Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
28 HAZ RAN 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER Savcının ömür boyu hapis istediği yazar Doğan Akhanlı: Her mezarın bir kitabı olacak 7 Onu artık dünya tanıyor H LAL KÖSE Hoş Geldin TBMM’nin 24. Dönemi 12 Haziran’da seçtiğimiz milletvekilleri bugün ilk birleşim için toplanacaklar. Aslında onları biz mi seçtik? Yoksa ülkenin yönetimini dört yıllığına emanet ettiğimiz vekilleri, partilerinin liderleri mi atadı? Bu konunun, var olan aday saptama yöntemine bakarsak, koskocaman bir soru işaretinin ardına gizlenmiş durduğunu görmüş oluruz. 1946’dan bu yana mehter yürüyüşü ile yol aldığımız demokrasimizin 2011 yılı yazında ulaştığı aşamanın, bugün tam bir bunalımın eşiğinde çalışmalarına başlayacak yeni TBMM’de çözüme ulaşmasını bekleyenler, parlamentoda temsil edilen partilerin genel başkanlarının, daha kestirmesi AKP liderinin ne söyleyeceğini merak ettikleri için, gözlerini de kulaklarını da bu sabah toplanacak olan Meclis gruplarına çevirmiş olmalıdır. Biz sade yurttaşların bildiği tek şey, 1 MHP’li, 2 CHP’li ve 6 BDP’li parlamenter milletten TBMM’ye gitme görevini aldıkları halde, Diyarbakır ve İstanbul’daki özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde, “Biz bu kişilerden, sadece kimi suçları işledikleri için değil, ülkeden firar edecekleri için de şüpheleniyoruz” türünden kuşkuya kapılmış yargıçların çoğunlukta bulunduğudur. Bu sayın yargıçlar, yasalar olanak verse şüpheli siyasetçileri sadece demir parmaklıklar arkasında tutmakla yetinmeyecekler. Ayaklarına pranga da vurulmasını, aksi halde kendilerini uyku tutmayacağını da kararlarına yazdıracaklar mıdır? HYSK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur’un söyledikleri, sadece YSK üyelerinin ve iktidar milletvekillerinin değil, yargı mensuplarının da bu konuda kafa karışıklığında olduklarını ortaya koyar niteliktedir. Zira Okur, tutuklu parlamenterlerin tahliyesi gerektiğini savunan bir demeç vererek, “Ben o dosyanın hâkimi olsaydım, açıkça tahliyeden yana oy verirdim” diyor. Dolayısıyla, kimi yargıçlarımızın; o arada YSK üyelerinin de içini kemiren o kuşku, milletin egemenliğinin üstünde volta attığı için, dönemin en yaşlı üyesi olarak bugünkü birleşime parlamentonun seçilmiş başkanlık divanının belirleneceği pazartesi gününe kadar riyaset edecek olan Oktay Ekşi, önce anayasa ve içtüzüğün öngördüğü andı içecek, daha sonra milletvekillerini seçim bölgelerinin “abece”sine göre sıra ile kürsüye çağırarak parlamentonun başkanlık divanı sorununu çözmesinden sonra bu konudaki ilk adımların atılmasını beklemememizin sinyalini vermiş olacaktır. Ya CHP ve MHP nasıl bir tutum izleyecektir? Ankara’dan arkadaşlarımız Ayşe Sayın ve Utku Çakırözer’in dünkü gazetemizde yer alan haberleri, bu sabah ilk toplantısını gerçekleştirecek olan CHP grubunun birleşimde bulunacaklarını ancak yemin görevlerini erteleyeceklerini bildirdiği için, en önemli tavır daha başlangıçta ve ana muhalefet grubunun tutumu ile ortaya çıkmış olacaktır. Mazbataları ceplerinde olan CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, “Acelen ne arkadaş? Hakkında deliller henüz toplanmadı ki? Seni bırakırsak; o delilleri bulup ya yok edersen?”li gerekçelere “Nuh deyip peygamber” dememekte ısrar edenlerin mantığı ile; Ankara CHP Milletvekili Mehmet Haberal benzer gerekçelerle “Milli iradeye selam. Tutukluluğa devam” demek zorunda bırakılmışlardır. MHP’nin Engin Alan’ın tutukluluk halinin devamı, BDP’nin beş parlamenterinin aynı nedenlerle cezaevinde olduklarını gerekçe göstererek birleşime katılmayacakları görüşü, henüz tam netlik kazanmamış olsa da Genel Başkan Bahçeli’nin dün Twitter sitesinde, tam bir Konfüçyüs söylemi içinde kaleme aldığı “Yargı organlarının yanlı tutumları sıkıntılı bir sürece kapı aralamıştır. Unutmamak gerekir ki demokrasi hem millet iradesinden hem objektif adalet anlayışından güç alır. Atacağımız adımlarla,vereceğimiz kararlarla ilerde pişman olacağımız olaylara vesile olmamalıyız. Elde edilen dönemsel güce dayanarak haksızlıklara ve adaletsizliklere prim vermenin vebali fazladır. Kin ve intikam duygularını belki bugün tatmin etmek belki bugün birilerinin nefislerini okşayabilir. Ama yarınlarda neden olacağımız sosyal maliyet çok yüksek olabilir” uyarısı AKP ve Erdoğan’ın seçimin zaferinin sarhoşluğu içinde mi, yoksa sağduyu ile mi yeni döneme başlayacaklarının ilk ipuçlarını verecektir. Bir hatırlatma da Meclis’in geçici başkanı, gazeteci meslektaşımız Oktay Ekşi’ye: “İlk görevim, Balbay’ı Silivri’den almak olacak” diyordunuz. Bekliyoruz. Yazar, insan hakları aktivisti Doğan Akhanlı, 19 yıl sonra geldiği Türkiye’de tutuklanıp 4 ay hapis yatınca, dünya çapında tanındı. Avrupa’da edebiyat söyleşilerinin aranan anata sığındım’ ismi oldu. Savcının mahkumiyet ısrarına anlam veremediğini belirten 1991’de göç ettiği Almanya’da Doğan Akhanlı, “Ben yazar olarak üçüncü kitabı “Kıyamet Günü Yaralgılanayım istiyorum, hukuk gıçları” ile tanınan yazarın Türkimağduru olarak değil” diyor. ye’de 7 romanı yayımlandı. İşkence Cezaevinden çıkınca Artvin’e, görenin ve işkencecinin gözünden iki köyüne giden Akhanlı, “Babamın taraflı kaleme aldığı son kitabı “Faöldüğünü hapiste, gazeteden öğsıl” ve “Madonna’nın Son Hayarendiğimde ‘Bir daha Türkçe koli” Almancaya çevriliyor. Akhanlı, nuşmayacağım’ demiştim. Köylütutukluyken çıkan kitabı Fasıl’da, işler beni o duygu çukurunkence görenin, “yaşadıklarıdan çıkarttılar” diyor. nı anlatamama duygu40 yıl sonra gittiği mesunu” anlatmaya çalıkhanlı, zarlıkta, her insanla şıyor. İşkence gören 1989 yılında Eminönü’nde, yeniden bağ kurbirinin oğluyla kobir kişinin öldüğü bir döviz bürosu duğunu, babasınuşma çabasını, soygununun talimatını verdiği iddianın, annesinin ve kendi anılarından kardeşinin me sıyla yargılanıyor. Öldürülenin oğlu Mus yola çıkarak anzarına kitapla tafa Tutum, 1989’da emniyette kendisine latmaya çalışan rını götürdüğü Akhanlı’nın değil başka birinin fotoğrafının yazarın kitabı, nü anlatıyor: gösterildiğini, Akhanlı’nın olay yerindeki üç gerkçekte neler “Mezarlıktaki yaşandığı anlakitapları, köy kişiden biri olmadığını söylüyor. lk duruş tılamadan bitilüler alıp oku madan tahliye edildikten sonra, yasadı yor. İşkenceci ise dular. Bir daha şı bir şekilde sınır dışı edilen yazarın yaşananları kendi gidince, mezarlık gerekçeleriyle daha Türkiye’ye girmesi yasak. Davakütüphanesi yaparahat anlatıyor. “Bu nın bir sonraki oturumu cağım. Her mezarın kitabı kendimle ara12 Ekim’de. bir kitabı olacak...” Akma bir duvar örerek hanlı, kitaplarını köyde yazyazmaya çalıştım. Sanama hayalini ertelemek zorunda kalta sığındım” diyen Akhanlı, 12 dığını, bir yıllık yasaktan sonra yiEylül’de, 23 yaşında, askeri darne geleceğini söyleyerek “İnsanın, beyi reddeden biri olarak mutlak köklerinin bulunduğu ülkeye gimağdur olmadığını söylüyor. rebilmesi için de mücadele etme“Ancak işkence insanı mağdur si kadar saçma bir şey yok” diyor. eder. Direniyorsun ama o süreçte olup bitenler sadece vücuutuklanmam şoke etti’ dunda değil daha çok ruhunda, Türkiye’deki davası, Akhanlı’nın, çok derin yaralar açıyor” diyor. Avrupa’da geniş bir edebiyat çevimseye anlatamadım’ resinde tanınmasını sağlamış: “Tutuklanmam Almanya’da şok etAkhanlı, gerçek yaşamda yaşakisi yarattı. Fransa, İsveç ile dıklarını kimseye anlatamamış: Avusturya gibi Almanca konu“Zor bir şey. Ben eşimle beraber şulan ülkelerde tanındım. sorguya çekildim. Biz sonra ‘baDer Spiegel iki haber şımıza ne geldi’ diye üç keyapınca, dünyalime etmemişizdir birya yansıdı. Cebirimize...” Yıllar sonzaevinde Arra geldiği Türkiye’de jantin’den, Vibaşına gelenleri, savetnam’dan, cının neden ömür boyu Şili’den kart alhapsini istediğini andım. Geldiğimlayamadığını söylüyor: den beri haftada “O örgütün şefi olsam 3 gün herhangi bir ‘Aptallık ettik, paçayı yaşehirde konuşkalattık’ derim. Hiç alakam maolmayan bir şeyden ömür boyu hapiste kalma duygusu... Burada bir mutlak mağduriyet durumu var. Burada, aşırı keyfi bir uygulamaya maruz kalma durumu var.” Doğan Akhanlı cıyım, söyleşideyim, televizyondayım. Türkiye’de etkiyi bilmiyorum... 12 Eylül’de hukuk mağduru olmuşum zaten, artık edebiyatçı kimliğimin önde olmasını istiyorum.” ‘MADIMAK MÜZE OLSUN’ Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Emel Sungur da Alevilerin eşit yurttaşlık taleplerini dile getirdiği konuşmasında 2 Temmuz’da Sivas’ta gerçekleştirilecek anma etkinliğine katılma çağrısı yaptı. Sungur “Yıllardır yüksek sesle ifade ettiğimiz gibi Madımak’ın müze olmasını istiyoruz. Dünyanın her yerinde böyle yaşanmış acılar vardır, bu acılar oralarda aynı o günkü gibi bırakılmalıdır ki çocuklarımıza, 2030 yıl sonra ‘burası 20. yüzyılın utanç abidesi’ diye gösterelim. O nedenle biz ısrarla ‘Madımak Oteli müze olsun’ diyoruz” dedi. ki gün süren anma etkinliğinde Arif Sağ, Cengiz Özkan, Dertli Divani, Erdal Erzincan, Mercan Erzincan, Muharrem Temiz, Tolga Sağ sahne alırken, semah gösterileri de sunuldu. ‘S Pir Sultan Abdal anıldı MEHMET MENEKŞE A S VAS Halk ozanı Pir Sultan Abdal, doğum yeri olan Yıldızeli’nin Banaz köyünde düzenlenen “Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri” ile anıldı. Etkinliğin açılışında Sivas katliamında hayatını kaybedenler de anıldı ve Madımak Oteli’nin utanç müzesi yapılması talebi yinelendi. Her yıl geleneksel olarak düzenlenen ve bu yıl 22.’si gerçekleştirilen “Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri” Sivas Yıldızeli’nin Banaz köyündeki Topuzlu Baba alanında yapıldı. Etkinliklerin açılışına ise Madımak Oteli’nin utanç müzesi yapılması talebi damgasını vurdu. Açılışta, 2 Temmuz 1993’te Sivas katliamında hayatını kaybedenlerin isimleri tek tek okundu ve katılımcılar okunan her isimin ardından “burada” diye bağırdı. Törene, Vali Ali Kolat, l Jandarma Komutanı Kurmay Albay Murat Arslan, Yıldızeli Kaymakamı Hakan Yavuz Erdoğan, Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Emel Sungur, Vakıf kurcusu ve onursal başkan Murtaza Demir, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Sekreteri Cemal Şahin, Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erken ve çok sayıda yurttaş katıldı. ‘T ‘K Olay yeri fotoğrafları yayımlanan albayın darp edildiği iddia edildi Çillioğlu’nda cinayet kuşkuları artıyor Haber Merkezi Tunceli Jandarma Alay Komutanlığı yaptığı sırada başından aldığı tek kurşunla ölü bulunan, resmi kayıtlara “intihar” olarak geçen Kıdemli Albay Kazım Çillioğlu’nun ölümüyle ilgili yeni ayrıntılara ulaşıldı. Ölümünden bir süre sonrasına ilişkin olay yeri fotoğrafı yayımlanan Çillioğlu’nun ölümünden önce darp edildiği ileri sürüldü. Ankara’da 17 Şubat 1993 tarihinde uçağının düşmesi sonucu şehit olan dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis’in ekibinde yer alan Çillioğlu’nun askeri lojmandaki evinde ölü bulunmasının ardından çekilen olay yeri fotoğrafı Yeni Şafak gazetesinde yayımlandı. 3 Şubat 1994 tarihinde ölen Çillioğlu’nun ailesi, resmi kayıtlara geçen “intihar” kaydının gerçeği yansıtmadığını belirterek soruşturmanın yeniden açılması için başvurmuş, soruşturma başlatan Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı da 9 Haziran’da Düzce’de bulunan mezarı açtırmıştı. Yapılan otopside Çillioğlu’nun iki kaburgasında kırık, kürek kemiğinde de delik tes ‘EŞ M NT HAR ETMED ÖLDÜRÜLDÜ’ 10 Şubat 1994 tarihli Cumhuriyet’te yayımlanan “Eşim, Eşref Bitlis gibi öldürüldü” başlıklı haberde, Çillioğlu’nun ölü bulunmasından bir gün önce Tuğgeneral Kuru ile dolaştığı bilgisinin yanında, Çillioğlu’nun eşi Gülcan Çillioğlu’nun şu açıklamalarına yer verilmişti: “Eşim intihar etmedi, Eşref Bitlis gibi öldürüldü. Üzerinde çok büyük bir sorumluluk vardı ve geçen günlerde üç askeri ve bir astsubayı şehit oldu. Bunlar kendisini çok üzüyordu.” MRALI’DAN TARAF GAZETES VE 4 GAZETEC YE SELAM Karayılan: Öcalan geçen ay devlete üç protokol verdi İstanbul Haber Servisi Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal, 2 yıl aradan sonra Kandil’de KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’la yeniden görüştü. Karayılan, Cemal’e, Abdullah Öcalan’ın devletle yaptığı görüşmede geçen ay yetkililere üç protokol verildiğini anlatarak şiddet istemediklerini vurguladı. Karayılan, Başbakan’a da, “Şimdi toplumsal barışın kapısını açmak Başbakan Erdoğan’ın elindedir” diye seslendi. 2011 yılının Kürt sorununda çözüm yılı olmasını istediklerini belirten Karayılan, Öcalan’ın İmralı görüşmelerinde devlete üç protokol verdiğini anlattı. Karayılan, protokolün Kürt sorununda yeni bir yol haritası olduğunu kaydetti. Protokolün üç ana başlık altında toplandığını anlatan Karayılan, “İlk protokol Türkiye’de Kürt sorununda demokratik çözümün ilkeleri başlığını taşıyor. Yani demokratik yeni anayasa konusu. İkinci protokolde ise Türkiye’de devlet ve toplum ilişkilerinde adil bir barışa ilişkin ilkeleri konu alıyor. Üçüncü protokol ise demokratik ve adil barış için acil eylem planının hayata geçirilmesi” değerlendirmesini yaptı. Karayılan “Bu protokoller, demokratik ulus çerçevesinde yeni anayasayı içine alan, Türkiye’deki tüm kimliklerin tanınması temelinde toplumsal bir barış projesi öngörüyor. Tarafların karşılıklı olarak birbirlerini af temelinde, şiddetin tümüyle devre dışı kalması ve silahsızlandırmayla ilgili koşullar da yer alıyor” dedi. Yeni bir anayasa ve iç “barış”a ihtiyacı olduğunun altını çizen Murat Karayılan, “Kürt halkı demokratik Türkiye ve demokratik özerklik için oy verdi, bir projeye oy verdi. Bakın ‘özerk Kürdistan’ deyimini kullanmıyoruz ya da çok seyrek kullanıyoruz. Demokratik özerklik bütün Türkiye için geçerli” dedi. Öcalan avukatları aracılığıyla gönderdiği mesajında dört gazeteciye ve Taraf gazetesine selam gönderdi. Öcalan’ın selamını “Ve aleyküm selam Apo” ifadeleri ile alan Taraf gazetesi, Öcalan’ın Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Cengiz Çandar ve Hasan Cemal’e selam gönderdiğini yazdı. pit edilmişti. Yeni Şafak gazetesinin mozaikleyerek dün yayımladığı fotoğrafta intihar raporundaki çelişkilere dikkat çekildi. Sağ eliyle başına ateş ederek intihar ettiği kaydına karşın fotoğrafta silahın Çillioğlu’nun sol tarafında ve nizami şekilde durduğuna dikkat çekildi. Fotoğrafta Çillioğlu’nun sürüklendiğine ilişkin izlerin belirgin olduğu, yüzündeki darp izleri ile dudağındaki şişkinliğin açıkça görüldüğüne dikkat çekildi. Ölümüne ilişkin iki ayrı otopsi raporunda çelişkiler ile son olarak ortaya çıkan olay yeri fotoğrafı, Çillioğlu’nun öldürüldüğü kuşkularını güçlendirdi. Köylerin yakıldığı, sakinlerinin köyü boşaltmaları için 24 saat sü re verildiği 1994 yılında, Tunceli’de Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral İsmail Kuru’nun uygulamaları ve “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’la olan samimiyetinin dilden dile dolaştığı dönemde, Çillioğlu’nun Kuru’nun uygulamalarından rahatsız olduğu ve ölümünden bir gün önce sert bir şekilde tartıştıkları basına yansımıştı. ‘ ddialar gerçekdışı’ Jandarma Genel Komutanlığı da Çillioğlu ile ilgili bazı belgelerin Jandarma İstihbarat Başkanı Tümgeneral Mehmet Çörten’in emri ile İzmir İl Jandarma Komutanlığı’nca imha edildiği iddialarının gerçekdışı olduğunu bildirdi. ‘Sivas’ın ışığı sönmeyecek’ ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Sivas katliamının 18. yıldönümü öncesinde Adana Alevi Bileşenleri, “Sivas’ın Işığı Sönmeyecek” adıyla anma etkinliği düzenledi. Etkinlikte 2 Temmuz katliamı bir kez daha kınanırken sorumluların bulunması ve hesap sorulması istendi. Doğal Park Amfi Tiyatro’da önceki akşam yapılan etkinliğe çok sayıda demokratik kitle örgütü ve çeşitli siyasi parti temsilcileri ile Alevi yurttaşlar katıldı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Adana Şube Başkanı Miktad Öztürk “Aleviler tarih boyunca yoğun baskı ve ayrımcılığa maruz bırakılmış, katliamların ve sürgünlerin hedefi olmuşlardır. Bu katliamları kınıyoruz” dedi. Etkinlikte semahlar dönüldü. Nuri Yaman yaşamını yitirdi Haber Merkezi TBMM 23. Dönem BDP Muş Milletvekili Nuri Yaman (67), milletvekilliğinin son gününde kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Yaman, Çeşme’deki yazlık evlerinin bahçesinde bir anda yere yığıldı. Eşi Hanife Yaman’ın çağırdığı sağlık ekipleri, Yaman’ın kalp krizi sonucu yaşamını yitirdiğini belirledi. Çeşme Özel Sissus Hastanesi’ne götürülen Nuri Yaman’ın ölüm haberinin ardından birçok BDP’li ve aile dostları hastaneye geldi. 1944, Muş Malazgirt doğumlu Yaman, evli ve 2 çocuk babasıydı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan Yaman, Mülkiye Başmüfettişliği görevinin yanı sıra yurdun çeşitli bölgelerinde kaymakamlık yapmıştı. 23. Dönem Muş’tan bağımsız milletvekili seçilen Yaman, daha sonra BDP’ye geçmişti. Nuri Yaman C MY B C MY B