25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 10 N SAN 2011 PAZAR kultur@cumhuriyet.com.tr 20 30 . ULUSLARARASI KÜLTÜR STANBUL F LM FEST VAL nanları sorgulamaya başladı. Uzun zamandır konuşulmayanlar gözler önüne serildi. İtalyanlar filmi izledikten sonra hayal kırıklığına uğradılar” dedi. Salondaki bir İtalyan’ın “Ülkemin başbakanından utanç duyuyorum” demesine karşılık, Guzanti, “Utancınızı anlıyorum ama bu tepki göstermek için yeterli değil” şeklinde konuştu. Berlusconi ya da Draquila Aşkın kinci Perdesi imajını iyileştirmek için kullandığı lınmaya çalışıldı” dedi. Guzanti; “Filmle Kültür Servisi “İtalya Sarsılını belgelerle sergileyen film, depre Berlusconi’ye, sivil savunmaya duyulan güyor” (Draquila L’Italia Che Trema) min hızla yeni mahalleler inşa etmek, ven sarsıldı. İnsanlar tedirgin oldu, yaşafilminin yönetmeni Sabina Guzanfelaketi ticarete çevirmek ti önceki gün Fitaş Sineması’nda İsve propaganda için bir tanbul Film Festivali seyircisiyle buaraç olarak kullanıldığını luştu. Guzanti’nin çektiği 2010 İtalda gösteriyor. Sivil sayan yapımı film, Cannes Film Festivunma teşkilatının depvali’nde ilk gösterildiğinde İtalya rem ve diğer olası felaKültür Bakanı’nın Fransa’yı protesketler için halkı hazırlato etmesiyle tartışma yaratmıştı. mak yerine hükümetin çı.“Draquila”, İtalya Başbakanı Silvio karına hizmet eder hale geBerlusconi için “kan emici” anlamında kullanılan “drakula” ve Sabina Guzanti tirildiğini de aktaran film, İtalya özelinde dünyanın “Aquila” sözcüklerinin birleşmesingözünü açmaya çalışıyor den doğan bir metafor. İstanbul’a gelirken Türkiye hakBerlusconi’nin yasaları kendi lehine nasıl Kültür Servisi stanbul Film Festivali’nde bugün izlenebilecek filmler arasında başrolledeğiştirdiğini, yozlaşmayı, rüşveti ve bu kında bildiği tek şeyin, Berluscorini Catherine Deneuve ve Gerard Depardieu’nun paylaştığı bir François Ozon filmi “Kadın günkü İtalya’nın geldiği noktayı gözler önü ni ile Türkiye Başbakanı’nın yasterse” Atlas’ta 21.30’da. Ayrıca William Hurt ve Isabella Rosselini’nin oynadığı, birlikte ne seren filmin çekimleri, İtalya’nın L’Aqui kınlığı olduğunu söyleyen Guyaşlanan bir çiftin yaşadığı zorlukları anlatan “Aşkın kinci Perdesi” Nişantaşı Citylife’ta la şehrinde 2009’da meydana gelen dep zanti, “Filmden sonra ölümle saat 13.30’da izlenebilir. Film Gibi 30 Yıl bölümü için Derviş Zaim’in seçtiği “Shoah” filmiremden dört ay sonra başladı. Berlusconi hü tehdit edilmedim ama yaptığım nin yönetmeni Claude Lanzmann saat 14.00’da KSV Salon’a konuk olacak. film karalanarak değersiz kıkümetinin depremi nasıl halkın gözündeki ‘Anadolu’yu Vermeyeceğiz!’ Sloganları bu “Anadolu’yu vermeyeceğiz!” Hiçbir dil, din, ırk, cinsiyet ve siyasi görüş ayrımı yapmaksızın “Anadolu’yu vermeyeceğiz” diye haykırıyorlar... Doğayı sömüre sömüre yok edenlere… Derelere kelepçe vuranlara... Son on yıl içinde tüm sularımızı enerji şirketlerine satanlara… Tüm derelerin üzerine HES ve baraj kuranlara… Dağları parselleyip delik deşik edenlere… Ormanlarımızda ağaç bırakmayanlara… Yaşamımızı nükleer santrallarla tehdit edenlere “Anadolu’yu vermeyeceğiz” diye haykırıyorlar! Sonunda politikacılardan umudu kestiler! Bu haykırışa kulaklarını tıkayanlara seslerini duyurmak için yürüyüşe geçtiler bile... İlk yürüyüş Artvin’den 2 Nisan’da başladı… Türkiye’nin sayısız noktasından Ankara’ya yürüyorlar... 40 gün 40 gece yürüyecekler. Mayıs ayında Ankara’ya varacaklar. Taleplerini haykıracaklar. Anadolu’nun her köşesinden, farklı hareket tarihi ve güzergâh var. Örneğin bugün (10 Nisan) Mezopotamya Kolu Hasankeyf’ten yürüyüşe başlıyor. 12 Nisan’da Batı Akdeniz kolu, 16 Nisan’da Doğu Akdeniz kolu, 16 Nisan’da Seferihisar’dan İzmir’e Ege Kolu, vb... Geçmişe olan saygı için, çocuklarına daha iyi bir gelecek bırakmak için, doğanın hakları ve yaşam hakkı için Van’dan, Sinop’tan, Antakya’dan, Trabzon’ dan, Trakya’dan yola çıkıyorlar. “Büyük Anadolu Yürüyüşü herkesin katılımına açık. Yürüyüş tümüyle bireysel ve gönüllü çabalarla gerçekleşmektedir ve hiçbir kurum veya kuruluş bu hareketin paydaşı, ortağı veya düzenleyicisi değildir” diyorlar. “Anadolu’yu geri alana kadar dönmüyoruz” diyorlar. (Tüm ayrıntıları www.anadoluyuvermeyecegiz.net’ten öğrenebilirsiniz!.) Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin “Cumhuriyet Ödülü” bu yıl Yıldız Kenter’e verildi. Bundan isabetli bir seçim olamazdı. Sadece çok büyük ve usta bir sanatçı; sadece kendini tiyatroya adamış, enerjisi hiç tükenmeyen bir nefer, eşsiz bir hoca değil o… O, aynı zamanda ülkemde insan haklarına sonuna dek sahip çıkan, ilkelerinden ödün vermeyen, sorumluluğunu yerine getiren, aydın bilincine ve vicdanına sahip bir insan! Teşekkürler Yıldız Kenter. İyi ki varsınız! İyi ki olduğunuz insansınız! Çağdaş Yaşam Cumhuriyet Ödülünüzü kutluyorum. Meraklılarınız anımsayacaktır: 2009 sonunda, Güher ve Süher Pekinel’in, dünyanın önemli konser merkezlerinden canlı konser kayıtları DVD’leri yayımlanmış hem Türkiye’de hem yurtdışında büyük ilgi görmüştü. Geçen hafta Güher ve Süher Pekinel’in ikinci DVD’leri çıktı. Bu DVD dünyada ilk kez Bach’ın hem klasik, hem de caz olarak yorumlanışını bir arada içeriyor. Nitekim bu kayda ilişkin ilk eleştiri de 4 Nisan’da “Audiophile Audition Critic”de yayımlandı. Eleştirmen John Sunier, övgü dolu yazısında, bu yukardaki noktayı vurguluyor. “Pekineller, caz dünyasına da şöyle bir el atmak isteyen klasik müzikçilerin aksine, işlerini gerçekten iyi biliyorlar. Onlar sadece biraz da caz yapalım diye eğlenmeye kalkan klasikçilerden değiller” deyip Jacques Loussier’nin onlar için düzenlediği Bach eserine, planlı, özenli provalar sonucunda getirdikleri “tadına doyulmaz yepyeni bir bakış getiren” HipBach, SwingBach, CazBach yoruma dikkati çekiyor. Klasik yorumdaki başarıyı görmek içinse aynı DVD’de yer alan Sir Colin Davis yönetiminde “English Chamber Orchestra” ile yorumladıkları Bach konçertolarına dikkatleri çekiyor. Alkışlar Pekineller’e… Not: Sevgili Okurlar Avrupa Tiyatro Ödülleri ve Rus Tiyatro Festivali için St. Petersburg’a uçuyorum. Dönüşte hepsini anlatacağım. Bana bir hafta izin… Festivalde bugün Büyük yürüyüş Işık, müzik ve dans Zeynep Tanbay Dans Projesi 10. yılında sadık bir izleyici kitlesi yaratabildi S BEL ÇORBACIOĞLU Sahnede dekora ihtiyaç yok, kimi zaman bir sandalye üstündeki, kimi zaman parlak bir ışığın gölgesindeki dans tüm sahneyi dolduruyor. Işık ve müzik seyirciyi etkilemek için düzenlenmemiş ama dansçıları öyle güzel sarmalıyor ki seyirci gözünü alamıyor. Türkiye’de kendine yeni yeni bir yer edinmeye başlayan modern dansın öncü topluluklarından olan Zeynep Tanbay Dans Projesi (ZTDP), kurulduğu 2000 yılından bu yana sadık bir seyirci kitlesi yaratmayı başardı. 2002’de Akbank’ın sponsorluğunu alan, 2005’te de Akbank Sanat’ın çatısı altında, kadrolu dansçılarıyla sabit ve sürekliliği olan bir yapılanmaya geçen topluluk, koreografisini Zeynep Tanbay’ın hazırlamış olduğu “4 Ayak”, “Stravinsky– Vivaldi” ve “Araz” projeleriyle önemli kitlelere ulaştı. Adını ve dansını bir marka haline getirmeyi başaran Tanbay’la topluluğun geride ka lan 10 yılını ve geleceğini konuştuk: Geriye dönüp baktığınızda, ZTDP’nin en önemli başarısının ne olduğunu düşünüyorsunuz? Dans, tüm dünyada olduğu gibi, bizim ülkemizde de hep en sonlarda geliyor. Biz bir dans topluluğu olarak bu ülkenin dansa dair zorluklarına rağmen, 10 yılı tam anlamıyla ‘dolu dolu’ geride bıraktık. Dansçılar için, “orada olmak istiyorum” diyebilecekleri bir yerin oluşmuş olması çok önemli. İkinci olarak da, topluluğun kendine sadık bir seyirci kitlesi yaratabildik. Topluluk için bu seyirciyi kaybetmemek çok zor ve önemli. Biz bunu yaptığımız işin kalitesiyle başardık. ZTDP, bu ülkede yetenekli dansçıların modern dansı üst düzeyde yapabildiklerini kanıtlayan bir topluluk oldu. İzleyici de bunun hakkını veriyor. Türkiye’de modern dansın durduğu noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Eskiye göre modern dansta büyük bir hareketlenme, gelişme var. Son derece yetenekli dansçılar var günü Zeynep Tanbay müzde. Konservatuvarlardan yeni mezun olmuş gençlerin, öğrencilerin kendi aralarında oluşturdukları başarılı gruplar var. Bunlar arasında bence Çıplak Ayaklar Kumpanyası iyi bir yer edindi kendine, uzun zamandır devam ediyorlar. Topluluğun bundan sonraki projeleri neler? 10. yılımızda iki çok önemli ve güzel şey oldu. Dünyanın her şehrinde, bizim gibi dans topluluklarına belediye ve devletten destek gelir. Pina Bausch’un dans topluluğunu Wuppertal belediyesi desteklemiştir ve Tanztheater Wuppertal Pina Bausch ortaya çıkmıştır örneğin. Biz bu yıl ilk defa İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından da destekleniyoruz. Ben bunun dans adına çok önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. En büyük dileğim bu olay dansa başka bir kapı açar ve artık tiyatrolara, müziğe olduğu gibi dansa da destek olunur. İkincisi de Pina Bausch ile birlikte çalışmış olan Koza Tamdoğan bizim topluluğumuza bir danışman yönetmen olarak katıldı. Onun da bizimle beraber olması çok büyük bir destek bizim için. Yeni projeleri bu desteklerle gerçekleştireceğiz. Baki Duyarlar “Overseas” (Ada Müzik) Baki Duyarlar adını her kuşaktan dinleyici bilir. Biri rahmetli eski TRT sanatçısı udi baba, diğeri caz piyanisti oğul. Oğul Baki gündelik hayatında insanlarla sıcak ve samimi diyaloglar kuran, egosuz ve mütevazı kişiliğiyle bilinir. Baki’nin çalgısının başındaki hali de bundan farksızdır; kanıtı ilk albüm çalışması “Overseas.” “Overseas” aslında uluslararası bir proje, temelleri geçen yıl bir banka sponsorluğunda gerçekleştirilen caz festivalinde atılan. Festivalin yirminci yılı için tasarlanan projelerden biriydi. Baki’ye davulda yenilikçi ve yaratıcı projeci müzisyen Sean Rickman, elektrik basta Jaco Pastorius sonrası parmak teknikleri denince ilk akla gelen isimlerden Kai Eckhardt ve alto saksofonda mükemmel solocu Stanislav Mitrovic eşlik ediyordu. Konser sonrasında canlı olarak kaydedilen albümün adının “denizaşırı” oluşunun nedeni bu. 55 dakikaya sığan beş uzun parçadan ibaret, ECM albümlerini çağrıştıran kapağıyla “Overseas”; yani sıfır ticari hedef. Enerjik, bazen hüzünlü, bazen eğlenceli, ruhen ışıltılı ve hayata iki el 10 parmakla sarılmış parçalar. Saksofoncunun imzasını taşıyan “Uninvited” dışında besteler Baki’ye ait. Gürol Ağırbaş’tan Bülent Ortaçgil’e, Erkan Oğur’dan Randy Brecker’a kadar eşlik etmiş Baki’nin lider ve solocu tarafının cömertçe sergilendiği albüm, aynı zamanda diğer üç büyük müzisyenin de aynı söz hakkını bulduğu alanlardan oluşuyor. Her şeyin canlı çalınması albümün samimiyetine ayrı değer katıyor. Kubbede Baki kalacak bir albüm “Overseas”. muratbeser@muratbeser.com MidlakeLate Night Tales (EMI) Bugünlerde albüm önerisi soran herkese, hangi tür müziği daha çok sevdikleri hakkında bilgim olmasa da önerebileceğim ender albümlerden birisi bu. Yanlış anlaşılmasın; çok sayıda güzel albüm çıkıyor ama çoğu belli bir müziği sevene hitap edecek türden. Midlake’in Late Night Tales serisinden çıkan bu derlemesi ise artrock/folkrock ağırlıklı olmasına karşın dinleyen herkesi farklı atmosferlere ve ruh hallerine sokarak peşinden sürükleyecek kadar başarılı. Late Night Tales serisi, aynı adla kurulan bağımsız bir plak şirketi tarafından başlatıldı. Son 10 yılda Belle & Sebastian, The Flaming Lips, Groove Armada, Four Tet ve Jamiroquai’nin de aralarında olduğu çok sayıda grubun yaptığı derlemeler yayınlandı. Bu serinin özelliği, grupların kendilerine ilham veren en sevdikleri müziği bir araya getirmesi. Böylece onların müzik macerasının temel taşlarını öğrendiğimiz gibi, çok güzel albümler ortaya çıkıyor. Serinin Midlake’in imzasını taşıyan yeni ürünü, doğrusu diğerlerini kıskandıracak kadar iyi. 18 parçanın yer aldığı derleme, hem eskilerden Jimmie Spheeris ve Bob Carpenter gibi isimlere, hem de Björk ve Beach House gibi çağdaş örneklere yer veriyor. En dikkat çeken iki şarkı ise Scott Walker’ın klasiklerinden “Copenhagen” ve Midlake’in Black Sabbath şarkısı “Am I Going Insane” için yaptığı nefis akustik cover. Albümün sonunda bir de sürpriz var. İngiliz yazar/romancı Will Self, “The Happy Detective” adlı öyküsünün son kısmını kendisi okuyor. www.zulalkalkandelen.com Yıldız Kenter’e kutlama Pekineller’e alkışlar C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear