29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 19 HAZ RAN 2011 PAZAR kultur@cumhuriyet.com.tr 20 KÜLTÜR Edebiyat, resim, sinema ve televizyonda karşımıza çıkan kült figürleri hicveden sergi Fransız Kültür Merkezi’nde Çizgi roman aynaya bakıyor AYŞEGÜL ÖZBEK Seçim Bitti (mi?) Geçen pazar, seçim vardı. Hepimiz gittik oy verdik. Seçim bitti, seçim sonrası tartışma ve yorumlar başladı. Kim kazandı, kim kaybetti? Kim ne kazandı, kim ne kaybetti? Neden kazandı? Neden kaybetti? O iki kişiden biri ben miyim, yoksa sen mi? Sen değilsen ve ben değilsem, nasıl çıkacak bu yüzde elli aydınlığa? Seçim bitti mi gerçekten? Hadi canım ordan! Seçim hiç biter mi!.. Bitmez! Yaşadığımız her an bir seçim yapıyoruz. Kâh bilinçli, kâh bilinçsiz, ama mutlak yapıyoruz… Her davranışımız, yaptığımız seçimlerin bir sonucu… Örneğin, asık yüzlülük yerine güler yüzlülüğü… Haykırmak yerine fısıldamayı… Öfke yerine, okşaya okşaya yaraları sarmayı seçerim… Karşımdakinin canını acıtmak ya da onu utandırmak yerine; “sen benim canımı çok yaktın, unutmadım, bağışlamadım, ama benim nefretime bile değmezsin” anlamında bir bakış atmayı… (Böyle bir “bakış” atabilir miyim, doğrusu bilemiyorum, o bakıştan bütün bunları anlamak, artık karşımdakine kalmış! O anlamasa bile ben onu anlamış sayarım!) Bir günden ertesi güne “dönüverip”, dün söylediğinin ve yazdığının tam tersini bugün söylemek, yazmak için fırsat kollayanları, artık dinlememeyi, okumamayı seçerim… “Yağdanlık”, “rüzgâr gülü” rollerini seçenlere olsa olsa acıyabilirim… “Ucube” deyip bir sanat eserini yıktıranları, sanat eserine tükürenleri değil, sanatı ve sanatçıyı yüceltenleri seçerim. Sanat eserlerinin, gerçek sanatçıların, insanın düş gücünün, yaratıcılığının milletimizin hiç ama hiç umurunda olmadığını bile bile yaparım bu seçimi… Kitapları yasaklayanları, yayımlanmadan önce bilgisayarlardan kazıtanları değil; kitapları okuyanları, tartışanları seçerim. Hiçbir kitabın cehalet denli tehlikeli olmadığı bilincini elimden geldiğince yaymayı seçerim. Gelelim daha somut, bugün (bu pazar günü) yapacağım kimi seçimlere… Onları şöyle sıralayabilirim: Şimdi bir de “Babalar” Günü icat edildi ya… Bugün ben bol bol, bir türlü doyamadığım babamlı günleri düşünüp duracağım! Ben 18, o 50 yaşındaydı, kalbi ona kötü bir oyun oynadığında… Biriktirdiğim anıları büyütüp büyütüp ailem ve dostlarımla paylaşacağım. Ankara’da yaşayan tüm arkadaşlarıma haber uçurup mimarlık ve mühendislik dâhisi, Melih Gökçek’ten hesap sormayı düşünmüyorlar mı diye soracağım! 17 Yıldır Gökçek’in yönettiği Ankara’daki altgeçit rezilliğinin yoksa onlar da mı “kader” olduğuna inanıyorlar diye soracağım… 6 Temmuz’da gerçekleşecek olan öğretmen atamaları yüzbinlerce öğretmen adayını kahretti. Onlara yardımcı olabilme yollarını aramalıyım… AKP seçim öncesi 15 bin kadrolu öğretmen atanacağını duyurmuştu. Sonradan bunu 6 bine düşürdü. Hem öğretmen adayları ve öğrenciler mağdur, hem de öğretmen ihtiyacı karşılanmamış oluyor… Ah işte! Masaya yatırılan sorunlar, seçim öncesi öyle, seçim sonrası böyle duruyorsa, demek ki o seçimde hapı yutmuşsun! En iyisi bugün, seçim öncesi ve seçim sonrası “Vaatler / Hayaller” “Yalanlar / Gerçekler” bilançosu çıkarayım. Bugün bir de Suudi Arabistan’da otomobil kullanma özgürlüğü için mücadele eden kadınlara destek mesajı yollamalıyım. Onların “hayal edebildiği” özgürlük de bu işte! Yok yok son iki seçimimi değiştiriyorum. Seçim öncesi, seçim sonrası bilançosu çıkarmayı ve Suudi kadınlara desteği, hafta içine bırakıyorum. Bugün tembelliği seçiyorum: Dün akşam kardeşimin oğlu evlendi: Biraz düğün dedikodusu yapabilirim… Sonra da enerji toplamak, boşalan akülerimi doldurmak için, torunlarla oynamayı seçmeliyim… Bu seçimlere bir de şunu eklemeli: Okuyup okuyup doyamadığım iki kitaba, Murathan Mungan’ın “Kibrit Çöpleri”ne ve Zeynep Altıok Akatlı’nın “Yıldız İzi” kitabına yeniden gömülmek… Hepinize güzel seçimler diliyorum… Kendini hicveden sanat dalı elbette çizgi roman olabilirdi. Çizgi romanın kalbi Fransa’da, 40 yıldır düzenlenen “Angoulême Çizgi Roman Festivali” kapsamında gerçekleşen “Parodiler: Çizgi roman kendini hicvediyor” sergisi tam da bunu gösteriyor bize. Sergiden 50 yapıt Fransız Kültür Merkezi ve Angoulême Uluslararası Çizgi Roman ve Görüntü Merkezi işbirliğiyle İstanbul’a da geldi. Edebiyat, resim, sinema ve televizyon da karşımıza çıkan kült figürleri hicveden sergide ayrıca Tarzan, Robin Hood, Sherlock Holmes, Conan ve Harry Potter gibi efsanevi kahramanları hicveden eğlenceli çalışmalar da yer alıyor. Sergide ayrıca Ersin Karabulut, Faruk Bayraktar, M. Kutlukhan Perker ve Umut Sarıkaya’nın da çizimleri yer alıyor. Harakiri’ye tebligat gitti ‘Kısıtlama değil imha’ Çocukları Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun soruşturma başlattığı Harakiri dergisine geçen hafta konuyla ilgili tebligat gitmiş. Derginin Yayın Kurulu’ndan Kutlukhan Perker gerekçelerin akıl almaz olduğunu vurguluyor. “Bahadır Boysal’ın bir bant karikatürü, Serhat Gürpınar’ın derginin arka kapağında yayımlanan öyküsü ve Mehmet Ersoy’un ‘İlişkiler’ köşesinin sakıncalı bulunduğu belirtiliyor. Tam olarak ne olduğu belli olmamakla birlikte evlilik dışı ilişkiye özendirme, aile hayatını parçalamaya yönelik ifadeler olduğu yazılmış.” Perker, yürütmenin durdurulması için gerekli girişimlerde bulunacaklarını ama ağır maddi yükümlülükler altına girmekten çekindiklerini söylüyor. Derginin Yazıişleri Müdürü Tuncay Akgün ise ifadelerin son derece muğlak olduğunu söylüyor, “İfade özgürlüğünü sınırlamakla kalmayıp neredeyse imha eden bir anlayışla yazılmış. Bütün mizah dergilerine yönelik ‘ayağınızı denk alın’ şeklinde bir tehdit gibi algılıyorum”. Akgün, önümüzdeki günlerde bir basın toplantısı düzenleyip bütün yazar, çizer ve basından destek beklediklerini belirtiyor. Genel seçimlerim Otoriteyle dalga geçmek Sergi vesilesiyle Fransız ve Türkiyeli çizgi romancılar da bir araya gelip karşılıklı görüşmeler yaptılar. Önümüzdeki günlerde yayıncılık alanındaki bu işbirliğiyle karşılıklı olarak çizgi roman çevirileri yapılacak. 10 Eylül’e kadar devam edecek serginin küratörü ise Thierry Groensteen. Küratör İstanbul’da değildi, ama “Angoulême Çizgi Roman Merkezi” adına İstanbul’da bulunan www.actuabd.com isimli çizgi roman sitesinin kurucusu, çizgi roman tarihçisi Didier Pasamonik ile görüştük. “İkonik, kült olmuş figürleri hicvederek, güçle, otoriteyle alay ediyor sergideki yapıtlar” diyor Pasamonik. ama Süperman kurşun geçirmiyor. Kurşundan kaçan Süperman, pastadan kaçamıyor. Bir süper güç bile olsa mizah her şeyi delip geçebiliyor” diyor çizgi roman tarihçisi Didier Pasamonik. “Bunu yaparken de mizahı güçlü bir şekilde kullandığı için, saldırganlaşmadan alay ediyor. Gücü, gülünçleştirebiliyor. Bu da onu evrensel kılan en büyük özelliği.” afişinde yer alan Süperman, yüzüne pasta yiyor. O çizimde Süperman’in üstüne kurşunlar da geliyor. Fakat kurşun geçirmiyor. Şunu söyleyebiliriz, mizah kurşundan daha güçlü. Kurşundan kaçan Süperman pastadan kaçamıyor. Bir süper güç bile olsa mizah her şeyi delip geçebiliyor”. Türk çizgi romanının sıkı bir takipçisi olan Pasamonik, geçen ay henüz ikinci sayısını çıkaran Harakiri dergisinin başına gelenlerden haberdar. “Harakiri aslında ilk Fransa’da 1960’lı yıllarda çıkmış bir dergiydi. Sansürün yoğun olduğu yıllardı. Biraz da iktidara karşı mizah yoluyla başkaldırıyı simgeliyordu Harakiri. Buradaki Harakiri’nin ikinci anlamda bir tekrarı olduğunu söyleyebiliriz. Garip de bir rastlantı. Tekrar sansürün kurbanı oldu dergi.” Pasamonik ayrıca 2010’da Türkiye’de ilk kez yapılan çizgi roman festivali İstanbulles’in 2012 Haziran ayında gerçekleşeceğini de hatırlatıyor. “Serginin afişinde Süperman, yüzüne pasta yiyor, Mizah kurşundan güçlü Peki “Süper kahraman tutkunları yüzüne pasta yemiş bir Süperman görmek ister mi” Bu soruyu şöyle yanıtlıyor Pasamonik: “Bu hayranların gücü göreceli bir şekilde görmelerini ve algılamalarını sağlayabilir. Serginin Bugünkü seçimlerim Grizu / Bir Kez Yaşarsın / Ateş Müzik Sanki ikinci bir bahar mı yaşıyorlar ne? Yoksa Arap atı gibi sonradan mı açıldılar? İstanbullu rock topluluğu Grizu’da tevellüt eski, ama albüm sayısı az. 17 yılı bir albümle geçirdiler, geçen yıl ve şimdi üst üste iki albüm çıkardılar; yeni albümün adı “Bir Kez Yaşarsın”. Öyle ya da böyle; bir çalışma azmi içinde görünmeleri, üretkenlikleri, yeniden şevkle yola düşmeleri sevindirici. Ne de olsa doksanlı yıllar rock kuşağından ayakta kalan az sayıdaki topluluktan biri Grizu. Topluluğun orijinal kadrosundan tek isim var, bir önceki albümde olduğu gibi; o da söz ve müziklere imza atan, kapaktaki resminde boyalı gözleri ve dudaklarıyla bir Robert Smith hayranı olduğunu gizlemeyen şarkıcı Emre Akdeniz. Mert Topel tuşlu çalgılarda, Meriç Memikoğlu ise davulda. Daha çok davulculuğuna şahit olduğumuz Alen Konakoğlu albümün konuk sanatçıları kontenjanından beş parçada gitar çalıyor; buna mukabil sadece bir parçada davulun başında oturmuş. Yanı sıra Nurkan Renda, Tigin Aray, Mehmet Esemen ve Ozan Erkan albümün gitar soundlu bir çalışma oluşundaki emek sahipleri. Grizu ikinci albüm “Gri”de olduğu üzere, modern dünyanın insan üzerinde oluşturduğu ruhsal tahribatları şarkılarına taşımaya devam ediyor. Ama “Bir Kez Yaşarsın”, öncekilere göre daha iddialı görünüyor; en azından şarkıları daha derli toplu. Bir fark da dans duygusunun eskiye oranla bir parça daha geniş bir yer tutması. Özellikle albüme adını veren parça, her haliyle çok güzel. Öyle görünüyor ki, bu kez yol daha açık. O halde devam… muratbeser@muratbeser.com Gelmiş geçmiş en iyi alternatif rock gruplarından Cocteau Twins’in kurucusu, gitarist, şarkı yazarı ve prodüktör Robin Guthrie, son yıllarda müzik hayatının en üretken dönemini yaşıyor. 1998’de grubun dağılmasından sonra 2003’te ilk solo albümünü yayımladı. O günden bu yana da sürekli film müzikleri, işbirlikleri, remiks ve yeni albümlerle karşımızda. Bu yıl uzun zamandır ortak albümler yaptığı Harold Budd’la çıkardığı “Bordeaux”dan sonra, “Emeralds” adlı yeni bir solo albüm yayımladı. Guthrie’nin enstrümantal çalışmalarının dokuzuncusu olan albümde toplam 39 dakikayı bulan 10 parça var. Müzisyenin daha önceki ambient albümlerini bilenler için “Emeralds”da büyük yenilikler yok. Yine çok usta olduğu bir alanda yeteneklerini sergilemiş Guthrie. İç içe geçmiş ses katmanları yaratıp, duyguları harekete geçirmek ve dinleyeni farklı bir atmosfere sokmak onun işi. Albümü dinlerken kendinizi bir rüya âleminde sanıyorsunuz; duvarlarda ağaç resimleri, tavanda gökyüzü görünüyor adeta. Guthrie’nin gitardaki olağanüstü yeteneği, size kendi filminizi hayal ettiriyor. Tıpkı Cocteau Twins gibi. Ama bu defa Elizabeth Fraser’ın müthiş sesi yok. Onu aradığınız zamanlar olsa da, alışıyorsunuz bu duruma. Guthrie’nin gitarı liderliği alıyor üzerine; bazen yansıttığı keyifle hafifletiyor sizi, bazen melankoliye sürüklüyor. Ambient denince Brian Eno’nun yerini kimse alamaz ama onun ardından biri gelecekse bu ancak Robin Guthrie, Harold Budd gibi isimler olur. Hayallere eşlik edecek müzik arıyorsanız “Emeralds”ı dinleyin. www.zulalkalkandelen.com Robin Guthrie / Emeralds / Darla Records stanbul Amy Winehouse’u bekliyor Kültür Servisi İstanbul, geliyor mu, gelmiyor mu sorularını geride bırakarak gelmiş geçmiş en iyi seslerden, 5 Grammy sahibi Amy Winehouse’u yarın Maçka Küçükçiftlik Park’ta ağırlamaya hazır. Soul müziğin divası olarak kabul edilen, müziğinde r&b, caz ve funk öğelerine de yer vererek bu türleri yeniden müzik dünyasına kazandıran Winehouse sadece 28 yaşında ve iki albümü var. 16 yaşında profesyonel olarak şarkı söylemeye başlayan Winehouse’un ilk albümü “Frank” 2003’te, “Back to Black” ise 2008’de yayımlandı. Yeteneği kadar vukuatlarıyla da gündemi meşgul eden sanatçı, uzun süre uyuşturucu tedavisi gördü. Son dönemde rehabilitasyonu kendi isteğiyle kabul eden Winehouse, son albümünün tanıtım turnesi kapsamında Belgrad Atina arası İstanbul durağında olacak. İstanbul konseri için piyasaya sürülen 12 bin biletin tamamının satıldığı konserde Winehouse sahneye 20 kişilik orkestrasıyla çıkacak. Winehouse konseri öncesinde ise gecenin açılışını, dünya müziğinin başarılı gruplarından Oi Va Voi yapacak. Kapılar saat 19.00’da açılıyor. DÖNMEZER ÖDÜLÜ 2012 Türk Ceza Hukuku Derneği, büyük hukukçu Ord. Prof. Dr. Sulhi DÖNMEZER’in anısını yaşatmak amacıyla düzenlenen Dönmezer Yarışması’nın yedincisini yapacaktır. Yarışma sonucu, bu yıl yedincisi düzenlenecek olan Ord. Prof. Dr. Sulhi DÖNMEZER’i anma gününde ilan edilecektir. Yarışmada birinci olan eser sahibine 5000 TL ödül verilecektir. Yarışma birincisi ile övgüye değer çalışmalar, kitap halinde yayınlanacaktır. Jüri: Prof. Dr. Duygun YARSUVAT Prof. Dr. Uğur ALACAKAPTAN Prof. Dr. Timur DEM RBAŞ Av. H. Fehmi DEM R Av. Kemal KUMKUMOĞLU Yarışma Koşulları: 1 Yarışmaya bütün hukukçular katılabilirler. 2 Yarışmaya sunulacak çalışmanın, yayımlanmamış Yüksek Lisans, Doktora Tezleri ile 2011 yılında yayımlanmış bir eser olması gerekmektedir. 3 Hazırlanacak eser, A4 kâğıdına, 1.5 satır aralığıyla en az 50 sayfa olarak yazılacaktır. 4 Çalışma 7 nüsha ve bir CD ile birlikte gönderilecektir. 5 Çalışmalar, en geç 15 Aralık 2011 tarihine kadar, Türk Ceza Hukuku Derneği Nuruosmaniye Cd. No: 56 K: 4 34110 Cağaloğlu/İstanbul adresine gönderilecektir. 6 Ayrıntılı bilgi için www.tchd.org.tr adresinden veya (0212) 513 11 71 numaralı telefondan bize ulaşabilirsiniz. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear