23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 10 N SAN 2011 PAZAR leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr 16 PAZAR KONUĞU Filistin’in Ankara Büyükelçisi Nebil Maaruf, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki halk hareketlerini yorumladı: Bölge yeniden tasarlanıyor SÖYLEŞ LEYLA TAVŞANOĞLU Filistin’in Ankara Büyükelçisi Nebil Maaruf, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki son halk hareketlerinin, bölgenin yeniden çizilmeye başlandığı anlamına geldiğini söylüyor. Maaruf, bölge ülkelerinin kaçınılmaz olarak bölüneceklerine de önemle dikkat çekiyor. Sünnilerin ayrı, Şiilerin ayrı devletler altında toplanacaklarını, bunun da Müslümanların keskin bir biçimde bölünmelerine yol açacağını vurguluyor. Dünyaca ünlü Osmanlı tarihçisi Prof. Bernard Lewis, bu ayın başında Wall Street Journal’a bir demeç vererek Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerindeki halk kalkışmalarının sonucunda o ülkelerin kaçınılmaz olarak bölüneceğini öne görüyor. Siz böyle bir öngörüye ne dersiniz? N.M. Bu bölgede olan olayların uluslararası toplumda bu işleri bilen birilerinin bilgisi dışında cereyan ettiğini düşünmüyorum. Bütün bu bölgenin tümden değişeceğini tahmin ediyorum. Kim, bu bölgenin yeniden çizilmekte olduğunu söylüyorsa doğru söylüyordur. Son on küsur yıldır Yeni Ortadoğu, Genişletilmiş Ortadoğu projelerinden söz edildiğini çok işittik. Öte yandan ortada birtakım somut gerçekler var. Örneğin SünniŞii çatışmaları... Bu durumu akılcı biçimde analiz ettiğiniz zaman bu çatışmaların sonucunda bir tarafta Sünni, bir tarafta da Şii devletlerin kurulacağını görürsünüz. İç savaş sırasında Lübnan’daydım. Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasındaki fazla bölünmesini ve İslamın bütünlüğünün bozulmasını istiyorlar. Bugün bölgemizde olan budur. savaşlarda Müslümanların sonunda Müslüman çoğunluk bölgelerine, Hıristiyanların da Hıristiyan çoğunluk bölgelerine göç edeceği ve demografik yapının bu şekilde değişeceği gerçeği açıktı. Irak’ta savaş patlak verdiğinde neler olup bittiğine bir bakalım. Sünnilerle Şiiler arasındaki çatışmalarda Şiiler Şii çoğunluk bölgelerine, Sünniler de Sünni çoğunluk bölgelerine kaçtılar. Böylece o coğrafyada dolaylı bir demografik bölünme meydana geldi. Sonuçta tamamıyla Sünnilerin ve tamamıyla Şiilerin yaşadığı ayrı bölgeler oluştu. O nedenle diyorum ki bu gerçekten yola çıkarsak gelecekte bir tarafta Sünni, bir tarafta da Şii devletler oluşacaktır. Batılı büyük güçler bölgemizin daha Ortaya çıkan tablo, ABD ve Avrupalıların Yeni Ortadoğu ya da Genişletilmiş Ortadoğu söylemlerinin hayata geçtiğine işaret ediyor. Kuşak Projesi sürüyor ve Batılı güçler bizim bölgemizde artık laik devletler istemiyorlar anlamı mı çıkıyor? N.M. Batılı büyük güçler bölgemizin daha fazla bölünmesini ve İslamın bütünlüğünün bozulmasını istiyorlar. Bir yandan Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında, öbür yanda da Müslümanların kendi içlerinde iyice bölünme yaratılmasına yardım ediyorlar. Bugün bölgemizde olan budur. Müslümanlar bölünecek Sudan’da meydana gelen bölünme gibi mi? N.M. Evet. Sudan Hıristiyan ve Müslüman olmak üzere iki ayrı devlete bölündü. Güney Hıristiyan, kuzey de Müslüman devleti oldu. Bu, bölgede daha küçük devletler oluşacağını bize gösteriyor. Böylece bu devletler yabancı ya da bölge dışı bir düşmanla karşı karşıya kalmak yerine birbirleriyle dövüşecekler. Libya’ya bakın. İnsanlar birbirlerini öldürüyor. Bu da Libya’da insanların birbirlerine düşman kesildiklerini gösteriyor. Ortaya çıkan tablo, ABD ve Avrupalıların Yeni Ortadoğu ya da Genişletilmiş Ortadoğu söylemlerinin hayata geçtiğine işaret ediyor. Bir de Mısır’daki Müslüman Kardeşler Örgütü var. Mısır’da devrim yaşanırken ABD’den yapılan açıklamalar bir hayli manidardı. Bu açıklamalarda Müslüman Kardeşler Örgütü’yle ilgili kullanılan ifade gayet yumuşaktı. Neden? N.M. Çünkü bundan sonra yaşayacağımız yeni çağda belki de Amerikalıların somut gerçeklerden yola çıkıp ilişkilerini ona göre düzenleyeceklerini sanıyorum. Mısır’da gelecek eylül ya da yıl sonuna doğru genel seçimler yapılacak. Yapılan kamuoyu yoklamalarına göre Müslüman Kardeşler Mısır Parlamentosu’nda 100 ila 150 milletvekilliğine sahip olacak. Bu da hemen hemen Mısır Parlamentosu’nun yüzde 25’i demektir. Müslüman Kardeşler de gayet yumuşak bir siyaset izliyor. Mısır’la İsrail arasındaki barış antlaşmasının bozulması için hiçbir girişimde bulunmayacakları sözünü veriyor. Yani bundan, rafa kalktığı söylenen Yeşil SykesPicot’ya yeni ayar Olanları, bölgenin sınırlarını çizmiş olan Sykes Picot Antlaşması’nın yeniden çizilmeye başlandığı biçiminde mi okumalıyız? N.M. Evet. Sykes Picot Antlaşması yeniden çiziliyor. Yakın tarihte bölgemiz bugünkü kadar zayıflamamıştı. Bakın, Libya’da olaylar patlak verdi; bizler, başta Arap Birliği olmak üzere Araplar olarak sivil halkı korumaları için Batılılardan Libya’ya gelmeleri çağrısında bulunduk. Bu da büyük hatadır. Kaddafi’yi yaratan o Batılı güçler değil midir? Son 42 yıldır Kaddafi’yi koruyup kollayanlar da yine onlar değil mi? Mısır’da Hüsnü Mübarek, Amerikalılar istememiş Filistin artık toparlanmalı Bizim Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Halit Meşal’le Suriye’de bir araya gelmesine ne diyorsunuz? N.M. Geçen hafta Devlet Başkanı Abbas bu yeni girişimde bulununca biz Türkiye’den bunu desteklemesini istedik. Türkiye’nin bölgede önemli ağırlığı var. Bölgede olanlarla çok meşgul olmasına rağmen Cumhurbaşkanınız Gül Devlet Başkanı Abbas’la görüştü. Zaten Türkiye ne zamandır bizlere birlik çağırısında bulunuyor. Türk Hükümeti, Devlet Başkanı Abbas ve Halit Meşal’in Türkiye’de buluşmaları önerisini getirdi. Sanıyorum Davutoğlu, Meşal’i iki tarafın bir araya gelip yakınlaşmasına ikna etmeye çalıştı. Biz dört yıldır Hamas’la görüşüyoruz ama hâlâ bir uzlaşma sağlayamadık. Şimdi müzakereleri yeniden açarsak bir sonuca ulaşamayacağız. Çünkü Hamas’ın öncelikle Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve Filistin Yönetimi tarafından imzalanan önceki anlaşmaları tanıması gerekiyor. Ama Hamas buna yanaşmıyor. O zaman nasıl sonuca ulaşacaksınız? N.M. Sonuca ulaşmayacak müzakereleri başlatıp zaman kaybetmek yerine öncelikle geçiş hükümeti kurup seçim kararı almalıyız. Ama o hükümette hiçbir siyasi kişilik yer almayacak. Çünkü FKÖ ve Hamas koalisyonuyla bir hükümet kurulursa ne ABD ne de Avrupalı ülkeler bunu tanıyacak. Seçimlerin de uluslararası toplumun gözetimi altında yapılmasını istiyoruz. Hamas bu kadar katı davranırken sonuca nasıl ulaşacaksınız? N.M. Kim kimden daha büyük? FKÖ ve Hamas mı yoksa bütün Filistin mi? Tabii ki Filistin. O nedenle Filistin’in iyiliği için ödün vermek zorundalar. P O NEBİL MAARUF R T Beyrut Arap Üniversitesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. UNESCO’dan eğitim diploması aldı. 198289 arası R slam Konferansı Örgütü ( KÖ) Kudüs Departmanı E Direktörlüğü yaptı. 198993 arası KÖ Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yürüttü. 199499 arası Filistin’in spanya Büyükelçisi oldu. Filistin Ulusal Konseyi ve Filistin Devrimci Konseyi El Fetih üyesi. Bir dönem Filistin’in eski devlet başkanı Yaser Arafat’a slami konularda danışmanlık yaptı. Şimdi Filistin’in Ankara Büyükelçisi. olsaydı 32 yıl iktidarda kalabilir miydi? İyi de Batı düşmanı olarak ilan edilen İran rejimi 1979’dan beri nasıl ayakta kalabiliyor? N.M. Çünkü Batılı güçlerin ona ihtiyacı var. Son 3540 yıldır bu güçler dolaylı yoldan Şiileri desteklediler. Amaç Sünniler ve Şiileri birbirine düşürmekti. Böylece Müslümanların birbirleriyle çatışmalarına zemin hazırlıyorlar. Mısır’daki rejim değişikliği, İsrail’le arasında imzalanan Camp David Antlaşmaları’nı nasıl etkileyebilir? N.M. Öncelikle Camp David Antlaşmaları konusunda bir değişiklik olabileceğini hiç sanmam. İkinci olarak, Mısırlı yeni liderler Mısır ve İsrail arasındaki bu antlaşmaları hiçbir gücün değiştiremeyeceğini beyan ettiler. Ama siyasiler her zaman her şeyi söyleyip tam aksi davranmıyorlar mı? N.M. Evet, ama Müslüman Kardeşler Örgütü bile aynı söylem içinde. Hamas’tan Mahmut Ez Zahar da Mısır’dan İsrail’le olan antlaşmaları iptal etmesini istemeyeceklerini açıkladı. Size söylüyorum. Her şey, olanların kontrol edilip her şeyin görülebildiği bir şemsiye altında cereyan ediyor. Bu durum Filistin sorunu ya da zaten kendi içinde bölünmüş olan Filistin halkını nasıl etkiler? N.M. İsrail’in eski Başbakanı Ariel Şaron Gazze’den tek taraflı olarak çekilme kararı alırken bana göre Filistin halkı içindeki bu bölünmeyi planlıyordu. İsrail isterse Hamas’ın Gazze’yi ele geçirmesini önleyebilir. Ama İsrail, Hamas’ın Gazze’de egemen olmasını Filistinlileri bölmek istediği için destekliyor. Çünkü Filistin içindeki bu bölünme sadece İsrail’in çıkarınadır. Eylülde BM Genel Kurulu’nda alınacak bir kararla 1967 sınırları içinde bir Filistin devletinin tanınması söz konusudur. Eğer biz Filistin halkının bu bölünmesine son vermeden o karar çıkarsa hiçbir anlamı olmaz. Çünkü insanlar, hangi Filistin, Gazze mi Batı Şeria mı diye sormaya başlayacaklardır. O nedenle Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas geçen ay, bir birlik hükümeti kurulması için Gazze’ye gitmeye hazır olduğunu söyleyerek yeni girişimini başlattı. Peki, bu hükümet kimlerden oluşacak? N.M. Bu hükümette ne Hamas’tan ne de El Fetih’ten siyasiler olacak. Hükümet teknokratlardan oluşacak. Mahmut Abbas bu hükümeti onaylayacak. Altı ay sonra hükümet yeni seçimlere gidecek. Yeni yönetim ve yasama organı oluştuktan sonra da Batılı ülkelere Filistin topraklarının yeniden inşası için söz verilen parasal yardımın verilmesi çağrısında bulunulacak. O nedenle BM Genel Kurulu’na gitmeden önce bu bölünmeye bir son vermemiz lazım. Ama açıkça söylemem gerekirse, bugüne kadar bu çağrılara Hamas’tan bir cevap gelmedi. En önemlisi de İsrail’in Filistin’in üzerinden elini çekmesi lazım ki Devlet Başkanı Abbas da uluslararası toplumun reddedemeyeceği mükemmel bir siyaset oluştursun. 2000 ile 2010 arası Filistin halkının kendi haklarını koruma adına intifada ilan etmesi yüzünden Filistin dünyadan dışlandı. İsrail ise bütün dünyada destek buldu. Ama 2010’da Devlet Başkanı Abbas’ın izlemeye başladığı siyaset sayesinde İsrail dünyadan hemen hemen tecrit edildi; biz ise kimi Latin Amerika ülkeleri tarafından 1967 sınırları içinde Filistin devleti olarak tanındık. Hemen hemen bütün Avrupa ülkeleri bizim oralardaki diplomatik ve siyasi misyonlarımızın düzeyini yükseltti. ABD bile ilk kez olarak Filistin bayrağının Washington’daki diplomatik misyonumuzda dalgalanmasına izin verdi. Bugün Filistinliler arası bölünmeye son vererek bu siyasetimizin güçlendirilmesi gerekiyor. Ama dediğim gibi çağrımıza hâlâ Hamas’tan bir yanıt gelmedi. Lübnan’da olaylar yakında patlak verirse kimse şaşırmasın İsrail’in Filistin’in birliği fikrine yaklaşımı nedir? N.M. Açıkça karşılar. Devlet Başkanı Abbas’ı tehdit edip “Ya Hamas’la ya da İsrail’le barışırsınız. İkisinden birini seçin” dediler. Abbas ABD’den, İsrail’den tehditler alıyor ama yolundan geri dönmüyor. İşi kolay değil. Abbas geçen gün Mısır’ın yeni liderleriyle görüştü. Sanıyorum Mısır yeniden araya girecek. Ama Türkiye’nin de harekete geçmesine ihtiyacımız var. İyi de bütün bunlar olurken İHH’nin yeniden harekete geçeceği ve uluslararası bir filo oluşturarak 31 Mayıs’ta Gazze’ye gitmek için yola çıkılacağı haberlerine ne diyorsunuz? N.M. Evet. Böyle haberler var. Ama bu yıl yeni hesaplar yapılacağını düşünüyorum. Öncelikle Mısır’da yeni bir siyasi ortam oluştu. Bakalım Filistin konusuna yaklaşımları ne olacak? Mısır’ın tutumunda fazla bir değişiklik olmasını beklemiyorum. Çünkü Mısır, Refah’ın insanların İsrail’e geçeceği bir koridor olarak kalmasını istiyor. Ama dediğim gibi Mısır yeni bir çağa adım attı. Öte yandan Türkiye’de de yeni hesaplar yapılacağını sanıyorum. Yani, İHH’nin gidişine izin verilecek mi verilmeyecek mi? Ayrıca Türkiye Hükümeti, İHH’nin Gazze’ye gitmesi durumunda Türkler ve İsrailliler arasında yeni bir çatışmanın patlak vermesine hazır mı? Ama sanıyorum, hiç kimse artık ipin ucunun kaçmasına izin vermeyecek. Türkiye ve İsrail’in yeni bir çatışmaya girmek isteyeceklerine ihtimal vermiyorum. Mısır’ın da kendi kurallarının tam aksine birtakım şeyler yapılmasına birilerinin kendilerini mecbur etmelerine izin vereceğini düşünmüyorum. Ortadoğu bölgesi çalkantılarla boğuşurken sadece iki ülke, Lübnan ve Türkiye diğerlerine kıyasla son derece sakin görünüyor. Bu durumu neye bağlıyorsunuz? N.M. Lübnan sakin değil. Yüzeyde öyle görünüyor olabilir. Lübnan’da karar alma mercii Lübnan halkı değil. Lübnan’la ilgili kararlar ülkenin dışına bağlıdır; bölgeseldir. Bir bakarsınız bir dakika içinde Lübnan patlayıvermiş. Bir kere Lübnan’da hâlâ hükümet ikiüç aydır güvenoyu alamıyor. Bu, bölgesel güçlerin hâlâ Lübnan’daki durumu kontrolleri altında tuttuğunu gösteriyor. Türkiye’ye gelince... Bence Türkiye’nin koşulları çok farklı. Türkiye’de de demokrasi var. İnsanlar düşüncelerini sesli ifade edebiliyor. Hükümet eleştiriliyor. Ayrıca Türkiye büyük bir devlet; bölgesel bir güç. Ülkenin ekonomisi çok önemli. Dünyanın 16. büyük ekonomisi. Bu da gelişmişliğin göstergesidir. Dolayısıyla Türkiye’de toplumsal patlamalar olması için bir neden yok. L BYA YA BÖLÜNECEK YA FEDERASYON OLACAK Yani bölgede bugünkü durum çıkmazda mı görünüyor? N.M. Bakın, bugün bölgemizde birtakım değişiklikler oluyor. Ama bu demek değildir ki ertesi gün yeni bir durum ortaya çıkacak. Mısır ve Tunus’a bakın. İki ülkede de durum halkın beklentilerini karşılamıyor gibi görünüyor. Suriye, Libya, Yemen’de de öyle. Ortadoğu ve Mağrip (Kuzey Afrika) bölgelerindeki halk hareketleri Avrasya bölgesine de sıçrayabilir mi? N.M. 1990’larda Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra yeni bir oluşum ortaya çıktı. Belki bundan on yıl sonra birileri yeniden harekete geçebilir. Avrasya ülkelerinin durumlarını tam olarak bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki oralarda da Arap dünyasına benzer hastalıklar yaşanıyor. Bugün Arap dünyasında olanların meyvesini yarın almayacağız. Süreç zaman alacak. Görebildiğimiz sadece bölgenin yeniden çizildiğidir. Ama hangi yöne gidecek? Şu anda hiç kimse bilmiyor. Mısır’da yaşayan bazı dostlarım, ülkede her şeyin yerli yerine oturması için en az beş yıl geçmesi gerektiğini söylüyorlar. Libya’da bütün çatışmalara, koalisyon güçlerinin yağdırdıkları bombalara rağmen radikal hiçbir değişiklik olmadığı görülüyor... N.M. Belki birileri Libya’yı yeniden bölmeye çalışıyor. NATO ve Avrupa güçleri Libya’yı on günden fazladır bombalıyor. Ama bu müdahalelere rağmen Kaddafi ülkede güç kazanıyor. Sanıyorum sonunda gitmek zorunda kalacak. Ama esas önemli soru, Libya toprak bütünlüğünü koruyabilecek mi yoksa bölünmeye mi doğru gidiyor? Birileri sanıyorum Libya’da federasyon kurulmasından söz etmeye başlayacak. Bu da üçlü bir yapı olacak. Yani doğu, batı bölgeleri ve merkez. Tekrar ediyorum. Libya ya bölünecek ya da bir federasyon olacak. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear