25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 N SAN 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER Muğla’daki SGK toplantısını basan saldırgan, diğer müdürleri de saatlerce rehine aldı 3 Müdürünü silahla öldürdü ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Muğla İl Müdürü Naci Şahin, dün SGK il müdürleri aylık toplantısı sırasında, kurumda çalışan Hasan Sünnetçioğlu’nun silahlı saldırısı sonucu yaşamını yitirdi. Denizli, Aydın ve İzmir SGK il müdürlerini de saatlerce rehine alan Sünnetçioğlu, daha sonra polise teslim oldu. Zanlı çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. SGK Muğla İl Müdürlüğü’nün 2. katında dün sabah saatlerinde başlayan il müdürleri aylık koordinasyon toplantısı, kanlı görüntülerle sonlandı. Muğla’nın yanı sıra, İzmir, Manisa, Balıkesir, Uşak, Denizli ve Aydın SGK il mü dürlerinin katıldığı toplantıyı basan Sünnetçioğlu, müdürü Naci Şahin’i, “Ne haber Naci?” dedikten sonra silahla başına sıktığı tek kurşunla öldürdü. Saldırının ardından SGK İl Müdürü Cem Dinç kaçmayı başarırken Uşak İl Müdürü Kenan Şenol ise bir süre sonra saldırgan tarafından serbest bırakıldı. İzmir, Manisa, Denizli ve Aydın il müdürleri ise saatlerce rehin tutuldu. Sünnetçioğlu’nun kurumda destek şefi olarak çalıştığı, Müdür Şahin’in hakkında soruşturma başlattığı, bir alt göreve getirdiği için saldırıyı gerçekleştirdiği öne sürüldü. Sünnetçi, polise teslim olmadan önce salonun penceresinden gazetecilere, “Ben iki yıl boyunca hakkıyla, namusumla çalıştım. Çoluk çocuğumdan ayrı kaldım. Ben olanları hak etmedim. Bu kurumda namusum ve şerefimle çalıştım. Yolsuzluk yaptırmadım. Hak etmediğim halde bana soruşturma açılması, görev yerimin değiştirilmesi zoruma gitti. Masumum” diye seslendi. Sünnetçioğlu daha sonra rehin il müdürlerini serbest bıraktıktan sonra başına silahını dayayarak intihar etmek istedi. Güçlükle ikna edil dikten sonra teslim olan zanlı karakola götürülürken olay yerine gelen Şahin’in eşi Saliha Şahin fenalık geçirdi. Şahin, olay yerindeki ambulansla hastaneye kaldırıldı. Muğla Valisi Fatih Şahin olayın ardından basına yaptığı yazılı açıklamada, yaşamını yitiren SGK il müdürünün başarılı projelere imza attığını vurgularken olayda rehine alınan il müdürlerine zarar verilmemesinin sevindirici olduğunu söyledi. ÖSYM’den Gelen Pis Kokular Asıl Eğitim Sorununu Bastırmamalı “Şifre yok, algoritma var” diyen, şifre oluşturma yöntemine algoritma dendiğini bilmeyen bir ÖSYM Başkanı… 1.700.000 “kişiye özel” soru kitapçığı ve tabii 1.700.000 cevap anahtarı hazırlayan bir bilgisayar… Aynı bilgisayarın “tesadüfen” 17 sınıfa sadece kız öğrenci yollaması… ÖSYM’nin, soruları hazırlattığı ve bastırdığı kişiler ve kurumlar… ÖSYMMeteksanDoğramacıGülen Cemaati ilişkileri… KPSS sınavında yolsuzluk yapan çetenin hâlâ bulunamamış olması… Ortada dolaşan ve hepsi sonuç veren birden çok “şifre”… Ve en sonunda bir itiraf daha… ÖSYM Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ensar Gül’ün söyledikleri: “Programda sorun yoktu ama Meteksan yanlış uyguladı. Rasgele yapılması gereken işlem belli bir kurgu ve kalıba göre yapılmış” dedi. Gül, “Algoritmanın nasıl çalışacağından haberimiz var. Meteksan’ın bilişim uzmanı yazdı programı. Program direkt baskı yapıyor. Bundan dolayı program Meteksan bilgisayarlarında çalışıyor. ÖSYM’de program çalışmıyor. Bundan dolayı programı yazan ve çalıştıran arkadaş da içeride kalıyor” diye konuştu. nternette yazmış Sünnetçioğlu’nun saldırıdan yaklaşık 6 saat önce bir sosyal paylaşım sitesinde SGK İl Müdürü Naci Şahin’i hedef alan ifadelere yer verdiği de ortaya çıktı. Sorun, sadece bilgisayar programı ve bu programın nasıl çalıştığı değil ki… Asıl sorun, bu programın çalışma biçiminin yani doğru yanıtları bulma yönteminin, şifrenin ya da algoritmanın dışarıya sızdırılıp sızdırılmadığı. Her kurumu egemenliğine alan, her devlet kurumunu kendi adamlarıyla dolduran, bununla da yetinmeyip bu kurumları Gülen Cemaati’nin de hizmetine veren ve cemaat kadrolarının manipülasyonuna açan AKP iktidarı şimdi aynı oyunu YÖK’te ve ona bağlı olan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nde sergiliyor! 1.700.000 aile mağdur olmuş… Umurlarında değil! Yuvadan itibaren lise sona kadar eğitim kurumlarını denetime aldıkları yetmiyormuş gibi, şimdi dershaneler ve ÖSYM aracılığıyla üniversiteye girişi de yönlendiriyorlar. YÖK ve ÖSYM aracılığıyla, ülkenin gençliğine ve bu gençliği yetiştirmekte görevli olan kadrolara el koyuyorlar. Bu sınav iptal edilmeli, sistem toplum önünde yeniden şeffaf bir biçimde oluşturulmalı ve hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yeniden yapılmalıdır. Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) ortaya çıkan son skandal, olayın temelinde yatan sorunları da unutturmamalı: Türkiye’de ilk ve orta öğretim çökmüştür… Öğrencilere ne yurttaşlık bilinci ne de çağdaş bilgiler yeterince verilebilmektedir. Bu öğretimin üniversite ile ilişkisi kopuktur… Liseyi bitiren öğrenciler üniversiteye girebilmek için ayrıca neyi ölçtükleri pek de belli olmayan testlerden oluşan birtakım sınavlara girmek zorundadır. Bu manzaranın sorumlusu, evlatlarımızı çağdaş yurttaşlık bilincine sahip, araştırıcı, sorgulayıcı bir biçimde yetiştirmek istemeyen cahil ve kötü niyetli politikacılar, yöneticilerdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim politikasının, ilk ve orta öğretim müfredat programlarının, bunlara seçenek oluşturmak üzere kurulan imam hatip okullarının, ayrıca üniversiteye geçiş sürecinin, bir an önce masaya yatırılması ve çağın gereklerine göre yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Böyle bir öneri yapıyorum ama, bir yandan da böyle bir düzenleme, durumun düzeltilmesine değil, bütün eğitimin, AKP iktidarıGülen Cemaati çizgisinde, daha da bozulmasına yol açar diye de korkuyorum. TÜBİTAK kanaat bildiremedi HÜLYA KESK N Münevver Karabulut cinayetinde 60 sayfalık TÜBİTAK raporu mahkemeye ulaştı. Cinayetin işlendiği villanın ön kapısındaki güvenlik kamera görüntüleri ve testerenin satın alındığı alışveriş merkezindeki kamera görüntülerinin incelendiği raporda TÜBİTAK, testereyi alan kişinin Cem Garipoğlu olup olmadığı konusunda kesin kanaat bildiremedi. TÜBİTAK ayrıca, cinayette kullanılan valizin “eve nasıl geri döndüğü” sorusunu da yanıtlayamadı. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, mahkeme Başkanı Mevlüt Bayraktaroğlu, cinayetin işlendiği villanın güvenlik kamera görüntüleri ve testerenin alındığı alışveriş merkezindeki kamera görüntülerinin TÜBİTAK tarafından incelendiğini ve rapor halinde mahkemeye sunulduğunu belirtti. Raporda cinayette kullanılan valizin eve ne şekilde geri döndüğünün açıklanması için, “sanık Mehmet Nida Garipoğlu’nun eve son gelişi saati olan 23.01’de eve girişi esnasında valizin yanında bulunup bulunmadığının da” tespitinin istendiğine dikkat çekildi. Ancak güvenlik kamerası çözünürlüğünün düşük olduğu ve gece karanlığında yeterli aydınlatmanın bulunmadığı belirtildi. Raporda, Cem Garipoğlu’nun testereyi satın aldığı işmerkezinin kamera kayıt görüntülerinin incelenmesi ile ilgili de “Fizyolojisi Garipoğlu’na benzemekte olan 2 çerçeve resim rapora eklenmiştir. Bu çerçevedeki kişilerin Garipoğlu ile aynı kişi olduğu konusunda kesin bir kanaat bulunmamaktadır” denildi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear