve toplum kurallarına aykırı işlere olan ilgileriyle dikkat çekiyorlar. Olayların yüzde 43’ünde hileciler ekonomik gelirlerinin üzerinde yaşam sürüyor. K T’lerin görev zararı 350 milyon lira Ekonomi Servisi Kamu İktisadi Teşebbüsleri’nin toplam görev zararı 2011 yılının ilk çeyreğinde 349.3 milyon TL olurken, KİT’lerin stok borçları da 63.8 milyar TL düzeyinde oldu. Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, 2010 yılında devreden bakiye de eksi 346.9 milyon TL olarak belirlendi. İlk çeyrekte KİT’lerde istihdam edilenlerin sayısı 2010 sonuna göre 15 bin 620 azalışla 170 bin 517’ye geriledi. KİT’lerin ve özelleştirme programındaki kuruluşların 2010 yılı sonunda 64 milyar Hazine 655.9 milyon TL Müsteşarlığı olan stok borçverilerine göre ları, 2011 yılının ilk çeyreği K T’lerin zararı itibarıyla yüz350 lira civarında de 1.3 gerileolurken, çalışan meyle 63 milsayısı da bir yar 813.3 milyon TL düzeönceki yıla göre yine indi. 15 bin 620 KİT’lerin stok kişi azaldı. borçlarının 55 milyar 381 milyon TL’lik bölümünü iç borçlar oluştururken, 8 milyar 432.1 milyon TL’si de dış borçlardan meydana geldi. KİT ve özelleştirme programındaki kuruluşlarda istihdam edilenlerin 143 bin 777’si Hazine portföyündekilerden, 26 bin 740’ı da özelleştirme portföyündekilerden oluştu. 2010 yılı sonu itibarıyla KİT’lerde 5 bin 942 memur, 75 bin 745 sözleşmeli, 83 bin 333 kapsam içi işçi, 3 bin 63 kapsam dışı işçi, 2 bin 434 geçici işçi çalıştığı belirlendi. Türkiye, sağlıkta OECD’nin en kötülerinden oldu. Bin kişiye 1.6 doktor, 1.5 hemşire düşüyor Aman doktor bir çare Türkiye OECD ülkeleri arasında sağlığa ulaşmada en geri ülkelerden biri. Ülkedeki hemşire sayısı OECD ortalamasının altıda biri... Ekonomi Servisi OECD sağlık verileri “Health Data 2011” açıklandı. Türkiye GSYİH’deki pay ve kişi başına sağlık harcaması itibarıyla 34 OECD ülkesinin sonuncusu oldu. Son yıllarda doktor sayısındaki artışa karşın Türkiye OECD ülkeleri arasında kişi başına düşen doktor sayısı açısından ikinci en düşük ülke durumunda. 2009 itibarıyla Türkiye’de bin kişiye 1.6 doktor düşüyor. Rakam örgüt ortalaması olan binde 3.1’in yarısı. ANKA’nın haberine göre, OECD’ye üye ülkelerde sağlık alanında ortalama bin kişiye 8.4 hemşire düşerken, Türkiye’de bu rakam bin kişiye 1.5 hemşire olarak ölçüldü. Türkiye’de özel sektör kamu toplamı sağlık harcamaları GSYİH’nin yüzde 6.1’ine karşılık geliyor ve bu rakam sonunculuğu getiriyor. OECD ortalaması ise yüzde 9.5 olarak ölçüldü. GSYİH’sinin yüzde 17.4’ünü sağlığa harcayan ABD’yi bu alanda yüzde 12’lik harcamayla Hollanda, yüzde 11.8 ile Fransa ve yüzde 11.6 ile Almanya izliyor. Sağlık harcamalarının gelirle doğru orantılı olduğunu anımsatılan raporda, Türkiye’nin 2008’de satın alma gücü paritesi itibarıyla 902 dolarla örgüt çapında kişi başına en düşük sağlık harcamasında bulunmasının sürpriz sayılamayacağı belirtildi. OECD’nin 2009’daki sağlık harcaması ortalaması 3223 dolar oldu. Rapora göre Şili, ABD ve Meksika hariç tüm örgüt ülkelerinde kamu sektörü, sağlığın fonlanmasında ana kaynak. Türkiye’de 2008 itibarıyla sağlık harcamalarının yüzde 73’ünü kamu yapıyor, rakam 2009’da yüzde 71.7 olan OECD ortalamasının üzerinde. IMF, son dilim konusunda yan çiziyor Ekonomi Servisi Uluslararası Para Fonu (IMF), Yunan parlamentosunun ek kemer sıkma önlemlerini onaylamasını memnuniyetle karşılamasına karşın, son dilimi serbest bırakmak için bankaların da uzun vadede Atina’ya destek verdiklerini ilan etmelerini bekliyor. Ayrıca fon, yaptığı yazılı açıklamada, Yunanistan’a verilen önceki kurtarma paketinin son dilimini henüz serbest bırakmayacağını da bildirdi. BBC’nin ekonomi editörü Andrew Walker, Yunanistan’ın IMF ve Avro kullanan diğer ülkelerden yapılan yardımlarla şu ana kadar 75 milyon dolar kredi aldığı bilgisini verdi. Ancak Atina’nın bu ay geri ödemesi beklenen borçlarını ödeyemez duruma düşmemesi için bir sonraki dilime ihtiyacı var. Avro bölgesi hükümetleri, daha fazla katkı yapmaya hazırlanırken, bir yandan da Yunanistan’ın borçlu olduğu bankaları yardımcı olmaya çağırıyor. IMF’nin açıklaması, uzun vadede bu tür bir destek sağlanması üzerinde bir anlaşmaya varılamaması halinde, kurumun bir sonraki yardım dilimini serbest bırakmayacağına işaret ediyor. Walker, bu son açıklamanın, bu onayın IMF tarafından yeterli görülmediği anlamına geldiğine dikkat çekti. Walker’a göre Avrupa hükümetlerinin yeni bir kurtarma paketine bankaları da dahil etme arzusu, uzlaşma sürecini daha karmaşık ve zaman alan bir hale sokuyor. Ancak Avrupa hükümetlerine göre bankaların desteği politik açıdan da önem taşıyor, zira birçok Avrupalı seçmen, Yunanistan’a ikinci bir yardım paketine daha destek vermek zorunda oldukları için öfkeli. Hollywood yıldızları Türkiye’yi seçti Ekonomi Servisi Yılın ilk 5 ayında 9 milyon 250 bin yabancı ziyaretçi sayısına ulaşan Türkiye, bu yıl birçok Hollywood ve futbol yıldızlarının da tercihi oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, geçen yıllarda Oprah Winfrey ve Martha Stewart gibi ünlü televizyon yıldızlarını ağırlayan Türkiye, bu yıl Catherine Zeta Jones, Michael Douglas ve Ben Affleck, Cristiano Ronaldo’dan sonra Jodie Foster’ın da tercihi oldu. Türkiye’den turizm desteği Komşu krizi, kruvaziyeri Türkiye’ye kaydırdı FARUK KESK N ANTALYA Yunanistan’da yaşanan ekonomik kriz, kruvaziyer turizminin Türkiye ve Hırvatistan’a doğru kaymasına neden oldu. Deniz Ticaret Odası Antalya Şube Başkanı Ahmet Erol, fırsatın iyi değerlendirilmesi halinde Türkiye’nin kruvaziyerde önemli bir merkez haline gelebileceği görüşünde. Erol, Türkiye’nin bu fırsatı iyi değer lendirmesi durumunda önümüzdeki yıllarda önemli bir merkez haline gelebileceğine dikkat çekerken, dünyanın önde gelen Yunan firmaları da kruvaziyer turizminde Türkiye ile işbirliği yapmanın yollarını arıyor. Geçen hafta Atina’da düzenlenen, Posidonia Deniz Turizmi Formu’nda, Yunan uzmanların bile Atina Hükümeti’ne verdiği mesaj, “Bu krizden çıkmak için Türkiye ve Hırvatistan ile ortak çalışma içinde olmak zorundasınız. Ege’de tek hâ kim biziz kompleksinden artık çıkmanız lazım” şeklinde oldu. Atina’da Posidonia Fuar Merkezi’nde düzenlenen toplantıya katılan Erol, kruvaziyer turizminde önümüzdeki yıllarda da Türkiye’ye ciddi akımların olabileceğine yönelik tahminlerin yapıldığına işaret ederek “Yunanistan’da özelleştirilmemiş limanlarda hantallık söz konusu ve o güleryüzlü servis hizmeti, iyi niyet ortadan kalkmış durumda” diye konuştu. Ekonomi Servisi Ekonomik çöküş yaşayan Yunanistan’a Türkiye’den turizm desteği geliyor. 720 kabinli Horizon gemisi Türkiye’den vizesiz olarak Yunanistan ve adalarına haftada iki sefer yapacak. Tura Turizm, Horizon gemisi ile bu yaz sezonunda 10 bin turisti Yunanistan’a taşımayı hedefliyor. Tura Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Erkunt Öner, “Lüks gemi pazartesi İzmir’den, salı ise İstanbul’dan hareketle Yunanistan ve adalarına uğrayacak” dedi. Haber Merkezi Rusya Federasyonu vatandaşlarının, Türkiye’de vizesiz kalış süresi yıl sonuna kadar tek taraflı olarak 60 güne çıkarıldı. Daha önceden Rusların vizesiz kalış süresi 30 gün olarak belirlenmişti. C MY B C MY B Ruslar artık 60 gün vizesiz
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear